16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 18 N/SAN 1986 Nazım'ın Bilinmeyen Mektuplan (Adalet Cimcoz'a Mektuplar / 194550) 'Penceremde karanfıl ve ıtır saksılan var, sonra aydınlık, süt mavi gökyüzü. Dışardan insan sesleri geliyor, fakat umurumda değiL. Hazırlayan: ŞÜKRAN KURDAKUL 'Dehşetli mahzunum, doludizgin âşık olduğum zamanlardaki gibi' Adalet, Galiba sana mektap yazmayab bir asır ohıyor. Zannetme ki, bealm hatun geldi de, o n ı havamda yamrngı cennete daldm da, ba Iş okfa. Zatea kadmımı iki gün gördom, hava soguktu, flüniz de zfyaret yeriade üşudüJt ve birbirimlzn sesue dahi doyamadau firak yâreyi actı, ne severim o farkıyı: Kış gekü firak açmadadır tiııede ytre. Şu bizim şthirti ve köytti kalk MBatkânma "yara"ya, "yare" demes pek ho$nına gider. Yara dedim de akbma geldi saana, fakat beaim karmdjer fena aakJe azdı ytae, raaayeoe oldnm, iki parmak daka bttyamü*. Sanayor da mtbarek. Bir af fflta otar da, droza miroza yakahwmadan pacayı kurtarabiHnek f e u oimayacakhaai. tfte, seai mektnpstu bındafuam asü sebebi ba saaalar. Bir yerim saaarkeıı, agnrken sevdigim bir i n n u mektap ymaıazap ohıyor. Fakat baktun ki, saacuun daracafi yok, tazaliaH de göze aiarak ba iki sabragı o i s u Adaiet'e yazayım dedtan. Yafea, VIUn hfttt Ankmra'dM getmedBer mi? Oslar berhaMe ordayken keaErzak gd^denriglerdi, lejekkör ettim, ama MS seda çıkmadı hâlâ. Haa, bak «• an^criş ifiade taUlüm Balzak^ uki gibi, hangi işe d atsam konıyor mflbarek. Pijanıalık yapalım dedik, zaranna sarbk, ymalfl yapalua «Jedik, o da öyle oldn. Hista ben kötb bir tüccanm. Evdeki pazan bir tnrlS çarjtya aydvnmıyorom. XX. Asır dlye bir edebiyat dergJai çüayor, seain bir tiyatro tenUdini okndnm k^ade, pek hopıma gftti. Artık bea senin yaotaruu, aldaraıda imıan otanasa da derhal tamyomm. Ifte bdyle canım efendim. Hani artık çıksam da derim, karyıiıkfa otnrsak da derim, birbirimizin ytzüne daki bakmaya lazanı gdrmeden saaderce çtat çalsak. Seni ve Mehmet AJi'yi baarede, velâkn nasd bir hasret bir Aiiafe% bir bana milam, kncaklanm. Bana mektap yaz. Ölttm temagı flzerine Bu tnektuptan, 1948 yılında, şairin karaciğerindeki rahatsızlıgın da ilerledigini anlıyoruz. Böylece, hapishane yaşarrunda iki önemli hastaJıkla savaş vermek zorunda kalıyor Nâzım Hikmet. Angin de poitrine ve kandfer büyümesL Dışanda, olagan kosullann gflveni içinde yaşarken bile insanı Olümü düşünme çcmberine sokarak psikolojisinde dcğijikJikJcr yara tan hast»lılrU«r bunlar. Bir mektubunda yazdığı gibi, yflreginde, daha ilk belirtUerin göründügt) aşamada bile "bogaza sanlan, gögsü cendereleyen, koUan takatsiz bırakan" ağnlan duymaya başlayan Nâara, kimbilir kaç kez uyandı uykusımdan. Kaç kez insanoğluna "son nefes" alışıynuş gibi gelen o yetmezlik ve daralma ortamında umarsızlığa dflştü, yakuzlaştı, ölüm korkusunu yaşadı. Bu gerçeğin görünttr görünmez etkileri, 1945'terden sonra ölüm temasını işlediği şiirlerine de yansımıştır. Aynhk yaklaşıyor her gün biraz daha Güzelim dünya elveda, Ve merhaba kâinau." u Puydos~" diyecek bize bir gün tabiat anamız "Gübnek ağuanak bitti çocuğum.." Ve tekrar uçsuz bucaksu başlayacak: Görmeyen, konuşmayan, düşünmeyen hayat. 12 lemmuz 1948 tarihini taşıyan mektubunda ise, "bu akıl almaz güzellikte dünyadan aynlacağV'nı duşünerck tnahzun olduğunu yaayor Nâzım. İçimde tıüıaf bir mahzunluk var Adalet, U*t, tarikini marihini koyarak, âdâb *e erkân Be mektnbuma baybyornm. Bngün bagâa degfl kaç gttndar içimde tnnaf bir makzuy g g I B hlklardaa bkü i ü btttta b bakaet t e ddir ve gaüba bttt Ink var. Ba mahzulaklard bir mektnpiaşmanuz bengâmesinde yani en aşagı yedi yddır iki nç defa ba haie diştam ve sana yazdınu Hapisten, hapistik »artianndan, bnnnn msan mhnnda, maddeMnde dogardogo tepidlerdea gdme bir makzanlok degfl, ba is basıma dısardayken de geünU. Dünyadan bıkmakla, kendi kendinden memnan oimamakla, sifasu Mr sevdaya düsmekle tU*m da ilgisiz. Bilakis bn çesit makzaniakiara, diinyayı en deüce aevdigim, kendimden en nMmnnn oktagnm, afkı en dolndizgiB daydngnm »^ni"i«r düfiyomm. Tath Mr nusunnInk. thdyariamanın, kapisten seyndüdigl saman büe akd almaz gnzeüikte diinyadan ayrdacagımı dnşinmenin, tafı arnma da nratüm, görüyorsan ya, manznnlognmnn bir tarafı da ba: Beni dehşetli romaadkleştirir, ttrikkstirir, knlagımı göstermek için eümi enseaden doiaştınr yani öüuni dnfünmenin fOan da mahznnlugu degil. Acayip, sıhhatli, uzamasını istediğim, fakat fazia nzana hazdan kahrolunım diye korkratnm bir keder. Anlatabüsem, bann anlatabibem, insanlana çok aziz bir tarafmı «•htpfrji»»; olardnm. Her M hai ise, Ah, bn 'her ne hsJ ise* demenin *dz«gi™ ABai kanretsia. Senin şilrlerin tercttmesini, eümden gekligi kadar ve senin tercime etmek zahmetine lAyık bir kitabm içine gtrebflecek gibi yapmaya f i ı y f g ı m Fakat $u mabzunlngam geçsin. O siirler de mahznn, fakat benim kederim cinsiae aymayor onlann kederi. Adalet Cimcoz ve Zahir Güvemü bir sergide. Yüreğimde dimdik duran sayısı az insanlardansın Canım Adaletçiğim, Yine sabırsızlıktan, meraktan sonra mektubun geldi Allah aşkına, Muhammed aşkına cevaplannı bu kadar geciktirme. Evvela, o küçük fotoğraf bende bir taneydi ve sana yolladım. Süveterin fotoğrafını çektirmek akhmdan geçmedi. Sana bugünkü mektubumla da Sana ve Memed A ti'ye bir çocukluk fotoğrafımla şu ötekisiyle aynı günde çektirdiğim minnacık birfotoğrafımı daha yolluyorum. Bunlan böyle bir tane anneme, bir tane hatunuma yolladım, üçüncüsü de sizin. Bütun bu izahatı niçin veriyorum? Ne lüzum var? Lüzum var, şunu bilmeni, çok, ama pek çok isterinv Sen, sekiz yılı geçen hapislik hayatımda yüreğimde ayakta dimdik duran, sayısı maalesef çok az sevgili insanlarımdan birisin ve kendini bu dostlukla başkalanyla ölçmeğe kalkışırsan dehşetli kınlınm. anladın mı benim dünya guzeli, iyiyürekli, hurikulâde Adaletçiğim. Rubaileri, heie şu son gönderdiklerımı beğenmediğine rnemnun oldum. Oh olsun bana, işi kepazeliğe dökmenin cezasını çekmelıyim. Amaşu son iki üç ayda öyle yorgundum ki, eğer bu mazeretse, bu gibı eğlenceleri kendime mtibah gördüm. Yorgunluğum geçtL Şimdi demir gibiyim, kollart sıvadım, yine kemâli cıddıyetle çalışıyorum. Senin salon toplantıları hakkında bana yazılana, aşağıyukan şöyle cevap verdinv" Adalet zeki, alaycı kızdır. Şimdi de canı bu çeşit alay etmek istemiş. Dışarda olmağı ve onun salonda, onun kederli kurnaz^gözlerine bakar bulunmayı çok isterdim." Senin yazılan okuyorum, burda Tasvir gazetesini satıyorlar. Ben de o mendebur nesneyi sırf senin yazılannt okumak için elime alıyorum. An canım, bu heriflerin yalnız Peyami değil, topu birden yalancı insanlar. Samimi değiller. Bufani dunyada samimi olmadıktan sonra da insan kepaze oluyor. Her ne hal ise bu bahsi kapatalım. Ibrahim'in ise başladığı haberini Emin bey deyazdı. Sana nasıi minnettar hepsı bilemezsin. Sağ ol, iki gözüm değıl dört gözüm, dört bin gözüm. Benim ipek işten alacağtm iplik, ipek yün ipliği filan işi olmadu Bende taiıh nerde? Yani bu gibi hususlarda, yoksa bir çok işlerde talihlıyimdir. Talihsiz oisaydım seni tanımazdtm. Seni tanımak talihli olmaktan dafazla bir şeydir. Nazım ın mektuplarından seçmeler Bana bak Adalet, şiirden konuşahm, şiirden. Yahu, ben vallahi de billahi de ve namuslu bir zanaatkâr olarak söylüyorum: Şiirlerimin arasında benim gözümle iyice haydi iyi diyelim olanları azdır. Sonra, aşk şiirleri yazamadım diye bedbahtım, bahtiyar değil. Mamafi, bak ne kadar samimiyim, hiç olmazsa bugün ne kadar az numara yapabilecek kabiliyetteyim senin şiirlehmi topyekun beyenmen kederimi arttırıyor. Bak sana bir şey söyliyeyim mi, hani ölmez, sağ kalır da çıkmak nasip olursa, Hazreti Mevlâna'ya taş çıkartan aşk şiirleri yazacağım. Mamafi, Hazreti Süleyman kadar bu işi beceremiyeceğimi itiraf ederim. Eğer çoktandır okumadmsa, Süleyman'ın Neşideler Neşidesi'ni hemen bulup oku. Mehmet Ali'ye de söyledim ya, onun ayannda bir aşk şairi ne gelmiş, ne gelecek. ve kederli Mektubnn, mahzunln|nmn bir kat daha arttırdı. Onu iki üç defa okudum. Sonra sırtüstü yataguna nzandım. Saat on uçtu, saat birdidesem gecenin de biri anlasıiacak penceremde karaafü ve lör saksılan var, sonra aydınlık, sıit mavi gokylzn. Onlara bakıyornm yani bakıyordum Memo kafesinde avıl cıvıl. Qna bakıyornm, dışardan insan sesleri geliyor, onlan dinliyonım, iki göndür sancdanm aattı yine, fakat umurumda degil, dehşetii mahznnnm, doludlzgin âsık olduğum zamanlardaki gibi, daha dognısu aşıkhgım, grafiğinde en yüksek noktaya ulastıgı anhrdaki gibi, diinyayı, insanlan en çok sevdiğim zamanlardaki gibi kederliyim. Kalktım, mektubunu bir daha okudum, kendimi tutmasam aglayacagım yani agJayacaktım. Halbuki mektubunda beni böylesine mahzun edecek, daha dogrusu devam edegelen mahzunlugumu arttıracak, bu mertebe>e ulasbracak bir şey yok. Yabut var. Kaderimin cinsinf nasıl izah edemiyorsam mektubundaki seyi de izah edemiyomm.. Her ae hal ise~. Mandolinle çalınan Rmnca şarkılar Bana bak kızun, bir esnaf meyhanesinde Rumca şarkdar diıüemek, maadoUnle f * w " Rnmca şarkılar, lstanbnl şJvesi Rumcası ile söylenen şarkdar dinlemek icln, her şeyin nstnnde benim için aziz ve mnbarek olan gözterin içine bbaz da aptaka, gülümseyerek bakabiimek için Hah bnldnm işte kederim bi soydan» Kederim bahÜyarhgımdandır. Şimdi karundan, Piraye'den de bir mektnp getirsder bir haftadır ondan mektup alnuyorum bu akşam ondan da bir mektup alsam, öyle sanıyorum ki, yuregim artık bu kadar mahznninga dayanamaz. Bana bak Adalet, şiirden konuşahm, şiirden. Yahu, ben vallahi de billahi de ve aamuslu bir zanaatkâr olarak soylüyonım: Şiirlerimin arasında benim gözümle iyke haydi iyi diyelim olanlan azdır. Sonra, aşk şiirleri yazamadım diye bedbahtım, bahtiyar dejil. Mamafi, bak ne kadar samimiyim, hiç olmazsa bugua ne kadar az numara yapabilecek kabiliyetteyim senin şiirlerimi topyekun beyenmen, kederimi bugünkü mektabunda bnndan knrtutanak nıkâp*!/arttınyor. ömrümün hepsi degilse de mnhim bir parçası olan yaalanmı beyenmen, mandoUn sederini tekrar duyarnyor bana ve ben, çiçek sataa ihtiyar fc«^ifgiMi«« cebimdeki para içki parasına yetecek mi diye dasünmeme mgmen bir knçak demet çicek sabn abp masanın üstnne, yüregimi kor gibi koynyomm. Ferhad ile Şirin'in baş başa aşk sahnelerini bir tüıiö beceremedim, bir haftadır ngraşıyomm, birbirindenftdilaflar ettiriyorum çocnkfagıHara. Yardıklanmı baştan aşagı okndnm. Yani bu mektubu, knrşnn kalemle tashihler yaptım, hndutsuz bayagı şeyler yaznuş ofanama ragmen mahzanlugum artu. AHaha ısmarladık kızun, Mebmet Ali'ye çok çok sdamlar. tkiniri de hasretk kucaklanra, kederli, ama bflemediginiz kadar kederli ve bahtiyar hapis imMmnm unutmayın. Bana Lenres Française'leri mutlaka yolia. Fransızca edebiyat ve sanat mecmualan arasında okunmaya deger bir iki dergiden birisi de o. Kuzum gönder. Ihmal etme. Nâzım. Manzaralar artık beni sürükiüyor Adalet, Memed Ali'nin hastalığına çok üzüldüm. tkinize de büyük geçmişler olsun. Ben hep bildiğin gibiyim. Bir yandan Maarif Bakanlığı 'nın Harp ve Sulh tercümesını yapıyor, bir yandan Manzaralar'a çalışıyor o da yılan masalı gibi uzayıp gidiyor ve artık benim irademe tabi olmadan beni sUrükluyor, bu yüzden de iyi mi oluyor, fena mı, pekfarkında değilimbir de her gece saat 21 ile 22 arasında küçük bırer şiircağız yazıyorum. Sana bunlardan bir iki örneği asağıya geçiriyorum. En guzel deniv henüz gidUmemis olarudır. En güzel çocuk: henüz büyümedi. En güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklanmız. Ve sana söylemek istediğim en güzel sö'v henüz söyUmemis olduğum söıdür... Oğlumuz hasta, babası hapiste, senin yorgun eüerinde ağır basuu dünyanın hâli gibi hâttmiz... İnsanlar daha güzel günlere insanlan tasv, oğlumuz iyüeşir, babası çıkar haplsten, güler senin alan gözlerinin içi: dünyanın hâli gibi hâlimiz.... • * * Saat 21. Meydan yerinde kampana vurdu, nerdeyse koğuslann kapılan kapantr. Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz: Memleketimden İnsan Manzaraları" uzerıne ve uç küçük şiir Sevdiğim şeyleri daima yüzde yüz sevdim veinandım Adalet, Sende bir mektubum otacak ki henüz karştlığını alamadım. Mamafi artık mektuplar gecikerek gelir, çunku vapor eskisı gibi hergün yok, ancak hafiada uç defa. Böylelikle posta da haftada üçe mmiş oluyor. Sonbahar gibi artık ben en çok bu mevsimi seviyorum bir mektubunu dün aldun. Bugun karştlığım yazıyorum. tlkönce sana 2l~22'den bir yazx Dün gece yazümıştır. tşte: 5 Kasım 1945 Çiçekli badem ağaçlannı unut! Değmez gen geimesi mümkün olmayan hatırlanmamaİLIsiak saçlanm güneşte kuruU Olgun meyvelerin baygınlığıyla pınldasın Nemlı, ağır kızıltılar... SevgUim, sevgUim, Mevsim sonbahartşte dün gecekı emisyon bu. Ha, sana hangi tarihlileri yolladım şımdiye kadar bana yazdaona göre ötekileri de göndereyim. Bu küçuk mınltuan beğenmene pek sevindim. Geçenki mektubumda da yazdığım gibi, onkm boyle çabucak yazmasam, yahut yazamasam belki daha çok hoşuma gidecekler. Ama ne ohırsu olsun bu küçüklerde her halde çok samimiyim, bunu da bunlar öğünülecek feyler oimadığı için boyle açıkça yazıyorum. Sende hararet derecesı kâh 37'nin altına düser kâh 4l'in üstüne çücar. Bende öyle değiL Ben hep 41'in üstündeyım ve bu böylece muntazaman sürüp gitmektedir. Inandığım ve sevdiğim şeyleri, fikirleri ve insanlan daima yüzde yüz sevdim ve inandım. Saçı sakalı, üstu başt, yatağı yorganı gayet derbeder bir adamım ama kafam ve yüreğim kendi yollannda hiç şaşmadan büyük bir intizamla ışlerler. Ben bu tarafunla böbür böbür övünürüm doğrusu. Ertuğrul Muhsın'ın hastalığını gazetede okudum. Çok uzüldüm. Muhsin Darulbedaı 'den aynlırsa onast da gurültüye gider. Semiha'nın gebeliğinesevindim. Lehine ve iyiliğine otur. Onda kendi sanatına karşı duyduğu hayranlığa hayranım. Yalnız kendini biraz daha az beğenmesi lazınu Çocuk bu işi halleder sanıyorum. Bizim mtidür beyin istifa etmesi ihtimali var. lyi adamdu Hapislere karşt şefkatli ve insaflıydı. Hapıshanemiz için istifası zayiattandır. Haydi hasntk ve muhabbetk. Memet Aliye Selam. Beru mektupsuz bırakma. • • • Yasamak ümitli bir istir, sevgUim, yaşamak: seni sevmek gibi ciddi bir tştir.... 8ytL Açlık grevi Nâzun Hikmet, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de ba$vumsunun sonuçsuz kaJması üzerine açlık grevine başlanusu. Bu evrede "adli hata"nın düzeltilmesi amaa ile, yüzlerce bilim, dttşün ve sanat adamı imza verdiler. Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet, Ankara'da üç gün açlık grevine yattı. özellikle Fransa'da şairin özgürlügüne kavuşması için ünlü sanatçılar toplantılar düzenlediler. Istanbul'da adına bir dergi yayımlanmaya baslandı. Dostlan VÂNÜ'lara yazdığı 30 Mart 1950 tarihli mektubunda yaşamını ortaya koymasının nedenlerini şöyle anlatıyordu: Dert anlatmak kibil degil mi kimseye? Ba işi yapacaksam, bn işi yapıyorsam, yds netfcesi, ydgmhk, çökünta neticesi degfl, hakkımın, adaledn, hakikatin ortaya cıkması için, yapdacak bnşka şey kalmadıgı için, kannn yoOamun açtlmasma, gerekü makamlan harekete gecirmeye yantanu olsun diye yapıyonım. Çok şükür aklun başımda. Ne yaptıgını bilen bir adamım. Adalet Cimcoz'a yazdığı 10 Nisan 1950 tarihini taşıyan mektubunda da bu duruma değinerek, her zamanki iyimserliği ile görüyoruz Nâzım Hikmet'i. .sırüm tntsldo, bak sana bnnun yazarken bfle kımıldanamıyo* rnm, makinanın başında pnt gibi otnrnyonun, sırt romatizması mı, bir çeşit lumbago mu, nedir bilmem. fakat hani basıma geimeyen bastauk da kalmadı. Yanna bir seyim kalmaz. Mehmet An söyledi, sen benim gayet köti aşk şiirieri yazdığım iddiasındayıoıssuı. Benim bir bayli zamandır şiir miir yazdığım yok. Amma aşk şiirleri yazdıgun zaman, bu işi gayet de iyi becerdigime kâniim. Bak sana bir şey söyliyeyim mi, hani ölmez, s a | kalır da çıkmak nasip olursa, Hazreti Mevlâna'ya taş çıkartan aşk şMrleri y»«r?fım Mamafi, Hazreti Süleyman kadar bn işi beceremiyeceğimi itiraf ederim. Eğer çoktandır okumadmsa, Süleymaa'ın neşideler neşidesini bulup oku. Mehmet Ali'ye de söyledim ya, onun ayannda bir aşk şairi ne gelmiş, ne gelecek. Bans mektup yaz. Belki ben sana cevap veremem, yani halsiz düserim, fakat mektnp oknyanuyacak hale, ancak on gün sonra, hatta on üç gnn sonra fflan gelecegimi sanıyorum. Gayede keyifUyim, a n sıra kalp krizkri yoklamasa daha da keyifH olacagım. Dtinya, her şeye ra|men güzel ve yaşamak miikemmel şey. Haydi allaha ısmarladık. Seni ve Mebmet Ali'yi hasretle kucakianm. Nâzım. Dünyanın en tuhaf mahluku Adaletçiğim, Seni dehşetli göresim geldi. Hasret çekmenin ne demek olduğunu ancak bu yıl anladım. tnsan hasrete erince sükuti oluyor. Seni dehşetli göresim geldi. Sana küçıik bir ştir yotluyorum. Bundan önce ıstediklerinin bir kısmmı merdivende muhavere pasajmın sonunu ve dördüncü kitabın başlangıcını yolladım almışsındır. DÜNYANIN EN TUHAF MAHLÛKU Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanhk içindesin, akrep gibi Serçe gibisin, kardeşim, seıyenin telaşı içindesin. Midye gibisin, kardeşim, midye gibi kapah, rahat. Ve sonmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. Bir değü\ besdeğil, müyonlarlaan, maalesef. Koyun gibisin, kardeşim, gocuklu celep kaldınnca sopasuu süriiye kattUveıirstn hemen ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen bahktan da tuhaf Ve bu dünyada bu zulüm senin sayende Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer Ve hâlâ sarabımızı vermek için üzüm gibi ezjuyorsak kabahat senin demeğe de dilön varmıyor amakabahattn çoğu senin canım kardeşim. Annesi Celile HanmVın bir Nazım portresi ve bir $ür "Benim gbzümde oğium." 1931 Celile, B*TTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle