16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyel Karajdeniz'de Sahıbı Cumhuri>cl Maıbaacılık ve Gazcıecılık Turk Aııonım Şırkeıı adına Nadir N»di, 0 Genel Yayın Vluduru Htsan Cemal. Muessese Muduru F.mınt Lşaklıgil. Vazı Ijlerı Muduru: Ok«> Gonrasin. # Haber Merkezı Muduru \ılfin Bajrr. Sa\fa Dıuenı Yoneımenı Ali Acır. 0 Temsılater ANkARA talfin Dogan. İZM1R: HikmM Çrtınkgya. AD\NA Mrkınel Mtrcan. lsıanbul Haberlen: Reha Öz, Dış Haberler Ergun Bakı, Ekonomı: Chnua l'lag*?, Kültür: CeUI İSICT, Magazin: Ytlçıo Pekyn. Spor Danışmanı: Abdulkadlr Yoctlmaa, Düzdtme: Rcfik DariMş, Araştırma: Şabia AJpay, lşSendika: Şlkraa Ketad. HaberAraçtırma: Ufak GnMemir. # Koordınatör Akmrf Korubaa, # Mali Işler: Erol Ertul, Reklâm ve Halkla lUşkıler: GoJderea Ko$ar, Idare: H n j i ı Ganr. lşktme: ÖadcrÇdk. BUgilşlem: N«U laal. Basan ve Yavan. Cumkuriyet Matbaacılık "ve Gueterilık TA Ş. Türk Ocağı Ca<T 3941 Cagaloglu 34334 Isı , PK 246tsıanbul, Tel 512 05 05(20 haOİtİM: 22246 • Burolar Ankanı: Zı>a Gökalp Bulvarı lnkılap Sokak No. 19/4 TSk 33 II 4147, Telex: 42344 • lımir H. Zıya Bulvarı 1352. Sok. 2/3. Tel: 25 47 0913 12 3OTekx: 52359 • Adaıı»: Çakmak Cad No 134 Kaı 3. Tel: I455O1973I Telex: 62155. TAKVÎM 6 HAZİRAN 1986 îrasak: 3.28 Günes: 5.25 öğle: 13.07 Ikindi: 17.06 Akşam: 20.39 Yatsı: 22.28 'Radyoaktiviteyi bîİmeyen 9 mdyasyon oranı yiihsek halkım rakamı ne yapsın? hücreleri yeniteyebildiğini, ancak özellikle en hassas moleküller olan, sırasıyla DNA, RNA ve amino asitleri bozulan hücrelerin oluşturduğu fonksiyonlann değiştiğini, böylece deri kanserleri ve fibrozlann meydana geldiğini anlatan Prof. Bilge, insan vücudundaki radyasyona en duyarlı hıicrelerin çabuk çoğalan, kemik iliğindeki kan yapıcı hücreler, sperm üreten testisler ve kadınlann yumurtaiıklan ile metabolizmayı etkileyen tiroit guddesi olduğunu vurguladı. Bilge, ana karnındaki fetüsün de (cenin) çok etkilendiğini, bu nedenle Çernobil ve çevresinde yüksek dozda radyasyon alan gebe kadınlann çocuklannın anormal doğabileceğini vurguladı. Prof. Dr. özemre Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi'ne girdik, Prof. Özemre ile konuştuk: Âşıklardan Afrika\a yardun ANKARA, (a.a.) Âşık Veysel Kültür Derneği, Afrika da açlık çekenlere yardım amacıyla halk ozanlarım biraraya getirdi. Derneğin 715 haziran tarihleri arasında Ankara'da düzenleyeceği programda, "Dünden bugüne halk türkülerimiz" adlı müzikli oyunun yanı sıra, âşıklararası atışmalar halk ozanlannm resitalleri ve halk oyunu gösterileri de yer alacak. Filme de kaydedilecek programm geliri Afrika 'da açlık çekenlerle Türkiye'de kimsesiz çocuklar arasında paylaştırılacak. Cerrahpaşa Tip Fakültesi Radyoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nijat Bilge, Atom Enerjisi Kurumu tarafmdan Başbakana sunulan gizli raporda belirtilen ve Karadeniz sahillerinde ölçülen 150 miliröntgen/saatlik oranın çok yüksek bir rakam olduğunu öne sürdü. isUnbu) Haber Servisi Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde düzenlenen Radyasyonun Yol Açüğı Hastahklarda Tedavi ve Önlemler" konulu toplantıda konuşan Cerrahpaşa Tıp FakUltesi Radyoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nijat Bilge, Başbakan'a Atom Enerjisi Kurumu tarafmdan sunulan gizli radyasyon raporunda belirtilen ve Karadeniz sahillerinde iki gün boyunca ölçüldüğü açıklanan 150 miliröntgen/saatlik radyasyon oranmın verilen bilgi doğruysa, çok yüksek bir rakam olduğunu ve yıkia 50 Rem edecek olan bu miktarın tehlikeli olabileceğini söyledi. Türkiye'yi etkileyen radyasyon içindeki maddelerin cinslerinin açıklanması gerektiğini belirten Prof. Bilge, "Çıkan riizgâr sonacu iki gün sonra dağıldığı" açıklanan radyasyondan etkilenen bölgelerde toprak ve suya kanşan Stronsiyrnn miktarının mılilitredeki oranının açıklanmasını istedi. Prof. Nijat Bilge, önceden panele katılacağı belirtilen Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi Sağlık Fiziği Bölüm Başkanı Seiataattin GökseTin panele katılmamasını da eleştirerek, "Tüm ölçümlerin değertendirme sonuçlarını en iyi şekilde bilen ve tüm bilgileri sağlayan Selahattin Göksel bu konuda bilgi venneliydi" şeklinde konuştu. Prof. Bilge, çeşitli maddelerdeki radyasyon oranlannı Yunanistan'ın erken davranarak ^ sürekli olarak bildirdiğini ve Türkiye'ye gidecek turisti engellemek için de "Bakın açıklamıyoriar, tehlikesiz olsa açıklarlardı" diyerek, Türkiye'nin suskunluğunu kullandıklannı belirtti. Prof. Nijat Bilge, "Toprak ve sudaki bu oranlar ortaya konM, bu konunun uzmanı birkaç arkadaş toplanır ve tıbbi yonden sonuçlanmn ne olacağını ya da hiçbir kotii sonuç yaratmayacağını tartışıp açıklanz, herkes de rahatlar"dedi. KANSER YAPICI ETKİ Nükleer reaktör kazalarında ve nükleer bombalardan etkilenen insanlar uzerinde radyasyonun kanser yapıcı etkisi uzerinde de bilgi veren Prof. Nijat Bilge, elektromanyetik ışınla karşılaşan insan hücresinin, gelen radyasyonun şiddeti ve süresine göre molekül yapısının bozulduğunu ve bazı kromozomlarının belli yerlerden kınlabildiğini söyledi. İnsan vücudunun az dozda gelen radyasyonun bozduğu bazı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yüksel özemre'nin özel izniyle girdiğimiz Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi'nde sükunet hâkinu Radyasyon konusunda konuşmaya tek yetkili Prof. özemre, "Radyoaktivitenin ne olduğunu bilmeyen benim zavallı halkım bunları ne yapsın. Onların öğrenmek istediği tehlike var mı, yok mu? Ben de elimizde toplanan verilere ve uzmanlanma dayanarak tehlike olmadığını sürekli söyledim. Bu yeterli" dedl bur kaldığında telefona çıkan Mutlu Dökmen de gazetecilere tüm bilgilerin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yüksel Öıemre'den alınması gerektiğini bildiriyordu. Ankara'daki makamında Prof. Dr. Özemre, "Niçin sizden başka kimse Çernobil'in Türkiye'deki yansımalan konusunda konuşamıyor? Otoriter bir kişi misiniz?" sorumuzu, "Hem de nasıl! Tabii otoriterim. TAEKde Çernobil'le ilgili olamk benden başka kirasenin konuşmaması için ben emir verdim. Ben Osmanlı devlet geleneginden geliyorum ve bu hiyerarşi anlayışını benimsiyonım" diye yanıtlıyor. Basının, hava, su ve gıda maddelerindeki radyasyon ölçümlerini öğrenmek için yaptığı tüm girişimleri reddeden Özemre, Çernobil'den bugüne kadar geçen sürede 40 bini aşkın veri topladıklannı belirterek, "Bu verileri kamuoyuna yansıtsak, her uzman kendine göre bir yonım yapacak. Kimi doğru, kimi yanlış. Radyoaktivitenin ne olduğunu bilmeyen benim zavallı halkım bunları ne yapsın? Onların öğrenmek istediği tehlike var mı yok mu? Ben de uzmanlanma ve SEMRA SOMERSAN Kem gözlerden ve tüm gözlerden uzak, Birinci Ordu'nun korunma sahası içinde, gölün kıyısında, 3 bin 200 dönümlük bir arazi üstüne kurulu Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi... Çernobil kazası dolayısıyla da tamamen inzivaya çekildi. Bir ayı aşkın bir suredir ne mudurluğe vekalet eden Mutlu Dökmen'le, ne de burada çalışan 200'e yakın uzmandan biriyle görüşmek mümkün oldu. Santral memurları özellikle basından gelen telefonlan ilgili ve bilgililere bağlamamakta ısrar ediyor, mec elimizde toplanan verilere dayanarak hiçbir tehlike olmadığını sürekli olarak söyledim. Bu yeterli" dedi. Prof. Özemre'nin özel izni ile gezdiğimiz Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi'nde ise garip bir sükunet hüküm sürüyor. 28 nisandan bu yana kamuoyunu çalkalandıran olayların odak noktasını oluşturan, radyoaktif maddelerin yığın yığın yüklenip getirildiği yer sanki burası değil. Serbest girişi engelleyen demir parmaklıklar yavaş yavaş kalktı. Kimlikler verildi. Yeşil ziyaretçi kartlarını taktık ve Merkez Müdürlük binasının önünde arabadan indik. Müdürün odasında TAEK Başkanı Prof. Özemre ve ÇNAM'ye vekaleten müdürlük eden Mutlu Dökmen'le yaptığımız kısa sohbette buraya üç yıl içinde yüzde yüz Türk mah, 100 kilowatlık bir reaktör yapılacağıru öğrendik. Çernobil'in Türkiye'deki yansımalan konusunda artık konuşmayacağını vurgulayan Prof. özemre, bizi Istanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nden öğrencisi radyobiyolog Doç. Dr. Atilla Özalpan'a emanet etti. Doç. Özalpan'la birlikte gıda maddelerindeki radyoaktivite analizlerinin yapıldığı Radyobiyoloji Bölümündeki Düşük Radyasyon Sayım Laboratuvarına gittik. Eğitilmiş kesimin, eski tarihli kutu sütlere rağbetle başlayıp konserve yemeye dek uzanan gıda rejimindeki değişiklik, yağmurdan, ıslannıamak değil, radyasyona yakalanmamak için kaçmak konulannda ne buradaki ne de merkezin öteki bölümlerindeki uzmanlar yorum yapıyor. Çekmece'deki bilim adamlan, ısrarla kendi gıda rejimlerini değiştirmediklerini söylüyorlar. Prof. özemre, 2.5 yaşındaki kızına şişe sütü verdiğini vurgularken Doç. özalpan, "Biz evde hangi sütü bulursak onu içiyonız. Eski tarihli kutu sütü bulmak da artık zoriaştı" diyor. Sınav sonuçları postalandı ANKARA, (ANKA) Üniversite birinci basamak sınav sonuçlanmn adaylara postalama işlemi dün sona erdi. Sınavı kazanan adaylara, 1986 ikinci basamak sınavı kılavuzuyla birlikte 1986ÖYS tercih bildihm formu ve forma ekli olarak 1986ÖSS sonuç belgesi ile 1986ÖYS giriş belgesi gunderildi. Sınav sonuç belgeleri kendilerine ulasmayan ya da bunları kaybeden adaylar, yenüerini ÖSYM sınav hizmeıleri biriminden alabilecekler. ÜVEY ENDÜSTRİ: ÇİÇEKÇİIİK r<m KADIR CAN Çiçekler üretici istediğinde açıyor Türkiye'nin en modern serasına sahip olan ve 1 milyon dolarlık çiçek soğanı dışsatımı yapan Hasan Tahsin Veliağagil: "Çiçekçilik alanında Avrupa'da sıfır durumdayız" diyor. Çiçek Yetiştirme ve Satış Kooperatifıilgüüeri ihracatm gerçeklesmemesini >öyle anlatıyorıar: "thracat baglantısına girilirse, yıl boyu dengeli bir uretim yapmak gerekli. Şimdiki uretim ihracat için yelersiz kalıyor. Belli donemlerde uretim fazlası olurken fiyatlar düşüyor. Üretimin yetersiz kaldıgı dönemlerde ise fiyatlar yukseliyor. Yeterii ve yetersiz uretim sırasında fiyatlarda inişler çıkıslar oluyor ve bu nedenlerie ihracat baglanbsı kunılamıyor. Deageli uretim yatınma, alt yapıya ve bilgili elemana baglı. Dengeli uretimi yapmadan ihracata yönetirsek bu iç piyasada suni fiyat artışlanna sebep olur." Kesme çiçek ve sus bitkilerinin "israf aracı" olarak kabul edilip desteklenme yerine kösteklendiği dönemde büyıik çaplı bir ithalat baslatıldı. Türkiye'de ilk defa "Meristem" kültür üretirnini gerçekleştiren ve bu yöntemle yetiştirdiği orkidelerle buyük une kavuşan Dr. Hennan Miskciyan konuyla ilgili olarak şunlan anlalıyor "İthalatın hem faydası hem zaran oldu. Özen gösterttmeden, masraflardan kacınılarak yetişlirUmiş bozuk ve kılilrgz çjçekler kooperatiflere gönderiliyor ve burada satılıyordu. ttbalann bastomasından sonra bu boznk ve kalitesiz mallar satılamaz olUDca, uretici ister istemez piyasaya ayak uydunnak zonında kaldı. Daha iyi, kaliteli çiçek yeliştirdi ve ithal mallariarekabelebaşladı. Bu ithalatçılar. vannı yogunu çiçekçilige yatıran üretkikrin pazannın büyük bölümunu elinden alıp darbe vurdu. Çiçekçiligin "ç" harfini bilmeyenler bu ise hiç emek vennemiş, yatınm yapmamış kisUer, dısardan mal getirip üzerlerine kârlannı koyup ellerinden çıkardılar ve pazar kazandılar. Hollanda başta olmak uzere bazı ulkelerde çiçek uretimi artık fabrikasyon hale geldi ve maliyeti çok ucuzladı. Buyuk miktarlarda yapılıp lum dunyaya satüıycr. Biziın ithalatçüanmız da Hollandadan, birbirierinden habersiz o kadar çok mal getirdiler ki sonunda mecburen maiiyetinin altında satıp birbüierini vurdular. 500 liralık çiçekleri 200 liraya sattılar, bu kesme çicekte de, orkidede de, gülde de boyie oldu. HoUanda'nın elinde kalmıs çıkma mallar. çılgın gibi getirdiler, vurgunu vurdular. ellerinde kalanı bozulmadan, maliyetinin çok altında satıp iç pivasayı alı üst ettiler." 2 latıyor: "Tirkiye, çiçekçilik ve her turiu süs bitkisi alamnda buyük bir potansiyele sahip. Ankara ve Istanbula gelen 40 kişilik Hollanda heyeti ile Tanm Bakanı Husnu Dogan'ın da katıidıgı loplantılar yaptık, anlaşmalar imzaladık. Hollandalılar artık topraklannın tukendiğini, Turkiye'nin ise çiçekçilige çok elverişli olduğunu. belirterek yatınm yapmak istediklerini belirttiler. tlk TurkHollanda ortak yatırımı Altınova'da gerçekleştirildi. Llkemizdeki toplantılara katılan uzman ve yettştiricilerden Persoon'u Rize1}* goturup gezdirdim, adamın rengi sarardı ve: "Burayı bırakıp Hollanda'ya niye geliyorsunuz" diyerek şaşkınlığını belirtti. Çiçek sektörune yatırıtacak 10 milyar liranın gelişme için yeterli olacagını belirten ithalatçı Rahmi tmamoğlu: "Hollanda'da suni ışıkla çiçek yetiştirilirken biz agzımızı havaya açmış bakıyoruz. Devlelin çiçekçiyi desteklemesi halinde Avrupa'da hiçbir ülke bizimle rekabet edemez." SOĞANLARIN KÖKÜ KURUDU Anadohı Vmn çejUU yöreUrtnden her yü toplanan çiçek soğanlan üe yumnüu bitkOer Oaç hammaddesl olarak HoBanda'ya Otraç ediliyor. Kompütürlü seralar Turkıye'nın en modern çiçek ve sus bitkileri seralan Y'alova Karamursel arasındaki Altınova'da bulunuyor. TurkHollanda ışbırliği ile kurulan seradaki sulama, ışıkLandırma, havalandırma, rutubet ve golgeleme işlemleri kompütur sistemi ile yapıhyor: Hollanda'dan geünlen yüzlerce tur saksıb süs bitkisi bu modern seralarda buyutülerek ıç piyasaya veriliyor. Altınova'da modern seralar kuran Hollanda firmasının ortaklannda olan Hasan Tahsin Veliağagıl, "Salon bitkileri düzgün seralar isliyor. Çagdaş teknolojiyi uyguluyoruz. Her sey bilgisayarla yapıhyor." diyor. Diğer uretıciler ise şoyie dert yanıyorlar: "Bu tesislerde uretim degil, buyütme >apılıyor. Hollandalüar, Turkiye'ye yaptıklan ihracatın önümuzdeki yıllarda duracagını düşünerek tedbir aldılar. Buvukleri yerine küçuklerini gonderip buradaki ucuz işçilikten de faydalanarak kurduklan tesislerde, buyutme japıp piyasava veriyoriar. Şu anda kimsenin bir şey urettigi yok, yapılan sadece buyutmedir." Hasan Tahsin Velıağagil: "Çiçekler, Allah'ın dedigi degil, bizim istediğimiz zaman açar" diyerek şunlan soylüyor: "Çiçek soganlan, dinlenme zamanlan konlrol aluna alınıp, aradıklan iklim saglanırsa 52 hafta acabilir. Çiçek soganlannı programlıyor ve istedigimiz zaman açmalanm sağhyoruz." (Arkası 12. Sayfada) TMMOB'nin Çernobil kazası konferansı: Radyasyon koniısu abartıhyor ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) TMMOB tarafmdan Çernobil'de meydana gelen kaza ile ilgili olarak düzenlenen konferansta konuşşan nükleer fızikçi Doç. Dr. Osman Kadiroğlu, Çernobil'deki kazada nükleer yakıt sızmtısının olmadığını söyledi. Doç. Kadiroğlu, Türkiye'de radyasyon konusunun gereksiz yere abartıldığını öne sürdü. Çernobil'deki nükleer santrahn normaJ bakım işlemleri yapılırken yüzde 7 güçte çalışırken kazaya uğradığını belirterek, reaktörün gücünün kaza sırasında düşük olmasının büyük bir şans olduğunu söyledi. Kazanın, reaktörün yakıtının geçtiği kanallara yakıt ikmali yapılırken yakıt değiştirme makinesinin bu kanallar üzerine düşerek buhar dramlarını va da buhar iüpünü parçalaması sonucunda meydana gelmiş olabileceğini soyleyen Kadiroğlu, kazanın sonunda reaktördeki yakıtın önemli bir kısrnının kuru olarak kalmasımn da bu olasılığı güçlendirdiğini vurguladı. Çernobil'deki santrahn güvenlik sisteminin batıdaki reaktörerinkine oranla daha güvensiz olduğunu da kaydeden Kadirofclu, •tger ÇernobU'de santrahn çatısında kalın beton koruyucu kap olsaydı kaza bu boyutlarda olmazdı. Bu santrahn çatısı normal bir fabrika çatısı gibi" dedi. Santralda bin 200 ton kadar kömür bulunduğunu kaydeden Kadiroğlu, santraldaki yangının kömür yangıru olduğunu belirterek. "Bu kömür daha saf olan grafittir. Bunun söndüriilmesi de oldukça zordur. Bu yüzden bu kömür kendi kendine yandı ve (Arkası 12. Sayfada) İTrTALMAUÇÎÇEKLER HoUanda'danithalettitiçiçtklert ÇÇ tçç moğbu "Hoüanda'da suni ıpkJa çiçek yettştirüirken biz ağzmuzı havaya açnuf bakıyoruz. "Devleik üik ttn çiçekçiyi desteUenud hatotde Avrupa'da hiçbir ulke bi&nle rtkabet edemez" dtyor. karmak isledileri demode ber şe> • Herman Miskciyan tum ulkeler di üretimini hem de diğer ülkelerin "Haaarnr" di>« Türkiye'ye aktı." deki, çiçekçilikle ilgili gelışmelen uretimlerini pazarlajan bir "dünya yakından ızli\or ve şunlan anlatı pazan" gorunumundedir. Aalsyor: "Tanmda bile, hiçbir ulke Hol mar'daki 215 bin metrekare alanda 1 0 TIR dolusu çiçek landa'mn çiçek üreticisini destekle kurulu çiçek satış yeri, Hollandaİthalat rejiminden sonra başla>ran diği gibi desıekleyemez. Hollanda nın aynı zamanda "trans çiçek" da üreticinin babası bukumeltir. merkezidir. MtKsika'da kaktüs ve saksılı sus bitkileri ve çiçek alımını >3p»an fırmalann sadece anneler gukredi verir,yol göslerir ve denetler. tiştiren Hollanda. bunlan Kore'de nu için en az 10 TIR dolusu ithalat Ne kadar bilgili olursanız olun her kâğıt çiçekleıie susleyip birçok ülyaptıkları belirtiliyor. ay Ugililer gelir, gerekli tum tahlil keye ihraç ediyor, kısacası akla geleri >apar ve verimin arttınlması için len her türlu yola başvuruyor. HolYaptıklan ithalatla iç piyasadaki tüm çaba gosterilir. Üreticinin du landa son yıllarda dovum noktasıureticileri "vTirduklan" one surulen şuk verun saglaması demek, Hol na ulaştı ve elinde biriken stoklan ithalatçılardan Rahmi İmamoglu itlanda'nın milli servetinin heba ol eritmek ihtiyacını duyduğu sıralarhalatın bir iki yıl içinde kendiliğınması demektir. Hollanda hem ken da karşısında bizi buldu. Elden çıden duracağını belirterek şunlan an iJolis, bir kız oğrencıyı askılı elbise giydiği ıçın dovdü. (Basır.) Otel işletmecileri TUrizm Bakanı gibi konuştu Tıırizıııiiîiiz pahalı değil Haber Merkezi Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği . Yönetim Kurulu Başkanı Yümaz Tecmen, Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşcıoğlu gibi konuştu ve "Türkiye'de turizm pahalı değildir" dedi. Tecmen, rezervasyon iptallerinde de vahim bir durum olmadığını öne sürdü. Turistik Otelciler ve îşletmedler Birliği yoneticileri dün düzenledikleri basın toplantısı \\c seyahat acentelerine karşı atağa da geçtiler ve isimvenneden TÜRSAB'ı suçladılar. Otelciler, döviz karşılığı fiyat uygulaması başlamadan, bazı seyahat acentelerinin milyariarca lira kazandığını bildirerek, döviz karşılığı fiyat uygulıması ile bu kârdan yoksun kalan acentelerin Türkiye'de otel fiyatlarının yüksek olduğu şeklinde propagandaya başladığını söylediler. Tecmen, bu konuda, 'Oteller. Türk Lirası ile fi>at verirken, yataklan dövizle satan seyahat acenteleri büyük paralar kazandı. Türkiye 1 sente muhtaçken milyarlar vurdular. Pastanın tadı hâlâ damaklannda" dedi. Tecmen, seyahat acentelerinin yurt dışında pazarladıklan Türkiye turlarında otel fiyatının, tur fıyatı içinde yüzde 12 ile yüzde 17 arasında bir oranda bulunduğunu, az yıldızlı tesislerde bu oranın yüzde 5'e kadar indiğini söyledi. Türkıye'de otellerin ucuz, uçakların pahalı, Avrupa ulkelerinde ise otellerin pahalı, uçaklann ucuz olduğunu bildirdiler ve 1ATA nezdinde Türkiye'nin havayolu taşımacilığında ytni bir fiyat politikasına gitmesinı istediler. Tecmen de, "Türkiye otel fiyatları bakımından pahalı değil, istikrarlı bir ulkedir" şeklinde konuştu. Tecmen, seyahat acentelerinin eskiden olduğu gibi Türk Lirası ile yatak alıp, döviz karşıhğı satmak istediklerini ve bunun için de Türkiye'nin pahalı olduğuna ilişkin kamuoyu yaratmaya çalışıldığını öne sürdü. Ege ve Akdeniz kıyılarındaki iptaller konusunda ise "hafif iptaller olduğunu, ciddi acentelerle çalışan tesislerin dolduğunu savunan Tecmen, birçok acentenin "balon rezervasyon" yapması nedeniyle bazı yatakların boş kaldığıru söyledi. Uçaklar pahalı Akdeniz ve Ege yöresindeki turistik tesis işletmecilerinin katılmadığj basın toplantısında, bir gazetecinin Almanya'dan geziye çıkacak bir turistin Yunanistan ve Türkiye kıyılarında aynı nitelikte bir tesiste kalmak için ödeyeceği fiyatı sorması üzerine birlik yöneacıleri İstanbul'da otellerin Zürih ve Budapeşte'deki otellerden daha ucuz olduğunu söylediler. Birlik yoneticileri, "Dışandakiler böylesine kaygılı iken siz nasıl olur da hiçbir önlem almazsınız?" sorusunu Özalpan, "Radyoaktivite belli sınıriann üstüne çıkmayınca halkı panige vermenin anlamı yok. Biz kendimiz için önlem alsak halka da duyururuz" şeklinde yanıtlıyor. "HtÇ HATA YAPILMAZ DİYE BtR ŞEY YOK" Çekmece'de radyoaktivite ölçümlerinin nasıl yapıldığı, güvenilir olup olmadığı konuları da gerek kamuoyu, gerekse TAEK dışında radyoaktiviteyle uğraşan uzmanlar arasında merak konusu oldu. Radyobiyoloji bölümünün DUşük Radyasyon Savım Laboratuvan'nda Dr. Erdener Birol 16 bin kanallı bir analizöre bağlı yüksek saflıktaki Germanyum dedektörünün nasıl çalıştığını anlattı. Çevredeki radyasyonun etkisini yok etmek için kurşunla kaplı olan germanyum dedektörünün içine herhangi bir gıda maddesi konuyor. Dedektörün bağlı olduğu analizördeki kanallar da gıda maddesindeki gamma ışınlarını (en tehlikeli ışınları) ölçüyor. Bu süreç bir saat kadar sürüyor. Her radyoaktif madde, kendine özgü enerjilerde gamma ışınları neşrediyor. Çıkan enerji miktarına göre de maddede hangi izotoplar olduğu belirleniyor. Aynca 16 bin kanallı analizör sayesinde gıda maddesindeki radyoaktivitenin oranını da (picocurie, nonocurie vs. olarak) saptamak mümkun. Ne var ki, yüksek saflıktaki germanyum Jedektöriine herhangi bir gıda maddesinin ancak çok az bir bolümü konulabiliyor. Dolayısıyla kilolarca meyve, sebze, et veya balığın tümünun burada ölçülmesi söz konusu değil. Çünkü böylesi bir işlem yıllarca sürebilir. Ya gıda maddesinin ölçülen kısmında radyoaktivite saptanmaz da maddenin geri kalan kısmı radyoaktifse? Ya gıda maddelerindeki radyoaktivite ölçumlerinde hata yapılıyorsa? Bu kaygıları Doç. Özalpan şu açıklamayla geçiştirmeye çalıştı: "Her seyi birden analiz etmek mümkün değil. Ama aldığımız ömekler lalettayin değil; meteorolojik koşullara baglı olarak seçiliyor. Hiç hata >apılmaz diye bir sey yok, ama bu çok düşük bir ihlimal." Düşük Sayım Laboratuvarı'nda çalışanlar buradaki radyoaktiviteden korunmak için özel önlemler almıyorlar. Dr. Birol, "Konınmamıza gerek yok, çünkü buraya zaten çok radyoaktif olan maddeleri getirmeyiz" diye açıklama yapıyor. Radyobiyoloji laboratuvarında, Milliyet Gazetesi'nden Mete Akyol'un getirdiği sebzelerdeki radyoaktivitenin hangi aletle saptandığını Dr. Özalpan'a sorduğumuzda "Onlar iyon odasında ölçüldü" diyor. Biz de iyon odası sevdasına düşüp bir tane görmek istıyoruz. Doç. Özalpan, "O aletten bizde yok. O zaman başka bölümden geçici olarak almıştık" diyerek bizi hayal kırıklığına uğratıyor. İyon odası sevdasından vazgeçip radyobiyoloji bölümünu terketmeye hazırlanırken koridorda, küçüçük akvaryumlarda ren|ârenk balıklar görüyoruz. Doç. Özalpan bunların Akkuyu'da nükleer santralın yapılacağı bölgeden yakalanmış balıklar olduğunu belirtiyor ve "Burada nükleer santral yapılmadan önceıbalıklardaki radyoaktivite miktannı saptıyoruz. Santral bittikten sonra da ölçumler yapmaya devam edip balıkların radyoaktiviteden nasıl etkilendiğini araştıracağız" diyor. Çekmece'deki Nükleer Araştırma Merkezi'nin sakladığı sırların binde birini oğrenemeden saat beş oluyor. Merkezde çalışanları kente goturen servis otobusünde, kafamızda sorular, sakin gol kıyısını terk edip kentin düğumlenmiş trafiğine giriyoruz. Emniyet kemeri zorıınluğu ANKARA, (ANKA) Içişleri Bakanı Yıldınm Akbulut, minibüs ve otomobillerin en çeç 18 haziran tarihine kadar emniyet kemeri taktırma zorunda olduklarını hatırlatarak bu tarihten sonra emniyet kemeri bıJundurmayan ya da bulundurup da takmayan taşıt sürücülerinin ve işletmelerinin Trafik Yasası uyarınca cezalandırılacağını bildirdi. 10 yaşından küçük çocuklann ön koltuklara oturmalarının can güvenlikleri bakımından yasaklandığmı da belirten Akbulut, şehiriçi yollarda kullanılan aynı cins taşıtlar için ön koltukta oturanlarda emniyet kemeri takma zorunluğunun aranmayacağını kaydetti. ODTÜ 30 yaşında ANKARA (ANKA) Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin 30. kuruluş yıldönümu kutlanıyor. Çeşitli bilimsel, kültürel, sosyal ve sportif faaliyetleri içeren kutlama, yıl sondna kadar sürecek. Türkiye ve Ortadoğu ütkelerinin kalkınma çabalarında bilim adamlan ve özellikle fen ve teknik alanlarda yetişmiş insan gücü gereksinimi dolayısıyla 1956 yılında kurulan üniversite bünyesinde 6fakülteye bağlı 34 bölüm, 3 enstitü, 1 yabancı diller okulu ve 2 meslek yüksekokulu bulunuyor. Buralarda 1453'ü yabancı uyruklu olmak üzere 18 bin öğrenci okuyor ve 1300 öğretim elemanı görev yapıyor. Sosyal güvenlik ANKARA (ANKA) Genel nü'fusun yarısı sosyal güvenlikten yoksun bulunurken, çalışanlann yaklaşık üçte ikisinin de henüz sosyal güvenlik kapsamına alınmadıklan saptandı. DPT verilerine göre, 1984 yılı sonu itibariyle Türkiye'de aktif sigortalı, emekli, malul, dul ve yetimler ile sigortahların baktıklan ile birlikte toplam 24 milyon kişi sosyal güvenlik hakkından yararlanabiliyor. Genel nüfusun yüzde 49.16'sını oluşturan bu rakam, nüfusun yüzde 50.84'ünün de hiçbir sosyal güvencesi olmadığını ortaya koyuyor. Sosyal güvenlik Kjpsamına alınanların ancak yiızde 23.03'üne eşit 5 milyon 529 bini aktif sigortalılardan oluşurken, emekli, malul, dul ve yetimler 1 milyon 819 bin olurken, bunlara bağımlı olanlar 16 milyon 656 bin kişi olarak belirlendi. YÖK faizi ISTANBUL, sek Öğrenim Kurumu (YÖK), harcını zamanında yatırmayan öğrencilerden yuzde 4 ile 11 oranında faiz almaya başladı. Uygulama öğrenciler arasında şuşkıniık yarattı. İlgililerden edintitn bilgiye göre, okul taksitlerini bir ay geciktiren öğrenciler harçlannı yüzde 4, iki ay geciktirenler ise, yüzde 11 zamlı ödeyecekler. WBA\ Yük Veteriner cerrahi kongresi BURSA, (Cumhuriyet) Türkiye Birinci Veteriner Cerrahi Kongresi, 2627 haziran tarihlerinde Bursa'da yapılacak. Uludağ Üniversitesi'nin Uludağ Kirazlıyayla'daki tesislerinde yapılacak kongrede 17 bildiri tartışılacak, aynca "Veteriner Cerrahi Eğitiminin Düzenlenmesi ve Geleceği" konulu bir de panel düzenlenecek. Kongreye, Doç. Dr. Hasan Büyükönder'in, tavşanlarda göze lens uygulaması konusunda bir teblığ sunacağı belinildi. Kongreye, Bursa, Ankara, Istanbul ve Konya'daki çeşitli üniversitelerden uzmanlar katılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle