16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER bağlantılar kurma da önemli bir yer alıyor. Gunlerden beri merakla okuduğum bu kitapta, beni duşunduren, üstunde uzun uzun durduğum bir çok felsefe sorunu ile karşılaştım; fakat onları burada birer birer ele almaktan kendimı alıkoyuyorum. Neden derseniz, doğası gereğı ozgul sorunlardır bunlar, herkesi ilgilendirmeyebılir. Çağımızda bir takım felsefe akırnları var, bizim bu felsefecilerimız içinde de bu akımlara yandaş olanlar, karşı olanlar var; (orneğin Hüseyin Batuhan, doktora tezi konusu olan Kierkegaard için "Bugunku anlayışıma tümıiyle ters duşen boyle bir dıişfiniıre hayatımın en değerli yülannı verdiğim için ne kadar dövünsem azdır" dıyebiliyor.) Belki ilerde onlan parça parça ışleyebilinm. Ben burada daha çok, ilk kuşak felsefecilerimızin dil sorunu uzerindeki ilginç duşuncelerinı konu edinmeyı yeğleyeceğim. Ancak daha önce, sayın Macit Gökberk'in, toplumsal gelişimımize ilişkin bır göruşu uzerinde durmak istiyonım. "Degişen Dunya, Değişen Dil" adlı yapıtında sayın Gökberk'in şöyle bır tumcesi var: "Son otuz yılda, hep ileriye uzanan yaşamın ozune aykın olarak, geriye itilmek isteomemizde dar bir taşra kultur ufkunun dbette payı olmuştur." Arslan Kaynardağ'ın, "taşrah kültür ufku" sözuyle ne damek istediğinı sorması uzerine de değerli felsefecimiz şu yanıtı veriyor: "Yurdumuzda 1950'den sonra ilerive değil de, geri>e gidiş \»r. Geri>e gidişler insanlan ister istemez dar bir milliyetçilige gotunır. 1940'larda bu>uk bir çeviri hareketi olduğunu belirttik. Bu bir tur Ronesanstı. Rönesans'ta da büyuk bir çeviri etkinliği goze çarpar. 14. ve 15. yüzyıllardaki Ronesans ne demektir? Antik göruşün, antik dnşüncenin yeniden doguşu demektir. Bunun için de çeviri yapmak zonınlu olmuştu. Şimdi gelelim bize. 1940'larda buyük bir çeviri pstlaması oldu. 1950'lerde ise bu çevirilerden hoşlanılmıyor, kenara ililiyor. Bu ne demektir? Dunyaya açılacağına, kendi dar dünyasına, kendi taşrasına kapanmak demektir." Arslan Kaynardağ soruyor: "Türkçede ozleşmenin, felsefe yapmaya dbşünce uretmeye buyük katkısı oldu diyebilir miyiz?" Prof. Gökberk şu yanıtı veriyor: "Kesinlikle diyebiliriz. Ben buna inanıyorum. Kanşık Osmanbca ile felsefe yapamazsınız. Nilekim yapılamadı... Bu dil bizi gerçek duşünceye, açık seçikliğe daha çabuk ulastınyor. (An Turkçeyi söyluyor sayın Gökberk). f ürkiye'de felsefenin gelişmesinde, dilde ozleşmenin son derecede belirleyici bir işlevi olmuştur." Rahmetli Prof. Nusret Hızır, bır yazısında, terimler kadar Turkçenın yapısı ile ilgili özel çahşmalara da girişilmesini istıyordu. Sayın Prof. Bilge Akarsu, Arslan Kaynardağ ile konuşmasında bu konuya değinerek, "Tümü ile katılıyorum bu duşunceye" dedikten sonra şunları ekliyor: "Daha da ileri giderek şunu soyleyeceğim: Turkçenin iç biçimine, \Bpısma yonelerek yeni bir felsefenin doğacağına inanıyonım. Liuslann dunya goruşieri dilin y'apısında saklı. Bunun ortaya çıkanlması gerek. Turkçenin yapısı gerçekten bam başka ve çok guzd. Ama bunun uzerinde çalışılması gerek." Sayın Prof. Vehbi Eralp'in bu konudaki tutumu ise biraz değışik, dıyor kı, "Ben salt felsefi teknik terimleri ve uluslararası terimleri degiştirmeksizin almaktan yanavıra. Çunku bunlar yalnız felsefecinin mahduiar, \alnizca felsefede kullanılabilirler. Bunları gunluk dilden almak tehlikeUdir... Ornegin diyalektik^ in Türkçesini aramak anlamsızdır, uluslararası bir felsefe terimidir bu." 6 HAZİRAN 1986 Felsefecilerimiz MELtH CEVDET ANDAY Ne iyi etmiş felsefecilerimizle yaptığı konuşmalan kitaplaştırmakla, kendisi de felsefeci olan eski dostum Arslan Kaynardağ! llk kuşak felsefecilerimizdir onun konuştukları; Macit Gökfeerk'ten (1908), Hüseyın Batuhan'a (1921) kadar, tam sekiz kişi. Neden ılk kuşak diyorum? Bunun yanıtıru sayın Prof. Macit Gökberk'ten alayım: "Bizden onceki kuşağa bakıyorum da, felsefe ogrenimi gorerek yetişmiş boaüann bizim kuşakla başladıfını soylü>orum. Mostafa Şekip Tbnç Mfilkiydi, Hflmi Ziya Mulkiydi, ErişirgU Mülkiyeli, Baltacıoglu Fen Fakiıltesi'nin biyoloji boüıraunden..." Işte boyle başhyor bızde felsefe öğretim ve eğitimi. Demek Cumhuriyet'le. Felsefede bu kadar yeni olmamız, çağdaşhkta ne kadar geri oldugumuzun tanıtıdır. Ama bu gerçeğe bir türlü varamayan sağcılannuz, felsefedeki geçmişimizin zenginliğini anlatmakla bitiremezler. Kim ımiş onlar? IX. ve X. yuzyüda yaşamış Arap, Ya da Arapça yaznuş kimi düşunürler. Ama bu duşünürlenn felsefeye ne gibi katkılan olmuştur. Eski Yunan'ı yeni çağlara aktarmaktan başka? Bunu kuçümsüyor değilim, ama onları neden kendimizden saydığımızı anlayaıruyorum. Eğer söz konusu olan Islam kültüru ise, dunyada hiç de böyle anlamlandırılmıyor bu, Arap felsefesi olarak bilinip tanınıyor. Bizde ise, felsefecilerimizin şu saydığım sekiz kişiden öncesını araştırmaya olanak yok. Sayın Gökberk şöyle sıirduniyor sözlerini: "Bilirnle felsefenin birbırine etkisi vardır. Birbirlerini destekliyorlar, oluşumlannı sağlıyorlar. Osmanlılarda bilim gelişemedi, çunku bilime gereksinrae yoktu." Demek, pozitıvist bir anlayışla kurulduğunu söyleyebileceğimiz yeni Turk toplumunda, felsefe de yeni başlıyordu. Tıpkı çoksesli muzik gibi. Çoksesli müzığinuzde de bır ilk kuşaktan soz edıyoruz. Arslan Kaynardağ'ın bu ilginç kitabını okurken aklım hep bu noktada duğümlendı. O da söylüyor önsözde: "Sekiz felsefecinın yetiştiği, görev aldığı yıllar. Ataturk devrimlerinın yıllandır. Bu hocalar devrimleri yakından göriip yaşadıkları gibi, devritnlere karşı çıkışlan da gördüler. Bu bakımdan onların Ataturk devrimleri ile ilgili, akılcı olduğu kadar ıçtenlik de taşıyan sözlen herhalde dikkatinizı çekecektır!' "Fdsefecilerie SoyleşUer" adlı kitap, adından da belli, elbette bir takım felsefe konulannın dile getirilmesini içeriyor; ama Kaynardağ bunun yanında, bu sekiz unlu felsefecıınizin yetişmelerine, guncel kultur sorunlanna ilişkin duşüncelerine bolca yer vermeyi yeğlemekle ıyi etmış bence; böylece kitabını daha geniş bir çevre içın ilginç kılmayı başarmış; dıyorki, "KonuşmaJardaki dil de dikkatiıtizi çekecektir. Felsefecilerin dil konusundaki düşüncelerine, kullandıklan sözcüklere. kimi zaman benim döşdnceme uymasalar bile doknnmadım, olduklan gibi bıraktım. Genelde kullanılan dil, arada kuçuk avnlıklar olsa bile, felsefecilerimizin Turkçeyi kullanmakta nasıl bir rahatlığa kavuştuklannı ortaya çıkanyor." Yalnızca rahathğa kavuşmak mı? Konuşmalarda, dıldeki ozleşme akımmı sadece tutmak değil, yenılenmiş dilimizle felsefe düşuncesi arasında kimi ilginç PENCERE İnanabildiğin Kadar İnan Bugün Türkiye' nin büyük gazeteleri Amerikan ajanslarının telekslerins bağlıdır. "Dış dünyadan haber akışı Amerikan tekelindedir" dersek, durumu abartmış olmayız. Türk basını başlıca Amerikan gazetelerinin haber ve yorumlarını güvenilecek kaynak olarak benimsemiştır. Bu gazetelerin içinde en "saygını" da New York Times'tır. Öyle midir? Bu konuda bir değertendirme yapmak, geniş bir incetemeyie sonuca varmak, uzmanlann işidir. Ben bu yazımda bir başka noktayı vurgulamak istiyorum. Arkadaşımız Osman Ulagay'ın "Amerikan Basınmda Türk Kurtuluş Savaşı" adlı kıtabında New York Times'a önemli bir yer ayrılmıştır. Bu kıtaptan altını çızdığım kimi satırları aktarıyorum. • 11 Mart 1919 günlü New York Times: "Türklerin Botşevizmi kolayca benimseyecekferini söyleyebilinz. Yüzyıllardan beri Asya ve Avrupa 'yı haraca keserek binlerce Ermeni, Rum, Arap ve Suriyeli'nin kanına glrmiş bulunan katiHer surüsunün böyle bır Bolşevızmi gayet kolay kavrayarak; uygulamasına geçmeteri doğaldır." 30 Nisan 1919 günlu New York Times: "Kaderci bir insan yığını olup suru gibi güdülmekten hoşlanan Türkler, kendi geleceklerıne yön verecek bağımsız biroytem gücunden yoksundur." 1 Ağustos 1919 günlü New York Times: •'Kendisine •Milliyetçı Kuvvetler Diktatöru' admı takan Mustafa Kemal Paşa komutasındaki altt tumenlik bir Türk kuvvetinin Anadolu'daki itilaf Kuvvetleri'ni tehdit etmeye başlaması, Barış Konferansı çevrelerinde endişelere yol açmıştır." 14 Eylül 1919 günlü New York Times: "Uzun süredir maaş alamayan Türk askerien dağınık çeteler halinde bulunmakta olup bunlann toplamı 22 bin kişiyı geçmemektedir. Kendilerini 'MHHyetçi Kuvvetler' olarak tanımlayan bu çeteler, istanbul hükümetini tanımamaktadıriar." 2 Kasım 1919 günlü New York Times: "İstanbul, New York ve Trflis'ten sonra dünyadakien önemli Ermeni şehridir. Bu nedenle Ennenistan 'a yarar sağlayacak bir manda yönetiminin istanbul'u mutlaka kapsaması gerekmektedir." 22 Aralık 1919 günlü New York Times: "Amerikan mandasından yararlanacak olan Türtöer yeniden güç kazanarak manda yönetiminin sona ermesini bekleyecekler ve bu süre sona erer ermez, milli eğlencelen olan cınayet ve saldınlara başlayacakfardır." 5 Şubat 1920 günlu New York Times: "Maraş tehdit altındadır. Genç Türk KızA Ordusu yakm birgelecekte İstanbul üzerine yürüyerek Türk düşmanlannı başkentten kovmak amacını gütmektedir. Turk Bolşevikleri ilkbaharda ingilizleri hedef alan kutsal bir cihada girişeceklerini belirtmişlerdir." 18 Şubat 1920 günlü New York Times: "Ermeni katliamı sona ermediği takdirde barış sartlan ağırlaştınlacak. Tün\ akınlan halen devam etmekte olup, Türkler 150 bin Ermeniyi kılıç tehdıdi attında tutuyoriar Bölgedeki (Maraş) Amerikalılar da tedhişçi (terörist) Türklerden kaçmaya başladılar." 22 Şubat 1920 günlü New York Times: "Türkler kanlı ayaklarıyla milyonlarca masum Hıristiyam ezmeye devam etmektedır." 1 Mart 1920 günlü New York Times: "Türkler, Maraş ve dolaylarında bulunan Amerikalılan herkesin gözü önünde katletmeye basladılar." • "Ciddi"ve "saygın" New York Times'ın Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı ıçın haber ve yorumlarını çoğaltmaya gerek duymadan sorabılirız: Sakın bugun de dünkü gtbı olmasın; Amerikan basını yeryuzünün ceşıtlı yerlerındeki bağımsızlık savaşlarını komunıstlıkle ve terorızmle eş tutmasın? ARADA BIR Doç. Dr. SAVAŞ TAŞKENT Bugün anayasa hukukumuzun ana kaynağını oluşturan 7 Kasım 1982 tarihlı "Türkıye Cumhurıyetı Anayasası"nın 2 maddesıne göre, Turkrye Cumhurıyetı, başlangıcta belırtılen temel ılkelere dayanan, demokratık, laık ve sosyal bır hukuk devletıdır Anayasada "Cumhurıyetın nıtelıklen" arasında sayılan ve son günlerde sık sık soz konusu edılen "sosyal devlet" kavramı, uzerjnde durulmaya değer bulunmaktadır 1961 Anayasası'nın gerekçesınde, sosyal devlet, "fertlere yalnız klasık hurnyetlerı sağlamakla yetınmeyıp, aynı zamanda onların ınsan gıbı yaşamaları tçın zarurı olan maddı ıhtıyaçlarını karşılamalarını da kendısıne vazife edınen devlettır" bıçımınde tanımlândıktan sonra. "Her sınıf halk tabakaları ıçın refah sağlamayı kendısıne vazife edınen zamanımızın devletı (refah devlet), ıktısaden zayıf olan kışılen, özellıkle ışlen bakımından başkalarına tabı olan isçı ve mustahdemlerı, her turlu dar gelırlılerı ve yoksul kımselerı Kımaye edecektır" görüşüne yer verılmekte ıdı Genel bır anlatımla sosyal devlet, Vatandaşlarının sosyal durumrarıyla ılgılenen ve onlara asgarı bır yaşam düzeyı sağlamayı, bu arada sosyal adaletı ve sosyal guvenlığı gerçekleştırmeyı odev bılen devlettır' denılebılır Anayasa Mahkemesı de verdığı bır kararda sosyal devletı, "guçsuzlerı gücluler karşısında koruyarak gerçek eşıtlığı, yanı sosyal adaletı ve boylece toplumsal dengeyı sağlamakla yukumlü devlet demektır" dıye tanımlamıştır Sosyal devlet düşüncesı, 19 yuzyılın başlarından ıtıbaren geliştığı görülen sanayıleşmenın ve buna paralel olarak guçlenen kapıtalızmın toplumsal yaşamda yarartığı olumsuz sonuçiarda kaynağını bulur ' Kötü yaşam koşullarının yol açtığı huzursuzluklar, gıderek sısteme karşı yapılan ağır, ancak haklı eleştırıler uzerıne. bıreyler ve Sbsyat kesimler arasındakı ılişkılerde tarafsız kalmayı benımsemış oten devlet. bu tutumundan vazgeçmek zorunda kalmış ve toplumda güçsüz olanları korumak, onların yanında yer almak gereğinı duymuştur Işte böyle bır ortamda gelışen sosyal devlet ılkesı, herkesın ınsan onuruna yaraşır bır yaşam surebılmesı ıçın devletın gereklı önlemlerı almasını ongörur Bu onlemlenn başında sosyal adaletı gerçekleştırmek gelmektedır Şımdı burada sosyal adaletın ne olduğuna ve sosyal adaletın gerçekleşmesı ıçin nasıl bir yol ızlenmesı gerektiğine deginmekte yarar gorulmektedır Sosyal adalet gereğınce, toplumsal ılışkılerın duzenlenmesınde toplumun ortak yaıarı gozetılır Sosyal adalet gerçekleştırılırken bıreylerın değer, yetenek ve olanaklarına bakılmaz, herkese toplumun bır uyes> olarak duşen hak ve görevlerın neler olduğu belırlenır Sosyal adalet duşuncesı ıle, toplum yaşamında zayıf durumda bulunanların, özellıkle gerek ekonomık ve gerekse hukuksal bakımdan ışverene bağımiı olarak çalışan ışçılerın korunmaları amaçlanmaktadır Sosyal adaletın gerçekleşmesı ıcın devlete düşen somut gorevler vardır Gerçekten, devlet ızleyeceğı vergı ve ücret polıtıkası ıle ulusal gelırden herkesın adaletlı bır pay almasını sağlayacaktır Bugün ızlenen vergı ve ucret poirtıkasının sosyal adalete yönelık olduğu söylenebılır mı? Ekonomık Işbırlığı ve Kalkınma Örgütü (OECD)'nun 24 ulke arasında yaptığı bır araştırmada ortaya çıkan sonuç, Türk ışçılerının kazançlarına göre vergı ve prım odemede rekor kırdığıdır Bu raporda Turkıye sosyal adalet anlayışından en uzak ülke" olarak nıtelendınlmıştır (bak Mıllıyet Gazetesı, 21 2 1986) Ote yandan, ucretmaas gelırlerının mıllı gelırden aldıkları pay 1977 yılında %368 ıken, bu pay 1985 yılında %19.5'e duşmüş; buna karşılık faızkırakâr gelırlerının 1977 yılında %34.1 olan payı 1985 yılında %62 Tye yükselmıştir (bak Cumhurıyet Gazetesı, 23 2 1986) Bu gostergeler, yukar'ıdakı sorunun cevabının ne olduğunu tartışma kabul etmez bır bıçımde gözler onune sermektedır. Ne var ki temel ışçı haklarının büyuk ölçude kısıtlandığı, demokrasının vazgeçılmez bıroğesı olan sendıkaların ışlevlennı yerıne getırmekten uzak bırakıldığı, ış guvencesı ve ışsızlık sıgortasının da bulunmadığı yurdumuzda, bır sayın bakan daha da ılerı gidebılmekte ve sosyal adalet alanındakı duyarsızlığını asgarı ücret m kaldırılmasını önermeye kadar goturebılmektedır Boyle bır gelışme, sıyasal ıktıdann vatandaşların sosyal durumlarıyla ılgılenmek ve onlara asgarı bır yaşam duzeyı sağlamak yerıne "altta kalan benı ılgılendırmez, gemısını kurtaran kaptandır" düşüncesı ıle hareket ettığınm yeni bır kanıtıdır, ancak anayasasmda sosyal devlet ılkesını kabuı etmış bır ulke açısından cıddıdır, dusundurucudur Sosyal Devlet ve Sosyal Adalet commodore 64 Karne armaganı Commodore 641er Oytaş mağazalar zincirinde. Peşin veya taksitle GENEL M l D L R L l l . ^ı Mebuvın C ACI BİR KAYIP Azade Seyhan ve Selim Seyhan'ın babaa, Hazime Seyhan'ın eşi, Kerim'in dedesi, Prof. Dr. MUVAFFAK SEYHAN 24 Mayıs 1986 taribinde Basel sefarinde yaşama gözlerini yummuş ve topraga verürniştir. AİLESİ m :!6 401114' isUnbul Bjgjjl C*J 335 1 Su*!ıvr JS. :iB< ! toler 1004 ,4 3' SANCILIYILLAR bir dönemin öyküsü 19651971 yülannı kapsayan bır tarih kesıtı... Olaylar, anüar, belgeler Kuşaklann bılgı dağarcığını bırbtrıne bağlayacak bır kitap Butun kıtapçılarda Fıyatr 550 lıra (KDV dahıl) TEKİN YAYINEVİ HİKMET ÇETİNKAYA : c 31 0 M G M Ik Buh lımır lb>»0 Sı.l J1! »9 V" kjr>ıMka Vılçacı<»l S.S. İSTANBUL DOKTORLARI CENNET ADASI YAPI VE TURİZM KOOPERATİFt DUYURUSU Kooperatifımmıı 1985 yüı Olajan Genel Kurul toplantısı 22 Haziran 1986 Pazar gflnu saat lO.OCda tstanbul Maçka Türkiye Spor •üzarlan KulabC'nde yapüacaktır. Bu topbmtmuzda kooperatifinıiziıı gidişatı ile ilgili açıkiamalar yapüıp mühim kararlar alınaraginrian büttln üyelerimizın bu toplantrya kaüimalannı önemie nca etmekteyız. Zıra 1 Hazuan 1986 günü yapılan toplannda 3/4 nisap temin edilememiştir. Bu toplantının 14 Hazinu 1986 Cumartesi gunü aynı yer ve saatte nissbft ^»lnhwirpwn ayğı/j^ifi gündcın Uzerindeıı icra cdileceği geçen toptantı dayetimizde bdhtOmişse de, bu kerre görülen lüzum Ozerine 22 Haziran 1986 günü Maçka Türkiye Spor Yazarian Kulübfl'pde saat lO.OCTda yapthnası kararlajnnlmıştır. Gelemeyecek ayelerimizin vekaletnamelerini bir dijer Oyemizin adını yazmak suretiyle gOndermekrini Onemle rica ederiz. YÖNETİM KURULU 1Aplış ve bafkanbk divanı tefkili, 2Baskanlık divanına Genel Kurul tutanaklanna '"»"» yetkisi verilmesi, 31985 yıh faaüyel reporu, bilanço ve deneüm kurulu raporlannın okunması ve müzakeresi, 4Faaliyet raporu, büançonun ibraa, 5Yönetım Kurulu'nun ibrası, 6Denetim Kurulu'nun ibrası, 7Yeni Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerinin seçimi, 8Salih Adaa'ndaki, 1514, 1442, 1439, 1463 parsel sayıb arazUerie ilgili hilıımnm işlenn gArüşülüp, kararlannın almması (ek Odeme taahhOtnamesi için karar da dahil olmak uzere) 9¥erli ve yabana yaonmcüarla yatınm ve kredi temini için yapılacak giriyîm ve kararlann t 10Üye durumlan, 11Düekler ve kapuus. T.C. MESUDtYE İCRA VE İTLAS DAIRESİ tFLASIN KALDDULMASI tLANI Esas No: 1984/1 Iflas MUFLİS: TEVFİK BAŞARSLAN, Rüştiye Mahallesı Mesudiye. Iflasına Mesudiye Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesinin 12.11.1984 tarih ve 1984/90 esas ve 1984/95 saydı karan üe müflis Tevfîk Ba$arslan'uı iflasına karar verunuş, ancak yine aynı mahkemenin 3.6.1986 tarih ve 1984/90 esas 1986/25 sayılı karan Ue Müflis Tevfik Başarslan'ın l.lf.K.nun 182'nci maddesı gereğınce ıflası kaldınlnustır. Keyfiyet Uan olunur. İlhan Selcuk İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİCİ'NDEN Sayı 1985'316 Davacı Ismail Uçan vekıli tarafından açılan gaıplık davasında: 26.9.1982 tanhınde Sakar>a nehnne oîel|otoları ıle uçan muvekkıllerımııı babaları Ahmet Uçan, annelerı Nermıne Uçan ıle kardeşlerı Neun, 11han, Hasan'ın olumlenne mutlak gözle baküdığından ve kendılerının cesetlennın bulunamadığmdan, yukarıda ısımlen yazılı bulunan Ahmet Uçan, Nermıne Uçan, Nevın Uçan, IIhan Uçan, Hasan Uçan'ın hayat ve mebatlanndan bilgıleri olanlann ışbu ılan tanhınden ıtıbaren bır sene içensmde mahkememızın 1985/316 sayılı dava dosyasına bıldırilmesı M.K.'nun 32. maddesı geregince ılan olunur. 25 2 1986 Basın 6603 İLAN T.C KADIKÖY 4. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sa\ı. 1985/1073 Davacı Recep Bıçer vekilı A\ Aydan Çe\ık tarafından açılan veraset davasının yapılan aç:k yargılaması sırasındaMehmet Hayrı kızı, Hurmuz'den dogma, KarlalDolayoba 1332 doğumlu Sehavet Bıçer'ın adresı tespıı edılemedığır.den, yargılama gunu olan 3 7 1986 gunu saat 10.45'te duruşmaya gehp munsı ve eşı Halım Bıçer'ın olumu ıle geriye terk ettığı mıras ve terekesınden mulkıyet hakkını mı, mtifa hakkını raı tercıh edeceğı. gelmedığı takdırde eşının mırasından mulkıyet hakkını tercıh etmış sayılacağına gunlu da\etıye teblığı yerıne kaım olmak uzere ılanen teblığ olunur 13.5 1986 Basın 6630 Bir haftada 1. basısı tükenen kitap Bası 800 lira, Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad 39/41 Cağaloğlulstanbul ARZU KALYONCU (SANCAKTAR) le VOLKAN KALYONCU Evlendiler. 5 Haztau 1996 Perşembe Kadıköy T.C KADIKÖY 2'NÇİ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 986 106 Vesa>et Bursa, merkez, 32'ncı daıre, cılt 032/03, sayfa 51, kutuk 296'da nufusa kayıtlı bulunan 61u Ekrem ve Mukerrem'den olma Nuretun Alanbey >aşı nedenı ıle hacır altına alınarak kendısıne Kuçukbakkalko> Şen Sokak No 10 Kadıköy adresmde ıkamet eden Ibrahım Cebecı vası ta>ın edılmıştır. Keyfiyet ılan olunur Basın 6595 İMZAGÜNÜ Dr. ERDAL ATABEK Hastalannı kabule başlamıştır. Bahariye Cad. 96/3 Kadıköy Tel.: 358 23 22336 04 49 HASANKIYAFET Samsun, Macit Kitabevi'nde 7 Haziran 1986 cumartesi günü ALİ ALİ ve diğer kitaplannı imzaüyor. 6 bin ve 10bin gün kapasiteli otomatik beton parke makinalan. BELMAK MakinaSanayive Ticaret A.Ş. BELEDİYELER1N YOL VE ÇÖP SORUNUNA ÇÖZÜM GET1REN 2886 Sayıh ihale yasasının 71. maddesine tabi bir Kamu Kuruluşudur. İMALATLARIMIZ •461114 m3 hacımli sıkıştırmalı çöp kamyonlan kasası. •OtomatikBeton Parke Makınalan •Değışıkhacimlı çöpkovaları •Çekilıyol silindırieri #lstenılen boy vegenişliktekonveyor bantlar • Et Kasaları #Damperlı kasalar YENİ DÖRTYOLAYDIN TELEFONLAR: ( 9631) 186761893117553
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle