23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MA YIS 1986 • • • * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/15 UĞUR MIMCU GOZLEM Ankara olayı ABD için politik koz (Baştarafı 1. Sayfada) diriyor. Ankara olayından ABD'nin Libya'ya yönelik yeni sonuçlar çıkanp çıkarmayacağı konusundaki sorularımızı ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 6475225 nolu telefonundan Amerikan makamlanna yönelttik. Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi'nin yardımıyla görüştüğümöz bakanhk mensubu, "Ankara olayının Amerika'nın Libya'da yeni girişimlerine yol açıp açmayacağı" sorumuzu şöyle yanıtladı: "Ankara'daki Amerikan Subay Kulübü'nii 18 nisanda bombalama girişiminde kullanılmak istenen el bombalannın Libya Halk Bürosu personelince saglannuş olduğunu kuvvetle gözöniine alacagız. Tttrk savcının bn konudaki soruşturmasının sonuçlanndan haberdanz. Sonıştarmayı yürüten Türk makamlan ik Uişkide bulunan Türk yetkililerle leraas halindeyiz." Söz konusu yetkili cümlesinin ilk bölümüyle Libya'ya yönelik yeni bir operasyon için açık kapı bırakırken, son bölümüyie Türkiye'nin soruşturmayn "egemen bir devlet olarak" yürüttüğünü ima etmiş oldu. Aynı yetkili konuşmamn cereyanı içersinde "Türk makamlanyla yakın işbirliği içindeyiz. (We are very closely working ıvith them). Hayli memnunuz. (We are very pleased) Ama Washington da Beraard Kalb dışında kimse bu konuda konnşmakta yetkili degil" diyerek enformasyonun dışarıya akışındaki kısıtlamalara dolaylı olarak dikkat çekti. Böylece hem konuya atfedilen önemi vurguladı, hem de Amerika'nın en azından belirli bir süre "konunun büyümesini kontrol aJUnda tutmak" eğiliminde olduğunun işaretini verdi. Bu sezgimizin doğru olup olmadığını sorduğumuzda da "Kısa vadede Libya'ya yöneiik yeni bir harekâta girişmek konusunda kamuoyunun baskısına maruz kalmak istemiyoruz" dedi. Bu cevabıyla Stratejik Araştırmalar Enstitüsünden Robert Hunter'in "Tokyo zirvcsinden önce Libyayı vurmayız" şeklindeki izlenimini de teyid etmiş olBu konuşmadan sonra ABD Dışişleri Bakanlığı'nın terör konusunda uzmanlaşmış şubesinin 6477698 nolu telefonundan bir bakanlık mensubu ile konuştuk. Söz konusu yetkili "Ankara'daki sabotaj girişiminin Libya misyonunun iist düzey raensupları ile olan bağını Türk yetkiliierin dikkatine sunduk" dedi. Bu bağın Libya'ya yönelik bir operasyon ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağı konusunda ise "KanıtJan bekliyoruz" şeklinde konuştu. Ancak aynı yetkili "Kullanılmak istenen patlayıcıların menşei" konusundaki sorumuza ise yeni bir iddia ile yanıt verdi. "Bunlar balen Libya ordusunda bulunan el bombaları. Daba önce Lübnan'da ve Erraeni olaylannda göriilen cinsten. Doğu Bloku'nun destabilizasyon çerçevesinde dışanya sızdırdıgı silanlar ' "Amerika'nın konnyu alçak perdede tulması, bu konuda yeni stratejiler gelistirdiğinin işareti mi" şeklindeki sorumuza ise, "Beriin olayında kanıtlar ABD makamlan tarafından sağlanmıştı. Ankara olayında kanıtiar dolayh" yanıtını verdi, "Çünkü talimatlar kişisel lemaslarla gitti" dedi ve Amerika'nın olayla îlgili bilgilerin Türk kanadınca açıklanması yanhsı olduğunu söyledi. Bu yanıtıyla da dolaylı olarak Berlin'deki diskotek olajina dikkat çekti. ABD, Beriin olayı sırasında Bonn Büyükelçisi Rkhard Bart'un, Alman hükümetinden önce açıklamalar yapması nedeniyle yoğun eleştirilerle karşı karşıya kalmıştı. "Talimatlar, kişisel temaslaria gitti" derken de, "diplomatik şifre ile gitmediğini" ima etmiş oldu. ABD Savunma Bakanlığı'ndan iyi haber çıkarmakla tanınan U.S. New and World Report dergisi, geçen haftaki sayısında "şifre" konusunda şu haberi vermişti. "Amerika'nın Berlin'deki diskotegin Libyalılar tarafından hnmhalandı^ını. 'kesin kanıtlar var' diyerek iddia elmesi, ama bu kanıtları açıklamamasının nedeni, Libya'nın diplomatik şifresini çözmüş olması. Diplomatik şifre merkezlerinin temsilcilikleriyle teraas kurduğu yüksek frekanslı bir haberleşme yontemi. Amerika, bunu Ortadoğu ve Avnıpa'daki dinleme istasyonlan ile yakalayabiliyor. Amerika, halen L'çüncü Diinya ülkelerinin yüzde doksanının diplomatik şifrelerini çözmüş durumda. Berlin olayında kanıtları ortaya çıkarmamalarının nedeni, Libya'yı yeni şifre yapmaya ilmemek." Libya misyonunun böylesine ağır suçlamalarla karşı karşıya olması, Amerika'nın Libya'ya yönelik pozisyonunu nasıl etkiIer? Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı) ve Dışişleri Bakanlığı ile yakın ilişkileri olan ve hükümet fonianndan yararlanan Center for Strategic and International Studies kurumundan Robert Hunter, bu konudaki sorularımızı yanıtladı: Sanıklann bombalan misyon mensupları aracılığı ile elde ettigini itiraf etmesi ABD'nin yeni bir askeri operasyonuna yol açar mı? HUNTERBu konudaki aynntılar üzerinde sınırlama talimatı var, fakat benim bu konudaki tahminim bugün ile Tokyo zirvesi arasında geçen sürede Amerikan hükümetinin Libyatya yönelik herhangi bir askeri girişimde bulunmayacağıdır. Buna karşüık terorizme karşı kootdineli mücadele için müttefikle;rine ağır baskı yapacaktır. Sonuç getirir mi? HUNTERBaalannda ya;rar; diğerleri eski tavırlannı sürdürür. Libya misyonuna yönelik suçlamalar hayli ağır. oysa Amerika çok daha bafif suçlamalarla yiizlerce kişinin ölümüne yol açan askeri bir operasyon ger;çekleştirmişti? ; HUNTERİşte bu yüzdenî Libya'ya askeri bir saldından ziyade, bu kanıtlann Tokyo'ya götüriileceği mütalaa ediliyor. Tahmin ediyorum ki, Reagan, Ankara olayını "Libya'ya ger,çekleştirdigi askeri saldında ne kadar haklı olduğunu gösternKİİ için" kullanacak. ' Hunter ile birlikte uluslararası ün kazanmış dergi ve gazetelerin de dikkat çektiği bu konu, Türkiye'yi 46 mayıs tarihlerinde Tokyo'da yapılacak "Ekonomik Zirve" gündeminin birinci maddesi haline getirecek. (Baştarafı 1. Sayfada) Sovyetler'in ölü sayısını gizli tuttukları, gerçek ölü sayısının çok fazla olduğu da ileri sürülüyor İsveç'te su içilmemesi ve nehir sularının kullanılmaması kjin uyarılar yapılıyor. Nükleer tehlike konusunda bugüne dek kitaplar ve yazılar yazıldı; toplantılar ve gösteriler düzeniendi. Bir avuç insan, yıllardır, nükleer tehlike konusunda kamuoyunu uyarmaya çalıştı. Türkiye'de, Ankara SBF eski öğretim üyelerinden Dr. Haluk Gerger, bu konuda çok nefes tüketti. Yazılar yazdı, kitaplar yayımladı. Artık "öemokmsi literaturü"ne yerieşen tanım ile ~I4O2W olarak, yaşamını üniversite dışında sürdürmek zorunda bırakılan Dr. Gerger, bu tehlikeyi anlatıp durdu. Böyte büyük kazalar ve nükleer savaş olmadan kimse bu uyarılara pek kulak asmaz. Kaza ve savaş olunca da iş işten çoktan geçmiş olur. Nükleer santrallarda meydana gelen kazalan öntemek kolay olmuyor. 1979 yıiında ABD'nin Pennsytvania eyaletinde Harrisburg yakınlarındaki kazadan sonra Sovyetler Biriiği'nde Kiev nükleer kazasına tanık olundu. Düşünün ki, ABD ve Sovyetler bu alanda da gelişmiş iki sanayi ülkesidir. Dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip ABD ve Sovyetler'de nükleer kazalar önlenemiyorsa bizim gibi ülkelerde bu tür kazalar hiç önlenemez. Bu kazalan gördükten sonra, "Akkuyu" ve Sinop'taki nükleer santrallar konusunu yeniden gündeme alabilir miyiz? Ne gezer? Atı alan Üsküdar'ı geçmiş bile. Hem "Allah kerim abi, bisey clmaz!" • • • Afgan Devlet Başkanı Babrak Karmal'ın görevinden alınacağı söyleniyor. Sovyetler'in resmi yayın organı Pravda gazetesinde Karmal'ı eleştiren yazılar da yayımlanmaya başladı. Ûlkesine yabancı ordulan çağıran devlet yöneticilerinin ortak sıfatı "hain"''ir. Bizim Sultan Vahdettin, Norveç başbakanlarından Ouisling ve Karmal da aynı ihanetin değişik ornekleridir. Karmal, Sovyet ordularını çağırdığı anda artık "devlet başkanı" değil, Sovyetler'in bir "memuru" olmuştu. Şimdi Sovyetler, memurlarım değiştirmeye karar vermiş bulunuyortar. Bu örnek, usaklıgın kimseye yaran olmadığını göstermektedir. Sosyalizm, her ülkede "siyasal ve ideolojik bağımsızlığı" sağladığı ölçüde yerleşecektir. * • • Bugün 1 Mayıs.. Polonya'daki Marksist Leninist etiketli askeri currta, Komünist Partisi'nin düzenleyeceği törenler dışındaki bütün toplantı ve gösterileri yasakladı. Amaç, "Bağımsız Dayanıama Sendikası"n\n 1 Mayıs gösterilerini engellemektir 1 Mayıs günü siyasal gösteri yapmak Türkiye'de de yasaktır. Bizde sözde demokrasi var; ancak bu tür gösterilere izin yok. . Son yıllarda 1 Mayıs törenleri acı olayfarla noktalandı. Bugün, 1 Mayıs bütün NATD ülkelerinde kutlanıyor. Hiçbirinde yasak değil. Biz bu olayı çok büyüttük. Sağ kesim 1 Mayıs törenlerini neredeyse "komünist ihtilalF sayacak gerilim(ere girdi. Sol kesim içinde bazı fraksiyonlar aynı gerilim ile neredeyse 1 Mayıs gününü bir devrim başlangıcı sandılar. Ve 1 Mayıs 1977 günü, karanlık odaklann da kışkırtmalan ile o kanlı olay yaşandı. Bu olayda o karanlık çevrelerin sorumluluklarını hiç unutmadık. Ama biz de bir "özeleştiri" yapalım. Bu olayda Iraksiyon çtlgrnlığı"nır\ da hiç payı yok mudur? Neydi o akıl almaz suçlamalar ve birbirlerini düşman sayan o sol fraksiyonlar? 1 Mayıs bir ^komünist bayramı" değildir. Bir anarşist töreni değildir. Bir terörist kutlaması değildir. Ya nedir? 1884 yıiında Amerika'da Chicago'da, bir sendikanın çalışma süresini günde sekiz saat olarak sınırtayan karan üzerine, polis tarafından işçilere ateş açılmasından sonra 1889'da Paris'te toplanan 2. Enternasyonal'in birinci kongresinde bu günün "işçi bayramı" olarak kutlanması kararlaştırıldı. Bu günün bayram olması, Amerikan sendikacılannın önerisi ile gerçekleşti. 1 Mayıs'ın Sovyet devrimi ile, Lenin ile, Stalin ile ilgisi yoktur. Türkiye'de 1 Mayıs, 1921 yıiında işgal altındaki İstanbul1 da bile kutlanmıştır. 1922'de Ankara hükümeti, 1 Mayıs işçi bayramını kutladı. 1935 yıiında çıkarılan bir yasa ile 1 Mayıs Bahar Bayramı" olarak kabul edildi. 1976 yıiında DİSK bu günün "işçi Bayramı" olarak kutlanması kararını aldı. 1977'de o kanlı 1 Mayıs yaşandı. Ülkemizde ilk sendikal çalışmalar, 1871'de İstanbul'da "Ameteperver Çem/yeö"nin kuruluşu ile başladı. Kurtuluş Savaşı yılarında Istanbul hükümetine karşı, tramvay, tünel ve "Şirketi Hayriye" grevleri yaşandı. Üikemizde sendikacılık 27 Mayıs Anayasası ile güç kazandı. 61 Anayasası ile verilen sendikal haklar, 82 Anayasası ile geri alındı. Türkiye'de Batılı anlamda demokrasi yerleştiğinde, işçiler ye tüm emekçıler yasal partilerin ve sendikalannın öncülüklerinde, elbette, 1 Mayıs gününü "emekçi bayramı" olarak kutlayacaklardır. LAROUSSE 2 1 . VÜZVIIin t e k " T BUYUK Ö Ü SÖZLÜK VE ANŞİKLOPEDİSİ EKİMDE TÜRKÎYE'DE, TÜRKÇE VE RENKÜ Büyük Larousse ° P ' a m 2 6 d i l < * e yayımlanan Büyük Larousse, 134 yılhk ansiklopedik sözlük geleneğinin en olgun, en gelişmiş ve en seçkin eseridir. Türkiye'de yayımlanan son Larousse'tan bu yana tam 20 yıl geçti ve bu 20 yılda çağdaş dünyanın tüm bilim dallarında meydana gelen değişiklikler günlük sözcüklere ve bilimsel terimlere de yansıyarak yeni kavramlar, yeni prensipfer oiuşturdu. Eski Larousse çağdaş olma özelliğini yitirdi. Şimdi kıtaplıklar, genişletilmiş ve yenilenmiş şekliyle yepyeni bir Larousse; Büyük Larousse'u kazanıyor. 5 yıl sonra tamamlandığında Büyük Larousse Türkçenin gelmiş geçmiş en büyük başvuru kaynağı ve 21. yüzyılın ansiklopedisi olmanın haklı gururunu taşıyacaktır. ANKARA'dan YAIÇIN DOĞAM (Baştarafı 1. Sayfada) özal iktidarında politika ile Oysa, önceki günkü Bayındır ekonomi bir kez daha bağdaşmılık Bakanı Safa Giray'ın ANAP yor. Çünkü ekonomik yönden grubunda dile getirdiği "yatmrn hükümet "parasal program heayıklamalan" ile birlikte ciddı deflerine uymayı ve enflasyonu bir tartışma başladı. Yatınmlar düşürmeyi" amaçlıyor. Buna ayıklanıp azaltılsın mı, yoksa ön karşüık bir grup, politik olarak ceden belirlenen programa göre yatırımlarda kesintiye gitmenin yürütülsün mü? Safa Giray, en "olmazhğını" savunuyor. Ama azından kendi bakanlığını ilgi ekonomik olarak da bir başka lendiren yatırımlarda indirime grup "parasal hedefler ve enflasgitmek, öngörülen yatınmlann yon oramnı" hesaplıyor. Yatıbazılannı gelecek yıla ertelemek rımlarda kısıntıya giderek paraistediğini söyledi. Söyledi ve sal hedeflerin şaşmamasına çaANAPgrubundan da tepkigör lışıyor. Hatta ekonomik birimler "Temmuz ayından itibaren, yadü. Bazı ANAP milletvekilleri kendi seçim bölgelerinde seç ni tam yatırım mevsiminde, yamenlerine söz vermişler ve '^w şu tınmlann daha da azaltılmasuıdan yana" bir görüşte ısrar ediyatınmm gerçekleşeceğini" açıkyor. Temmuz ayında tabanfiyatlamışlardı. Şimdi nasıl olacaktı larının çiftçiye ödenme zamanı da ANAP'lı milletvekilinin ver geleceğini, yatınm harcamalarıydiği söz havada kalacaktı? Tar la birlikte para miktanmn pomtışma buradan çıktı. Bunun üze palanacağım öne sürerek, '^Çiftrine Başbakan özal konuya el çiye ödeme yapılması gerekir, o koyup "Bir daha bakalım"diye halde yatmmlardan . kısmak rek grubunu yumuşattı. zonınludur" mantığmı işletiyor. Aslına bakarsanız, Özal hüküözal şimdi bu iki görüş arasınmeti, toplam yatırımlarda iki kez "kesbaiye"gitti. Yatınmlan önce da sıkıştı. Buna rağmen, gayet yüzde sekiz oranmda azalttı. soğukkanlı bir biçimde televizyona çıkıyor ve "Yatırımlar Aradan bir süre geçti, bu kez Matiye Bakanlığı'nın bütçe uy artacaktır" diyor. "Karakolda gulaması nedeniyle yayımladığı doğru sö'yler, mahkemede saşar" yönergede yatınmlar ikinci kez örneğindeki gibi, "Grubunda yüzde sekiz daha indirime uğra doğru söylüyor, tekvizyonda şadı. Dolayısıyla, öngörülen yatı şıyor." Açıklamalar ne olursa olsun, nm programı zaten "ayıklanmış" bulunuyor. Ama yetmiyor. Buraeğer "ekonomik kaygı ağır daki tartışma ekonomik olmak basarsa " önümüzdeki dönemde tan çok, siyasal ağırlık taşıyor. yatırımlarda kısıntıya gitmekten Biryandan ANAP milletvekilleri başka çaresi görünmüyor hükendi seçmenlerine verdikleri kümetin. sözden dolayı güç duruma düşeceklerini hesaplarken, öte yandan ANAP yöneticileri de itara seçim yapüacak illeri" akıllarındünyaya geldi. dan hiç çıkarmıyor. ANAP'ın Fergün Nazım önde gelen yöneticileri "Ara seVatan Hastanesi çim yapüacak illere ağırlık verelim" görüşünü sık sık dile 30 Nisan 1986 getiriyor. (Baştarafı 1. Sayfada) önerdi. Başbakan Özal'ın bu öneri karşısında, "YakJaşımı uygun göriiyonım" dediği bildirildi. Sakıp Sabancı dün başkentte Başbakan Turgut Özal'la görüşmesinden önce YÖK Başkanı Ihsan Doğramacı ile görüştü. Görüşmede, eğitim sorunlarının ele alındığı öğrenildi. Sabancı öğleden sonra, Gazi Üniversitesi'ndö öğrencilere "Özel Sektör ve Teknik Egitim" başlıkh seminer verdi. TÜSİAD Başkanı Sabancı, Başbakanla görüştnesi sırasındâ özelleştirme, istihdam ve yatırım artışı gibi konulann ele alındığuu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Özal'a dışa açılmamızın hızlandığını. ufukta bu trafiğin daha da artma ihtimalinin olduğunu anlaltım. Bu nedenle gelecek heyetlerle göriışmek üzere bir özel sektör Dış Ekonomik tlişkiler Konseyi kunılmasınf önerdim. Bu konseye TÜSİAD, Odalar Biriiği, İTO, ISO, SİSAV, YASED, TtSK gibi kuruluşlar, başkan veya başkan veküi diizeyinde bir iiye vermeli. Bu konsey yabancı heyel gelmeden bir senaryo yazsa da, 'geldin gittin, rakı, şiş kebabı iyi imiş, er elde bağ bağda kalmasın' dedik'. Sabancı'nm önerisine göre, bu konsey ekonomik ağırhklı bir eski büyükelçi başkanlığında çalışacak. Konuk heyetlerin ağırlanması sırasındâ yapılan harcamalar konseye üye veren kuruluşlarca paylaşılacak. KOÇ'UN İSTİFASI Sakıp Sabancı, Rahmi Koç'un TÜSİAD yönetiminden istifasını konu alan bir soru üzerine de şunları söyledi: "Bu iş gönüllü iştir. Vakit ayırma, göniil meselesidir. Bu işin miieyyidesi silab değil, labanca değildir. Rahmi Bey yönetime geldikten sonra ilk (oplantıya katıldı. tkinci ve üçiincii toplantılara yurt dışında oldugundan gelemedi. Bana 'ben ge' lemiyorum, bari bu görevi baş» ka biri yapsın' dedi". Sabancı, Koç'un istifasının ardında yatan nedeni, KoçSabancı çekişmesine bağlamaruri" yanlış olacağını kaydederek. "Rekabet başka, bu başka iştir" diye konuştu. Ozal Sabancı TRT, Kan 825 YABANCI, 380 TÜRK UZMAN TÜMÜ RENKÜ 20 CİLT 200.000 MADDE 14.000 FOTOĞRAF 10.000 REŞİM 1.000 HARİTA Şimdi abone olun, 50.000 TL kazanın; 5 yıl boyunca fiyat artışlanndan etkilenmeyin • •• Gelişim Yayınlan, Ekim 1986'da 20 ciltlik Büyük Larousse Ansiklopedisi'ni yayımlamaya başlayacaktır. Abone tutarı Ekim 1986'da yayına başladıktan sonra, bugünün fiyatları ile yaklaşık 180.000 TL; 5 yıl sonra tamamlandığında ise, 550.000 TL'yi bulacaktır. Gelişim Yayınlan, dünyanın en ünlü ansiklopedisini üreten Larousse (Fransa) şirketiyle imzaladığı özel sözleşme ile, Türk okurlarına, jndirimli bir ön abone hizmeti sunmak yükümlülüğünü üstlenmiştir. Ve 20 Mayısa kadar abone olanlar iierde meydana gelebilecek fiyat artışlanndan hiçbir şekilde etkilenmeyecektir. Ekim 1986'dan itibaren, 5 yıl süreyle, Büyük Larousse'un her cildi tamamlandıkça adresinize taahhütlü posta ile yollanacaktır. Aşağıdaki ödeme koşullarmdan hangisi size uygun geliyorsa, Gelişim Yayınları A.Ş. 111910 no'lu posta çeki hesabına en geç 20 Mayıs 1986 tarihine kadar ödemeyi yapmanız gerekir. Posta çeki alındısı elimize geçer geçmez, "Gelişim Yayınları Büyük Larousse Sözleşmesi , 3 gün içinde taahhütlü olarak, adresinize postalanacaktır. Bu ansiklopedi Gelişim Yayınlan tarafından haarianıp yayımlanmaktadır. Ödeme Kosulları: • Tümü peşin 130.000 TL. Son ödeme: 20 Mayıs 1. taksit 70.000 T|. 2. taksit 70.000 TL. 1. taksit 50.000 TL. 2. taksit 50.000 TL. 3. taksit 50.000 TL. • Tümü 2 taksitte: 140.000 TL. Son ödeme: 20 Mayıs Son ödeme: 20 Haziran CİHAN Gelişim Yayınlan "güvenilir yayıncılık" • Tümü 3 taksitte: 150.000 TL. Son ödeme: 20 Mayıs Son ödeme: 20 Haziran Son ödeme: 20 Temmuz (Baştarafı 16. Sayfada) filmlerie halkın kafasını kanştır* mak yanlış. Üstelik filmden gü~ numiize mesajlar da iletiliyor" biçiminde konuştu. Yayın Denetleme Kurulu'nurr yalnızca müstehcenlik için çalış' madığını beürten TRT yetkilisi^ "TRT'de filmler halka zarar ve.. rebilecek her açıdan denetieniyor" dedi. TRT yetkilisi, şöyle konuştu: "Filmde Muzır Yasası'nın v c TRT Kanunu'nun yasakladığt her şey vardı. Homoseksüellikten tutun. bir kadının iki erkek' le yaşaması, kaçakçılık, faşizm, komünjzm, halkın hükümete isyanına kadar ber şey. TelevizI yonda halka izlettirilecek gibi. değüdi. Üstelik Türkiye'de faşizm, komünizm yasak. TRT Kanunu bize halkta karamsartık, umutsuzluk, kargaşa, dehşeı, saldırganlık gibi ohımsuz duygulan uyandırmak ve telkin etmek" amacına yönelik yayın yapmamayı emrediyor. Böyle filmlerie halkın kafasını kanştırmaya ne gerek var? Televizyonda hissi aşk hikâyelerinin. macera, uzay filmierinin, müzikallerin yayımlanması daba uygun." TRT tarafından saîın alındığı halde yayımlanması Denetim* Kurulu tarafından uygun bulunmayan "Kan Davası"nda Marcello Mastroanni, Sophia Loren* ve Giancarlo Giannini oynuyor.! du. Lina VVertmüUer'in 1978'der çektiği filmde Mussolini dönemi halyasında faşistler ile sosyalistİerin çatışması anlatılıyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle