16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S n : T*i 6 HAZİRAN 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 SINEMA ATILLA DORSAY KİM KÎME DUM DUMA BEHÎÇAK Taşkent Film Festivali'nin ardından Üçüncü Dünya'ya özgü bîr şenlik Azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin sinema üretimlerine de uluslararası birforum oluşturmak kuşkusuz yerinde bir düşünceydi. Her ülke, kendi fılmini yapabilmeli, kendi dünyasını beyazperdeye yansıtabilmeliydi kuşkusuz. "Bans, tophımsal ilerieme ve halklarm özgiiriögii Için..." Taşkent Şenhgi'nin sloganı buydu ve bu yıl 9. kez yapılan şenlikte, bu deyiş yalmz şenliğin yan resmi merkezi olan özbekistan Oteli'nin cephesine değil, tüm kent duvarlanna göze batar bıçimde yerleştirilmişti. Bu deyişteki dileklere, özlemlere kuşkusuz hepuniz katılıyorduk. Ama şenliğin bu ideallerin yanı sıra biraz daha çok sinema sanatına yönelik olmasını, biraz daha iyi organize edilmiş olmasını, daha çok ve daha düzeyli fılmin daha iyi biçimde sunulmasını dilememek de elde değildi. Taşkent, Moskova şenliğryle birlikte iki yüda bir dönüşümlü olarak yapüıyor ve "Üçüııctt Dinya Ülkderi Siaema Şcnttii" veya "Üç Kıta Sinemalan Şenlitf" altbaşlıklannı taşıyordu. Söz konusu Uç kıta, Asya, Afrika ve Latin Amerika Olkeleriydi. Batımn gösterişli filmlerle dolu tümüyle kapitalist ekonominin isterlerine ve kurallanna göre düzenlenen şenliklerine bir alternatif getirmek, sinema yapmanın, film üretmenin yalraz gelişmiş Batı sanayi ve sanayi ötesi toplumlanna özgü bir iş olmaktan çıkıp, azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler diye anılan ülkelerin sinema üretimlerine de uluslararası bir forum oluşturmak, kuşkusuz yerinde bir rüdi. Biz bunlann yansına yakınını izleyebildik. Aynca bir "film pazan" bölümü ve yine resmi bolümde gösterilen bir "Kısa Filmler" gösterisi vardı. Resmi bölümdeki rümler, bazen öylesine U2ak ve "egzotik" ülkelerden geliyordu ki, bunlara ügiyle, merak la koştuk. Ama çokluk düşkınkhğına uğradık. Sinemanın dikenli yollarında ilerleyen, işin henüz başında, özgün ve ulusal bir dil oluşturmak bir yana, sinemasal anlatımın alfabesini öğrenmekle uğraşan sinemalann ürünleriydı bunlar.. Arada bir hoş bir sürprizin, beklenmedik bir tadın ortaya çıktığı da olmuyor değildi. Ama çok nadirdi bu... oldukça hoş bir sürprizdi. Mnhammed Şahin'in fümi "Yagmurtn Bir GMnde Güaes", genç bir delikanlmın siyasal gerüimler ve çatışmalar fonu önünde ailesi ve kadınlarla olan ilişkilerini ele alan, oldukça Batılı üslupta, ama yine de ülkesi üstüne oldukça ilginç öğeler içeren bir yapımdı. Suriye gibi çok zayıf bir sanayiye dayanan, yılda yalnızca 34 film üretebilen bir ülkeden böyle bir fümin çıkması, küçük çapta bir mucizeydi ve laşkent'in ana fıkri olan "Her ülke kendi fBminl yapaMHr" düşüncesinin sayüı doğnüanmalanndan biriydi... Latin Amerika'dan... Birbiri ardına uyanan Afrika ülkelerinden bir iki füm vardı. Biz bunlardan Mozambik fümi "Leopariann Zamanı"nı görebildik. Yugoslav bir yönetmenin, Zdravko Veümiroviç'in imzasını taşıyan film, yıne ülkenin kurtuluş savaşımından ve Portekizlilere karşı ayaklanıp bağımsızlığını kazanmasından bir sayfayı oldukça ilkel bir dille anlatıyordu... Latin Amerika'dan ise daha çok sayıda füm vardı.. Arjantin, resmi bölüme 2 filmle ka Asya ülkelerinden... Asya ülkelerinden başlarsak, çok merak ettiğimiz halde, Hint, Bangladeş, Iran, Irak vb. sinemalannın örneklerini izlevemedik. PİKNİK PtYALE MADRA Sovyetler, bu tür bir şenliğin öncüsti olmakla birlikte, sonuç olarak bu işte geride kalmışlar gibi geldi bize. Şenliğin sinemasal düzeyi, sıradan bir Batı şenliğiyle kıyaslanamayacak denli düşüktü. Aynca, bizçe sanata yönelik hiçbir etkinlikte bulunmaması gereken bir propaganda dozu içeriyordu Taşkent. düşünce idi. Her ülke, her toplum kendi fılmini yapabilmeli, kendi sanatını, dünyasını, sorunlannı beyazperdeye yansıtabilrneliydi kuşkusuz... Ve Sovyetler bu gerekhliği belki Batıdan öncc duymuş, tüm dUnyaya açık olmakla birlikte Üçüncü Dünya ülkelerine de geniş çapta yer veren Moskova ve yalnızca Üçüncü Dünya'ya aynlan Taşkent şenlikleriyle bu düşünceyi uygulamaya koymuşlardı. Ancak günümüzde Batı ülkelerinde de bu türden şenlikler yapılmaya başlanmıştı. örneğin Fransa'da Nantes'da yapılan bir şenliğin de adı "Üç Kıta ŞcBÜ^"ydi. GAZETECI OLAYLAKI \ECDET 5URECI 5A&LAMINO1 TlPlVe &l<? TOPLUMU PROTOTıPl COK O£â<L , ELU1 VIL SONRu. 5(J DUSUNCEUERıMliE S'rZ I>E GUUECEKS1MI7 AMA 5U AViOİ YALNIZ SflWA &ULUVORUM POZ.ITIF BlR &OZLE KOC, KİŞl VAR ŞU , UA *> ZEN6»W B,R KOCA UER YEROE BULÜNUR AMA SıZI A Geriye tepebilecek bir tepki Sovyetler'e gelince, bu tür bir şenliğin öncüsü olmakla birlikte, sonuç olarak bu işte geride kalnuşlar gibi geldi bize... öncelikle, Taşkent şenliğinin sinemasal düzeyi, sıradan bir Batı şenliğiyle kıyaslanamayacak denli düşüktü. Anlaşüan bu şenlikte bir ön secim, bir en az sanatsal düzey koşulu gibi şeyler aranmıyor, gelen kabul ediliyordu. Aynca, bizce sanata yönelik hiçbir etkinlikte bulunmaması gereken bir propaganda dozu içeriyordu Taşkent... Her sabah 11.00'de yapüan, Taşkentli öğrenci veya emekçi çevrelerinin katıldığı, yabancı konuklann da çağrılı olduğu toplantılarda, bol bol ABD aleyhine sloganlar atüıyor, Libya olayı "teUn ediliyor", Baünın Çernobü olayuu nasıl sömürdüğü belirtiliyor, vb. sözler ediliyor. Bu dunımda, örneğin ABD'nin Libya müdahalesini onaylamasak da, bir şenliğin böylesine açık biçimde siyasal etkinliklerle atbaşı yurütülmesi, üstelik hepsi yetişkin, aklı başında, kuşkusuz billurlaşmış siyasal görüşlere, dünya sorunlan üstünde açık secik bir tavra sahip olan yabancı konuklann da bu türden gösterilere ısrarla çağnlması, doğrusu ya, bize oldukça ters geldi. Batımn geniş ölçüde egemen olduğu haberleşme araçlanna, onlann olayla JAPOS FİLMİ BAŞARISIZ Thşkmtte çok kalabaUk bir heyet taraftndan temsü edilen Japon sineması, nt yazık ki getirdiği fllm açıstndan başanya ula$amadı. Çocuk felci geçiren bir çocuğun öykusunu acıkh bir dram biçiminde anlatan "Harukoma" bu sinemaya yakışm bir fllm değüdi ve seyirci tamfindan Ugi görmedi. Ama bir Pakistan fılmi bizi gerçekten üzdü. tılan (Sovyetler'den başka) tek ülkeydi. IstanBu dost, kardej ülkenin uluslararası bir şen bul'da izlemiş olduğumuz "Resmi Tarib"i bir liğe yolladığı "OtümsuzImmortal" adb füm, yana bırakıp "Ne Olurs* Olsnn Seni bizim Yeşilçam'ın bile hiçbir zaman yapamaSeviyonıın" adb bir güldürü izledik. Orta yadığı düzeyde bir bayağılık örneğiydi ve sineşı aşmış bir kadınla deli dolu bir bisikletçimanın ne denli kötü biçimde kullanılabilenin aşkını anlatan film, rahatça izlenen, seceğine acıkh bir örnekti... Japon sinemasıvımlı bir güldürüydü ve bizce temel özelliği, nın ilgiyle beklenen "Han»coma"s\, bir ço oldukça sansürlü bir cinselliği izlemek ducuğun çocuk felcine karşı verdiğı savaşımı anrumunda bulunan özbek ve Rus seyirciyi herhalde şaşırtan bir erotizm dozu içermesiydi... Peru fılmi "Yawar Piesta", yerel yöÇok merak ettigimiz halde, netimlerce yasaklanmak istenen boga güreşHint, Bangladeş, îran, Irak lerini sürdürmek için verilen bir savaşımı anlatan öyküsüyle, bu ırak ülkeden ilginç yangibi sinemalann örneklerini sımalar ve kimileyin folklorizme feda edilizleyemedik. Ama "ölümsüz miş bir gerçeklik duygusu getiriyordu. Bu Immortal" adlı bir Pakistan kıtadan Meksika ve Küba filmlerini ise çok fılmi bizi gerçekten üzdü. istememize karşın, günleri denk düşmediği için göremedik... Film, Yeşilçam'ın bile hiçbir 'A KOCA I5TE. RİM SEN KENO1MI 6IŞEY SAN1YO5UN DIIL M l * ? KİMS<l'n'H V4ÇAD16I Sl SEMIK4 KVVÇ PARALtK 81 UUKMUN OL^BlLlt? BE ' • ÇİZGÎLİK KÂMİL MASARACI YAA... zaman yapamadığı düzeyde bir bayağıhk örneğiydi ve sinemanın ne denli kötü kullanılabileceğine acıkh bir örnekti. Sovyetler'den bir avuç film Cannes Şenliği'nde izleyip bu sütunlarda sözünü de ettigimiz "Burke ve VVUls" adh Avustralya fümini bir yana koyarsak, Taşkent'te özellikle Sovyet cumhuriyetlerinden filmleri ızleyerek genel bır yargıya varmaya çalıştık. Şenlikte her cumhuriyet ayn bir filmle temsil ediliyordu. Böylece Azerbaycan, Ermeni, Gürcü, Kırgız, Tacik ve Türkmen filmlerini izleyebüdik. Her biri kendi dilini konuşan, kendi külturünden, insan malzemesinden, kendme özgü üişkilerinden ve duyuşlanndan yansımalar getiren fümlerdi bunlar... Başarı düzeyleri degişikti kuşkusuz... örneğin, Azerbaycan fılmi, Elder Kuliev'in "Giımus Gol Eî sanesi", gunümuzde geçen ve büyük kentte "çılgm" bir yaşam süren bir genç adamın, gerçek aşkı köyde bulmasını anlatan, ancak bu konudan beklenmeyecek belli bir "moderaizm"e de sahip olan ilginç bir fümdı... Ermeni fümi "Usta", yaşlı bir or AĞAÇ Y4ŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS latan ve dayanılmaz bir didaktik ve dramatik hava içinde gelişen başansız bir filmdi... Çin Halk Cumhuriyeti'nden gelen "Seneri ve Kugu", "Bir delikanlı bir kıza rastlayıp aşık olnr" gibi çok özgün (!) bir tema çevresinde geüşen ilkel bir yapundı... Asya'nın ucundan, Vietnam'dan gelen "Knsiann Dönttşü", kuşları çok seven küçük bir kızla kuş avcısı genç ' Sinema açısından çok doyurucu olmayan, aynca çeşitli organizas ^ 4 yon eksiklikleri içeren bu şenliktenyine de memnunuz. Bize çok ilginç bir bölgeyi, çok ilginç insanlan tanıma fırsatı verdiği için. mancınm çevresiyle ve modernleşmeyle çatışmasını anlatan psikolojik turde bir yapundı.. Gürcü fümi "Sonbahar Yağmurunu Beklerken", Sovyetler'm en ilginç sinemalanndan birine sahip olan bir cumhuriyetten beklenmedik yavarüıkta bir "aşk hiktyesi" gibi geldi bize... Yönetmeni Keti Dotidze idi bu fümin... Kırgız fümi, son Berlin Şenliği'nde izlemiş olduğumuz Tolomuş Okeyev'ın "Kar Leopannın Soyn", eski bir Kırgız efsanesini anlatan epik türde, seyn zevkli, ancak oldukça hantal bir yapımdı. Diğer Türk kökenli cumhuriyetler de, Kırgızlar gibi, ulusal geçmişleriyle, tannleriyle ügüi eski efsaneleri anlatmayı seçmişlerdi. Tacik filmi, Tahir Sabirov'un "Şehrazad'ın Bin tkinci Gecesi", adı ustunde bu unlü Doğu masallannın müzikli bir uyarlaması, estetik açıdan düzeyli bir filmdi.. Turkmen fümi "Mutsuz Fragj" ise bize tüm Taşkent Şenh'ği'nin en ilginç fılmi gibi gözüktu. Hocakuli Narüyev'in fümi, 18. yüzyıhn ünlu Türkmen filozof ve ozanı Mahtumkalinin gençlik yıllan üstüne bir yapundı ve ilginç sinemasal nitehkler içeriyordu. Bu ilginç fümin TRT'ce satın alınmış olduğunu iyi bir haber olarak sınemasever okurlara bildireyim... Ve işte böyle... Sinema açısından çok doyurucu olmayan, aynca burada anlatüması gereksiz çeşitli organizasyon aksaklüdan içeren bu şenlikten yine de memnunuz. Bize çok ilginç bır bölgeyi, çok ilginç insanları tanıma fırsatını verdiği için... Ama Sovyet dostlanmıza, aslında çok iyi nıyetler ve olumlu amaçlar içeren bu şenlıği daha ciddiye almak ve daha iyi duzenlemek gereğini de anımsatmadan edemeyeceğız. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAS : I M 6 Haziran İ9S?'P£ BU6UN, ATATlJKK, ABD 8AŞKAKİI F.&. KOOSEi/BLT'e BİfZ MEKTUP YAzbl. 6 A/ıSAfJ 1937'DB KoOSEl/eur'lN GÖNOetZOtĞl TUSA YAAJ/r OLASAle KALEME AUHAH BU KAeKTüPTA, ATATURH ; OAJüAJ BULUÇMA iSTEĞlHc M71LP>/GfUI 8ELI/STiro/ZDU. ATATÜRK'TEN ROOSEYELTE.. '? 19 > ., J ^b*.i' O , ' ina P° ^r »«'* L*0 < ••o «s. B ciı s6ztee.& lnc«r«ly, •OrP.P'.ur, TBŞEKKÛIS. ABD >LE OÜMYA SA&ff */€" iÇ'flJ A/AJI IbEAU PAYC^fMAKrAM MUTLULUfC PUYÖUĞUNU, tCBMPjStMİ TU/ZtZİy£'ç>e GöRMEtcretj SÜYÜK Z£.V< ALABEURTt 50 YIL ÖNCE CUMHURİYET Burgada faaliyeti Türkkuşunun AucUur sanasına gıderek akşam yedi buçuğa kadar orada çahşmaktadırlar. Gunlerdenben muallimlennden ders alan genç plânörcıiler artık plânorlere binerek tatbıkat görmeğe başlamışlardır. Hatıa ıçlerınden bazdarı kısa uçuşlar dahi yapmaktadırlar. Dun Tayyare cemıyeti erkânile ben de Atıcılara gidip bu çalışmayı takip ettım. Çocuklann bu ışe 6 Haziran 1936 çok kabıliyetli ve çok meraklı olduklannı gördum. Kız ve erkek farkı olmaksızm herkes burada sıra ıle plânöru çekıyor, plânöre bımyor, kanadı düzeltiyor ve plânörlerle muallimlerinin verdiklerı ıstikamete gıtmeyı talım ediyorlar. Haziran sonunda iyi not alanlar Inönunde açılacak olan kursa ıştırak ettınlecektirler. 19361986'. "1001 GECE" UYARLAMAS1 Thşkenrte Sovyetierin Tbcikistan Cumhuriyeti'nden "Şehrazatm 1002. Gecesi" adh fllm, levkii bir sinemayla anlaaimş bir masal fîbniydi. Tithiı Sabirovhın yönettiği film, bizim seyircimize de seslenebilecek özeüikler taşıyordu. Fümin genç ve güzel oyunculan da Thşkent seyircisinden büyük Ugi gördüler. n yayma ve yorumlama bıçimlerine Doğu bir adam arasındaki ih'şkileri anlatan duyguBloku'nun ve Üçüncü Dünya ülkelerinin karsal, yalm, çocuksu bir filmdi ve ancak Vietşı çıkması doğaldı, gerekliydi. Ama bunun nam gibi korkunç bir savaştan cıkmış bir uluyeri şaşınldı ve dozu abartıldı mı, bu karşı sun kendj sinemasım kurmak ve bunu yaparçıkışm, bu doğal tepkinin tersine sonuç verken de, savaşm dışında da bir şeyler anlatmesi ve bir kez daha Batılı haber kaynaklamak isteğinin bir dışavurumu olarak ilgiyle nnm ekmeğine yağ sürülmesi kaçınılmazdı. karşılanabilirdi. Taşkent bize bu tuzağı yeterince önleyememiş gibi geldi. Bursa (Husnsi) Bursadaki Turkkuşu şubesı büyuk bir faalıyetle çalışmasına devam ediyor. Sıhhat raporlan müsbet çıkan on sekizı kız, 76'sı erkek olmak uzere 94 talebe her gun muallımlen tayyarea Abdurrahman ve Vedadla birlikte otobuslerle HEREKE KADIKÖY İKİNÇİ ŞULH HUKUK HÂKİMLİCİNDEN 985/345 Mıı Ta Kadıkoy 4 Aslıye Hukuk Mahkcmesınde 984/283 esas sajısı ıle açılan ecnmisıl davasında munsler Ah Rıza Akso>, Perıhan Akso> Zıhnı Çağlayan'ın mırasçılarıni!! teşkıl ettığı mıras şırketını temsil etmek üzere Istanbul barosu 'jvukatlarından Cahıt Günay mumessil olarak layin edilmış olup ?jreslerı tespıt edılemeyen mırasçılardan Abdullah Sınan Çağlaya. ve Nurettın (Selçuk) Çağlayan'ın teblıgat yerıne kaım olmak uz.re ılan olunur 28 5 986 Basın: 6612 ŞİŞLİ 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ 1986297 Burdur, merkez, Konak Mah. cılt 01303, sayfa 29, kütük 125'de nütusa kayıtlı bulunan Abdullah kızı, Gulşan'dan 1324'de olma Dudu Mudul'un hacnne ve kendısının %esayeı altına alınmasına, Mecidıyeköy Maya sokak, Polat Apt daire 29'da ıkameı eden oğlu Kadir Mesut Mudul'un vası tayımne karar venlmiştir. llanen duyurulur 23 5 1986 Basın 6638 iki Arap filmi U ç ayrı bölüm Biraz da fılmlere göz ataum... Öğleden sonralan 2 ve akşamlan 2 fümin üst üste gösterilmesiyle günde 4 filmhk bir toplama yükselen "resmi bölüm"de 30 kadar film göste Arap ülkelerinden Tunus ve Surıye'nin filmlerini izledik. Tunus fümi, Ömer HalifTnin "Meydan Okuma"sı, 1950'lerde bagımsızlık savaşımı veren ülkeden oldukça didaktik ve "hamâsi" tonda gehşen bir öykuyü anlatıyordu. Buna karşüık Suriye'den gelen film
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle