17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 KASIM 1986 HABERLERİN DEVAMl CUMHURİYET/U SHP'den hükümete (Baştarafi 1. Sayfada) ra'nın da katılması istenen baskı kampanyası, ABD'nin Güneydoğu Akdeniz'deki en büyük hava üssü olan Incirlik'te düzenlenen son yılların en geniş çaplı tatbikatıyla Ust üste çakıştı. ABD'den gelen çok sayıda J5 ağır nakliye uçaklanyla, tspana'daki Amerikan üslerinden alkan F16 savaş uçaklantun katıldıklan "Guantum Jump" tatbikatı sırasında uçaklann sık sık havalanarak Adana ve çevresinde uçuşlar yaptıkları bildiriliyor. AYDINLANMAYAN OLAY. Tatbikaün sürdüğü bir sırada, Suriye'nin geçen pazar günü hava sahasını, normal tarifeli uçuşunu yapan bir THY uçağının gireceği bir saatte beklenmedik bir şekilde kapaması ve aynı gün tncirlik'ten havalanan üç Amerikan uçağının Suriye hava sahasına çok yaklastıkları yolundaki haberlerin perde arkası aydınlanmadı. Amerikan uçaklarının Suriye hava sahasrrıa girme girişiminde bulunup bulunmadıklan öğrenilemedi. Ancak Suriye'nin hava sahasını yanm saatlik bir süre için kapaması, Incirlik'ten kalkan Amerikan uçaklannın sınınna yakın bölgelerde yaptıkları uçuşlardan duyduğu tedirginliği yansıtmaya dönük bir tepki olarak göriilüyor. Başkentte yapılan ancak resmi olmayan yorumlarda, bu çerçevede, Şam'ın Incirlik'ten kalkan Amerikan uçaklannın yaptığı uçuşlan ABD'nin kendisine gözdağı venne siyasetinin uzantısı olarak algılayabilecegi belirtiliyor. Ote yandan, tncirlik Üssü'ndeki tatbikat ve bu çerçevede Türkiye'nin Suriye'ye dönük politikası dün SHP'nin TBMM grup toplantısında Genel Başkan lnönü tarafından eleştirel bir şekilde gündetne getirildi. tnönü, Suriye ile NATO devletlerinin bazı meseleleri bulundugunu beirterek, "Indrtik'teki üssümüzden havalanan uçaklann birim haberimiz olmadan Suriye üzerinde uçma eğilimleri olduğunu duyuyonız. Bu bizim isteğimizle yapılmıyorsa, son derece tehlikeli bir gelişmedir. Bizim isteJimiz ile, yapılıyorsa, o zaman TBMM'de açıklama yapümalıdır" dedi. Erdal lnönü, konuşmasına devamla "Politikaraızda değişiklik varsa, bunları görmeliyiz. Riz kendi istegimiz olmadan birdenbire oldubittiler karşısında kalmamızı kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu. Türkiye'nin dışında, üzerinde ve çevresinde çok önemli gelişmelerin bulunduğuna dikkat çeken lnönü, "Uluslararası terorizm beplmizin kınadığı ve Türkiye'nin herkesten çok ıstırabını çektiği bir konudur. Uluslann bu konuda işbirtiği yapmasııu isteriz. Ama NATO içindeki ortaklanmızın başka ülkelerie olan Uişkilerinde bir angajmana giremeyiz. Biz ikili anlaşmalarla olsun, NATO içinde olsun, daima ortak anlaşmada (NATO antlaşması) kendi savunmamız için bulunduğumuzu taatırianz ve tutnmumuzu ona göre ayarlanz" dedi. ÖZAL'IN AÇKLAMASI Başbakan Turgut özal, dün gazetecilerin Suriye ile ilişkilerin "gergin" olduğunu hatırlatmalan üzerine, Türkiye'nin bu ülke karşısında sertlik yanlısı politikalar izlenmesini onaylamadığını ima ederek, kısmen "yumuşak" bir tutum takındı. özal, bu konuda "Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Bir kavgaya girmek yanlıs olur. Biz böyle bir politikanın hiç yanında olmadık" dedi. DIŞİŞLERİ SESSİZ KALIYOR Başbakan Özal bu açıklamayı yaparken, aynı saatlerde Dışişleri Bakanhğı sözcüsü Yalım Eralp. gazetecilerin Suriye konusundaki ısrarh soruları karşısında net bir tutum almaktan kaçındı. Eralp, AET'nin Suriye'ye karşı aldığı önlemleri Ankara'nın nasıl karşıladığı yolundaki bir soru karşısında, "Ellerindeki delOler nedir, bUmiyonız" diyerek, lehte ya da aleyhte bir tavır belirtmedi. ABD Dışişleri Bakanı George Shnltz'un geçen hafta Viyana'da Vahit Halefoğlu ile yaptığı görüşmede getirdiği terör konusunda Suriye'ye karşı işbirliği önerisi de, dünkü Dışişleri brifmginde gündeme geldi. Söz konusu görüşmede Halefoğlu, Shultz'un bu talebini "flke" olarak kabul etmiş, ancak "Önce elinizdeki detilleri göreiim" demişti. Sözcü, dünkü açıklamalannda aynı çizgiyi tekrarlayarak, "Bu konudaki bilgiler verilsin, inceleriz" dedi. Sözcü, gazetecilerin "TürldyeSuriye ilişkilerinin içinde bulunduğu durumu tanımlar mısımz?" şeklindeki soruları karşısında da bir "tanımlama" yapmaktan kaçındı ve "Dışişleri Bakanımız bu cuma günü TBMM Bütçe Komisyonu'nda konuşacak. Orada yapacağı açıklamalan bekleyin" dedi. AET ülkeleri, Suriye ile yüksek düzeyde temaslann kesilmesini kararlaştırırlarken, "Başbakan Turgut Özal Suriye gezisini yapacak mı?" sorusuna sözcü, "Ne zaman gidileceği konusunda bir karar verilmiş değil" karşılığını verdi. 'Irarvda yanhş adama güvendik' TANJU AKERSON WASHINGTON İran ile gizli pazarlık programınm yürütülmesinden sorumlu ABD Ulusal Güvenlik kurulu Başdanışmanı Amira! John M. Poindexter. kongreye bilgi verirken, son gelişmeler konusunda "bir değerlendinne bataa" yaptıkları itirafında bulundu. Kongredeki dış politika ile ilgili kilil adamlara brifıng vçren Poindexter, "'VNashington Post" gazetesinin haberine göre, gizli pazarlık konusunda Tahran'da kime güvenecekleri konusunda bir değerlendirme hatası yaptıklarını söyledi. Bazı lcongre üyeleri. Poindexter'm bu değerlendirmesiru "Anlaşılan Beyaz Sara>. bazı mollalara Senato Hderierinden daha çok güveniyor" şeklinde aigıladılar. Poindexter, verdigi brifingte, gizli programın genel hatlannı açıklayabileceğiru, tran ile kurulan kontaktlann korunması için aynntılara inemeyeceğini belirtti Ancak Poindocter, "Humeyni pejimi içindeki bazı unsurlarta bunlar açığa çıkanlmasaydı. biriikte çalışma olanaklan saglamak üzereydik" dedi. lranlı yetkililerin iç kavga nedeniyle McFarlane'in Tahran gezisim açığa çıkartmalarıyla gizli programının geçici olarak durdurulduğunu söyleyen Poındexter, "Ancak yine de kanallann açık kalmasına ibtiyacımız var. Bu iüşkilerimizin kamuoyuna dökülmesi. zaten hassas olan durumu, özeilikle tran'ın iç dengesi açısından daha da kötüleştirir. Beyaz Saray, bu program ile bağtantıü tüm kişileri korumak zorundadır. Bunlar >alnız İranlı degiUerdir. tran dışı ülkelerden de kişiler vartlır" şeklinde konuştu. Poindeırter,rehinelerikurtarmanın gizli pazarlık programının ana hedefı olmadığını, ancak yine de temel bir unsur haline geldiğini söyledıkten sonra, "İran'da böyuk bir iktidar kavgası oluyor. Ama bizim kanallanmız hâlâ açık ve tşler yatıştıgında yine çalı$abilir halde" dedi. İran ile gizli pazarlık programının son derece riskli olduğunu kabul eden Poindexter, "Ama bu programın başanya ulaşmasıyla VV'ashingtonTahran ilişkisinin kurulması ve IranIrak savaşının sona ennesi halinde elde edeceğimiz kazanc da o derece yüksektir" şeklinde konuştu. Poindexter, uygun bir zamanJa Kongre dış ilişkiler ve istihbara» komisyonlanna da bilgi vereceğini belirtti. Bazı yetkililcr ise, geri kalan rshinelerin serbest bırakılmaları halinde gizli pazarlık programı konusunda daha aynntılı açıklamalar yapılabileceğini bildirdiler. Beyaz Saray, Kongretye bilgi verdi: GOZLEM (Baştarafi 1. Sayfada) ekonomik modeli şöyle anlatıyor: Türkiyefnin tafoik ettiği devletçilik... Sosyaföm nazarfyatçılannın ileri sürdüğü fiklrlerden alınarak tercüme odikniş bir sistem degildir. Bu, Türkiye'nin ihtiyaçlannöan doğmuş, Türkiye'ye has bir sistemdir. Devletçiliğin <3«ce manası şudur: Fertlerin hususi teşebbüslerini esas tutmak, fakaî büyük bir milletin ve geniş bir memleketin bütün ihtiyaçlannı ve birçok şey yapılmadığını göz önünde tutarak İKtisadiyatını devletin eline alması... Devtef.. hususi teşebbüs ile yapılmamış olan şeyleri bir an evvel yapmak istedi ve muvaftak Atatürk, devletçılik ile ilgili sözlerini şöyle tamamlıyor: Bizim takifj etüğimiz buyol... Uberalizmden başka bir sistemdir... Bir başka konuşmasında Atatürk, dünyada iki "iktisarli etoTün uygulandığını; bunlardan birincisinin "komünizm" ikincisinin de "liberalizm" olduğunu, birinci sistemin Sovyetler'ce uygulandığını, ancak Sovyetler'inbuuygulamadan geri döndüklerini anlattıktan sonra şöyle konuşuyor. Bir inkrlĞba teşebbüs ed/p sonradan dönmektBnse, ağır ağır ilerlemek en doğru yoldur. ikinci yoi liberalizmdir. Bu da eskimiştir. Bizim tatbik ettiğimiz ekol devletçiliktir. En ileri iktisadi yol budur. İktisat Vekili Celal Bayar bile o gunlerde şöyle konuşuyor: übera/ızme dilim dahi dönmüyor... Güdümlü bir ekonominin esaslannı kurmak istıyoruz... Türkiye'de devletçilik, dünya ekonomik bunalımının yaşandığı yıllarda Türk ekonomlsini ayakta tutmuştur. Devletçilik yıllannda ulusal gelirdeki büyüme hızı, sanayinin ulusal hasıiadaki payı artmış; Türk ekonomisi korumacı ve clevletçi politikalar ile bu bunalımı atlatabilmiştir. Türkiye'de "ulusal sanayi" bu yıllarda kurulmuştur. 193239 dönemi Türk ekonomisinin "afbp dönemi"ö\t. Bu başan, Türk ekonomisinin, o yıllarda bütün dünyaya egemen olan kapitalizm ile bütünleşmemiş olmasma bağlıydı. Planlı devletçilik, 29 bunalımı ve bu bunalımın getirdiği sonuçlardan Türkiye'yî korumuştu. Atatürk'ün devletçilik modeli ile Marksizmin ve Leninizmin hiçbir ilgisi yoktur. Gerçi, Sovyetler Birliği'nden sonra ilk planlama denemesi Türkiye'de yapılıyordu. Üstelik, "Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı" Sovyet planlamacısı Prof. Orlof başkanlığındaki bir kurulca hazırlanıyordu. Ancak bütün bunlara karşın planlı ekonominin "kolektivizm" ile bir ilgisi yoktu. Türkiye'ye özgü bir model geliştiriliyordu. Bu model Marksist düşüncelerden esinlenmemişti, Leninizrne hiç benzemiyordu, ama liberalizm ile de bir ilgisi yoktu. Her ekonomi şu ya da bu ölçüde "mudahaleci" yontemler kullanır. Bugün yürürlükte bulunan şu "alaturka HberaT' ve "arabesk kapitalizm" döneminde devletin ekonomiye mudahalesi en yoğun ölçülere varmıştır. önemli olan devletin düzenleyici ve mudahaleci yetkilerinin hangi sosyal sınıflar ve tabakalar yaranna kullanıldığıdır. Bu da tek başına ölçü olamaz. Çağımızda yaşamsal önemdeki konu, sosyalist ya da kapitalist modelin, hangi siyasal çerçevede uygulandtğıdır. Çoğulcu, özgürlükçü ve katılımcı bir demokraside mi? Yoksa yasakçı ve totatiter bir düzende mi? Bugün dünyada "Friedman modeir siyasal uberalizmden yoksun bir siyasal çerçeve ile gündeme geliyor. Bu ekonomik modelin siyasal çerçevesi "ekonomUenn militarizasyonu" adını verdiğimiz bir totaliter yapı ile çiziliyor. Ekcnornilerin militarizasyonu, kaçınılmaz biçimde, siyasetin de "militarizasyonu" sonucunu doğuruyor. Bcyle bir model Atatürkçülük ile bağdaşmaz. Bu gerçek, "iki kere iki dört" edercesine kesindir. Atatürkçülük, IMF modellerinin, kapkaç düzeninin, ayrıcalıklı holding kayırmacılığının adı olamaz. Atatürk'e en büyük saygısızük, bu modele "Ataürkçü" etiketi yapıştırmaktır. Cumhuriyet tarihimiz boyunca, Atatürkçülük, laiklik ilkesinden devfetçilige kadar, hiç boylesıne bir saldırı karşısında kalmamıştır. UGUR MUMCU ABD'den veni ses: Tarlabası'na Dalan (Baştarafi 1. Sayfada) Ancak şimdiki Yüksek Kurul 2863 sayıh yasa gereğince Üniversitelerarası Kurul tarafından seçilmiş ve şehircilik, sanat tarihi, arkeoloji, mimari gibi konularda uzman öğretim üyelerinden oluşurken, yeni yasa önerisine göre Yüksek Kurul'un alacağı tüm karar yetkilerini kullanacak olan il kurulunun üyeleri, konu ile ilgili uzmanhklan olmayan il yöneticilerinden oluşabilecek. Tarlabaşı'nda bulunan 3 bin 400 kadar 19. yüzyıl yapısının büyük bölümünü içine alan ve 1978 yıhnda Yüksek Kurul'un kararı ile korunmaya alınmış SİT alanı içinde bulunan yapılardan 37'si belediye tarafmdan yıkılmış, Yüksek Kurul'un son olarak aldığı kararla yapılar, koruma planı yapılıncaya kadar derin bir nefes almıştı. Başkan Dalan, karardan sonra da yıkım planının yasal olduğunu ileri sürerek, "binalan yıkanm, cezamı da çekerim" demişti. Son olarak aldığı kararla bölge için derinlemesine ve geniş kapsamh, koruma amaçlı nazım planı yapılmasıru isteyen Yüksek Kurul'un üyesi Prof. Dr. Gönül Tankut, yeni yasa tasansınm bilimsellikle bağdaşmayacağını ve uzmanlık isteyen görevin idarecilere verilmesini, akademisyen olarak, kabul edemeyeceklerini belirtti. lstanbul'da yapılan 2. Şehircilik Kongresi'nde SİT alanlannın planlama sorunlannı anlatan Prof. Tankut, "Yüksek Kurul politize edilmek istenmektedir" diyerek yeni tasarı ve gerekçesi için şunları söyledi: "Yeni tasan ile, bilgi ve uzmanlık isteyen bir konu, bu konuda bilgi ve yetenekleri olanlara değil de belki başka yetenekleri olanlara teslim edilmek istenmektedir. Ankara'nın imannda 193940 yıllannda imaria ilgisi olmayan 5 kişi yetkiliydi. Ama o giiniin şartlarında bu normaidi. meşruydu. Bu gün ise bilgi ve uzmanlık birikimi varken bu tutum kabul edilemez. Yapılmak istenen, yeni imar yasasına ve belediyelerin yeni nıhuna uygundur. Ancak karar süresini kısaltmak isterken 3 aşamalı olarak daha da uzatmaktadırlar. Şimdiki kanunda bu işi akademisyenler ve bürokratlardan kurulu Yüksek Kurul yapar, ama bürokratlar, akademisyenlerin önerilerine saygı gösterir. Yeni tasanda bu işi idareciler yapacak, profesyoneller olarak bunu bilimsel açıdan kabul etmek olanaksızdır. 2863 sayıh kanun 3 yıl önce kabul edildi. Ondan önceki kanunla kurulan eski 'Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun da bir üyesi idim. 1983'ten sonra çıkanlan kanunla kurulan şimdiki Yüksek Kurul'un da üyesiyim. Kurul ayda iki kez toplanarak gündemindeki en az 100 dosyayı inceliyor. Şimdiki kanunun uzerinden üç yıl geçmişken degiştirmeye ihtiyaç duymuşlardır. Kim duymuştur? Tabii ki Yüksek Kurul değil. Yeni tasanda Yüksek Kurul sadece ilke üretmek için bulunan, hiçbir baglayKi karar alamaz duruma getiriliyor. Orta kademede bulunan Bölge Kurulu'nun ise nasıl bir yetkisinin bulunduğunu tasarıyı okuyan idare hukukçulan bile anlamış değil." ANAP'h üyelerce TBMM'ye sunulacak olan yeni Eski Eserler Kanunu tasarısına göre şimdiki Yüksek Kurul sadece danışman olarak bulunacak ve karar yetkisi olmayacak. İl düzeyinde kurulacak olan il kurulu ise vali yardıması baskanlığında belediye başkan yardımcısı ve il idare kurulunu oluşturan müdürlerden oluşacak. iran ile pazarbğı Türkîye ytirütsün WASHINGTON, (Cumhuriyet) Reagan yönetiminin İran ile yuruttüğü gizli pazarlığın açığa çıkmasının tepkileri sürerken, çeşitli çevrelerden yöneltilen eleştiriler arasında ABD'nin sürekli Israil ile işbirliği yapmasının sakıncalan üzerinde duruldu ve Humeyni rejimi ile perde arkası yüriitülecek görüşmelerde Türkiye'ye rol verilmesi istendi. Washington'un önde gelen siyasal araştırma merkezlerinden Brookings Enstitüsü'nün uzmanlanndan Wüliam Quandt, bir televizyon programında yaptığı konuşmada "Ortadogu'da ABD'nin bep tsrail ile el ele göriilmesi akılhca bir iş degil.. Niye Türkiye gibi ülkeler arabuluculuk yapmasın?" görüşünü savundu. Bu arada "New York Times" gazetesinden sonra NBC televizyonu da Albay North'un gizli operasyonlardaki rolünden söz ederken, kendisinin 1980yıhnda Tahran'dan Amerikalı rehineleri kurtarma planı çerçevesinde bir deniz piyadesi birlıği ile Türkiye'de bir süre saklandığı iddialarını tekrarladı. Tahran Radyosu'nun yorumu: Türkiye, petrol ölgesine çekihnek isteniyor ADANA (Cumhuriyet Guney tlleri Bürosu) İran Radyosu'nda önceki gece Türkiye'yle ilgili olarak yayımlanan bir haberyorurnda, "ABD, birilerini bir yerlere süniklemek istiyor. Bu süriiklenmek istenen, açık soylemek gerekirse, Tiirkiye'dir'' denildi. Radyo yorumunda bazı Türk gazetelerini de İran Medis Başkanı Rafsancani'nin sözlerini çarpıtmakla suçlayarak "Türk gazeteleri, halkı psikolojik olarak savaşa hazırlıyor" dedi. İran İslam Cumhuriyeti Radyosu'ndaki haberyorumda, Türkiye'nin bir NATO üyesi olduğu hatırlatılarak, Türkiye, onlann nzaa olmadan kendüiğinden bir askeri narekâta girişemez. Şimdi Türkiye'yi savaşa sürüklemek istevenler, 6 yıl önce de Saddam'ı İran'a saldırtmak için kışkırttılar" görüşüne yer verildi. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı lmparatortuğu yönetimine Almanya tarafından verilen boş sözlerin, imparatorluğu tarih sahnesinden sildiği de belirtilen yonımda, "aynı taktiklerie Müslüman Türk askerlerinin îman gücünden yararianılarak, Türkiye'nin sıcak petrol ulkelerine çekilmek istendiği" öne sürüldü. öte yandan Irak bölgesinde yayın yapan Irak Kürdistan Demokrat Partisi'nin Sesi adlı korsan radyo, 20 yıl süren bir ayrılıktan sonra birlesme kararı alan Barzani ve Talabani kuvvetlerinin "Körfez savaşında yaşamsal bir rol oynayacaklanm" belinti. Kürdistan Demokrat Parıisi askeri sözcüsünün konuşmasına yer verilen radyo yayımnda 25 bin kişilikbir silahlı gucıin oluşturulduğu ve bundan sonra saldırıların yoğunlaştınlacağı bildirildi. Askeri sözcünün açıklamalannda her iki silahlı gücün, 35 bin kilometrelik bir alanı kontrol altmda tuttukları ve bundan sonraki saldınlarla özellikle ekonomik hedeflere yönelecekleri ve Saddam rejimini y\kacaklan görüşü savunuldu. Operasyon genişliyor (Baştarafi 1. Sayfada) Emniyet Genel Müdürlüğü'nden bir yetkıli, Almanya, îsviçre, lsveç ve ttalya'da, Türk emniyetinia de katüdıgı operasycmlar sonucu Bulgaristan bağlantıh uyuşturucu madde ve silah kaçakçıhğı yolunun kapatıldığını, bu yolun Suriye'ye kaydığırıı üeri sürdü. Aynı yetkili, tçröristlerin malj kaynaklannın >iizde 60'ııu kaxşılayan bu tür kaçakçıhklann Suriye uzerinden gerçekleşmeye başladığı yolundaki istihbaratlann, son günlerde gerçekleştirüen bazı operasyonlarla da doğrulandığmı kaydetti. Emniyet kaynaklan, Suriye'nin bu alanda terör soruşturmasının odağında bulunduğunu öne sürüldü. Zait J. Satı'nm öldürülmesi ola>ından dolayı geçen aylarda tutuklanan Bassem Lutfi Fayyez Zaid el Ahmad, Naif el Nader Hasanen Habbs ile Muhammed Assad'ın yargılanmalanna 25 kasımda başlanacağını bildirilen DGM yetkilileri, sanıklardan Sami Rushdi Ahmed Washah ile Muhammed Hilmi el Musa'nın kaçak durumda olduklannı ifade ettiler. Rafet Khalet Mohd Şaban hakkında ise takip&izlik ararı alındığını belinen yetkililer, Ürdün Büyukelçiliği 1. Kâtibinin öldürülmesiyle ilgili operasyonlarda, adı sık sık duyulan Muhammed K&aat'ın olayla bir ilgisinin bulunmadığının soruşturma çerçevesinde anlaşıldığını, bu nedenle hakkında herhangi bir yasal işleme gidilmediğini bildirdiler. SORGULAMA SÜRÜYOR Ürdün Büyükelçiliği 1. Kâtibinin öldürülmesi olayıyla ilgili olarak dün Ankara Emniyet Müdurlüğü yetkilileri, operasyonlannı sürdürdüler. 5 FDistinli öğrencinin suur dışı edilmek üzere Cilvegözü sınır kapısına gönerilmelerini de kapsayan operasyonla ilgili olarak dün, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde üst düzey yöneticilerin katıldığı bir toplantı yapıldı. Aynı operasyonla ilgili olarak Ankara Emniyet Müdüriüğü Siyasi Şube ekiplerinin gözaltına aldıklan yaklaşık 20 kadar zanbmn da sorguIamalan sürüyor. 5 FİLtSTtNLİ ÖCRENCİ Hafta sonunda faaliyetleri şüpheli görülerek sımr djşı edilen 5 Filistinli öğrencinin, "sınır dışı edilme" biçiminin Türk hükümeti ile FKÖ ara SURİYE HAVA SAHASINI NEDEN KAPATTI? Yalım Eralp, Suriye'nin hava sahasını THY uçağına yanm saat süreyle kapatmasının nedeni konusunda da kendilerine bir bilgi ulaşmadığını belirtti. Sözcü, aynı gün tncirlik Üssü'nden herhangi bir uçuş yapılmadığını da söyledi. ABD'nin Incirlik Üssü'ndeki tatbikatla Suriye'ye gözdağı verBeyaz Saray'da Reagan'ın me amacı güdüp gütmediği yo baskanlığında yapılan Ulusal lundaki bir soruyu yanıtlarken de Güvenlik Kurulu toplantısına issözcü, "Tatbikatın Suriye'ye tifa edeceği söylentileri yayılan karşı ABD ve AET tarafından Dışişleri Bakanı George Shultz alınan önlemlerle çakışması ta ve yine tran ile gizli pazarlığa çımamiyle tesadüftür. Çünkii bu kan Savunma Bakanı Caspar tatbikatın yapüacağı bundan üç Weinberger de katıldılar. Şhultz dört ay önce kararlaştınlmıştı. istifa etmeyeceğini bildirirken, Tatbikatın tarihi, gelecek uçak Beyaz Saray'dan yapılan açıklasayısı, önceden iki taraf arasın nvada rehineleri kurtarmak için da müzakere edilmişlir. Ayrıca girişilen tüm çalışmaların yasal uçaklann uçacaklan koridoıiar çerçeve içinde olduğu savunulda önceden Türk makarnlarınca du. belirlenmiştir. Bu koridoriann hepsi Türk hava sahası içindedir" dedi. Sözcü, latbikatın 8 aralık tarihine kadar devam (Bajtarafı 1. Sayfada) edeceğini de ekledi. hapis istemiyle haklannda dava açılan üç lranh için DGM Savcısı Ülkü Milli Savunma Bakanı Zeki CoskuD da beraat kararı verilmesiYavuztürk'ün, önceki gün ni isterken, DGM Mahkeme Heyeti TBMM PlanBütçe Komisyo elektronik çanıada suç unsuru nu'nda Suriye konusunda takm bulmadı. tran'dan Türkiye'ye geidikten dığı tutumun yankılan dün de sürdü. Yavuztürk, konuşmasın sonra öğrenim görmek amaayla Kıbda "Suriye güvenlik konusunda ns'a giuneye karar veren iran uyrukTürldye'ye bazı jestJer yapö" di lu Reha Tahgigi, Abolkasem Musayerek, bu ülkeye "çiçek atmayı" zade Shiraz ile Shiraz'ın eşi Masoumah Hamafer, 12 Eylül 1986 tarihintasarlamışken, son anda bu ifa de Esenboğa Havaalanı'ndaki elekdeyi konuşma metninden çıkar tronik cihaz kontrolü sırasında vanmış ve Suriye karşısında Anka larında bulunan alarmlı elektronik ra'nın tutumunu "belirsiz" bir çantanın kuşku uyandırması üzerine şekilde ifade etmişti. gözaltına alınrruşlardı. Yanlarında bulunan çanta ile biriikte Ankara DGM'ye gönderilen sanıklar, DGM Savcılığrnın istemi üzerine aynı mahkemece 16 eylülde tutuklanmışsında diplomatik sorun halıne geldigi lardı. lranh sanıklarla ilgili soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Ülkü bildirildi. ögrenüdiğine göre, Ankara'daki Coşkun, sanıklann yanında bulunan evlerinden alınarak bir süre gözalün çantanın birkaç dakikalık bir çalışda tutulan ve daha sonra Türkiye ma sonunda patlayıcı madde içeren Suriye sınınndaki Cilvegözü sınır'ka bubi tuzağı haline getirilebileceğini, pısına götürülen 5 Filistinli öğrenci, dünyadakı terör eylemlerinde de aynı pasaportlan verilmediği gerekçesiy yöntemin izlendigini belirterek, üç le Suriye'ye geçme konusunda uzun İranlının "anarşist ve teröristlerin" bir süre direndiler. Filistinli öğren kuryetaşıyıcı birimi olma olasıhklan cilerin 24 saatten fazla bir süre Cil üzerinde durmuştu. Savcı Coşkun, vegözü sınır kapısmda Türkiye ve Iranlılann herhangi bir eylem yapSuriye sımr karakollan arasındaki mamalanna karşın eylemin hazırhk boş bölgede bekledikleri ve Suriye ta hareketleri safhasında ele geçirildikrafına gecmek istemedikleri bildiril lerini öne sürerek, sanıklar hakkındi. Filistinli öğrencilerin sınır bölge da "curüm işlemek amacıyla teşeksindeki durumlannın Türk hükümeti kül oluşturmak" suçundan S yıla kaile FKÖ makamları arasında bazı le dar ağır hapis cezası ile cezalundırılmaslara kaynaklık ettiği sağlanan maları istemiyle dava açmıştı. bilgiler arasında. Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'Filistinli öğrencüerden baalannın, nde yaklaşık 2.5 aydır tutuklu buludün akşam saatlerinde Suriye tara nan tranlılar, dün çıkanldıkları fına geçtikleri öne sürülürken, du DGM'de, suçlamaları reddederek, rum tam olarak açıklık kazanmadı. çantayı Singapur'dan herkese açık Emniyet yetkilileri, 5 Filistinli öğ bir mağazadan aldıklarını, terörisı rencinin 9 kasım pazar günü eylemlerle ve örgütlerle hiçbir ilgil:;18.30'da Ankara'dan Cilvegözü sı rinin bulunmadıjını spylediler. nır kapısma eönderildiklerirj söyleDGM Savcısı Coşküıı, duruşnıadiler. da söz alarak, esas hakkındaki göFKÖ temsilcisi Abu Firaz ile An rüşünü açıkladı. Savcı, sanıklann tekara Emniyet örgütü arasında da rör eyleminin hazırlık aşamasmda patlak vereıî ve 5 Filistinli öğrenci yakalandıkları yolundaki düşüncesinin sınır dışı edilmesiyle üst üste ça ni koruduğunu belirterek, yasalarda kışan sürtüşmede belirsizlik dün de hazırlık hareketlerinin hiçbir yaptısürdü. FKÖ temsilcisi Abu Firaz, nma bağlanmamas: nedeniyle sanıkdün bir açıklama yaparak, "sorum lar için beraat karan isteme sorumsuz unsuriarca yapılan plan ve luluğu doğduğunu, bu nedenle berayayınlar" karşısında provokasyona atlerine karar verilmesi gerekıiğini gelmeyeceğini bildirdi. söyledi. Savcının görüşü üzerine söz FKÖ kaynaklan, Abu Firaz'ın Su alan savunma avukatı Muzaffer Özudi Arabistan'a gönderüeceği yolun bayrak, beraat istemine kalıldıklarıdaki haberleri tümüyle yalanladılar. ru, ancak savcının ileri sürdüğü geBu kaynaklaı "Abu Firaz'ın Suudi rekçelere katılmadıklanm söyledi. Arabistan'a gönderüeceği yolunda Özbayrak, çantanın içerisinden yalki haberier kesinlikle dogru degUdir" nızca müvekkillerine ait diptoma ve şeklinde konuştular. Isminin açıklan Türkçe çevirilerinin çıktığını, başka masıru istemeyen bir kaynak da Abu bir kanıt buiunmadığını kaydederek, Firaz'ın yeğeninin sınır dışı edilen iddianamenin rnantığının çok tehtilerden Moan Şedid adındaki Filistinli keli olduğunu anlam. Özbayrak, bu iddianameye göre, molotofkokteyli öğrenci olduğunujnldirdi. olarak kullamlabileceği gerekçesiyle, Dışişleri Bakanhğı Sözcüsü Yalım bir su şışesının; saatlı bomba yapıEralp, Abu Firaz'ın S.Arabistan'a göndereceği yolundaki haberier ko mında kullamlabileceği savıyla, bir saatin de suç unsuru sayılabileceğinusunda kendüennde bir bilgi bulunmadığını söyledi. Eralp, gazetecile ni, bunları taşıyanların da suçlanarin sorularını yanıtlarken Abu Fi bileceğini söyledi. Mahkeme heyeti raz'ın Nokta dergisine yaptığı açık daha sonra, İranlı sanıklann beraaılamalardan duyulan rahatsızİığın lerine karar verirken, çantanın da banıklara gerı lade edılmesini kararkendisine iletildiğini üstü kapalı bir l ^ şekilde duyurdu. Ifasakları (Baştarafi 1. Sayfada) "Siyasi yasaklar bizim meselemiz degildir. Kirain meselesi ise, meseiesi olan lakipçisi olsun. Güodemimizden jasaklan çıkanyonım. Bundan sonra bu konuda artık konuşmayalım." ERDAL tNÖNÜ'NÜN ÖZAL'A TEPKİSİ SHP Genel Başkanı Erdal lnönü, Cumhuriyet'in siyasi yasaklara Uişkin anayasanın geçici 4. maddesi konusunda Başbakan Özal'ın sözleri ile ilgili sorusuna şu yarutı verdi: "Bu onlann kendi görüşleri, biz düşiincelerimizi yasama geçirmek için elimizd«n geleni >apma>a devam ederiz. Biz eksiksiz bir demokrasi istiyoruz. Ve böyle bir demokrasi için butün yasaktenn kaikmasını savunuyoruz. Demokrasinin tüm kural ve kurumlanyla yerieşmesini isteyenlere çağn yapıyoruz. Ama onlann kendi bUecegi iş." Erdal lnönü, önümüzdeki günlerde Başbakan Turgut özal ile bir görüşme yapacağını, görüşmede siyasi yasaklann kaldınlması konusunu da gündeme getireceğini belirtti. Görüşme için Başbakan Özal'dan randevu istediğini belirten lnönü, Özal'a yurtdışına yaptığı gezide AET konusundaki temasları konusunda bilgi vereceğini de kaydetti. ÖZAL'IN AÇIKLAMASI Başbakan Turgut Özal, ANAP grubundan sonra bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye'de anayasa meselesi buiunmadığını belirterek, ana sorunun halkın problemlerinin çözümü olduğunu kaydetti. Kimseyle kavgası buiunmadığını kaydeden Özal, "KirrLse için ağzımudan kötii bir söz çıkmamasına özen gösteriyoruz" dedi. Özal, Uzakdoğu gezisi ile ilgili gruba bilgi verdikten sonra, yun dışında bulunduğu sırada bazı bakanlar hakkında gazetelerde çıkan haberleri değerlendirdi. Özal, "Bir Bakanın ttiranan" başlığs altmda yayımlanan haberin ANAP'ı "rencide etligini" belirttikten sonra, "Basının bizi me<hetmesini bekleyemezsiniz, kendileri inandtklan şekilde görevlerini >apıyorlar" dedi. Özal, gazetelerin tiraj saglamak için sansasyon haberlere ağırhk verdiklerini de belirterek, şöyle konuştu: "Bazı haberlerin tiraj kazanmak için sansasyon yaratacak şekilde verilmesi, âdet haline gelmiştir. Bundan gocunmamak lazımdır. Ama yanlış gördağümiiz, düzeltilmesi gereken haberier varsa. zamanında açıklama yapılması gerekir. Eğer hakaret varsa, onun kanuni yolu vardır. O yola gkülir. Ama buna da dikkat edini hakikatten netice alabildiğiniz şe>lere giderseniz. Ama basında durup dunırken bir aıesele çıkarmanın t'ayda goslerecegi kanaatinde değiliın. Bizim tutumumuz, basın karşısında larafsıı bir tutumdur." köklü değişiklik'.er yapıldığını da belirten Özal, bunlardan geriye dönülmesinin mümkün olmadığını, Türkiye'nin bir numarah mesetesinin gelişme ve refahın sağlanması olduğunu söyledi. Daha sonra gazetecilerin sorularını yamtlayan özal, ABD Kongresi'nden 40 üyenin kendisine gönderdiği mektup konusunda, "Bana yüzletce mektuplar geliyor. Çogu tşle o meşhur Af Örgutü'nden geliyor. Bazılanna cevap veririz, bazılanna cevap vermeyiz. hiç önemli degildir" dedi. Çantalı üç EUialtfya 1.5 milyar liralık (Baştarafi 1. Sayfada) yati haciz karan konması isteniyor. lialtı ve şirketlerine dün de Akbank Yine Akbank aynı mahkemeye yap1 milyar 453 milyon liralık ihtiyati tığı başvuruda 7 milyon lira alacağı haciz kararı aldırdı. Uluslararası için Detay Mensucat Kolektif ŞirkeBankası 350 milyon lira, Esbank 66 ti ile Alaattin Saylam ve Sclahattin milyon lira, Vakıflar Bankası ise 32 Sayfaun haklannda ihtiyati haciz kamilyon 340 bin lira alacaklan için ih rarı aldırdı. Sodaş Sodyum Sanayi tiyati haciz istemlerinde bulundular. AŞ de 1 milyon 650 bin lirahk alaDaha önce verilen 2 milyar 426 mil cağı için Soytaş Tatil Köyleri Orgayon liralık ihtiyati haciz karan ile bir nize Yatırım ve Ticaret AŞ ile Salib iikte Elüaltı ve şirketleri hakkında ve Z«ki Kolat hakkında ihtiyati haciz rilen ihtiyati haciz kararlannın top kararı aldırdı. lamı, 4 milyar 327 milyon liraya ulaştı. Küçük Hikmet'in sırrı ne? (Baştarafi 1. Sayfada) kaçmldığı lokantada, Çaycı ailesine servis yapan, garson Levent Akdeniz ile Mümin Sezer adlı otomobil yıkayıcısı, olayla ilgili görülerek bilgilerine başvurulmak üzere dün yeniden jandarma tarafından gözaltına alındılar. YIKINTI MUSTAFA GÖZALTINDA Bu arada Yıkıntı restoranın sahibi olan ve yaklaşık on gün önce Elazığ'daki akrabalannı ziyarete giden ve çevrede "Yıkıntı Mustafa" ismiyle tanınan Mustafa Özlü ile yeğeni Metin Yeşilköy, Elazığ'ın Palu ilçesinde jandarma tarafından gözaltına alındı. Durum Elazığ'dan teleksle Gemlik ilçe jandarmasma aktarıldı. Bu arada çocuk kaybolma olaymaBursa tl Jandarma Alay komutanı Albay Ahmet Kalkancı el koydu. Kalkancı, dün öğleden sonra Gemlik'e geldi. Bu arada daha önce Yıkıntı lokantasında çahşan ve gözaltına alınan Levent Akdeniz ile Mümin Sezer isimli işciler de jandarmaya teslim edildiler. İç Levent Fulyalı sokaktaki evlerinde kendisiyle görüştüğümüz anne Aysegül Çaycı, çocuğun kaybolduğunun anlaşılmasından bir saat kadar sonra olay yerine gelen jandarmaların olaya gerekli ilgiyi göstermediklerini ileri sürdü. Lokantaya giren ve rütbesinin yarbay olduğu ileri sürülen jaiıdarma ekip komutanının, Elazığlı olan lokanta sahibinin oğluna, "Ben de Mardinliyim, merak etme" dediğini beiirtti. Hikmet Çaycı'nın, babasının veya aileden herhangi birinin ticari işleriyle ilgili olarak kaçınlnıış olabileceği konusundaki bir soruyu ise, çocuğun dayısı ve Zürih Oteli'nin sahibi Yaşar Aktürk şöyle yanıtladı: "Ali Çavtıııın tam adresini bilemediğim, Kapalıçarşı'da bir halı dükkânı var. Öyle çok fazla kazanan ya da ticareti inişli çıkışlı bir diikkân değil. Geçiniyorlar işte. Babası Hikmet deseniz, bir ara bizim oteli çok kısa bir süre işletmişti. Emeklidir. Çocuğun iki lane amcası var, ikisi de Kilis'te. Biri belediye otobiiN şot'oru, adı da Hacı Çaycı. İkinci amca Coşkun Çaycı da Kilis'te oturuyor ve oradan maliyede meınur olarak çalışıyor. Bo>le bir aiknin tkjri durumun dan dolayı çocuk kaçmlmışsa hayret ederim." Kaçınlan çocuğun babası Ali Çaycı, çocuğun dedesi Hikmet Çaycı ile biriikte dün sabah saat 10.00 sıralannda Gemlik'e gitti. Gemlik'teki soruşturmayı izlemek için giden Ali Çaycı, öğleden sonra kaçırılma olayıyla ilgili olarak ifade vermek üzere îs1 milyar 453 milyon lira alacağı tanbul Asayiş Şubesi Ağır Suç için Asliye Ticaret Mahkemesi'ne Masası tarafından Emniyet Mü başvuran Akbank, Elüaltı hhalat ve dürlüğü'ne cağınldı. Dahili Ticaret şirketi hakkında ihtiBABA KONUŞMUYOR yati haciz isteminde bulundu. İstemi inceleyen mahkeme, şirket sahipleri Jandarma Alay Komutanı Allhsan ElUaltı ile oğullan Adnan ve bay Ahmet Kalkancı'nın odasınAydogan Ellialtı'mn taşımr taşınmaz da yaklaşık 1.5 saat süreyle kaınalları ve üçüncü sahıslardaki alalan Ali Çaycı ile Cumhuriyet mucaklarına ihtiyati haciz konmasına habiri arasında şu konuşma geçkarar verdi Uluslararası Bahkası'nın ti: thsan Elüaltı ve Elüaltı hhalat ve Da Kaçırılma olayında mafyahili Ticaret Şirketi'nden alacağı 275 nın parmağı olduğu söyleniyor. milyon lira için yaptığı başvuru 4. Yok böyle bir şey. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından kabul edilerek ihtiyati haciz karan ve Döviz ticareti yapıyormuşsunuz. Bu nedenle aile içi anlaş rildi. Uluslararası Bankası da 75 milmakhk olduğu söyfeniyor, ne di yon liralık alacağı için Etlialtı hhalat, Izobims ve Adnan Elüaltı hakyeceksiniz? kında ihtiyati haciz isteminde bulun Hiçbir şe> söylemeyecegim, du. tstanbul 7. Asliye Ticaret Mahgit başımdao kardeşim. kemesi bu istemi inceliyor. Esbank Çocuğun bulunacağından ın 66 milyon lira alacağı için yaptığı ya da size getirileceğinden emin ihtiyati haciz istemi de mahkemece incelemeye alındı. Vakıflar Bankası misiniz? avukatlan, dün yaptıkları iki başvuru Bilmiyorum. Hiçbir şey sormayın. Hepsi gazetelerde ya ile toplam 32 milyon 340 bin lira alacağı için ihtiyati haciz isteminde buzılı. lundu. Vakıflar Bankası'nın ihtiyati Fidye istediler mi? haczini istediği şirketler arasında Bazı telefonlar geldi, ama Elimpeks, tzobims, Ellialtı tthalat, kimse bir şey söylemiyor. Anes Künyevi Maddeler tthalat ve Size konuşmamanız için Ticaret ile bu şirketlerin sahipleri Adnan ve Aydoğan Ellialtı bulunuyor. baskı mı var?. Para mı verdiler, Kırtasiye piyasasından toplam 10 tehdit mi ettiler? Ben Allab'tan başka kim milyar lira civannda hatır senedi topseden korkmam. Gidin baştm layarak, bu senetleri bankalara teminat olarak verip yüksek miktarda dan, konuşmayacağım. krediler alan Ellialtı ve şirketlerine İl Jandarma Alay Komutanı düne kadar ihtiyati haciz isteminde Albay Ahmet kalkancı, Ali Çay bulunan ve ihtiyati haciz karan aldıa'yı gazetecilere gösterirken, kısa ran bankalar ve alacaklan miktarlar şöyle: bir konuşma yaptı. Kalkana, konuşmasında olay günü lokantada bulunan Alman plakalı araHalk Bankası 1 milyar 647 milyon, banın sahiplerinin insaniyet naAkbank 1 milyar 453 milyon, Deînirmına Çaycılar'a ya da en yakın bank 425 milyon, Uluslararası 350 jandarmaya başvurmasını da is milyon 310 bin, Milli Aydın Bankası tedi. 128 milyon, Türk Ticaret Bankası 116 Hikmet Çaycı'yı bulmak milyon, Vakıflar Bankası 142 milyon için, jandarma, sabah erken sa 340 bin, Esbank 66 milyon lira. atlerde soruşturmayı yürüten Öte yandan Akbank, 420 milyon Gemlik Cumhuriyet Savcı Yar lira alacağı için, tekstil piyasasıru mildımcısı Mevlut Aydın, yöneti yarlarca lira dolandırarak yurtdışına minde çevreyi, "didik didik" kaçan Ceki tbraiıimzade ve Mehmet aradı. Bu arada 2.S yaşındaki Koyuncu ile şirketleri hakkında ihçocuğun ortadan kaybolmasın tiyati haciz isteminde bulundu. tstanda, "mafya parmağı" olabilece bul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne yapılan başvuruda 420 milyon lira ği iddiaları da ortaya atıldı. alacak için Örtel Örme Sanayi AŞ, Bu arada 2.5 yaşındaki Hik Aviva tbrabimzade, Sevim Koyuncu, met Çaycrnın kaybolmasından Yaghoub (Ceki) Ibrahimzade, Mehsonra özellikle ailenin açıklaıııa uıet Koyuncu ve M.Teker Sürel'in taları sürekli İstanbul'dan yapma şınır taşınmaz malları ile üçüncü sasına da dikkat çekildi. hıslardaki hak ve alacaklanna ihti Kipriyanu (Baştarafi 1. Sayfada) Denktaş'la yeni zirvenin sadece Türk birliklerinin adadan çekilmesi, Kıbns sorununa bulunacak çözümün garanti biçimi ve üç temel özgürlük (serbest yerleşme, dolaşma ve mülk edinme) konularını kapsaması gerektiğini bildircjiKKTC Cumhurbaskanı Rauf Denktaş ise Kipriyanu'dan sonra kendisiyle göriişen BM yetkililerine, "Rum yönetiminin, çerçeve anlaşması taslağından yukandaki üç maddeyi soyutlamak suretiyle De Cuellar'ın iyi niyet görevini ortadan kaldırmayı amaçladığını" bildirdi. "EVVELA BELGE, SONRA ZtRVE" Denktaş, "Biz 29 mart belgesinde öngörüldüğü şekilde taraflann belgeyi kabnlünü izleyecek olan bir zirveye hazırız. Çünkü o belgede zirve de var. Ama evvela belge kabul edilir, sonra zirw ve rirvede her şey konuşuhır. Biz buna daima hazır olduk ve daima da bazıru" dedi. KKTC Cumhurbaskanı, BM yetkililerine, Rum yönetiminin De Cuellar'ın 29 mart çerçeve anlaşmasını kabul etmesi halinde, zirvenin hemen gerçekleşebileceğini ve toplumlararası göriişmelerin derhal başlayabileceğini duyurdu. Öte yandan, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın özel siyasi işler yardımcısı Marrack Goukfing ve Genel Sekretar Yardımcılığı Daire Başkanı Gustav Feissd'in, Türk hükümeti yetkilileriyle görüşmek üzere bugün Ankara'ya gelecekleri açıklandı. Charles Gualkin, Gouldıng ile Feissel'in Ankara'dan sonra Kıbns sorunu konusunda temaslar yapmak üzere Atina'yı da ziyaret edeceklerini bildirdi. Örgütün özel uçağı ile Ankara'ya gelecek olan BM yetkilileri, dün Lefkoşa'da Rum Dışişle; ri Bakanı Yorgo Yakovu ile gö^ rüşüp, daha sonra KKTC'ye geçerek Cumhurbaskanı Raut Denktas'la bir araya geldiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle