23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ 1986 HABERLER CUMHURİYET/11 Bulgar Büyükelçisi, SHP Genel Başkanı'na veda etti Kulüpîe tabanca çeken Türk diplomat olayı Inönü: Konstantinav eünden geleni yapacak Türkiye'deki görev süresi sona eren Büyükelçi Konstantinav, "lyi niyetli gazetecilere kapımız açtktır" dedi. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye'deki görev süresi sona ereıı Bulgaristan'ın Ankara Büyükelçisi Argir Konstantinov SHP Genel Başkanı Erdal lnönü'ye veda ziyaretinde bulundu. Konstantinov ziyaret sonrası gazetecilerin yoğun sorularıyla karşı karşıya kalırken, Inönü, "Bulgaristan'daki soydaşlarımızın maruz kaldığı muamelelere karşı ana muhalefet olarak bizim ve Türkiye'deki biitiin muhalefel parlilerinin birlik oldugunu ve Bulgaristan'ın bu sorunu bir an önce çözmesi gerektigini aalattım" dedi. SHP Genel Başkanı Erdal Inönü ve Bulgaristan Büyükelçisi Konstantinov görüşme öncesinde, foto muhabirleri fotoğraf çekerken bir süre sohbet ettiler. Konstantinov sohbet sırasında son günlerdeki sıcak havalara değinerek "Ama yazın arkasından sonbahar gelir" deyince Inönü, "Sıcaktan daha ciddi konularımız var görüşecek. Gazeteci arkadaşlar müsaade etsinler diye bekliyorum" karşıhğını verdi. Inönü ve Bulgar Büyükelçisi Konstantinov baş başa 30 dakika kadar görüştüler. Inönü görüşmeden sonra şöyle konuştu: "Bulgaristan'daki soydaşlarımızın maraz kaldıgı muamelelere karşı ana muhalefet olarak bizim ve Türkiye'deki bülün muhalefet partilerinin birlik oldugunu ve Bulgaristan'ın bu sorunu bir an önce çözmesi gerektigini anlattım. lnsan haklarına uygun hareket edilmesi gerektigini söyledim. Özel olarak da ailelerin birleşmesi için büyükelçinin ön ayak olmasını isledim. Büyükelçi de bu konuda elinden geleni yapacagını söyledi." Büyükelçi Konstantinov bunun üzerinc "TürkBulgar miinasebctlerinin gelişmemesi için hiçbir sebep yoktur" dedi. Inönü, bu sözler üzerine "Somut adımlar atılmasını bekliyoruz" diye konuşunca Büyükelçi Konstantinov "Evet, beraberce" karşıhğını verdi. Bulgar BUyükelçisi Konstantinov daha sonra SHP Genel Merkezinden ayrılırken gazetecilerin Bulgaristan'daki Türklerin durumu ve açlık grevleri konusundaki yoğun soruları karşısında şaşırdı. BüyUkelçive soru yönelten gazeteciler, makam şöförü ve koruma görevlisi oian Bulgar Büyükelçiliği personeli tarafından itilerek önlenmek istendi. Bulgar Büyükelçisi Konstantinov'a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle: "Son günlerde yogunlaşan açlık grevlerini nasıl karşılıyorsunuz? KONSTANTİNOV Büyükelçiliğimiz 5 günden beri büyük bir baskı altında tutulmuştur.. Bunu da yazın. Niçin yazmıyorsunuz? Türk kamuoyunun büyiikelçiligl baskı altında tuttugunu mu söylemek istiyorsunuzf KONSTANTİNOV Hayır, hayır.. Birkaç kişi.. Bulgaristan açık bir ülkedir. Her namuslu gazeteci ziyaret edebilir. Temiz ve iyi kalpli olnıalan gerekir. lyi niyetli olmaları lazım.. Baskı altında tutuyor dediginiz aileler çocuklarını geri istiyorlar. KONSTANTİNOV Efendim, bazı çocuklar dedelerinden büyükannelerinden kaçan insanlar. Mevzuat vardır bu konuda.. lyi niyetten söz ettlniz. Türkiye'deki basının kötü niyetli oldugunu mu söylemek istiyorsunuz? KONSTANTİNOV Hayır, hayır. Bazı basın. Çocukların ailelerine geri verilmesi olanagı var mı? KONSTANTİNOV Büyükannesi ve dedesine bağlıdır efendim. Bulgaristan Türk basınının incelemesine açık dediniz.. KONSTANTİNOV Açık tabii. Belen Adası'nda da mümkün. Orada nükleer santral var. Son gelişmeler karşısında hükümetinize bir öneri götürü £ yor musunuz? BUNU DA YAZIN Argir Konstantinov, "Büyükelçiliğimiz 5 günKONSTANTİNOV Dedür büyük bir baskı altındadır. Niçin yazmıyorsunuz " diye sordu. vamlı temasıayım hariciyeyle" Stockholm'den sert uyarı •. İsveç başkentindeki bir kulüpte meydana gelen hesap tartışması sırasında, görevliye tabancasını çekerek "Bununla kafanı patlatırım" diyen kişinin, özel Müsteşar Deniz Bölükbaşı olduğu öğrenildi. Ankara'da Dışişleri'nden yapılan açıklamada, haberlerin gerçeği yansıtmadığı bildirildi. ANKARA/STOCKHOLM (Cumhuriyet) tsveç'in başkenti Stockholm'de görevli bir Türk diplomatın gittiği gece kulübünde olay çıkardığı yolunda İsveç gazetelerinde yayımlanan haberlerin gerçeği yansıtmadığı, Ankara'dan, Dışişleri Bakanlığı tarafından bildirildi. İsveç Dışişleri BakanlığYnın da dün Türkiye"nin Stockholm Büyükelçisi Haluk özgül'ü çagjrarak, olayla ilgili olarak "sert bir uyarıda" bulunduğu haber verildi. Ankara'da sağlanan bilgilere göre, bir İsveç gazetesinde çıkan haberden TUrk basınınca da alıntı yapılması üzerine Dışişleri Bakanlığı, Stockholm Büyükelçiliği'nden bilgi istedi. Büyükelçilikten gelen bilginin ışığında Dışişleri Bakanlığı dün şu açıklamayı yaptı: "Stockholm Büyükelçiligimizden bu konuda alınan bilgiye göre olay şu şekilde cereyan etmiş Avrupa'da yeni terör günlerinin başlama vuruşıı... Dış Haberler Servisi Son bir hafta içinde Fransa, Federal Almanya, Ispanya ve Portekiz'de meydana gelen kanlı terör olaylarından sonra Batılı haber alma servisleri terör dalgasının daha da artarak süreceği yolunda tahminler yürütüyorlar. önceki gün Madrid'de bir terörist saldın sonucu canveren 9 kişinin cenazesi dokunaklı bir törenle kaldırıldı. ABD Dışişleri Bakanlığı konuyla ilgili açıklamasında "terorizmle mücadelenin ara vermeksizin sürdürülmesi gerektigi" görüşünü savundu. Geçen çarşamba günü, Federal Almanya'nın Münih kentinde ve Fransa'nın başkenti Paris'te kısa aralıklarla meydana gelen ve sonuçta 3 kişinin öldüğü iki bombalı eylem Avrupa için yeni terör günlerinin başlama vuruşu muydu? Batılı istihbarat kaynaklan bu soruya olumlu yanıt veriyorlar. Ünlü Amerikan gazetesi "New York Times" geçen pazar günkü sayısında ABD haberalma servislerinin bir raporuna dayanarak, VVashington'ıın Avrupa kıtasında yeni bir "terör dalgası" beklediğini yazmıştı. Nitekim bu haberden bir gün sonra lspanya ve Portekiz'de patlamalar oldıı, toplam 11 kişi hayatını kaybetti. AP Ajansı'nın haberine göre, Ispanya'nın başkenti Madrid'de önceki gün sivil muhafızları taşıyan otobüste patlayan bomba sonucunda ölenierin sayısı dokuza yükseldi. Bunlar için dün Madrid'de düzenlenen devlet töreninde bir konuşma yapah Başbakan Yardımcısı vekili Alfonso Guerra, "Bu son saldın, herkesin terorizm konusunda bir kez daha düşünmesi için bir fırsatlır" dedi ve Batılı hükümetleri bu konuda daha sıkı bir işbirliğine çağırdı. Büyük bir kalabalığın katıldığı cenaze töreni sırasında 3 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Törende Silahlı Kuvvetler adına konuşan bir general de "Hiçbir toplumsal ya da siyasal neuluslararası duzeyde kesintisiz ve sıkı bir işbirliği gerektiğini vurguladı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Bernard Kalb, tspanya ve Portekiz'de önceki gün, F.A1manya ve Fransa'da da geçen hafta meydana gelen olayların terorizmin "sürekli" oldugunu gösterdiğini söyledi. a.a.'nın haBeckurts otomobilinde patlayan bir bomba sonucu şoförüyle birlikte can vermişti. Çarşamba sabahı 7.30'da meydana gelen bu suikasti Alman Kızıl Ordu Fraksiyonu adlı örgüte bağlı "Mara Cagol Komandosu" imzalı yedi sayfalık bildiri bırakan bir terör hücresi üstlenmişti. AP Ajansı'nın haberine göre, yüksek düzeyde bir dışişleri görevlisi, "çok yakın bir gelecekte" önde gelen bir siyasetçinin terörist saldırıların hedefi olacağını söyledi. Söz konusu yetkili, Kızıl Ordu'nun, yakında, "Yanında muhafız bulunduran bir politikacıya suikast düzenleyeceginc iliskin ellerinde bllgiler oldugunu" belirtti. Yetkili, terörist örgütün amacının "koruma polislerinln Işe yaramadıgını kanıtlamak" oldugunu öne sürdü. Yine geçen çarşamba günü, Paris'te de "Dogrudan Eylem" adlı terörist örgüt Fransa'nın seçme polislerinin bulunduğu bir merkeze patlayıcı yerleştirmiş ve sabotaj sonucunda bir polis ölmüş, 26 kişi de yaralanmıştı. Fransız güvenlik yetkilileri de yeni terörist saldırılar beklediklerini kaydettiler. Kızıl Ordu Fraksiyonu ile Dogrudan Eylem'in 18 ay önce bir "güçbirllgi anlaşması" imzaladığı öğrenilmişti. Bu arada San Sebastian yakınlarındaki Renteria kasabasında, ayrılıkçı Baskların siyasal partisi Herri Batasuna'ya ait bir spor kulübüne dün bombalı bir saldın dü7enlendi. Polis, binanın girişinde hasara yol açan patlamada can kaybı oimadığını bildirdi. New York Times, geçen pazar günkü sayısında, Washington'un, Avrupa kıtasında yeni bir terör dalgası beklediğini yazmıştı. Bu haberden bir gün sonra, tspanya ve Portekiz'deki patlamalarda 11 kişi öldü. den bu kadar çok kan dökmeyi, ölüm ve şiddeti haklı gösteremez" dedi. ABD hükümeti de Avrupa'da meydana gelen son terör olaylarıyla ilgili olarak görüşünü açıklarken, terörü önlemek üzere berine göre, ABD sözcüsü, "Bu olaylar, terorizmin uluslararası oldugunu gösteriyor. O halde kimse lerorizm ile mücadeleye ara vermemelidir" dedi. Anımsanacağı üzere, geçen hafta Münih'te Şiemens firmasının bir yöneticisi, KariHeinz NEWSWEEK BİR DOKTORUN ÖYKÜSÜNÜ YAZDI AIDS'ten kurtuluş yok Dış Haberler Servisi "Newsweek" dergisi son sayısında, kapak konusunu ABD'de 1981'den bu yana AIDS'li hastaları tedavi eden ve bu konuda uzmanlaşan Dr. Gerald Friedlandın öyküsüne ayırdı. Dr. Friedland'ın öyküsü, çağımızın en fazla dehşet salan hastalığı olan AIDS karşısında insanoğlunun ne denli çaresiz oldugunu göstermesi bakımından ibret verici. Dr. Friedland, AIDS'in ABD'de ilk kez görülduğü 1981 yılından bu yana 300 kadın ve erkek hastaya bakmış. Bunların 200'ü Dr. Friedland ve ekibinin insanüstü çabalarına rağmen ölistanbul da müş. Tnnknni'Ha ' bulunanSovyet Yüksek PrelUpMipi UU jdyumu Başkan Yardtmcısı Vladimir Pav Sonuç, modern bilimin tüm olanaklarına, doktorlann idealoviç Orlov başkanhğmdakiparlamento heyeti, bugün Türkiye'den aynhyor. Dün Dolmabahçe list biçimde sonsuz bir coşku ve ve Topkapı saraylarmı gezen ve slayt gösterlsini izleyen konuk heyet, müze yetkililerinden bilgi inatla çaba harcamalarına rağaldt. öğleden sonra motorla Boğaıiçi gezisiyapan parlamento heyeti, aksam da İstanbul Anamen AIDS denen felaket, eline kent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın verdiği yemeğe katıldı. (Fotoğraf: ENDER ERKEK) geçirdiği kurbanlarını acımasızca öldürmeye devam ediyor. DOCTOR r*'r.ık1 I rliNİI'iıu I h*» tt*><ıltxl mıari> .itıo ın*ıı and V\OIÎICH Mttı Alrıs. nrı ıh.ııı Ecevit: Bulgaıistan ın tııtumıı Sovyetler'e bağh ANKARA, (Cumhuriyet BUrosu) Kapatılan CHP'nin eski Genel Başkanı Bülent Ecevit, Bulgar yönetiminin Türklere karşı izlediği politikayı kınayarak, Bulgaristan'daki koşulların Güney Afrika'dakinden geri kalmadığını belirtti. Ecevit, Bulgaristan'ın Türklere karşı izlediği politikayı kendi başına saptayıp saptamadığını bilemediğini kaydederek, "Ancak şunu biliyoruz ki, Sovyetler Birligi kesin tavır alırsa, Bulgaristan bu insanlık dışı tutumundan vazgeçmek zorunda kahr" dedi. Bülent Ecevit, Bulgaristan yönetiminin kendi yurttaşiarı olan Türklere tutsaklar için bile kabul edilemeyecek biçimde davrandığına dikkati çekerek, Türk çocuklannın Türkiye'deki ailelerine kavuşrnalarını engellemek isteyenlerin hiçbir insanlık kaygısı ve duygusu taşımadıklanna inandığını söyledi. Ecevit, Türkiye'nin, tüm devletlere Bulgaristan'ın Güney Afrika gibi tecrit edilmesi çağrısında bulunması gerektiğini kaydederek, şu görüşleri savundu: "ABD ile Ingiltere tam katılmadıgı için ve Güney Afrika'nın dogal kaynaklan zengin, ekonomisi güçlü oldugu için gerçi bu Ulkeye karşı uygulanan tecrit politikası pek etkili olamıyor. Fakat yaygın bir tecrit politikasıyla dış ticareti zayıflatılacak bir Bulgaristan kolay dircnemez. Dış ticaret Bulgar ekonomisinin can damarıdır. Bulgaristan yönetimi Türklere karşı bir süredir izlediği politikayı kendi başına mı saptamıştır, bilemeyiz. Oyle oldugunu, bu cirkin politikanın ardında herhangi bir Sovyet telkini veya teşviki bulunmadıgını umarız. Bir ciddi devletten böyle bir şey beklenmez. Ancak şunu biliyoruz ki, Sovyeller Birligi kesin tavır alırsa Bulgaristan bu insanlık dışı tutumundan vazgeçmek zorunda kalır." Ecevit ayrıca, Bulgaristan'ın kendi başına bazı politikalar izleyebileceğini, ancak temel politikasında Sovyetler Birliği'ne karşı direnemeyeceğine inandığını vurgulayarak, "Sovyetler Birligi isterse Bulgaristan'ı bu tutumundan caydırabilir. Yok cger Sovyet yöneticileri 'Bulgaristan bağımsız bir ülkedir, bizim sözümüz geçmez' yollu özürler öne sürerlerse, bu özürler ciddiye alınamayacagı gibi, Bulgaristan'daki korkunç zulmün manevi sorıımluluğuna isler istemcz Sovyetler Birligi de katılmış olur" görüşünü savundu. Türklere yönelik baskılara kınama 9 kez belediye, PTT ve TEK idarelerinin koordineli altyapı çalısmalarının temeli dün Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan tarafmdan Gaziosmanpaşa ilçesine bağlı Gazi Mahaliesi'nde atıldı. Dalan, törende yaptığı konuşmada, bu uygulama ile sokaklarm ayrı ayrı idareler tarafından farklı zamanlarda kazılmayacağmt, tüm çahşmaların tek bir kazı ile bitirileceğini söyledi, Türkiye'de ilk kez böyle bir uygulama baslatıldığını ve Gaziosmanpaşa ilçesine bağlı 300 hektarlık bir alanın pilot bölge seçildiğini belirten Dalan, halka seslenirken, "Artık siziyalancı pehlivanlar idareye karşı kışkırtamayacaklar" dedi. (Fotoğraf: CUMHUR/YET) Belediye, P7T, TEK Hem de yavaş yavaş, onları insanlıktan çıkararak, aCı çektirerek. / Dr. Friedland, 198.1 yılında New York'ta/ Montefiore Tıp Merkezi'nde çalışmaya başladığında insanları acımasızca yok eden esrarengiz hastalığa AIDS adı henüz takılmamıştı bile. Dokıorlar, daha yeni yeni görülmeye başlanan bu acayip hastalığın ne oldugunu anlamaya çalışıyorlardı. Sonraları, virüsün, vücudun özsavunma sistemini yok ettiğini öğrendi Dr. Friedland. Aynı zamanda hastalarına elinden geldiğince yumuşak ve sevecen bir şekilde, kimi zaman da gözleri dolu olarak, bir umut oimadığını ve öleceklerini söylemeyi de öğrendi. Dr. Friedland'ın belki de yaşamındaki en sıkıntılı anlardan biri, 1985 nisanında bir gün, Maria adlı genç ve güzel siyah bir kadınla hastanedeki yatağının başucunda yaptığı konuşma idi. Maria'nın, Dr. Friedland ve ekibi arasında özel bir konumu vardı. 35 yaşında, ince, zarif, güzel ve celik gibi iradeli bir kadındı. Maria, Harlem'de doğmuş, tüm sefalet ve parasızlığa rağmen okumuş, üniversiteyi bitirmiş ve geri zekâlı çocukların bakımında uzmanlaşmıstı. Genç kadının yaşamına giren erkekler olmuştu gerçi. Ama bunların hiçbiri, birkaç günlük serüven türünden ilişkiler olmamıştı. lçkisi, uyuşturucu madde alışkanlığı yoktu. Maria, 1974'te Jaime adında biri ile evlenmişti. Ama kocasının uyuşturucu madde kullandığını ve başka bir kadından çocuğu oldugunu öğrenince 1977'de ayrılmıştı. Maria, bir iki yıl sonra Ja ime'in AIDS'den hastaneye kaldırıldığını öğrendi. Çocuklarını alıp eski kocasını ziyaret etti. 1984 yılında ise Jaime'in öldüğünü haber verdiler. Maria, Jaime'den yıllar önce ayrılmıştı. Zaten evlilik yaşantılarında da bir süre sonra yataklarını ayırmışlardı. Bu nedenle, geçen yıl kendisini rahatsız hissedince, AIDS olabileceği aklına bile gelmedi. Ama Maria, AlDS'di. Jaimeden aldığı virüsü, yıllardır vücudunda taşımış ve korkunç hastalık sonunda ortaya çıkmıştı. Hastalığın ilk belirtileri de ilgjnçti. Maria, Jaime'nin ölümünden iki ay sonra şiddetli bir soğuk algınlığına yakalandı. Bir hafta sonra da iyileşti. Ama bir süre sonra hastalık nüksetti hem de daha şiddetli biçimde. Başvurduğu doktorlardan biri astım teşhisini koydu, diğeri kedilere karşı alerjisi oldugunu söyledi. Ama soğukalgınlığı bir türlü geçmiyordu. Maria artık merdivenleri çıkamıyor, iki cümle söyledikten sonra yoruluyordu. Eski güzelliği yok olmuş, sağlıklı ve parlak cildi buruşmuş, gözlerinin altında torbacıklar oluşmuştu. Bir gün evinden dışarı çıkarken yuvarlandı. Kalkıp, yatağına girdi. Akşama kendisini ziyarete gelen arkadaşı neyi oldugunu sorunca, "Kronik bir soguk algınlıgı, bir türlü silkeleyemiyonım" dedi. Evet, güzel Maria ölüyordu ve öldü de. Onu bu korkunç sondan Dr. Friedland'ın insanüstü çabaları da kurtaramadı. Maria, Dr. Friedland'ın şimdiye dek yaşamını yitiren 200 AIDS'li hastasından biri idi. Geriye kalan 100 hasta da yavaş yavaş ölüyor. Bir mucize gerçekleşmezse bunlar bir yıla kadar dünyada olmayacaklar. Dr. Friedland da bunu biliyor, ama yine de gecesini gündüzüne katarak hastalarını tedavi etmeye çalışıyor. Belki de, bilim o beklenen mucizeyi gerçekleştirir, ölümü bekleyen 100 insandan birkaçı kurtulur umudu ile. lnsanoğlunu dünyaya, yaşama bağlayan, son ana kadar mücadele hırsını veren de umut değil midir? tir: Stockholm Büyükelçiligimizde görevli bir diplomatımız 11 Temmuz 1986 tarihinde, Stockholm'de bir lokantada 14 diger diplomatın da hazır bulunduğu bir davete katılmıştır. Davetin sonunda, davet sahlbi yabancı diplomat ile, lokanta yöneticileri arasında hesap üzerinde anlaşmazlık çıkmışsa da sorun halledilerek hesap ödenmiştir. Ihbar üzerine olay yerine gelen polis ekibi, davetlilerde silah bulunııp bulunmadıgını sormuştur. Diplomatımız, üzerindeki beylik tabancasını ruhsatı ile birlikte ibraz etmiştir. Bunun üzerine silah ve ruhsat kendisine iade edllmiş ve davetliler lokantayı terk etmişlerdir. İsveç basınında olayla ilgili bazı haberlerin yer almıısı üzerine büyUkelçiligimiz, İsveç Dışişleri Bakanlıgı'na müracaat etmiş ve bilgi istemiştir. İsveç Dışişleri, basında çıkan yazılann olay hakkında bir bilgi ve kanaat edinmek için lemcl teşkil edemeyecegi yolunda cevap vermiştir". Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, olaya adı karışan büyükelçilik görevlisinin ismini açıklamadılar. Stockholm muhabirimiz Yavuz Baydar'ın bildirdiğine göre tsveç Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği'nde çalışan üst düzeyde bir gorevlinin şehrin gece kulüplerinden birinde düzeni korumakla görevli bir muhafızı tabanca ile tehdit etmesi olayı ile ilgili olarak sert nitelikli bir uyarıda bulundu. Çeşitli ifadelcrin yer aldığı polis raporlarının incelenmesinden sonra Stockholm Büyükelçisi Haluk özgül'ü Dışişleri Bakanlıgı'na çağıran Bakanlık Protokol Daircsi Başkan Vekili Peter Hammarstrom, "Isveç'in olayı kaygı ile karşıladıgını" büyükelçiye iletti. Türkiye'nin Stockholm BUyUkelçiliği'nde çalışan üst düzeyde bir görevli, ABD Büyükelçiliği mensubu bazı diplomatlarla birlikte tanınmış gece kulübü "Alexandra"da bir yemek yedikten sonra hesabın ödenmesi sırasında çıkan tartışmalara katılmış, görgü tanıklarının ifadelerine göre, duruma müdahale eden bir kulüp güvenlik görevlisine tabancasını göstererek, "Bununla senin kafanı patlatırım" demişti. Büyükelçilik mensubu, olay yerine çağrılan polise kendisini "Türkiye Büyükelçiliği Müsteşarı" olarak tarutmış, kımlik tespitinden sonra dokunulmazhğı olması nedeniyle serbest bırakılmıştı. Türkiye Büyükelçiliği'ne yakın kaynaklar ise olaydan kulüp personelinin sorumlu oldugunu, tartışmaların bir hesap hatasından çıktığını bildirdiler. Diplomatlarla aynı masada oturan bir grup, hesabı ödemeden ayrılınca, gar • sonlar, diplomatların bu hesabı da ödemesini istediler. Tartışmalar genişleyince, masaya çağrılan muhafıza, büyükelçilik görevli • sinin tabanca çekmediği, tabancasını göstererek, 'Bununla senin kafanı kırarım' dediği öne sürüldü. Polise kendisini 'müsteşar' olarak tanıtan büyükelçilik görevlisinin kimliği konusunda herhangi bir açıklama yapılmamakla birlikte, bu kişinin, Büyükelçilik özel Müsteşarı Deniz Bölükbaşı olduğu öğrenildi. OzaVdan Franscfya önemti jest Başbakan, beklenmedik bir adını atarak, Fransa'nın Ankara Büyükelçiliği'nde, Fransız Milli Günü nedeniyle verilen davete gitti. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Türk hükümet yetkililerinin Fransız Milli Günü'nü boykot etme geleneği ilk kez önceki akşam terk edildi ve Başbakan lurgut Özal beklenmedik bir adım atarak Fransa'nın Ankara Büyükelçiliği'nde verilen davete gitti. özal'ın bu jesti, TürkFransız ilişkilerinde bir süredir gözlenen yakınlaşma havasını pekiştiren bir adım olarak değerlendiriliyor. Fransa'nın Ankara'daki Büyükelçisi Philippe Louet'in verdiği davete, Başbakan özal'ın yanısıra Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Ekrem Pakdemirli gibi hUkümetin önde gelen isimleri de katıldılar. özal'ın gelişi davetin verildiği Fransız Büyükelçiliği'nin bahçesinde büyük sürpriz yarattı ve hareketliliğe yol açtı. özal'ın büyükelçiliklerde düzenlenen ınilli günlere rağbet etmediğini hatırlatan diplomatik 1 çevreler, Fransız Büyükelçiliği ne gidişi önemli bir diplomatik olay olarak nitelendirdiler. Fransa'nın 1973 yılında bir soykırım anıtının açılışına izin verilmesinden sonra Türk hükümet üyeleri ve üst düzey diplomatlar 14 Temmuz Fransız Günü'nde verilen davetleri boykot etmekteydiler. Batumlu, açhk grevi yapanlara çok kızdı DYP milletyekili, "Sizi buraya kim oturttu?" diye sordu MOOASİNEMASI OOOOOG CQQQQQÖ Tel: 337 01 28 R0MY SCHNEİDER Fllmleri Toplu gösterlsl Sen ve Ben Hayat Bağları TEK SIMRl I SORUMLU BOCAZİÇİ ELKKTRİK DAĞITIM MÜESSESESİ MÜDÜRLÜGÜ'NDEN TRAFO MERKEZLERİ İNŞA ETTİRİLECEKTİR 1 2 adei bina lipi 10/0,4 kv.luk trafo merkezi birim fiyat ve kapalı 2arf usulu ile ihaleye çıkarılmıştır. 2 Bu ı^e ail şartnameler Meşrutiyei C'ad. Asmalımescit Sok. No: 63 Tepebajı/İSTANBUL adresindekı Muessese Mudürlügümüzden, Makine Iknıal veSatınalmaOrupMüdürlüğü'nden 15.000. TL. bedellc lenıın edilcbilir. .1 Bu işe aıt geçicı tcminal 1.65O.OOO TL.'dir. 4 thaleye katılabilmek için öncedcn şarıname salııı alınarak Fenııı chlıyet vcsikası almması /oıunhı olup; a) I ırmalar şartnamede belirıilen belgelerle birlikte fenni ehliyel vesikası için en geç 28.7.1986 gunu saat 17.00'ye kadar Muessese MudürluguınU/e müracaal edeceklerdir. b) lenni ehliyet vesikaları 31.7.1986 tarihinden itibaren lirmalaru veı ılct.ektır. * 5 Tcklifler en geç 6.8.1986 gunu saal 10.00'a kadar Müesscsemi/in Muhaberal servisine elden verılecek vc aynı gün saal 10.30'da alenen açılacaktır. 6 Müessesemi/ 2886 sayılı yasaya tabi değildir. Basın: 23740 Halefoğlu nun "Vohen Press'e demeci Haber Merkezi tstanbul Sultanahmet Meydanf nda Bulgaristan'daki olayları protesto için sembolik olarak açlık grevi yapanları ziyaret eden DYP tstanbul Milletvekili Sabit Batumlu'nun grevcilere yönelttiği sorular, grevcileri olduğu kadar, çevrede bulunanları da şaşırttı. Grevcilere, "Sizi buraya kim oturttu, Atatürk çagırdıgı zaman neden gelmediniz. Buraya oturmakla elinize bir şey geçmez" diyen Batumlu, DYP milletvekilleri olarak Bulgaristan'a gidip oradaki gelişmeleri incelemek üzere çalışmalarını sürdürdüklerini de açıkladı. Batumlu, "Bunian kullanan blrileri var. Bu iş oturmayla çftzülmez. Bulgaristan Türklye UişkUerini tetkik edecegiz ve iki ülke arasındaki göçmen mübadelesinin degiştirilmesini talep edecegiz" dedi. SALİH ŞENSOY DA HASTANEYE KALDIRILDI Bulgaristan'daki çocuklarının iade edilmesi için cuma gününden beri Bulgaristan'ın Ankara Büyükelçiliği önünde açlık grevi yapan Şensoy ailesinden, anne Gülten Şensoy'dan sonra baba Salih Şensoy da hastaneye kaldırıldı. Şeref Yolu Olümü Beklerken Mado Korkunç Şüphe Söy|0»i: Fatih özgüven 18 Tommuz Saat: 17.00 "Romy Schneıder." MOOASİNEMASI Tel: 337 01 28 DENİZ TÜRKALİ Dlnletlsl 19 Temmuz Cumartesi Saat: 15.00 "Söyleyebildiklerim" ANKARA (a.a.) Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, "Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıga ve Kıbrıs sorununa çözüm bulunamayışının tek sonımlusunun Yunanistan oldugunu" söyledi. Halefoğlu, Avusturya'da yayımlanan "Vohen Press" dergisine bir demeç verdi. Demecinde, komşular arasında problemler bnlunmasının normal oldugunu, ancak bunian çözmek için masaya oturmamanın kabul edilemeyeceğini bildiren Halefoğlu şöyle dedi: "Papandreu, Kıbrıs sorununun çözümlenmesini istememektedir. Kıbrıs, onun için NATOda, ABD'de ve Ortak Pazar'da Türkiye'ye karsı kullanabilecegi Çözümsüzlüğün tek sorumlusu Yunanistan bir kozdur." tstediği başarıyı elde edemeyen Papandreu'nun, inandırıcılığını her geçen gün kaybettiğini belirten Halefoğlu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın Kıbrıs konusundaki önerilerinin Rum tarafınca reddedildiğini hatırlattı. Dışişleri Bakanı Halefoğlu, federal hükümet için son bir şansın halen var oldugunu da söyledi. Bulgaristan'daki Türklere yapılan baskılara da değinen Halefoğlu, insan hakları için mücadele eden herkesin bu sorunla ilgilenmesi gerektiğini vurguladı. Halefoğlu, Türkiye'nin konuyu uluslararası toplantıların gündemine getirmeye devam edeceğini bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle