25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER suretiyle surdürmektedir. Hem de Islam'ın 'eşitlik' dini olup Arap'ı, Arap olmayana üstün tutmadığı iddiası ile bunu ileri sürerler. Buhari'nin Sahih'ini açsalar ya da SüyutTnin alCâmi alKâbir'ini ya da alMüttaki'nin Kanzal Ummal fi sunan alakval adlı eserlerine, ya da benzerlerine şöyle bir göz atsalar, karşılarında: İnsanlığın en mukemmel sınıfı Arap'lardır. Arap'lann en mükemmeli Kureyş'lilerdir; Kureyş'lüerin en mükemmeli de Beni Haşim'dir', şeklindeki hadisleri bulacaklardır. Bunu okurken, Muhammet Peygamber'in, Beni Haşim'e mensup olduğunu ve Arap'lann üstün sayılmasını doğrudan doğruya kendisine müteveccih bir davramş olarak değerlendirdiğini anlayacaklardır. Çünkü bu hadisin hemen ardından Peygamber'in şu sözlerini bulacaklardır: 'Arap'lan sevmek şu öç nedenle saıitır Çünkü ben bir Arap'ım; çünkü Kuran Arapça inmiştir; çünkü cennet sakinleri Arapça konuşuriar'. "Yine bunun gibi Arap'lan sevmeyi 'iman' haline sokabilmek için: 'Arap'lan sevtnek demek iman sahibi olmak demektir; onlardan nefret etmek imansızlık demektir. Araplan seven beni sevmiş olur. Kim ki Arap'tan nefret eder. benden nefret ediyor demektir.' şeklindeki diğer bir hadisi okumakla, iyi bir Müslüman olmanm, Arap'ı yüceltmekle mümkün olabileceğini bir kez daha öğreneceklerdir. Hadisleri böylece okumaya devam edecek olurlarsa göreceklerdir ki, Müslüman kişi için Arap'lan sevmek yeterli olmayıp, ayru zamanda Arap'ı küçültücü, Arap'a zarar verici her şey, büyük bir suç işlemek demektir (...) Görülüyor ki, Müslüman kişi, nasıl ki namaz kılmadan, oruç tutmadan hac etmeden ve Muhammet'i Tanrı elçisi bilmeden Müslüman olmazsa, aynı şekilde Arap'lan sevmeden ve yüceltmeden ve Kuran'ı Arapça olarak okumadan Müslüman sayümaz. "Öte yandan Arap'ı Islam öncesi ve sonrası gelenekleri İslam'ın temel kurallan arasına alınmıştır ki, kişi, bunları uygulamakla ve Arap'ın kıymet hükümlerine (değer yargılanna) saplanmakla biraz daha Arap'laşır. Buna karşılık, bu aynı Islam, Türk'ü, bir yandan küçültücü ve diğer y'andan eski güzel geleneklerine (ki bunlar arasında akılcıük, kadmlara değer verme v.s. gibi emsalsiz şeyler vardır) ve diline yabancı kıhcı hükümler ve emirlerle doludur (...) Muhakkak olan şudur ki, Muhammet Peygamber'in aklından Arap'lan, Arap olmayanlara denk tutmak gibi bir şey geçmemiştir. Bilakis, her şeyi Arap çıkar lanna uydurmak istemiştir. (...) Ne ac\dır ki, bu gerçekleri ve hiç kuşkusuz Şeriat'm insan beynini ve ruhunu çürütücü daha nice yönlerini Türk'ün gözleri önüne serecek bir aydın sınıf oluşmadı. Pek az sayıda aydının yer aldığı üniversite ise hep susmakta!' • * * Benim yıllardan beri şeriatçılann ulusumuzu Türk milliyetçiliğinden söküp Arap ümmetçiliğine sokmak ve hatta onunla özdeşleşürmek istedikleri konusundaki yanlanmı bu okuyucum yukandaki mektubuyla ne güzel kanıtlıyor. Arap'tan ille de nefret etmek gerekmez. Hatta kendi ülkelerinde bolluk ve mutluluk içinde olmalannı dilemek insanlık borcudur. Ama onlardan bir bölümü Türk'lerdeki milliyetçilik ruhunu türlü yollardan eritmek istediklerinde, buna karşı durmak her Türk aydınmın görevidir. Zaten aydınlanmızın şimdiye de^in Ataturkçulugün "milliyetçilik" Ukesini işleyip yaygınlaştırmamalan yüzündendir ki, Atatürk milliyetçiligi bir yönden ırkçüıgtn, öte yönden şeriatçılığın, başka bir yönden de Marksçılığın saldırı çemberi ortasında kuşatılmış ve Ataturkçü aydınlar, ne yaak ki, bunu önemsememişlerdir. Sayın Prof. Dr. Suna Kili'nin geçen yıl 6 Kasım'da çıkan "Ataturkçüler Birleşiniz" başhklı yazısını bu bakımdan, bir çırpıruş, ülkücü bir çığlık olarak karşılamak gerekir. Bizim gibi yülar yıh Atatürk ilkelerini savunmayı görev bilmiş kişilerle bir yandan "devrimbaz" denilerek alay edilmesine, Öte yandan solcular kastedüerek "ahtapotun başı" diye suçlanmasına Atatürkçü aydınlanmız, göz yummamış olsalar bile, bunları Önemsememişlerdir. Şimdi tehlike kapıya gelince, bakıyorum ki herkes Atatürkçü kesildi ve artık kimse kimseye "devrimbaz" demiyor. Bilmem bu aşamayı gerçek Atatürkçülük doğrultusunda bir uyanış sayabilir miyiz?!. Şimdilik sahteleri dolaşıyor ortalıklarda; (•) Bir rica: Cumhuriyet'in bulunduğu yerden çok uzakta oturduğumdan, Gazete'ye yılda ancak birkaç kez gidebiliyorum. Bu nedenle Gazete adresiyle yollanan kitap, mektup, gazete ve dergüer, eşdostun himmetiyle ve kimi zaman da benim oturduğum yörede işi çıkan servis arabasıyla geldiği için, çoğunca elime geç değiyor. Bundan böyle onlan Cumhuriyet adresine değil (Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoglu, İstasyon Cad. No: 84, D.31, GÖZTEPEİstanbul) adresine postalamalannı, sayın okurlarımdan özellikle rica ederim. Hepsini yarutlayamıyorum ama, görüyorsunuz ki, hepsinden bir başka türlu yararlanıyorum. (Not: Posta da|mcılan "Prof!' unvanına ahştıklan için beni kolay buluyorlar. lşte bu nedenle sadece yazışmalanmda kullanıyorum Prof. unvanını) H.V.V. 23 MART 1986 TÜRKİYE ŞİŞE w GVM E\BRİKALAR1 A.Ş. ELEMANLARARIYOR. Ana Şirket Merkezi Yönetim Örgütünde görevlendirilmek üzere; Okiır Mektuplan ve Atatürk MilHyetçiIiği HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Gazetemizin okurlanndan bir bolümü eksik olmasınlar beni yalnız bırakmazlar; çoğunu hiç tanımadığım sadık dosttur bunlar. Geçen yıl altı ay kadar yazı yazamadığım sürede de yalnız bırakmadılar. Kimisi köylü, kimisi huzurevinde kalan emekli, kimileri ulkenin turlu hapishanelerinde kapalı tutuklu, kimileri öğretmen, kimileri de üniversite öğrencisi, ya da genç öğretim görevlisi, kimileri işçidir. Bir bölümü de Almanya, Hollanda, ABD ve Kanada'daki yurttaşlanmız. Hiç büinin mektubuna yarut veremem; ne özel olarak, ne de gazetedeki köşemde. Ama durumumu bilirler, kınlmazlar. Sırası duştükçe yine yazarlar. Zaten bir kısmı adres koymaz, yanıt beklemez; içini döker sadece. Kimi zaman sevinerek, kimileyin yararlanarak ama çoğunca uzulerek okurum bu mektupları. Galiba Türkiye'deki bütün devlet katlannın ustünde en son başvuru yeri biz yazarlar oluyoruz. Bir türlü çözüme bağlatamamış kişisel derdi olanlan var; ülkenin acıkh sorunlarıyla dertlenenleri var. Eleştiri yapanlar var. Bugun birkaçından söz etmek istiyorum. ötekiler bağışlasınlar beni, daha doğrusu çaresizliğimi( * ) . Bizim Çorum'dan muntazaman gönderilen HABER ve Sıvas'ian lütfedilen 4 Eylül gazetelerinden, Orta Anadolu'nun sorunlan üzerinde de bilgi edinerek yararlanıyorum. Gerek mektup, gerek gazete gönderenlere yürekten teşekkurlerimi sunarım. • * * • Gaziantep'ten bir okurumun iki sorusu var. Özetle şöyle: 1) 9 Şubat'ta çıkan "Can ve Mal Güvenliği" başlıklı yazıda mevzuubahs ettiğiniz Giilbane Hatb'nda bir de "ırz dokunulmazlığı' var; neden onu atladınız?. 1) "Demokrasi Ara>ışr' konulu yaalannız çok alaka çekici, aktüel ve istifadeli idi. Niçin arkasını bıraktınız? Benim bu iki soruya yanıtlanm şöyle: 1) Irz dokunulmazlığı ayrı bir yazının konusu olacaktır; atlamış değilim. 2) Demokrasi Arayışı konusu ülkemizde her zaman güncel oluduğundan, araya başka yaalar girse de, bu arayış her zaman bu sütunlara gelecektir. • Ankara Hukuk Fakültesi'nden bir öğrenci de yine 9 Şubat tarihli yazıma ilişerek: "Halkın 'hukuk' karşısındaki ilgisiıliğinin en önemli bir nedeni de, Arapça sözcüklerle dolu olan yasa dilimizin anlaşthnazlığıdır" diyor. Gerçekten önemli bir konu. Bu genç hukukçunun mektubunu bir başka yazıda yayımlayıp, düşüncelerimi de ekleyeceğim. • Geçen yıl 8 aralık 1985'te çıkan "Şeriatçüıgın Adıru MillryetciUk Koydular" başhklı yazırru hemen birkaç gun sonra yolladığı mektupla, bir din adamına yaraşmayacak kaba ve çirkin sözcüklerle eleştiren genç bir kişi olduğu, îşlek elyazısından ve anlatım biçiminden anlaşılan bir kişi, tstanbul'dan postaladığı imzasız mektubunu: "Sen ve senin gibiler ne kadar ynHıursaıuz .vırtının, bu memlekete şeriat mutlaka geri gelecektir. O zaman sizler cehennemin esfeli safilininde olacaksımz" diye bitiriyor. Bu zat böyle kaba bir mektup yazmakla kendisine cennette şimdiden yer hazırlayacağını sanıyor anlaşılan. "Yalnız olmadığını, aynı mukaddes fikri taşıyan yüz binlerce din kardeşinden biri oidugunu" da eklemiş mektubuna. Yanıtlamaya değ^nez. İbret olsun diye söz ettim bundan. Bir de "ülkede irtica yoktnr" diyen bazı gafil yöneticilerimize belki de iıyan olur diye düşünüyorum. • Istanbul'dan adı ve adresi ben de sakb bir okurumdan gelen ve yine "Şeriatçüığın Adını Milliyetçilik Koydular" başlıklı yazımı inceleyen bir mektubun önemli bölürnlerini az önce sözünü ettiğim kaba mektubu yazanm da okuyacağını umarak aşağıya alıyorum: "Sayin Hocam, Cumhuriyet'in 8 Aralık 1985 tarihli nüshasında intişar eden 'Şeriatçıhğın Adını Milliyetçilik Koydular' başlıklı yazımzda, eğitimde akılcı hukuk kurallan yerine tslam Hukuku kurallanna yer verilmesinin tehUkelerine dokunuyorsunuz. Hatırlanm, bir başka yazımzda da, Islamiyet'in Arap'm ulusal dini olduğuna değinmiştiniz. Sanınm bu gerçeği kavrayabilecek insanlarımızın sayısı pek az. Ne yazık ki bu az olanlar içerisinde dahi sizin cesareünizle fikir savaşı verecek insan kalmadı. Bu yokluktan yararlanan şeriatçı, o ilkel ve fakat kurnaz kafa yapısıyle halkımızı her gün biraz daha benliğinden ve düşün gücünden yoksun kılmaktadır. Milliyetçilik konusunda bu kumazlığını o, tslamiyet'in Arap'a özgü nitelilini, geleneğini, dilini ve her şeyini hiç belli etmeden Türk'e aşılamak FİNANSMAN ŞEFİ FİNANSMAN UZMANIARI FİNANSMAN UZMAN yARDIMCIIARI • Finansman Muhasebesı ve Planlaması konularında en az 3 yıl deneyımli Finansman Şefi, • Yatırımların ve dış tıcaretın fınansmanı ile ılgıh olarak gerekli mali tahlil verilerini hazırlayacak, yurtıçı ve yurtdışı fmans kurjmları ve T.C. Merkez Bankası nezdindeki ilişkileri yürütecek.en az 3 yıl deneyimli Finansman Uzmanları • Şırketlerimizın faaliyetleri ile ilgıh nakıt planlaması ve yönetiminde görev alacak, en az 1 yıl deneyimli Uzman Yardımcıları, SERMAYE PHASASI UZMANIARI • Sermaye piyasalarına yönelık olarak araştırma, porttöy değerlendırme^i, menkul kıymetler yatırım danışmanlığı görevlerıni \ ürutecek, stfrmaye pıyasası mevzuatına vakıf, en az 3 yıl deneyimli; Sermaye Piyasası Uzmanları alınacaktır. ADAYLARDA ARANAN NİTELİKLER: • Ekonomi veya İşletme dallarmda \uksek öğrenım yapmış «lrnaları, • Mesleki konularda çok iyi derecede Ingılızce ve/veya Fransı/ca dillenni bılmelen, • Tüm adaylann askerlık yükümlüluğu ıli^kisı olmaması, 35 yajını doldurmamı> olmaları Kivkhlfrm ba>\urJukları u/manlık Jalını belınen foîogritlı o?gt\mı^cnnı ı v cren mtktupljrım «n gcı; 11 N'ı^an 1S8»> tarıhınc kjiir Pcr^oncl Mudurluğu Pnsıa Kuıusu 175 Bc^ıkıav'I^T^NBL'L sdre«ıne gdndcrmclcn. \arsa xeleton numirası bıldırmelcn rica olunur Butun ba>\urubr kt'Mnlıkle fti?lı îu^ula^ak \c ^cvaplandırilavaktır EVET/HAYIR OKTM AKBAL Ankara'da Seksen Kişi... Boş bir kâğıt koymuşlar ortaya. Koskoca insanlar bir bir gelip ımzalamışlar. İnanasım gelmedı, boş kâğıda nasıl imza atılır? Üstüne ne yazılacak diye merak eden çıkmaz mı? Bu denli kör ve sağır mı olur politika tutkusuna kendini kaptıran kişiler? İnsan, katıldığı. inandığı görüşleri, düşünceleri, ilkeleri savunan bir bildiriyi, bir öneriyi önce okur, sonra imza atar, ama boş kâğıdı körükörüne nasıl imzalar? Ulkenin şu andaki umudu, sosyat demokrat eylemde toplanmış gibi görünüyor. Orda burda seçimler kazanıyorlar, düzenledikleri paneller tıklım tıktım doluyor, sosyal demokrasinin yandaşları miryonları geçiyor, kamu yoklamalarında seçmen oylarındaki oran yüzde kırkı buluyor... Ne var ki sosyal demokrasiyi temsil eden SHP, bir türlü yerine oturamıyor. Bu yüzden kamuoyunda bir türlü güven uyandırıcı bir görünüş kazanamıyor. Sayın İnönü gibi yığınların güven duyduğu bir liderlerı var. Şu anda genel başkan değilse bile, ilk kurultayda büyük çoğunlukla SHP'nin lideri olacak kışidir inönü... Aydın Gürkan da içtenliği ile kendini sevdirmiştir. İllerde, ılçelerde büyük bir özveriyle çaba harcayan, kendi aralarında hizmet yarışı yapan sayısız inançlı insan var. Ama öte yanda, Ankara'daki seksen kişilik Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'nda durum hiç de iç açıcı değil!.. Her şey, çok önceden açıkça belirmişti. HP ile SOOEP'in birleşip SHP'yi oluşturdukları gün, 80 kişilık bir MKYK ortaya çıkınca 'bu işin sonu nasıl gelecek?" diye düşünmüştüm. 80 kişilik bir karar organı hiç olur mu. olabiltr mi? Birbiriyle uzlaşamaz, apayrı görüş ve düşüncede insanlar sosyal demokrat görünümlü bir partide nasıl birlikte çalışabilirler? Bu seksen kişiyi yarıya indırmek mümkündü. Ama kimse özveri göstermedi. Mademkı bir kez bu MKYK'ya gırmişlerdi, oradan kimse ayıramazdı onları!.. Olsa olsa milletvekili olarak kopabiiirlerdi buradan!.. Seksen kişinin hemen hepsi yannki seçımde milletvekili adayıdır Bu seksen kişi arasından kaçı 'hayır benim adaylıkta gözüm yok, ben sosyal demokrasinin, daha dogrusu gerçek demokrasınin bu topluma sağlam biçimde yerleşmesi için çalışıyorum" diyebilir? Sorarım, MKYK üyelerinden hangisi "içtenliğimi kanıtlamak için ilk genel seçimde hiçbir yasama görevine adaylığımı koymayacağım" diye konuşabilir? Sanırım birkaç içtenlikli kişi dışmda kimse! Açıkçası şudur. MKYK'da üye olanlar ilk genel seçimde milletvekili seçilmek hayalleri, umutlan içindedir. 'Hayır ben böyle düşünmüyorum' diyen varsa çıksın ortaya, kutlayayım. Yarın Ankara'da MKYK olağanüstü bir toplantı yapacakmış. Birtakım kişiler imza toplamışlar genel sekreteri ve yardımcılannı alaşağı etmek için! Bir gazetede şu manşeti gördüm geçen gün: 'SHP de 57'ler kelle istiyor'. Kim koydu bu başlığı merak ediyorum. Hertialde 5Tler diye anılan gruba yakın bıri.. Kelle istiyorlarmış! Ne çirkin bir deyim! Demokrasi isteseler, halkımızm mutluluğunu isteseler, iktidarla gerektiği gibi savaşmak isteseler daha iyi değil mi? Angın gidip Timisl gelecek; Ekşi gıdip Seymen gelecek, Güneş gidip bilmem kim gelecek!.. E, ne olacak yani? Hangi düşünce, hangi görüş değişecek? SHP'nin toplum önündeki saygmlığı daha mı artacak? SHP, sosyal demokrat savaşımda daha mı başarılı olacak? Hayır, htçbiri olmayacak. Yalnızca birtakım sandalyelere yerleşenler gelecek seçimlerde ön yerleri alacaklar... Daha doğrusu bunu umut ediyorlar. Ali gider Veli gelır, sandalye kapmak yarışında o öne geçmiş, ya da öteki, bundan topluma ne? Partilerde her zaman hizmet yarışı adı verilen kişisel çekişmeler vardır. Her ülkede vardır. Ama o Cılkelerde düşünce, görüş, ilke ayrılıkları da vardır. Bizde öyle şeyler yok, yalnızca 'şu sandalyeyi sen mi kapacaksın ben mi?'... Kavga, gürültü budur, bu kadardır. HP ve SODEP birleşmesinde Sayın İnönü ile Sayın Gürkan'ın kişisel çıkarlardan uzak tutumları. özverileri de seksen kişilik MKYK üyelerine ibret verici bir örnek olmamış! SHP'nin tabanı demokrasi, özgüriük, sağlam bir düzen, yaşama güvencesi, ekmek ve iş istiyor, özlüyor. Bu umutlarla SKP'ye yaklaşıyor. Ama Ankara'daki MKYK üyelerinin büyük bir bölümü ön yerleri kapmak telaşı içinde çirkin bir görünüş vermektedirler. Sosyal demokratlık, yalnızca seksen kişinin malı değildir. Sosyal demokrasiye susamış milyonlann malıdır. Emeğiyle yaşayan, yaşam savaşı veren bilinçlı Türk halkı, Ankara'daki bir avuç siyasa heveslisinin çekişmesini üzüntüyle izlemektedir. Türkiye'de siyasa yapmak isteyenler, hele sosyal demokrasiye özlem çeken yığınların öncüleri olmaya heveslenenler, şunu unutmasınlar, her şey gözler önündedir, halk önünde büyük bir sınav verilmektedir. Kişisel çıkar hesaplarını öne alanlar teker teker bilinecek, tanınacaktır. Yaratmak Güvenmek Başarmak Akbank'tan bir başan ve güven yılı daha... Akbank'ın tamamı ödenmiş 50 milyar sermayesi, 56 milyar 442 milyona ulaşan ihüyatlan, 1 trilyon 71 milyan Ipulan mevduati ve 26 milyar 787 milyona varan net kân gücünün, güvencesinin kanıtı, Türkiye'ye ve Türk ekonomisine katkılannın somut göstergeleridir. Gerçekten şeffef bilanço. Ödenmi avaaacye ...50 MİLYAR îhtiyauar 56 MİLYRR Mevdtıat 1 TRİLYON ?««««*«*««•*£•••• L Akbank, sizlerin ve tüm çalışanlannın destegiyle bu başan ve güven tablosunu yaratmaktan mutludur, gururludur., VEFA'DA SATILIK DAIRE 65 m ! bodrum kat, önu bahçe, 6.000.000 Tel: 526 84 92 AKBAIMK "Güveninizin eseri" .L
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle