18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 MART 1986 EKONOMİ CUMHURİYET/9 EKONOMDE DIYALOG BESİM ÜSTÜNEL 1927"de doğdu. Gaziantep LisesVni bitirdikten sonra t.Ü. tktisat Fakültesi'nden mezun oldu. Doçentlik tezini London School of Economics'te verdL 1961'de profesör oldu ve SBF ile ODTÜ'de öğretim üyeüği yaptu 19631965 yıUan arasında DPT Iktisadi Planlama Dairesi Başkanhğu 19671971 yülan arasında CHP Genel Sekreter Yardımcılığı yapan Üstünel, 19711974 yılları arasında Stockholm ve Minnesota üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı. Üstünel 197S'te CHP Istanbul senatörü olduktan olduktan sonra 30 gün Maliye Bakanhğı görevinde bulundu. Üstünel halen tTÜ'de öğretim üyesL lananın harcayacağı parayı siz konut yapana aktarmış oluyorsunuz. Ekonomik bakımdan değişiklik olmuyor. O bakımdan enflasyonu frenleyici etkisi olmaz. Ama o istikrar fonuna ayıracağımız fonu gerçekten Merkez Bankası'nda sterilize ederek sistemin dışına çıkarabüirsek, o zaman hiçbir ek işsızlik tehlikesi, ek depresyon tehlikesi yaratmadan enflasyonu başarıyla aşağı çekebiliriz. Bu şartlar aJtında enflasyonu yüzde 30'lara indirneyi bir başan olarak göstermek de zoriaşıyor, galiba... ÜSTÜNEL Bence hesaplar doğru yapılırsa sanıyorum ki, enflasyonu şu ölçüde geriletmek şansı, imkânı varken neden sadece şu kadar yapılabilir diye hesap sorma olanağı ortaya çıkar. Zaten bugün pazar ekonomisine, fiyatlar sistemine dayandığını, ekonomiye esneklik kazandırdığını, herkesin artık ekonomi konuşmaya başladığını iddia eden bir ekonomik yönetim için ilk ve bence en ciddi bir sınavdır bu. Bakalım, dünya petrol fıyatları, dolar fiyatları yükselirken muntazam her şeyi yükselten bu yönetim şimdi ne yapacak. Piyasaya güveniyorsanız, onun erdemlerine inanıyorsanız fiyatlar yukan çıktığı zaman yükseltirken, aşağı inerken de düşürmeyi sağlamanız, en azından artışlan engellemeniz gerekir. Ama hemen şunu da vurgulayayım, bir güçlük tabii var. Bu fiyatları düşürmeye razı olurlarsa. o yönde bir politika izlemeye, kriz yönetimini o yönde mobilize etmeye karar verirlerse o zaman içerde birtakım güçlü iş çevrelerinin hoşuna gitmeyebilir bu. Yani fazla kaliteli olmayan, dünya piyasasında rahatlıkla satamadığı malları birtakım yapay yollardan satma olanağı bulmuş olan birtakım ihracatçılar, onların oluşturduğu meslek grubu çok rahatlıkla bugünkü yönetimi etkileyebilir, yönetimin gözünü korkutarak onları engelleyebilir veya çok daha sınırh hareket etmelerini sağlayabilir. Bu bence, son derece sakıncalı bir olaydır. Tıpkı, 198182'de böyle baskı gruplarından korkulup bazı şeylerin yapılmaması bazı iflaslara ve piyasa mekanizmasının seleksiyon sürecini işletmesine engel olunduğu gibi bugün de bu yapılırsa, falan Fılan batar, iflas eder, güç durumda Geçen hafta Tahtakale'den ve bankalardan şimdilik "pes" Merkez Bankası'nın 14 mart kararları bankaların amansız kur yanşına son vererek, alış kunı 660670 liralarda dolaşan doları 650 liranın altına düşurdü. Gayri resmi döviz piyasası, bankalara göre paralel piyasa, halk deyişiyle de karaborsanın merkezi Tahtakale son dönemin en cansız günlerini yasıyur. Tahtakale*de uzun zamandır ilk kez dolar ve markın fiyatı sürekli gerileyiş içinde oldu. Dolar 675 liralık düzeyinden 663 ile 665 lira arasında bir değere inerken, Alman Markı da 300 liradan 285 liraya düştu. Tahtakale'deki bir döviz simsarı son gelişmeyi şöyle anlatıyor: "BankaJar piyasadan cekildi. Vergi ödemderi nedeniyle piyasada TL de yok. TL olmayınca büyük caplı döviz alışverişi gerçekleşmiyor. Şimdi öyle bir duruma girildi ki devletin dışında herkeste satüacak bolca döviz var." Tahtakale talep azlığı nedeniyle dolar ve markı bankaların kurlarına indirirken, Merkez Bankası geçen hafta Amerikan parasının değerini fazla değiştirmedi. öyle ki, önceki hafta yapılan devalüasyondan sonra beklenen hareketlilik tam tersine büyük durgunluğa dönüştü. Doların hafta içindeki resmi kuru önceki haftanın 645 liralık değerinin ancak 40 kuruş üstüne çıkabildi. Merkez Bankası'nın 32 liralık yükseltmenin 645 00 645.40 644 40 I 644 10 643.35 643 55 Oolar (döviz alış) 17 18 19 20 21 Mart 22 Ulagay sordu, Üstünel yanıtladv Fırsat iyi kııllanılırsa enflasyon bir yılda yüzde 15'e indirüebilir Sayın Üstünel. size ilk olarak şunu sormak istiyorum. Diinya ekonomisinde son zamanlarda gozlediğimiz olumlu ve ilginç geltşmeler Turkiye ekonomisini acaba ne yonde etkileyecek ve Türkiye ekonomisinde çözümJeri kolaylaştıncı bazı imkânlar saglayacak mı? ÜSTÜNEL Sayın Ulagay, gerek dunya ekonomisinde gerek Türkiye'nin kendi iç ekonomik koşullannda son 6 ay içinde son derece önemli gelişmeler, değişmeler olmaktadır. Ve bu değişmelerin büyük bir çoğunluğu Türkiye'de enflasyonun hızla aşağıya çekilebileceğini ve bu enflasyonu frenleme operasyonunu hiçbir önemli sakınca yaratmadan, ek işsizliğe, durgunluğa veya dış ödemeler güçlüğüne neden olmadan başarabileceğini açıkça göstermektedir. Ama bu fırsatın iyi kullanılıp kullanılmayacağı, enflasyon hızının benim tahminlerime göre, yüzde 35 yerine, yüzde 15'e indirilme şansının iyi kullanılıp kullanılmayacagi hiç kuşkusuz ekonominin yönetiminden sorumlu olanların tutumuna, gerekli politika denetıminin zamanında ve cesaretle uygulamaya konup konmayacağma bağlı oluyor... Burada yüzde 15 rakamını kullandınız. Ne kadar süre içersinde bu noktaya gelinebileceğini umuyorsunuz? ÜSTÜNEL Benim tahminim, ekonomi iyi yönetilirse, gerçekten başanlı bir şekilde yönetilirse bir yıl içinde, yani 1987'nin ilkbahanna kadar yüzde 15'lik bir enflasyon düzeyine gelinebilir. Ondan sonraki yıl içinde de yüzde 10'un altına indirilip tek rakamlı enflasyon aşamasına geçilebilir. Böylece gerçek yeni büyüme ekonomisine geçme şansımız da doğmuş olur. Bunun nasıl yapılması gerektigini biraz sonra soracağım size, yalnız önce şu noktayı açıklığa kavuşturalım isterseniz. Siz, dünya ekonomisindeki olumlu değişmelerin sürekli olacagını mı duşünüyorsunuz bundan sonra? ÜSTÜNEL Önce dilerseniz dunya ekonomisinde hangi koşullann değiştiğini kısaca, satır başlanyia vurgulamak isterim. Türkiye'nin ithal faturasında önemli bir ağırlığı olan ham petrol fıyatları spot piyasasında veya diğer resmi alımlarda hızla düşmektedir. Ve bu düşmenin en azından 1 yıl daha süreceği kuvvetle tahmin edilmektedir dünya piyasasındaki başka ekonomistler tarafından. Kaldı ki bu düşüş 8, 10, 12 dolara kadar olup da sonra dursa bile, yeniden yükselip bugün Türkiye'nin satın aldığı, anlaşmalara göre satın aidığı seviyeye çıkamayacaktır. Onun yine de alunda kalacaktır. Dolayısıyla, enflasyonu düşürücü yönde etkileme gücü devam edecektir. Yani ben, ham petrol fiyatlarındaki duşüşün 35 aylık geçici bir düşüş olacagını sanmıyorum. Ikinci önemli olay, tıpkı 197374 birinci petrol şokunda olduğu gibi petrol fiyatlarındaki değişmeye paralel olarak çok önemli temel maddelerde, ham maddelerde, diğer petrokimya ürünlerinde, demir çelikte fıyat değişmeleri, daha doğrusu fiyat düşüşleri olması. Bütün bunlar Türkiye'nin satın aldığı sınai girdilerin, enerji girdilerinin fıyatlarının Türkiye'ye çok daha ucuza mal edilebileceğinı açıkça göstermektedir. Ayrıca bu fiyatların Almanya'nın, Japonya'nın, Amerika'nın girdi maliyetlerini düşürmesi nedeniyle, onların bize sattığı makine teçhizat fiyatlarını da düşürmesi, en azından fiyat artışlarını frenleyip, ertelemesi gibi bir olay ortaya çıkacaktır. Bunlar ikinci raundda, ikinci dönemde ortaya çıkacak olumlu gelişmelerdir. Ama hepsi bundan ibaret değil. Bu yeni konjonktür karşısında dünya merkez bankalan, bu petrol fiyatları düşüşünün yarattığı ortamı i>i değerlendirmek için reeskont hadlerini düşürmeye başlamışlardır. Önce Alman Merkez Bankası, Japon Merkez Bankası, arkadan İngiliz Merkez Bankası, arkadan Amerikan Merkez Bankası reeskont hadlerini duşürmüşlerdir ve buna paralel olarak da banka faizleri duşmektedir. Bu gelişmelerin de Türkiye gibi dış borç yüku altındaki ulkelerin borç servisi bakımından biraz daha kârlı çıkması veya yükünun hafiflemesi sonucunu doğurması beklenebilir. Bir taraftan da faiz hadlerinin Avrupa piyasalarında gerilemesi, Batılı yatınmcıları yeni büyük projelere büyük çapta yatırım yapmaya yöneltecektir. Bunun da ortaya çıkaracağı yeni gelişmeler Türkiye açısından çok olumlu sonuçlar doğurabilir. Bütün bunların sonucu olarak şu söylenebüir: Çok yakın bir gelecekte, Ban Avrupa'da enflasyon aşağı bıdır. Bu sağlandıktan sonra sırf petrolde, diğer alanlarda da, bütün her şeyde bunun ikinci aşamasında sağlanan yeni rantı içerde nasıl kullanacağız? Bunu halka mı vereceğiz yoksa kamu sektöründe tutup ilerki fiyat artışlarına karşı bir çeşit fon olarak mı kullanacağız. Bunu kararlaştırmak çok önemli... Evet ben de tam buna soracaktım size. Bu olanagı nasıl kullanmalı sizce? ÜSTÜNEL Bence yapılması gereken şey iki hedefi birden kollayarak bu imkânı kuilanmak. Bir kere içerdeki enflasyonun aşağı çekilemeyeceği konusunda çok yaygın, kökleşmiş, haklı bir kanı var. Bunu kırabilmek için ve enflasyonun yüzde 30'larda, 25'lerde gitmeyeceğini, bir yıl gibi kısa bir sürede yüzde 15'e hatta onun altına indirilebileceğini göstermek için bir şok tedavisi niteliğinde, bunu sağlayabilecek potansiyel tasarrufları iç fiyatlara bir ölçüde aktarmak gerekir. En azından sağlanacak tasarruflann, maliyet düşüşlerinin yansını ben olsam derhal iç fiyatlara aktarınm. Mesela petrol ürunlerine de yansıtmak şeklinde mi? ÜSTÜNEL Evet. Öbür yarısını ise iç fiyatlara aktarmak yerine istikrar fonu teşkil ederek, yani içerden parayı biraz daha çekmek için, para arzını azaltmak için ve muhtemel fiyat artışları tehlikesini önlemek veya azaltmak için kuilanmak üzere konırum. Yalnız hemen şuna işaret edeyim, bizde istikrar fonu deyince, hemen konut fonu falan akla geliyor. Yani petrolden sağlanan tasarrufu istikrar fonuna dönüştürüp onu da konut fonuna verirseniz hiçbir şekilde enflasyonu azaltıcı etkisi kalmaz. Çünkü petrolü kul Doğan fırsattan yararlanarak enflasyonu aşağı çekmek için petrol ve diğer önemli girdilerin fiyatlarındaki düşüşleri gecikmeden ulusal ekonomiye yansıtmak gerekmektedir. Böyle bir şok tedavisi uygulanırsa kökleşmiş görünen enflasyon beklentisi kırılabilir, enflasyonun bir yıl içinde yüzde 15'e ineceği beklentisi yaygınlaşır. kalır korkusuyla bu yola girilirse, o zaman bu fırsat iyi değerlendirilmemiş olur ve tabii böyle bir baskı grubuna boyun eğenler ve ekonomik politikayı yonetenler de o zaman kimi düşündükleri, kimin hesabına, kimin adına ekonomi politikası güttükleri konusunda hesap vermek durumunda kalabilirler. Sanıyorum bu açıdan da Özal yönetimi için bir sınav söz konusu. Peki sizce dogan bu ek olanak, ek imkân değerlendirilirken çeşitli toplum kesimlerinin bu imkândan yararlandınlması konusunda nasıi bir tercih yapılmalı? ÜSTÜNEL Bence bugüne kadar yükü kim taşıdıysa avantajı da ona sağlamak gerekir. Bugüne kadar petrol şoklannın ve onun yarattığı hayat pahalılığının yükünü kimler çektiyse bugün de fiyat düşuşlerinin, dünya piyasasındaki fiyat düşüşlerinin avantajı öncelikle bu kesimlere yansıtılmalı, dar gelirli kitleler bundan öncelikle yararlandınlmalıdır. Bu arada dünyadaki fiyat düşüşlerine paralel olarak içerde fiyatları tutmanın, hatta bazı temel ürünlerde düşürmenin ekonomik açıdan gerekli olduğunu da vurgulamak istiyorum. örneğin PETKİM'in ürettiği petro kimya ürünlerinde dünya fıyatları hızla düşerken siz bu düşüşü kendi fıyatlarımza yansıtmazsanız o çok korkulan "ikiii fiyat" tehlikesi gene ortaya çıkar, dünya fiyatlarından, dünya ekonomisinden kopma tehlikesi gene ortaya çıkar. Ne kadar caydırmaya çalışırsanız çalışın bu mallarda ithalat baskısı artar. Sayın Üstünel size son olarak şunu sormak istiyorum: Gerçekten enflasyonu aşağı çekmeye öncelik veren politika izlenecek, oluşan fırsattan bu yönde yararlanmak istenecekse en azından kısa vadede yatınmlan ve harcamalan sınırtı tutmak da zorunlu değil mi? ÜSTÜNEL Sayın Ulagay benim anlayışıma göre ciddi bir enflasyonu frenleme çabası sırasında harcamalan frenlemek de şarttır. Türkiye zaten tumüyle yeterli tasarruf sağlayamıyor. Burada tabii bankalardaki tasarruf mevduatını tasarruf sayan mühendis iktisatçılarımızın yaptığı hataya düşmeden konuşuyorum. Demek istediğim, bu enflasyonu frenleme döneminde öncelikle tasaırufa öncelik verilmesi, kamu dengesinin, makro dengenin sağlanmasına öncelik verilmesi lazım. Bu yapılabilirse önümüzdeki yıldan itibaren yeni yatırımlar için önemli bir gerçek potansiyel birikecektir. O zaman enflasyonu önleyip istikrardan büyümeye geçiş aşamasına çok daha sağlıklı biçimde geçmemiz mümkün olabilecektir. Bunu ne ölçüde başarabildiğimize bakarak bugünkü yönetimi daha iyi değerlendirmemiz de mümkün olacaktır. Tekrar ediyorum bence bu bugünkü sistemin ve bugünkü yönetimin en ciddi sınavı olacaktır. ardından piyasayı durultmasına en büyük katkıyı, dolann uluslararası döviz borsalannda da fazla bir iniş çıkış göstermemesi yaptı. Dolar, Alman Markı karşısında 2.24 değerinde kalırken, haftanın en güçlu parası ingiliz Sterlini, Amerikan parası karşısında son 2.5 yılın en yüksek değerine ulaştı. Sterlin, petrol fıyatlarının yükseleceği yolunda bir iyimser havanın oluşmasının da etkisiyle hafta başındaki 1.46 dolarhk değerinden cuma günü 1.51 dolar düzeyine ulaştı. Sterlinin yükselişinde Ingiltere"de faiz oranlannın artacağı beklentisi de rol oynadı. Pazartesi günü 175 yenle Amerikan Doları karşısında ikinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en yüksek değerine çıkan Japon parası haftanın son gününde 176 yenden işlem gördü. Altın dışarda parlok içerde sönük Altın dış borsalarda yine canlı bir hafta yaşadı. Haftanın ilk gününde 31.1 gramlık onsu, 347 dolar civannda işlem gören altın, haftanın son gününde Londra'da 354 dolar, New York'ta da 356 dolar değerlerine ulaştı. Altının dışardaki yükselişi içerde aynı düzeyde olmadı. Cumhuriyet Altını bir önceki haftanın 51 bin liralık değerinden en fazla 250 liralık bir iniş çıkış gösterdi. 24 ayar külçe altını dun Kapalıçarşı'da 7580 liradan satıldı. Hafta içindeki en düşük değeri ise 7500 lira oldu. Altının dışardaki yükselişinin içeriye fazla yansımamasında en büyuk etken fıyat51.250 51.000 17 18 20 21 22 MPünya konjonktürünün sağladığı yeni imkân değerlendirilirken öncelikle enflasyondan en çok zarar gören dar gelirli kesimler gözetilmeli, fıyat düşüşlerine razı olmayan güçlü iş çevrelerinin karşı yöndeki baskıları, enflasyonla mücadeleyi aksatmamalı. Özal yönetimi bu konuda yapacağı tercihle önemli bir sınav verecek. ların 1520 gün öncesine oranla oldukça artması ve bu durumun da talebi düşürmesi oldu. NELER OLDU? Hazıne'nin Merkez Bankası kaynağından yaptığı avans kullanımlarının 19 milyar lira daraltıldığı 714 mart arasındaki hafta içinde piyasadan da 22.4 milyar lira çekildi. Böylece 14 mart itibanyla piyasadaki para miktan 1 tirilyon 386.4 milyar liraya inerken, Hazine'nin avansları da 965.3 milyar liraya dttşmüş oldu. Anadolu Bankası Genel Mudüru Halil Ata bankanın lzmir'de yapılan Ege Bölgesi toplantısında yaptığı konuşmada, Tanmsal Kredi ve Kalkınma Kredileri Müdürlüğu'nü kurduklannı, bu müdürluk vasıtasıyla yatırım kredisi olarak 10 milyar liranın üstünde kredi açtıklarını, mayıs ayında da çiftçilere işletme kredisi vermeye başlayacaklanru bildirdi. Halil Ata, kredilerin hakiki üreticilere açılacağını, ipotek aranmayacağıru, ancak asgari 5 kişinin birbirine müşterek borçlu ve müteselsil kefıl sıfatıyla bir araya gelmesinin zorunlu olduğunu belirterek, kredilerin faiz nisbetini aşmayacağını kaydetti. Bakanlar Kurulu'nun, ithalat rejımi ek kararında yaptığı değişiklikle, Türkiye üzerinden Üçüncü Ülkelere yönelik bazı petrol ürünleri ve yan ürünleri taşımalan sırasında yapılacak fon kesintisi uygulamasının başlama tarihi 37 gün ileriye alındı. Dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu karan ile konut fonu kesintisinin kimden tahsil edileceği konusunda da açıklık getirildi. Bakanlar Kurulu karannın uygulamaya girmesi ile birlikte, bu kesinti "malın sahibi" tarafından karşılanacak. Ban petrçl ürünleri ile petrol yan üriinlerinin Türkiye üzerinden Uçüncü Ülkelere taşınması işlemi sırasındaki fon kesintisi, gümrük girişlerinin yani sıra gümrük çıkışlannda da yapılabilecek. Pivasadan 22.4 milyar lira çekildi Anadolu Bankası'ndan çiftçiye kredi Karayolu taşımacılıgında fon kesintisi Dünyada petrol fıyatlarıyla birlikte hemen tüm temel madde fiyatlannın düştüğü, pek çok sanayileşmiş ülkede enflasyonun sıfırlandığı ortam, Türkiye'ye de enflasyonu düşürmek için büyük bir fırsat hazırlamıştır. Bu ortamda enflasyonu yüzde 30'lara indirmek başarı sayılamaz. Hedef bir yılda yüzde 15'e inmek olmalıdır. yukan sıfırlanacaktır. Japonya'da zaten sıfırdır, hatta fiyatlar düşmektedir. Amerika'da enflasyon çok düşük düzeye indirilmiştir. Bütün önemli ekonomik güçlerin enflasyonunun sıfırlandığı veya sıfıra çok yaklaştığı bir dönem. Bunun yaratacağı olumlu etkileri Türkiye'ye hiç gecikmeden aktarmamız gereTcir. Zaten biz istesek de istemesek de bu etkilerin bir kısrnı gelecektir. Fakat buna hazırlıklı olup, ekonomiyi ona göre yönetebilirsek, yönlendirebilirsek, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmiş olabiliriz. Şimdi bu fırsatı Türkiye öncelikle enflasyonu aşagı çekme açısından nasıl degerlendirebüir? Bunun için neler yapılması gerekir? ÜSTÜNEL Bu yeni koşulları enflasyon açısından değerlendirirken öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Türkiye'de vergi gelirlerindeki ve KlT'lerin gelirlerindeki artış nedeniyle yeni finansman açıkları doğmayacağı için emisyon hacminin artmasını zorunlu kılacak bir ortam da zaten ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla, dış ekonomik gelişmelerdeki değişmeyi içerde enflasyonu hızla frenleyecek şekilde değerlendirmek imkânı vardır. Ama bunu yapabilmek için Türkiye'nin 197475'lerde yapamadığını yapması, ekonomiyi yeni koşullara uyum saglayacak şekilde yönlendirmek için gerekli önlemleri alması gerekir, bir tür "kriz yönetimi" uygulamasına geçilmesi gerekir. 1980'den sonra Türkiye ekonomisinde piyasa sinyallerine daha duyarlı, dünya ekonomisinden eskisi kadar kopuk olmayan bir noktaya gelindiği için bunun yapılabilmesi de daha kolay olmalı... Bu konudaki önerileriniz neler? Özellikle enflasyonu aşağı çekmedeki önerileriniz neler? ÜSTÜNEL Enflasyonu aşağı çekmek için dünya ekonomik koşullannda yaratılan fırsatlan değerlendirirken gerek petrol fiyatlarındaki, gerek diğer önemli ham madde ve girdilerin fiyatlarındaki düşüşleri ulusal ekonomiye gecikmeden ve en geniş ölçüde aktarmayı sağlamak lazımdır. Aktarmak derken, neyi kastediyorsunuz? ÜSTÜNEL Aktarmak derken, yani dünyada ham petrol fiyatları düşüyor mu, en düşuk kim veriyorsa bizim ondan almamız gerekir. lcabında peşin parayla ve icabında daha önce bağlantı yaptığımız, dış satım karşılığı petrol almayı anlaştığımız ulkelerle yeniden görüşmeler yaparak ve bu tür başka yere satamayacağımız mallan oraya satıyorsak bunları feda etme pahasına bu yeni fırsatı değerlendirmemiz ve bundan sağlanacak döviz tasarrufunu Türk ekonomisine mal etmemiz gerekir. Bundaki gecikme hepimizin kay KTİSAT SEEKS "TOMORROVV'S MANAGERS" İktisat Bankası seeks M.B.A.'s or universıty graduates to be ermployed as Analysts ın the departments of Marketıng. Organizatıon. Treasury, Foreıgn Operations and Securitıes atter a sixmonth General Bank Training Program and a probatıon period ın foreign banks. Candidates should • have excellent command of Englısh (a second foreign language ıs an addıtional asset) • be aged under 28 • have high representative skill and an analytical mind • preferably have completed mılıtary servıce (for males). Please vvrite to İktisat Bankası,Genel Müdüriük, Büyükdere Cad. 165, Esentepe, İstanbul until April 7, 1986 enclosing your CV, your address and phone number. Applicatıons will be held in strict confidence. Tekel: Sigaraya zanı yok Tekel Işletmeleri Genel Müdürü Süreyya Yücel Özden, "Tekel ürunlerine zam yok" dedi. Son devalüasyon karanndan sonra, özellikle ithalata dayanan çeşitli maddelere gelen zamlardan, Tekel üriinlerinin etkilenmeyeceğini belirten Yücel Özden, bir zammın söz konusu olmadığını söyledi. ^"^ Çukurova'da pamuk ekimi başladı Çukurova bölgesinde bazı alanlarda pamuk ekimine başlandı. Adana, tçel, Hatay, Kahramanmaraş illerini kapsayan Çukurova bölgesinde bu sezon kunı ve sulu şartlarda yaklaşık 300 bin hektar alanda pamuk ekimi yapılması bekleniyor. Alınan bilgiye göre, adı geçen illerde geçen yıl kuru ve sulu şartlarda 302 bin hektar alana pamuk ekimi yapılmış, bu alanlardan 658 bin ton dolayında çekirdekli pamuk elde edilmişti. Lif pamuk rekoltesi ise, yaklaşık 243 ton olarak gerçekleşmişti. tstanbul Hububat ve Bakliyat thracatçılan Birliği Başkanı Muammer Şatain, Merkez Bankası'nın yaptığı döviz operasyonunun, lüks mey\e ithalatım azaltma açısından olumlu etki yapacağını, buna karşın zorunlu tanm makineleri ithalinde olumsuz gelişmelere neden olacagını söyledi. Muammer Şahin, yeni kararlann tanm ihraç ürünlerinde yüzde 100 fıyat artışına neden olacagını, dolayısıyla ıhracatta mevcut duşüşün artacağına dikkat çekti. (THA) Türkiye'de daha önce karaborsada kilosu 250 bin liradan satılan siyah havyann kilosunun 45 bin liradan satılacağı bildirildi. İstanbul Gümrük Müdürü Erol Tonga, "Vatandaşa ucuz havyar yedirmenin mutluluğu içindeyiz" dedi. istanbul Gümrük Başmüdurü Tonga, Türkiye'de ithal kısıtlamasının bulunduğu dönemlerde karaborsada çok ender bulunan siyah havyann kaçak olarak Türkiye'ye sokularak 250 bin liraya kadar alıcı bulduğunu belirtti. Tonga, tstanbul gümrük depolannda bekletilen 2 bin 450 kilo havyann kilosunun tstanbul Gümrük Tanzim Satış Mağazası'nda 60 bin liradan başlatılarak 45 bin liraya kadar ihale yoluyla satışa sunulacağını bildirdi. Havyar satışma 27 mart perşembe günü başlanacak. (UBA) Lüks meyve ve sebze ithali azalacak Ucuz havyann kilosu 60 bin lira İKTİSAT BAINKASI Töbank'ın eğitim semineri Töbank 23 mufettiş yardımcısı için eğitim semineri düzenledi. 26 martta sona erecek seminerde mufettiş yardımcılanna kambiyo işlemleri, Merkez Bankası ile bankalar arasındaki ılişkiler orta vadeli krediler, serbest bölgelerde bankaahk konulannda bilgiler veriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle