18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/6 15 MART 1986 '1982 Anayasası uzun ömürlü olmayacak, mutlaka değişecek' 7 U.MUMCU Sayın Aybar, siz Russell savaş suclulan mahkemesinde yargıçlık yaptınız. Vietnam savaşı sırasında. Anlatabilir misiniz bu mahkemeyl? AYBAR Unlü tngiliz matematikçi ve filozofu Bertrand Russell'den 1966 yılı sonlarında bir çağn aldım. Kurmayı tasarladığı mahkenıenin statüsünü hazırlayacak heyete katılmamı istiyordu. Bu heyette Jean Paul Sartre, Fransız matematikçisi Lauren Schvrartz, sosyolog ve Unlü politikacı Lelio Basso, Alman filozofu Gunther Anders, Yugoslav tarihçi Vladimir Dedijer, filozof Isaac Deutcher, gibi tamnmış kimseler vardı. Yargıç olarak Simon de Beauvoir, zenci Amerikalı Stokely Carmicheal ve daha başkaları katılmışlardı. Aybar: Tam bağımsızlık ilkesine dayalı yüzde yüz yerli bir sosyalist parti mutlaka kurulacaktır Mehmet Ali Aybar Anlatıyor Bitmeyen Koşu Meclis tutanaklarından Uğur Mumcu sordu, Aybar yanıtladı Aybar: Birçok ülkede siyasi idam artık tarihe kanşmıştır 12 Marttan sonra TBMM'de Deni/ Gezmiş ve arkadaşlarının idam cezasının onavlanmusı sırasında ilginç tartışmalar yapılmış, Mehmet Ali Aybar idamlara karşı AP'lilerin sürekli salaşmaları altında konuşmuştu. Aybar'ın konıışmasının bazı bölümlerini hem parlamentodaki havayı yansıtması bakımından, hem de tarihi bir belge olarak sunuyorıız. MEHMET ALt A YBAR (Devamla) Sayın Başbakan, ölüm cezalarına çarptırılan gençlerin bu noktaya nasıl geldiklerini tespit ederken iki atnilin bulunduğunu söyledim: (A P veD P sıralarından "Sen getirdinsen"sesleri, gürültüler) Uzak amiller, yakın amiller. Uzak amillerin, Türkiye'nin geri kalmışlığında olduğunu ifade ettim. (A P sıralarından gürültüler.) MUSA DOĞAN (Kars) Senın kafan sakat. ka/an! BASKAN Lutfen müdahale eımeyin de dınleyeyim efendim. MEHMET ALt A YBAR (Devamla) Böylece, çıkarcı çevrelerin, solu tasfiye için tertıplerle, kışkırtmalarla hazırladıkları ortam olgunlaşmış oluyordu. Türkiye'de oyun içinde oyun oynantyordu ve sol oyuna getirıliyordu. Olaylar işte böyle zincirlenmişti. Sol, kanun dışı hareketlere itelenmiş ve kapan kapanmıştır. Olayların gerçek yüzü budur. Durumun böyle olduğunu bile bile 3 gencin ipe çekilmesine "evet"dıyebılecek misiniz? Kanlı Pazar, Konya, Kayseri ayaklanmalannın ve daha nice cinayetlerin meçhul bırakılmışfailleri, ellerini kollarını sallayarak gezerken Deniz Gezmiş ile iki arkadaşını ipe gönderebilecek misiniz? (A P sıralarından, "Göndereceğiz" sesleri.) Aslında bir sol komplo ile değil, sağ komplo ile karşı karşıyayız. Zira bütün bu anarşik olaylar, son tahtilde sağın işine yaramıştır. Tarihin maniığı böyle gösteriyor. Şunu bilelim kisola meşruiyet tanınması, toplum için sayısız faydalar sağlar. Solsuz demokrasi olmaz. Sayın Başbakan ne derse desin, Batıdaki demokrasilerle bizim rejimimizin derinfarkı buradadır. Batıda hiçbir demokrasi yoktur ki, sosyal demokratlardan, sosyalistlerden, komünistlere ve komünistleri yetersiz bulan, Troçkist ve diğer aşırı sol partilere kadar hepsinin legal faalıyetleri temınat altında bulunmasın. Bundan dolayı yer altı faaliyeıı yoktur. Arada sırada patlamalar olsa da bu uzun surmez. Normal demokratik düzen ağır basar, devlet de yıkılmaz. ŞEVKET DOĞAN (Kayseri) Atma.. Atma Aybar, atma!.. MEHMET ALİ AYBAR (Devamla) Şimdi daha somut bir sorunu ele almak istiyorum: Bu 3 genç, maddı fiillerden, yani banka soyduklarmdan, adam kaçırdıklarından, güvenlik kuvvetlerine karşı silah kullandıklarmdan dolayı ölüm cezasına çarptınlmıyorlar. Marksist»Leninist olduklan için bu fıilleri, basmakalıp bir MarksisfLeninist strateji klişesine göre değerlendirilerek cezalandırılıyorlar. tdeolojik durumlanndan hareketle, bunların anayasayı zorla ilgaya ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni zorla ıskata teşebbüs ettiklerı sonucuna varılıyor. Silahlı eyleme geçmiş olan gençler de, mılli demokratik devrim için mücadele ettiklerini, Marksizmin önerısınin bu olduğunu iddia etmektedırler. Şu halde, bunların proletarya diktatörlüğü kuracakları hakkındaki iddia da bir zorlamadan öteye gitmemektedir. Peşin hükümlerle, yakıştırmalarla, kıyaslamalarla hüküm tesis edilemez. ''tlerde sosyalizme geçilecek ya... O zaman proletarya diktatörlüğünü kuracaklardır'' biçiminde bir iddia da havada kalmaya mahkumdur. FUA T AZMİOĞLU (Kütahya) Mahkeme kararlarına aykırı konuşuyor. MEHMET ALİ AYBAR (Devamla) Bir kere kimseye, işlemedığı fiilden dolayı ceza verilemez. ' 'tlerde filan fiili işler"diyerek"şimdiden hüküm tesis edilemez. Ancak totaliter rejimlerde önleyici ceza verilır. Demokratik rejimlerde buna yer voktur. t.ETHEM KILIÇOĞLU (Konya) Sayın Başkan, kimlermış onlar? Mahkeme karannı eleştiriyor ve siz de müsa maha edıyorsunuz. BAŞKAN Mahkeme kurarmın gerekçesini anlatıyor efendim. (A P ve D P sıralarından gürültüler. "Böyle gerekçe olmaz" sesleri) Devam buyurunuz MEHMET ALt AYBAR (Devamla) Sayın milletvekilleri, (A P sıralarından "Onun bir ismi de Aybarof" sesleri) siyasi idamlar toplumlarda derin yaralar açıyor. Zıra halk biliyor ki siyasi idam, son tahlilde vahşi bir tasfiye hareketidir. FUAT AZMtOĞLU (Kütahya) Halt etmişsin sen. MEHMET ALt A YBAR (Devamla) idam sehpasına gönderilenler iktidarda olsalardı, şuphesiz lu yolculuğu yapmayacaklardı. Bu gerçek, kamu vicdanında iyice yerleştiği ıçın, halk siyasi ıdamları hiçbir vakit demokrasilerde, siyasi suçlardan dolayı ölüm cezası verilmesinı tasvip etmemişlir. (A. P. ve D. P sıralarından gürültüler) FUA T AZMİOĞLU (Kütahya) Bunun siyasi suç neresınde? BAŞKAN Müdahale buyurmayımz efendim. MEHMET ALİ AYBAR (Devamla) 27 Mayıs 1960'tan bu yana, bizde iki kez siyasi idam cezası uygulandı; toplumda yarattığı huzursuzluk hâlâ devam etmektedir. Düşüncelere. inançlara saygılı olan demokrasilerde, siyasi suçlardan dolayı ölüm cezası verilmesi aleyhindeki akım gün geçtıkçe gelişmekte; yukarda verilen örneklerden de anlaşılacağı gibi, birçok ülkelerde siyasi idamlar tarihe karışmış bulunmaktadır. Siyasette kimin haklı, kımın haksız olduğuna, kimin yanıldığına ancak tarih karar verır. Üstelik ölüm cezası, suçu önleyici bir ceza da değildir, sanıldığı kadar dehşet vermez; inanmış kişilerı korkutmaz. Korkutmadığı, gözlerimizin önünde cereyan eden olaylardan anlaşılmaktadır. Akıl ve vicdan, ölüm cezasının, özellikle siyasi suçlarda ölüm cezasının kaldırılmasını emrediyor. HASAN şekilde! TOSYAL1 (Kastamonu) Konuşturmaym bu Russell Mahkenıesryle Vietnam'a gittim llk deklarasyonu basın toplantısında mahkemenin kurucusu ve onur başkanı yaşlı filozof Bertrand Russell okudu. tlk oturum 2 Mayıs 1967'de Stockholm'de başladı, 10 mayısa kadar sürdü. Amerika mahkemenin görüş bildirınesi konusundaki çağrısını kesinlikle reddetti. Vietnam hükümetinin resmi temsilcileri dinlendi, hazırlan ABD'yi savaş suçu ile yargılayan Russell Mahkemesi'nin bir üyesi olarak Vietnam'a gittim. Napalm bombaları ve bilyalı bombaların halk arasındaki tahribatım gözlerimte gördüm. Mahkemenin son oturumu Stockholm'de yapıldı. Jenosit üzerihe hazırladığım raporu sundum. Tanıklar dinledi ve 1 Aralık 1967'de ABD'nin suçluluğuna karar verildi. Son zamanlarda Russell Mahkemesi'nin benzeri çalışmalara pasaport vermedikleri için gidemiyorum. mış raporlar okundu ve kimi Vietnanüı tanıklar mahkemede söz aldı. Ayrıca Vietnam'a heyetler gönderilmesi kararlaştırıldı. Bu heyetlerden birine başkanlık ettim. 1967 temmuz ve ağustos aylarında Vietnam 'daydım, hava saldırılan sırasında oradaydım. A YBAR BİR MlTtNGTE Mehmet Ali Aybar 1973yılında TBP'nin Alibeyköy'de düzenlediği bir mitingte konuşurken. Aybar, artık 1950lerin, 60'larm, halkı değil. Bugün herkes politika konuşuyor. Belirli bir bilinç düzeyine geldi halkımız" diyor. güvenliğini güvence altına almak için kararlı bir politika yürütmesini istiyoruk. Bunun ancak Atatürk'ün tam bağımsızlık politikası ile sağlanabılcccğini ileri suruyorduk. Üsler verip yardım sağlamak politikası ile hiçbir sonuç alınamayacağını söylüyorduk. Fırtına koparan konuşmanın özeti bu idi. Moskovadoğrultusunda tezler ileri sürdüğümüz ileri sürülüyordu. Yerel seçimler sırasında TlP'e giren kontenjan senatörü Esat Caga, parti teşkilatına bir yazı göndererek TİP 1 in ulusal çıkarlara aykırı bir politika izlediğinden dolayı partiden istifa ettiğini bildiriyordu. Bu bunalımlı günlerde parti kurucuları, Kıbrıs deklarasyonunu benimsediklerini ilan etmişlerdi. Bu yürekli ve yüreklendirici güzel bir jestti. 1967'de Millet Meclisi'nde açıkladığımıı TİP'in Kıbrıs hakkındaki görüşu, Turk ve Rum topluluklarımn cşit haklara sahip olacak"Halk Napalm ve bilyalı bombaların tahribatım gördüm Napalm bombaları ve bilyalı bombaların sivil halk arasındaki tahribatım gözlerimle gördüm. Napalm ve fosfor bombasının yaktığı ve sakat bıraktığı yüzlerce insan gördüm. Hastane, okul ve köprülerin bombalandığını gördüm. Ve Amerikalıların sivil halkı hedef alan saldırılarına tamk oldum. Başbakan Pham Van Dog ile görüştük. O sırada bir hava akını oldu. Demir kepenkler kapandı ve konuşmamızı sürdürdük. Başbakan, 'Savaş havada değil, yerde kazanılır' diyordu. 'Amerika, Vietnam halkının tümünü öldürmedikçe bu toprakları işgal edemez' diyordu. Kurtuluş Savaşı vermiş bir Ulkenin evladı olarak Başbakanın sözlerini gayet iyi anlıyordum. Yediden yetmişe sokaktaki halk da aynı kararlılık içindeydi. Anayasanın Uçte biri geriye doğru değiştirildi. Birçok maddeye önerge vererek tehlikelilerin kürsüde karşı çıkarak 1961 Anayasasını savundum. Tabii hiçbiri kabul edilmedi. Sıkıyönetim yasasında yapılan değişikliklere de karşı çıktım. özellikle sıkıyönetim mahkemelerinin anayasanın "tabii yargıç" ilkesine ters düşen uygulamalarını ve sıkıyönetim uygulamalanmn uzatılması ile amacına ters düşen durumlar ortaya çıktığını savunarak sıkıyönetimin demokrasinin askıya alınması sonucunu doğurduğunu savundum. 3 genei idamdan kurtarmak için çok uğraştım Ama asıl hiç unutamıyacağım ve bugün bunca yıl sonra heyecanlandığım Meclis çalışması, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin tnan'ın ipten kurtulmalan için verdiğim savaşımdır. Bu gençler kimseyi öldürmemişlerdi. Suçları banka soymak, Amerikahları kaçırmak, güvenlik kuvvetlerine karşı silah kullanmak ve silahlı gizli örgüt kurmaktı. Bu fiillerden hiçbirinin cezası ölüm değildi. Kaldı ki ölüm cezası, uygar dünyamn pek çok Ulkesinde artık tarihe kanşmıştır. Çünku insanlık dışı bir ceza olduğundan başka, adli hata halinde geri dönülnıesi olanaksızdır. Derecelendirilemez. Korkutucu ve ıslah edici değildir. Bunlar hukuk ilnıi bakımından ileri sürülen itirazlar. Felsefi ve ahlaki bakımdan göze göz, dişe diş esasına dayalı ilkel bir cezadır. Üstelik insan hayatını toplum vermemiştir ki geri almaya hakkı olsun... Bütün buniarı söyledik ama fayda vermedi. Anayasa Mahkemesi, Meclisin karannı usul yönünden bozunca, konuyu esastan incelemesi için imza toplamaya çalıştım. Tabii senatörler, imza vereceklerdi. Ama Halk Partisi'nden kimi parlamenterler, önce evet dedikleri halde sonradan vazgeçtiler... Evet, son dört yıl yalnız kaldım. Ama sanıyorum bir sosyalist gibi inançla ve yılmadan savaştım... Vicdanım rahattır, ama ne çare ki, hiçbir sonuç alamadım. U. MUMCU Sayın Aybar, günümüzde izlenen ekonomi politikalarını nasıl degerlendiriyorsunuz? AYBAR Sayın özal, 12 Eylülden sonra politika sahnesinin ön planında boy göstermeye başladı. Anavatan'ın Genel Başkanı olmadan öncc Ulusu hükümetinde görev yaptı. Daha önce Demirel hü 1 Aralık 1967'de ABD'nin jenosit suçu işledigine karar verildi Mahkemenin son oturumu Stockholm'de yapıldı. Jenosit üzerine hazırladığım raporu sundum. Tanıklar dinlendi ve 1 Aralık 1967 günü Russell Mahkemesi oybirliği ile Amerika'nın savaş yasalarım çiğnediğine, jenosit suçu işledigine kanaat getirerek Amerika'nın suçluluğuna karar verdi. U. MUMCU Karar nasıl karşılandı, etkisi ne uldu? AYBAR Kararın yaptırım gücü yoktu elbet. Biz uluslararası hukukun, antlaşmaların bu konudaki hükümlerini dile getiriyor ve Vietnam'da bunların pervasızca çiğnendiğini vurguluyorduk. Kararın dünya kamuoyunda etkisi büyük oldu. Son yıllarda Lelio Basso Vakfı halkların hakları konusunda çalışmalar yapıyor. BugÜn yıllar sonra hâlâ heyecan duyduğum Meclis çalışması, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin lnan'ın idam cezalarını önlemek için verdiğim uğraştır. Bu gençler kimseyi öldürmemişlerdi. tşledikleri suçlardan hiçbirinin cezası ölüm değildi. Anayasa Mahkemesi'nin konuyu esastan incelemesi için imza toplamaya çalıştım. İmza vereceklerini söyleyen parlamenterler sonra vazgeçtiler. ları, askersizleştirilmiş, üslerden anııdırılmış, tarafsız ve bağımsız bir federatif devlet kurulması idi. Bugün beninısenen tezi, o zaman önermistik Türkiye'nin derhal çağrıda bulunarak TUrkiye, Yunanistan, Türk ve Rum toplulukları temsilcileriyle Birleşmiş Milletler temsilcisinden oluşacak bir yuvarlak masa konferansı önerisi idi. Demirel hükümetinin kararlaştınlmış bir Kıbrıs politikası olmadığı için olacak, bu tezimize iltifat edilmedi. Yanılmıyorsam CHP de karşı çıkmıştı. Oysa bugün beninısenen te/ aşağı yukarı budur. U. MUMCU 1969 seçimlerinde TİP'li milletvekili olarak iki kişi idiniz: Siz ve Rıza Kuas, Kuas hastalanınca yalnız kaldınız. Ne yaptınız tek başınıza? Herhalde kolay olmadı? AYBAR Evet kolay olmadı. Ama gene dc savaştım. Anayasa dcğişikliklerine karşı çıktım. Sıkıyönetim yasasına karşı çıktım, Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının ölüm cczalarına karşı çıktım, içtüzük değişikliklerine karşı çıktım. Toplum /.abılası kurulması hakkındaki yasaya karşı çıktım. Işkence iddialarınm üzerine gittim. Nihat Erim'e sözlü soru yOnelttim. Petrol yasasına karşı çıktım. Cumhurbaşkanı seçiminin kontenjan senatörlerine inhisar ettirilmesine karşı çıktım. Anayasa, biliyorsunuz, iki kez değiştirildi 12 Mart darbesinden sonra. Pasaport vermedikleri için gidemiyorum Bu girişimler Russell Mahkemesi'nin adeta uzantısı kongreler, konferanslar düzenliyor. Şikâyetleri değerlendiriyor. Bu toplantılara beni de çağırıyorlar, pasaport vermedikleri için gidemiyorum. 19SVde Millet Meclisi'nde açıkladtğımız T/P'in Kıbrıs hakkındaki görüşü, Türk ve Rum topluluklarmın eşit haklara sahip olacakları askersizleştirilmiş, üslerden arındınlmış, tarafsız ve bağımsız bir federatif devlet kurulmasıydı. Bu öneriye o zaman Mecliste kimse îltifat etmemişti. U. MUMCU Sayın Aybar, sanıyorum 1964'te Kıbrıs hakkında bir konuşmanız tepkilere yol açmıştı. Kısata anlatır mısınız? AYBAR Kıbrıs'ta kanlı olaylar oluyordu. Rumlar, Türk köylerine, mahallelerine saldırıyor, Türkleri öldürüyordu. Zürih ve Londra antlaşmaları imzalanmış, bir de anayasu yapılmıştı. Ancak Rumlar, anayasanın değiştirilmesini istiyorlar, EOKA'cılar, Türklere karşı tedhiş hareketleri yürütüyorlar. Amaçları Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamaktı. lngiltere, Kıbrıs'tan çekilene dek Türkiye'nin bir Kıbrıs politikası olmamıştı. Ingiltere'nin adadan çekilmesi üzerine "Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır" sloganı ile özetlenebilecek bir politika izlenmeye başlanmıştı. Bunun bir geçmişi yoktu. Halkımız 1930'lann, 1950'lerin, 1960'ların halkı değildir. Belirli bir bilinç düzeyine geldi halkımız. Herkes politika konuşuyor. Eskiden siz politika konuşmak isteseniz, sade yurttaş sözü kapatırdı. Şimdi siz konuşmadan o konuşmaya başlıyor. Bugüne kadarki en geri anayasa olan 1982 Anayasası'nm uzun ömürlü olmayacağma, mutlaka değiştirileceğine inanıyorum. kumetinde 24 Ocak Kararlarf nın hazırlanmasına yardımcı oldu. Resmi yaşamı bu galiba. Peki sivil yaşamda neler yapmış politikaya geçmeden. Sivil yaşamda Sakıp Sabancı'nın danışmanı imiş, bir de işverenler sendikasının başkanlığında bulunmuş. Sakıp Sabancı büyük bir işadamı, yani kapitalist düzenin, yani sömürü düzeninin önderlerinden. Bu baya yol gösteren bir zat. Işverenler sendikasının başkanı olarak işçinin ücreti ile oynayan bir patronlar temsilcisi, başbakan olunca patronlara mı hizmet eder yoksa, emekçi halka mı? Zamlar, vergiler, devletin bir ticaret şirketi haline gelmesi, borcumuzun beş yılda 13 milyardan 14 milyar ödediğimiz halde 14 milyara yükselmesi, kimlerin sırtına yükleniyor? Sayın Başbakan, seçim propagandalarında "ortadireğin hizmetinde" olacağını söylemişti. Hakkını yemeyelim, ortadireği unutmadı, ortadireğin ortadireğini kırdı... Halkımız oy vereceği kımselerin "neyin nesi, kimin fesi" olduğunu mutlaka araştırmalıdır. U. MUMCU Sayın Aybar, gelecege nasıl bakıyorsunuz? AYBAR Kırk yıl sonra Türk aydınının, işçilerin, emekçilerın savaşımı hâlâ, hem de daha bilinçlenmiş olarak sürüyor. Halkımız 1930'lann halkı değil. 1950'lerin, hatta 1960'ların halkı da değil. Belirli bir bilinç düzeyine geldi halkımız. Herkes politika konuşuyor. Eskiden siz politika konuşmak isteseniz, sade yurttas "Bey bizim aklımız ermez" diye sözü kapatırdı. Şimdi siz konuşmadan o konuşmaya başhyor. Sorular soruyor, tartışıyor. Bu çok önemli bir adım. Buna bakarak Türkiye'nin bugüne kadar en geri, en kötü anayasası olan 1982 Anayasası'nm uzun ömürlü olmayacağma, mutlaka değiştirileceğine inanıyorum. Askersivil bey takımının tepeden inmeci yönetimi de ister istemez giderek etkisini kaybedecek ve halkımız demokrasiyi aşağıdan yukarı gerçekten kuracaktır. Askeri darbelerle demokrasi kurulmaz, kurulamaz. Kurulamayacağı her on yılda bir darbe olmasından da anlaşılıyor. Demokrasi halkın işidir. Askersivil bey takımının değil. Dilerim 12 Eylül bunların sonuncusu olur. Bu geçış döneminde halkımızın yanında yer alacak, onunla omu/ omuza savaşım verecek, kimi temel ilkelerin altını çizecek gerçek bir sosyalist parti mutlaka kurulmalıdır. Ulusal bağımsızlığı gündemc getirecek, Atatürk'ün tam bağımsızlık adını verdiği, politikada, ekonoınide, maliyede, askerlikte ve kültürde tam bağımsızlığı ödün vermeden savunacak ve insanın insan tarafından sömürülmesı rejimıne son vermeyi amaçlayan, yüzde yüz yerli bir sosyalist parti mutlaka kurulacaktır. * * * Aybar'ın koşusu bitmedi. İnançları uğruna yıllardır kavga veriyor. Bu koşu, belki bir "maraton", bclki de "engelli yanş". Aybar hep koşuyor. Koşusu bitmedi; bitmiyor. TİFMıı Kıbrıs dcklarasyonu ortalıgı karıstırdı Biz TİP olarak hukümetin, öncelikle kan dökulmesine son verilmesi için, Birleşmiş Milletler silahlı birliğinin etkin biçimde önlemler alması için harekete geçmesini ve Türk topluluğunun can ve mal TİP kurucuları kimlerdi? Madenlş Sendikast Genel Başkanı Kemal Türkler, tstanbul Sendikaalur Birliği Başkanı A vni Erakalın, tstanbul Sendikacılar Birliği Genel Sekreteri Şaban Yıldız, Basın Teknisyenleri Sendikası Genel Başkanı Salih Özkanbay, Basın Teknisyenleri Sekreteri İbrahim Güzelce, Şeker Sanayi tşçileri Sendikası Genel Başkanı Ahmet Muşlu, Lastiklş Genel Başkanı Rıza Kuas, Oleyis Sendikasından Kemal Nebioğlu, Yaprak ve Tütün tşçıleri Sendikası Başkanı Hüseyin Uslubaş, tlaç ve Kimya Sanayii tşçileri Sendikası Genel Başkanı Saffet Göksüzoğlu, tstanbul Sendikalar Birliği tcra Komitesi üyesi Adnan Arkın. Anayasa Mahkemesi ne demişti? Anayasa Mahkemesi, 1965 yılında yapılan bir basvuru üzerine anayasanın, "sosyalizm propagandasını ve sosyalizmi hedefleyen parti kurulmasını" yasaklamadıgını şu karanyla belirtmişti: Buraya kadar açıklamalardan da anlaşılacağı üzere mahkememiz, iptali istenen hükümlerin, münhasıran sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar uzerinde tahakkümünü tesis etmeye ve komünizme yönelen dernek kurmak veya bunlarla birlikte anarşızme matuf propaganda yapmak suretiyle girişilen çabaları yasakladığını, anayasa düzenine uygun bulunan derneklerle anayasanın cevaz verdiği ölçüde sosyalizmi tahakkuk ettirmek amacını güden partileri kurma ve bu amacın propagandasını yapma hallehnin ise, bu hükümlerin kapsamı dışında kaldığını tespit etmiş ve buna göre de suz konusu maddelerde anayasaya aykırı bir yön gurmemiştir. (Anayasa Mahkemesi 29.6.1965 gün ve 17340 sayılı kararı) BAŞKAN Sayın Tosyalı, müdahale etmeyiniz efendim. İLHAN EGEMEN DARENDELtOĞLU (tstanbul) Sayın Başkan, bir de kızıl bayrak getirsin oraya, öyle konuşsun. BAŞKAN Yok Sayın Darendelioğlu. Milletvekilidir, konuşacak tabii efendim. İLHAN EGEMEN DARENDELİOĞLU (tstanbul) Açıkça komünizm propagandası yapıyor, komünistleri müdafaa ediyor. BAŞKAN Hiçbir sakınca görmüyoruz konuşmalarında, tartışıyor efendim. Siz de gelin konuşun efendim. MEHMET ALİ AYBAR (Devamla) Yurdumuzda vedışarda, ölüm cezalarına karşı tepkiler başlamıştır. Bazılarının basitliği içinde, "Bunlar komünist oyunu; Moskova'nın emri" deyip, bu tepkilere kulaklarını tıkamasında bir yarar yoktur. Bu gibi basit görüşlü kimselere sizin karşı çıkmanız da.. (AP sıralarından gürültüler) tLHA N EGEMEN DARENDELİOĞLU (tstanbul) Siz de müsamaha ediyorsunuz Sayın Başkan. BAŞKAN Sayın Darendelioğlu, buyurunuz efendim. Siz de gelirsiniz efendim, siz de fikirlerinizi söylersiniz. (AP sıralarından gürültüler) BÎL YALIBOMBA Aybar, Russell Mahkemesi'nin üyesi olarak gittiği Vietnam ydan getirdiği bir bilyalı bombayı Türkiye'de düzenlediği basın toplantısında göstermişti. Daha sonra Russell Mahkemesi, ABD'yi "jenosit" suçuyla mahkum etti. Aybar'a bugün uluslararası benzer toplantılara katılması için pasaport verilmiyor. BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle