Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHUR/YET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER gorülen bir olaydır. Bunu genelmaya açılamaz Nıtekım sızın lıkle genç bılımler yapar Ornesorunuz anlamsız bir soruya, ğın bir alanın bılgısı ile uğraşan burjuvazının başlangıcı tarıhıne pek çok bılım adamı, başka kaydı kı, bunu yanıtlamak ıçın alanların, bambaşka yapılarını, araştırma değıl, burjuvazı ve kaolaylarını kendı alanlaı ınııı ılkepıtalızmın nıtchklerınde anlaşlerıyle açıklamaya çahşırlar Bu, tıktan sonra, Batıdakı unlu eko ozellıkle bılımler yenı doğduklan nomı tarıhlerını karıştırmak yeve ılerlemeler yaptıkları zaman terlıdır daha çok göze çarpar Fızıka Sanatı tumüyle ve sadece bir lızm, bıyolojızm, psıkolojızm, so!.yoekonomık olgu olarak gömateryalıznı, sprıtualızm gıbı rup, sınıfların tarıhıne bağlamak "ızm"lerın temelı böyle alan gıbı yanlış bir hareket noktasınkaydırnıalandır Burada da ekodan kalkılsa bıle, bu yıne de bınomlar, sanat alanına uzanıyorlımsel bir araştırma olabılırdı, lar eğer örneğın Bursa'dakı Kuruluş Fakat ben bundan da başka Dönemı Osmanlı sanat yapıtlabir noktaya değınmek ıstıyorum Eğer böyle bir kaydırma yapı rının bıçemı ile o sıradakı sosyolacaksa, bılım adamlarımız, sa ekonomık yapı arasındakı ılışkıler araştırılsaydı ve bunun karnatla sosyoekonomık yapı ara.şısına, lmparatorluk Çağı Ossındakı ılışkıyı, üstünde oturdu manlı yapıtlarının bıçemı konuğumuz Anadolu'dakı sanat ya labılse ve değışıklıkler, 'sosyo pıtlan ve bıçemlerı ile Anadolu' ekonomık sınıfsal değışmelerle nun sosyoekonomık yapısı üze temellendırılmeye çalışılsaydı rınde göstermelıydıler; ama Gotık sanatı, burjuvazıyı ya da feSayın Tanılli'ye ınançlı hayaodal meta uretımını (Avrupa'da tı, kahramanca yaşadığı acılı kakı) ornek almamalıydılar Bu bıderı bakımından saygım sonsuzze, düşünme hayatımızdakı ge dur Sayın Halıl Berktay'a da, leneksel dogmatızme saplanma, bılımsel çalışmaları ıçın her bıhazıra konma ve otorıteye dalım adamına duyduğum saygıyı yanma alışkanlığımızın, çok duyarım Ben burada, duşunce umut bağladığımı? genç araştırhayatımızın, pek çoğumuzun macılarımızda da sürüp gıttığıgördüğu bir hatasına parmak nı göstermıyor mu? basmak ıstedım Artık Doğu bılım geleneğının hastalıklarından Bu yolun ılerletıcı bir yol olkurtulmak ıstıyoruz, ondan üst madığı da açıktır Batılı bılım kıIendığımız şemacıhk, aktarmacıtaplannda tıkanır kalır Araştır lık ve otorıtelere dayanma alışkanlıklarından arınmış, gerçek bılımsel tartışmalara, araştırmalara özlem duyuyoruz. Ben bir felsefecı olarak, her alanın (örneğin sanatın ya da ekonomık hayatın), bu alanın varlık yapısındakı ılkelerle, değerlerle açıklanmasından yanayım. Estetık, sanat felsefesı ve sanat tarıhı gıbı uç ayrı bılım dalının ele alıp uğraştığı sanat alanını, ilişkısı olmakla bırlıkte, ne sadece din, ne de ekonomık ılkeler açıklayabılır. Onun kcndısine has bir yapısı, bir gerçeklıği vardır. Kendısı gızlerle dolu bir varlık olan ınsanın bu en gızemlı eylemının, yanı sanat yaratmalarının, tek tek görıllüp, yaşanıp, anlaşılması gerekır Sanat olgusunu, genel dogmatık bir şema ile geçıştırmeyc olanak yoktur Sıze ılgınızı çekmesı umuduyla sanatla ılgılı bir çevırımı ve saygılarımla en lyı dıleklerımı sunuyorum " Not. Sözü edılen kıtap, Morıtz Geıger'ın, Sayın Tomrıs Menguşoğlu'nca çevrılen "Estetık Anlayış" adlı kıtaptır 11 TEMMUZ 1986 ' MELİH CEVDET ANDAY Yazıma arıklama ile girmek istemiyorum; konuyu bilen okurlarım benden bunu istemeıler, bilmeyenler ise Sayın Toınris Menguşoğlu'nun mektubıından bunu aynnlıları ile anlayacaklardır. Bir sanal v« bilim ko. nusu. Ben aşağıya Sayın Menguşoğlu'nun mektubunu oldugu gibi alıyorum: . "Sayın Melıh Ccvdet Anday, Cunıhurıyet gazetesının 20 Hazıran 1986 tarıhlı sayısında vıkan "Oenışleyen ve Derınleşen Bir Tartışma" başhklı yazınızdakı tartışma gerçekten ılgınçtı llı gınçlığı, ele aldığı tartışma konusu yanında, bugun hâlâ düs.ün ce hayatımızın nasıl ışledığını, nasıl çalışıldığını göstermesı ba• kınıındandı. r Tartışmanın, geçen yılın ara lık ayında, sıze sorulan bir sorundan yola çıkarak "mımarlı£ın korunma gereksemesınden doğduğu ve tumden profan •olduğıı" sonucuna vardığınız '"önce Sanat Vardı" başiıklı ya''zınız uzerıne, Sayın Serveı Tanıl'li'nın kendı kıtabından verdığı, sızı doğrulayan alıntılarıyla ve bu alıntıları ıçeren "Ikı Dost Mektubu" başlıklı yazınız uzerıne de Sayın Halıl Berktay'ın sı Demek Önemli Bir Koııu ze gönderdığı bir mektupla açıldığı anlaşılıyor Ben oldum olası Cumhurıyeı okurum Pakat o sırada Berlın'dc olduğumdan, bu yazıları yazık kı görmedım. Açıklandığına göre tartışmaIar, sanat tdrıhının ekonomık topluımal kaynaklara dayatılması tcmelınde bırleşıyorlar da, bu düşüncenın ırdelenmesı ıçın alınan örnekte, Gotık sanatın burjuvazının bir bıçemı olarak ortaya çıkıp çıkmadığı notkasında, Gotık'ın başlangıç tarıhının burjuvazınınkıne denk düşme mesı yüzunden anlaşmazlığa du şüyorlar Sayın Berktay, burjuvazının doğuşunun 1213. yuzyıla alınınış olmasına karşı çıkıyor Bu yanlışın özü, Berktay'a göre "kapıtahzm ile genel olarak meta ekonomısının, burjuvazı ile Ortaçağ tıcaretının 'burgher'lerının bırbırıne karıştırılmasıdır " Bu aradd Sayın Berktay, Marksıst Ortaçağ tarıhçılerının, Avrupa'nın ekonomık yapısı hakkında verdığı yararlı bırtakım bılgıler de aktarıyor. Sonuç olarak, Sayın Berktay, tartışmayı "Gotık sanatı, burjuvazının/kapıtalızmın doğuşuna değıl, feodal meta üretımı ve tıcaretın yenıden canlanışı temelınde, olgun feodahzm aşamasına ulaşılmasına bağlamanın daha doğru olacağına ınanıyorum" dıye bağlıyor. Mektuplaşmalar sonunda, Sayın Tanıllı, Sayın Berktay'ın uyansı uzenne, Gotık sanatın sınıfsal temelı üzerınde ılk fırsatta yeniden durmaya söz verıyor Sızin yapı sanatının kaynağının dın mı, yoksa profan mı olduğu sorunu/, garıp bir şekılde "Avrupa'da 1213 yüzyıllarda hangı sosyal ekonomık sınıflar vardı?" sorusuna dökülüyor Aslında bu soru, Batılıların yazdığı ekonomı tarıhlerıne bakıla rak kolayca çözulebılır Sızın sorunuz ıse, her kaynak sorusu gıbı, kesın bir yanıtı olmayan, yorumlarla yaklaşılabılecek güç bir soruydu Sanat tarıhını yardımcı alarak, açıklamalar, yorumlar yapmaya çalışacak bir sanat felsetesı sorunuydu Nıtekım sız durumu farkedıp, "toplumsal sınıflann tarthı yanında acaba ayrıca sanat tarıhı araştırmalarına gerek yok mudur?" sorusunu haklı olarak soruyorsunuz Gerçı bılımlerın tarıhınde, bı lımlerın kendı araştırma sonuçlarını başka alanlara da yaymaya, genışletmeye çalıştıkları çok PENCERE Bomba Davası Fransız Mıllı Savunma Bakanlığı Haber Alma Servisı, Parls'tekl Alman Askerı Ataşesı Schvvartzkoppen'ın kâğıt sepetınde buruşturulup atılmtş bir mektup buldu Bu belgeye göre Fransız Ordusu'nun askerı sırları Almanların elıne geçmıştı Nasıl7 Kuşkular o sırada Genelkurmay'da görevlı Yuzbaşı Dreyfus üzerınde odaklaşıyordu Dreyfus kendısıne bıle gösterılmeyen belgelere dayanılarak 1894'te ömur boyu hapıs cezasına çarptırıldı Ancak davanın ustunde kuşku bulutları yoğunlaşıyordu Dreyfus gerçekten suçlu muydu? Kurban mı edılmıştı? Olay Fransız Ordusu'nu ılgılendırdığı ıçın çeşıtlı guçler ışe karışmıştı Kuşkular bu kez Bınbaşı Esterhazy üzerınde toplandı Esterhazy de yargılandı ve aklandı Ne var kı bu yargılama da doyurucu değıldı Unlu yazar Emıle Zola, LAurore gazetesınde Cumhurbaşkanı'na bir açık mektup yayımladı Yazının başlığı Suçluyorumi Ordunun bir kesımını bu yazıyla suçlayan Emıle Zola'ya dava açıldı Yazar bir yıl hapıs ve para cezasına çarptırıldı, ama, dava da kamuoyunca benımsenmış, yazı amacına ulaşmıştı Toplumda buyuk bir tartışma başladı Sağcılar ile solcular kapıştılar "Adalet ve gerçek" duygusunu her şeyden ustun tutanlarla, "ordunun onuru" kavramını şemsıye gıbı kullanarak davayı örtbas etmek ısteyen sağcılar arasındakı tartışma buyudu Dreyfusçular "İnsan Hakları Bırlığı"n\, sağcılar "Fransız Vatan Birlığı"n\ kurdular Gazeteler bırbırıne gırdı Sertleşen gösterıler bırbırını ızledı Sıyasal partıler ağırlıklarını ortaya koydular Fransa sarsılıyordu Sonunda Yargıtay, Dreyfus dosyasını açtı Rennes Harp Dıvanı'nda bir kez daha yargılanan Dreyfus yenıden cezalandırıldı, ama Yargıtay, mahkemenın kararını bozarak Dreyfus'u akladı Gervek suçlu Genelkurmay'da görevlı Bınbaşı Esterhazy ıdı Dreyfus davası Fransa'yı 1890'lardan 1930'a kadar uğraştırdı Kamuoyu adaletın yerıne getırılmesı yolundakı savaşımı yakından ızledı Bir kışıye yapılan haksızlığın topluma yapılan haksızlık olduğunu ılerı surenler, sonuçta başarı kazandılar 12 Mart dönemınde Sıkıyönetım Mahkemelerınde görulmuş "Bomba Davas/"nın ıkıncı cıldı çıktı Dreyfus Davası 19'uncu yuzyıl sonuyla 20'ncı yuzyıl başındakı Fransız toplumunun topoğrafyasını sergılemektedır Bomba Davası da 1960'h ve 197O'lı yılların Turkıye'sını açıklamakta, 12 Eylul 1980 mudahalesının kökune ışık tutmaktadır Kıtap, Bomba Davası'nın bırıncıl sanığı Talât Turhan'ın savunmasının ıkıncı cıldıdır Bomba Davası'nın "Sılahlı Kuvvetlerın ust duzeyınde bir hesap/aşma"nın urunu olduğu söylenebılırse de, bu yaklaşım olayı köklerınden soyutlamak olur Dava salt askerı boyutlara sığdırılamaz, butun ulkeye yaygın, sıyasal kapsamda ve uluslararası boyutları bulunan bir olay söz konusudur Bomba Davası'nda sanık sandalyelerıne oturtulan kışılerın ardında sanık sandalyelerıne oturtulamayan kışıler vardır Devletın onemlı görevlerınde ve ordunun başında bulundukları ıçın mahkeme salonuna getırtılemeyen "sanık adayları" ılgınç kışılerdır, "aslı faıller"] ortada görunmeyen ve "ferı faıller"\ suçlamaya çabalayan bir ıddıaname" duzenlenmıştır Ancak bu ıddıaname de Zıverbey Işkence Köşku'nde yapılan sorgulamalarla hazırlanmıştır Gerçekte "Bomba Davas/"nın dosyası, Cevdet Sunay, Memduh Tağmaç, Faruk Gurler, Muhsın Batur, Faık Turun, Memduh Unluturk gıbı kışılerı kapsamaktadır Bu adlar ıkı cepheye bölunmuşlerdı ve ulkede var olan ıkı kanadın göruntulerıydıler Talât Turhan devrımcıdemokratık ve "tam bağımsız" Turkıye ulkusunun adamıdır Karşıt cephenın kökenı ABDCIAKontra ortaklığının gudumundekı sıyasete dayanmaktaydı Ancak bu kanatlar yalnız mahkeme salonunda savcısanık çelışkısıyle sınırlanmıyor Turkıye'de yandaşlarını buluyor, bir adlıye dosyasına sığamayacak boyutlarıyla buyuk bir hesaplaşmanın anlamında ıçerığını buluyor • Bomba Davası'nda uç sözcuk ağır basmaktadır Cunta, kontrgerılla, terör Işte bu uç sözcuk Turkıye'de 12 Mart'la, 12 Eylul'un gızlerını açabılecek anahtarlardır Talât Turhan "Bomba Davası" adlı kitabının ıkıncı cıldınde de bu anahtarlan hangı çılıngırlerın yaptığını açıklamaktadır DÜZELTME Dun Prof Dr Kıvanç Ertop'un ya/ısında, "genış halk yığınlarını ılgılendıren" cümlesı, "genı$ bir halk yığınlarını ılgılendıren" bıı.ımındc çıkmıjtır Düzcltır, özür dılerız ARADABIR FÜSUN İSTANBULLIJ Araştırmaa OKURIJVRDAN Mozarthn müziğindeki yaşama sevinci Tatilin amacı dinlenmektir. Dinlenmenin biçimi ise herkese gore değişkendir. Ben ınsanların dinlenirken de oğrenebileceklerine ınanıyorum. Bu nedenle tatil programında şiir ve muzikle ilgili kitaplara ağırlık verdim. Asım Bezirci'nin Ahmet flaşim ve Orhan Veli'yi inceleyen kitaplarım okuyorum. Sıdney Hnkelstein'in "Muzik Neyi Anlatır" adlı kitabının çevirisini de M. Halim Spatar vapmış. Spatar kitabın onsozunde şunları yazmış: "Ülkemizde okul sıralarında muzik kitaplartna, TV'ye, radyo programlarına muzik ve muzisyen elsiz kemiksiz, soyut kisilerin urunıı olarak, ulaiilması sıradan insan için olanaksız, neredeyse ernıişlik katına çıkmış ınsanların olağanustu yaratımları olarak sunuluyor. Bu muzisyenlerin hepsi anlaşılmamıi), bayağılıklara omuz silken, genç yaşta tavan aralannda olmuş ulkusel dahiler değildir" diyor. Bu tumceler beni duşundurdu. Bugune kadar kendimin de aynı vanli) duşunceleri taşıdığımı farketttm. Gerçek te dunyanm her yerinde insan duygu ve duiunceleri aynıdır. Imanlar uzulur ağlarlar, sevinir gulerler, iever ve severler, toplumsal mucadele verirler. Bu duyguları ve olaylan birileriyk paylaşmak isterler. Muzisyenler ve obur sanatçılar da çağlarının gerektirdiği biçimde yasamış ve paylaşmak, başkalarına anlatmak istemislerdir. Örneğin Amadeus filmini izlerken (en az beş kez) çok duygulandım. Mozart'ın biraz dramatize edilmis yaşamını ve sonunu gorunce, bu buyuk muzisyen gerçekten gozumde erişilmez bir dahi oluverdi. Ama muzığındeki yaşama sevincinı hissettiğim zaman yine de insanları ve yaşamayı sevdiğıni anladım. O da hepimiz gibi yaşamın guçlukleriyle savaşmıştı. Bedenen kısa turede yenilmii olsa da 200. vuzyıl geçtiği halde unutulmayan eserler bırakması ve tum dunyaya seslenmesi yaşam savaşında başanlı olduğunu kanıtlıyor. Mozart, Schubert, Chopin, Beethoven, Çaykovski ve diğerleri soyut, erişilmesi ımkânsız kişiler değillerdir. Aksine, yaşamış ve yaşadıklarını duvurmak İçin uretmişlerdır. TULAY TAÇ işyapıcıtığı öğrenseler.. KAMlL SUVEREN BEŞ/KTAŞ/STANBUL Müze ve Turizm Teknolojı ve bılımın ılerlemesıyle, ınsanların boş vaktı çoğalmış ve gelır yaşam duzeylerı artmıştır Ama teknolojının getırdığı gelışımın olumsuz yonu, ınsanlığın yalnızlığını yoğunlaştırması, değer ölçulerını değıştırmesı, geîeneksel kultur ile oluş devresınde bulunan yenı kultur arasındakı bağı kopartmasıdır Oysa muzeler geçmışı anlamamıza, tarıhe saygı duymamıza, kultur ve sanat ıçın toplumların yuzyıllar boyunca harcadığı emeğı lyı değerlendırmemıze, gunluk yaşantımız ile eskı sanat tarıhler arasında ılgı kurmamıza neden olur Bu açıdan, merakı ve aklı etkıleyen, uzay çağına ulaşan uygarlık zıncırının ılk halkalarından gunumuze kadar suregelen kalıntıla rını sergıleyen bugunun muzelerı tarıh deposu olmaktan çık.mışlar ve genış halk tabakalarını kapsayacak bıçımde modern anlamda organıze edılmışlerdır Çunku Ikıncı Dunya Savaşı'ndan bu yana durum değışmış, kıtle turızmının yaygınlaşmasıyla muzelerı gezen yerlı ve yabancı zıyaretçı sayısı artmıştır Sonuç olarak, genış anlamıyla muzeler, yanı tum anıt ve kazılar, doğal guzellıkler, sanat eserlerı vs kultur dunyasının oğelerı olmasına rağmen, turizm açısından sağladığı ekonomık etken gözden kaçırılmayacak bir konudur Yurdumuz, turızmın kendısı ıçın sadece onemlı bir kulturel tanıma aracı değıl, aynı zamanda onemlı bir ekonomık etken oluşturan ulkeler arasında yer almaktadır Eğer Turkıye'de var olan muzelerı altı ana grup halınde toplarsak, şu duzenlemeyle karşı karşıya kalırız 1 Arkeolojı muzelerı Turk arkeolojısı zöngınlıklerını ıçıne alan, kazı buluntularını değerlendıren, Anadolu'nun prehıstonk devırlerınden Bızans'ın sonlarına kadar bınlerce yıllık bir tarıhın maddı kultur belgelerını sergıleyen muzelerdır 2 Tarıh, sanat tarıhı ve etnografya muzelerı Daha çok Anadolu Selçukluları, beylıkler ve Osmanlı devrı maddı kultur ve sanat eserlerını ıçıne alan muzelerdır 3 Muze anıtlar Mımarı tarıhı yönunden değerlı bulunan kımı anıtlar, muze olarak zıyarete açılmışlardır 4 Hatıra muzelerı Turk Kurtuluş Savaşı, Ataturk ve devrımlerle ılgılı muzelerle Turk buyuklerının anılannı taşıyan muzelerdır 5 Muze evlerı Tarıh ve mımarı yönunden korunması gereken konak ve evlerdır 6 Bunlar dışında çeşıtlı kuruluşlar ve mesleklerın kendı alanlarında oluşturdukları muzeler Askerı Muze, denız Muzesı Devlet Demıryolları Muzesı gıbı Yakın zamana kadar Ankara, Istanbul, Izmır, Bergama gıbı buyuk ve kazı yapılan bazı kentler dışında muze bulunmamaktaydı Son yıllarda, dunya modern muzecılık anlayışı ıçınde, muzelerımızın sayısı artmış ve kultur varlıklarının korunduğu, sergllendığı yerler olmaktan çıkarılarak, canlı, yaşayan bir eğıtım kurumu halıne getırılmışlerdır 1984 yılı sonunda muzelerımızın sayısı 127'ye ulaşmış ve zıyaretçı sayısı da artarak 1984 yılı sonu ıtıbarıyla 7 193 453'e ulaşmıştır Çağdaş anlamda muzecılığımız gelışırken, bırkaç kıtap ile broşurde rastlanan mıllı saraylarımız da onarılarak yerlı ve yabancı gezgınlere açılmakta, bugune kadar ılgı gormeyen bu değerlere canlılık kazandırılmaya çalışılmaktadır Turkıye, 15 değışık uygarlığa aıt tarıh oncesı çağlara kadar uzanan 10 000'den fazla tarıhı kentı ve 50 000 dolaylarında kazı alanından oluşan tarıhı çekıcıler ve doğal olarak tum bu uygarlıkların kulturlerınden etkılenmış bir kultur yapısı ile turizm arzı açısından oldukça avantajlıdır Bu zengın arzı değerlendıren yabancı tur operatorlerı, organıze turları Turkıye'ye yoneltmek amacıyla tur kataloglarında ulkemıze de yer verırler Tur kataloglarında yer alan tur programlarının genel olarak turıst gonderen ulke halkının eğılımını ve talebını yansıttığı duşuncesınden hareketle, bu ulkedekı potansıyel turıstın ulkemıze hangı tatıl şeklını seçme eğılımınde olduğunu hangı uygarlık kalıntılarını, ne çeşıt doğal guzellıklerı, hangı folklor ozellıklerını, kısaca sahıp olduğumuz hangı ozellık dolayısıyla ulkemızı tatıl yerı olarak seçmek ıstedığı sonucu ortaya çıkar Turıst, tatıl şeklı olarak ıster bellı bir yerde bellı bir sure kalmayı amaçlayan tatıl dınlenme turızmını, ısterse bellı bir guzergâh takıp ederek bırden çok yerde konaklamayı ve gezıp görme turızmını seçsın, bu ıkı tur tatıl olanağına da ulkemız sahıptır Turkıye'nın zengın bir turıstık potansıyele sahıp olduğunu ve muzelerımızın çağdaş anlamda ele alındığını belırtırken, turızmle muze arasındakı ılışkının olgun bir noktaya geldığını gormekteyız Ama bu aşamada vurgulanması gereken bir konu vardır Turıstık organıze turlarla gelenlere çok yorucu olmasın dıye, alışverışe daha bol zaman kalsın dıye yenı ve ılgınç olabılecek ıtınererler programa alınmamaktadır Bu nedenle kalabalık kıtlelerın zıyaret ettıklerı muzelerın, ören ve SIT yerlerının, sarayların yanı sıra, boş muzelere de boş oren ve SIT alanlarına da rastlanmaktadır Bu yerlerı programlarına alma ları seyahat acentelerıne ve rehberlere onerılmelıdır Daha da önemlısı, gelışım gosteren ve çekıcı bir oğeye sahıp bu muze anıt SITorenın hangısının bılımsel açıdan tur programlarına dahıl edılmesı ışlemı, turizm ve guzel sanatlar uzmanlarından kurulu bırınceleme komısyonuna bırakılmalıdır Bu konu Turkıye nın dış pazarlarda bılımsel açıdan tanıtımı yönunden de çok onemlıdır Bu arada şunu da belırtmek gerekır kı muzelere ve saraylara sık sık yapılan zamlar zıyaretçı sayısını ozellıkle yerlı zıyaretçı sayısını etkıleyecektır Eğer mıllı kulturumuzu kendı halkı mıza da tanıtma amacını guduyorsak, en uygun yol, zıyaretçılerı yerlı ve yabancı olmak uzere ıkı grupta toplayıp ıkı ayrı fıyat saptanmasıdır Ataturk, cumhurıyetı kurduktan sonra Turkıye Cumhurıye tının temelının kultur olduğunu" belırtmıştır Bu zengın kultur den en olumlu bıçımde yararlanmak ve tanıtmak da gorevımız olmalıdır İşbitiricilik bu mu? Karakoy'deki dolmuş duraklarmın yerlerinin bir gecede değiştirilmesi, daha doğru w ortadan esrarengiz şekilde kaybolması, ancak blzlm ulkemizde meydana gelebilecek bir olaydı. Bunun başaran ve hem dolmuş şoforu esnafını hem de yolcuları, bir anda şaşkına çeviren ilgililere hayran (!) kalmamak mumkun değil. Bir gece once aynı noktadan dolmuşa binen tstanbullular, ertesi sabah durak yerlerinin bulunduğu alana beton dokulerek yeni ve acaip bir kaldınm oluşturulduğunu gormuş, nereden hangi arabava bıneceğini şaşırmış, bu konuda onceden herhangi bir duyurıı yapılma gereğl bile duyulmamış, insanlar işlerine guçlerine geç kalmış, buna rağmen durağın yerini hiç kınne bilmiyormuş, butun bunlar umurlarında değil herhalde. Işbitiricilik dedikleri bu herhalde. Biraz da Bankada paraiı olan herkes zengin değildir. Örneğin bir emekli, uç kuruşluk ikramiyesini bankaya yatırmış. Aldığı faiz, ev kirasımn yarısını bile karşılayamadığı halde fakir fukafaya sadaka vermek zorunda bırakılıyor. Hiç değilse, belli bir miktartn altındaki hesap bu vergıden muaf tutulmah. Her yurtdışına çıkacak olan vatandaş da zenglnllğinden ve keyfinden bu işe girişmiyor. Yurtdışında çalışanlar, genellikle dar gelirlılerın yakınlarıdır. Onlar da orada can taşıyorlar. Hastalananı var. Ameliyat olanı var. Kaza geçlreni var... Boyle durumlarda, aylarca haber alamayan buradakl yakın ları, en ucuz vasıta ile gidip ilgilenmek isteseler, kendıleri kiracı oldukları halde konut fonu için 7080 bin lira haraç odemek mecburiyetinde bırakılıyorlar. Bu fonlar "ortadirek "i dik tutmasından vazgeçtik, devirmesinler yeter. BİR OKUR Fakir Fukara Fonu Emlak Knedi'nin dost ellerinin izi var yasadığımız yıllarda. Türkiye'nin imannda... Sağlıkiı ve modern bir çevrede yaşamamızda... Alın terimizin ve tasarruflanmızın güvenle değerlendirilmesinde... lllkemi/in kalkınmasında... Bir mttyondan fazla ailenin ev sahibi olmasında.. 60 yddır Enüak Kredi'nirı dost ellerinin izi var... Emlak Kredi'nin dost ellerinin izi, Yannlannıızda... Sizletie biriikte ' "E 60 YILI ARA... EMLAK KREDI BANKASI TEKBANK "Evinize açılan kap,, TURKIYE Dr. ERDAL ATABEK Bahariye Cad 96/3 KADlkOY Tel: 336 04 49 İ!