16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 TEMMUZ 1986 Ozetle DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 DPA'nın yorıımu: TürkYunan gerginliği dorukta Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginliğin, liaşbakan Thrgttt özal'ın geçen hafta KKTCyi ziyaret etmesi nedeniyie yeniden doruk noktasına ulaştığı öne sürüldü. Alman llaber Ajansı DPA, konuya ilişkin yorumunda, AET ülkelerinin Lahey'de düzenlenen doruk toplantısında, Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'nun, bir TürkYunan savaşı olasılığından sözettiğini ve topluluk üyesi ülkelere dayamşma çağrısında bulunduğunu kaydetti. Ajansın yorumunda, Kıbns Runt yönetiminin BM Genel Sekreteri tarafından sunulah Kıbns sorununa çö'züm önertsini reddetmesinin adadaki durumu daha da güçleştirdiği belirtildi. (a.a.) Batıtlan Rumlara baskı Kıbns Rum ana muhalefet lideri Glafkos Klerides, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'la görüşmek istediğini söyledi. Rum yönetimi Güvenlik Konseyi'ne başvuruyor. İZZET RIZA YALIN LEFKOŞE KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın, Başbakan Tbrgut özal'ın Kuzey Kıbrıs'ı ziyaretiyle ilgili olarak basın sözcüsünün gösterdiği tepki konusunda, "Istenmeden sarfedilmiş sözler" demesi üzerine, "KKTC hükiimeti Perez de Cuellar'ın a<ıklamasını degerlendirerek gerekeni yapacaktır" biçiminde Konuştu. Bu arada, AET ülkelerinden Ingiltere, Fransa ve Federal Almanya'nın Kıbns Rum yönetimi lideri Spiros Kipriyanu'ya bir mesaj göndererek, "BM Genel Sekreteri nin Kıbns sorununa bir cö/.ıım bulma girişimlerini canlandırmak için geç de olsa çerçeve anlaşma taslagını kabul etmesini" önerdikleri bildirildi. Atina'da yayımlanan "Vradini" ile Güney Kıbrıs'ta yayımlanan "Alithla" gazetelerine göre bu üç büyük ülke, Kıbrıs'ta toplumlararası görüşrnelerin yeniden başlayabılmesi için, BM çerçeve anlaşmasının taslağının (3. belge) kabul edilmesi gerektiğini Kipriyanu'ya duyurdular. Kıbns Rum toplumunda ana muhalefet lideri Glafkos Klerides, Kıbns sorununun çözümu için KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'la görüşmek istediğini bildirdi ve Kıbns sorununun tek çözüm şeklinin, iki kesimlı fcderasyon olduğunu tekrarladı. Klerides, Yunanistan'da yayımlanan "Ena" dergisinin sorularını cevaplandırdı. Klerides'e yöneltilen sorular ve bunlara cevapları şöyle: * Denktaş karsınızda olsaydı kendisine ne derdiniz? Anayasa ve loprak konularını derinliğine görüşurdunı. Çunkü askerin çekilmesi ve benzerı konular için yapılacak bir doruk toplantısının yeni çıkmaza yol açacağına inanıyorum. Cuellar'ın planını kabul eder misiniz? Bazı olumsuz noktalar üzerinde çekince koyarak kabul edeıdinı. Bu noktaları Atina'da yapılan tuplantıda belirtmiştim. Rum hükümet sözcüsü "Türk larafının sınır kapılarını kapatma karaıının geri alınması girişımlerının başarısızlığa uğraması halınde, hükümetinin BM Güvenlik Konseyi'ne başvurmasının ihtimal dışı olmadığmı" söyledi. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rum yönetiminin, KKTC sınırının kapatılması üzerine, BM Güvenlik Konseyi'ne başvuracağı yolundaki haberler üzerine "Güvenlik Konseyi'nde adam vemezler" dedi. Denktaş, dün Lefkoşe'de gazetecilere verdiği demeçte şunları söyledi: "Güvenlik Konseyi'nde adam yemezler. Güvenlik Konseyi'nde dert dinlerler, söz dinlerler. karar alırlar. " öte yandan Kıbns Rum Stratejik Araştırma Merkezi'nin savunma konusunda yayımladığı bildiride "Kıbns'ta askeri faktörlerin karada Türk larafının lehine oldugu, Türklerin hava ve deniz üstiinliiğünun ise kuşkusuz oldugıT'nu vurgulayan merkez, Rum Savunma Bakanlığı'nda, savunma alanında gerçek görev ve sorumlulukları üstlenecek bir örgüt bulunmadığını, Kıbrıs'ta Turkiye'nin 24 bin, Kıbrıs'lı Türklerin de 4 bin 500 askeri olduğunu duyurdu. Türklerin elinde 150 M47/48 tipi tank ve M133 tipi zırhlı personel taşıyıcısı bulunduğunu ileri süren Kıbns Rum Stratejik Araştırma Merkezi, Kıbrıslı Rumların 10 bin askeri bulunduğunu ve silahlarının çoğunıın eski türde olduğunu açıkladı. Aynı merkeze göre Kıbns'taki Yunan kuvvetlerinin 1750 olduğu ileri sürüldiı. FAlmanya, Fransa veîngiltere, Kipriyanu'dan 3. belgeyi kabul etmesini istedi DUN1ADA BUGUN ALİ SIRMEN Bir Dernek Onları 1983 yılı boyunca, Metris'te duruşmalara giderken kapıda görürdük. Yaşları 4060 arasında değişen adamlar, aynı yaşlarda başörtülü kadınlar, delikanlılar, genç kızlar, kucaklarında çocuklarıyla tazeler, ağızlarında emzikleri olan bebeler, daha ilkokul çağına gelmemış çocuklar ya da yaşlarından çok daha olgun duran öğrencıler, ziyaret gününün sabahında kapıda sıralanıp göfüşme ıçın kart almaya çalışırlardı. 1983 yılının son aylarında o görüşmelerin ne menem şeyler olduğunu ise, görerek, yasayarak anlayacaktım. 8ırbölumu gırış kapısının karşısındaki kahvehanede otururlar, hapıshane kapısında ahbap dost oldukları kişilerle dertleşirlerdi. Kimı zaman zıyaretler yasaklanır, içerde açlık grevi olduğu haberi yayılırdı. İşte o gunlerde, o başörtülü kadınlar daha bir endişell, telaşlı olurlar, yaşlı adamlar daha da suskunlaşırlar, gençler zor denetlediklerı öfkelerinın daha da yoğunlaştığını duyarlardı. Böyle bir günde duruşmadan çıkışta, gençlerden biri gazeteci olduğumu söyleyınce, o yaşlı ve kederli analar sarmışlardı çevremi Her kafadan bir ses çıkıyordu: içerde açlık grevi varmış, iki kişi ölmüş öyle mi? Ah evladım, acaba C21'dekılerden bir haber var mı? Onlar nasılmışlar? En kuçük umuda, en ufak habere can havliyle saldıran bu analara, orada gazeteci olarak değıl, sanık olarak bulunduğumu, benim de olaylarla ilgili olarak haber alma olanagım olmadığmı zar zor anlatıp, çaresız buruk ayrılmıştım oradan, onları endişelerl ve acılarıyla baş başa bırakarak. Daha sonra yıllar boyu aynı kapılardan eşim, oğlum, anam, yakınlarım geçti. Onlar da bir kez daha tutuklu ailesiydiler. Tutuklu ve hükümlü ailelerini acıları, kaygıları, ortak amaçları birleştirdi. içerdeki çocuklarına, kardeşlerine, eşlerıne, agabeylerine, yeğenlerine, yasaların öngördüğü biçimde davranılsındı. Onlara ışkence yapılmasın, kötü davranılmasın, onlardan yasaların sağladığı haklar esirgenmesindi Tutuklu ve hükümlü aileleri bir dernek oluşturmaya çabalıyorlardı. Üzgün emekçi bir baba, mavi gözlü orta yaşlı bir anne, bir tutuklu eşi ve diğerleri her olanağı değerlendirmeye çalışıyor, gazetelerın kapılarını aşındırıyor, insan hakları ile ilgili her toplantıda hazır bulunmaya, seslerini duyurmaya çabalıyor, siyasal kuruluşların ılgisini içerdekiler ve onlara reva görülen davranışlara çekmeye çalışıyorlardı Dernek kurmak için girişimlerini tamamlamış, dilekçelerini vermiş, yanıtını bekliyorlar, bu arada zaman zaman bazı kuruluşların ya da basının ilgisizliğinden yakınıyorlardı. önceki gün küçük bir haber çıktı gazetelerde, "tutuklu ailelerinin dernek dosyası geri verildi" diye. Eyüp Emniyet Amırliği, dosyayı suç ışlemek veya suç işlemeyi teşvik veya telkin etmek amacıyla, dernek kurmanın yasak olduğu gerekçesiyle geri vermişti. Tutuklu ve hükümlülerin, yasanın öngördüğü koşullar altında yaşamalarını ıstemek, onlara işkence yapılmaması, kötü davranılmaması için çalışmak neden suç işlemek ya da suç işlemeyi teşvik olsundu ki? Bırakın suç işlemeyi teşviki bir yana, böyle bir amaç tam tersine suç işlenmesını önlemeye yönelikti. Öyle ya, insanlara işkence yapılması bir suç olduğuna göre, tutuklu ve hükümlü aileleri derneğınin amaçlarından birinin bu tür davranışları önlemek olduğu düşünülürse, kurulması amaçlanan örgütün suçu önlemeye yönelık olduğu kolaylıkla anlaşılır. Ne yazık kı, yetkılılerin olaya yaklaşımlarının hiç de bu doğrultuda olmadığı görülüyor. Böyle bir kuruluşa karşı çıkmak üç anlama gelır. Bunlardan birincisi, işkenceye ve kötü davranışa arka çıkmaktır. İkıncı neden ise baskıcı yönetimi sürdürüp, her türlü örgütlenmeye karşı koyarak, demokrasiye geçişi geciktirmek olabilir Bütün bunlardan daha da tehlikeli ve daha yaygın olan neden ıse, toplumda oldukça yaygınlaşan, hiç değilse yöneticiler katında yaygınlaşmış olduğu söylenebılecek olan bir yaklaşımdır ki, hukukun temel ılkelerıne tümden terstir Gerçekten, Turkıyemizde, tutuklu ile suçlu çoğu zaman karıştırılmakta, tutukluluğun bir önlem olduğu unutulmakta, tutukluluk bir yandan fiılı ınfaza dönüştürulürken, tutuklanana da daha o andan başlayarak suçlu gözüyle bakılmaktadır. Tutukluluk kurumu ve ülkemızde bılınçlı olarak yanlış kullanımını, başka bir yazıda konuya tekrar dönmek üzere, bırakalım bir yana. Şımdı toplumun suçlu da dediği hükümlüye gelelim. Konunun bu yönünu ırdelerken de, ülkemızde ceza yasasında siyasal suçlarla kı devlete karşı suçlar başlığı altında incelenmektedir fikir suçları konusundaki çağdışı uygulamayı, demokrasilerm hiçbirinde suç sayılmayan fııllerın suç olarak kabul edılmelerını de bir yana koyalım. Hatta suçların sınırlarının ceza hukukunun temel ılkelerınden bin olan "suçların kanunıliği" ilkesiyle çelişecek biçimde belirsiz olduğunu, zaman zaman neyin suç olup, neyin suç olmadığının hiç bellı olmadığmı, hatta bir zaman suç sayılmayanın, başka bir zaman suç sayılabıldığını de görmezden gelelim. Bütün bunlardan sonra bıle bir noktayı vurgulamak zorundayız. Suçun yaptırımı cezadır ve bu da ceza yasasında yazılıdır. Bu yaptırımın nasıl uygulanacağı ıse ınfaz yasalarında ele alınmıştır. Herhangi bir kışıye suçlu da olsa, bu yasalarda gösterilenın dışında bir davranışta bulunulması yasaya, anayasaya, âemokrasinin ruhuna ve ınsanlık onuruna aykırıdır. Demokrasılerde hükümlülerin de suçluların da hakları vardır. Ve bu hakların korunması demok' rasının korunması demektır. Ne yazık kı, son yıllarda bu hakların bu ilkelerin temelden çiğnendiğıne sıkça tanık olduk. İşte tutuklu ve hükümlü ailelerini bu tur uygulamaların son bulması ıçın örgutlenmeye iten neden budur Demokrasiye sahıp çıkmak ve ona daha sağlam adımlarla yü. rümek istıyorsak eğer, tutuklu ve hükümlü aılelerinin örgütlenme' hakkına da sahip çıkmak, onu savunmak zorundayız. Bugün muhalefette olan ve demokrasiye yönelmek amacında olduğunu söyleyen tüm partıler, başta SHP ve DYP olmak üzere,, konuyu parlamentoya getırıp, tutuklu ve hükümlü ailelerinin örgüt • lenme hakkını savunmak zorundadırlar. Bılıyorum, "Tutuklu ve Hü, kumlu Aileleri Derneğı"nın kurulması ıçın kolları sıvayanların ço, ğunluğu DYP'nin görüşlerının karşısında olan kışilerdir. DYP de onların içerde olan yakınlarının göruşlerine ve davranışlarına kar' şıdır Hatta SHP de bir bölümü silahlı eyleme karışmış olan kişilerın davranışlarının karşısındadır Ancak, bu karşıtlık sorunun özunu değıştırmıyor. Burada savunulan, tutukluya ve hükümlüye yasa sınırları ıçınde, yasaya uygun" olarak davranılmasının savunulmasıdır Yoksa hukumlünün hüküm • yemesıne neden olan eylemının savunulması değil. Bu çok açık gerçeğı görmek, demokrası yolunda bir adım daha ' atmak demektır Achillc Lauro sanıklarına 1530 yıl hapis Italyan Achille Lauro yolcu gemisinigeçen ek'ım ayında kaçırarak Amerikah bir yolcuyu öldüren Filhtinlilerin yargdanması dün sonuca bağlandı. Cenova mahkemesi sanıklardan 3'ünü ömu'r boyu hapis cezasına çarptırdı, 4 sanık delil yetersizliğinden beraat etti. Diğer sanıklar içtn de 15 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası kararı alındı. Ömür boyu hapse mahkum edilen sanıklar arasında gıyabtnda yargılanan Filistin Kurtuluş Cephesi lideri Abu Abbas da bulunuyor. Ortadoğu için Soyyetler ile Fransa'nın önerisi: Uluslararası konferuns Moskova'da yapılan açıklamada François Mitterrand ile Mihail Gorbaçov'un, Ortadoğu için uluslararası konferansa BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin kaUlmasım istedikleri bildirildi. MOSKOVA, (AP) Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın Moskova gezisi dün sona ercrken Sovyetler Birliği ile Fransa, Ortadoğu bunalımı konusunda BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi ııyesinin (ABD, SSCB, Fransa, tngiltere ve Çin) katılacağı uluslararası bir konferans düzenlenmesi için çağrıda bulundular. Sovyet Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Gennady Gerasimov, yaptığı açıklamada Gorbaçov'la Mitterrand arasındaki görüşmelerde bu kontıda uyum sağlandığını ve iki ülkenin Güvenlik Konseyi'nin diğer uç üyesinin yanıtını bekleyeceklerini söyledi. Bilindiği gibi ABD, Ortadoğu için uluslararası konferans toplanması önerisine karşı çıkıyor. Washington, Ortadoğu'da taraflar arasında doğrudan görüşmeler yapılmasını istiyor. Gerasimov'un açıklamasına göre Miıterrand, Gorbaçov'a Ortadoğu'da doğrudan görüşmeleri tercih ettiklerini, ancak bu formül uygulanmadığı için uluslararası konferans önerisini kabul edebilcccklerini söyledi. Bu arada Fransa Cumhurbaşkanı Françojs Mitterrand, Sovyet lelevizyonunda bir konuşma yaparak, ulkesinin silahsızlanma konusunda buyuk çaba sarfettiğini belirtti. Ulkesinin, müttefiklerine sadık, kararlarında ise tamamen hür olduğunu belirten Mitterrand, Fransa ve Sovyetler Birliği'nin birçok jilanda farklı görüşlere sahip olmalarına karşın, "ortak bir tarihle" birbirlerine, bağlı olduklarını ifade etti. Gorbaçov'la yaptığı Uç günlük görüşmelerin ardından dün bir de basın toplantısı düzenleyen Mitterrand, ABD ile Sovyetler Birliği zirvesi konusunda en büyük engelin, Başkan Reagan'ın "Yıldız Savaşlan" projesi olduğunu kaydetti. Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand, Sovyetler Birliği'ne yaptığı ziyaretin son gunünde düzenlediği basın toplantısında, Gorbaçov'un son silahsızlanma onerilerine de değinerek, bu önerilerin "oldukça çarpıcı" olduğunu söyledi. Titanic''in fotoğrafları Amerikah dalgıçlardan oluşan bir ekibin, bundan 74 yıl önce ilk seferi sırasında bir buzdağına çarparak batan "Titanic" transatlantiğinin içinin fotoğraflarım çekmek üzere dalma Işlemlne başladıkları bildiriliyor. Keşij dalışım, geçen eylül ayında Newfounland'ın 400 mil güneyinde Titanic'in enkazını bulmayt başaran AmerikanFransız dalgıç ekibinin başkanı Robert Ballard yönetiyor. (a.a). Yunanistan Ingîltere'yi protesto etti Atina'ya göre Geoffrey Howe, Yunanistan'ın Turkiye'ye ilişkin göruşlerini yanlış yansıttı. STELYO BERBERAKtS ~ ATtNA Yunanistan hükümeti, 1 temmuzda AET dönem başkanlığını üstlenen Ingiltere'yi protesto etti. Protestonun Ingiltere Dışişleri Bakanı Geoffrey Hovve'un önceki gün Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşma için olduğu açıklandı. Yunan hükümetinin açıklamasına göre Geoffrey Howe, Avrupa Parlamentosu'nda bir Yunanlı parlamenterin sorusunu yanıtlarken, "Yunan hükümeti 16 eylüldeki AET Türkiye Ortaklık Konseyi toplantısının (arihinin ertelenmesini islemiyor" dedi. Oysa Yunanistan'ın AET tşleri Bakanı Theodoros Pangalos, Atina'daki lngiltere Büyükelçisi Jerremy Thomas'ı 3 temmuzda makamına davet edcrek iki lalepte bulunmuştu. Bu taleplerden ilki lngiltere'nin Başbakan Turgut özal'ın Kıbns gezisini kınaması, diğeri de 16 eylul toplantısının bir sonraki tarıhe ertelenmesi idi. Jerremy Thomas, Atina'nın bu talebinin lngiltere'ye iletildiğini, ancak Hovve'un bundan bürokratik nedenlerden ötürü haberdlır edilmediğini açıkladı. lngiltere Buyükelçisi Thomas dün Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'na devet edildi ve Geoffrey Hovve'un Avrupa Parlamentosu'ndaki sözleri gerçek dışı olarak nitelenerek bu sözlerin Yunan hükümeti tarafından şiddetle kınandığı belirtildi. Intihar saldırısına Israil misillemesi ROSH HANİQKA, (AP) Filistinli gerilların Israil'e intihar saldırısı düzenlemesinden sonra İsraıl F)eııız ve Hava Kuvvetlcrinc bağlı birlikler clün akşam LUbnan'ın güneyindekı FilıMın mullecı kamplarına saldırdı. Israil Silahlı Kuvvetlerimlen yapılan açıklamaya göre. Sayda kendi dışındaki Eın EyHelvveh kaınpıııda buluııun HKÖ'nün Fctıh ürgütü ve Suriye yanliM Abu Musa Grubuna bağlı gerilların komuta merkezi olarak kullarıdığı öne sürülen binalar tahrip edildi. Filislinlı yetkililcr saldırıda I kişinin olduğunu, en a/ 9 kı şinın de yaralandığını bildirdıler. Olayın görgü tanıkları ıse «Idırıdan sonra mülteci kampından koyu renk bir bulutun yükscldiğinı ve ambulansların hiç dıırmadan haslanelere yaralı taşıdığını söylediler. Lıfbnan'ın güneyındekı İsraıl güvenlik kuşağında Filistinli gerillarla tsrailli askerler arasında dün çatışma çıkmış, carpışmada 2 Israil askeri ve 4 Filistinli gerilla ölmüştü. Israil askeıı yetkılılcrı tarafından yapılan açıklamaya göre, Hlıstmli gerillalar dün öğle saatlerinde Lübnan1 ın güneyindekı Israil güvenlik kuşağında lastik bir botla karaya çıklılar. Roş Hanikra bölgesınde meydana gelen olayda Filistin gerillalar, Israil askerlerine el bombaları ve tüfeklerle saldırıya geçtıler. Saldırının sorumluluğunu Filistinli lider Ceorj(e Habbaş başkanlığındaki Filistin Halk Kurlıılus Cephesi ile Suriye Sosyal Milliyetçi Partisi ustlendı tRANLI GÖNÜLLÜLER Tahran cepheye sürekli gönüllü asker gönderiyor. (Fotoğraf: AP) Vietnam Komünist Partisi lideri Le Dııan öldü Bangladeş Parlamentosunda çatışma Vietnam Komünist Partisi'nin bir numarah adamı Le Duan 'ın dün Hanoi'de öldüğü açıklandı. Hanoi radyosu, Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri Le Duan 'ın uzun süren bir hastalık sonucu 79 yaşında öldüğünü açıkladı. Radyo, Ho Şi Min 'in 1969'da ölümünden bu yana ülkeyi yöneten Le Duan 'ın hayatını "ö'zgürlük ve ulusal birlesme davasına adadığını" kaydetti. İran ve Irak arasında, Mehran bölgesınde şiddetli çarpışmalar devam ediyor. İki taraf da binîerce kayıp verdirdiklerini ieUia ediyorlar. BAGDAT, (a.a.) İran ve Irak arasında Mehran bölgesindeki şiddetli çarpışmaların önceki gün de devam ettiği bildirildi. iran ve Irak tarafından yayımlanan bildirilerde, karşı tarafa binîerce kayıp verdirdikleri iddia edilirken, ülkelerin kendi kayıpları hakkında bilgi vermekten kaçınıldı. Gözlemciler, lran'ın Mehran'ı geri almasından sonra bölgedc gerilimin iyice yükseldiğini ve iki tarafın surekli olarak karşılıklı saldınlara geçtiklerini belirtiyorlar. Irak, salı akşamı bir bildiri yayımlayarak lran'ın kayıplarının bu hafta içinde Mehran bölge Körfez Savaşı'nda binîerce ölü var sinde meydana gelen çarpışmalar sırasında 10 bin ölüye yükseldiğini, ayrıca binîerce yaralı bulunduğunu iddia etmişti. Tahran da aynı gün bir açıklama yaparak, Mehran bölgesinde yeni bir saldırı gerçekleştirdiklerini ve amaçlarının bölgedeki durumlannı kuvvetlendirmek ve stratejik önemi olan BadrehBağdat yolunun kontrolünü ele geçirmek olduğunu açıklamıştı. Irak Hava Kuvvetleri Komutanı da önceki gun yayımladığı bir bildiride Mehran bölgesinin lran'ın eline geçmesinden sonra, lrak Hava Kuvvetlerı'nin yaptığı akınlar sonucu bölgenin "çok büyıik bir mezarlık" haline geldiğini iddia etti. » Bangladeş'te geçen mayıs ayında yapılan seçimle tşbaşına gelen parlamentonun, dünkü ilk oturumunda güvenlik güçleri ile göstericiler arasında kanlı çatışmalar çıktığı bildirildi. Başkent Dakka'da meydana gelen sokak çatışmalarında yüzlerce kişinin yaralandığı belirtildi. Muhalefete mensup çok sayıda milletvektllnin ise protesto amacıyla parlamentonun açıhş oturumuna katılmadıkları da kaydediliyor. Sağ koalisyon, sosyalist Başkan'a yaradı Fransa'da Mitterrandhn prestiji hızla artıyor SABETAY VAROL PARİS16 mart milletvekilı seçimlerindcn sonra Fransa'da ilk kez denenen sosyalist bir cumhuıbaskaıımm atadığı sağ koalisyon hükümeti formülü, kamuoyu yoklamalarından Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın kârlı çıkmasına yol açtı. Geçen nisan ayından beri yapılan tüm sondajlar, Mitterrand'ın kamuoyundaki itibarının hızla arttığını gösteriyor. Son olarak, haftalık sağ eğilimli Le Pointdergisi tarafından yayımlanan bir sondaj, Fransız halkının yuzde 68'inin devlet başkanının eylemini onayladığını ortaya koydu. Bapbakan Jacques Chirac'ın eylemini destekleyenlerin sayısı ise yüzde 52'de kaldı. Mitterrand'ın eylemini onaylamayanlann sayısı yüzde 16'yken Başbakan Chirac'ı Zao Ziyang Atina'da Çin Halk Cumhuriyeti Başkant Zao Ziyang, Ankara'ya yapacağı ziyaret öncesinde üç günlük resml bir ziyaret için Atina'ya gitti. Yunanistan Başbakanı Papandreu 'nun geçen nisan ayında Çin'e yaptığı geziye karşılık niteliği taşıyan bu ziyaret sırasında, iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkilere yeni bir hız kazmdırılacağı belirtiliyor. Daha önce Romanya ve Yugoslavyaya giden Zao Ziyang, Atina dan sonra Madrid, Ankara ve 1Unus'u ziyaret edecek. (a.a.) Mitterrand Chirac Le Point dergisinin yaptığı araştırmaya göre, Fransa'da bugün cumhurbaşkanlığı seçimi yapılsa, halkın yüzde 53.5'i oylarını ,.' Mitterrand'a, yüzde 46.5'/ de Jacgues Chirac'a verecek. Le Point deıgisiniabu sondajı, geçen hafta VSD dergisindc yayımlanan başka bir sgndajla uyum gösteriyor. Söz konusu ankete göre, Fransa'da bugun cumhurbaşkanlığı seçitni olsa ve ikinci turda Chirac'la Mitterrand karşı karşıya gelse oyların yuzde 53.5'ıni Mitterrand ve 46.5'ini Chirac kazanacak. Dergi, değişik başkan adayları arasında 6 kez aynı anketi yineledi ve bu anketlerden beşinde Sosyalist Partili adayların kazanacağı sonucu çıktı. Sadece sağın adayının eskı başbakanlardan Raymond Barre, solun adayının Laurenl Fabius olması halinde seçimleri sağ kazanabılccek. Son anketler, Fransız halkının çoğuniuğunun iki başlı yönetiın formülünden hoşnut olduğunu da ortaya çıkardı. Halkın yüzde 7l'i bu durumun normal cumhurbaşkanı seçimi olan 1988'e kadar devamından yana. Ikı lider arasında onune geçilmez bir krİ7 doğduğu takdirde, milletvckili seçimlcrinın yeni yapılmış olması nedeniyie halkın, cumhurbaşkanının istifasını, yeni milletvekili seçimlerinden daha doğru bulduğu belirtiliyor. Geçen aylaıa kadar, krız şartlannda halkın yuzde 48'i Miıterrand'ın istifasını, yuzde 36'sı meclisin leslıını ısterken son ankette bu fark yuzde 44 yuzde 41 'e indi. Bu son sayılann da Mitterrand'a hukıımete baskı yapması için yeni bir silah verdiği belirtiliyor. Ciüç koşullara rağmen iki başlı yonetim deneyi, şinıdiye kadar unemlı sorunlarla karşı karşıya kalmadı. hransı/ anayasasının belirsizlikleri yanında, halk çoğuniuğunun deneyin devamından yana olması, her iki lideri de kaısı taıafla uzlaşmaya zorluyor. Bu hususta geçerli olan ku Papandreu ''nun eşi, Esad'la rehineler konusunu görüştü Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'nun Amerikan asıllı eşi Margaret Papandreu, Yunan Kadınları Birliği Derneği'nin başkanı sıfatıyla gittiği Suriyenin başkentiŞam'da Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad tarafından kabul edildi. Şam'dan Atina'ya ulaşan haberlere göre, Bayan Papandreu, Hafız Esad'dan Lübnan'da Müslüman örgütleri tarafından rehin alınan ve aralannda beş Amerikaanuı bulunduğu 17 yabancınm serbest bırakılması için aracüık yapmasını istedi. onaylamayanların oranı yüzde 32. Le Point'ın bu yoklaınası her ay tekrarlanıyor ve Mitterrand'ı onaylayanlar, nisan ayında yuzde 58'ken, bu sayı haziranda yuzde 63'e ve nihayet temmuzda yuzde 68'e çıkmış bulunuyor. VEFAT Çok değerli insan, sevgili babamız Ha c, MEHMET GÜLER'İ OĞLUKEMAL GÜLER geçirmiş olduğu ani rahatsı/lık neticesinde kaybetmış bulunuyoruz. Aziz naa>ı 11 Temmuz 1986 cuma günü (bugün) öğle namazını müteakip Beykoz Merkez Camii'nden kaldırılarak Gümüşsuyu aile kabristanına defnedilecektir. Allah rahmet eylesin. ral, "Silahı ilk çeken kaybeder" şeklinde özetleniyor. Mitterrand'ın sağ hükümetin kurulmasından dört ay bile dolmadan avantajlı duruma geçmesine ise Chirac'ı başbakan atayarak halk iradesine saygı göstermesi, yeni hükümetin icraatını olabildiğince engellemeye çalışmaması yanında, hükümetin seçimlerden önce vaat ettiği konularda şimdiye kadar elle tutulur bir başarı sağlayamaması da neden gösteriliyor. Hükumet seçimlerinden önce 5 yıllık sosyalist iktıdara mal ettiği işsizlik sorununa kısa vadede çozum bulamayacağını eylemleriyle gösterırken, ilk iş olarak ışçi çıkarmayı engelleyen kararnameyi iptal etmesi, emekhlere yapılması gereken zamları dıırdurması, yuksek varlıklılardaıı kesilen vergilen kaldırması, halkın geniş kesimlerinde bu lıukumetin zenginlerden yana bir hukumet olduğu ızlenımı yarattı. Ayrıca halkın büyük çoğuniuğunun karşı çıktığı TV'nin en eski kanalı TFl'i özel sektöre devretme yasası da hukümete karşı havayı güçlendirici bir faktör sayılıyor. Chirac hükümetinin sadece asayiş konusundaki "eli sopalı" politikası halk arasında onay görüyor. Son iki ayda yapılan tüm kamuoyu yoklamalarının huküme ti mennun etmeyen sonuçlar vermesi karşısında, Başbakan Chirac, "Seçim atmosferi dışında yapılan yoklamalar bir deger ifade etmez " şeklinde konuştu. Bankanıın clr, r l ı o tınıı Bankd « vırın ı maııbuı. DENETİM zaraı dpnerımı ıiı dfopı s^ptanrrm DANISMANLIK B»*.ı « • • pıy r«N",«dCi KJIUIII uluııılırası lürrtnolık VP kamKıyo a.ın^rranl>5ı MUnspfıe organızasvonu Mıjivfirtjp VP fconrrol mantıınııı kuıuirrası DEGER MUIIASIIII 01 Nl IIMI VI DANISMANIIK I I O S I I riıB*<tn>«Caade<i3iî/ı »ı'Stantıul Tol 151 12 85 151 \7 B6 Tfdn ?67<M dmdn tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle