27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MAYIS 1986 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Mafya davasına karışan politikacı öldürüldü halya'da adı Mafya davasma kanşan sosyal demokrat politikacılardan Antonio Mercuri, evinde uğradığı sUahk saldın sonucu öldürüldü. Italyan polis yetkiüleri, "Sosyal Demokrat Parti" (PDSIJnin ülkenin güneyindeki Catanzaro kenti il başkanı olan 55 yaşındaki Mercuri '• ye, evinde oğlu ile oturduğu sırada lama'ği betirsiz kişüerce ateş açddığuu ve Mercuri 'nin olay yerinde öldüğünü belirtti. (UBA) TürkYunan sorunu gündemde STELYO BERBERAKİS ATtNA NATO Genel Sekreteri Lord Carrington dün akşam Atina'ya geldü. Bu sabah Başbakan Andreas Papandreu, Savunma Bakanı Yannis Haralambopulos ve Dışişleri Bakanı Karolos Papulyas ile ayn ayn görüşecek olan Carrington, daha sonra, Savunma BakanlığYnda Genelkurmay Başkanı Nikolaos Kuris tarafından NATO konular u d a " Yiınan Silahlı Kuvveüerinin göruşünü dinleyecek. Atina'daki temaslan süresince, özellikle Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklann ele ahnacağı belirtildi. Lord Carrington, Limni Adası'nın silahlanması, Rogers Planı, Lanssa karargâhının kurulması, Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin NATO tatbikatlarına katılmaması ve Ege bölgesindeki hava denetimi, Türkiye'nin Ege ve Çanakkate ye yerleştirmek istediği "Harpoon" füzeleri gibi konularda Yunan görüşlerini bir kez daha dinleyecek. Bu konuda henüz resmi bir açıklama yapdmamasına karşm, Yunan gazeteleri, Carrington'un bu kez de Atina'dan " H i boş" aynlacağını öne sürüyorlar. Car NATO Genel Sekreteri Lord Carrington Atina'da DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN Carrington, Limni, Rogers Planiy Ege'de hava denetimi ve Türkiye'nin konularda Yunan görüşlerini dinleyecek. Carrington 10 gün önce BrükseVde düzenlediği basın toplantısında Atina'ya "Yunanistan'ın Türkiye ile diyalog kurmak isteyip istemediğini öğrenmek için gideceğini" söylemişti. rington'un Atina'ya bu ziyareti, 1984 yılındaki temmuz ayı ziyaretinden sonra ikincisi olacak. Carrington, NATO Genel Sekreterliğini üstlendiğinde 1984'te Atina ve Ankara'yı ziyaret etmişti. Ancak bu kez, Atina'dan sonra Ankara'ya gitmeyeceği belirtiliyor. Lord Carrington, bundan 10 gün önce Brüksel'de düzenlediği basın toplantısında Yunanlı muhabirlerin sorulanıu yanıtlarken Atina'ya "Ynnanistan'ın Türkiye ile diyaloga başlamak isteyip iştemediğini ö&renıneye gideceğini" açıklamış, tm konuda Yunan Başbakanııun görüşlerini "Yakından dinlemek" amacında olduğunu söylemişti. Ancak Carrington'un bu açıklamasından sonra, Yunan hükümet sözcüsü, "Yunanistan'ın NATO ve TiirkYunan ilişidleri konusundaki tutumundan vazgeçmeyeceginj" bildirmiş ve "Türk birliklerinin Kıbns Adası'ndan uzaklaştınlması" ile "Ege Denizi'nin bugünkü statusunun Türkiye tarafından kabul edilmesi gerektiğini" vurgulamıştı. Yunanistan, bilindiği gibi, Kuzey Ege'deki Limni Adası'nı NATO gücüne tahsis etmeyi arzuluyor. Ancak bu yoldaki arzusu Türkiye tarafından kabul edilmiyor. Yunanistan'ın görüşüne göre, Limni Adası Montreux Anlaşması gereğince silahlanabilir. Ancak Türkiye Ege Adalarfnın Lozan Anlaşması gereğince silahlanamayacağmı, dolayısıyla Limni Adası'nın NATO gücüne tahsis edilemeyeceğini belirtiyor. NATO'nun son savunma bakanları toplantısında ise, gerek Yunanistan gerekse Türkiye karşı Beyrui'ta Falanjist Parti bürosuna sabotaj girişimi Lübnanhn başkenti Beyrut'ta Devlet Başkanı Emin Cemayelin başkanbğındaki falanjist Parti bürosunun yakınma yerleştirilen bomba etkisiz hale getirildL Falanjist Parti binasmın bitişiğindeki binanın önüne park etmiş bir otomobilde bulunan 200 kilo patlayıcmın askeri uzmanlar tarafından etkisiz hale getirildiği açıklandu (AP) lıklı, "veto" haklanm kullanmışlardı. NATO çevreleri ise, "Limni" konusunun bütünüyle "TiirkYunan anlaşmazlığı" olduğu ve bu sorunun ancak iki ülkenin müzakerelerle çözümleyebileceği, gerekçesiyle " t a rafsıdıklanDi" ilan ediyor. Ancak Yunanistan NATO'nun benimsemek istediği "taraftarsızlıgının " yalnız "Ankara hükümetinin leyhinde" olduğunu öne sürüyor. Lord Carrington'un da bu konuda "tarafsız" görünmesine karşın, bu Atina ziyaretinde Yunan hükümetine bir dizi "öneriler" getireceğinden söz ediliyor. Yunan hükümet çevrelerine yakın kaynaklar ise, hükümet yetkililerinin Carrington'a bugüne kadar olan Yunan görüşlerini yineleyeceklerini ve tutumlarından vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar. Carrington, Atina'da Limni konusundan başka Rogers planının yürürlüğe girmesi, Ege hava denetimi, Rogers planına bağh Larissa karargâhının kurulması, Yunanistan'ın NATO tatbikatlannı boykotu ve son olarak Türkiye'nin Ege ve çanakkale'ye yerleştirmek istediği "Harpoon" füzeleri konularım da Yunanlı hükümet yetkilileriyle görüşecek. Anayasa Sorunu Anayasafann tarihi aynı zamanda demokrasinin de tarihidir. Türkiye'de anayasamn da, demokrasinin de tarihi, bir çoğumuzun acele bir önyargıyla ileri sürdüğünün tersine oldukça eskidir. Altı aya kadar Türkiye'de ilk anayasamn 110'uncu yılını kutlayacağız. Yüz on yıl önce, bugün Birteşmiş Milletler'i o)uşturan devietterin dörtte üçünün daha varlıklanna bile kavuşmamış olduklan düşünülür, yeryüzünün en büyük demokrasisi olarak nitelenen Hindistan'ın bir İngiliz somürgesi olduğu anımsanır ve 1876 tarihli ilk anayasamızın ilk Fransız Anayasası'nın üstünden yüz yıl bile geçmeden kabuf edildiği göz önünde bulundurulursa, bizde anayasanın da demokrasinin de geçmişinin, bir çoklannın sandığının tersine pek de yeni olmadığını kolayca görürüz. Ne yazık ki, ilk anayasamn kabulünün 110. yılında toplumda egemen bazı güçler hâlâ "anayasa" kavramının özünü iyi kavrayıp içlerine sindirememişlerdir. Gerçekten, bizde anayasalara çoğunlukla, yurttaşların neleri yapabilip, neleri yapamayacağını gösteren ana metinler olarak bakılmıştır. Bu bakış ve bu tanımlama kurumun tarihsel geltşmesini açıklamaktan uzak kalmaktadır. Gercekte anayasalar, iktidariann kişi hak ve özgürlükleri karşısında sınırtanmalarını sağlayan metinlerdir. Toplumu oluşturan sosyal sınıfların birbirleri karşısındaki haklanm saptar modern anayasalar, sınıftar çekişmesinin toplumsal uzlaşma alanını çizen çağdaş anayasalar, yurttaşın, partiler, sendikalar dernekler aracılığıyla kullanacağı haklann güvencelerini oluşturur. Başka bir deyişle, anayasalartn sınırlamaları gercekte, yönetenlere yoneliktir. Çağdaş ve demokratik bir bakışia olaya eğilindiğinde anayasamn, yonetenlerin eyiemlerinin, yetkilerinin sınırlannı çizerken, yönetilenlerin hak ve özgüriüklerinin güvencelerini getiren kurum olduğunu görürüz. Bizde ise, iktidarlar çoğunlukla, yasakçı, baskıcı yönelimlerini tescil edip, yasallaştıracakları, yurttaşın haklanmn kısıtlılığının abecesi olarak görmüşlerdir anayasa kurumunu. 1982 Anayasası bu düşüncenin ürünüdür. Bu yüzdendir ki, 1982 Anayasası ile çağdaş bir demokrasiyi bağdaştırmak olanağı yoktur. Bu yüzdendir ki, Türkiye'de demokrasiden yana olan kuruluşların, kiştlerin ve güçlerin bu anayasayı değiştirmek istemeleri son derecede doğaldır. Anayasalann önemli özelliklerinden biri de, öbür yasalann tersine, yapılmalarımn ve değiştirilmelerinin her zaman özel usullere bağh olmasıdır. Başka bir deyişle parlamento çoğunluğunu elinde bulunduran bir iktidar, herhangi bir yasayı çıkanr veya değiştirir gibi, anayasa değişikliklerine gidemez. Anayasamn değiştirilmesi, belirli özel bir çoğunluğu ve özel usulleri gerektirmektedir. Bu çoğunluk olmadığı sürece, yasama da, yürütme de o anayasaya dokunamaz ve eyiemlerinin o sınırtar içinde kalmasına özen gösterir. Çağdaş anayasalar, bu hususun denetim mekanizmasını da birlikte getirmişlerdir. Bugün Türkiye'de, tutucular 1982 Anayasası'nın savunuculuğunu yapariarken, demokrasiden, özgürlükten yana olan güçler bu temel yasanın çağımızın, demokrasinin ve dolayısıyla Türkiye'nin koşullanna uyacak bir biçimde değistirilmesini önermektedirter. Bu sonuncular hiç kuşkusuz ki, önerilerinin ne anlama geldiğinin ve nasıl bir çoğunluğu gerektirdiğinin bilincindedirler. Bu bilinç, onlan ilerde amaçlan doğrultusunda yeni sosyal ve siyasal ittifaklara da itebilecektir. 1982 Anayasası karşısında demokratik güçlerin tavn bu denli açık ve net iken, onun savunucusu olduğunu ileri süren tutucu çevrelerin tutumu ise oldukça şaşırtıcı, hatta ülkemizin geleceği açısından umut kırıcıdır. Gerçekten de, 1982 Anayasası'nı savunduğunu ileri süren ANAP iktidarı ile onun Başbakanı ve hemen hemen her şeyi olan Turgut Ozal, Anayasa Mahkemesi'nin 1982 Anayasası'na aykın bulduğu davranışlarda direnmekte, bu kurul tarafından Iptal edilen yasalan küçük değişikliklerle yeniden kabuf etmekte beis gormemektedirler. İşin daha da ilginç yönü, Başbakan özal anayasayı, isted. ği zaman rafa kaldırabileceği, istediği zaman askıya alabüâceği bir kurum olarak görmektedir. Nitekim Sayın Ozal geçen hafta sonunda Kayseri'de yaptığı bir açıklamada anayasamn, milletvekili transferini yasaklayan 84. maddesini 1520 gün süreyle askıya alacaklannı, bu süre içinde isteyenin istediği yere gidebileceğini ve söz konusu maddenin bu süre sonunda yeniden işletileceğini soyleyebilmiştir. Doğrusu bu tutumdaki korkunçluğu görmezden gelebilmek olanaksızdır. Anayasada bir madde ya vardır, ya da yoktur. Bir anayasa maddesi, Başbakan ya da Cumhurbaşkam ya da parlamentonun salt çoğunluğu tarafından dilendiğince uygulanacak, askıya alınacak ya da kenara atılınacak bir hüküm değildir. Anayasaları ya da maddelerini bir süre askıya almak Başbakanların yetkisinde değildir. İlk anayasamn kabulünden 110 yıl sonra, bu gerçeği hâlâ görememiş olanlara ne denir ki? Pencap'ta Sihler 4Hinduyu öldürdü Hindistan'ın Pencap eyaUtinde Sih militanlar dün 4 Hinduyu öldürdü. Pencap'ın başkenti Amritsar'da gerçekleşurilen son saldınlarla birlikte Altın Tapınak a kısa süre önce askerler tarafından yapılan baskından sonra Sihler tarafından öldürülenlerin sayısı 50'ye ulastu (AP) Münih'te Türk ve Ahnan gençleri arasında çatısma Federal Almanya'nın Münih kentinde Türk ve Ahnan gençleri arasında çıkan kavgada bir polis yaralanarak hastaneye kaldınldu Münih'te bayram yerinde Türk ve Ahnan gençleri önceki sabah bir bira çadmnda kavgaya tutuştular. Polis, kavgaya yaklaşık 60 kadar gencin katıldığını ve olaya derhal kalabahk bir ekiple müdahale edildiğini bildirdi. Çaüşma sırasında, iki polis arabası, atılan taşlarla hasar görürken, emniyet kuvvetlerine ait sivil plakalı bir başka arabanm da camları kırıldı. Polis, kavganın dört saat sürdüğünü ve olaylarla ilgiU olarak dört kişinin gözaltına abndtğuu bOdirdi. (aa.) Moskova ııııı açıklaması: ÇernobiTde tehlike bitti Sovyet hükümeti, ölü sayısının 8'e yükseldiğiniaçıkladı. Pravda: Çernobil'de ihmali görülen 3 yerel yönetici cezalandırılacak. Dış Haberler Servisi Sovyetler Birliği'nin Ukrayna Cumhuriyeti'ndeki Çernobil nukleer santralında 26 nisanda meydana gelen kazada yaralananlardan 6 kişinin daha öldüğü bildirüdi. AP ajansının verdiği habere göre, ölen 6 kişiye daha önce So*yel hükümetince öldüğü bildirilen 2 kişinin dahil olup olmadığının kesinlik kazanmadığı kaydedildi. Sovyet hükümeti tarafından yapılan açıklamada kaza sırasında yaralananlardan 35 kişinin de durumlannın ağır olduğu belirtildi. Açıklamada kazada ölenlerin bir kısmının reaktörde çıkan yangın sırasında, diğerlerinin de radyasyon nedeniyle öldükleri kaydedüdi. Sovyet hükümeti daha önce durumu ağır sayısını 17 olarak açıklamıştı. Öte yandan, Sovyetler Birliğinin Çernobü'deki raaktörün artık tehlike arzetmediğini bildirmesine rağmen, ABD'nin Oregon eyaletinde, sütlerde radyoaktivite saptandığı açıklandı. Isveç"in başkenti Stockholm'de ise radyasyon düzeyi normale döndüğünden, hükümet Stockholm çevresinde ineklerin dışarıda otlatılması yasağını kaldırdı. Sovyetler Birliği Bilimsel Akademisi Başkan Yardımcısı Yevgeoy Velekhov, düzenlediği basın toplantısında Çernobü'deki reaktörün artık bir tehlike olmaktan çıktığıru ve radyasyon sıantısının durdurulduğunu söy ABD'de Oregorida sütlerde radyasyon bulundu 36 Batdı diplomatı sınır dışı ediyor %/ Irak jetleri Harg\ yine vurdu Jrak Hava Kuvvetleri'ne bağh savaş uçaklan Iranfrıpetrol dolum tesislerinin bulunduğu Harg Adası'na yeni bir hava saldınsı düzenledl Iran askeri sözcüsü aynca lran adına petrol taşımacdığı yapan ve Harg Adası'nda demirli bulunan bir tankerin de isabet aldığını belirtti. Ancak Jrak savaş uçaklarmca bombalanan petrol tankerinin hangi ülkeye ait olduğu hakkında bilgi verilmedl (UBA) RADYASYONLU SÜTLER DÖKÜLÜYOR Batı Bertintiler nukleer enerji kuBantmm protesto ederken yüksek derecede radyasyon bulaşmış olduğu Ueri sürülen sütleri döktüler. ledi. BBC'nin haberine göre, Yevgeny Velekhov, "Pazar günüoe (önceki gün) kadar reaktörde bir patlama olması ve nukleer felaketin meydana gelmesi olasıligı vardı. Ama pazar günü dönüm noktasını oluşturdu. Isı düşüyor. Çernobil artık bir tehlike arzetmiyor" dedi. Sovyet yetkili, radyasyonun toprağa sızması olasılığına karşı yerin altında tüneller kazıp, reaktörün çevresini betonla örmekte olduklannı açıkladı. Velekhov, "Reaktörü çimento ve betona gömeceJ i z " dedi. Çernobü kazasına ilişkin yeni bir gelişmede, Amerika'nın Kuzeydoğu Pasifik kıyılarında hava ve yağmur sulannın incelenmesinden sonra radyoaktivite oranının artmış olduğu belirtilirken, ilk kez, Oregon'da sütte de radyasyona rastlanıldığı açıklandı. Yetkililer, radyoaktivite oranmın insan sağlığı için bir tehlike oluşturmayacak düzeyde olduğunu bildirdiler. Devlet Sağlık Dairesi'nden doktor Lester Wright, süt üzerinde yapılan tahliller sırasında, insan için zararlı olan "iyot 131" ile "sesyun 137" izlerine rastlanıldığını ve bunun "radyasyonun gıda zinciri içine geçtigi anlamına geldiğini" söyledi. Doktor Wright, buna rağmen, sütte bulunan radyoaktivitenin insan sağlığına zararlı düzeyin çok altında olduğunu ve "zararlı düzeye çıkması için bir sebep bulunmadıgım" belirtti. Bu arada, Portland'da incelenen yağmur sulannın da ABD'de şimdiye kadar rastlanan "en büyök radyoaktiviteye" sahip olduğu kaydedüdi. Amerikan yetkiüleri, daha önce yaptıklan açıklamalarda Sovyetler'de Çernobil kazasından sonra radyoaktivitenin Amerika'ya gelmesinin beklendiğini bildirmişlerdi. Sovyetler Birliği Komünist Partisi yayın organı Pravda, Çernobü kazasında üımali görülen üç yerel yöneticinin "cezalandınldıgım" haber verdi. Gazeteye göre, kazayı başlangıçta önemsemeyen ve Moskova'ya haber vermekte geciken üç yöneticiden biri, Komünist Partisi'nden kovulurken, diğer iki yöneticiye de ihtar cezalan verüdi. AP'nin haberine göre. Pravda aynca Çernobil kazasından sonra yöreden 92 bin kişinin boşaltıldığını bildirdi. Necibullah: Afgan ordusu güçlendirilmeli Afganistan'm yeni lideri Muhammed S'ecibuUah, komutanlara yaptığı çağnda Afgan ordusumtn savaş gücünün artırılmastm istedL Sovyeı TASS ajansının verdiği habere göre, Kabilde Savunma Bakanlığı 'nda ordu komutanlan ile bir toplantıya kattian Necibullah, yaptığı konuşmada Afgan silahlt kuvvetlerinin hem siyasal büincinin, hem de savaş yeteneğinin arttınlması gerektiğini vurguladu Afgan lideri aynca orduda disiplinin artınlması gerektiğini de belirtti. LONDRA (a.a) Libya, ülkedeki yedi AET ülkesinden 36 diplomatı sınırdışı edeceğini açıkladı. Londra'dan dinlenen Libya radyosu, diplomatların "Bu ülkelerin ABD'nin baskısı altında aldığı ezici önlemlere" karşılık olarak ülkeyi terketmelerinin istendiğini bildirdi. Radyo, halya, Federal Almanya, Fransa, Hollanda, tspanya, Belçika ve Danimarka'nm Trablus'taki büyükelçiliklerinde çalışan 36 görevlisinin ülkeden ne zaman aynlmalannın istendiğini ise belirtmedi. Avrupa Ekonomik Topluluğu, 21 nisanda Libya'nın terorizmi desteklediği gerekçesiyle bu ülkeye diplomatik yaptırımlar uygulanmasına karar vermişti. Bunun uzerine, üye ülkelerin bir bölümü, başkentlerindeki Libyalı diplomat sayısını azaltmışlar ve bazı Libyahlardan ülkelerini terketmelerini istemişlerdi. Libya da bunlara misilleme olarak 53 İtalyan, 36 Ispanyol ve 19 İngiliz vatandaşmı sınırdışı etmişti. Trablus'un dün sınırdışı etme karan aldığı diplomatlar arasında 1984'te Libya'yla ilişküerini kesen Ingiltere'nin, AET'nin son önlemlerini uygulamayacağını açıklayan Yunanistan'ın ve Portekiz'in elçilik görevlileri yer almıyor. Uzavda ABDÇin işbirUği FKANSA FEDERAL ALMANYA Amerikan uzay programtnın, üstüste meydana gelen kazalar yüzünden aksaması üzerine, Çin Halk Cumhuriyeıi'nin ilk Amerikan haberleşme uydusunufırlatıp yörüngeye yerleştirmeyi üstlendiği bildirüdi. China Daily gazetesinde yer alan bir haberde. Texas'da bulunan Terasat şirketi ile Çin Halk Cumhuriyeti'nin "Büyük SedEndüstri Teşkilatı"arasında bu konuda bir ön anlaşma imzalandığı belirtildi. Haberde, iki haberleşme uydusunun Çin 'in "Uzun Yürüyüş 3" roketleri ile gelecek senenin arahk ayında fırtatümasmın kararlaştınldığı kaydedüdi. GözlemcUer, özelükle Amerikan uzay programında meydana gelen dört kazadan sonra bu anlaşma ile Çin Halk Cumhuriyeti'nin kendi uzay programuu Uerleteceğini de kaydettiler. (a.a.) Hükümet, mdyusyonu Çernobilldeki kaza saklamakla suçlanıyor iç politikayı etkiledi SABETAY VAROL PARİSÇernobil nukleer santralında meydana gelen kazadan sonra, kendi dışındaki tüm Avrupa ülkeleri radyoaktiviteye karşı çeşitli önJernler alırken, Fransız hükümetinin şimdiye kadar sessiz kalması, kamuoyunda şiddetli tepki ve suçiamalara neden oluyor. Basın ve çevre korunması yanlısı örgüüer, elektrik enerjisinin yüzde 70'ini nükleer santrallardan sağlayan Fransa'da, yönetimin, halkta nükleer enerji karşıtı hareketlerin uyanmasuu önlemek gayretiyle şimdiye kadar hareketsiz kaldığını ve kamuoyuna yalan söylediğini iddia ediyorlar. Sağcı Chirac hükümetinin Çevre Bakanı Almia Carignioa bir TV programı sırasında, kazanın ilk gününden beri, radyasyon oranlarıyla ügili verilerin kamuoyuna açık tutuJduğunu öne sürerken, konuyla ilgüenen gazeteciler ve çevreci örgüt yöneticileri, günlerdir tüm çabalanna karşın resmi makamlardan doğru bilgi alamadıklannı beliniyoriar. Gazeteler, 30 nisanda nükleer enerji ile ilgüenen resmi kurumlann, radyoaktif bulutun Monako yakmlannda durduğunu ve Fransa göklerine ginnediğini açıkladığını yazıyor. Bunlara göre 130 adet istasyon aracılığıyla yapılan ölçümlerde, radyoaktivitenin normal öiçüleri aşmadığı türünde açıklamalar yapıldı, ancak son günlerde yapılan açıklamalar saycsinde, radyoaktivite oranının normaiin 200, 300 hatta 400 katı olduğu kamuoyu tarafından öğrenilebüdi. Bununla biriikte, Doğu ülkelerinden gıda maddeleri tthali dışmda şimdiye dek hiçbir önlem alınmış değil. Gözlemciler, çevre korunması yanlısı örgütlcrin güçlü olduğu diğer Batı ülkelerinde, hükumetknn gelebüecek tepkileri önlemek amacıyla dikkatli davranma yolunu seçtiklerini, buna karşıük çevreci örgtttterin zayıf olduğu Fransa'da hUkümetin antinükleer tepkileri uyandınnamayı yeğlediğini ifade ediyorlar. Başbakan Şimon Peres, Suriye'ye saldırmayı düşünmediklerini söyledi. tsrail Savunma Bakanlığı yetkilileri ise Suriye'nin yeni fiize rampalan yerleştirerek savaşa hazırlandığtnı öne sürdüler. TEL A\tV/(AIWBA) İsrail'in Suriye'ye saldıracağı yolundaki iddialar birbirini izlerken, bu kez Israil yetküileri Suriye'nin İsrail'e saldırmaya hazırlandığını öne surdüler. Israil Başbakanı Şimon Peres önceki gün yaptığı açıklamada "Suriye'nin güdümündeki terorizmle" savaşmaya devam edeceklerini, ancak Suriye'ye karşı bir saldın planlamadıklarını söyledi. Israil Savunma Bakanı İzak Rabin de gazetecilere yaptığı açıklamada "terorizme karşı misilleme politikası gütmüyoruz" dedi. Öte yandan, bu kez İsrail yetkililerinin Suriye'yi saldın hazırlığı içinde olmakla suçlandıkları gözleniyor. UBA ajansının Tel Aviv kaynakb haberine göre, İsrail Savunma Bakanlığı yetkilileri Suriye'nin sınıra yeni füze ram palan yerleştirdiğini öne sürerek bunun uzun vadeli bir savaş hazırlığı olduğunu söyledüer. İsrailli askeri yetkililer de Suriye'nin uzun vadede bir savaş hazırlığı içinde olduğunu ileri sürdüler. Körfez basını, Amerikan CBS televizyonu ve FKÖ tarafından geçen hafta, İsraü'in Londra'daki ElAl uçağına karşı sabotaj girişiminden sorumlu tuttuğu Suriye'ye saldıracağı yolunda iddialar ortaya atılmıştı. Bu iddialar bölgede gerginliğin hızia artmasına yol açmıştı. Şimdi de Israil Suriye'yi saldın planı ile suçluyor Kral Hüsey'm 19 şubatta, Amman anlaşmasının geçersiz kaldığını ve FKÖ ile siyasal koordinasyonun sona erdiğini açdlavıştı. Anlaşma FKÖÜrdun heyetinin İsrail ile gonişme masasma oturmasım öngorüyordu. ULYA ÜÇER BONN Federal Almanya'da Çernobil'deki reaktör kazasından sonra başta Yeşüler olmak üzere muhalefet, enerji politikasının yeniden gözden geçirilmesini istedi. Hafta sonunda çeşitli kentlerde dü2enlenen gösterilerde nükleer enerjiden vazgeçümesi istendi. Bu arada Hessea eyaletinde koyun ve av etlerinin bir bölümünün satılmaması karan alındı ve iyot 131 miktan kilo başına 200 bequereli aşan sığır etlerinin satışı yasaklandı. Federal hükümet ise SPD ve Yeşüler koalisyonunun bulunduğu Hessen eyalet yöneticilerini halkı teiaşa sürüklemekle suçladı. Kıuey Ren VVestfalya eyaleündeki etler de analiz edilmeye baslandı. Hıristiyan Demokrat Parti Gençlik örgütu, Başbakan Kohl'den 1987 seçimlerinden sonra mutiaka bir çevre bakanlığı kurulmasını istedi. CDU Gençlik örgütü Başkanı Böhr, lçişleri Bakanı Zimmennann'ı uzun süre radyasyon tehlikesinın bulunmadığuıı söyleyerek sorumsuz davranmakla suçladı. Haftalık " D e r Spiegel" dergisinin yaptığı son araştırmaya göre, halkın yüzde 69'u Çernobil kazasından sonra nükleer reaktörierin yaygınlaştınlmaşına karşı çıkıyor. Siyasi çevrelerde Çernobil kazasının 1987 seçimlerini dolayb yoldan etlcileyip SPD ile Yeşiüeri güçlendirebüeceği söyleniyor. Başbakan Kohl'ün Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov'a bu gibi durumlarda işbirliği yapılabilmesi için bir "Lloslararası Atom Konferansı" düzenlenmesi çağnsında bulunduğu, SSCB'nin de buna hazır olduğu bildiriliyor. Federal Alman Sağlık Bakanlığı daha önce bir açıklama yaparak içindeki iyot 131 miktan litre başına 500 bequereli aşan süt ve süt ürünlen ile bir kilosunda 250 bequerel iyot bulunan taze sebzelerin satışa çıkanlmamasını istemişti. Bu arada artan radyasyon miktarını göz önünde bulundurarak şu anda hamile olanlara kürtaj yapümasını öngören bazı doktorlann, bu isteği Sağlık Bakanlığı tarafından reddedildi. Al İttilıad: "Mübarek, FKO konusunda Kral Hüseyin'i ikna edemedi" KUVEYT (a.a) Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile Ürdün Kralı Hüseyin'in cuma günü Akabe'de yaptıklan görüşmede, "ÜrdünFKÖ uzlaşması" konusunda ilerleme sağlanamadığı bildirüdi. Abudabi gazetesi "Al İttihad"ın dünkü sayısında yer alan habere göre, Mısır Devlet Başkanı, bu görüşmede Ürdün iie FKÖ'nün uzlaşması için öneriler sundu. Akabe doruğu öncesinde FKÖ lideri Yaser Arafat Kahire'ye giderek Hüsnü Mübarek ile görüştü. Al İttihad'a göre Ürdün Kraü FKÖ konusundaki tutumunda ısrar ediyor. Kral Huseym, şubat 1985 tarihli ve "FKÖÜrdün heyetinin tsrail ile görüşme masasma oturmasım" öngören Amman anlaşmasının geçersiz kaldığını ve FKÖ ile siyasal kordinasyonun sona erdiğini 19 şubat 1986'da açıklamıştı. Al İttihad, Hüsnü Mubarek'in "Ürdün iie FKÖ arasında görüşmeler yeniden başlastn ve Mısır üçuncü taraf olarak bu görşümelere katılsın" şeklinde bir öneri yaptığını da bildirdi. "Yetkili Mısır kaynaklanna" dayanan gazetenin, aynı kaynaklann, bundan önceki ÜrdünFKÖ görüşmelerinde tutanak tutulmasmdan yakındıklannı belirtti. Bu kaynaklara göre, tutanak olmaması, taraflann karşılıklı iddialannı belgelendirmelerini güçleştiriyor. Kral Huseyin, Amman anlaşmasının, FKÖ'nün 242 sayılı BM Güvenlik Konseyi karannı tanımasını öngördüğünü öne sürüyor. FKÖ lideri Yaser Arafat ise, İsraü'in varlığını tanıyıp bağımsız Füistin devletinden söz etmeyen bu karan tek yanlı olarak kabul edemeyeceğini belirtiyor. FKÖ'nün 242'yi karşılıksız kabul etmesi, örgütün varolma nedenini ortadan kaldıracak nitelik taşıyor. Al İttihad'a göre Mübarek, son haftalarda Filistin konusunda ABD ve İsrail ile yaptığı temaslar konusunda da Krala bilei vprdi. Hindistanda doğum kontrolü Hindistan 'da 1952 yıundan bu vana sürdürülen doğum kontrol lygulamalan sonucu son lOyılia 37milyon doğumun önlendifi bildirüdi. Resmi verilere göre, ioğum kontrol uygulamasına *eçen ilk ülkeler arasında yer ılan Hindistan 'da aüe planlamaa çerçevesinde yapılan çeşitli ça'tşmalar ile son 18 yılda doğum •yranı binde41.2'den binde 33'e ndirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle