23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER baskın bir biçimde egemen, üstün bir konumda bulunmasının sonucu olarak, örneğin, ilke olarak, sözleşmelerin bitiminden belli bir süre önce yanlarca yenileneceği bildirihnediği takdirde, istihdam ilişkisinin kendiliğinden sona ereceği, hatta yanlardan KİT'in sözleşme süresinin sona ermesini beklemeden, bir ay önce yazılı ihbarda bulunmak koşulu ile, her ne sebeple olursa olsun (başka deyişle bir sebep gösterme yükümü dahi bulunmadan) bu sözleşmeyi feshedebileceği ve asıl önemlisi fesih veya yenilememe hallerinde sözleşmeliye hiç bir tazminatın ödenmeyeceği yolunda hükümler yanlarca kabul edilmiş olacaktır. Üstelik, bu sözleşmelerden çıkabilecek tüm uyuşmazlıklar da KİTlerin bulunduğu yerlerdeki adalet mahkemeleri ile icra dairelerinde çözümlenecektir. Bu açıklamalar göstermektedir ki, bu sözleşmelerle çahşacak personel, güya serbest irade ve rızaları ile bağıtladıkları bu sözleşmelerle, tamamen istihdam eden kuruluşların, KİT'lerin takdir ve insafına terk edilmiş bulunmaktadır. İstihdam edenin, her zaman için sözleşmeyi feshetme, yenilememe hakkının bulunduğu bir söz leşmeyi imzalayıp, buna göre çalışmayı kabul eden bir kimsenin, hukuksal tüm güvencelerden yoksun kalacağı bellidir. Bu modelle kanımızca, KİT'lerde özellikle yönetim düzeyindeki personel, öteden beri sakıncaları bilinen ve eleştirilen 'muvakkat personel' durumunadüşürülmüş bulunulmaktadır. C Kamu kesiminde, sözleşme benzeri bir modfelle, kamu görevlilerinin kısa sureli, bir yıl veya en çok iki yıl sürelerle istihdamı yolundaki ilk deneme, bilindiği gibi, 2880 sayılı yasa ile değiştirilmiş ünlü 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun değişik 33. maddesi ile getirilmiştir. Özellikle, üniversitelerin temel eleman kaynağını oluşturan yeni adı ile araştırma görevlilerinin güvencesiz, kısa süreü istihdamı denemeleri sayısız uyuşmazhklara yoi açmış, üniversite yönetimlerinin keyfi uygulamaları sonucu oluşan davalar idari yargı yerlerinde genellikle üniversitelerin aleyhine sonuçlanmıştır. Ne var ki, bu uygulama ve sonuçlan, akademik mesleği yeğleyen yetenekli adaylann üniversiteye girme isteklerini azaltmış ve böylece bu mesleğin öteden beri bilinen bu temel, ana kaynağı kurumaya yüz tutmuştur. Ya da daha ağırı, bir takım üniversitelerin yöneticileri tarafından bilinçli bir biçimde yürütülen bir personel poiitikası sonucunda, buralara yetenek ve diğer kaliteler aranmaksızln, sadece o üniversitenin yöneticilerinin politik/ideolojik değer yargılanna uygun kişiler ahnmıştır. YÖK'ün yarattığı olumsuzluklar içinde bu en ciddi ve tehlikeii olanımn acısznı toplum ilerki on yıllarda, bu türden üniversitelere ahnmış kişilerin kaçınılmaz yükselişleri sırasında yaptıkları ve yapamadıkları ile çekeceğe benzemektedir. İşte üniversitelerin ortaya koyduğu örnekler böyle iken, şimdi bir de KİT'lerde benzer uygumamalara yeşil ışık yakılması, benzer olumsuzlukları yaratacağa benzemektedir. KİT'lerin özellikleri nedeniyle, bu olumsuzluklara yenilerinin de eklenmesi olasıdır. KİT'ler, öteden beri siyasal iktidarların yandaş devşirme ve barındırma depolan olarak kullanılagelmiştir. Sözleşme ile istihdam modeli bu alışkanhklanndan vazgeçmeleri beklenemeyecek olan siyasal iktidarlara yeni kolaylıklar sağlayacağa benzemektedir. Açıkçası, bu modelle siyasal iktidar sahipleri, istediklerini daha kolay KIT'lere yerleştirebilecekler, istemediklerini ise çok daha rahat ve üstelik sözleşmeye uygun olarak 'tasfiye' edebileceklerdir. Ç KlTlerin, yerli ve yabancı özel girişimcilere devri çalışmalarının sürdürüldüğü anımsanırsa, çalışanların sayısının azaltılması suretiyle satılacak KİT'lerin, alıcıları yönünden daha cazip ve sorunsuz hale getirilmeleri, yeni sözleşmeli istihdam modeli ile kuşkusuz daha rahat ve kolay sağlanacaktır. Kanımızca, Anayasamızın 128. maddesinde, 1961 Anayasası'ndan farkh olarak, Kamu Iktisadî Teşebbüsleri'ndeki aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle ancak görüleceği hükme bağlanmış Bu modelle siyasal iktidar sahipleri, istediklerini daha kolay KÎT'lere olduğundan, Genel Müdür dahil yerleştirebilecekler, istemediklerini ise çok daha rahat ve üstelik olmak üzere tüm üst düzey yöneticilerinin KİT'lerde sözleşme sözleşmeye uygunolarak 'tasfıye' edebileceklerdir. ile istihdamlanna elverişli 233 saAv. Dr. YAHYA K. ZABUNOĞLU yılı KHK başta olmak üzere, ona dayanarak çıkanlan genelgeler, 1) Dünkü yazımda istihdamla nda ele alınmış ve daha sonra lişmelerle bilinebilenlere bakaalınan kararlar ve kuşkusuz önilgili ana ve ilk bilgiler özetle suBaşbakanlığın 18.6.1985 tarihli rak, kanımızca şu sonuçlara vagörülen sözleşmenin kendisi, nulurken üzerinde durulan AnaGenelgesi ile, önce KİT'lerde Yö nlması olanaklıdır: Anayasa'nın sözü edilen hükmüyasa'nın 128. maddesindeki kunetim Kurullarının, Genel MüA KÎT'lerde, genel müdür, ne uygun düşmemektedir. Öte ral ile 233 sayılı KHK'nin 43. dür, Genel Müdür Yardımcılan, üst düzey yöneticileri, müessese yandan, Anayasa'nın 128. madmaddesindeki düzenlemenin içe Müessese Müdürü ve Müessese müdür ve yardımcılan dahil 'tüm desinin 2. bendindeki hüküm geriği ve anlamı ile ilgili açıklamaMüdür Yardımalan kadrolan dı yöneticilerin', ve işçiler dışındareği, memurların ve diğer kamu lar, doğruluğu tartışma konusu şında kalan ve boş bulunan kad ki tüm personelin 'sözleşme ile görevlilerin NİTELİKLERİ'nin, olabilecek nitelikte olsa da, bazı rolan ile, bundan sonra boşala istihdamı' öngörülmektedir. BaşATANMALARI'mn, görev ve ilk saptamalara ve değerlendircak tüm kadrolarının iptal edil ka deyişle, uygularna sonucunda, yetkilerinin ve haklan ile yükümmelere ulaşmamıza olanak verimesi konusunda genel müdürle KİT'lerde, işçiler ile sözleşmeli lülüklerinin, aylık ve ödeneklecidir. Nitekim yukarda anılan re yetki verilmiş, işin asıl ilginç personel dışında, personel, özelAnayasa kuralının, eski Anayayanı, Genel Müdürler dahil ol likle kadrolu memurlann kalma riyle diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği belirtildiğine sadaki benzerine bakaratogöstermak üzere, tüm üst düzey yöne yacağı düşünülmektedir. göre, memurların SÖZLEŞME diği aynlığın, KÎTlerde üst dütim personelinin sözleşmeli olaöte yandan, ilk bakışta sözleşİLE İSTtHDAMI gibi yeni bir zey yöneticilerinin sözleşme ile rak nasıl istihdam edilecekleri meli personeh'n ana kaynağının istihdamı düşüncesine ve artık belirlenip, bunların ücretlerine şu anda kadrolu ve memur ola düzenlemenin yapılması ve heie bunun gibi Türk Anayasası'na gerçekleştirilmek üzere bulunduilişkin esaslar saptanmış, ücret rak çalışanlar olduğu söylenebiaykın, şimdiye kadar örneği buğuna göre, uygulamasına, anayagruplan oluşturulmuş, unvanla lir ise de, öngörülen modelin, işçi lunmayan ve Türk memur hukusal bir engel oluşturacağı öngöra göre sözleşmeli personelin ala kesiminde yer alanlar için de düku ile ilgili idare hukukunun gerülen 'sözleşme'nin, özellikleri caklan ücretler gruplar halinde şünüldüğü gözden ırak tutulmalenekselleşmiş ilkelerine uygun belli edilip, nihayet, bunlann im malıdır. Böylece sözleşmeli per. olan, bir bakıma nev'i şahsına zalayacaklan 'hizmet sözleşmesi' sonel uygulamasında memur ve düşmeyen bir düzenlemenin 1 münhasır bir özel hukuk sözleşKHK gibi bir araç kullanılarak taslakları da belirlenmiştir. Böy işçilerden olmak üzere iki temel mesi bulunduğu yolunda bir tayapılmaya kalkışılması, yine T.C. lece kanımızca, hemen tüm ön kaynaktan 'devşirme' yapılacağa kım sonuç belirlemeleri yaptığıAnayasası'na uygun düşmeyeçalışmalar, hazırhklar tamam benzemektedir. Memur kesiminmız bilinmektedir. Şimdi bu kocektir. Memurlann 'haklan' nın lanmış bulunmaktadır. Basına de yapılacak devşirmenin, özelnuda daha somut ve kuşkusuz özellikle çalışma hakkının KHK yansıyan haberlerden ise, bazı likle yüksek yöneticiler için, tartışmaya açık saptama ve deile düzenlenmesinin, T.C. AnayaKlT'lerde Genel Müdürlerin bu Anayasa'ya açık aykınlığı bir yağerlendirmelere sıra gelmiştir. sası'nın 91. maddesinde yer alan yeni sözleşme modeline göre is na, yeni sözleşmeli eski memur temel hak ve özgürlüklerin, beBilindiği gibi, 233 sayılı KHK tihdamına başlanıldığı, boşalan personelin memur güvencesinin lirli istisnalar dışında KHK'lerle yürürlüğe girdikten sonra, bu kakadroların iptal edildiği, yeni tüm yarar ve olanaklarından düzenlenmesini >tasaklayan kura• rarnamenin uygulamaya aktanl personel alımlannda 'sözleşme' yoksun kılınacaklan açıkça bellına uygun düşmeyeceği bellidir. ması ile ilgili çalışmalar yoğun önerildiği, eski personelin ise lidir. İşçi kesiminden yapılan Bu tartışmaya son vermek için, bir biçimde yüriitülmüş, karar'sözleşme'ye göre istihdamı yeğ devşirmenin, sendikalı / toplu KİT memuru, örneğin bir genel nameye dayanılarak yeni alt kulemeye özendirildikleri anlaşıl sözleşmeli işçi statüsünden uzakmüdür, memurluktan ayrılır ve ral tasamıflan içeren düzenlememaktadır. Ne var ki, tüm bu ça laşmayı doğal olarak beraberinsözleşme imzalarsa sorun kallerle, hazırbk ve geçiş iş ve işlem ba ve girişimlerin ne sonuç sağde getireceği düşünülürse, Türkilerinin süratle bitirilmesine calıladığı, yeni istihdam modelinin ye'de işçi kesiminde yeni bir kı maz, yolundaki bir düşüncenin ise doğru olmadığını sanıyoruz. şılmıştır. Bu evrede, hemen her hangi niteliksel ve niceliksel bo sıtlama olgusu, sorunu yaratacaBu ya da benzeri öneriler, ancak biri kendisine özgü, ayrı nitelik yutlarda uygulamaya aktanldığı ğını söylemek için kâhin olmaya Anayasaya karşı hile sayılabilir. ve nicelikleri bulunan KlT'lerde, konusunda şu anda elimizde ke gerek yoktur. Böylece, 1982 Ana]233 sayılı kanun hükmünde kasin sonuçlara varmaya elverişli yasası ve sonrasındaki düzenlerarnamenin uygulamasına geciB Sözleşme taslaklarından bilgiler bulunmamaktadır. melerle iyice kısıtlanmış, sınırlebilmesi için taslaklar, öneriler lanmış işçi haklarının yarattığı elimize geçebilenlerden anladığıoluşturulmuştur. Uygulamada mız kadarı ile, ilk bakışta özel sorunlar kataloğuna, bu yeni SÖZLEŞMEYLE tSTİHDAM bir genel beraberlik ya da birlik hukuk alanına giren bu sözleşmodelin getirdiği yeni sorunlar sağlamak üzere ise, konu önce melerle, yukarda değinilen yan2) Anayasa ve 233 sayılı KHK da eklenecektir. 1 Ekonomik Işler Yüksek Kurulu lardan istihdam edenin, KİT'in hükümlerine, bu ana kadarki ge İlk Saptamalar ve Değerlendirme: PENCERE Çok Boyutlu... 75 MA YIS 1986 OKT4Y AKBAL EVET/HAYIR Sayın Doktor ve Eczacılara TEDA VİYE DAHA KOLAY UYUM SAĞLANMASI İÇİN örtur turizm 8urmr HERCUMAKESİN HAREKE 9 GECE/10 GÜN YARIM PANSIYON K«hvaJıı * Akıam yem«tı Zamamnda "Hayır" Diyenler... "82 Anayasa taslağına 'hayır' demek gerekir" kanjsını belirten sekiz kişi geçen akşam Çatı'da bir araya geldik. istanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu üyeleri: Mehmet Domaç, Sait Yücel, Osman Özçelik, Yaşar Topallıoğlu, Osman Demirci, Gülten Çetin, Nuran Çakıroğlu ve ben... Eczacılar bir bildiri yayımlamışlardı dergilerinde. Anayasa taslağırtı beğenmediklerinı. halkoylamasında bu taslağın benimsenmemesini yazmışlardı. Sonra da ist. Sıkıyönetim Mahkemelerinde üçer ay hapse mahkum edilmişlerdi. Sait Yücel, Yaşar Topallıoğlu, Osman Özçelik savcılıktan mehil alamadıkları için dört ay önce 'içeri' girmişlerdi. Bizlerse onlardan dört ay sonra Sağmalcılar'da çektik anayasaya 'hayır' demenin, 'hayır' denilmesinin gerekli olduğunu söylemenin cezasını. İki bayan eczacı Gülten ve Nuran, iki erkek eczacı Domaç ve Osman Demirci... Sabahları birlikte çıktık Sağmalcılar'dan, akşamları saat yedide birlikte girdik hücremize ya da koğuşumuza... Saatin yedi olmasını beraber bekledik cezaevi karşısındaki kahvelerde, öteki yediliklerle birlikte.. Yıl 1983'tü, güz aylarıydı. Herkes sessizdi, herkes susmuştu, susturulmuştu. Hıç kimse "bu anayasa ulusumuzun özlemlerine yakışmıyor", demiyordu, diyemiyordu. Pek çok oda, dernek, birlik, sendika vb. örgütler vardı, ama hiçbiri Eczacı Odası'nın uygarca davranışını benimsememişti. Aradan üç yıl kadar bir zaman geçti. Bir akşam buluşalım, dedik. Çatı'da bir araya gelip o kolay unutulmayan günleri andık. Gazetedeki arkadaşlara da söylemiştim, biz sekiz anayasa gazisi bir araya geliyoruz bu akşam, bir haber değeri var mı bilmem, demiştim. Bunca önemli olay arasında, 82 Anayasası'na karşı çıkmış sekiz kişinin birlikte bir yemek yemesinin ne önemi olabilirdi!.. Ama bakıyorum, başta Başbakan olmak üzere, hemen herkes, sağcısı solcusu, ortacısı bir an önce 82 Anayasasından kurtulmamn yollarını arıyorl Demek bunca iktisatçı, hukukçu, bunca aydın, bunca düşünür, bunca politikacıdan çok daha önce gerçekleri görmüş eczacı arkadaşlar; zamamnda seslerini yükseltmişler, bu yüzden de hapse mahkum edilmişler. Sayın hocamız Velidedeoğlunun geçen günkü "Nerelerdeydiniz?" başlıklı yazısında dediği gibi: "Bizi aldattılar diyenlere sormak istiyorum. 'Evet' oyu verenler sizler değil miydiniz? Onu hiç okumadan veya okutmadan mı oy kullandınız? Eğer öyleyse, şimdi 'bizi aldattılar' demeye ne hakkınız var? Sevgili işçiler, emekçiler, sendikacılar, sizlere de sormak isterim, haklarınızı aramaktan sizi alıkoyan bu anayasaya oy verirken aklınız neredeydi?" Yüzde 92 oy aldı 82 Anayasası ve bu anayasaya 'evet' d i v yenler aynı zamanda Sayın Evren'in de Cumhurbaşkanlığını onaylamış oldular. Böyle seçim mi olurdu? diye kimse sesini yükseltmedi. Kimse karşı çıkmadı. Kimse bu yanlışlığı belirtmedi. Meydanlara doldu halkımız, 'Bu anayasaya oy verin, vermek istemeyenleri bize Ihbar edin' gibi söylevleri de alkışladı. Denecek ki sendikacıların bir bölümü tutuklanmıştı, gazeteciler, yazarlar ağır baskı altındaydı, üniversıtelerde de bir korku havası vardı, halk ise 12 Eylül öncesindeki cinayetlerden ürkmüştü. Ama niye düşünemediler 12 Eylüt'e gelişimizin gerçek etkenlerini, nedenlerini? O kadar zor muydu bunu görüp anlamak? Karşı çıkmak!... Her zaman gerekli midir? Bir ulusun yararı, yaşamı, geleceği söz konusu ise karşı çıkmak gerekir. Her şeyi göze alarak 'hayır' demek... Bu bir bağnazca tutum değildir. İyi, yararlı işlerin de yanında olmalı elbet... Amagerçekten bu işlerin olumlu olduğuna inanırsanız... Önceden belliydi, 82 Anayasa taslağının Türk ulusunun özlemlerine ters düştüğü, demokrasimizi çıkmazlara sokacağı, ilk fırsatta delik deşik edileceği... Nitekim ANAP eliyle delindi bu anayasanın 84. maddesi... üstelik de başbakanın deyimiyle on beşyirmi gün için! Bir anayasa maddesi bir iktidar yararına nasıl on beş yirmi gün uygulanmaz, sonra yeniden yürürlüğe girer? Bu denli gülünç bir durum nerde göriilmüştür? Ama bizde görülüyor işte!.. O geceyi unutmayacağım. O eczacı dostları, benim koğuş arkadaşlarımı... Ne mutlu ki böyle yedi aydın çıktı. Düşüncelerini açıklamaktan, 'karşı çıkmak'tan kaçmmayan beş erkek iki kadın yedi eczacı.. Onları kimse bilmiyordu, şimdi öğrendiniz işte.. Hepsini saygıyla, sevgiyle anmak için yazdım bu yazıyı... ŞİMDİ CÜNDE YALNIZ 2 TABLET ALANYA Ycpycrt d M r a s y o m * Ulkamet Forte Cimetidine 400 mq 30 Tabletlik ambalajlarda piyasaya verilmiştir. ALAADOİN OTEL . 80.000 ) BAY1RU OTU 78.000 BEBEK M0TEL ... 65.000 f ÖME ÖMEH &J TATİL KÖYÜ İ 90.000 Uçdört yıl önceydi. Bir yaz günü babadan kalma dürbünle uzaklara bakıyordum. Her nedense sol gözümün ayarı bir türlü tutmuyordu. Ağaçlar puslu, dağlar sisli, insanlar bulanık gorünüyordu. Sakatlık gözümde miydi, dürbünde mi? Başvurduğum hekim inceledi gözümü, teşhisi koydu: Katarakt. Eskilerin "perde" dedikleri saynlık kısa sürede ilertedi. Sol gozüm görmez oldu. Artık yazmak bir sorun. Yürümek bir sorun. Merdiven çıkıp inmek bir sorun... Tek gozle derinliği göremiyor insan, üçüncü boyutu algılayamıyor. işte o zaman üçüncü boyutun ne kadar önemli olduğunu anladım. Derinlikten yoksun bir dünyada yalınkat yaşamak, perspektiften yoksun tabloyu seyretmek gibi bir şey... • Demiryolunda bir trenin nerede olduğunu bilmek için hattın kaçıncr kitometresinde bulunduğunu saptamak yeter. Deniz ortasındaki bir gemi için iki boyuta gereksinme var. Enlem ve boylam çemberierine göre teknenin yeri belirlenebilir. Uçak yolculuğunda ise bir üçüncü boyut gerekiyor. Yüksekliği saptanmayan uçağın nerede olduğu bilinemez. Mimariıkta üç boyut zorunludur. Eski cağlardan bu yana iki boyutlu yapı düşünülemedi. Ama resimde ve müzikte koşullar daha değişiktir. Minyatürde üçüncü boyut yoktur. Biz resim sanatında üçüncü boyuta geçen yüzyılda kavuşabildik. Bugun bile tek sesli müzikle yetinmek isteyenlerimiz yok mu? Uygarlık bir bakıma çok boyutluluk demektir. Sinema sanatı bunun çarpıcı bir örneği. Çağdaş sinemada sanat değeri taşıyan bir filmi bütün boyutlarıyla kavrayabilmek için insanın da çok boyutlu olması gerekmiyor mu? Ya edebiyat? Sanınm Divan Edebiyattnda tek boyutluluğu aşabilen şiir sayısı çok değildir. Derinlik denen kavramın romanda somutlaşması bir raslantı mı? Uygarlığın belirii bir aşamasında roman sanatının ortaya çıkması raslantıyla açıklanamaz. insanoğlu gokyüzünde uçmasını ve okyanusun deriniiklerine inmesini binlerce yıllık bir gelişmeden sonra gerçekleştirebildi. İnsan ruhunun çelişkili deriniiklerine iskandil sallandırabilmek de aklın yetkinliğinin sonucudur. Bir köşe yazısında bile kimi zaman tek, kimi zaman çift, kimi zaman üç boyut bulunur. Kuşkusuz üç boyutu birden kısa bir yazıya sığdırmak güçtür. Ama olmayacak şey değil... Koskoca doğa, bazan avuç içi kadar bir resme ya da bir yeşil yaprağa sığmıyor mu? • Dünyayı tek gözle gördüğüm günlerde bir gerçeği daha öğrendim. Bilmiyordum, sordum. Tek gözü kör olan insan ne yapryor? Bütün yaşamını ücuncü boyutu duyumsamadan mı geçiriyor? Hekim: Onlann bu eksikliğini gideren bir gelişme olur, dedi, eksiklik kapanır. Nasıl kapanır diye kurcalamadım? Beyinsel bir etken mi boşluğu doldurur? Niteliğini bilemediğimiz sezgiler mi güçlenir? Ya da aklın özel bir gözü mü vardır? Sanınm vardır. Yoksa bir insana bakarken görünen boyutları dışındaki derinliğini nasıl duyumsanz? Bu görmekle olabilecek iş değil. Üstelik bakmakJa görmek, görmekle aigılamak, algılamakla anlamak, anlamakla bilinçlenmek arasında bir yol var. insan bütün yaşamı boyu bu yolda yürüyor. • Bir süre tek gozle doğayı görerek uçüncü boyuttan yoksun yaşamak ilginç deneyimlere yol açıyor. Diyelim masanın üstünde bir kibrit kutusu var, almak için elini uzatıyorsun; ama kutuyu ilk anda tutamıyorsun, el yordamryla kavrayabiliyprsun. Üç boyutu birden algılayamadığın için eşyanın yerini önceden tam kestirip saptayamıyorsun. Kibrit kutusunda bile geçerli olan bu kural, insan konjsunda daha karmaşıklaşıyor. Bir insanı kavrayabilmek için onu bütün boyutlarıyla görmek gerekmez mi? , • öytesine güç bir uğraş ki bu.. Yalınkat kişilerden sıkıbyorsun, çok boyutlulardan yoruluyorsun... l DOĞU İLAÇ FABRİKASI A.Ş. J ^TATtLKÖYÜ 76.000 I TAM PANSIYON | FCTHtYE CÜLMOTEL 69.000 MARMARİS C^ATLAKTİK OTEL. 89.000 TEŞEKKÜR 22 Nisan 1986 salı gunü kaybettiğiıniz ailemizin saygıdeğer büyüğu, sevgili ağabeyimiz, Gazeteciler Cemiyeti Kuruculanndan TELEFON DEĞİŞİKLÎGİ 17 Mayıs 1986 tarihinden itjbaren santral numaralanmız YEKTA DIŞ TICARET A.Ş. 131 15 41 (4 hat) olarak değişecektir. Bilgi edinmeniz rica olunur. ÖREN ' EFEMTATİLKÛYÜ 8 6 . 0 0 0 " Klimalı Özel Otobüslerle "^ GidişDönüş Tll: 161 1C 74161 62 26161 22 81 KaıftMyT»fc 336 1660 HAYRİ ALPAR'ın vefau nedeniyle telgraf, telefon ve mektupla ve bizzat ziyaretimize gelerek büyük acımızı paylasan tüm akraba dost ve arkadaslanmıza, cenazesine katılan ve son görevlerinde de vefakârhk örnegi göstercn Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Nezih Demirkent ve Cemiyetin bütün üyelerine, Sayın Erol Simavi ve Hurriyct Gazetesi mensuplanna, çiçek gönderen ve Türk Eğitim Vakfuıa bağışta bulunan gazete ve öbür kuruluşlarla sevgili dost akraba ve arkadaslanmıza gösterdikleri yakın ilgi nedeniyle sonsuz teşekkOrlerimizi sunanz. Ailesi adına kardeşleri: Nüfus cüzdanımı, sigorta kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. FİKRİKA YA NURETTtN ALPAR, NÜZHET ALPAR İSSIZ UNIVERSITE VE YÜKSEKOKUL MEZUNLARINA ÇAĞRİ MUlâkatla alınacak 20 üniversite ve yüksekokul mezununu "BİLGİSAYAR ÖCRETMENİ" olarak yetiştirip İstanbul ve Anadolu'da görevlendirecegiz. ARANAN ŞARTLAR 1Anlatımı duzgün. 2Bilgisayara ilgi duyması. 3Son sınıf öğrencileri ile açıköğretime devam edenler de müracaat edebiJır. ECtTtM PROGRAMİ aBasic programlama dili bBasic öğretim metodu cişletim sistemleri. dMuhasebe ve ticari uygulamalarını kapsamakıadır. AO KAYBIMIZ Okulumuz hekimi, değerli insan Röntgen Müt Dr. REŞAT UYSAL'ın vefatından duyduğumuz üzüntü sonsuzdur. tnsancıl duygulan ve hizmet aşkıyle kendisini her zaman anacağız. Kederli ailesi ve yakınlanna başsağlığı dileriz. İSTANBUL LİSESt KORUMA DERNEĞt TEŞEKKÜR Basanlı bir böbrek ameliyau ile beni tekrar sağlığıma kavusturan, Çanakkale Devlet Hastanesi doktorlanndan Urolog Sayın Kurslar Istanbul'da olup, 2 Temmuz 30 Eylül tarihleri arasında 360 saatlik bir programı kapsayacaktır. Aylık kurs ücreti 150.000. TL. olup, son müracaat tarihi 2 Haziran 1986'dır. NOT: Bajanlı olup kurumurnuzdan belge alarJar, Türkiye'nin her yerinde "BtLGİSAYAR ÖCRETMENİ" olarak çalısabilirler. T.C. MİLLİ EGtTtM GENÇLİK VE SPOR BAKANLlGl ÖZEL ŞİŞLİ BtLGİSAYAR EGİTtM MERKEZİ Sok. Dcdc Apt. 12/23 Tei: 146 32 51 • 333 37 73 Merkez: Inonu Caaaesı 446 Taksım Istanbul Tel: '49 35 62149 49 06145 18 26143 30 90143 30 91 Kadıköy: Bağöaı Caadesı 177 7 Feneryolu Te): 345 24 51 Opt. Dr. SÜREYYA YURDAKUEa ve tüm servis görevlilerine teşekkürü borç bilirim. CAHtT ÖNDER GAZETECtÇANAKKALE SOS1AL YAYINLAR YENİ ADRESİMlZ Babıâli Caddesi Na 14 İstanbul (Hürriyet Gazetesi karşı sırası) Tlf: 522 52 13 528 33 14 İLAN TARSUS ASLtYE 1. HUKUK MAHKEMESİ 1980/296 Davacı Adalet Bakanlıgı'na izafeten C. Savcüığı tarafından davalılar Fadıl Uzunselvi, Ibrahirn BaJtacı, Yasin Ocakoğlu, Muzaffer Karabulut, Hasan Köle, Halil Kırtıl, Mustafa öz&anoğJu, Ramazan Yıldırım, Mehmet Cesur, Hasan Yapar, Tacettin Yıldırun, Mehmet Tasdelen, Mustafa Kıylı aleyhine açılan tazminat davasının mahkememizde yapılan duruşmasında: Davalı Hasan Yapar'ın adresi mechul olduğundan adına ilanen duruşma günü tebliğ edilmesine rağmen duruşmaya gelmediğinden gıyap kararı çıkartılmasına karar verilmiş olup, duruşmanın bırakıldığı 26.5.1986 gtlDü saat 9.00'da yapılacak olan duruşmaya gelmediği takdirde duruşmanın gıyabında devam edecegı ve karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 6.5.1986 Basın: 19655 DUZELTME t.Ü. ÎKTİSAT FAKÜLTEŞİ MEZUNLARI CEMİYETÎ .. GENEL MERKEZİ YONETÎM KURULUNDAN Cemiyetimizin 9 Mayıs 1986 tarihlj Cumhuriyet gazetesinde yayimianan genel kurul i|pn|iı^fl gundem bOlOmü yanlıs çıknusttr. Doğrusu aşagıdaki gibidir. GÜNDEM 1 Açıüs, Genel Kurul Baskanlık Divanı Seçimi. 2 Yönelim Kurulu Faaliyet ve Mali raponınun okunması. 3 Denetçiler raporunun okunması. 4 Raporlann görüşülmesi. 5 Yönetim Kurulu ve Denetçilerin aklanması. 6 43. Dönem Bütçcsinin Genel Kurul onayına sunulması ve kabulü. 7 Yönetim ve Deneüm Kurulu üyelerinin seçimi. 8 Oilekler ve Kapanış. EVLENME 16 Mayıs 1986 günü saat UJO'da evleniyoruz. İLAN PTT GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Teşekkülümüz ihüyacı olan 6 adet Belge Üretme Makinesi kapalı yazılı tek'if almak suretiyle satın allnacaktır. 2 Bu alıma ait şartname Ankara'da PTT Genel Müdürlüğü Malzeme Dairesi Başkanlığı'ndan. Istanbul'da Telefon Başmüdürlüğü Malzeme Servisi'nden 500^ TL. mukabilinde temin edilebilir. 3 Teklifler, en geç 3/6/1986 günü saat 10.00'a kadar Genel Müdürlüğumüz Malzeme Dairesi Başkaniığrna verilmiş olacaktır. Basın; 18539 ASUDE DOKSANYEDİ HALDUN KARADAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle