Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
<2UMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER getirmiştir. Avrupa Konseyi, OECD, Kuzey Atlantik Ittifakı gibi tüm Avrupa ve Batı uluslararası kurumlanna katılan Ankara, Avrupa Ekonomik Topluluğu'na da, kuruluşundan çok kısa bir süre sonra, 31 temmuz 1959'da üyelik için başvuruda bulunmuştur. Unutulmaması gereken şey, bugün AET üyesi olan ülkelerin bir bölümünün daha o günlerde AETye ancak derin tereddüt ve haıta endişelerle bakıyor olmalanydı. Ankara, uzun sürede bir Avrupa bütünleşmesi içinde yer alma kararhhğından hiçbir zaman vazgeçmemiş ve AET'yle karşılıklı görüşmeleri aksatmadan sürdürmüştür. Bunun sonucunda da, 12 eylül 1963'te imzalanıp 1 aralık 1964'te yürürlüğe giren Ankara Antlaşması'yla, Türkiye, AET içinde, ileride tam üyeliğe geçmeye yönelik "ortak üyelik" statüsünü kazanmıştır. Türkiye'nin bir ideal olarak benimsemiş bulunduğu AET tam üyeliği, rasyonel bir dizi politik, ekonomik, sosyal ve kültürel faktörün doğal bir uzantısıdır. Şöyle ki: 1 Çağdaş standartlann çok üstündeki bir hızla geleneksel kırsal toplum yapısım artık arkada bırakmakta bulunan Türkiye, modern bir kentsel sanayi toplumuna dönüşmektedir. Sanayi toplumu, yalnız ekonomik bir fenomen değildir. Sanayi toplumu, aynı zamanda, kendine özgü demokratik dünya görüşü, yeni yaşantı biçimleri ve modern kurumlarıyla, yepyeni bir strüktür kazanmak demektir. Türkiye'nin bulunduğu dünya coğrafyası içinde, özlediği yeni yapıyı politik, sosyal, kültürel, demokratik boyutlanyla en güvenli ve sağlam biçimde kazanabileceği yer "Avrupa entegrasyonu"dur. Demek ki, Türkiye açısından, Avrupa ile kufulan yeni ilişkiler, kendi orijinal sentezlerine, bu kez dolaysız bir "Avrupa kimliği" katma sürecini de açacaktır. 2 Bir sanayi toplumu olarak Türkiye'nin ekonomik varlığı da, Avrupa entegrasyonunda yepyeni fırsatlan gündeme koyabilecektir. Türkiye ve AEFnin karşılıklı ithalat ve ihracatları, Ankara'nm genel dış ticaret hacminin yüzde 3540 gibi azımsanmayacak bir düzeyine erişmektedir. Nüfusu 50 milyonu aşan, satın alma gücü gittikçe yükselen bir Türkiye, Batı Avrupa'nın iç pazannda çok daha büyük karşılıklı yararlar sağlayacaktır. Bundan hem Avrupa kazanacaktır, hem de Türkiye... 3 Türkiye'nin çocukluk aşamasından çıkmaya çalışan genç sanayisi, belırlı oir takvime göre düzenlenen AET'yle tam üyelik süreci sonunda, bir rekabet ekonomisi içinde yer almanın yararlannı ve kuşkusuz soranlannı bir arada yaşayacaktır. Türkiye için özellikle 198O'li yülarda "dışa açık" bir ekonomi olmak, gündemin "olmazsa olmaz" nitelikteki bir maddesidir. Ne var ki, Türkiye konumundaki genç endüstri ülkeleri bir yana, ikiyüz yıldır üstünde Sanayi Devriminin gerçekleşmiş bulunduğu Batı Avrupa ekonomileri bile, bazan sert ve aamasız dış rekabetlerin ulusal sanayiler için yarattığı sorunlara bugün kolay cevaplar verememektedirler. Zaman zaman himayecilik, hatta damping iddialan, AET, ABD ya da Japonya arasında karşılıklı olarak gidip gelebilmektedir. Türkiye sanayisi, tıpkı AETye katılan Avrupanın öteki genç Akdeniz ülkeleri gibi, bu konuda Avnıpalı dostlannın Türkiye'ye de gerekli gerçekçiük ve anlayışı esirgemeyeceklerine inanmaktadır. Yapılan projeksiyonlara göre, rekabet gücü en zayıf görülen bazı Türk sanayi sektörlerj bile, AET'nin esnek sistemi içinde, asgari yüzde 25 oramnda bir rekabet gücüne sahip çıkabileceklerdir. Tekstil gibi bazı Türk sanayileri ise zaten şimdiden AETde güvenle yer alabiliyor. 4 Avrupa ile Türkiye'nin politik ve ekonomik entegrasyonu, Ankara'nın tarihsel bağlan nedeniyle tüm Ortadoğu ve Islam ülkeleriyle AET arasında geniş bir dizi ekonomik, teknolojik, endüstriyel, ticari işbirliğine de fırsat verecektir. Türkiye, böylece, AETyi Ortadoğu'ya bağlayan güçlü bir halka olabilecektir. 1980'ler başlannda siyasal nedenlerle belirli bir donma durumuna giren AvrupaTürkiye ilişkileri, bugün yine genişleme aşamasına yönelmektedir. Bu hem dünya tarih ve coğrafyasınm, hem de çağın realizminin bir başka kaçınılmaz sonucudur. Türkiye, geleceğin Avrupa'sırun ancak büyük ülkelerinden birisi olmaya adaydır ve Ankara 1 nın uluslararası ilişkilerde hakettiği saygın yeri alması, her iki tarafın da kolektif yararlarının bir gereğidir. öyle sanıyoruz ki, AET yetkilileri Türkiye'nin Avrupa entegrasyonundaki kaçınılmaz fonksiyonlarını, şimdi gittikçe daha açık biçimlerde görmektedirler. Türk kamuoyu da, devlet yönetiminden sanayicisine, üniversite çevrelerinden işçi ya da köylüsüne dek, bütün kesimleriyle, Türkiye'nin AET tam üyeliğini tarihsel bir hedef olarak benimsemektedir. Ankara bu konuda kararlıdır, Türk endüstricisi ve işadamı bu konuda kararlıdır, Türk halkı bu konuda kararlıdır ve Türkiye, AET'yle daha geniş bir yakınlaşma için üstüne düşeni ısrarla yapmaktadır. SONUÇ Yeni gelişmeler, her iki taraf için de son derece sevindiricidir. Avrupa dengesi açısından, Türkiye'nin AEPye tam üye olması, katılmamasından çok daha avantajlıdır. Böylece Avrupa yepyeni sınırlara ulaşacak ve Türkiye'nin zengin tarih ve kültür birikimi, Avrupa'ya dünya jeopolitiğinde başka boyutlar katacaktır. Bu, aynı zamanda Türkiye için de, tüm insancıl ve demokratik idealleri, ekonomik, teknolojik ve endüstriyel potansiyelleri, uygarhk değerleriyle, Avrupai nın Türk dünyasındaki yerini açıkça alması hareketi olacaktır. Dün olduğu gibi, bugün ve yarın için de, Avrupa ve Türkiye arasındaki karşılıklı gelişme dinamikleri, bizleri birbirimize el uzattıran eşsiz tarihsel konumumuz içinde durmadan boy atıp duruyorlar. Avrııpa ve Türkiye arasındaki ilişkiler Türkiye, geleceğin Avrupa'sımn ancak büyük ülkelerinden birisi olmaya ladaydır ve Ankara'nın uluslararası ilişkilerde hakettiği saygın yeri alması, 'her iki tarafın da kolektif yararlarımn bir gereğidir. * ..öyle sanıyoruz ki, AETyetkilileri, Türkiye'nin Avrupa •entegrasyonundaki kaçınılmaz fonksiyonlarını, şimdi gittikçe daha açık biçimlerde görmektedirler. PENCERE 26 HAZİRAN 1986 Büyük Bir Devlet Soygunu mu?... "Karma ekonomr deyimi 12 Eylül 1980'den bu yana "tu kaksT okJu. Eskiden bir düşlemci aydın tipi vardı ki, köşebaşındaki bakkalı, kasabı, manavı kapsayan kamufaşfırmayı kolay sanırdı. Şimdi de ekonomideki tüm başarısızlığı KİT'lere yükleyen hayalci ve sözde liberal kişiler türedi. KİT (Kamu İktisadi Teşekkülü) ortadan kalkiığında "serbest rekabeHn sihirti eliyle her şey düzelecek sanılıyor. Oysa sanayi kapitalizminin Batıdaki bütün güçlü ülkelerinde KİT vardır. Batı Almanya'da 1976 sayımına göre 1353 KİT çalışmaktadır. Fransa'da KİT'lerin sayısı 2000'e yakındır; yalnız bankacılık alanında 32 kurum etkinlik gösteriyor. ingiltere'de enerjı ve taşımacılık kesiminde en büyük pay KİT'lerindir. Avusturya'da dağıtım ve ulaştırma hizmetlerinde KİT'lerin payı yüzde 78; sınai ve ticari üretimde yüzde 23; finans, kredi ve ticari sigortada yüzde 70; omnancılık endüstrisinde yüzde 20'dir. ispanya'da KİT'ler ekonomide büyük ajgırlık taşıyorlar. Bir fikir vermek için şu sayılar yeterli midir: Ispanya'da fayans ve porselen üretiminde KİT'lerin payı yüzde 45, konserve et üretiminde yüzde 25, süt üretiminde yüzde 20, alüminyumda yüzde 75, sentetik kauçukta yüzde 100, kâğıt hamurunda yüzde 45, otomotiv endüstrisinde yüzde 35'tir. Italya'da otpmotiv, kimya. makine üretiminde KİT'lerin yeri çok büyüktür; İtalyanların dörtte biri KİT'lerde çalışmaktadır Sozü uzatmak gereksiz ve yerimiz dardır. ABO, Japonya, Avustralya'da KİT'lerin durumunu öğrenmek isteyenler, bu konuda en sağlıklı kaynak sayılan "KİTTürkiye'de Dünya'da" (Selahattin ÖzmenMustafa Aysan) adlı kitaba başvurabilirler. • Dünyada durum böyleyken ve 1985'te ülkemizde yatınmların yüzde 40'ını özel kesim, yüzde 60'ını devlet yapmışken, çarpık kapitalizmin ideolojisi hayal üretiyor; ekonomik başarısızlığı sermaye iktidarlarına değil, KİT'lere bağlıyor. Bu propaganda öylesme etkilidir ki, kimi sosyal demokrata bile işlemiştir. Köklü bir reformla KİT'lerin işlerliğini ve verimliliğini sağlamak yerine KİT'leri suçlamak bugün moda sayılmakta, "sözde liberalizm" adına tezgâhlanmaktadır. Oysa dünyanın her yerinde KİT vardır. Ve Batıda sanayileşmiş ülkelerin tümü "karma ekonomi" düzeninde yaşamaktadır. Peki, Türkiye'deki KİT'leri suçlu sandalyesine oturtarak özelleştirme eyleminin ardında ne vardır? • KİT'lerin kârlı olanlannı "gözetilen holdingler"e satmak için iktidarın bir kesiminde büyük hazırlık yapılmaktadır. Bu girişim gerçekleştiğinde yalnız ulkemizin değil, belki de dünya tarihinin en ilginç soygunu gündeme girebılecektir. Anamuhalefetin, ANAP içinden kaynaklanan ve "yakın holdingler"\e birlikte yürütülen bu girişime şimdiden karşı durması, kamuoyunu uyandırmaya çalışması gerekir. Oyun şöyle tezgâhlanıyor: Kârlı olan KİT'ler özel sektöre satılacak. Nasıl? önce bu KİTler için eski deyimle "kıymet takdiri" yapılacak; daha açık deyişle kârlı KİT'lere satış fiyatı biçilecek. Bu iş 'uzman firma1 ya verilecek. Şimdi yerli veya yabancı danışman firmalar, KİTlere değer biçiyorlar. "Değer biçme" işinde trilyonlara doğru uzanan milyarlar söz konusudur. Devletin kârlı fabrikalarına gerçek değerinden çok aşağıda fiyat biçmek, sonra da bu varlıkları, gözetilen holdinglerle birlikte yabancılara devretmek girişimlerinin kokusu ülkeye yayılmaktadır. • Halkın emeği, alın teri, parasıyla kurulmuş kamu fabrikalarını, işletmelerini, kuruluşlannı yakın işadamlarma ucuza devretmek "liberal ekonomi"r\\r\ gereği midir? Hayır. Türkiye'nin AET'ye girmesine ya da Batı demokrasisine geçmesine KİTler engel değildir. Bizde KİT'leri özelleştirme siyaseti; yeni bir sömürü, soygun,'kapkaç taktiği gibi gelişiyor. Dr. NEJAT F. ECZACIBAŞI Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkilerden söz ederken, öncelikle dünya haritasının dikte ettiği gerçeklerden söz açmalıyız. •"Veryüzünün hangi yöresinde bir kıtayla Avrupa, bir yanmada Küçük Asya, birbiriyle bövlesine kenetlenmiştir acaba? ,1 Bir an için, bu iki yöreden birisinin daha defişik konumlarda Tjulunduğunu varsayınız. Ortaya çıkan sonuç, Avrupa'da başka •hiçbir devlet ya da ülkenin kapatamayacağı kadar büytik bir boş•luk (vacuum) olurdu. • Gerçekte, en azından 15. yüzyıldan bu yana, tarih ve coğrafya, Avrupa ve Türkiye'yi aynlmaz biçimde birbirlerine yaklaştırmış bulunmaktadır. özellikle çağdaş Avrupa'da, ekonomisi, politikası ve askeri gücüyle Türkiyesiz bir güney kanadı haritası artık düşünüleraez bile... Avrupa'yla Türkiye arasındaki ilişkiler bu anlamda ne bir ütopyadır, ne de bir özenti... Onları birbirlerine bağlayıp yaklaştıran şey, doğrudan doğruya, modern dünya lojiğinin ta kendisidir. Aslında, Avrupa ve Türkiye'nin bulunduklan dünya haritasında karşıhklı olarak bölüştükleri benzersiz (unique) bir durumlan vardır: Avrupa, esas itibariyle, Hıristiyan dünya görüşünden kaynaklanan topluluklann kıtasıdır. Ne var ki, Avrupa, aynı zamanda, dünyanın en laik kıtalarından biridir. Türkiye ise, Avrupa kıtasındaki tek Islam dinine bağlı ülkedir, ama aynı zamanda Türkiye, tüm Islam dünyası içinde de, kesinlikle laik olan tek devlettir. Türkiye'nin temsil ettiği zengin kültür birikimi bir yanryla Batının, öte yanıyla da Anadolu ve Doğunun özgün (orijinal) bir sentezidir. Bütün tslam devletleri arasında, üstyapı kurumlarını, siyasal ve yasal sistemini neredeyse tümüyİe Avmpa'dan almış bulunan biricik ülke de yine Türkiye'dir. GELECEK AÇISINDAN DA... lşte bütün bu nedenledir ki, Türkiye ve Avrupa'nın karşılıklı ilişkileri herhangi bir özentiden değil, yaşanmış bir tarihsel deneyimin, en objektif ve somut gerçeklerinden kaynaklanmaktadır. Avrupa ve Türkiye, tutumlanna yön veren temel ölçütlerde (kriterlerde), kaygılan ve umutlan açısından benzerliklere sahiptirler. Avrupa da, Küçük Asya da, demokratik gelişime, kişi hak ve özgürlüklerine, bireysel girişime, adii ve barışçı bir dünya düzenine, "yaşama sebepleri" olarak, vazgeçilmez bir öncelik tanımakıadır. Daha da önemlisi, gerek AET ülkeleri, gerekse Türkiye, bu hedeflere devletlerin ve halklann tek tek değil, ancak kolektif işbirliği ve bütünleşmelerle erişebüeceklerini çok iyi bilmektedirler. Avnıpa'yı, temel insancıl değerleri, ekonomi ve politikası, kültürü ve sanatıyla ayakta tutan global sistemin en aktif üyelerinden biri, son 40 yıldır zaten Türkiye'dir. Avrupa'nın varoluş ve güvenlik sınırlan pratikte, Türkiye'yle birlikte başlamaktadır. Gelecek açısından da, hem AET hem de Türkiye yine benzer özlem ve kaygılan bölüşüyor: Ne Türkiye ve ne de Avrupa, yeni bir dünya savaşını ya da uluslarararası bir ekonomik kaosu istiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında yeni bir savaş ihtimallerini giderebilmek için, Avrupa devletleri kendi içinde birleşme yoluna gitmiş ve önemli dünya sorunlannda, özellikle ABD ve Sovyetler arasında yumuşatıcı roller oynamıştır. Türkiye için de, büyük kurucusu Atatürk'ün "Yurtta banş, dünyada banş" formülü, son 60 yıllık tarihinin en önemli pusulası olmuştur. Bu sağlam tutumunun sonücundadır ki, Avnıpa, Ortadoğu ve Asya arasında, Ankara, bulunduğu yörenin esash bir istikrar unsuru olmuştur. Türkiye, ilk başlangıcından itibaren, Avrupa'nın ekonomik ve politik bütünleşmesi (entegrasyonu) çalışmalanna ilgi göstermiştir. Bu bütünleşme hareketini yalnız uzaktan izlemekle de kalmamış, bu harekete katılma istemini de açık biçimde gündeme EVET/HAY1R OKTAY AKBAL •• Haziran, yaz mevsiminin en güzel dönemidir. Sıcaklar tam bastırmaz. Kentlerde yaşam büsbütün ölgünleşmez. istanbul: da Uluslararası Festival 20 haziranda başlar. Sanatsever halkımız bu zengin programı izlemek için ordan oraya koşuşur durur. Denecek ki, kaç kişi bunlar? Bir kaç binlik bir mutlu azınlık... öyle değil. Her yıl bakıyorum, Festival izleyicileri arasına yeni yeni insanlar katılıyor. Özellikle gençler... Ulkemizin geriliklere doğru itıldiği bir dönemde sanata, kültüre ilgi gösteren genç insanlann varlığı umut verici. İstanbul Festivali'nin açılış gecesindeydim. Vakıf Başkanı Nejat Eczacıbaşı ilginç bir konuşmayla Festivali açtı. Barış ve Kültür kavramlarının Atatürk Cumhuriyetinin simgeleri olduğunu belirttikten sonra, "Her gerçek sanat eserine ve sanatçıya, yalnız ait olduğu ulusun değil, bütün insanlığın malı ve sanatçısı gozüyle baktık" dedi. "Birbirinden uzak, birbiriyle çelişen kültür kutuplarının bile uzun sürede dengeye ulaştığı aydınlık bir yol kavşağı olduğunu..." Bir kaç gündür Festival sürüyor. AKM'de, Aya İrini'de, Rumelihisar'da, daha başka yerlerde ilgi çekici konserler, temsıller, gösteriler var. Bu haziran sıcağında İstanbul Festivali halkımıza insanı insan eden tek güç olan sanatın tatlı esintilerini getiriyor. Böyle bir sanat ve kültür şölenini her yıl halkımıza sunanlara ne denli teşekkür etsek azdır. Biryandan 'Adnan Hoca'lar, 'Leyla Sayar'lı, daha bilmem kimli evliya olmak özentisine kendini kaptıran acınası insanlar; öte yanda aydınlanmak, uyanmak, bilinçlenmek, eğriyi doğruyu gormek isteyen yığınlar... Bir çelişki içinde yaşanıyor. O akşam şaştım kaldım Devlet Bakanı Mesut Yılmaz'ın sanata, sanatçıya saygılı sözlerıni dinlerken... ANAP'lılar yalnızca söylev çekerken mi kültür, sanat, çağdaşlık, uygarlık sözlerı edecekler; bunları uygulamayı hiç düşünmeyecekler mi? Doğrusu güzel sözler söyledi genç Devlet Bakanı... Ama nedense sanat gösterilerinde, temsillerde, konserlerde ANAP hükümetinin bakanlarını pek gördüğümüz yok. Onlar ancak bol alaturkalı kıyı köylerinin dinlence yerlerinde görülebilirler, 'hafif Batı müziği de dinleyebilirler, o kadar!.. Bunları anımsayınca Sayın Mesut Yılmaz'ın konuşmasına sevineyim mi üzüleyim mi, şaşırdım. Türkiye 50 milyon nüfuslu bir ülkedir. Sanatın her dalında uluslararası değerler yetiştirdik, yetiştiriyoruz. Ama politika alanında aynı savı ileri süremeyiz. Epey gerılerdeyiz bu alanda... Yetiştirdiklerimiz zaman zaman esktleri bile aratıyor. Peker gidip Menderes geliyor, sevıniyoruz. Menderes gidiyor, Demirel geliyor, 'ne iyi' diyoruz. Demirel gidip Özal gelince de böyle duygular yaşamak istiyoruz... Ama ne çare ki, gelen gideni aratıyor. Politikacılanmızın düşünce, kavrayış, ulusa yaklaşma, ulusu sevme, ulusla kaynaşma nitelikleri günden güne eksiliyor, azalıyor. Açıkçası, ulusal nitelikleri yltip gidiyor, dışa, dış güçlere bağımlı oluyorlar... Bu yüzden de eski politikacıları arar duruma düşüyor toplumumuz... Menderes'i anyortar, Peker'i, Güna/tay'ı anyoriar, eski CHP bakanlarını, hatta DP bakanlarını anyorlar; İnönü büyük bir özlemle anılıyor, tarihsel değeri günden güne büyüyor; Ecevit, Demirel dönemlerı pek çok eksikliklerine, yanılgılanna karşın topluma kazandırdıkları yansız bir bakışla ele alınınca çok önemli, çok yaşamsal katkılar olarak ortaya çıkıyor. Zaman içinde daha iyi, daha oigun, ulus yararına çalışan, gerçek anlamda 'milliyetçi' bir yönetime, yönetim adamlarına kavuşacağımıza, bunların tam tersi kişiler, anlayışlarla karşılaşıyoruz! Insanımıza önem vermek, insanımızı yüceltmek, daha iyi bir yaşama kavusturmak özlemleri yitip gitmiş, yerini 'tüccar' kafasıyla 'işbitirici' çağdışı bir kafa almış... İstanbul Festivali'nin gösterilerinde gerçek bir sanat beğenisinin güzelliklerini yaşarken bunları düşünmemek elde değil. Bir ülke, sanata, sanatçısına, yazanna, düşünürüne önem 1 verdiği ölçüde büyüktür. Ama bunu yalnız sözle değil, 'icraat la da kanıtlamalı;'icraatın içinde' yalnızca 'tüccarca' işler yer almamalı, Türk insanını çağdaş uygarlığm bireyleri yapacak gorüşlere, davranışlara da önem verilmeli. 1986 87 öğretim Yılında Bakırköy'de kendi binasında öğretime başlayacak. Şu Haziran Günlerinde. üniversiteye hazırlık dersanesi için DERSANE MUDURU tl •• tl turizm tunar ortur f MTMIM MÎSlVOlP HER CUMA KEStN HAREKBT 0 GECE / tO OON KOVDAHtNETFtOJlAfi ALANYA Yönetim sorumluluğunu üstlenecek düzeyde, mesleğinde deneyimli, yöneticilikteki başansını eğitimciliğiyle de kanıtlamış, dolgun bir ucreâe seçkin bir kurumda mesleğini daha da başanlı kılmak isteyen eğitimciyi dersanemizde müdür olarak görmek istiyoruz. ±ALAADDIN OTEL87.000 . 80^00 OUB r İNCEKUM.XT.P.)198. (XX MARMARİ3 MAFTI OTCL 190^00 Dostumuz arkadaşımız, Banş, demokrasi ve özgürlük tutkunu, Adana eski Milletvekili, ÖSSÖYS Kurslannda görev alabilmenin önem ve farkbhğının bilincinde. mesleğinde deneyim, başan ve üstün yeteneğini öğretmenlik sevgjsi ile bütunleştiren, seçkin bir kurumun kadrosunda dolgun ücreüe yer almak isteyen Matematik, Türkçe, Fizik, Kimya, Biyoloji ve Sosyal Bilinıler Öğretmenlerini anyoruz. Gizlilik ilkesine uyularak değerlendirilecek olan tüm başvurular kesirv likle yanıtianacaktr. CLUB ATLANTİK © 87.000 ÖKEN /BURHANİYE VU2ME HAVUZlll ® E F E M TKÛYÜ.82.000 I TATİLKÖYO VÜZME MAVUZLU 119XK» 109.000 .82.000 Mnü»~ |T)aUBDİANA TATİL KÖYÜ Randevu için Tel : 561 24 44 571 11 51 NOT : Başvurular Cumartesi ve Pazar günleri de kabul edilecektir. j FETHtYE GÖL MOTEL TM 1ı 10 74161 «2 2S161 22 »1 161 16 60 TEACHERS OF ENGLISH REOUIRED Enthusiastic and experienced teachers of English are required for a new school opening in September 1986. The School is modern with hitech facilities in an excellent vvorking environment. We are offering opportunities for study courses in England in addition to very high salaries and excellent conditions of work. Please apply in vvrifing to RO.Box PK.219 Beyoğlu including C.V. and recent photographs vvith contact telephone number. All applications will be treated vvith the strictest confidence. 24 Hazıran 6 Temmu? 1986 çok erken yitirdik. Acımız büyüktür. Anısı önünde saygı ile eğiliyor, ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyoruz. ARKADAŞLARI Mustafa Şentürk, Mustafa Gazalcı, Ertugrul Günay, Kemal Anadol, Mehmet Ali Pestilci, Veli Zeren, Nizametün Çoban, Neccar Tiirkcan, Iskan Azizoglu, Altan Tuna, Süleyraan Genç, Temel Ateş, Erol Saraçoglu, Yiicel Akıncı, tsmail Akın, Ferhat Arslantaş, Gündttz Onat İSMAİL HAKKI ÖZTORUN'u Rahmı AKSUNGUR Mustata ATA Tomur ATAGOK ŞuKru AYSAN Adnan ÇOKER Devnm ERBIL AliTeoman GEBMANER Balkan Nacı İSLİMYELİ Nur KOÇAK Husemettın KOÇAN Fu»un ONUR Zekaı ORMANCI Ibrahım ORS Yu»ut TAKTAK Gungor TANER ARTNET SANAT GALERISI ınoöa caö 2 4 & " kadmöv İSTANBUL SAVUNMA Disk Genel Başkanı Abdullah Baştürk'ün Sünyönetim Askeri mahkemesindeki savunması çıktı. YARGI ÖNÜNDE YABANCIYA KİRALIK KAT Abdi ipekçi Cad. 300 m 2 şömineli, telefonlu, garajlı kat kirahktır. Tel: 163 38 67 [ ü S A N OKULLARI DANIŞMA MERKEZİ ingltere r.ır önde geien 10 Ohjlunun Turkçe 6foşur.ennoen uçak rezeıvasyonura kadar lüm hızmeder. tel 337 90 79 Gaten PAZARTESI tanc her gun 1200 2 0 0 0 arası açıktır SUADİYE'DE SATILIK SÜPER LUX DAIRELER Bağdat Caddşsi'ne paralel, 120 ve 240 m*, kaloriferli MÜR: 355 25 60 163 38 67 MO0A9NEMAS 2750 lira (EDV içinde) ığdaş Yayınlan, Türkocagı Cad. 39/41 ığaloğlu istanbul 337 01 2S KONGRE Türkiye Gazeteciler Sendikası istanbul Şubesi'nin Olağan Genel Kurul Toplantısı aşağıdaki gündemi görüşmek üzere 19.7.1986 günü 10.00 17.00 saatleri arasında İstanbul, Eminönü, Türkocağı Caddesi, No: 1 Basın Sarayı Kat: 2'deki Burhan Felek Konferans Salonu'nda şube genel kurul delegelerinin katılmasıyla yapılacaktır. Çoğunluk sağlanamadıgı takdirde ikinci toplantı 26.7.1986 gunu aynı saatler arasında ve aynı yerde yapılacaktır. Delegelere ve ilgililere ilanen duyurulur. rıriMnıru TÜRKJYE GAZETECİLER SENDİKASI OUINUtM: İSTANBUL ŞLBESİ YÖNETİM KURULL 1 Açıhş ve Yoklama, 2 Başkanlık cAvanının oluşması, 3 Saygı duruşu, 4 Konukların konuşması, 5 Yönetim ve Denetleme Kurulları raporlarının okunup göruşülmesi, 6 Yönetim ve Denetleme Kurullarımn aklanması, 7 Dilekler, 8 Şube Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurulları ile Sendika Genel Kurul Delegelerinin secimi, 9 Kapanış. YAUDA TATİL Seanslar 12.0015 0019 0021.15 Rlmtenn Seanslan Dönuşümlüdür 5 UşHlk Yhlı I 8 gfln 120.000 TL. KİRALIK VİLLA Side'de süper lüks sezonluk 2 oda 1 salon villa kirahktır. Tel: 356 92 41 (îst.) (Akşam 21!00'den sonra) Lise tnezunu, yazısı düzgün, hesap işlerinden anlayan bayan eleman aranıyor. Bakırköy çevresindc oturanlar tercih edilir. Tel: 583 46 29'dan KEMAL Edrsmlt Körtazl AUINOUUICta A n M İ v« dMiiz an> sında BÛTÛN OAİRELERİ DENİZ v» OflMANA CEPHELİ 2 oda, geniş balkonlu (Buzdotabt, mutfak), tuvalet, duşlu daireler. Bebeğinizte, yasfenızla tatıl yapma imkânı vefmetctedir. Elektrik, su, telefon mevcuttur Sizlere emsalsız doğa guzetliğıne sanip olan bu yCrede unutamayacaOınız. huzurtu bir tatıl tırsatı vsnyoruz. Tertemız deniz, ekooomik tatil. ialanbul T«l.: 356 44 12 • 358 44 57 Edramtt Altınoluk Tel.: 24 BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ MEZUNLAR DERNEĞİ 1986 Yaz Balosunda Buluşalım. ETAP MARMARA 28 Haziran 1986 Cumartesi Kokteyl: Saat 20.00 Balo: 21.00 Bilgi Rezervasyon: 165 63 57 167 67 24 Dr. Med. FUAT AZİZOGLU Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan Uzmanı Muayenehane: Rumeli Cad. Huzur Apt. 2628 Nişantaşı Tel: 130 50 54 Ev: Kuyulu Bostan Sok. Gürel Apt. 58/2 Teşvikiye Tel: 148 52 14