16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHUR/YET/12 HABERLERİN DEVAMI 14 NİSAN 1986 Egrtle Ne Oluyor? (Baftmfl 1. Sayfada) netimi NÂTO tarafından Yunanteten'a veriHigi için bu tutum değişikiiği meydana gelrniştir. Ancak daha sonra Ankara devreye girmiş ve yapttğı mudahale sonucu bulunan bir "orta yoT formulü ile uzlaşma sağlanmıştır. Bu formöle göre, Türkiye ile Yunanistan'ın tatbikattaki sofumluluklan kendi karasulan ile sınırli tutulmuş; Ege'nin ulusiararası sutannın komuta kontroiO ise Napoii'deki NATO karargâhı tarafından Ostlenilmiştir. Durum, budur. Acaba bu "orta yoT formülü, ulkemiz açtsından bir "zemki kayb:" mıdır? Dışişteri Bakanlığı Sözcösü Sayin Eralp'e göre değildir. Pek aynı kanıda değiliz. Nitekim, aski Dışişteri ve Savunma Bakanlanmızdan Büyuke»çi Hasan Esat Işık d a bu gelişmeyi tedirginlikle karşılamıştır. Yaptığımız gdrüşmede şöyie dedi: "Bu konuda çok aTkkatH olmamız gerektr. İki tamhn kendi karasulan içinde kontrolu etlerinde tutması bir şey Ifade etmez. Bu konuda zaten herhangi bir anlaşmazkk yoktur. Sorvn, Ege aç* dentz bökjesindeoV. Apk denizdekf geHşrneferl hangl makam, nastl feteyecek ve bunlan Napoti karargâhma kim aktaracakür? Açtk denlzde bir askeri mudahale gerektiren bir durumla karşttasıktığmda, bu operasyon hangldevletin sorumiuluğu a/tmda ve askeri kuvveOenyie gerçekhşĞrileoekOr?BunlardahaönemMr. Türk mafamian veNAPOmakamlan, asri bu konuya apttk getirmeHdirier. Oeçenlerde Amerikan DışişJeri Bakanı Shu/tz'un uçağma Turk askeri uçaklannm karasulanma çtzgisirm kader retakat ettikleri söyiendi ve bu yalanlanmadı. Böyle br tutum Yunan görusu lehkıe bir getişmedlr. B6ytesuskuniuklaı;muffe*açıklamalaf,Eget de gitgkie Yunan hukumeb göruşune uygun uygulamalonkayıktğıkanıanaguçkazandrr ve ilerde buniaremsal olarak karşımtzaçıkarUmaklstar^.Hukumetbunameydanvetecek bir tutum içinde olmamalıdırf' Sayın Işık'ın bu uyansına katılryoruz. * öte yandan Limni'yi silahlandırarak NATD'nun emrine verme girişiminden sonra Abna'nın, bu kez de adayı askeri bakımdan ABD'ye açma niyetinden söz edilmektedir. Bu ntyet de, Yunanistan'ın ülkemizi sıkıştırmaya ve Ege'de adım adım geriletmeye yönelik stratejisinin çerçevesinde degeriendirilebitir. Bütün bu geJişme ve bellrtiler konusunda Amerika ve NATO belli bir hoşgörüye sahipmiş gibi bir iztenim vermektedirien sanki Yunan tezine daha yakın bir konum içinde gozüküyoriar. Şu nokta bir kere daha iyi bilinmelidir: Ege bir "Yunan denizT değildir; Ege'de Turtdye^ nin vazgeçemeyeceği ulusal haklan vardır. Ege'deki bu haklanmız özeilHde 1974ten başlayarak gOndeme akJınlmtştır. 1980'lerde gerek 714 sayılı notamın kaldınlması, gerekse Yunanistan'ın MATD'ya dönüşünde "vetıf hakkından vazgeçilmesi, Atina'yı ve başta Amerika olmak üzere müttefiklerimizi cesaretlendirmişe benziyor. Belki de bu durum, tek taraflı ödünlerin bu kez de komuta kontrot sahalan ile LJmni'de süreceği beklerrtisini Amerika ve NATO'da yaratmıştır, bilemryoruz. Türkiye açısından böyle bir şeye ihtimal dahi vermek istemeyiz. Geçmiştn hatalannm tekrananacağını sanmıyoruz. Ama aynı zamanda özal hükümetinin bu konularda dikkatini çekmenin yarariı olacağı kanısındayız. Sayın özal, öteden beri dtş politika ile dış tteareti biraz fazlaca özdeş kılrrnş gibidir. Aynca dış potitikanın ulusal guvenlik sorunlarıyia ilğisinin pek bilincinde değilmiş izlenimini veriyor. Bunun en açık belirtisi, ABD ile Savunma ve Ekonomik Işbiriiği Anlaşmasına ilişkjn muzakerelerde benimsemiş oiduğu tutumdur. Butün pazariık, sanki Amerika'ya daha çok tekstil dışsatımında düğümlenmiştir... Bu, hatalı bir yaklaşımdır, düzertilmeye muhtaçtır. Unutmayalım, Başbakan Papandreu, dün oiduğu gibi bugün de Amerika ile "usleranlaşmasfnı Türkiye'yi geriletmek için bir koz olarak kullanma çabasındadır. Peki soyfer misiniz, biz ne yaptyoruz? Lütfen Sayın özal, dış politikaya biraz daha ciddi yaklaşalım ve Ege'deki haklanmızla biriikte ulusal gOvenlik konulannda biraz daha duyariı davranalım. Bombay'da ölüm ve sefalet kol kola (Bastarafı 1. Sayfada) zasyon sularmın hemen dibinde, kaldınmın kenarında kadın gerildi acıy!a. Avazı çıktığı kadar bağırdı. Bacaklannı iki yana açtı. Taşlan parçalarcasına tepindı, elleriyle yüzünü gözünü tırmaiadı. O sırada insan sesine benzeyen bir başka ses duyuldu. Kadının bacakları arasından insana benzeyen bir varlık yavaş yavaş anasının da yardımıyla kendini taşİann üstüne iterken, kadın kendi yarattıgı varlığı kolundan, bacağmdan dışanya çekmeye çaiıştı. Sonunda "bir bıitün külle" kaldınma serildi. "Bir çocok dogdu". Kadın hareketsız kaldı duvann dibinde. Kimse dönüp bakmadı "dognm olayına." Kadın çocuğumı acılar içinde kıvranarak gözlerirnin önünde doğurdu sokağın ortasında. Pisliğin içinde. Çocuk kendi ağlamasıyla yalnız kaldı. Anası öldü. Herhalde bir sure sonra duvar diplerinden küreklerle toplanacak diğer ölülerie biriikte götürülüp topluca yakılacak. Kürekle ölü toplayanlar gelinceye dek çocuk r yaşarsa, > aşar.. Yoksa onu da "küreklerier." Ne bir roman, ne bir öykü başlangıcı yukardaki satırlar. 12 nisan ak şamı saat 23.00 dolaylannda Bombay'da gözlerimin önünde geçen "Mr dogum olayı." Elli metre ilerde renk renk lambaların aydınlattığı bir reklamın sönük ışıklan vuruyor kaldınma: "En iyi Çin ve lran yemekleri Kokantanuzda." Lokantaıun ışıklannda gördum "dogum olayını." Yaşamın en korkunç manzaralan herhalde Bombay'da. Burada görülen manzaralardan "daha kötü ne oiabilir" diye düşünüldügünde insanın aklma tek bir manzara geliyor. Ancak savaşın manzaralan bir de bu denli rezalet oiabilir. Ama yaşanun bundan daha feci manzaraları olamaz. Arabayla kentin içinde dolaşiyoruz. Araba biraz yavaşlaymca deri ve kemikten oluşan sekizon 'insan" camlara vurmaya başlıyor. Arabarun üstüne çıkmak istercesine. Camlara, kucaklanndaki çocuklara benzer yaratıkları yaklaşünyor ve tek bir istekte bulunuyor "Para." Eğer birkaç saniye daha dursak, arabanın camlanru herhalde parçalarlar. Araba devam ediyor. Bir inşaata rastlıyoruz. lnşaatta kullanılmak üzere künkler yığılmış caddenin ortasına. KUnklerin önü hasırla kapatılmış. Içlerinde "Wr aile ymşıyor." Tek bir künkün içinde en az "nçdört insan yaşıyor." Künkler yan yana dizilmiş. "Her künkte bir aile." Çıplak çocuklar, kokudan durulmayacak sulann içinde oynuyor, aynı suda yıkanıyor ve birikmiş sudan tas tas aiıyor, başlanndan aşağı döküyor. "Çocuklar yıkanıyor." Künkler inşaat için kullanılacağı zaman "»ile bir başka inşaata göçüyor." İnşaat bulamazsa, sokağın ortasında herhangi bir duvann kenannda "konaklıyor."' Açıkta. Yatmak için tahta bulanlar "mutlu azmhktan." Arabanın penceresini hafif açıyomz. Olanaksız. Hemen kapatıyoruz. Sidik böyle kokmaz. tnsan pisligi böyle kokmaz. Kanalizasyon böyle kokmaz. Sıcağın kanstığı bu koku sanki insanın beynini deliyor. tnsanlığımdan utanıyorum. Neden mi? "Bu insanlann bana dokunmasmdan, ellerini degdirmesinden" iğreniyorum. Hastalık korkusuyla. pisliğin bulaşması korkusuyla "onlara degmeklea" iğreniyorum. lnsanlığıradan utanıyorum. Hindu ve Müslüman olarak on milyon insanın yaşadığı Bombay'ın duvarlarında "Şeriat mahkemesi isteriz" sloganlanyla "Daha fazla halka yakınlık" sözleri birbin'ne kanşıyor. Künklerin ve künk yoksa sokakta serilen tahtalann, çok değil elliyüz metre ötesinde "başka insanlar" kriket oynuyor. Kriket alanının dibinde tahtalardan biraz ilerde büyük binalar yükseliyor. Hamburger reklarru, yumurta reklamıyta iç içe giriyor. Caddeden geçen bir inek trafiği durdunıyor. Reklam spotlan ve ışıklardan rahatsız olan inek, yolun kenarına çekiliyor kendiliğinden. "Hmt usolü çamaşır yıkanan" bölgeye yaklaşıyoruz. Araba duruyor. ilk kez arabadan inmek mümkün oluyor. Çünkü, çamaşır yıkanan yer yedisekiz metre aşağıda. Irmagın kenanna ancak bir metre genişliğinde sayısız beton hUcreler yapılmış. Her hücrenin içi su dolu. Aynca bir de taş var. Renginin ne oiduğu belli olmayan suyun içinde çamaşırlar ıslatıiıyor. Sonra o taşlara vunıluyor. "Kokudan yine pek doramıyonız." Kendimin arabaya atarken "yıkanan çamaşıriann" kurutulmak üzere caddelere serildiğini görüyoruz. Hayır, daha fazla tahammül mümkun değil. Hızla uzaklaşmaya başlıyoruz. Otele doğru kıvrılırken yolumuzu kesiyor üçdört kişi. "Ingilizce konuşan güzeJ kızlar var, içmek bterseniz başka şejler var" önerilerini duyuyoruz. Çevremiz bir anda sanlıyor. Araba güçlükle yol aiıyor. Sakatlar, dilencüer, her yaştan kadınlar arabanın sanki camlanm kınyorlar. Yine de devam ediyonız. Okyanusun kıyısına iniyoruz. Geniş bir kumsal uzanıyor. Modern binalar okyanusa karşı serinliyor. Şimdi "kordon boyunda" ilerliyoruz. Kumsaldan bir müzik sesi yükseliyor. Bikiniler içinde okyanusun sulannda serinlik arayanlar var. Palmiye ağaçlannın gölgesinden pek uzaklaşmadan yemyeşü çimenlerin yolu ikiye ayırdığı hattı izliyoruz. Otele giriyoruz. Hayır, otel artık Hindistan değil, belki Münih, belki Roma, belki Boston. ama Hindistan değil. Bir yandan diskotekten yükselen sesler yuzme havuzuna dökülürken; Çin, Hint ve Fransız yemeklerinin sunulduğu ayn ayn lokantalar arasında "seçim yapamayanlaK' sohbet ediyor. Odada televizyon açık. Başbakan Rajiv Gandi yaklaşık iki milyon Hintlinin katıldığı partisinin mitinginde konuşuyor. Rajiv'in sözleri gördüğürn manzaralan beynime perçinliyor bir başka yönden: "Biz, halkın politik haklannın yelerti olduğuna inanmıyoruz, halka daha fazla politik hak verilmesinden yanayız. Aynca önümüzdeki dönemde yine ekonomik haklar ve olanaklar saglayacak yeni programlara yönelecegiz." İnsanın insanlıktan çıktığı bir ülkede bile, Başbakan Rajiv çıkıyor ve "daha fazla politik baklar"dan söz ediyor. Otelin konferans salonuna yöneliyorum. Başbakan Turgut özal, Hintli işadamlarıyla toplantıda. özal onlara "24 Ocak kararlanm" anlatıyor. ARADA BİR (Bastarafı 2. Sayfada) mun dtşında hemen hemen yarısı sudur. Vkni, aslında linytt tam iki katına mal olmaktadır. Aynca bu suyun nakliyesi ve lirtyitin yanması için suyun uzaklaştırılmasında kullanılan ısı yine halktan çıkarılmakta ve ekonomiye büyük zararlar vermektedir. Isınmada linytt kullanan krtle, önce linyitle bir ısı birimi için, kaç lira ödediğini hesaplamalıdır. Ne yazık ki yurdumuzda sadece ton başına satın alındığı fiyat dikkate alınmakta ve linyitin alım ve tüketimi çoğunlukla kapıcıların, yani bu konuda yeterii bilgi ve egitimden yoksun kişilerin denetiminde kalmaktadır. Oysa dikkatli bir seçimle randıman iki katına çıkabilir. Türkiye'nin büyük bir bölümünde, coğrafık konumundan dolayı ısınmak için yakıta gereksinim vardır ve bu, halkın vazgeçemeyeceği su ve hava gibi bir gereksinimdir. Lirryit halen yararlanmakta olduğumuz toplam enerji kaynakları arasında %13.9 payı ile petrolden sonra ikinci sırayı almaktadır. Bütün yurdumuza yayılmış çok sayıda linyit alanımız vardır ve linyi üretimimizin % 8 8 gibi önemli bir bölümü, kamu sektörünce yapılmaktadır. Fatet yine de başta belirttiğim gibi ulusal servetimiz olan linyitlerimizi gereğince değerlendirememekteyiz. İlk asamada, ayıklama ve eleme tesislerinden geçirilmeyen linyitlerin satışının durduğu şu günlerde gereken önlem alınmalıdır. Böylelikle en azından linyit içindeki pirit ile taş ve kum parçaları bile ayıklansa, büyük bir kazanç sağlanacaktır. Gelecek kış kentlerimizde gittikçe boyutu büyüyen hava kirliliğinin önüne geçilmiş olacaktır. Çimento fabrikaları ile şeker fabrikaları ve öbür endüstri kesiminin. aüveneceöi özellikleri ve kalortsi fazla deöisikliğe uöramayan kömure gereksinimi vardır. Trakya'nın lirryttleri, istanbul çevresinde kurulacak bir tesisle, değışik sektörtere uygun bir yakıt haline dönüştürülebilir. Bu arada oluşan tozlar da brikeüenerek ev yakrtı olarak satışa sunulur. Her bir tüketici ayn ayn kömür kırma ve eleme tesısi kuracağına, merkezi sistem sayesinde ekonomiklik sağlanacaktır. Böyle bir gereksinim değişik zamanlarda gündeme gelmesine karşın bugüne kadar gerçekleşmemiştir. Devletin de bu yönde teşvik edıci ve hatta zorlayıcı tedbirler almasında büyük bir yarar vardır. Bugün, yurt dışından kömür satın almak zorunda olan Türtdye'nin açığı her yıl daha da artacaktır. Planlanan ve kuruluş aşamasında bulunan termik santralların faaliyete geçmesi ile bu fark çok daha büyüyecektir. Termik santrallar, linyitlerin verimli yakıldığı bir tüketim alanıdır. Ancak, ev yakrtı olarak tüketiciye verilecek kömürün rasyonel kullanımının sağlanmasında zaten çok geç kalınmıştır. İlk adımlan atılmazsa bunun sıkıntısı kendisini gelecek yıllarda büyük ölçeklerde gösterecektir. Kentlerde kalorifer kazanlarının büyük bir hızla kömüre çevrilmesi sonucu artacak olan linyit tüketiminin ve bu işlemir başta hava ve çevre kirtiliği olmak üzere getireceği tüm sorunlann, şimdiden alınacak önlemlerle planlanması gerekmektedir. Mucize Uder Özal'a Hint övgüsü: Başbakan özal için Bombay'da, Hint işadamlannın örgütü FÎEO'nun düzenlediği toplantıda örgüt başkanı, özal'ı Alman ekonomisinin mimarlanndan Erhard'a benzeterek, "Erhard'dan daha iyi bir mucizeyi Türkiye'de siz gerçekleştirdiniz" dedi ve özal'ı "bulunmaz kişi" ilan etti. özal da, Türk ekonomisini ve 24 Ocak kararlannı anlatırken, Bombay'da reklam panolarmın az olduğuna dikkat çekerek bunun devlet sektörünün ağırlığını ve rekabetin az olmasını gösterdiğini sOyledi. BOMBAY, (Cumhuriyet) Başbakan Turgut özal, Hindistan'dakı temaslannı tamamlayıp bu aksam Türkiye'ye dönecek, yann da ayajının tozuyla Fransa'nın başkenti Paris'e giderek dönem başkanlığına seçildiği OECD'in olağan toplantısına katılacak. Başbakan Özal, dün Hindistan gezisinin son durağı olan Bombay'da Hintli işadamlarıyla toplantı yaparak, Türkiye'nin dışa açılma politikasını anlattı. özal, devletin licareti tek başına amıramayacagını, ikili ücaret hacmının yükseltilmesi için işadamianna büyuk pay düştüğünü söyledi. özal, Hintli işadâmlanna dışa açılma modelini anlatırken, güçlü rekabet ortamının yaratılmasının öneminden söz etti ve, "Ülkemizde bo politika çerçevesinde kıybedenler olmus(ur. Ancak oyun şimdi daha bıiyük. Artık işadamlanmız bilgisavariar ile günlük ekonomik gelişmeleri yakından takip etme zonındalar" dedi. özal toplantıda, Hintli işadamlarının sorulannı da yanıtlarken, işsizlikle ilgili bir soruya şu karşılığı verdi: "Bu, nalledilmesi zaman, sabır «r özvtri isteyen birsonındur. Bizinı politikamız, issizlik sigortası vermeye yöneiik degil, iş sabası yaralmaya yönelik. özdlikle tekstil sahasında bu konuda başanlı olduk. Aynca Türkiye'de geleneksei aile baglan kuvvetli olduğundan, issizlik sonınunu rahatlatıyor. Biz de bu durumu degerlendiriyoruz. Öte yandan teknik ve mesleki egitimi yaygınlaştırdık. Böylece sanayinin ihtiyacı olan kaliflye eleman açıgını da kapatmaya çalışıyonız." ÖZEL SEKTÖRÜN CANULIĞI özal, ekonomide devlet müdahalesi ile ilgili bir soruyu da şu sekilde cevaplandırdı: "Bombay'ın kendinize ve gazetelerinize bakarken çok az reklam göriiyoruın. Bu, devlet sektörünün agırlıgını ve rekabetin az oluşonu gösteriyor. Türkiye'de rekbmalık, son >ıllarda çok genişledi. Örnegİn r*dyo ve leievizyon kunımumuz olan TRT, aldıgı reklamlardan büyük paralar k»anryor. Reklamcılık iş hayalının aynlmaz bir parçası oldugu için özel sektönımüzün canlıbğım gösteriyor." Hindistan thracal Kurumları Federasyonu (FİEO) Başkanı lUmu S. Deon da, Özal'ı Federal Almanyanın tkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki ilk Cumhurbaşkanı olan Ludnig Erkard'a benzeterek, "tkinci Dünya Savsşı'ndan sonra Almanya mucizesini gerçeklestiren Erhard'dan daha iyi bir mucizeyi Türkiye'de siz gerçekleştirdiniz" dedi. FtEO Başkanı Ramu S. Deora, Başbakan özal'ı devlet adamı, mühendis, bilimadamı ve ekonomist olmasından dolayı, "hulunmaz kişi" olarak tanıttı. S. Deora, "Tüm dünya, önderteri sever. Biz de sizi bir önder olarak tanıdık" dedi. Özal'la yapılan toplantıdan sonra, Türk ve Hint işadamlan kendi aralannda çalışmaJannı sürdürdüler. Ancak bunun daha ilk temas olması nedeniyle görüşmelerden herhangi bir somut sonuç beklenmiyor. Başbakan özal, bugün Türkiye'ye dönerken Kuveyt'e uğrayacak ve Kuveyt Emiri ile yaklaşık 4 saat sürecek bir görüşme yapacak ve akşam yemegi yiyecek. Görüşmede özellikle IranIrak savaşı, düşmekte olan petrol fiyatlan ve Ortadoğu'ya ilişkin sorunlar ele alınacak. özal, yann cıkacağı Fransa ziy'aretinde de, Fransa'nın yeıâ Başbakanı Jacques Chiracia bir araya gelecek. Bu arada Özal ve beraberindekı heyetin yurda döner dönmez sıkı bir sağlık kontrolünden geçirileceği bildirildi. UBA'nın haberine göre, Başbakan ve beraberindekilere sağlık kontrolu, Hindistan'da salgın bir hastalık kapmalan tehlikesine karşı uygulanacak. ABD Baüdan destek (Bastarafı 1. Sayfada) nın çağrısı üzerine önceki gün toplanarak Akdeniz'deki bunalımı görflşrneye başladı. Güvenlik Konseyi'nin çalışmalannı bugün de sürdürmesi bekleniyor. Fransız Claude de Kemoularia başkanlığmda toplanan Güvenlik Konseyi'nde konuşan Maİta temsilcisi Saviour Borg, Akdeniz'deki durumu "vahim ve tehlikeli" olarak nitelendirdi. Borg, taraflara çağrıda bulunarak, daha ölçülü davranmalanm istedi. Malta temsilcisi, BM Genel Sekreteri'nden iki ülke arasındaki anlaşmazlıklann banşçıl yollardan giderilmesi için girişimde bulunmasını da istedi. LtBYA'NIN İDDtASI Libya Radyosu önceki günkü yayınında NATO Genel Sekreteri Lord Carrington'ın ABD'nin Libya'ya saldırmasını desteklediğini öne sürdü. Radyo, "Lord Carrington, ABD'nin küstah ve saldırgan emeUerini destekkdigini bildirdi. Libya'mn karşısında artık ltalya'dan VVashington'a kadar NATO aracdıgı ile uzanan bir diişmaa vardır" dedi. Radyo, ABD bir müdahalede bulunduğu takdirde Libya'mn Güney Avrupa kentlerini bombalayacağı yolundaki tehdidi de yineledi. Libya hükümeti ise, bir Amerikan saldırısı halinde, Varşova Paktı kuvvetlerini yardıma çağıracaklarını belirtti. Ancak, siyasal gözlemciler, Varşova Paktı kuvvetlerinin Libya'nın yardımına gitmesinin çok uzak bir ihtimal olduğunu, bu bakımdan Libya'nın tehdidinin fazla anlam taşımadığını belirtiyorlar. Libya, ABD'nin hedefi olabilecek üslerdeki kuvvetlerini boşalttığıru ve buralan yabana şirketlere devrettigini açıkladı. Libya hükümetince yapılan açıklamada, saldırıya uğrama olasılığı bulunan petrol tesilerine de çoğunluğu Amerikalı yabanalann yerleştirildiği belirtildi. Trablus'taki yabancı diplomatlar, Libya hükümetince henüz kendilerine bu konuda bir bilgi verilmediğini bildirdiler. Bu arada Suriye ile lran, ABD'nin saldırısı halinde Libya'nın yanında yer alacaklarını açıkladılar. Arap Birliği Teşkilatı da ABD'nin Libya'ya karşı hasmane bir tutum izlediğini öne sürerek ABD'yi kınadı. Arap Birliği Teskilatı'nın bildirisinde, ABD'nin tavrının bölgede güvenliği ve barışı tehdit ettiği belirtildi. Arap Birliği de, ABD'nin "Libya'ya saldın tehdidiode bulunmasını" kınadı. Tunus'ta yayımlanan bildiride, "Arap iilkelerinin Libya ile dayanışma içinde oiduğu" belirtildi. Bildiride, bir aydan daha kısa bir sürede ikinci kez Libya'yı tehdit eden ABD'nin, ulusiararası yasa ve kurallan çiğnediği ve bölgede ciddi bir tehlike yarattıgı ifade edildi. BARIŞ İÇİNDE POLİTİKA SHP Bokoköy Oçe Kongrtstne topbtca katüan yönetici kadro, İlçe Baskam RaifErtem tn konuşmasau dtntiyor. Ertem, açık konuşmasında, "Poltiikayı bans içinde yapmabyız, üyelertmiztn yaimz yöneticiteri seçen defü, tüm kararlara katüan üyeler olmasmt istiyoruz. Demokrasi bir yasam tarudır, önce kafaiarda baslar, geiisir ve sonra sistem oturur" dedi. (Sağdan soia) Gtnel Sekreter Mustafa Tlmisi, Genei Baskan Aydın Güven Gürkan, Bafkanlar Kuruhı üyesi Erdai Inönü, Îstanbul tl Bafkam Hasan Fehmi Guneş ve eski Genel Sekreter Cahit Angtn. InönüıKııruItayda Gürkan da aday olmalı (Bastarafı 1. Sayfada) rek, "Demokrasi nerede yaşıyorsa, orada gruptar, hizipfer vardır. SHP, ikthtar olmaması için zaman zaman keodi içinde de kurulan tuzaklan aşarak nutlaka iktidar olacakür" dedi. Kurultayda tüzük degjşikligi yapılacağını beiirten Gürkan, bu değişikliklerle parti için katılımı arttıracaklannı anlattı. Gürkan, bu konuda şöyle konuştu: "Eger parti tabanımn kararlara kaolımını sağlayamazsaHiz. bu tabanı iki yilda bir kongred« çıkan bir iki lisleyc oy vermeye çagınrsamz, parti içindeki klikle^meieri ve hizipleşmcieri aşamazsınız. Genel başkanlar da bu klik ve hizipieri çozmek için çaba gösterirken, bir siire sonra kendüeri klik ve hizip durumuna düşerler. Bu nedenle, parti tabanımn kauhmını genişietecek tüzuk değtşikliklerini bu kurultayda başlalmanuz gerekiyor. Önümüzdeki kurultayda kendi içinde tuUrtı ve sorumluluklanna sahip bir yonetim oluşturmanuz lazımdır. Elbette parti içindeki göriış ve dengeler, yonetim organına yansımalı, ama mutlaka >önelimde görevli olanlann kendi içinde tutarlı olmasına özen gösterilmeiidir." Gurkan, pani ıçı eğiıim ve parti ıçi hiyerarşinin gerekliüğini de vurguladığı konuşmasında, "Yann çok büyiik sorunlan olan bir Turkije'ji yönetecegiz. Bunun için üyeleriinizin çok bilinçli olması gerekiyor" dedi. Gürkan, seçim yasasına karşı olduklannı yineleyerek,railitarizmithamlantu reddetti. Bu konuda şöyle konuştu: "SHP, dbette anli militaristür. Sivil ve demokratik bir toplom oluftnrabUmek için kunılmuş bir partiye maitaris» detnek hakaz bir ithaoşdır." İNÖNÜ KÜRSÜDE Gürkan'dan sonra kürsüye gelen tnönü'ye partililer "Başbakan tnönü" diye tezahürat yapmaya başladılar. tnönü, bunun üzerine kendisinin genel başkan değıl, başkanlık divanı üyesi olduğunu hatırlattı ve "Aydın Güven Gürkan, genel başkammızdır ve bugün bir hukümet degişikligi olsa, başbakan adayııruzdır'Miye konuştu. tnönü, demokrasinin anlamr üzerinde duHuğu konuşmasında, demokrasinin halkın katılımı ile başan kazandjğmı vurguladı. Ancak halkın katılımı ile güçlüklerin ustesinden geiinecegini anlatan tnönü, "Demokrasinin güvencesi halktır, demokrasiye yönelik tehlikeler karşıanda akiımız, beyecanıııuz ve halktan aldıgımız güç ile ayakta durabiliriz" dedi. tnönü, "güçlükleri demokrasiden fedakârlık etmeden çözmeliyiz" diye sürdürdüğü konuşmasında, iki partinin birleşme sürecindeki başansının, ilerde asıl ortaya çıkacak davalarda da iyi bir örnek oluşturacağını kaydetti. Aydın Güven Gürkan'ın genel başkanlığa aday olmayacağını yineleyen sözlerine uıönü şöyle yamt verdi: "Bugiine kadarki çahşmalan ve başansi göstenniştir ki. Gürkan, SHP genel başkanlıguıa layıktır. Ben kurulta>ın iradesini nepiınizin ü$tnnde sayanm. Bu bakımdan Gtirkan'ın da aday olması gerekmekledir. Kurultay bilmeden kimin alacağım kimse bilemez." Bakırköy ilçesinde seçimlere üç ayn grup halinde haarlanan partililer, ilk çekişmeyi divan başkanlığı seçimınde yasadılar. "Bağımsız Demokratik Grup" adryla seçime katılan ve Mustafa Özyürek, Nail Gureli gibi il yönetimi içinde muhalefet yapanlarca desteklenen grubun divan başkanı adayı olarak Asian Başer Kafaogia gösterildi. Bugünkü il yönetimine daha yakın oiduğu bilinen, "Yeni Sol ilkeli Biriik" grubunun adayı ise Metin Tüzün oldu. TUzün ve KafaogUu'nun adaylıjı ad okunarak açık oyla teker teker oylanırken, HP kökenlilerin ağırbk taşıdığı üçüncu grup ile Bağımsız Demokratik Grup anlaşma yaptı. Böylece divan başkanlığına Kafaoğlu 226 oyla seçıldi. tki grubun anlaşma yapması üzerine, kongre kulislen daha da hızlandı. Şimdiki ilçe başkanı Raif Ertem, yeni seçimterde aday olmazken, Bağımsız Demokratik Grup'un ilçe başkanı adayiığım Moslafa Yegin, Yeni Sol Grup'un adaylıgıru ise Yiikse» Çeagel yürüttü. Bu arada iki grubun anlaşması üzerine yönetim kurulu ve il delegasyonu için hanrlanan listeler üzerinde yeni pazariıklar yapıldı ve Iistelerin başkanlık divanına verilmesi oldukça uzadı. Bu Iistelerin çarşaf liste halinde birleştirilip, bastırılması ise saatler sürdü ve seçimlere ancak aksam saatlerinde geçilebildi. Seçimler sonunda ilçe başkanlığına Yüksd Çengd getirildi. Eyüp ilçesinde yapılan seçimleri Necdet Karabatak, Sarıyer'de ise Ismail Hakkı Genç kazandı. Özal: Ege ve Kıbrıs ipotek (Bastarafı 1. Sayfada) daha iyi geçmistir. Benilleşunetkeyi aloıışız. şunu salmışız, şunu alacagız drye bir şer söylemek istemem. Türkiye şimdi o noktalardan uzaktır. Önemli olan bağlantısızlann bir lideri durnmundaki, bem de en önemli lideri, dünyanın sayılı nlkelerinden biri olan Hindistan'da çok iyi hüsnnkabul görmüş, büyük bir dosthık temin etmis olmamız ve işin enterasan tarafı, Hindistan gibi planlı bir ekonomi ile çaltsan bir ülkenin, bizden programla ilişİdli olarak epcy bilgi almak istemiş olması." Başbakan Turgut özal, Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi ile yaptığı görüşmede, bizzat Gandi'nin Türkiye'nin tecrübelerinden yararlanmak için sorular sormasımn çok ilginç olduğunu kaydetti. özal, şöyle devam etti: "Gerçi bizde basın başka luriü yazıyor, ama sadece Hindistan degil, Japonya'ya da gitseniz, Amerika'ya da ghseniz. .\lmanya'da konuşsanız, Türkiye'nin uyguladığı programın fevkalade başaniı oidugunu herkes söytüyor. Bunu sadece o devletler degfl, OECD, Dunya Bankası da IMF'de söylüyor." DPT, HlNDtSTAN'DAN UZMAN GETlRMtŞTİ Başbakan özal, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını nasıl gerçekleştirdiğine ilişkin sorulann, sadece Hindistan'dan değil, birçok gelişmekte olan ülkelerden de geldiğini, Batmın Türkiye'yi bu ülkeJere örnek gösterdiğini de bir soru üzerine kaydetti. özal, sözJerini şöyle sürdürdü: "Tabi buradaki enterasan durum, özeflikle Hintulerin bu konudaki egilimi. HinÜiler, hatırlayacaksınu, bütfin dnnyada gelişmektc olan ulkelere. planlamada önder olarak gösterilmişlerdir. Türkiye, ilk planı >aparken Hindistan'dan uzman getirmiştir. Yani uzun muddet bizim planlama leşkilatında çalışanlar olmuştur. Böyle bir ulkede dikkat edilirse, özellikle özd sektöriın soyledigimiz bazı konulan anladığını musabade ediyorum." GEZtNtN StYASİ YANI Başbakan Turgut özal, Hindistan gezisinin siyasi yanı ile ilgili bir soruyu cevaplandırırken de şu değerlendirmeyi yaptı: "Siyasi yanuu şoyte görmek lazun. Siyasi yan dedigUz zaman, bagiantısızlarlâ bizim Kıbns meselesini ilKilendirmek hikâyesidir. Bunu açıkça soylüyorum. Bizim düşüncemiz, bizim yakiaşımımız, biraz başka türlüdur. Biz meseleleri Ule spesifik şn noktayı yanacagu, diye eie almadık. Biz Hindistan'la iyi ilişki kurmayı hedef aldık. İyi ilişki kurduğumuz zaman, bazı mes«leler dıha yumuşar, esprisindeyiz ve dognısu da budur. Yola çıkarken takip ettigimiz bir politika var. Bu politikanın temelinde yatan husus, Türkiye'nin dış politikasını, Kıbns ve Ege meselesinin ipotek altına koymamasıdır, sadece bununla ugraşıyoruz, Türkiye'nin başka şeyi gözii gcrmüyor esprisinden çıkmamız lazım. Bunu bilerek takip e«ik. Dikkat edilirse, benim dış seyahatlerimin belli bir hedefi ve gayesi vardır. Kendi içersindekinden başka, bir de genel bir hedefi vardır. Bu da Türkiye'yi bu ülkelerie daha iyi şartlar allına geürmek ve ilerde meseleler geliştikçc, bu meseleierden ilerde daha iyi istifade etmek. tşte Bulgar meselesi. Bugün lslam ülkeleri. Bulgar meselesinde yanımızdadır. Eskiden biz bunlan bu görüşe getiremezdik. Anayasaya Miktarı ne olursa olsun, beden ALKOL'ün tahribatından kurtulamaz. YEŞİLAY Haber Merkezi SHP'nin çeşitli illerdeki ilçe kongreleri dün de sürdürüldü. Adana Merkez îlçe Başkanlığj'na Mabmut Keçeli getirildi. Yönetim kurulu Süleyman Timur, Teslim Hundür, Süleyman Çalıskanyürek, Medet Ürkmez, Ali ıhsan Haberd, Garip Koç, Abdullah Güngörmüş ve Ercan Çctin'den oluştu. Burdur Merkez İlçe Başkanlıgına Osman Tekin, Ağlasun'da Arif 1leri, Bucak'ta tbrabim Uyar, Gölhisar'da Fnat Ertilay, Tefenni'de Refik Peker, Yeşilova'da Unal Korkmaz seçitdiler. Bingöi'de Merkez İlçe Ba$ SHP kongrelerinde îlk tur tamamlanıyor kanüğına Hasan Kutay, Gaziantep'in Araban ilçesinde Vakkas Özdemir, Hatay'ın Samandağ ilçesinde Yahya Onıç, Rize merkez ilçede Köksal İstif, Pazar ilçesinde Hızır Telatar, Ardeşen'de ımdat Mertoglu, Kalkandere'de Resül Özçelik, Şanlıurfa'nın Bozova ilçesinde Mehmet Yıldınm, Erzurum merkez ilçede lsrflfü Yavuz, Mardin merkez ilçede Tevfik Acar, lskenderun merkez ilçede Sabri tnce, Balıkesir Bandırma'da Çetin Zcybek, Kırşehir merkez ilçede Orhan Ökse, Kütahya Altıntaş ilçesinde Ali Bozdağ seçimleri kazandılar. Prof. Cöksel (Bastarafı 1. Sayfada) Prof. Dr. Hüsnü Göksel tarafından yazılıp, 24 Ocak 1986 tarihli gazetemizin "Arada Bir" köşesinde yayımlanan "Duktorlar Davası" başhklı yazıda 5680 sayılı Basın Yasası'nın 30. maddesine muhalefet edildiği öne sürüldü. tstanbul Cumhuriyet Sava Yardımcısı Sım Çenit tarafından hazırlanan iddianamede, "Doktorlar Davası" ile ilgili dosya içinde bulunan TTB Merkez Konseyi'nin idam cezalannın kaldınlması konusundaki yazısının dava baslayıp duruşmada okunmadan önce gazetede yayımlanması ile Basın Yasası'nın 30/1. maddesine aykırı davranıldığı ileri sürülüyor. Prof. Göksel ile Gönensin'in yargılanmalarına önümüzdeki günlerde Istanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlanacak. (Bastarafı I. Sayfada) varacağı yere ulaşamaz" dedi. Evren, Ankara Barosu dergisine "Depolitizasyon" konusunda yazdığı yazıda henüz oturmamış ve gelişmemiş demokrasilerde halkın bizzat veya örgütler aracıhğıyia yönetime katılmasmın engellenmesi için depolitizasyonun yalıtkan bir baraj oluşturduğunu bildirdi. "Katılma"dan söz edilemeyen bir toplumda demokrasinin biçimsel olmaktan öte bir anlam taşımayacağını kaydeden Türkiye Barolar Birlıği Başkanı Evren, "Çogu kez iktidariar siyasetin sadece kendileri ne özgü bir yetenek, bir hak, bir yetki, başkalannın anlamayaca^ı bir meslek olduğuna inanırlar. lşte bu inançtan sonra tehlike çanran çalar" diye konuştu. Teoman Evren, daha sonra şunlan söyledi: "Dernekler, sendlkalar ve meslek kuruluşlan, ana>asayla duzenlenmiş ve oradan yasalara aktanlmış yasaklarla tehdit altında normal işlevlerini yerine getiremez haldedirler. Depolitizasyon adı altındaki uygulamalann toplumu daha büyuk sıkıntılara ve çıkmazlara sokması olasıdır. Ben şunu özellikle belirtivonım, Bazı kumluşlar için dava açılmıştır, baglantıazlarla da işbiriigi kunnamız gazete haberlerinden dolayı tabi tulazımdır. Onlann liderieriylc, kimdir tulan, kapanlacagı izlenimi verilerck liderieri? Cezayir, Hindistan, Yugostehdit altında tutulan meslek knrulavya, en önemli lideri de Hindistan, luşlanmız tedirgindir." Cezayir ve Mısır. Türkiye, bu üç ülkeyle de iyi ilişki kurmuştur." Teoman Evren, anayasanm halkoGÖRÜŞLERDE FARK YOK yuna sunulmasından önce yöneltilen pek çok eleştirinin giderek hakhlık Başbakan Turgut özal, Hindiskazandığım, son zamanlarda peş petan'ın Kıbns konusuna yaklaşımına şe ilginç hukuki sonınlar ile karşılailişkin bir soruyu cevaplandınrken de şıldığını kaydetti. Evren, yazısının şöyle konuştu: son bölümünde de şu görüşlere yer "Birleşmiş Milletler Genel Sekreverdi: teri'nin iyi niyel girişimierini destek"Bütün griişmeler, depolitizasy on liyonız dediler. Biz de destekliyoruz. Öyleyse aramızda fark yok. Orada denilen siyasetten anndırma amacı ile izah edilirken, yargı ve hukuk alada bazı konularda büyük yaklaşımnında çok ciddi bir olay yaşanmaklar vardır. Mesela federal devlel, iki tadır. Bagımsızlıkian üzerinde özenle ayn devletin bir çatı altında birleşraesi gibi. Bu konular Birleşmiş Mil titredigimiz yüksek mahkemeleriınizin başkanian Sayın Başbakanın, leüer Genel Sekrelerinin daha ilk Ankara'da. tstanbul'da, lzmir'de teklifleri içerisindedir. Şunu söylemek istiyonun. Kendileri için eski bir düzenlediği yemeklere eksiksiz katılmaktedıriar. Halkımızın TRT ekranusul yok artık. 'Bizim derdimiz lannda izlediği olaylan bizleri ciddi Kıbns'tır' diyerek, Hindistan'la olan kuşkulara yönellmektedir. Sendikamünascbetlerimizi sadece oraya baglar. dernekler. meslek kuruluşlan polamamız yanlıştır. litikadan anndınlmak istenirken, Biz, göriişümüziı anlaltık, onlar yargının siyascte yaklaşmasında çok da dinlediler. Bu konu tahmin etmibüyük sakıncalar bulunduğunu vuryorum ki, eski ağırbgını muhafaza gulamak geregini duymaktayız." etsin." SPORTOTO'nun 3O.Hafta Ekstra Çekilişinde; 10 KOLON OYNAYARAK 500.000. TL. KAZANAN 10 KİŞt Selim LİMON (tzmirÇeşme) Ferzende ŞARAN (tzmir) Şaban TURHAN (Kdz. Ereğli) tsmet ÇAKIR (Seydişehir) A. Yılmaz TAŞAN (Istanbul) Seydi ERYtĞtT (Emirdağ) tsmet YÜKSEL (Karacabey) Şerafettin BAYRALI (Îst.Fatih) ö m e r DOĞAN (Manavgat) Fazıl ETLİK (Niğde Aksaray) 15 KOLON OYNAYARAK 750.000. TL. KAZANAN 10 KİŞİ Hasan ÇADIROĞLU (Tosya) Beyhan SEKMEZ (Üsküdarîstanbul) Vahlt BAYGIN (Samandağ) Mehmet SAYDAM (Karaman) Arslan AYBİ (tst.Harbiye) Metin EKREN (Adana) Şaban Murat SEVİMLİ (Ankara) Arif DEMİREL (Bursa Yenişehir) Zekeriya ÇİLOĞLU (Bolu) Hafız SORUT (Turhal) 20 KOLON OYNAYARAK 1.000.000. TL. KAZANAN 10 KİŞİ Kamil SEZER (Karaman) Ramazan AYKANAT (Bursa Gemlik) Nejdet SAKARYA (Malkara) İbrahim ALKİN (Bursa) Mustafa BAŞ (îstanbul) Mehmet AKKAYA (Muğla) Burhan DEDE (Ankara) Ramazan IŞIILDAK (Yalvaç) Çağatay OKTAYGİL (îstanbul) Mehmet Beyazıt OĞUZKAN (Kilis) TAM KUPON OYNAYARAK 1J50.000. TL. KAZANAN 10 KİŞİ Şaklr CANAL (Turhal) Zekl YILDIZ (Lüleburgaz) Mehmet Nejat BAYKURT (Ankara) Şerafettin ŞENSOY (Samsun) Mustafa BAYAR (Çarşamba) Tahsin DİKİCİ (KonyaEreğli) Hasan ÖZAY (Ankara) Şadi TORAMAN (îstanbul) Selman SEVİNÇ (Samsun) Şuayyip ÇETİN (Susurluk) SPORTOTO TEŞKtLÂT MÜDÜRLÜĞÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle