28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/IO UGUR MUMCU GOZLEM Irak cephesinde son (Başrarafı I. Sayfada) şılmıştı. Körfez konjonktüründe dramatik gelişmelerden söz etmek, yalnızca İranIrak Sav^ışı'nın ulaştığı düzeyden bahsetme anlamına gelmemelidir. Buna petrolden gelen zenginliğin çağmı doldurmaya doğru gidişinden kaynaklanan iktisadi krizi de ek lemek gerek. Çtinkü tran'ın, Irak topraklannın derinliklerine askeri bakımdan nüfuz ederek Suudi Arabistan ve Kuveyt'in de kapısını çalması ve bunun sonuçîannın Ortadoğu'nun değişik yörelerinde şok dalgası etkisi yaratması kadar, petrol fiyatlannın düşmesinin yol açtığj bulanık ortam, bütçelerin ve servis sektörlerinin daralması gibi gelişmeler de Kuveyt ve Suudi Arabistan'ın sınırlarını aşarak, Mısır ve Ürdün'ü de kapsayan daha geniş bir bölgeye yayılıyor. Bu ülkelerin ekonomik dengelerinin, büyük ölçüde yabancı yardımlara bağlı olduğunu bu arada hatırlatalım. ÎranIrak Savaşı'nın neden olduğu dinamikJerin etkisiyle, bölgesel mücadelenin sinir merkezinin, tsrail Arap çatışmasından Basra Körfezi'ne kaydığı ve Körfez'deki Arap ülkeleri grubunu savunma konumuna soktuğu bir sırada, Arap iktisadi kaynaklan kapasitesinde esasen mevcut akıntı, ciddi bir kanamaya dönüşmüş bulunuyor. Şiradiye kadar bu kapasitenin büyük bölümü Bağdat hükümeti ve destekcilerinin "Arap davasının doğu kapısı" olarak niteledikleri ve bölgesel sistemin yumuşak karnı olan mevzilerin güçlendirümesinde kuUarulıyordu. Son OPEC krizi kendini gösterince, petrol fıyatlarının aşın düşüşü meydana geldi ve Arap siyasal eyleminin belli bir aşamasına ölümcül darbeyi indiriverdi. Söz konusu aşama boyunca, Körfez'in parasai rolü, Israil'le cephe hattını oluşturan ülkelere istikrar olanakları sağlayarak bu ülkeler bünyesinde bir radikalleşmenin ytiksek boyutlara ulaşmasıru engelliyordu. FKÖ etrafında toplanan güçleri de bu kapsama alabiliriz. Tahran'ın tutumunu, yakın geçmişte lsrail Mısır anİaşmasıyla tahkim edilmiş, ünlü "ne saraş, ne banş" durumunun sınırlannı zorlayan ve tranIrak Savaşı'run neden olduğu yukarıda sözünü ettiğimiz bu dinamikler izah edebilir. İRAN STRATEJtSt Belli bir stratejinin temel aracı olan ve yıpratma faktörüne bel bağlayan, bu savaşın devamı olarak özetleyebileceğimiz bu tutum, bölgesel sistemin aynı anda hem en zayıf hem de en kuvvetli halkası olan Irak'a darbe vurarak, sıstemde bir gedik açmayı amaçlıyor. Bu stratejinin Körfez'deki kuvvet dengesini te HABERLERİN DEVAMI Halefoğlu Shultz görüşmesi (Baştarafi 1. Sayfada) Artık sen anlat derdini. "Dernek" de, "yasa" de, şunu de, bunu de. Laf dediğin "Lassa lastiği" değil ki yumuşak toprakta iz bıraksın, Kîmse dinlemez lafını ha! Etme ağa, yapma ağa; yerler adamı sonra.. Bir yerlere götürüp, gözlerini bağlarlar. "Konuş lan" derler. İtip kakarlar. Bir sandalyeye bağlayarak, sabaha kadar sorguya çekip, zorla marşlar da söyletirler. Bunlar Türkiye'de olmaz.. Olmaz ama bakarsınız birileri günün birinde böyle işler yapar. "Sen" derler, "bu demekle, sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıftar üzerine tahakkümünu kurdun..." Aman ağam, yapariar mı yapartar... Sen anlat derdini,"A/e tahakkümü yahu" de,"kimkurmuş tahakkümu" de.. de oğlu de.. Dinlemezler. Tutarlar yıllarca adamı mapushane damında. Bir de cezaevi elbisesi giydirirler. Saçını da ta kökünden "gırt, gırt" keserler. Ellerine kelepçe de takarlar. Yönetim kurulu üyelerin var ya.onları da kelepçeleyip, zirv cirlerler. Kelepçe yetmez diye bir de mahkemeye götürürken ellerinizi birbirınize zincirler, bağlarlar. Zincirin arta kalan kısmını da, en sonraki işadamının boynuna takarlar. Gerçi Türkiye'de "hukuk devleti" var, bunlar olmaz; ama bakarsınız dönem değişir, birileri de sizlere böyle davalar açar. Mahkum olursun, Yargıtay bozar; dosya gelir gider, sen mapushane'damında oyle yıllarca, elin böğründe, yatar durursun.. Bize serbest piyasa ekonomisine geçin diye nutuk atıyorlar, sonra da 40 tane don için kota koyuyorlar... Aman ağam, ne biçim laf öyle? Bunlar hep "solcu ağzt" yakışır mı sana bu laflar? Yabancılan ürkütürsek, "yabancı para kuş gibi uçar gider" sonra ağam.. Yabancı dediğin üs kuracak, tesis kuracak, "Kıbns'tan çık" diyecek; borç karşılığı bütün devlet gelirlerine ipotek, kırk tane dona da kota koyacak. Sonra da bize "tiberal olun" diye nasihat verecek şu ölusü kandilliler... Ağam, ne de olsa gâvur bunlar. "Satanasını" diyeceğim ama bir türlü satılmıyor analan... Eskiden "Gavur parası ite beş para eimez" diyorduk ama bu serbestlik ile parayi da pul ettik. Boynumuz eğridir de ondan sesimiz pek çıkmaz ağam. Hem sen Türk donunu niye elin gâvuruna satıyorsun ağam, satacaksan banka sat gâvura ağam. Ağam sen sen ol, "dernek başkam" olarak zart zurt çıkma oralara, buralara. Başbakan senin eski koordinatörün, dernek başkanı sıfatı ile televizyonu kullanıp hükümeti savunmak, bu yüzden biraz garip kaçıyor diyorlar. Televizyonda hep işçiler, hep sendikacılar konuşsa, sana da hiç söz hakkı vermeseler ne düşünürdün "Sabancı ağam", söyle ne düşünürdün? Bu anayasa "herkes eşittir" demiyor mu? Niye ikide birde bu televizyona hep sen ve senin gibiler çıkıyor ağam? Hak mı, reva mı ağam? Yapma ağam, etme ağam, gün olur devran değişir, dostun, düşmanın var, seni yerler ağam; çıtır çrtır yerler. Üstüne bir de şalgam suyu içerler. Siyaset başka derneklere yasak, senin derneğine değil.. Senin derneğin davulla zurnayla siyaset yapıyor ağam.. Aman ağam, yaman ağam, sen bilirsin ağam; yapma, pek savunma şu eski koordinatörünü ağam. "Ekonomik meselelerde, karariarda affetmeyi bırakatım, acımasız olalım" diyorsun ağam.. Bizim yüreğimiz yufkadır; vatandaşın parasını kurda kusa kaptıranları da affederiz, banka ve banker batıranları da!.. Aman ağam, sen karışma bu işlere.. Sen "Çukurcva" ile "Karamehmef ile "Koç" ile kapış,ama dernek başkanı olarak aman ha siyaset ile uğraşma.. Çıranı yakarlar ağam. Başına dert açarlar ağam, zincire bağlarlar ağam. Gözlerini bağlarlar ağam. Kelepçe takarlar ağam. Aman ağam, yapma ağam, etme ağam... Irak kredî istedi (Baştarafi 1. Sayfada) küdı. Ramazan ve Özal resmi görüşmelerin yanda kalmasından sonra Planlama Bakanlığında yanlannda danışmaları olduğu halde yeniden bir araya gelerek 1 saat görüşme yaptılar. Başbakan Turgut Özal, dün sabah Başkanlık Sarayı'ndaki temaslarından sonra öğle saatlerinde döndüğü otelde bir basın toplantısı düzenledi ve bir soru üzerine Irak'ın vadesi gelen borç ödemelerinin ertelenmesi ile daha uzun vadeli kredi istediğini bildirdi. Otel odasındaki basın toplantısında Özal, Saddam'la yaptığı görüşmede İranIrak savaşı hakkında bilgi aldığını belirterek şöyle dedi: "Savaşın uzayıp gilmesi Tiirkiye dahil bütün ülkelerde endişe yaratrnaktadır. Bu harbin iki taraf için de şerefli bir şekilde sona ermesi, en büyük arzumuzdur.' Türkiye ber iki tarafa da tavsiyelerde bulunmaktadır. Savaşın bugjinkü durumunun icap ettirdiği temaslarda bulunuyonız. Elde ettigimiz netice savaşın bitmesi açısından fazla umutlu görünmemektedir." Petrol fiyatlanndaki düşüş nedeniyle karşılıklı yeni talepler olduğunu belirten Özal, "Meseleyi sadece ticari bir ilişki olarak görmüyoruz. Bu harbin bitmesini raüteakip bolge ulkelerinin geniş ekonomik ilişkiiere geçmesini tavsiye ediyoruz" şeklinde konuştu. Basın mensuplarının sorusu üzerine, Irak yetkililerinin vadesi gelen borçların ödemelerinin ertelenmesini istediklerini söyleyen Özal, "Bunu miizakere ediyoruz. Bir de daha uzun vadeli kredi istiyorlar" dedi. Irak'ın alacağı yeni kredilerde vade süresini 2 >ıla çıkarmak isteyip istemedikleri şeklindeki bir soruya ise Özal, "Biz şu ana kadar 1 yıl vadeli kredi açıyoruz. Onun dışına pek çıkmak istemiyomz. Çünkü bizim de bazı problemlerimiz var. Bu ziyarette anlaşabilirsek bu konuyu da bağlanz" yanıtını verdi. Başbakan Turgut özal, dün sabah programda olmamasına karşılık Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin tarafından Başkanlık Sarayı'na çağnldı. Edinilen bilgilere göre, Irak Devlet Başkanı, Özal'ı kucaklayarak ve "Ehlen ve sehlen" diye selamlayarak karşıladı. Saddam Hüseyin görüşme sırasında önce, "Kardeşim, Sayın Cumhurbaşkanınız Kenan Evren nasülar?" diye sordu. Özal da, "Rendilerinin sıhhati yerinde. Size, Sayın Cumhurbaşkanımızın iyi dileklerini getirdik" karşılığını verdi. Irak Devlet Başkanı'nın Türkiye'nin ekonomik durumuna ilişkin sorusunu ise Özal, "Ekonomimiz gayet iyi gidiyor. Ancak, dUnya petrol fiyatları düşrneye devam ediyor. Biz de dışardan petrol alıyonız. Bu diişüşiin ekonomimize nasıl yansıyacağını bilmiyoruz" diyerek yannladı. Maliye ve Gümrük Bakanı Alptemoçin ile Irak Başbakan 1. Yardımcısı Ramazan'ın cia bulunduğu ve 1 saat 10 dakika süren görüşmeden neşeli bir şekilde ayrılan Özal'ın, yanındakilere, "Çok olumlu ve faydalı bir görüşme oldu. Meseleleri açık açık konuşma fırsatı bulduk" dediği öğrenildi. Başbakan Turgut Özal, Saddam Hüseyin'le yaptığı görüşmeden sonra yine Başkanlık Sarayı'nda bu kez Taha Yasin Ramazan'la ikili bir görüşme yaptı. Bu görüşmeye Alptemoçin 'in yanı sıra, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Ekrem Pakdemirli de katıidı. Görüşmede Ramazan'ın Özal'a, düşen petrol fiyatları karşısında Türkiye"nin nasıl bir yol izlediğini sorduğu ve iki ülke arasındaki ilişkilerin ayrıntılı olarak ele alındığı öğrenildi. ÖzalRamazan görüşmesinin uzaması neaenıyie, aun saoan yapılması gereken TürkiyeIrak heyetlerinin görüşmeleri akşam saatlerine ertelendi. MDP: Hiç kimseye angaje değîliz ANKARA, (Cumhuriyet Bürosn) MDP Başkanlık Divanı, partilerine yönelik her türlü kampanyayı karşılayacak, sağlam, inançlı bir kadroya sahip olduklannı belirterek, " M D P hiçbiri şahsa ve yere kesinlikle angaje değildir" görüşünü savundu. MDP Başkanltk Dıvanı dün yaptığı yar;!ı açıkiarr.ada 'Tartimiz müle'imize vc ü'.kemizc hizmet heyeceanı içinu« calışmalanna devam ederken atılan çelmeler, onu hizmet yolundan döndürmeye. bolnıeye, parçalamaya asla yetmeyecektir" görüşüne yer verildı Heyetler halindeki görüşme TSİ 18.30'da Ramazan'ın açış konuşmasıyla başladı. Yaklaşık 10 dakika sonra Ramazan, Özal'a "baş başa görüşmeye devam etme" önerisinde bulununca, yeni başlamış olan heyetler halindeki görüşmeler kesildi ve bugüne ertelendi. Özal ve Ramazan'ın yanlannda özel danışmanları olduğu halde üst kata çıkarak yaptıklan ikili görüşme bir saat sürerken, heyet üyeleri de bakanlıktan ayrılarak otele dönmek zorunda kaldı. lrak'la görüşmelerde borç ödeme sorununa nasıl bir çözüm getirilebileceği araştınlıyor. Başbakan özal, Ramazan ile yaptığı program dışı görüşmeden sonra "sorun çözümlenebUdi m i ? " şeklindeki sorulara "büyük bir problem yok" karşılığıru verdi. Yanda kalan heyetlerarası görüşmelerin açılışında da bir konuşma yapan Ramazan, Irak'ın tran'la yürüttüğü savaş dolayısıyla bazı sorunları olduğunu vurguladı. Bunlann geçici olacağını ve mutlaka aşılacağım belirterek, "ancak ilişkilerimizin gerikmemesi için bunu açıkca soylemem gerekiyor" dedi. Ramazan, Türkiye'den, 6u dönemde Irak'a daha çok anlayış göstermesini istedi. Özal da görüşmeler sırasında Türkiye'nin ekonomisinin iyiye gitmekte olduğunu, ancak yine de bazı sorunlan bulunduğunu belirtti. Bu arada Özal'ın ziyaretinden önce Bağdat'a gelen Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Ekrem Pakdemirli'nin Irak Ticaret Bakan Yardımcısı Haşimi ile yaptığı görüşmeler sonunda Irak tarafının isteklerinin şöyle belirlendiği öğrenildi: "lrak'ın Türkiye'ye balen ödenmemiş olan ve vadesi gelen yaklaşık 1 milyar dolar tutanndaki borçlanmn 18 ay ertelenmesi, ertelenen borçların yıllık faizinin yüzde 10 dolayında tutulması. Borç ertetemesinin kabul edilmemesi durunıunda Türkiye'nin İran'dan petrol alımını durdurması. lrak'tan netcback anlaşmasına dayalı olarak alınan petrolün 5 milyon tondan 6 milyon tona çıkarılması. İkinci petrol boru hattımn bir an önce bitirilmesi için Türkiye'nin destek sağlaması. Irak'a gönderilen malların standart kontrolünun yapuması, yeni Dorçıarın vadesinin iki yıl olarak kabul edilmesi" TELESEKRETER Telefon cevaplarr.a cihazı ithalatçısından. 145 00 71 145 00 72 melden değiştirerek, bölgesel denklemi alaşağı edecek seviyeye çok yaklaşmış olması mümkündür. Son askeri gelişmeler gözden geçirüip tahlil edildiğinde, lran'ın savaşta üstünlüğü ele geçirdiğini görüyoruz. Irak topraklannda devam eden tran ilerleyişi, Irakın askeri güçlülüğü imgesini kısa zamanda ortadan kaldırarak (bu askeri güçlülük ateş üstünlüğü ve ileri silahlardan kaynaklaruyor), birkaç hafta içinde Bağdat'taki iktidarın temellerini yıkacak bir politik çöküşe dönüştürebilir. Askeri gözlemcilere göre Irak'ın devam eden karşı hücumu, güney cephesinde kayda değer hicbir ilerleme gösteremedi. Bu karşı hücum Fao Yarımadası'nı Iran kuvvetlerinden geri almayı amaçhyor. Buna karşılık Iran kuvvetlerinin Şattülarab'ın iki yakasmı bağlayan hat boyunca lojistik destek imkânı elde ederek güçlerini tahkim ettiği belirtiliyor. Kuzey cephesinde Iran kuvvetlerinin üerleyişinin de, Süleymaniye kentini aleş alanı içine alacak koşulları elde edebileceğine de işaret etmekte yarar var. Bu durum da komşu Kerkük bölgesindeki petrol kuyulannı ve tesislerini tehdit ediyor. Saydığımız koşullarda hiçbir şey, uluslararası düzeyde oluşan elverişli fırsatı kullanmaktan Iran liderliğini abkoyaraaz, Çünkü Amerikan Soyyet ilişkileri, bölgesel düzeyde Filistin meselesi, genelde de silahsızlanma konulan etrafında dönmeye devam ettikçe, tranlılann merkez cephede Bağdat Basra karayolunun kesilmesiyle sonuçlanacak büytik boyutlu bir taarruza geçmesini, Araplarm içine düştüğü bu aciz durum geçerliliğini koruduğu sürece hangi güç engelleyebilir. Geçen zaman, insan ve moral kaynaklanna bağlı olarak, îranlılann güçlerini arttırmalan doğrultusunda çalışıyor. Bu kaynaklar tranlılara kayıplannı kısa zamanda telafi etme olanağım verirken, Irak liderliği, insan kaybını, karşılama olanaklanna çok daha az sahip gözüküyor. Irak için temel stratejik güçlerden biri olan "Cumhuriyet Mubafızlan Birliği"nin Fao'daki muharebelere sokulmuş olması, insan kaynağı sıkmtısına iyi bir örnekür. BÖLGESEL KONJONKTÜR lran'ın kendi stratejisinin de vücut buiduğu genel bölgesel konjonktür, bu stratejinin dolayb, dolaysız etkilerine daha da büyük önem kazandınyor. tran'ın askeri alandaki başarılannın başta Suudi Arabistan ve Kuveyt olmak üzere Körfez lşbirliği Konseyi (GCC) üyelerini tran'la uzlaşmaya itmeleri, ekonomik durgunluk ve politik hareketsizlik içinde bulunan Arap ulkelerinin sivil toplumlannda "tslam modeli"nin yayümasını da cesaretlendiriyor. Kısa bir süre önce Mısır'da ortaya çıkan ve kurulu düzenin itibarını düşüren isyan hareketi, ilginç bir paradoksu su yüzüne çıkardı, Körfez'den kaikarak Araplcinn diyarına doğru esen fırtınalar, esasen borç, enflasyon, durgunluk ve işsizlik içinde kıvranan bir ekonomik durum yaşayan ülkelerde tslami devrimci harekete yeni bir soluk kazandınyor. Doğudan esen bu fırtma, Körfez ülkelerinden kriz nedeniyle sırur dışı edilen binlerce Mısırlı işçi ve teknisyeni ve bunlann iktisadi ve toplumsal planlardaki sorunlannı beraberinde sürüklerken, öte yandan da Lübnan'da tsrail işgali altında direnen bir kitleye canlıhk ve hareketlilik getiriyor. LÜBNAN VE M1SIR Beyrut'taki güçler dengesinin İsrail'e karşı Güney Lübnan'da askeri bir tırmanışın inisiyatifini birkaç haftadır ele alan ve üç tarafb Şam anlaşması dışında bırakılan koyu Islamcı akımlar lehine bozulması başka nasıl izah edilebilir? Bu akımian dışlayan ve varhklannı yok sayan, Lübnan sorununa bir çözüm bulunması amacına yönelik Şam anlaşması, Suriye'nin patronajında gerçekleştirilmeye çalışılmıştı. Bir zaman önce Ortadoğu'daki gelişmeleri anlamak için Lübnan'daki en ufak olaylan bile işlemek gerektiği, çünkü Lübnanın bu gelişmelerin işaretlerini gölge tiyatrosu misali defalarca büyüterek verdiği söylenmişti. Öyle gözüküyor ki, şu sıralar bu sözler her zamankinden daha geçerli. Ortadoğu'daki gelişmeler Lübnan arenasında defalarca büyüyerek gölge ti^trosunda olduğu gibi ekrana yansıyorsa, farları Mısır üzerine dikmek de bugünlerde en az birincisi kadar geçerli. Bölgesel denge ve sistemlerin temel taşı olan Mısır devletinin ilk kez olarak yara almasına yol acan isyan, bu devlet kurumu dışında kimliğı ve geleceğini arayan sivil toplumda meydana gelen dönüşümlerin vardığı noktanın işaretidir. Mısır'da olanlar Lübnan'ın aksine, Ortadoğu'daki gelişmeleri gerçek boyutlanyla yansıtıyor. Şimdilik kestirilemeyen, aralarındaki çelişkilere rağrnen iki süper gücün, dünyadaki kurulu düzeni tehdit eden, iki kutuplu kontrol sisteminin sınırlannı zorlayan gelişmeleri dizgınleyecek çözümü bulmak üzere bir araya gelip gelemeyecekleri. Üsler pasarhğında çözüm yakın değil SEDAT ERGtN Turk ve ABD dışişleri bakanlannın dün htanbul'da yaptikları ilk görüşme, üsler anlaşması pazarlıjında gözlenen bir hareketlennteye kirşılık, çözümün yakmda olmadıjHu ortaya koydu. Üst duzey bir Turk yeıkilisinin ifadeane göıe,''Mevyc bnttz dahtan kopvdank k*dar ol|,ıınl>g«nıtı." Buounla birlikte ABD Oıjişlen Bakanı Georg« Sktftz ve Dışışleri Bakanı V«htt HaJefofJn, görüşmelerin ilk bölümünde pazartıgın fazla ııram»ması konusunda göruş birligine vardüar. Hakfoglu ve Shulu'un dütıkü gOrtt$mderinde TOrkYunan ilişkileri ve Kıbns sorunu da gundeme geldi. Shulu, Halefojlu'ndan BM Genel Sekreteri Pe«r dc Cndar'ın Kıbns sorununa ilişkin olarak getirecegi 3. belgeye destek vennesini istedi, "Gcad Scknteri ctMrcde^ttrid Wr tutum içiMİe ~ f r r t ı ~ " bekb>oraz" dedi. Ancak Hakfoğhı, Türkiye'nin, de Cuellar'ın girişimierini ilke olarak desteklem«kle birlikte belgenin ıçengini görmeden kesiu bir tavır takınamayacaginı kaydtderek Shuru'a onceden »çık çek vermedi. Halcfogiu, Shulü'a aynca Türkiye ile Yunanisıan arasırtdaici diyalogsuzluktan Türk tarafuun taromhı tutulamayacaiını alünı çizerek vurgulaâı. Halefoglu, böyleükle Ankara'dan sonra Atina'ya uğrayıp, TOrkiye ile YunanisUB arasında bir ynlrınlayna için nabız yoklama çabası içinde olan ABD Di|işleri Bakanına, Tfirk tarafından bir }ey beUcamenıesi gerektigi metajını verdi. Türk ve Amerikan kaynaklanna göre Shuhz ve Hatefoghı'mın dunktl gorutmelerinin seyri, ana bajlıklanyla jöyle özetlenebilir: 1) Orier «B^TWtf Goruşmenin ilk bölümünde savunma ve ekonomik işbirBği tnif;ınaıi uzırinde, bakanlflnn bir surtdiı karfibklı olarak yürüttükJeri "adctap teatW"nin son durumu ele atındı. Bu arada Shultz'un Ankara'ya hareketinden kısa bir süre önce Halefoğlu'na bir mektup göndererek üsler aniaşması konusunda bazı esneklıkler getirdiği öğrenüdi. Shulız, geçen pazarteu günü Ankara'daki ABD BUyükelçısi Hupe tarafmdan Halefojlu'na ileülen bu mektupla, Türkiye ziyaretinin zeminiai de oluşturm^yı amaçladı. Güvenilir kaynaklara göre Shultz, mekrubunda Ankara'nın, Türkiye ve Yunanistaa'a yapüan yardımlırda uygulanan 10/7 dengesi konusundaki şikftyetlerini gidermek amaayla yeni bir formül öneTdi. Shulu, arüafmada Torkiye'ye yapüan atkeri yardunlann kriterini, Türk ordusunun modernizasyonu olarak vurgulamaya hazır oUhıklanm büdirdi. Amerikan tarafı, böyleükle 10/7 gibi «uni bir kriteri dejil, Türk ordusunun modenüzasyomı kriterini esas alacaklannı belinmiş oldu. aıuhz'un mektubunda gOsterdigı bir ba^ka esneklik de yardımlann Kongreden geçirilmesinde yalnızca ABD anayasasının sınırlamalannın esat alınacagını beürtmesi oldu. Amerikan, tarafı daha önceki müzakere poasyonunda "ABD »mKjwum »e ABD yaaatanaa" atıf yapmaktaydı. Bu formttlle ise Türkiye'ye yardımlarda bazı yasalarla bajlantı kurularak yapUabüecek kesintilerin gjderilmesi OngorflldO. Hatırlanacagı gibi, Kongrede 10/7 dengesini korumak amaayla Türkiye'ye yardırn paketinde yapüan kısıntılar, dış yardım yasasının 720C maddesine dayaıulaıak yapıhyor. Dunkü gor0$me sırasında Halefofelu, Shultz'a söz konusu mektubunu inceiemekte olduğunu söyleyerek ve kısa surede yanıt verecegini umdugunu belirtti. TÜRKYÜNAN tLİŞKtLEBİ 2} Halefoğlu, dünkü görüşınede Shultz'a Ankara'nın TurkYunan iliskilerine dönük tutumu hakkında aynntıb acıklamalarda buiundu. Türkiye'nin Yunanistan'la "iki ko«»« ve iki •ttttefjte ynraav Mzeyde bir fUaki" kuıabilmek için elinden gelenı yapuğuu belirten Halefoğlu, buna karşüık Ankara'nın bu tutumunun Yunan hükümetinden aynı karjıbjı bulmadıjını belirtti ve diyalogsuzluktan Türk hukumetinin sorunüu turulamayacajuu kaydetti. Dışişleri Bakanı, aynca Yunanistan'ın, ber fırsatta Türkiye'nin Avnıpa ite Uiîküerini bloke etmeye cahsügını anlattı. Halefoğlu, "YaaaaMaa, Tifkt ' t e AET »e Arrap. Ktmaeyl gM k B g n k r i f M Taztfe Mvaa Mr tvOm ictade" dedi. Halefoflu, 'TirkJye'yt kan» bfedlti ba Aüşattmcm tatom, Ymaabtaa'ı Mr yere vardıraaz" diye ekledi. Halefoğlu, aynca Yunanistan'ın Rogers anlasmasının uygulam^ğın f belirterek, bu tutumuyla NATO'nun güneydoğu kanadını zayıflatüjtuu ima etti. Halefoğlu, aynca Yunanistan'ın Ege'deki adalaruu sUahlanduınasuu gundeme getirerek, Türkiye'nin adaiann bu slatüsünu kabul etmesinin mümkün olınadığjnı duyuıdu. Bu sözlcriyk Halefoğlu'nun üstü kapalı olarak verdiği mesaj, Türkiye'nin Yunanistan'ın anlapnalara aykın olarak silahlandırdıgı Liinni Adası'nm NATO savunma planlanna dahil edilmesini kabul eaneyeceği oldu. Amerikan kaynaklan, görüşmeden sonra Shultz'un Halefoğlu'nun TürkYunan injkilerine ilişkin açıklamalanru diniemekle yetindiğini belüttiler. 3) Tkaret: Halefoğlu, bu bötanute ise özal hükümetınin ihracattaki unıruunalann kaldınknası yolundaki bilinen poliukasını tekrarladı. Dışişleri Bakanı, Mvunma ve ekonomik isbirligi anlasmasının "ekoaomflt" bölümünun içinin doldunüması gerektiğini bildirdi. Türkiye'nin AET ve Onadoğu'ya 3.5 milyar dolar tutannda ihracat yaptigmı, Avrupa'ya da 3 milyar dotarm üzerinde toal satuguu anlatan Halefoğtu, Türkiye'nin Amerikan pazannda da benzer büyüklükte bir pay edinmek istediğini kaydetti. Halefoghı, böylelikle de üsler «nia|m«ı pazarkğmda TOrk hükümetinin ticaret alanında istediği odünlerin büyüklütünü rakam olarak kaydeımış oldu. Halefoğlu'nun bu beklentisine karşılık, Shulu, ihracattaki kocalann kaldtnhnası konusunda Türk tarafını cesaretlendirici bir tutum içinde otmadı. Sfauhz, ABD'deki tekstil sektörunün kriz içinde olduğunu anlatarak bu aland» yapabüeceUerinin sıaırb olduğunu soyledi. Ancak Shultz, ticaret alaıunda " u a a döaeBMİe" bir iyilefmeden söz etti. Türkiye ile daha çok ticaret yapmayı ilke olarak beninuedikierini söyleyen Shultz, ABD'de faiz oranlannın duştuğünü, bunun sonucu ABD ekonomisinin gelisecegiııi, bu dunımda dış^ndan daha çok ithalat yapabilecek duruma geleceğini anlatü. Shultz, Ba$kan Reagan'm da korumaalık eğüunlerine kaışı olduğunu, aksi yöndeki cereyanlan önlemeye çalıjtığını bildirdi. 4) HalefoğluShuüz görüşmesinin sflrpriz koousu Nikaragua oldu. Türk tarafı, kendi beklentilerini öne getirirken, Shultz da Nikaragua'daki durumu gundeme getirdi. Sovyetler Birliji'nin Nikaragua'da artan ölçüde nüfuz kazandığmı beürten ABD Dtşîşlcri Bakanı, Sovyet ynyılmacilığınırı bu bdgede geiişmesi ve guçkmnesinin Batı ittifalumn zaranna olacağını kaydetti. ABD Difişleri Bakanı, yönetim olarak rejim aleyhtan "contra" gerillalanna verdiUeri desteği de anlatarak, "NDutfagsa'y* çok <V»eai ttttitjormx" dedi ve destek beklentisini Uetti. Diplomaük kaynaklara göre, Nikaragua poliükası nedeniyle Avrupalı ülkelerin eieıtirilerine uğrayan ABD, bir NATO müttefîği olarak Türkiye'nin desteğini yanına ahnaya çalt|iyor. Türk kaynaklanna göre, Hakfoğhı, Shulu'a yanıtı&da Nikaragua ile ilgili kayguannı "aataT^ia kaqda«ddanaı" belirtu. ShultzSayfada) İstanbul'da (Baştarnfı 1. lım Eralp ve İstanbul Emniyet Müdürü Ünsal Erkan da bulun du. ABD Dışişleri Bakanı Shultz, beraberinde, resmi protokolde ikinci sırada yer alan özel doktorunun yanı sıra Avrupa işlerinden sorumlu yardımcısı Rozanne Ridgeway, Güney Akdeniz işlerinden sorumlu genel müdür NVilliam Rope, Kıbns işleri koordinatörü James Wilkinson, Dışişleri Bakanlıgı sözcüsü Bemard Kalb, Ulusal Güvenlik Konseyinden TürkiyeYunanistanKıbns masası şefı Peter Sommer ve Savunma Bakanhğı Türkiye masası sorumlusu George Bader'i getirirken, bakanın koruma görevlileri de, Türk polis yetkililerine yaptıklan deklarasyona göre, "6 orta boy bavul" dolusu silah ve cephane getirdiler. Türkiye seyahati sırasında ABD güvenlik koruma kodu "Potato Head" (Patates Kafa) olan Shultz, dün lstanbul'a heyecanlı saatler yaşattı. Konvoyun geçtiği caddelerin üzerinde helikopterler dolaşırken, konuk bakanının gezdiği yerler, örneğin Kapahçarşı iki saat süreyle, ikisi de birer devlet kurumu olan TRT ve a.a. dışında halka ve gazetecilere kapatıldı. Aynı önlemler Beyoğlu'ndaki St. Antoine Kilisesinde ayine katılan eşi için de alındı. Ancak güvenliğin Amerikan kanadmın, programı güvenlik gerekçesiyle sık sık değiştirmesi, güvenliğin Türk kanadı tarafından şikâyet konusu yapılırken, aynı şikâyete bir kez de Atatürk Havaalanının girişinde tanık olundu. Buradaki tartışma Türk gazetecilerin, üstlerini Amerikalılara aratmayı reddetmesi üzerine başladı. Sorun Türklerin yine Türkler tarafından aranarak içeriye alınması ile çözüldü. Shultz'un, üzerinde "United States of Amerika" yazan mavi beyaz uçağını beklerken ABD Büyükelçisi StrauszHupe ile hararetli bir şekilde sohbet eden Dışişleri Bakanı Halefoğlu daha sonra meslektaşını karşıladı ve ince bardaklarda sunulan çayı içtiler. Halefoğlu'nun istanbul Valisi Nevzat Ayaz'ı takdimi üzerin "Aynı zamanda Belediye Başkanı mı?" diye soran Shultz'a Halefoğlu Türk seçim sistemi üzerinde kısa bilgi verdi ve "valinin atamayla işbaşına getirildiğini, buna karşılık belediye başkanının seçildiğini" söyledi. Havaalanından kente gelen (Baştarafi 1. Sayfada) türmeliyiz. Yeter ki kongrelerde üyeler serbestçe, düriist şekilde iradelerini belinsinler". înönü, birleşme protokolünün bugüne kadar tam anlamıyla uygulandığı konusunda Genel Başkan Aydın Güven Giirkan ile ittifak içinde olduklannı bildirdiği konuşmasında, SHP'nin, ikidarın başansızlığı nedeniyle birinci parti durumuna geldiği görüşlerinin doğru olmadığını söyledi. Înönü, "Bize 'Siz iktidar olduğunuzda ne yapacaksınız, bilemiypruz' diyorlar. lnsanlann becerisi iktidarda belli olur ama daha önceki becerilerimiz de görmemezlikten gelinemez" 1 dedi. Özal'ın büdiklerini unutması durumunda, vatandaşın rahat edeceğini, enflasyonun düşeceğini, zamların duracağını, ekonominin rayına gireceğini anlatan tnönü, "Bu yanlış yol, sonunda halkın oyianyla düzelir" diye konuştu. İnönü'nün konuştuğu Akşehir SHP ilçe kongresine bazı genel merkez yöneticileriyle çok sayıda eski parlamenter de katıidı. Kongreyi Akşehir'in ANAP'lı belediye başkanı Yaşar Çelioglu da izledi. tnönü kongredensonra Akşehir'deki Nasrettin Hoca türbesini ziyaret etti ve akşam Ankara'ya döndü. SHP'nin ilçe kongreleri sürüyor. Dün 4 ilçe kongresi yapıldı. Yalova'da Suat Doğan, Adana Tufanbeyli'de Abdurrahman Çaglar, tzmir Çeşme'de Faik Tütüncüoglu ve Selçuk'ta Kâmil Subaşt ilçe başkanlıklanna seçildiler. lnonu Shultz, Hilton Otelinde dinlenirken, Kapalıçarşı ziyaretini başlatacağı Nuruosmaniye Caddesi saatler öncesinden boşaltıldı. Her zaman bu caddede turist indiren otobüslere de caddeye giriş izni verilmedi. Aynca caddeye açılan bütün yan sokaklar da araçlardan temizlendi. Bu arada Kapalıcarşf nın Shultz'un gezeceği bölümü boşaltılarak bombauzmanlannca arandı. Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, ABD Dışişleri Bakanı ve beraberindeki heyetin güvenliği için, tstanbul'da sivil ve resmi bine yakın polisin özel olarak görevlendirildiğini bildirdiler. ABD Dışişleri Bakanı Shultzun ziyaretine ABD basını da büyük ilgi gösterdi. Geziyi ABC, CBS, NBC ve CNN televizyon kuruluşlan, Time dergisi, NewYork Times, Los Angeles Times, Washington Post ve Chicago Tribüne gazeteleriyle AP, Reuter ve UPt ajanslan ile Amerika'nın Sesi Radyosu muhabirleri de izledi. Shultz ve eşi, çarşıyı sıkı güvenlik önlemleri altında 1.5 saat süreyle gezdiler. Kuyumcu ve halıcüar başta olmak üzere çeşitli dükkânlara girdiler. Gazete muhabirlerinin Kapalıçarşı'ya girmesine izin verilmezken içeriye TRT ve a.a. muhabirleri alındı. Shultz ve eşi, çarşıdan herhangibir şey satın almadılar. lstanbul'da Hilton Oteli'nde kalan Shultz, dün gece Halefoğlu ile saat 19.00'da bir görüşme yaptı. Yaklaşık 1 saat süren görüşmeden sonra Shultz ve Halefoğlu, İstanbul Valisi Nevzat Ayaz, Belediye Başkanı Bedrettin Dalan ve diğer yetkililerle birlikte bir akşam yemeği yediler. Hafta sonunu tstanbul'da geçirecek olan ABD Dışişleri Bakanı Shultz bugün kentin tarihi ve turistik yerlerini gezecek. Shultz yann resmi temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya gidecek. George Shultz'un Ankaradaki temaslanrun en önemli noktasını TürkiyeABD Savunma ve Ekonomik lşbirliği Anlaşması görüşmeleri oluşturacak. Resmi temaslartna yann başlayacak olan Shultz, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Kaya Erdetn, Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu ve Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk'U ziyaret edecek. Shultz, Cumhurbaşkanı Kenan Evren, TBMM Başkanı Necmettin Karaduman ve Başbakan Turgut Özal tarafından da kabul edilecek. George Shultz, 25 mart salı günü Yunanistan'a gitmek üzere Türkiye'den aynlacak ve Akdeniz gezisini Italya'ya yapacağı ziyaretle noktalayacak. îşadamları* (Baştarafi 1. Sayfada) veci ve Başbakanlık Müsteşan Hasan Celal Güzel ile bazı hükümet işlerini görüştükten sonra erken saatte yaıtı. özal, odasından çıkmazken Türk işadamları önceki akşamı otelin restoranı ve gece klübünde geçirmeyi yeğlediler. Bol baharatlı yemeklerin yenildiği masada yaşlı bir Iraklının çaldığı "kanun''a benzeyen ancak vurmah bir çalgı olan "santur" dinlendi. Santur ile "Csküdara Giderken" sarkısının çalınması başta Hasan Celal Güzel olmak üzere masadakileri büyüledi. Bağdat'ıa rakkaseleri gö'rmeyi uman işadamlanndan bazılan otelin klübünde düskırıklığına uğradılar. Bağdat'ta savaşı anımsatan bir görüntü olmadığı gibi, Doğu'nun mistik havasını da bulamadılar. Bir Batı Avrupa kentindeki otele benzeyen ElReşid otelinin gece klübünde "MidnightH" adlı Ingiliz şov grubunu izleyen bazı işadamları yine de coştular. İçkiler yudumlanırken yan çıplak Ingitiz kızlarının gösterileri işadamlanna rakkaseleri aratmadı. Irak'ın Ankara Büyükelçisi limk Abdülcabbar Cevat, Türkiye ile görüşmelerin "oldukça olumlu bir hava içerisinde" başiadığmı söylerken Özal'ın havaalamnda seremoni ile karşılanmamasının da doğal olduğunu belirterek, "Savaşın başladığmdan bu yana konuklanmızı havaalanmda fazla tutmamak için seremoniyapmıyoruz" dedi. Cevat, Ramazan'ın bazı Türk gazetetehne verdiği demeçlerdeki sertliğin nedenini soran Cumhuriyet muhabirine "Ramazan bir askerdir. Ama gönlü sevgi doludur ve Türkleri sever" karşılığım verdi. Cuellar, yeni Kıbns belgesini anlatacak İZZET RIZA YALIN LEFKOŞE BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın Kıbrıs sorununa çözüm için hazırladığı önerileriyle ilgili paket belge konusunda Türk ve Rum taraflanna önümüzdeki hafta içinde bilgi vereceği bildirildi. tki tarafa da belge sunmadan önce görüş alma yöntemi uygulayacağı öğrenilen de Cuellar'ın taraflara sunmaya hazırlandığı belgeden önce, bir de onların görüşlerini almayı amaçladığı belirtildi. BM çevrelerinden verilen habere göre BM Genel Sekreteri iki tarafın da görüşlerini çok iyi bildiği için taraflara yeni belgeyle ilgili yeni bir müzakere süreci açmak istemiyor. KKTC yetkilileri de "Türkiye^ nin garantisinin sulandınlamayacağını, bu garanti sisteminin, bütün paket halinde sunulması gereken anlaşma tasiağından aynlamayacağını" vurguladı. AETye (Baştarafi 14. Sayfada) talep edecektir. Saptanmış olan kredi mikurı 600 milyon ECUdur. Bu rakam olduğu gibi geçerse memnun olacağım. İKİ ŞART Görüşmenin ortaya koyduğu gerçek, Avrupa Topluluğu'nun Türkiye ile ilişkileri "eski haline" döndürmekten yana olduğu, ancak bunun da şartsız mümkün olamayacağı. Claude Cheysson'un, aslında çok diplomatça ve gerçekçi bir biçimde yansıttığı bu şartlar ise iki tane. Birincisi, Türkiye'de demokrasiye dönüş sürecine "gölge düşürecek herhangi bir yol kazasının" olmaması. Böyle bir ihtimal "iyileştirme sürecini" çok olumsuz yönde etkileyecek. Her ne kadar, Cheysson tarafından bir "ön şaıi" olarak öne sürülmese de bir sıyası gerçek" olarak değerlendirilen ikinci konu ise, serbest dolaşım ilkesinden Türkiye'nin taviz vermesi. Fransız diplamatın "dinamit" olarak nitelendirdiği serbest dolaşımm, yine Cheysson'un deyimiyle "Bazı ülkelerin normalleşme sürecinin sonuna kadar gitmelerinde tereddüt oluşturacağı" muhakkak. Pahalı petrole doğru (Baştarafi 1. Sayfada) kanlara çekilmesi görüşünün petrol bakanlarına egemen olmasına karşın çatlak sesler çıkmaya devam ediyor. Dünkü toplantılara girerken bir açıklama yapan Birleşik Arap Emirlikleri Petrol Bakanı Mana Said El Oteyba "Ülkelerinize bir anlaşmayla dönebilecek misiniz?" yolundaki bir soruyu yanıtlarken "Üzerinde mutabakat sağlanan spesifik bir anlaşma yok. OPEC'in üretimin kısılması üzerinde kesin bir anlaşmaya varabileceğine pek az bir şans tanıyorum" diye karşılık verdi. 13 ülkenin delegasyonunda yer alan çeşitli yetkililerin verdiği bügiye göre ilke anlaşmasma varılmakla birlikte Cenevre toplantısında, yapılacak üretim kısıntısının hangi düzeye kadar olacağı ve tek tek ülkelerin kendi paylarına ne kadar kısıntı yapacaklan konusunun kesinleştirilemeyeceğini savundular. AP ajansırun Cenevre kaynakb haberinde OPEC Başkanı Grisanti'nin basın mensuplarına mümkün olduğunca neşeli görünmeye çalıştığı belirtildi ve bakanın sözleri şöyle aktarıldı: "OPEC, fıyadan 28 dolarda tutmak için bir dizi önlem alacak. Bu önlemler yakında kamuoyuna açıklanacak. Sanıyorum ki şimdi en onemli şey. OPEC üyesi ve>« üyesi olmayan tüm petrol üreticilerinin, piyasaların yeniden istikrara kavuşmasını istemeleridir." Toplantılara katüan ülkelerin temsilcileri OPEC'in bağımsız petrol üreticisi Meksika, Malezya, Mısır, Umman ve Angola'dan halen 4.5 milyon varil olan günlük üretimlerini yaklaşık yüzde 20 olarak düşürmelerini istediğini belirtiyorlar. Öte yandan Grisanti'nin açıklamalan serbest petrol piyasalannda büyük bir iyimserük havası yarattı ve cuma günü bu piyasalarda ham petrolün mayıs ayı teslimatlı fiyatı 13.94 dolara çıktı. Fantom denize düştü, 2 subay şehit oldu IZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) Eskişehir 1. Ana Jet Üssü'nden havalanan ve Gümüldür yakmlarında havada infilak ederek denize düşen Fantom ucağındaki 2 üsteğmenin şehit olduklan saptandı. Edinilen bilgilere göre önceki gün saat 14.30'da Eskişehir 1. Ana Jet Üssü'nden havalanan 112. filoya bağlı Fantom tipi askeri uçak, Gümüldür Özdeer yöresinde havada infilak ederek denize düştü. Uçağı kullandıkları belirtilen pilot üsteğmen Kutsal C«beci ile pilot üsteğmen Orhan Avcı şehit oldu. Önceki akşam geç saatlere dek konuya ilişkin bir açıklama yapılmadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle