17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/12 9 KASIM 1986 DemiretBunun adı düşmanlık 1 ElRUBAl. WASHINGTON NATO üyeleri ve Japonya'nm petrol ihtiyacmın dOrtte birini karşılayan ElRubai Krallığı 'nda dün gece bir darbe girişimi oldu. Başkentte hükümet yanlısı askeri birlikler ile rejim aleyhtan gerillalar arasında kanlt çatışmalann sürdüğti bildiriliyor. Darbe girişimı Batıda panik yarattı. Borsalar alt ust olurken altın fıyatlarmda 2. Dünya Savaşı 'ndan bu yana görulmemiş sıçramalar kaydedildi. Associated Press Haber Ajansı'tun dün gece yansım takîben ' 'flaş'' başlığı altında geçtiği habere göre ordunun alt kademelerindeki rejim aleyhtan radikal unsurlar saat tam 24.00'te başkentin stratejik noktalanna saldınya geçti. Arap Yanmadası'nm güneyinde, hâkim olduğu petrolyataklan nedeniyle çok stratejik bir konumda bulunan muhafazakâr ElRubai Krallığı 'nda rejim aleyhtan dinci ve radikal unsurlann ulkeyi otuz yıldan beri yöneten krala karşı ittifak yaptıklan kaydediliyor. Her iki grubun da paramiliter kanatlan olduğu ve Ozellikle komşu ülkedeki radikal yonetimin sağladığı şemsiye ile uzunca bir süredir vurkaç yapabildiklen bildiriliyor. Rejim aleyhtarlannm sınınn dağlık bölgelerindeki şeyhleri etki altına aldıklan ve mezhep aynlıklanndan yararlandıklan da haber veriliyor. Ordunun krala sadık olduğu, ama ülkedeki polarizasyonun yansıması sonucunda alt mtbelerde huzursuzluk çıktığı ve bazı subaylann olaylan bastınrken isteksizlik gösterdiği kaydediliyor. Bu arada Washington büromuzun haberine göre ABD yönetimi Körfez'deki petrol üreticisi diğer monarşilerin olayın zincirleme sonuçlanna karşı ABD 'nin güvencesi altında olduğunu sert ve kararlı bir dille teyit etti. öteyandan Beyaz Saray'da topiantı halinde bulunan Ulusal Güvenlik Konseyi Kriz Masası "Kralhktaki meşru rejbne yöneUk bir oldubittinm kabul edilmestnmmünıkünolmayacagmıvekrabn daha önce Amerika üe yapnfr sözU aniasma uyarmco, müdahale edBmesiiçmABD'yebafvuTmasıhalmdebutaleMn yerine getlrümesmi'' kararlaştırdı. Kral, darbegirişiminin "dışardan destek aldtğı"görüşünden hareketle bugtin öğleden sonra yardım etrnesi için ABD yönetimine çağnda bulunurken, diğer Körfez Olkeleri de ortak bir mektupkt böigeye gönderilecek ABD çevik kuvvetine geçiş koiaylığı sağlaması için Ankara'ya basvurdu. Demirel, silah ambargosunun kaldınlması için ABD Başkanı Ford'a bastınyordu "Çevik Kuvvet'in Gölgesinde Türkiye" UFUK GÛLDEMİR Washington, Körfez'de Batının çıkarlarım konımak için her çareye başvururken Türkiye 1979 yılında Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen 'in altında imzası olan Türk ABD Savunma tşbirliği Anlaşmasını "NATO çerçevesinde" diye kısıtlayarak ABD'nin Körfez'e en yakın üssü olan Incirlik'in potansiyel kullanımım "tereddütlü" hale getirmişti. Dönemin Başkanı Süleyman Demirel, NA TO amaçlan dışında üs kullanımına izin vermek bir yana ABD'nin Tahran'a birlikte yaptınm uygulama önerisini bile reddetmişti. sindeki yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceği sorusu orts ya atılmış, güvenirliği sarsılmıştı. Ford ve Demirel Brüksel'de özel bir görttşme için bir araya gelmişler ve aralannda şu konuşma geçmişti: DEMtREL Türkiye'ye aygnladığmu ambargoyn ben dnşmanhk olarak niteüyonıın. Bizim harp sflah ve vagrtrianmınn tfimü Amerikan mensettdir. Bir doterhk bir parça için 34 miryonruk tayyare yere çalah kalmaktadır. Tirkrye'nin zaafa •gratüması NATO'nun zaafa agratdmjtadır. FORD Haklısımz Sayın Demirel, NATO güçlü olmak zonındadır. NATO misyonunu, fonksiyonunu ancak böyle devam ettirebilir. DEMtREL KovvetM Ur NATO ebemdir diyonanaz, peU kvvvetö bir NATO knvvetli Tarkrye ffle mi daha kuYretii otur, yoksa zayıf bir Türkiye ile mi daha kuvvetli olur? FORD Elbette ki Türkiye'nin kuvvetli olması NATO'nun kuvvetini arttınr. DEMİREL O zaman siz Tttrktye'ye ambargo uygnlayarak zaafa Btratryorsunuz. Bumn adına düşmanlık derler. Ford: Kıbns'tan çekilin FORD Sayın Demirel benim işimin çok güç olduğunu da dikkatinize sunmak isterim. Amerika'da devlet yara almıştır. Benden şu anda beklenen bu yarayı sarmaktır. Buna karşılık ambargonun kaldınlması konusu Kongre'nin bileceği bir iştir. Kuvvetler aynlığı prensibi nedeniyle Kongre'ye müdahalem, hele icranın VVatergate gibi bir olayla sarsıldığı dönemde müdahalem ters anlaşılabilir. DEMİREL Benim mnhatabım Kongre degil Id Sayın Ford, benim mnhatabım icra. Kongre'yi çözmek de sizin işiniz. Ben Amerikan Kongresi'nİD önune çıkıp Avrupa'nuı savunmasuu k**4fkff ediyorsunnz dlyemem ki, bunu siz diyeceksiniz, siz haUedeceksffiiz. Sizin iç mesdenlz bn. FORD Kıbns'tan çekilin, bu iş bitsin Sayın Demirel. Eski statüye dönelim. Hem Kıbns'ta hem savunma işbirliğinde. DEMİREL Nasd çekilirim? tsgdci degüim ki, mütecaviz değilim ki. Kıbns mesetesi bir meşnı müdafaa meselesidir. Kıbrıs'tan çekilmem Sayın Ford. ABD üsleri askıda Demirel, bu konuşma sırasında ısrarla "ambargo b nostile" sözcüklerini kullamyordu, yani ambargoyu "düşmanlık" olarak niteliyordu. Siz Türkiye Başbakanı olsanız? Böyle bir gece heniiz yaşanmadı. Ama yaşanmanuş olması, yaşanmayacağı anlamına gelir mi? Siz Reagan olsanız çevik kuvveti hemen gönderir misiniz? Çevik Kuvvet'i gönderirken "bnnahmın dddiyeti" nedeniyle vakit kaybetmemek için mevcut ikili anlaşmalan esnek yorumlayarak, NATO bildirilerinin öngördüğü "zamanmda dauşmalan" lüks bir girişim olarak mı nitelersiniz? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı siz olsanız, ABD'nin Körfez'e indireceği çevik kuvvete geçiş koiaylığı sağlamanız için bizzat petrolOne bagunlı olduğunuz Körfez ülkeleri size baskı yaparsa ne yamt verirsiniz? Ordusunu askeri misyonlar göndererek kriz zamanına sizin haziTİadığınız bu "dost ve kardeş" Körfez ülkesi şimdi yardımınıza muhtaçsa nasıl davranırsımz? Washington'un ısranna rağmen NATO'nun sorumluluk bölgesinin Ortadoğu'da enerji kaynaklannın savunulmasını kapsayacak şekilde genişletilmesi niyeti, ittifakın kuruluş amaçlanna ters düştüğü gerekçesiyle müttefiklerce itirazla karşılanmıştı. Böyle bir rolü ABD'nin tek başına üstlenmesi fikri genel olarak benimsenmekle birlikte NATO, 1980 mayısında ABD'nin Basra Körfezi bölgesinde meydana gelebilecek bir kriz için NATO tahsisli kuvvetleri kullanabileceğini kabul etmişti. Araplar bölünmüş durumda. Muhafazakârlar tehlikedeki monarşiyi destekliyor, radikaUer Türkiye'den ABD'yi girişebileceği bir harekâttan vazgeçirrnesi için NATO içindeki ağırlığını kullanmasını istiyor. ABD ise direkt baskı yapmaktan ziyade ılımlı Arap ülkelerine Ankara'ya baskı yapmalannı telkin ediyor, üımhlar ABD'ye geçiş koiaylığı isterken Türkiye'ye "Siziıı de çıkarlaruuz statttkodmn yana, eger tehlikedeki monarşinin yerine tslam radikalizmi bükttmet olursa siz de zarar görürsflnöz" diyor. Bu arada, ElRubai'deki darbe girişiminde pannagı olan komşu ülkeye SSCB'nin bir hava köprüsü kurmak istediği ve bu amaçla Türk hava sahasmdan geçiş izni istediği haberi elinize ulaşıyor. Türkiye, çıkarlaruun muhasebesini yapmak zonında. ' Karan siz verecek olsanız ne yaparsınız? Sovyetler, Moskova'daki Türk Büyükelçisini Dışişleri BakanlığYna çağırarak Ankara'nın ABD çevik kuvvetine geçiş koiaylığı sağlaması halinde bunun Türk Sovyet ilişkilerinde vahim sonuçlar doğuracağını sert bir dille hissettiriyor; SSCB lideri, Ankara'da Bakanlar Kurulu olağanüstü toplantıdayken özel temsilcisini Türkiye'ye yolluyor. Siz SSCB başkanı olsanız Türk meslektaşınıza yolladığuuz mektupta neler yazarsınız? DEMtREL VEFORD Süleyman Demirel, 1975in mart sonunda iktidara geUÜ ve mayuta da NATO urvesine katümak üzere BrükselT gittL Demirel, BrükseVde ABD Başkanı Gerald Ford ile biraraya geUU ve silah ambargosu sorununu göruştü. 1977'de ABD seçimleri yapıldı ve seçim bildirgesinde Kıbns'ta Türklerin haksız olduğunu vurgulayan Jimmy Carter işbaşına geldi. Tavır son derece açıktı; ne pahasına olursa olsun, Kıbns sorununu çözecekti. Ve özel temsilcisi Clifford'u Türkiye'ye, Demirel'le görüşmeye yolladı. Ama Demirel, özel temsilciyi sert karşıladı. Clifford'un, Amerikan silahlarınm neden Kıbns'ta kullanıldığı konusundaki serzenişine yanıtı şuydu: Türkler, Amerikan silahlarıyla öldürülecek, ama onların Amerikan silahlarıyla korunmasına karşı çıkılacak. Ben bunu esefle karşılanm. Aradan bir süre geçti, 2526 temmuz Helsinki toplantısı gündeme geldi. Demirel, Ford ile ikinci görüşmesinı yapacağı bu toplantıya gitmeden önce Türkiye'dekı ABD üslerinin faaliyetlerini askıya aldı. Helsinki konferansı sırasında bir araya geldiklerinde Ford'un masaya getirdiği ilk madde elbetteki üslerin faaliyetlerinin askıya alınması olmuştu: DEMtRELFORD GÖRÜŞMESİ D e m i r e l : Türkiye'ye uyguladığınız ambargoyu ben düşmanlık olarak niteliyorum. Türkiye 'nin zaafa uğratılması, NATO'nun zaafa uğratılmasıdır. F o r d : Haklısımz sayın Demirel, NATO güçlü olmak zorundadır. D e m i r e l : Peki kuvvetli bir NATO, kuvvetli bir Türkiye ile mi olur, zayıf bir Türkiye ile mi kuvvetli olur? F o r d : Elbette ki Türkiye'nin kuvvetli olması, NATO'nun kuvvetini arttınr. D e m i r e l : O zaman siz Türkive'ye ambargo uygulayarak zaafa uğratıyorsunuz. Bunun adına düşmanlık derler. F o r d : Sayın Demirel, işimin çok güç olduğunu dikkatinize sunmak isterim. Devlet zaafa uğramıştır. Müdahalem yanlış anlaşılabilir. Demirel: Benim muhatabım Kongre değil ki Sayın Ford, sızsiniz. F o r d : Kıbrıs'tan çekilin bu iş bitsin Sayın Demirel. Müttefıklik ruhu FORD Sayın Demirel, üsleri kapatmamz, müttefiklik ruhu ile bağdaşmaz. DEMtREL Sizin Türkiye'ye silah ambargosu uygulamanız müttefiklik rnho ile bagdastr mı Sayın Ford? Bir yandan Türldye'nin savnnma göcnnn «TşHafic«m^ diger yandan mbsterek tesis isleteceksiniz. Bunun manüld izahı yoktur. Neden müşterek tesis itletiyornz? Türkiye'nin savunması için. Siz sBah ambargosn koymakla Türkiye'ye düşmanlık !!*• etmişsiniz. Demirel burada da "dedaration of hostiUty ' sözcüklerini kullanarak bakış açısını vurguluyordu. Ford'un bu kez "Kıbrıs'tan çekilin" gibi telkinlerde bulunmasına fırsat dahi kalmamıştı. Tekrar Kongre'de karşüaşuğı güçlüklere atıfta bulunarak, Amenka'ya döner dönmez Kongre üyeleriyle teker teker konuşacağuu söyledi. Demirel bu arada Türkiye'nin "fevkalade adl UttJyaçian" bulunduğundan bahislc parası peşin ödenerek satın alınmış malzemelerin dahi benüz Türkiye'ye gönderilmediğini, üstelik de limanlarda bekletildikleri sürede Turkiye'den de' po kirası alındığım vurgulayarak bu sorunun çözülmesini istedi. Ford, "Ba konunun ozerinde dnncagun Sayın Demirel" dedi. Döndü, gerçekten de bazı şikfiyetlerin üzerinde durdu, ama 1975 ve 76 yıllan, tartışma ve muzakerelerle geçti gitti. Demirel: Nasıl çekilirim? tşgalci değilim ^ f ^ t değılım kı. Kıbrıs meselesi bir meşru müdafaa meselesidir. Kıbrıs'tan çekilmem Sayın Ford. ABD'nin 1980 stratejisi Tamamen varsayımdan ibaret olan bu sorulara bir nebze yanıt alabilmenin yolu belki de ABD'nin 1980'lerdeki global stratejisine bir göz atmaktan geçiyordu. Türkiye bu strateji çerçevesinde nasıl değerlendiriliyor? Stratejistler Türkiye'ye hangi gözle bakıyor? Ve nihayet yukardaki sorulann cevaplan nedir, ne olabilir, ne olacak? 1970'lerin sonundan itibaren Ortadoğu'ya bakıldığında karşüaşılan manzara şöyleydi. tsrailArap çatışması, Iran ile Irak arasındaki savaş, ıhmb ve radikal Araplar arasındaki mücadele, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadı dışında oluşu ve içgüçler arasındaki çatışma dünyanın en büyük enerji kaynaklan ve en önemli deniz ticaret yollannı içeren bu bölgenin, içerden ve dışardan çeşitli güçlerin etkisine açık bir fırtına merkezi haline gelmesine neden olmuştu. Washington'un alarm zülerine karşın NATO'nun sorumluluk bölgesinin Ortadoğu'daki enerji kaynaklannın savunulmasını kapsayacak biçimde genişletilmesi niyeti, ittifakın kuruluş amacına ters düştüğü gerekçesiyle müttefiklerce itirazlarla karşılanmışü. Böyle bir rolü ABD'nin tek başına yüklenmesi fikri genel olarak benimsenmekle birlikte NATO, 1980 mayısında ABD'nin Basra Körfezi bölgesinde meydana gelebilecek bir kriz için NATO'ya tahsisli kuvvetleri kullanabileceğini kabul etmek zonında kalmıştı. ABD'nin Tahran'a birlikte yaptınm uygulanması teklifini dahi reddetmişti. ABD'nin o günlerin Türkiye'sini hangi sorunlar çerçevesinde değerlendirdiğini ve liderlerine nasıl baktığını daha iyi kavramak için 70'lerin sonuna dönüldUğunde karşılaşılan manzara şöyleydi: Türkiye 16 Eylül 1974 31 Mart 1975 arasını hükümetsiz geçirmiş, Demirel 31 Mart 1975'te yönetimi devraldığı zaman önünde Kıbns ve buna bağlı olarak silah ambargosu sorununu bulmuştu. Demirel 1975 mayısında NATO zirvesine katılmak üzere Brüksel'e hareket etti. O günlerin Amerika'sında ise Vietnam yenilgisi bir çöküntü yaratmış, VVatergate skandah devletin itibannı sarsmış, yürütme ile yasama arasındaki ilişkiler bozulmuş, nazik dengeler alt üst olmuş ve görevinden istifaya zorlanan Nbton'un yerine Ford gdmişti. Tabii bu kanşıklıklar sonucunda ABD'nin NATO çerçeve Güneyi koruyan bir duvanz Başbakan özal, yabancı gazetecilere Türkiye'nin 'misyonunu 'anlatıyordu: Carter, Kıbns sorununa çözüm anyor İ977'de ABD'de seçimler yapıldı ve seçim bildirgesinde Kıbns'ta Türklerin haksız olduğunu vurgulayan Jimmy Carter işbaşına geldi. Tavn son derece açıktı; ne pahasına olursa olsun Kıbns sorununu çözecekti. Carter seçimlerden hemen sonra Türkiye'ye özel temsilcisi Clifford'u yolladı. Demirel, Clifford'u Başbakanlıkta kabul etti ve Kıbns sorununa Türkiye'nin bakışını anlattı. CLIFFORD Fakat Sayın Demirel, Kıbns'a Amerika'nın size NATO amaçlan çerçevesinde verdiği silahlan kullanarak girdiniz; bunlan kullanmamalıydınız. DEMtREL Peki biz Amerikaa sflahı kaUanmışız da Rnm ceteter ne sflanı knüanııuş? Siz Ynnan Onfauuna Amerikan sflahı veriyorammz, onbr da Kıbns'taki cetelere veriyor, ba slahlarla Türkler öldörölüyor. Oysa biz bize savunma maksatlan için verilmis süahlaria bir taahhüdimüzü yerine geürmisiz. Eger ben bu taahhüdnmü yerine getiremeyecek kadar zaafiyet gösterinem, sizinle oun taahhüdümü yerine getirecegimden sMpheye dnsmeniz lazun geUr. CLIFFORD Rumlar Amerikan silahı mı kullanmış? DEMİREL Türkleri Amerikan sDahlan l e öMnreceksmlz sonra onlann Amerikan «<l«hi«n Qe konuunasuıa karsı cıkşyykmniT. Ben bunu esefle karşılanm. CLIFFORD Anlıyorum Sayın Demirel, ancak yine de vurgulamak isterim ki Mr. Carter çok parlak bir adamdır. Büyük bir ihtimalle iki devre başkanhk yapacaktır. MUmkünse bir uzlaşma yolu bulun. Washington > un Ankara'ya bakışı Bu çerçevede Washington Ankara'ya nasıl bakıyordu? Carter döneminde Dışişleri Bakanhğı'nda görev almış Bnıce Kunifaolm bu konuda şunlan söyluyordu: "Türkiye'nin savunmasııun odak noktası Asya MLnor'un korunması olsa da Basra Körfezi ve Gineybab Asya'daki potansiyel rolö Washington'un sürekH kafasında oton bir konadnr. Konuşulmayan ama bilinen... Konuşnlmayan ama beldenen bir konu." öte yandan ABD Ulusal Güvenlik Konseyi eski üyelerinden Geoffrey Kemp bir toplantı sırasmda ittifak içindeki sınırların ortadan kaldınlması ile birlikte Türkiye'nin Avrupa'nın doğal bir uzantısı haline geleceğini, bu girişimin Avnıpa'yı otomatikman Ortadoğu'ya komşu yapacağını ve nihayet Avrupa'nın hayati çıkarlan olan bölgeye direkt temas sağlayacağı fikrini ortaya atmış ve bu konu Konseyde, Kemp'in aktardığına göre "üzerinde düsünmeye deger" sözleri ile karşılanmış ve Fransa ile Almanya'da nabız yoklanmış, ama bu ülkelerin Türk göçünden cekinmeleri nedeniyle Türkiye'nin AET'ye tam üyeliğine karşı çıkmaları, Ulusal Güvenlik Konseyi'nde "kısır bir bakış" seklinde nitelendirilmişti. Demirel'in reddettiği öneri VVashington kaygılarla dolu olarak Körfez'de Batının menfaatlerini konımak için her çareye başvururken Türkiye 1979 yılıııda Hayrettu Erkmeu'in aidnda imzası olan Türk ABD Savunma tşbirliği Anlaşmasını "NATO fercrvesinde" diye kısıtlayarak ABD'nin Körfez'e en yakın ussu olan tncirlik'in potansiyel kullanımım "tereddütlü" hale getirmifti. DOnemin Başbakanı SiUeyman Demirel, NATO amaçlan dışında üs kullanımına izin vermek bir yana ESKİ ML'TLU GÜNLERİNDE ABD Başkanı Nixon veeşieskimutlu günlerlnde. Watergate sonrasında istifaya zorlanan Nixon'dan sonra bu göreve yardımcısı Ford gelmiştı. Ford, Demireüe konuşmasmda yonetimdeki zaafindan söz ediyordu. özal 1985 yazında Trakya'da yapılan ARCHfVAY85 NATO planlı tatbikatını izlemek için Türkiye'ye gelen dünyanın öndegelen savunma yazarlannı kabulü sırastnda görüşlerim şöyle açıklıyordu: "Eğer harüaya bakanamz çok önemli bir stratejik konumdayız. özeüilüe Boğazlar'dan dolayu Ben diyorum ki, Sovyetler BtrliğTni boğazmdan tutuyoruz. Biz Güneyi koruyan bir duvanz. Büdiğiniz gibi dünyanın petrol kaynaklarmm yw.de 80H bu bölgede. Iran, Irak, Kuveyt, SuucU Arabistmu. Bunktr petrol kaynakiarou yavaş yavaş tüketiyorlar. Birkaç sene sonra petrol çok pahab obnaya başlayacak. Elde olan petrol rezervleri ve hâlâ açümamış olan kuyulardaki rezervier düşünüktüğü kadar çok değü. Onun için bu bölgenin eUnde olan tabükaynaklar üerde çok önemli olacak. Eğer Türkiye güçlenmezse, halen problemü olan bu bölgenin korunması açısmdan sorunlar daha da büyür. Bunu etkUeyen bir faktör bence Rusyanm tutumudur. Rusya'da bir çok cumhuriyeüer var. Bunlarm bir böliimü Müstüman ve Türkçe konuşuyorlar. Bu cumhuriyetlerdeki nüfus araşı Rusya'dakinüfus artışmdan daha yüksekdr. Rusya bu yüzden kuvvetli bir Türkiye istemez. İyi bir savunmaya sahip obnamu gereklyor ki dışardan gelebilecek tehUkelere karşı koyabOeSm." özal, "Güneyi koruyan bir duvanz" dediğine göre demek ki Körfez petrolünü konımak misyonunu benimsiyordu. 1986'da SİSAV tarafından duzenlenen uTürk Amerikan taşkilerinin 40. rilı" konulu seminerde bir konuşma yapan bilim adamı Dankward Rustov belki dar bakışh bir örnek olsa da, 12 Eylül sonrası Türkıyesi'nin Körfez'le bütünleşmesinin boyutunu şöyle çiziyordu: Sizlere komik geiecek, ama ben yine söyieyeyinu Ister tnanm, ister inanmaym Dışişleri Bakanhğı makanuna ana dîli gibi Arapça bilen Vahit HaUfoğhı'nun getirilmesini dahi ben bu çerçevede yorumluyorum. Türkiye'nin veremeyeceği şeyler DEMİREL Ben Türkiye'nin menfaatkrini savunarum. Politikacıyım. Ama, Türkiye'nin veremeyeceği bazı şeyler vardır. Bunlan bizden isterseniz, ben degfl hiçbir Türk hükumeti veremez. Biz toprak edinme pesinde degfliz. Oradald TirUerin hayatmm idamesi benden sorulur. Washington aym tavnnı Ecevit döneminde de sürdürmüştü. Ancak Ecevit de Demirel de ABD'nin bölgedeki önceliklerine Washington'un arzu ettiği kadar hassas davranmıyorlar, üslerin kullanımım kısıtlıyorlar, yeni üs isteklerine gayet temkinli yaklaşıyorlar, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönüşüne engel çıkanyorlardı. Oysa o sıralarda Washington SSCB'yi güneyinden çeviren ülkeler kuşağuu Körfez'in savunmasına yönelik olarak bir an önce harekete geçirrnek istiyordu. Türkiye ile Pakistan arasında "anlayış birligi" geliştirilmesi arzu ediliyor, oysa Demirel, bütün ricalarına karşın Butto'yu asan Zrya Ül Hak'ın adım bile duymak istemiyordu. 15 Ağustos 1980 tarihli "New York Tİmes" gazetesi alarm zillerini şu sözcüklerle duyuruyordu. "Türldye'deki dnrum Baö açuudan bir kriz arzediyor. Çarder araşüran Batının bn krizin daha fazla devam etmesiiK tahammüli yok. Çünkü Türkiye NATO'nun stratejik cephesi içinde... tran'ın kaybından sonra Dogu ile Batı arasındaki tampon ttlke." SORECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle