18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MART 1986 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Kaçırılan 8 Fransız rehinenin yakında serbest bırakılabileceği bildirildi Sovyet Mtsır ilişkileri geüşiyor' Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, dün sabah yüksek Sovyet Prevdyuma Başkan Yardtmcısı Ptivel Guilachviti ile görüştü. Mısır Parlamentosu Başkanı Refaat El Mahgoub'un basına yaptığı açtklamaya göre, Guilachviti, Mısır yöneticilerine Sovyet yönetiminin iki ülke arasmdaki dostluğun sağlamlaştırümasına yönelik arzusunu içeren bir mesaj getirdi. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek de iki ülke arasındaki dostluğun her alanda artmasuu arzuladığını beUrttL (a.a.) Lübnan karmakanşık İsrail topçusunun Lübnan'm güneyindeki Nabatiye kentini top ateşine tutması sonucu 3 sivil öldü, 24 kişi yaralandı. Şii milislerle tsrail desteğindeki Güney Lübnan ordusu milisleri arasında şiddetli çarpışmalar meydana geldiği haber veriliyor. BEYRUT (AP) Lübnarnn önde gelen Şii din adamlarından ve Hizbullah örgütü liderlerinden Şeyh Muhammed Fadiallah, bir süre önce kaçınlan Fransız rehinelerin yakında serbest bırakılabileceğini bildirdi. Öte yandan, İsrail'in dün Lübnan'ın güneyindeki Nabatiye kentini top ateşine tutması sonucu 3 sivilin öldüğü, 24 kişinin yaralandığı bildirildi. Fadiallah, Beyrut'ta yayımlanan AlAnvar gazetesine verdiği demeçte, Fransa'da 16 martta yapılan seçimleri sağ ittifakın kazanmasının, rehinelerin çabuk sahverilmesi açısından doğru yolda atılmış bir adım olduğunu söyledi. Iran'daki Humeyni rejimine yakmlığı ile tanınan Fadiallah, Fransız rehinelerin seçimlerden önce serbest bırakılması için yapılan bir anlaşmayı sosyalist hükümetin sabote ettiğini öne sürdü. 16 mart seçimlerinden önce Lübnan'da görevli 8 Fransız gazeteci, Lübnan'daki Şii Hizbullah örgütü tarafından kaçınlmıştı. Bu arada İsrail topçusunun dün Lübnan'ın güneyindeki Nabatiye kentini top ateşine tuttuğu bildirildi. Polis, İsrail topçusunun ateşinin, sınırdan 14 kilometre kuzeyde bulunan Nebatiye kentinin merkezine isabet ettiğini kaydetti. AP Ajansı, Nebatiye kentindeki polis kaynaklanna dayanarak verdiği haberde, İsrail'in bombardımandan sonra, kentteki Şii milislerle güvenlik bölgesindeki Güney Lübnan ordusu milisleri arasında şiddetli çarpışmalar meydana geldiğini bildirdi. Lübnan'da Hıristiyan milislerin elindeki Umut Radyosu'nun haberine göre, Nebatiye kentindeki bir grup Şii milisin İsrail desteğindeki Güney Lübnan Ordusu'na bağlı birliklere saldırdığı haber verildi. Ancak radyo, sırurdaki Aishieb kentinde meydana gelen çarpışmalar sırasında ölen ya da yaralanan olup olmadığı konusunda herhangi bir bilgi alınamadığını bildiriyor. Ahnanlar Konyu'da kurulacak POLİTIKADA SORUNLAR ERGU1V BALQ etmek istiyor Frankfurter Rundschau gazetesine göre, Almanlar, alçak eğitim uçuşlarını Konya üssüne kaydırmak istiyor. FRANKFURT, (a.a.) Konya'da kurulması planlanan NATO hava üssünü Almanlar finanse etmek istiyor. Almanlann, NATO hava üssünün finansmanını üstlenmek istekleri, Federal Almanya'daki alçak uçuşlann ülke dışına kaydınlmak istenmesinden kaynaklanıyor. F. Almanya'da yayımlanan "Frankfurter Rundsch a u " gazeteci verdiği haberde, ülkedeki alçak eğitim uçuşlarının bir bölümünün Türkiye'ye kaydınlması ve Konya'da kurulması planlanan NATO hava üssü ile ilgili gelişmeleri değerlendirdi. Federal Almanya'daki alçak uçuşlann Türkiye'ye kaydınlması ve bunun bir " N A T O projesi" içinde ele alınması yolunda iki yıl önce yapılan Alman teklifınin tekrar gündeme getirildiğini kaydeden gazete, Federal Almanya Savunma Bakanı Manfred Worner'in, aynı teklifi, NATO Savunma Bakanları'nın geçen yıl yapılan sonbahar toplantısında da yinelediğinı yazdı. Türkiye'nin konuya ilişkin karannı bu yıl sonuna kadar vermesinin beklendiğini belirten gazete, projenin gerçekleşmesi halinde en fazla 8 bin uçuşun Türkiye'ye kaydınlacağını bildirdi. "Frankfurter Rundschau" gazetesi özetle şunlan yazdı: "Anlaşma saglanırsa proje duşünülenden daha pahalıya mal olacaktır. Alman Hava Kuvvetleri'ne bağlı pilotlar yılın üç ayını ailelerinden uzakta geçirmektedirler. Konya NATO hava üssünün kurulmasıyla, pilotlar yıhn dört ayı ailelerinden uzak kalacaklardır. Eşlerini yanlanna aimak istemeleri halinde de bn defa lojman ihtiyacı doğacaktır." üssüftnanse Itrmanma Reagan yönetiminin son haftalarda hızlı bir tırmanma sürecine girdiği görülüyor. Beyaz Saray iki hafta önce yaptığı açıklamada New York'ta Biheşmiş Milletler'de çalışan Sovyet diplomatlarının sayısının yüzde elliye yakın bir oranda azaltılmasını istedi. Reagan yönetimi, bu isteğine gerekçe olarak Birleşmiş Milletler'deki Sovyet diplomatlarının "görwteri ile bağdaşmayacak işlerie" uğraştıklarını öne sürdü. "Görevleri ile bağdaşmayacak işler" deyimi diplomatik lisanda casusluk faaliyetierinin kibarcasıdır. İki süper güç de birbirterinin diptomatlarını bu tür faaliyetlerie öteden beri suçlar ve karşılıklı olarak bazı diplomatları sınır dışı ederier. Ama ABD bu kez işi büyütmüş ve New York'taki Sovyet diplomatlannın yarı yartya azaltılmasını istemişti. Üstelik VVashington'un bu çıkışı, Reagan'la Gorbaçov arasında ikinci bir zirvenin ne şekilde yapılacağının tartıştldığı bir zamana rastladığından, bazı çevreterde VVashington'un zirveyi baltalamak için boyle bir çıkış yaptığı kuşkulan uyandı. Aslında iki süper güç arasında yeni bir zirveye umutla bakılacak havanın oluştuğu da soylenemezdi. Reagan yönetimi, "Yıldız Savaşlan" projesinden vazgeçmek niyetinde olmadığını kesinlikle açıklamış, Mihail Gorbaçov'un orta menzillı füzelere ilişkin önerisini reddetmişti. Gorbaçov, bu önerisinde Batı Avrupa'dan Amerikan ve Sovyet orta menzilli füzeleri kaldırılırken İngiliz ve Fransız füzelerinin donduruimasını istemişti. Vvashington, bu arada Libya açıklarında 6. Filo'nun tatbikatlannı da sıklaştırdı. Beyaz Saray yetkilileri, geçen hafta sonunda yaptıklan açıklamada & Filo'nun iki hafta içinde Muammer Kaddafi'nin "ölüm Hattı" diye adlandırdığı sınırı geçip, Sirte Körfezi'ne gireceğini bildirdiler. İki Amerikan savaş gemisinin 13 martta Karadeniz'de Sovyet karasulanna girmesı, çok tehlikeli bir kışkırtma olmasının yanı sıra, tırmanmayı Türkiye'nin hemen yanı başına getirmesi bakımından da özel bir anlam taşıyordu. Gerçi uluslararası hukuka göre, savaş gemilerinin banş zamanında yabancı bir ülkenln karasularından "zararsız geçiş" ya da "masum geçiş" (innocent passage) yapmak hakkı bazı koşullara uymak şartı ile tanınmaktadır. Ama ABD'nin boyle bir durumda Moskova1 nın göstereceği tepkiyi çok iyi bildiğinden de kuşku edilmez. Vvashington buna rağmen, savaş gemilerini Sovyet karasulanna göndermiştir. Amerikan savaş gemilerinin Sovyet karasularında kaldıkları iki saat içinde, iki tarafın çok tehlikeli bir çatışmanın eşiğine geldiklerini AP ajansının haberinden öğreniyoruz. Sovyet Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Vladimir Çernavın, Izvestia gazetesine verdiği demeçte, Sovyet kuvvetlerine savaşa hazır ol emri verildiğini ve gemilerle uçakların Amerikan gemilerinin üzerine gönderildiğini açıklamıştır. Böylesine gergin anlarda, sinirli bir subayın yanlış komut vermesi, ya da sinirli bir topçunun komutu yanlış anlayarak tetiğe basması, dünyamızı çok tehlikeli bir bunalıma sürükleyebilir. Karadeniz'deki olayın heyecanı dağılmadan, Reagan yönetimi bu kez cumartesi günü Nevada çölünde bir yeraltı nükleer denemesi gerçekleştirdi. Hem de bizzat Amerikan kamuoyundan ve Kongre'den gelen muhalefete rağmen. Kongre üyelerinden Berkley Bedell bakın ne diyor: "Başkan Reagan'ın, nükleer silah yanşının durdurulması için herkesten gelen çağn v lara kulaklannı tıkaması, korkunç bir düş kmklığı yaratmışüc Reagan kendisini galiba hâlâ beyazperdede sanıyor. Beyazperdede nükleer bir savaşın dünyamızı yok etmesinl seyretdkten sonra, gülerek seyircilerin karşısına çıkabileceğini mi düşünüyor?" Sovyet lideri Gorbaçov, nükleer denemeleri geçen yıl ağustosta tek yanlı olarak durdurmuştu. Gorbaçov, 13 martta yaptığı açıklamada, 31 martta sona erecek olan moratoryumu, ABD yeni bir deneme yapmadığı takdirde, uzatacaklarını bildirmişti. Reagan, Gorbaçov'un önerisine cumartesi günkü deneme ile karşılık vermistir. Reagan yönetimi son zamanlarda belirgin bir tırmanmaya girmiştir. Tırmanmanın bu kez, Libya ve Nikaragua'nın yanı sıra Sovyetler Birliği'ni de hedef alması ise tehlikenin niteliğini arttırmaktadır. Âtina'daki bom balamayı solcu bir grup üstlendi A tina 'da Cumhurbaşkanlığı Köşkü yakınında bulunan eski ABD başkanlanndan Harry Truman'tn amtının bombalanması olayını "Christos Kassinis thtilalci Grubu" adlı yasadısı solcu bir grup üstlendi. A tina 'da yayımlanan günlük solcu ' 'Eleftherotypia'' gazetesinde yayımlanan bir mektupia saldınyı üstlenen grup, bombalama olayının ABD Dışişleri Bakan George Shultz'un yann Yunanistan 'a yapacağı resmi ziyareti protesto etmek için düzenlendiğini bildirdi. (a.a.) Pakistan'ın Sind eyaletinde, Karaçi kentinin kuzeyinde Sukkur1 dâki cezaevine baskm yapan 100 kadar silahlı kişi, 35 tutuklunun kaçmasını sağladu Resmi kaynaktan öğrenildiğine göte, şafakta kontrol kulesini haWya uçuran, elektrik tellerini kesen ve projektörleri tahrip eden silahlı kişiler, cezaevi içine girerek gardiyanlara ateş açtılar. Olaysırasmda bir gardiyan öldü, birçoğu da yaralandu (a.a.) Pakistan'da baskın Lübnan 'ın güneyindeki çarpışmalar son gunlerde yeniden alevlendi. (Fotoğraf: AP/a.a.) Chirac hükümetinin yazgısı ortada Güven oylaması 2 nisanda Gözlemciler, kâğıt üzerinde üç oyîuk bir çoğunluğa sahip sağ ittifakın Chirac hükümetine hiç firesiz güvenoyu vermesinin garanti olmadığını belirtiyorlar. SABETAY VAROL PARİS 16 mart seçimlerinden sonra yapılan kamuoyu yoklamaları Fransızların yüzde 65'inin iki başh yeni yönetimin devamını arzuladıklarını ortaya koydu. Buna karşılık sadece yüzde 36'lık bir kitle MitterrandChirac ikilisinin 1988 cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar "ortak iktidan" sürdürebileceklerinden umutju. Denizaşın iki milletvekilliğinin hangi partilere gideceği geçen pazar günü, iki türlü dar bölge sistemine göre yapılan seçimlerin ikinci turundan sonra belli oldu. Basbakan Jacques Chirac'ın partisi RPR ve Sosyalist Parti bu milletvekilh'klerini paylaştılar. Böylece milletvekili seçim sonuçlan kesin olarak belli oldu. Bu duruma göre, yeni hükümeti kuran sağ ittifakın meclisteki sandalye sayısı 291 olarak kaldı. Mutlak çoğunluk için 289 sayısını bulmak gerekiyordu. öte yandan, geçen perşembe gününden beri Fransa başbakanı olan Jacques Chirac, 2 nisanda açılacak olan parlamentodan güvenoyu isteyeceğini açıkladı. Anayasaya göre, devlet bajkanı tarafmdan atanan hükümetin güvenoyu alma zorunluğu yok. Ancak hiçbir partiye üye olmayan 14 milletvekilinin desteğiyle ayakta duran Chirac hükümeti, meşruluğunu parlamentodan aldığını kanıtlama durumunda. Chirac'ın izlediği bu yöntemin, seçimleri izleyen günden beri sürdürdüğü üç sandalyelik sınırlı çoğuniuğunu, dışardan gelebılecek bölme girişimlerine karşı birarada tutma taktiğinin devamı olduğu ifade ediliyor. Bilindiği gibi, yeni iktidar çogunluğu iki ayrı kanattan oluşuyor: Yeni hükümette ise bu kanatlardan RPR (Cumhuriyet için Birlik) mecliste diğer grup olan UDF'den 20 kadar milletvekili fazlası olmakla birlikte aslan payını almış bulunuyor. Üstelik UDF bloku içinde yer alan eski başbakanlardan Raymond Barre, seçimlerden önce Mitterrand'ın devlet başkanlığı altında kurulacak bir sağ hükümete güvenoyu vermeyeceğini acıklamıştı. 1988 seçimkrinde cumhurbaşkanlığına oynayan Barre'ın mecliste 25 kadar taraftan olduğu biliniyor. Sağ adaylar arasında anket sonuçlanna göre, en popüler cumhurbaşkanı adayı olan Barrebu popularitesini, parti içi hesaplara bulaşmaz gözüken, açık sözlü ve uzlaşmaz tutumuna borçlu. Chirac meclisten güvenoyu istemekle Barre ve yandaşlannı açmaza sokmuş oluyor. Barre yeni hükümete güvenoyu verirse sözünden dönmüş olacak, vermezse sağ seçmen tabanı arasında uzun zamandır özlemi duyulan sağ eğilimli bir hükümeti yıkan kişi olarak damgalanacak. UDF ile RPR arasında soğukluk yaratan ikinci konu, meclis başkanlığı secimi. RPR, Genel Sekreteri Jacques Toubon'un ağzından eski başbakanlardan Jacques ChabanDelmas'ın adaylığını desteklerken UDF'nin ileri gelenlerinden Valer> Giscard d'Estaing de bu göreve niyetli olduğunu ifade etmiş bulunuyor. Sağ çoğunluğun bir kısmı, bir eski cumhurbaşkanının, devlet hiyerarşisinde 4. sırayı işgal eden bir görevden talip olması durumunda mahrum bırakılamayacağını öne sürerken, Chirac çevresi ChabanDelmas'a bu mevkiyi söz vermiş bulunuyor. Chirac, seçimi izleyen salı günü ChabanDelmas'ı Paris belediye binasında kabul etmiş, Mitterrand'ın başbakanbk önerilerinden uzak kaidığı takdirde meclis başkanı olacağı kendisine vaat edilmişti. Amerikah fizikçiler Yıldızlar Savaşı projesine inanmiYor Amerikah fizikçilerin çoğunluğunun, "YıldızlarSavaşı"adıyla bilinen Amerikan "Strateik Savunma Girişimi" (SDI)projesinin, ABD 'yi muhtemel bir Sovyet nükleer saldırısına karşı koruyabileceğinden kuşku duydukları bildiriliyor. Silahlanma yartsmın kontrolünde karşılaşılan sorunlarla uğraşan bilimsel bir kuruluş tarafmdan düzenlenen ankette, 549 fizikçiden yüzde 67'si "Yıldızlar Savaşı"projesinin savunma işlevini yerine getirmesini "oianaksız" ya da "uzak bir olasılık" olarak nitelediler. (a.a.) Palme'ye yeni katil zanbsı YAVUZ BAYDAR ~ STOCKHOLM Isveç polisi, Olof Pnlme'nin vurularak öldürülmesiyle ilgili olarak 35 yaşlannda, kumral, 1.90 boyunda bir kişinin aranmakta olduğunu açıkladı. Stockholm Emnıyet Müdürluğü, arama çalışmalanna ek olarak söz konusu kişinin bir robot resraini yayımladı. Stockholm Emniyet Müduru Hans Holmer. dün yaptığı basın# toplantısında, tanık ifadelerınde' sözü edilen iri yapılı, kumral ve 35 yaşlarında bir kişinin einayetle ilgili olarak arandığını bildirdi. Holmer, söz konusu kişinin, çeşitli gorgü tanıklarının ifadelerine gore, cinayetten önceki gunlerde Olof Palme'yi izlemi? olduğunu belirtti, ancak "katil zanlısı" olarak aranmadığını ozellikle vurguladı. Stockholm polisinin robot resmini yayımladugı kişi suıkasttan 1 gün önce, Palrae'yi şehir merkezinde izlerken ve aynı gun Palmelerin evinin yakınlarında beklerken görülmuştü. Bazı tanıklar söz konusu kişiyi suikast gecesi Olof Palme'nin gitıiği sinemarun çıkışında gördüklerini anlatmışlar, bir başka tanık da suikasttan yarım saat kadar sonra sarışın ve iri yapılı bir kişinin Stockholm'un kuzey çevre yolunda otomobil değiştirdiğini söylemişti. BHOPAL FAdASI ABD Başkanı, Time dergisine verdiği demeçte Nikaragua'ya zehir saçtı: Sandinist rejim bir kanserdir gisinin dün çıkan sayısına verdikleri demeçlerde eski görüşlerini yinelediler. Reagan, Nikaragua'daki Sandinist yönetiminin "kökünün karuimast gereken bir kanser" olduğunu öne sürdü ve Sandinistlerin Küba'daki Castro yönetiminin izlediği yoldan Somoza'yı devirerek iktidara geldikten sonra, müttefiklerini bile üzaklaştırarak ulkede totaliter bir rejim kurduklannı öne sürdü. ABD'nin Nikaragua'ya yapa cağı doğrudan bir müdahalenin Latin Amerika'daki tüm dostlarım kaybetmesine yol açacagını bildiren Reagan, "Dostlanmız Contralar'a yardım edilmesini isüyorlar, ama bizim dof nıdao mudabale etmemize karşılar" dedi. ABD Başkanı, Sandinist yönetiminin, Ülkesine karşı düşmanca tutumunu "doğrudan saldınya" dönüştürdüğu takdirde kendilerini korumak için Nikaragua'ya müdahale etmelerinin de mümkün olduğunu bildirdi. Ortega ise, aynı dergiye verdiği demeçte, iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmek ve dostça bir yaklaşım sağlamak için Başkan Reaganla görüşmeye hazır olduğunu bildirdi, ancak Sendinist karşıtlan ile görüşmeye asla yanaşmayacağını da sözlerine ekledi. Ortega, başında bulunduğu Sandinist yönetiminin ABD için bir tehdit oluştunnadığını, buna karşılık Amerikan yönetiminin ülkesiyle "savas halinde olduğunu " sözlerine ekledi. Hindistan, Union Carbide'ın tazminatuu geri çevirdi YENİ DELHİ, (Ajanslar) Amerikan "Union Carbide" şirketi, 2 Aralık 1984'te meydana gelen ve yaklaşık 2 bin kişinin ölümüne neden olan Bhopal faciası nedeni ile Hindistan hükümetine 350 milyon dolarlık tazminat odeme\i kabul e'tti. Ancak Yeni Delhi, bu miktarı "kesinlikle kabul edilemez" şeklinde niteleyerek, tazminatı geri çevirdi. Hindistan Kimyasal Maddeler ve Yapay Gübre Bakanlığı'nca yayımlanan yazılı bildiride "Union Carbide sirketi, tazminatı en düşük düzeyde tutmak için her çare>e başvunıyor" dendi. "Union Carbide" şirketi sözcüsü Harvey Cobert, tarihin en büyük sanayi kazası olarak bilinen ve 2 bin kişinin ölümünün yanı sıra 200 bin kişinin de tedavi görmesine yol açan Bhopal'deki gaz sızıntısı nedeni ile ödenecek tazminat konusunda bazı özel avukatlarla yürütülen görüşmelerin geçen hafta sonuçlandığını ve 350 milyon doların kaza kurbanlarına dağıtılmak uzere, Hindistanlı yetkilere verileceğini belirtmişti. New York bölge mahkemesinde, "Union Carbide" aleyhine açılan 100'den fazla dava olduğunu ve bu davalarda istenen tazminatın ise milyarlarca dolara ulaştığı bildirildi. Bu arada, Hindistan'ın merkez eyaletlerinden Madya Pradeş Komünist Partisi tarafından yapılan açıklamada, "Union Carbide" şirketince verilen tazminatın yetersiz olduğu belirtildi. ABD Başkanı, Sandinist yönetimin ülkesine karşı düşmanca tulumunu saldırıya dönüşturmesi durumunda kendilerini korumak için Nikaragua'ya müdahale edebileceklerini söyledi. 2. Hasan: Araplarla tsraiVin masaya oturma zamanı geldi Fas Kralı tkinci Hasan, Ortadoğu sorununun çözümü için Arap liderlerinden birinin İsrail ile masaya oturmasını önerdL Fas Kralı, Kuveyt gazetekrinden "AsSlassa"ya verdiğidemeçte, Arap ülkelerinin Israil'in görüşlerini hep dolaylı yollardan öğrendiklerine dikkat çekerek, Arap ülke ŞEBNEM ATtYAS lerinin bu görüşme için aralannNEW YORK Geçen hafta, dan birini seçmeleri gerektiğini vurguladL Boyle bir görevin, gö Reagan yönetiminin, ABD Temsilciler Meclisi'ni Nikaragua'da rüşmeye katılacak Arap lideri Contralar'a 100 milyon dolarlık için Israil ile görüşmelere başlaması yolunda verilen bir yetki ol yardımı onaylamaya ikna etmesi için son fırsat haftası idi. Yomayacağım belirten Fas Kralı, netim bu nedenle gecesini gün"Ancak bu yolla İsrail'in görüşdüzüne katıp elinden geleni arlerini ve niyetlerini dolaysız oladına koymadı. Gerçi sonuç barak öğrenebiliriz " dedi. (a.a.) şaramadıklarını gösterdi, ama 12 gibi çok küçük bir oy farkıyla. Kampanya komünizmin eşikte olduğuna herkesi inandırıp, muthiş bir korku yaratıp bunun arAvusturya eski Başbakanı Bruno Kreisky, isnülTe, Filistin dev kasından istenirse bu felaketin önlenebileceğini, hem de yalnızUtinin kurulmasına karşı çıktığı ca 100 milyon gibi bır tutarla öniçin ABD'yi, Ortadoğu banş gilenebileceğini belirterek ortalığı rişiminin çıkmaza girmesinden yatıştırmayı hedefliyordu. Hedesorumlu tuttu. Birleşik Arap fi gerçekleştirebilmek için ilk onEmirlikleri'nde yayımlanan "Âl ce Contra liderleri VVashington'a Ittihad" gazetesinde yer alan bir getirildiler ve iki hafta boyunca söyleşide Kreisky, BMGüvenUk her yerde konuşmalar, toplantıKonseyi'nin 242 sayıü karannın, lar, mitingler yaptılar. Contra liFKÖ'nün istediği yönde değiştirilmesi taraftan olduğunu söyle derlerinden biri, Colero, "Siz parayı verin, biz de kanı" şeklinde dL (a.a.) biten etkili konuşmalarıyla dikkati çekti. NEW YORK, (a.a.) ABD Başkanı Ronald Reagan, Nikaragua'daki Sandinist yönetimine karşı suçlamalannı sürdürürken, Nikaragua Devlet Başkanı Daniel Ortega da, ABD yönetiminin ülkesine yönelik kaygılannın yersiz olduğunu bir kez daha vurguladı. Her iki lider de, "Time" der Reagan'ın psikolojik yupısı gündemde sun" şeklinde bitiriyordu. Reagan'ın içtenlik dolu konuşmaları öyle sıklaştı ki sonunda gerçekle ilgisi olmadığı pek çok kez ortaya çıkan bu konuşmalara nasıl inandığı merak konusu oldu. Bunun üzerine basında Reagan'ın antikomünizminin kökenleri, geçmişinde olan onemli olaylar, bunların Başkan'a etkileri geniş biçimde yer almaya başladı. Boyle haberlerden birinde Reagan'daki saplantırun Film İşçileri Sendikası'nda çalıştığı ve şöyle açıklıyor: "Sendika calışmasının çok etkili olduğuna kuşku yok, o sıralarda komünizmin kötiiliik olduğuna karar verdi ve Castro ile bu duygulan daha da pekişti." Nitekim Reagan 'Geçmişim Nerede?' adh kitabında sendikaya ne denli bilinçsiz girdiğini ve komünist nedenler uğruna kuilanıldığını yazarak o günlerini pişmanlıkla anıyor. Reagan'la ilgili 'saplantı' kuşkulan geçen pazar yaptığı herkezorunda kaldı. Reagan Sandinistlerin Brezilya'daki komünist devrimci gerülalan eğitmekte olduklarmı ileri surdü. Sonradan Brezilya hükümeti, ülkelerinde gerilla harekâtı olmadığını belirtiyor, Reagan'ın bu açıklamayla kafasında neler planladığını resmi olarak öğrenmek istiyordu. Reagan'ın pazar günkü konuşmasında buyük gürultü çıkaran ikinci iddiası da Nikaragua'da Yahudilere yapılanlarla ilgiliydi. Başkan, Nikaragua'da bulunan tek sinagogun rejim tarafından yıktınldığını, yerle bir edildiğini, Yahudilerin ise ulkeyi terk etmek zorunda bırakıldıklannı iddia etti. Nikaragua'da bu türden olayların olduğu iddiaları üzerine, daha önce yapılan suçlamalar için 5 soruşturma yapıldığı ve bunların hiçbirinde iddiaların gerçek olduğuna dair kanıt buhınamadığı açıklandı. Bu olaylar zinciri içinde Amerikahları en çok şaşırtan şey, Sandinistlerin Reagan'ın konuşmasını televizyon haberlerinde tümuyle yayımlayarak, biri muhalefetten, diğeri hukümetten iki yetkiliye tartıştırmalarıydı. Muhalefet yetkilisi, Reagan'ın suçlamalannın Sandinist hükümetin yanlış politikalarından kaynakİandığını belirtiyor, Nikaraguada sansürün ve muhalefet uzerindeki baskının kaldırılmasıyla bu türden iddiaların geçersiz olacağını soylüyordu. "Bild" gazetesinin iddiası: Kohl hakkındaki soruşturma durdurulacak BONN (a.a.) Federal Almanya'nın en yüksek tirajlı gazetesi "Bild", Başbakan Helmut Kohl hakkında yalan ifade vermek iddiası üzerine açılan soruşturmanın "büyük bir ihtimauV' durdurulacağını öne sürdü. Bild'de dün yayımlanan haberde, olayı soruşturan savcıların, ilk araştırmalan sonucunda, kanıtlann dava açmak için yeterli olmadığı kanısına vardıİdan kaydedildi. Gazetenin "güvenilir adliye çevreleri"ne dayanarak verdiği haberde ayrıca Kohl hakkındaki soruşturma durdurulur durdurulmaz, iddia sahibi olan Yeşiller Partisi eski milletvekillerinden Otto Schilly hakkında yalan ihbarda bulunmak suçundan soruşturma başlatılacağı öne surüldü. Meclis üyeliğinden geçen hafta istifa eden Schilly, Flick skandalı dolayısıyla kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu'nda Kohl'un ya/an ifade venüjini öne sürmüştu. Kreisky ABD ile İsraiVi suçladı Reagan 'ın antikomünizmi öyle çığrından çıktı ki, sonunda bunun psikolojik bir saplantı olduğuna karar veren bastn, Reagan'ın antikomünizminin kökenlerini konu alan haberlere geniş yer verdi. yıllardan kaynaklandığı belirtiliyor. Haberde Reagan'ın uzun süre danışmanlığını yapan Stuart Spencer şöyle diyor: 'Antikomünizmin kökenleri, sendikanın faaliyetlerine tanık olmasında yatmaktadır. Bu onun hayatında daha sonra gelişecek olan giiçlü antikomunist duyguların nedeni olmuştur. İnançlan konusunda çok katı olan ve onlara sımsıkı yaptşan bir mizacı vardır zaten. Belki bu nedenle son derece iyi görunuyor ve geceleri çok rahat uyu>abiliyor." Reagan'ın yakın arkadaşı Senator Paul Laxait da bu gorüşu kabul ediyor si şaşkınlıklar içinde bırakan uzun konuşmasından kayııaklandı. Reagan'ın konuşması sırasında arkasında Amerika kıtası ve devletlerini gösteren bir harita vardı. Reagan'ın komunizm tehlikesinin varlığından söz ettiği her ülke "bu haritada kırmızıya boyanıyordu. Boylece grafikşov biçiminde sunulan konuşma bittiğinde tüm harita kıpkızıl idi. Haritayı kıpkırmızı yapabilmek için Reagan, örneğin Brezilya konusunda ilginç ve sonradan Brezilya hükümetinin resmen yalanladığı iddialarda bulunmak Bağlantısız ülke haber ajansları Bağlantısız ülkeler haber ajanslanmn 4. konferansı, Küba'mn başkenti Havana'da başladu Sovyet resmi haber ajansı "Z4SS", konferansta söz alan haber ajansları temsilcilerinin, haber almada karşüaştıklan güçlükleri dile getirdiğini bildirdL Ardından televizyon reklam kampanyaları başladı. En populer fılmlerin aralarına serpiştirilen reklamlannda, Reagan yumuşak sesiyle komunizme karşı olmanın onemine değinip şimdi bunu göstermenin zamanı olduğunu açıklıyor, sözlerini her seferinde "Tann Amerika'yı koru Reagan'ın ContraTara yardım sağlamak üzere giriştiği yoğun antikomünizm kampanyasuun aşmhğı böyle şeylere ahşık Amerikan toplumu ve basınmda bile hayretle karşüandu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle