28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/6 HABERLER 10 NİSAN 1986 Teodorakis odama hışım gibi girdi Maria ve Teodorakis Küba'da. Biz Maria'mn evinde kalıp, turnenin ikinci bölümünü bekliyoruz. 4 ağustos günü, öğle yemeği sıralannda bir duman alıyor ortalığı, Yanık odun kokusu, sıcak! Bahçeye cıkıp bakıyorum. Helen, pür telaş ağaçları suluyor. 'Yangm', diyor 'çok yakımmızda'. Her şeyi ıslatmamız gerekiyor '(Sonradan öğreniyorum. Kaliforniya'da büyük evleri iamamen yanmış. Deneyli). Hortumları alıp girişiyoruz. Kara dumanlar çökiiyor bahçeye. Sert rüzgârda, sıcaktan kurumuş dallar çatır çatır yanıyor. Sesini duyuyoruz. Derken, hızla bize doğru ilerleyen ateşi görüyoruz. Yanımızdaki ev tutuşuyor, çığlıklar geliyor kulağımıza. Inanılmayacak bir hızla üstümüze gelen ateş dalgasına karşı, ağaçları, evi, çimenleri deli gibi ıslatıyoruz. Yangm, bizim bahçeye sıçrarken, Angelo 'Hadi!' diyor 'Kaçıyoruz.' Evden para ve pasaportları aüp fırhyoruz. Bu arada köpekleri de unutmaınak gerekiyor. Sura, Doggie, Mando, Vuvale: Toplam dört köpek. Hayvanlar korkudan çıldırmış gibiler. Sokakta itfaiye arabaları. Polis, 'Bölgeyi boşaJtın!' diye bağırıyor. Yanımızdaki evin sahibi, arabasına atlamış, köpeklerden biri yanrnda, gaza basıp fırlıyor. Unuttuğu, adam öldürmeye eğitimli, hep kapalı tutulan Doberman koşuyor arkasından. Karalara bürünmüş çok yaşh bir kadın, şaşkın kalakalmış yolun ortasında. Dört köpekje birlikte otomobile doluşuyoruz. Angelo, Helen, Ülker, Aylin ve ben. Maria'mn Labrador cinsi, beyaz, kocaman köpeği heyecandan ölecek, kucağımda tepinip oraya buraya saldınyor. 'lster misin', diyonım 'korkudan çıldınp hepünizi parçalasın." Yangın çevremizi sararken hareket ediyoruz. Yaşlı kadın şaşırmış, kalakalmış yolun ortasında. Kolundan çekip onu da arabaya alıyoruz. Bütün bölge boşaltılıyor. Maria'mn Citroen'ini orada bırakıyoruz. Bütün bölge boşaltıhyor. Ne anahtar var ne de zaman. Bir süre sonra yaşlı kadım bırakıyoruz. En az 25 km. uzaklaşıyonız yangın yerinden ve Atina'ya geliyonız. Kara dumanlar gökyüzünü kaplamış, gökyüzünden kül yağıyor. Kaygı içindeyiz. Angelo 'Hayat •böyle!' diyor. Evin mimarı olan Angelo, karısı Amerikalı Helen'le birlikte üst katta oturuyor. Yıllarca emek verip Atina'nın en güzel evini yaptıktan sonra, içinde beş altı ay oturup yitirmek, kolay olmasa gerek. Onca dertleri içinde bile güler yüzlü olmaya ve aldırmamaya çalışıyorlar. Uç saat sonra yangın bölgesine gidip bir göz atmaya karar veriyoruz. Yollar kapatılmış. Arka yollardan geçerek eve vanyoruz. Çevre tamamen yanmış. Orman, ağaçlar, çimenler, yani daha o sabah yeşil olan ne varsa kömür siyahına dönüşmüş. Evin her yanından sular akıyor. Maria'mn lacivert Citroen'i, patlama sonucu beyaz bir teneke iskelet haline gelmiş. Ev duruyor, ama pancurlar eğilmiş, camlar kınlmış, bir is kokusu sinmiş her yere. Gece yangın büyüyerek sürüyor. Atina'da yangına uzak bir evden kınl alevlerin gittikçe genişleyip yayıldıgını görebiliyoruz. Yunanlıların çoğu, sanki mitoloji tannlarından birinin gazabına uğramış gibi Yıl 1982... Atina'da bir konser sonrası... Soyunma odası önünde bir kaynaşma ve "Pu ine Livaneli?" diye haykıran bir ses... Ege'nin Öte Yakası ZÜLFÜ LİVANELİ, geli camda görduğu ve sesini duymadığj insanlar tarafından büyulteç altına almdığı anda Papadopulos'un bir sigara yaktığını gördüm. Sigarayı, aynı zamanda pena tutan elinin küçük parmağına yakın yerleştirdi ve playback'le birlikte başladı çalmaya. O kıvrak parçalan çalarken, bulabildiği her 'es'te sigarasından birer nefes çekerek bitirdi kaydını. Teodorakis^in kavgacı edası Sonra Teodorakis, 1.90'lık gövdesiyle mikrofon başındaki yerini aldı. Şarkıyı her zamanki coşkun, biraz kavgacı edasıyla yorumlamaya başladı. Yüzyılımızda iz bırakan bu coşkunluğu, ilk kez 1982'deki Atina konserlerimiz sırasında tanımıştım. Maria ile Orfeas sinemasında verdiğimiz yedi konserden biri, televizyon tarafından naklen yayımlanıyordu. Konser arasmda soyunma odarrun önünde bir kaynaşma ve 'Pu ine Livaneli?' (Nerede Livaneli) diye haykıran bir ses, duymamla birlikte, Teodorakis'in, arkasından koşan gazetecilerle odama hışım gibi dalması bir oldu. Konuştuk, Türk müziğinden, Yunan müziğinden, makam benzerliklerinden, siyasetten... Ve bir ortak çalışmanın ilk tohumları o kon Maria'mn evinde kalırken yangın çıkıyor... Metaxas diktatörlüğünün ilan edildiği günün yıldönümü... 4 ağustos... Evi kurtaramıyoruz... Atina'da yangına uzak bir evden, alevlerin gittikçe genişleyip yayıldığını görebiliyoruz. Yunanlıların çoğu, sanki mitoloji tannlarından birinin gazabına uğramış gibi mistik bir korku içinde. mistik bir korku içindeler. Aynı anda şehrin birçok yerinde birden başlayan yangınlann rastlantı olamayacağını büiyorlar. Günü de ilginç: 4 Ağustos. Metaxas'ın diktatörlüğü ilan ettiği günün yıldönümü. Mikis Teodorakis ve Zülfü Livaneli 1986 ocak aymda Atina'da plak kayıt oyunu temsil etme nitelikleri vardı. Kişiliklerine değil, temsil ettikleri kurumlara saJdırıldı. Papa olayı da bunun daha büyük bir boyutta uygulanması girişimiydi. çahpnalannda. katıldığı 'Banş Konseri'nde 'Peace On Earth' (Dünyada Banş) şarkısını hep birlikte seslendirmiştik. Son konserlerimiz ise Paris'ten Türkiye'ye dönmeden hemen önceki döneme, şubat 1984'e rastlamıştı. Paris Theatre de la Wille'deki beş konserle çalışmaJarımızın birinci bölümü noktalanmıştı. Notların sonn 81 yaz turnesi sırasında tuttuğum notlar burada bitiyor. Bir yaz turnesinden kalan kopuk kopuk anılar ve düşünceler. Uçakla, otobüsle, vapurla dolaşılan Yunan adaları, otuzdan fazla konser, yüzlerce kişiyle tanışma, toplam olarak yaklaşık elli bin kişiye şarkı söyleme ve bölük pörçük notlar. Bu turneden sonra Yunanistan'a birkaç kez daha gittim. Son olarak Maria'yla benim şarkılardan oluşan bir uzunçalar kaydettiİc. Poly Sound Stüdyosu'nda kayıt işlemleri dört aydan fazla sürdü... Teodorakis'le plak çalışması Ben Türkiye'ye dönmüştüm. Yabancı konser salonlannın yerini Şan Tiyatrosu almıştı ve yabancı dinleyiciye değil, kendi kardeşlerime söylüyordum. Maria da yıllardır sürdürdüğü hızlı tempoyu durdurmuş, Ekilis'teki beyaz evinde doğacak çocuğunu beklemeye baslamıştı. 1986 ocağında notları oluşturan eski atmosfer, yeniden canlanıverdi. Çünkü gene Atina'daydım. Gene plağı kaydettiğimiz Polysound stüdyosunda, tonmayster Smirneos'un yanında oturuyordum. Tek değişiklik, Maria Faranduri yerine, Mikis Teodorakis ile çalışıyor olmamdı. Cuntacıların eylemi Daha sonra yakalanan kişilerden ve diğer bulgulardan da anlaşıldığı gibi, şimdi hapiste olan Albaylar Cuntası'na bağJı gruplann eylemi bu. Kendilerine 'Mavi Okçular' adını takmışlar. Nedense bütün terör gruplan, böyle dramatik isimleremeraklı: 'Mavi Okçular', 'Kara Eylül', vb. Bizde de ülkeye kan kusturan silahlardan birine 'Gönül Seferberliği' denmemiş miydi? Terör olaylannın gittikçe artmasıyla, kamuoyunun önem kazanması doğru orantılı. Oysa bir çelişki olmah. Kamuoyu denen ve artık vazgeçilmez önemdeki bu gücü etkilemek için (korkutmak, sindirmek, kazanmak, paniğe duşürmek, yönetime güvenini sarsmak), olmadık terör yöntemleri uygulanıyor. Yani kamuoyu önem tasımasa, büyük ölçüde terör de olmayacak. Abdi Ipekçi'den Prof. Tütengil'e kadar yüzlerce kişi, salt kamuoyunu ürkütmek ve yönetim boşluğu yaratmak için katledilmedi mi! Bu sağduyulu, dengeli kişilere saldırmakla herkesi bir parça Livaneli, Yunanistan 'da 81 yaz turnestnde tuttuğu öldürdüler. Çünkü bu kişiler, sıradan mantığa gönotlarda yaratmın coşkulu izdüşümünü yanatıyor. re, 'su yolunda kınlacak su testileri' değildi. Kamu Coşkunun izdüşümü anılar Bir ortak çalışmanın coşkusu, sanatsal beraberlik sırasında en yoğun olarak yaşanıyor. Daha sonra çalışmamızın yankılarına ve doğal iletişimine dönüşüyor her şey ve bu da ilk yaratı anındaki coşkunun izdüşümü anılar olarak kalıyor akılda. Yıllar sonra, yazıp da yayımlamadığım Yunanistan Notlan'na döniince, bu gerçeği bir kez daha anladım. Çünkü sevgili Faranduri'yle ortak çalışmamız, şarkılan oluşturduğumuz, ilk konserlerde ve stüdyoda söylediğimiz zamana özgüydü. Sonrası bu ilişkinin Batıya yayılması ve konserler, radyo TV programlanyla yinelenmesiydi. Sanıyorum ki, bu yttzden notları sürdürmeyi gereksiz bulmuştum. fnti lllimani grubu ve Maria ile, Victor Jara'nın öldürülüşünün onuncu yılında bütün Avrupa'yı kapsayan bir turne yapmıştık. Uluslararası silahsızlanma konserlerinde, Berlin VValdbühne'de 25.000 kişi önünde şarkı söylemiş, sonra Hamburg St. Pauli Stadyumu'nda Harry Belafonte ve Joan Baez'in de Adana'dan gelen Ali Dede 1982'deki çalışmada beş kişilik bir grup kurmuştum. Polysound stüdyoda Yunanlı caz muzisyenleri, Hristos ile Filipidis ve Stockholm'den gelen kardeşim Ferhat kafa kafaya vermişler, Ferhat'ın yazdığı düzenlemeleri prova ediyorlardı. Abidin Dino'nun tavsiyesi üzerine hiç tanımadan Adana'dan Atina'ya getirttiğim Ali Dede, bembeyaz sakalı ve hüzunlu nısfiyesüıle yaptığımız müziğe uygun bir solo olanaklannı araştırıyordu. 1986 >ılındaki çalışmada ise kayıtların büyük bir bölümü, Istanbul'da Pan Stüdyoda Türk müzisyenleriyle bitirilmişti. Ek ka>ıtlar yapıyorduk. Teodorakis, her zaman birlikte çalıştığı buzukici Papadopulos'u getirmişti. Parçalan birer kez geçiyorduk. Sonra tam kayıt başlayıp kırmızı ışıklar yandığında, yani stüdyodaki adamın, göl Teodorakis her zaman birlikte çalıştığı buzukici Papadopulos'u getirmişti. Tam kayıt başlayıp kırmızı ışıklar yandığında, Papadopulos'un bir sigara yaktığını gördum. Sigarayı aynı zamanda pena tutan elinin küçük parmağına yakın yerleştirdi ve play back'la birlikte başladı çalmaya. O kıvrak parçalan çalarken, bulabildiği her 'es'te sigarasından birer nefes çekerek bitirdi kaydını. ser arasında atıldı. Beni, kendi düzenleyeceği 'Ağustos Müzisyenleri' adlı festivale davet etti. Der Spiegel dahil olmak üzere birçok Batılı yayın organını şaşırtan öneri şuydu: Pire'de Yunan müziğini etkileyen besteciler festivali yapılacak ve her besteciye bir gece aynlacaktı. Son dönem Yunan müziğini etkileyen kişi olarak benim de orada yer almamı istemişti Teodorakis (daha sonra festivali Kultür Bakanı olarak finanse eden Melina Mercuri'nin festivali 'Yunan Müziğini Yabancı Etkilerden Koruma' biçimine dönüştürmesi üzerine ben katılmadım). StHECEK Eğer öğrenci yurdunda doktor ve ambulans olsaydı şimdi aramızda olacaktın AEIANDURMUŞ (19671986) EGE ÜNİVERSÎTESİ T\p, Mühendisük, Edebiyat, Fen, Basın Yayın Yüksek Okulu, Ziraat Fakültesi öğrenci Dernekleri ile 9 EYLÜL ÜNtVERSİTESt T\p, Hukuk, Mimarlık Mühendislik, Buca Eğitim Fakültesi öğrenci Dernekleri. Karateci müdürden yıırtta dayak Görevden ahnan Ali Celal Kurt, öğrencilere "elinde telsiz olan göbekli adamlarla ve gazetecilerle"konuşupbilgi vermemelerini söyledi. Bursa Vakıflar Atatürk öğrenci Yurdu Müdürü Ali Celal Kurt'tan dayak yediklerini öne süren 6 ö'ğrencinin yurtla ilişkisi kesildi. 28 yaşındaki Kurt'un öğrencileri bavul odasında dövdüğü iddia ediliyor. BURSA, (Cumhuriyet Bürosn) Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne bağlı Atatürk Öğrenci Yurdu'nda, yurt müdüründen "day»k" yediklerini öne sürerek yerel gazetelere durumu anlatan 6 öğrencinin yurt ile ilişiği kesildi. Biri lise 1. sınıfta, 2'si lise son, diğerleri de 4 yıllık liselerin 3. sınıflarında okuyan öğrenciler, sınav döneminde acıkta kaldılar. Olaya Bursa Valiliği el koydu ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden müfettiş istedi. Yurt müdurü Ali Celal Kurt. dün valilik emri ile yurt müdürlüğü görevinden alınarak Vakıflar Bölge Mudürlüğü emrine verildi. Ali Celal Kurt'un yerine "geçici" koşulu ile, aynı müdürluk emrinde çalışan Ekrem Aktaş isimli görevli getırildi. Bu arada yurttan atılan 6 öğrencinin durumlannın da valilik tarafından incelendiği ve bu konuda Vakıflar Genel Müdürluğü'ne bilgi verildiği de oğrenildi. "Karateci" mudürün ne kadar süre ile Vakıflar Bölge Mudürlüğü emrinde kalacağı açıklanmadı. Uzun süredir, kendine ozgü yasaklar ko>"arak yurtta anlaşamadığı öğrencilere "dayak" attığı iddia edilen 28 yaşındaki yurt mudüru Ali Celal Kurt, dayak iddialannı reddetti. Bu arada yurda gazete sokulmadığı >olundaki ıddialan da doğruladı. "Karateci" olduğunu öğrencilere sık sık hatırlattıgı ve zaman zaman da "öirendikJerini ortaöğreniaı öğrencileri iizerinde denedigi" ileri sürülen Ali Celal Kurt'un, Vakıflar Bolge Mudürlüğü emrindeyken 3 yıl önce yurt müdürü olarak atandığı da oğrenildi. Uzun süredir yurtta kalan, Demirtaşpaşa Endüstri Meslek Lisesi 3. sınıf öğrencilerinden Önder Yagmur, Turgay Sevim, Imam Hatip Lisesi 3. sınıf öğrencilerinden Yiıcel Gökçek. İlhan Şefik ile Tophane Endüstri Meslek Lisesi son sınıf öğrencisi Bedri Eşgün ve Demirtaşpaşa Endüstri Meslek Lisesi 1. sınıf öğrencisi Vedat İmren, Vakıflar Bölge Müdürü, yurt müdürü ve öğrenci temsilcisi tarafından oluşturulan "Yurt Yüksek Disiplin Kurulu" kararı ile yurttan atıldılar. Geçen yıldan itibaren öğrenciler uzerindeki baskısını arttırdığı öne sürülen "karateci yurt müdürü" Ali Celal Kurt'un, tanık olmasın diye, uygulamalarını dilekçelerle ilgili yerlere bildirmeye çalışan öğrencileri "bavul" odasında dövdüğü de öne sürulüyor. Olayın ortaya çıkmasından sonra 3 nisan günü yurtta kalan tüm öğrencileri bir araya toplayan Kurt'un, yurttaki gelişmeleri ilgililere aktarmamaiarı için sert bir dille uyardığı da öne sürüldü. Yurda gelecek yabancı kişiler, özellikle gazeteci ve eli telsizli görevliler hakkında kendisine mutlaka bilgi verilmesinj isteyen dayakçı mudürün, öğrencilere hitaben, "Yurt hakkında size kravatlı, koca göbekli, elinde telsiz olan biri sonı sordugunda sövleme>eceksiniz. Görevli tipi bulunanlann »urda gelmesi dunımunda bana haber vereceksiniz. Eger bunları yapmazsaaız, atılanlarla sizi aynı kefeye koyanm. Burada 'evet' sözcügünü y»saklıyonım. "Müdür sizi dövüyor mu?' diye sorduklannda, "Hayır' diyeceksiniz" seklinde bir konuşma yaptığı da yurttaki öğrenciler tarafından anlatıhyor. Yurda gazete sokulmadığı yolundaki iddiaları doğrulayan mudür Ali Celal Kurt, "Gazeleleri sokmuyonız. Gazetelerde müstehcen yayın var. Hiçbir gazetenin yurda sokulmasına izin vermiyoruz. Spor savfalannı ve ansiklopedileri iznimizle okuyorlar. Spor sayfalarına karışnııyoruz" seklinde konuştu. Dayakçı müdür, "Siz karateciymişsiniz. Ögrendiklerinizi öfrenciler üzerinde deniyormuşsunuz?" sonısuna, "Bu benim özel yaşantım. Sizi iigüendirmez" diye cevap verdi. Yurt müdürünün yurda giriş çıkışları kendi isteğiyle sınırlandırdığı da öğrenciler tarafından dile getirildi. Yurdun, "Talimatlar" köşesine, kendi ımzasıyla, "Dış kapılar 19.15'(e kilitlenir" yazısını astıran yurt müdurü, bu konuda da, "Bu benim lasarrufuma bırakümıştır" seklinde ko nuştu. "Yangın sırasında tehlike olmaz mı?" sorusunu da cevaplamadı. Kilitlenen kapılann anahtarlarının o geceki nöbetçi bekçiye teslim edildiği öğrenildi. Bursa'da yaklaşık 1,5 yıl Vakıflar Bölge Müdür Vekili olarak görev yapan Vakıflar Bolge Müdür Yardımcısı Selçuk Orhan da, Cumhuriyet muhabiri ile görüşürken, yurtta atılan dayakları "normal" olarak niteledi. Yargıtay içtihatlarının bile öğretmenlerin attığı bazı dayaklan suç saymadığını da öne süren Selçuk Orhan'ın, öğrenciler tarafından kendisine iletilen şikâyetleri gizlediği de öğrenildi. TEŞEKKÜR Aile büyüğümüz, değerli insan R1ZA AKDAĞuı vefatı nedeniyle gerek evimize gelerek, gerekse telefon ve telgrafla başsağlığı dileyen, acımızı paylaşan tüm akraba ve dostlara teşekkür ederiz. Yegeoi: N AZMİ AKDAĞ Oğnlian: SERVET, AYDIN, EFKÂR AKDAC MERSİN LjVMON Gençler, ALKOL ve SİGARA gibi dostunuz varsa, başka düşmana gerek yoktur. Neşeyi ALKOLDE değil tabiatın güzel sinesinde arayınız. Bursa Barosu açıklama yaptı: 'Provohatörlük suçlamasuıı reddederiz BURSA (Cambuiyet Biiro«a) Bursa Barosu Yönetim Kurulu, iptal edilen sempozyuma ılişkin bir açıklama yaptı ve "provokatdriük" suçlamasını reddetti. Açıklamada, hukukçu konuşmaalann gerekçe göstermeden toplanuya kaojmayacaldannı bıldirmeleri üzerine, "Hukuk Açıaadan Ulusal Banş" konusunun "Siytsal AfMtan Ulasal B«nş" konusuna donüştüğu görünümünün yaraüldıgı belirtildi ve sempozyumun iptaü için Bursa'da ıdari ve adli makamlardan bir baskı gelmediği tekrarlandı. Bursa Barosu Yönetim Kurulu tarafından hazııianan yazılı acıklamayı, dün Bursa Adliyesi'nde bir basın toplantısı düzenleyen yönetim kurulu üyesi avukat Yahya Şta^ek okudu. Yazılı metnin dısına çıkmadac yazüı acıklamayı okuyan Şimşek, iptalin gerekçesi olarak gösterilen "zoniBİn ocdeııkr"in ne olduğu şeklindeki sonıya verdiği yanıtta, "Bonu acıklaauya Bnrsa Barosu oiarak retkffl iefftiz" dedi, "gctckçc"yi, iptal karanm imzalayan Bursa, Balıkesir ve Eskişehir Baro Başkanlannın açıklayabilecegini söyledi. Bursa Barosu'nun hedef olduğu ağır ve haksız eleştirikr karşısında böyle bir açıklama yapmanın zorunlu görHldOğünü bildiren Yahya Şimşek, sempozyum için valilikten gerekli iznin alınmasından sonra Daruştay Ba$kanı Orkao Öıdes, Anayasa Mahkemesi üyesi Yekta Güngftr Önkn ile eski Anayasa Mahkemesi Başkaru AbmtH Boyaaothı'nun Bursa'ya gdmeyeceklerini bildirdiklerini açıkladı ve "TopJ»nüy« it.nim.m. genkçtferi bizce bâlâ bÜBmemektcdir" dedi. Avukat Şimşek, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Tconıan Evren'in demecinin ve baro dışında olusan tartısmalann, konuyu değişik bir yoruma neden olacak boyuta getirdiğini söyledi. İptal karannın Bursa Barosu Baskanı Emin Ergin. Balıkesir Barosu Başkanı Torfot tnal ve Eskişehir Barosu Bajlcanı Alan Çamojlu'nun katıldığı "düzenleme komktti" toplanusında, ötcki ÇCVTC barolann yöneticileri ile telefonda temas sağlanarak aündığını tekrarlayan Buna Barosu Yönctim Kurulu üyesi Yahya Şimşek, 9 İLAN T.C. ATYON CUMHURİYET SAVCILIĞI Afyon iü Bedrik mahaüesi nüfusuna kayıtlı oiup aynı yer Çavuşba$ mahallesi Şevetoglu Sok. No: 29'da oturur ve Sucuk imalatçılıgısaüalığı yapan Mehmet Ali oğlu 1949 dogumlu OSMAN VESEK'in 15.10.1984 tarihinde laküt ve tah$i$ edilmiş sucuk imal edip satnğı tespit edildiginden Afjon Sulh Ceza Hikimüti'ııia 21.01.1986 gtln ve 350849 sayıb karan ile 32.000. TL. ağa, 3 ay süre ile meslek ve sanatırun tatüine, iş yerinin 7 gün süre ile kapanlmatına karar verilmiştir. TCK'nun 402/12 raaddeleri geregince Uan olunur. 25.03.1986 Basın: 16078 YESİLAY İLAN BİTLtS İCRA MEMURLUĞU'NDAN Dosya No: 1985/427 Alacaklı Bitlis Belediye Başkanbgı vekili Av. Ali Rıza Uca'ya türa masraflar hariç 3.060.000.00 lira ödemeye borçlu bulunan Özveren Yayla Sokak 2/9 Deminepe AnkaraBagdat Caddesi 15/32 Kadıköy istanbul adresinde mukira DtLANLAR LİMİTED ŞlRKETl'nin adresine göndenlen tebligatın bila tebliğ iade edilmiştir. Odeme emrinin tebligine karar verilmiştir. Bahsi geçen meblagı icra giderleri ile birlikte iş bu ilanın neşrinden itibaren 15 günü takiben 10 gün içinde ödemcniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacakiınuı takibat icrası hakkına dair bir itirazınızvarsa^cnet altındakı imza size ait degilse yine yedi gün içinde aynca ve açıkça bildirraeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı. imzayı redddettiğiniz takdirde merci önünde yapılacak duruşmada hazır bulunrnaruz, buna uymazsanız vaki iürazınızın muvakkaten kaldınlacağı, senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine yedi gün içinde bildirmediğıniz takdirde aynı müddct içinde 74. madde geregince mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapisle tazyik olunacagınız, hiç maJ beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapisle oczalandınlacağinız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceğı, l.l.K.'nun 60. maddesindeki ılarasız Odeme emri yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 27.3.1986 Basın: 16158 İLAN MİDYAT ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN Davacılar Maliye ve Gumrük Bakanlıgı, Adalet Bakanlığı ve Bayındırlık Bakanlığı tarafından davalı muteahhit Ismail Solmaz aleyhine açılan tazmin davasının yapılan açık yargılaması sırasında HUMK'nun 2)3. maddesı geregince lebliğat yapılmasına karar verildiğinden davalı tsmail Solmaz'ın dunışmanın atılı bulundugu 7.5.1986 günu saat 09.00'da rnahkememizde hazır bulunmadığı veya kendisini bir vekille lemsil ettırmedigj takdirde )'argılanıaya yokluğunda devam edileceğı ve karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 16048 bu karann Bursa Barosu Yönetim Kurulu için de baglayıcı nitelikte olduğunu bildirdi. Şimşek, Bursa'da bir baskmın söz konusu olmadığuu da yinelerken, "Ancak Borsa'da olmayaıı baslaaın dljer fflerdc gerçcklefip gerçcUeşiBedigÜM ise yanıt verecck danunda dcgfliz" dedi. Yahya Şimşek, şöyle devam etü: "Bir kez daha vurgulamak isttriz ki, proTokatörHik vc korfcakük gibi saciamalan kesidiUc reddcdironu. Dcmokrei, insan hak wt özggriökleri, bokskıa üstüalügii gibi koBnlartU hakukçıınaa öocöliU ve yol göstericilik isJevinin bBindrie, gereUne IdjflüüerimİM yönelccek cezmi müeryidelerdea asia sakunayu. Ancak Avnkathk Y a s a a ' m laftdıtı •ntkiemokratik taâkünderie, barolar ozcriııde vmr olan gizii resayet donnnnna agıriaşbracak toauçlar dofmasma yol açacak, barolann demokratik geüşimi ve tophunsalfelevtaezarar verecek her tarlü olaya kar^ı da d«y«riıya." Bu arada, basın toplantısmdan sonra "Bvna'daki Genç Avnkatlar" adına bir bildiri daha verildi. Bildiride özetle şu görüşler yer aldı: "Şimdi, ortada Idnsenin açıkiayamadıgı veya aplclamadı{ı sornlarla dola bir olav vardır. Somat Ur olay vardır. İs yapan, hata yapar. Zor oiaa sorum çözmtktir. Çözüm için ilgili berkesi, iyiniyeüi berkcai iye çajınyonu. Gelin bep birlikte sonınn çözettn. Yökl omazlayalım. Biitun kalbimizie inaaıyonu ki, Bursa Barosa «a ba iyte özerlne döşen görevi yapacakbr, yükü onaziayacakür." öte yandan, Başbakan Tnrpıt özal'm sempozyuma izin verilmeden önce Bursa Valisi Zekai Gamisdi;'in ıçisleri Bakanı V üdınn Akbulut'a "Böylt bir topiaaü var, •e diyorsunuz" seklinde görüş sorduğunu ve hükümedn bu konuya kansmadığiru açıkJamasmdan sonra, Vali GümQşdi$, dün yaptığı açıklamada "Bea bakanla görifiııcdim" dedi. Cumhuriyet muhabinnin sorusu üzerine Bursa Valisi, sempozyuma izin verildikten sonra durumu bakanlık müsteşanna Uettigini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle