19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MA YIS 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 ISMAÎL GÜLGEÇ YAYEV DÜNYASINDA İNCELEME ARAŞTIRMA YÖNETEN ŞAHİN ALPAY HAYVANLAR Politik örgütienmeler taıihimiz Tank Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler (Mütareke Dönemi} Cilt II, Hürriyet Vakfı Yayınları, îstanbul 1986, 694 s. İLBER ORTAYLI Çok yakın zamanlara kadar, hatta günümüzde bile Türkiye^ nin 20. yüzyıl tarihi bilimsel soğukkanlılığm değil; anı, polemik ve ikincil kaynaklara dayanılarak yapılan bir tür siyasal propagandanın konusu olmuştur ve olmaktadır. Ancak, bu alanda mutlu bir değişme de başladı. 1960'lann sonlannda genç kuşak araştırmacılar bu alana el attılar. Mete Tiınçay 1967'de "Türkiye'de Sol Akımlar" adlı eseriyle siyasal partiler ve fikirler tarihimizin önemli bir yanını aydınlatan bir eser verdi. Ardından Ikinci Meşmtiyet ve Cumhuriyet dönemlerinin iktisadisiyasi tarihini başarıh monografi ve kaynak derlemeleriyle işleyen bir grup meslektas daha çıktı: İlhan Tekeli, Selim Ilkin, Sina Akşin, Zafer Toprak, Şükrü Hanioğlu ve Cemil Koçak, bu gruba giren isimlerden. Bu grup Osmanlıca kaynaklan, süreli yayın ve kitaplardan oluşan literatürün dışında arşivleri tanyor; hatta baalan yurtdjşındaki önemli arşivlerden de malzeme topluyor. Daha ilginci, bu grup, biçimsel tarih eğitiminden gelenlerden değil; siyaset büimi, sosyoloji, hukuk ve şe Prof. Dr. Thnk Zafer Tunaya. hircilik gibi disiplinlerden tarihçiliğe kayan kimselerden oluşuyor. YAKINÇAG TARİHÇİLİĞtMtZ Son yirmi yıJda yakınçağ tarihçiliğimiz önemli bir gelişme gösterdi. (Bundan sonraki aşamada aynı çağda Türkiye dışı dünya tarihi araştırmalannın da Türkiye'ye girmesi temenni edilir.) Sözü edilen bu gelişmede bir kişinin öncülüğünü, teşvikini, yıllar suren sabnnı görmezlikten gelemeyiz. 1940'larda anayasa hukukunu yeni bir yöntemle ele alan ve kaçınılmaz olarak tarihçiliğe yönelen Tank Zafer Hocayı kastediyoruz. Tunaya Hoca, uzun ve zor bir çalışma sonucu 1952'de "Türkiye'de Siyasi Partiler" adlı eserini yayımladığında, bu oiay olmuştu. Uzun yıllar hiç bulunmayan ve devamlı aranan bu kitabın ikinci baskısı, adamakıllı ge "Tunaya Hocanın önsözdeki bir cümlesi, ülkemiz yakınçağ tarihçilerinin acıklı durumunu açıklıyor. Bu cümle, araşlırmaya kapatılan arşivlerle ilgili. Tarihçilerimizin sadece sabırlı, dikkatli ve çalışkan olmalan değil, aynı zamanda çelik gibi sinirleri olması lazım." renler, Anadolu taraftarları ve Anadolu'yu destekleyen sol gruplar da faaliyettedir. Üzerinde çok konuşulan, kesin çizgüerle hükümler verilen, ama en az bilinen mütareke Istanbulu, burada verilen bilgilerle epey aydınlanıyor. Bu ciltte Osmanlı son devir tarihinin iki önemli partisi (tttihat ve Terakki ile Hürriyet ve ttilaf) olaylardaki rolleri nispetinde ele alınmış. Ancak Hürriyei ve İtibırın payı daha çok; o güya başrolü oynuyor. Ama görülüyor ki, iktidarda bile iktidar olamayan bir parti. Burada tek tek ele almamıza imkân olmayan 44 cemiyet ve parti üzerine hükümler ve vesikalar; bu cemiyetlerin kuruluşunu, propagandalannı, ilişkilerini, bir bütün olarak tanıtıyor. Bu araştırmalardan yararlanmak kitabın arkasındaki ayrmtılı iki dizinle koiaylaşıyor. Anadolu'daki parti ve cemiyetler, "Müdafaayı Hukuk Dönemi" başlığıyla gelecek ciltte ele alınacak. Tunaya Hoca'nın önsözdeki bir cümlesi, ülkemiz yakınçağ tarihçilerinin acıklı durumunu açıklıyor. Bu cümle araştırmaya kapatılan arşivlerle ilgili. Tarihçilerimizin sadece sabırlı, dikkatli ve çalışkan olmalan değil, aynı zamanda çelik gibi sinirleri olması lazım. Araştırmalanna yalmz bir öncü olarak başlayan; bir grup meslektaşını desteği, bilgisi, tavsiyeleriyle bu alana sokan Prof. Tunaya'nm bu büyük eserinin diğer ciltlerinin de en kısa zamanda yayımlanmasını diliyoruz. PİKNİK PİYALE M4DK4 / 1 I BUGÜN BENIM KENDISIVJE ... \ ) I (... ( POZ veS2MBM\ \ l'STEDl'. ) nişletilmiş olarak beş cilt halinde yayımlanıyor. tlk iki cildi çıktı. Avrupa'daki buyükelçiliklerimizin arşivleri, Türkiye'deki arşivler, Avrupa devletlerinin arşivleri gibi yeni kaynaklarla zenginleşen bu baskının ikinci cildi; mütareke dönemi îstanbulu'ndaki parti ve cemiyetler gibi renkli ve pek işlenmemiş bir konuya ayrılmış. Siyasal modernleşme tarihimizin vazgeçilmez müracaat kaynağı olan eserin bu ikinci cildi, mütareke döneminin alışılmışın dışında bir tasviriyle başüyor. Mütareke Îstanbulu'ndaki kültürel ve iktisadi hayat; anılara ve gazete ilanlanna kadar uzanan zengin malzemeye dayanılarak betimlenmiş. Îstanbul hayatımn siyasal yapısı bu ortam içerisinde daha iyi anlaşılıyor. Îstanbul hükümetine yandaş parti ve siyasal cemiyetler (içlerinde aynlıkçı olanlar da dahil) 40 kadardır. Öte yandan tttihatçılığı sürdu 9^ 0 ^ fflZLI GA2ETECİ 5ONUÇTA UEPIMıZ. Bl UâLTLARIM krAWŞTlRIU)l6IWt ©İLIY0(?OUK DA, ICAf?IŞTlRAW Ki/V\ OMU ' " • NECDET ŞEN Kısa... Kısa. M u Weber/SOSYOLOJt YAZILARI, Der. H.H. Gerth ve CW. Mills, Çev. Taha Parla, Hürriyet Vakfı Yayınları, 1986, 390 Çağdaş sosyoloji biliminin kuruculanndan biri olan Max Weber'in (18641920) kimliğini ve temel göruşlerini öğrenmek için artık dilimizde yeterli kaynak oluştuğu söylenebilir. Geçen yıl Fontana/AFA "Çağdaş Ustalar Dizisi"nde Donald McRae'nin Weber konulu incelemesinin (Çev. Nur Vergin) ardından Weber'in Türkçeye çevrilen ilk yapıtı Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu (Çev. Zeynep Aruoba) yayımlandı. Şimdi de Amerikalı tanınmış sosyologlar Gerth ve Mills'in derledikleri, VVeber'in sosyoloji ve siyaset biliminin çeşitli temel alanlarına ilişkin y#alanndan seçmeleri kapsayan lcitap, Hürriyet Vakfı Yayınları arasında basıldı. Taha Parla'nın titiz ve güvenilir çevirisiyle dilimize kazandırümış olan kitabın ilk bölümünde Gerth ve Mills'in Weber'in kişiliği ve düşünceleri üzerine uzunca bir yazıları yer alıyor. M. Hasane>n Heykel/ÖFKENtN SONBAHARI; BİR FİRAVUNUN SONU, Çev. Ahmet Şişman, fn«an Yayınları, İstanbul 1986, 325 s. Mısır'da 1952 devriminden sonra yarı resmi El Ahram gazetesinin yöneticiliğini yüklenen, daha sonra Enformasyon Bakanı olan Hasaneyn Heykel, Başkan Nasır'ın en yakın danışmanIan arasındaydı. Başkan Sedatla duştüğü siyasi görüş aynlıkları nedeniyle görevlerinden ayrılmak zorunda kaldığı gibi, sonunda hapsedildi. 1986 başlanndan itibaren yeniden yazmaya başlayan Heykel, bu kitabında Enver Sedat"ın yaşamöyküsünü anlatıyor. Ve şu soruyu yanıtlamaya çalışıyor: "Niçin Batıda kahraman, uzak görüşlü devlet adamı olarak görülen bir adam, kendi ülkesinde arkasından yas tutacak birini bulamıyor?" J. KuronK. Modzelevtski/TEKELCtBÜROKRATtK SOSYAIİZM, Çev. Doğu Perinçek, Kaynak Yayınları, Şubat 1986, 214 s. Polonya'da muhalefetin önde gelen temsilcileri arasında yer alan Kuron ve Modzelewski'nin Polonya Birleşik İşçi Partisi'ne gönderdikleri açık mektup ile Dayanışma hareketinin başhca kuramçıiarından Jacek Kuronun 19771984 doneminde kaleme aldığı yazılar bu kitapta toplanıyor. "Reel sosyalist" ulkelerin sosyoekonomik ve politik yapılan üzerine çözümlemeleri içeren bu kitapla ilgili bir yazıyı önümüzdeki haftalarda yayımlayacağız. llkay Sunar'la "Toplum ve Düşün" üzerine söyleşi "Birbirimizi dinlemek ve anlamak istemiyoruz" tlkay Sunar'm sosyal bilimlerdeyöntem sorunlan üzerine bir araştırma niıeliğindeki Düşün ve Toplum adlı kitabı, ilk kez 1979 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı; fakat basılmasından hemen sonra değişen hükümetin yeni bakanhk yöneticileri tarafından, diğer on yedi kitapla birlikte, dağıtım ve satıştan alıkondu. Boğaziçi Üniversitesi öğretim iiyesi Doç.. Dr. llkay Sunar'la, şimdi Birey ve Toplum Yayınları tarafından yeniden basılan kitabı üzerine konuştuk. Sayın Sonar, Düşün ve Toplum daha önce 1979'da Kültür Bakanlıgı'nca basdmış fakat dağıtılmamıştı. Balıanugın bu rutumu sizce nasıl açıklanabilir? SUNAR Doğrusu, kitabın neden dağıtılınadığmı ben de bilemiyorum. Kitapla ilgili bana ulaşan tek eleştiri, kitabın diliyle ilgili olarak bir gazetede çıkan bir başyazı. Bir konferansta verilen bir bildiriye dayanılarak yapılan bu eleştiride Düşün ve Toplum, öz Türkçeciliğin Türkçe üzerinde yaptığı "tahribat"a örnek olarak gösteriliyor. Söz konusu "tahribat" ise öz Türkçenin "uydurmaca" ve anlaşılmaz olması. Her şeyden önce şunu söyleye>im: Kesinlikle anlaşılır bir dil kullanılmasından yanayım. Yapılan bu eleştirinin haksızlığı ise bazı gerçekleri görmezlikten gelmesinden kaynaklanıyor. Bildiğiniz gibi, Almanca, Fransızca ve Ingilizce gibi dillerde gelişmiş bir de sosyal bilimler ve felsefe dili vardır. Bu konulara hiçbir ilgi duyulmadan, asgari bir çaba gösterilmeden bu dil öyle hemen, kolayca anlaşılmaz. Kaldı ki, bu konuda Türkçede daha temel bir sorunumuz var. Türkçede oturmuş, yerleşmiş bir sosyal bilimler ve felsefe dili gelişmemiştir. Bu nedenle, kitabı yazarken ben de dil açısından zorlandım. Ulaşabildiğim sosyal bilimler ve felsefe sözlüklerinden yararlandım, ama yine de dil sorununu aştığımı soyleyemem. Bu sorunun aşılması zaman alacak, çünkü bu dillerin gelişmesi Türkiye'de sosyal bilimler ve felsefenin gelişmesine bağlıdır. Uydurmacılıkla da yasakçılıkla da dil sorunu çözülmez. Dili dışmda, kitap ile ilgili bana ulaşan başka bir eleştiri olmadı. Fakat, aklıma gelen bir husus da şudur: Kitapta Marx ile ilgili bir bölüm, Lukacs ve Althusserl gibi Marksist düşünurler üzerinde bir başka bolümün olması bakanlığın tutumunda rol oynamış olabilir. Bu bölümler nasıl bir rol oynamış olabüir? Şu nedenle sonı>orum; bu bölümlerde Marx ve Marksizmle ilgili ciddi eleştiriler de yer alıyor. SUNAR Burada da temel bir sorunla karşılaşıyoruz. Aynı dil konusunda olduğu gibi, bu sorun da sosyal bilimler ve felsefedeki gelişm&.düzeytmizle ilgili. Bu alanlarda biz henüz beürli bir tartışma düzeyinin üstüne çıkabilmiş değiliz. Burada bir kısırdöngü var: Sosyal bilimlerde azgelişmiş olmamız, beürli bir tartışma düze>rinin üstüne çıkmamızı önlerken, tartışma düzeyimiz de gelişmemizi önlüyor. Bu nedenle, Türkiye'de sosyal bilimler ve felsefe ile ilgili konularda yazmak, tartışmak çok zor. Marx ve Marksizmle ilgili konularda düşünmek, tartışmak, eleşKısacası, toplum ve toplumsal bilgi nasıl mümkün olur? Batı düşüncesinde, bu sorular "insan felsefesi"nin ana konulannı oluşturur. Kitapta bu sorulara Batı düşüncesi içinde gelişen iki temel gelenek açısından ışık tutmaya çalıştım. Bu geleneklerden bir tanesi, günümüz sosyal bilimlerinde yaygın kabul gördüğü şekliyle, doğalcıpozitivist yaklaşım olarak nitelendirilebilir. Doğalcı görüşün özünde, toplumsal yaşamın doğal nitelik taşıyan nedenlere dayalı olduğu iddiası yatıyor doğal ihtiyaçlar, irtsan doğası, doğal koşullara uymak zorunluğu gibi. örneğin, klasik iktisatta "maksimizasyon" ilkesi doğal bir güdü olarak ele alınırken, Marx'ta toplumun temelini altyapısını oluşturan uretim süreci, doğal ihtiyaçlardan kaynaklanır. Doğalcı toplum anlayışıyla uyum halinde olan pozitivist bilginin ise üç temel niteliği var: Bilginin kaynağını empirik gerçeklikte arayış, evrensel yasalara dayalı açıklama biçimi ve bilgi ile gerçeklik arasındaly ilişkiyi bir denklik veya yansırna ilişkisi olarak ele alış. Pozitivizm ve doğalcılık, gerekirci (determinist) bir dünya görüşü içinde birbirleriyle bütünleşiyorlar. Toplumsal yaşamı, değişmez nitelik taşıyan nedenler belirler, bilgi ise ancak doğal yasalar tarafından yönetilen dünyayı yansıttığı zaman biüm mertebesine ulaşır gibi görüşler, pozitivizmin bazı temel unsurları. Kitabtnızda bu dogakı yaklaşımı, Batı düşüncesinde gelişen ikinci bir gelenek açısından eleştiriyorsunuz. Bu yaklaşunı da biraz açıklar mısınız? SUNAR Batı düşüncesinde "insan felsefesi" ile ilgili olarak gelişen ikinci geleneği, günümüz sosyal bilimlerini yönlendirebiletek bir alternatif olarak, kitapta "derin yorumsama" (hermeneutik) olarak adlandınyonım. Doğalcıpozitivist yaklaşırmn yetersizliklerüıi ve yarattığı sorunları geniş ölçüde aşabilecek bir yaklaşım olarak görüyorum bu ikinci yaklaşımı. Kitapta, doğal olduğu varsayılan nedenlerin gerçekte toplumsal olduklarını, toplumun ise "sembolik" bir nitelik taşıdığını göstermeye çalışıyorum. Gerçekte, toplumun doğal değil, doğanın toplumsal (sembolik nitelikü) olabileceğini bilim feslefesindeki son gelişmelere dayanarak açıklamaya çabşıyorum. Pozitivizmin yetersizlikleri olarak ise, salt empirik bilginin olanaksızhğı; evrensel olarak kabullenilen genellemelerin özellikle sosyal bilimlerdeki sınırlan; bilgi ve dünya arasındaki ilişkinin bir denklik veya >ransıma değil, bir "kuruluş" ilişkisi olabileceği konulan üzerinde duruyorum. En son aşamada, pozitivizmin, doğayı ve toplumu denetlemeye yönelik "faydaa" felsefe ve dünya görüşünün ürünü olduğunu açıklamaya çalışıyorum. *&u hangame içinda bir de baktım hanzlcâfc saabi gelmış... Ulan gidicaaz ha, yok yo/una .'.. Noolucak ş'tmdi *?.. 8i yanöa t uçaksavarlar, öc z f< yanda paraşütkzrı ttrtıklayan b'ır manyak ... Yani aşagı atlasan sakal, yukarı at/assn vatanmitet Ç,aksrya... Böyte boktan b'ı durumda naapıhr"* 26 ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI AGAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAIS kıskandftmak iç/ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA\ Mayıs NASREDDİN 3AH 1696 'PA SUGÜN, ıRAN UÜIOlMOARl NASRBPCHH ŞAH, BİR SuiKAST SOHUCU, 65 YAŞlNDA ÖtOÜIZÜLOÜ. GENÇ YAŞTA TAHTA ÇlKAN NASREDtMU fAH, İLK Y/LLAR YONETİMt, VE2/R TA*J HAfJ'A BtRAKMrf, YAPILAM LİBERAL REFORMLA& PA DESTBIOSMİfri. ANCAK., rAKİ HAKJ'IM 1651'DE ÖLÛÛR.ÜLMESİ, R£FORMILAfil AKSATMIŞTI, YİNE PE, YOL YAPlMt, EĞİTıM VE POSTA HİZMETLEGıtJPE İLSRLEMELER. OLMUfTV. NASREOPİM ÇAH ZAMAKltKlOA ORTAYA ÇIKAN SAS A[>U BiK CW AOAMI, SEKLBNEM ıMAM OLPU6US1Ü SÖYLİyEfZEK YENİ Bl£ ME2HEP fCUÜMUS, ı'SYAM ÇUCARMIŞTI. ŞAUI PA İNAUCIUA 8OYUN EĞMBYE ÇAĞIÜAM BAg'lN ISYANI, MNLI 8/1? BİÇİMPE gAS r/R/LMIŞ, K.EA/PİSİ DE IDAM EOİCM/fTi. ANCAK BÜ~ TUN 8u OLAYIA/Z ŞAHIU PÜŞMAMLARINI ARTfZ Doç. Dr. tlkay Sunar. K tirmek ise daha da zor. Konuyu hemen suçlarcasına ideolojize ediyoruz, kamplanmızı aüyoruz ve slogancıjığa kayıyoruz. Beürli bir derinliğe ve olgunluğa ulaşmayı bir kenara bırakın; birbirimizin ne dediğini dinlemek, anlamak bile istemiyoruz. Işte, Düşün ve Toplum böyle bir yaklaşımla değerlendirilmiş olabilir. Bu kısırdöngüyü bir yerinden kırmamız gerek; uzun vadede bunun felsefe ve sosyal bilimlere gereken özeni göstermemizle mümkün olacağı kanısındayım. Duşün ve Toplum'a gelince, zaten kitabın temel konusu Marx ve Marksizm değil, pozitivizm ve doğalcılıktır. Kitabın temel konusu pozitivizm dediniz. Şimdi. bize bu konuda kısaca bilgi verebilir misiniz? SUNAR Kitapta iki temel soruya cevap arıyorum. Toplum dediğimiz gerçekliğin niteliği nedir, toplumu anlayabilmemize olanak tanıyan bilgi türü nedir? 50 YIL ONCE Cumhuriyet 1 mayıs bayramı Bugün 1 mayıs bayramı dolayısıyla hususi ve resmi daireler ve mektebler kapalı kalacaktır. Bugün isürahat eden halk kırlara giderek gezecekierdir. 1 mayıs bayramı münasebetile şehrimizdeki Sovyet konsolosu bugün Istanbuldaki Sovyet kolonisinin tebriklerini kabui edecektir. Kabul merasiminden sonra Sovyet vatandaşları grup halinde Buyükdereye giderek I mayıs bayramını kırlarda kutluyacaklardır. Mayısın birinci günü • Almanyada "bahar bayramı" ilan edildiğinden bu gece Istanbuldaki Almanlar saat 8.30 da Yüksekkaldırımdaki Alman kulubünde toplanacaklardır. Merasime riyaset edecek olan Alman konsolosu Alman Toepke bu münasebetle bir nutuk / Mayıs 1936 söyliyecektir. tstanbuldaki A vusturyalılar da gece saat 9 da Beyoğlundaki Şimal sokağında bulunan Avusturya kulübunde 1 mayıs bayramını tesid edeceklerdir, 19361986 Yeni otelin henüz bitmemiş olması gözönünde bulundurularak fazla ihtiyacı karşılamak için mevcud otelterde tertibat almmıstır. Idare, herkesin otellerden istifade edebilmesi için otel ve lokanta ücretlerinde yüzde 40 tenzilat yapmış, ayrıca vapur, otobüs, banyo, lokanta masrafları dahil olmak üzere ucuz komple biletler tahsis etmiştir. Yalova kaphcaları bugün açtİıvor Yalova kaplıcaları bugünden itibaren umuma açılacaktır. Kaplıcaiar idaresi bu yıl halkm rağbetini arttırmak için iyi bir surette hazırlanmıştır. CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ'NDEN HABERLER ve Savaşın Gündüz ve Geceleri/ Eduardo Galeano/ 900, 004.061 Sorgu/H.AUegP.Karovessis/ 500, 061.028 Sinema Dersleri/ Eisenstein/1000, 061.027Belgesel Sinema/ Bilgin Adalı/ 700. DUYURU t.Ü. VETERİNER FAKÜLTESİ DEKANLIĞINDAN Fakültemizin Avcılar'daki binalannda çaiıştınlmak üzere askerliğiru yapmış, en az lise mezunu, daktilo büir, 657 sayılı yasanın 48. maddesindeki şartlara uygun olarak eleman alınacaktır. Müracaatlann 14.5.1986 günü saat 17.30'a kadar Dekanlıgımıza (Tıbbiye Caddesi No: 11 Selimiye/İSTANBUL) adresine dilekçelcrine ekleyecekleri fotograf, diploma sureti, nüfus cüzdan sureti ile şahsen müracaatlan rica olunur. Yazılı sınav 20.5.1986 günü saat 10.00'da Dekanhgımızda yapılacakur. Basın: 18422 Haftanın kitapları Bu haftanın yeniyaymdanan roman, deneme, inceleme ve şür kitapları, fiyat ve kod numaralan ise föyle: 060.007 Sosyoloji Yatuan/ Max Weoer/ 1363.63, 022.217 Günler luz Rengi/ Başaran/ şür/ 400, 066.050 Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği/ Milan Kundera/ roman/ 1363.63, 272.004 Uçurtmayı Vurmasmlar/ Feride Çiçekoğlu/ deneme/ 500, 001.057Oyunun Kuraü/ roman/ L.Sciascia/ 800, 086.145 Eylem Adamlan/ roman/ J.Laffitte/ 1100, 077.049 Köpek Diogenes/ D.SalomonA.Vexliard/ 500, 004. 060Aşkm KİM? NEREDE? NE ZAMAN? NE KADAR? REKLAM YAPTI? BASIN REKLAMLARI ETÜDÜ RADYO VE TV REKLAMLARI ETÜDÜ MART 1986 SAYILARI ÇIKTI Gazetelerde sayfalara ve boyutlara, Îstanbul ve Ankara radyolarında sözcüğe, TV'de zamana ve kuşağa göre: AYIN EN ÇOK SATAN KİTAPLARI DENEMEEVCELEMEBELGE 2.4.198629.4.1986 Sn 1 2 3 4 5 I 7 I I M: U7JM 027J34 KUm 117X3 MB.2S4 075.112 152.338 117M2 OVJB&Z Kttaktı Mıftazan: Dostum Mozart/Madır Nadi Dusünüyorum Ûyteyse Vurun/llhan Setçuk Hukuksuz Demokrası/Halıt Çeienk Bın Insan/Ert»l Tusalp Ah Bız ödlek AyOınlar/A2iz Nesın Bomba DavasıSavunmaI/Taiat Turhan Mudahalenın Ayak Sesien/Cuneyt Arcayurek 12 Mart'a Beş Kala/CeM GOrten Onikıden Onıta'y&'Aii Sırmen Hyıo: 7Nı •Mb 72* M0. 1227.2% BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ REKTORLÜĞÜNDEN Üniversitemiz Yabana DUIer Yuksekokulu'nda açık bulunan Okutman ve öğretim Gcrevlisi kadrolanna 2547 Sayüı Yülcsekögretiro Kanununun 31 ve 32. maddeleri uyannca Ingilizce ögretmek Ozere Okutman ve ÖJretim Gorevlüeri alınacaktır. Adaylann ilanın yayın tarihinden itibaren 15 gün içinde mezuniyet belgeleri ile ilgili okul müdurlügune başvurmalan duyurulur. Sınav 26.5.1986 tarihinde yapılacakor. Basın: 18294 1112ı 10 071021 Sandıno'nun Kıztarı/M.Randall 700. Miktan ne olursa olsun, beden ALKOL'ün tahribatından kurtulamaz. YEŞİLAY MAL VE HtZMET GRUPLARl İLE SEKTÖRLERİN REKLAM HARCAMALAR1 İSTATİSTİĞ1 ÖDEMELİ CÖNDERİLİR. Basın 8.500 TL. Radyo 7.500 TL. TV 7.500 TL. (Aylık) PEVA Beyoğlu, tmam Sok. No: 1/4 ÎSTANBUL TeL 145 66 47
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle