19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet AETde serbest dolaşun için koUar sıvandı Daimi Temsilciler Komitesi'nin toplantısmda, serbest dolaşıma ilişkin en son belge tartışıldu Temsilciler, konunun pazartesi günü yeniden ele alınmasını ve en geç kasım ayının ortasına kadar ortak bir tutum saptanmasını kararlaştırdılar. HADİ ULUENGİN BRÜKSEL Serbest dolaşun konusunda geriye doğru sayış başladı. Türkiye ile AET arasında imzalanmış olan anlaşmalar uyarınca normal olarak önümüzdeki 1 aralık tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi gereken Ortak Pazar ülkelerindeki Türk işçilerinin serbest dolaşımı konusunda, hem Brüksel hem de Bonn aniden hareketlendi. AET ülkelerinin topluluk nezdindeki büyükelçilerinden oluşan Daimi Temsilciler Komitesinin önceki akşam Belçika başkentinde yapılan oturumunda serbet dolaşıma ilişkin olarak hazırlanmış en son belge tartışıldı. Ancak burada yine bir mutabakata vanlamadı. Daimi Temsilciler, konunun pazartesi günü gerçekleştirilecek özel komisyon toplantısmda yeniden ele alınmasını ve üye ülkelerin en geç kasım ayının ortasına kadar ortak bir tutum saptamasını kararlaştırdılar. Serbest dolaşımda "kilit ülke" durumundaki Federal Almanya da, birden "kollan sıvadı" ve dün Bonn'da soruna ilişkin özel bir oturum yapıldı. Her bakanlıktan birer temsilcinin katıldığı bu toplantıda federal hükümetin serbest dolaşımda ne kadar "toviz" verebileceği üzerinde duruldu ve "pazariık marjlan" saptandı. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre önceki günkü Brüksel toplantısına temel oluşturan metin serbest dolaşımı fıilen ertelemekte, ancak bugünkü uygulamalardan bazılarını "iyileştirraekte." Bu "iyileştirmeter"'arasında şu noktalar var: "Halen AET ülkelerinde yaşayan Türk işçilerinin sosval güvencekrinin pekiştirilmesi; aile bütünlügüaün sağlanraası amacıyla hukııki statülerin günceUeştirilmesi; toplulukta bulunan ve işsiz durumundaki Türk yurttaslanna AET yurttaşlanndan sonra, fakat diğer iiçünctt ülke vatandaşlanndan önce istihdam önceliğinin tanınması." Söz konusu metnin diğer bir özelliği ise, Yunanistan'ı "yatışUrmak" için belgeye bir ek madde konuJmuş olması. Bu madde de, üye ülkelerden herhangi birine "milti güvenliği" tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle serbest dolaşımı tek taraflı olarak askıya alma hakkı tanınıyor ve Türkiye'nin bu duruma itiraz etme yetİcisi engelleniyor. Ancak, Atina'ya verilmiş olan bu tavize rağmen Yunanistan'ın uzlaşmayı benimseyeceği sanılmıyor. Biİindiği gibi batı komşumuz, "Türk işçilerinin kendisini işgal edecegi" gerekçesiyle serbest dolaşımdan tamamen muaf tutulmasını istiyor. öte yandan, yeni Onak Pazar belgesinin serbest dolaşımı fiiliyatta engellemesine rağmen, kilit ülke Almanya bu metni de "fazla liberal" buluyor. Almanya'mn itirazı özellikle aile bütünİüğü konusunda odaklaşıyor ve bunun gerçekleşmesi durumunda ülkedeki Türklerin sayısında büytik artış olacağından kaygılaıuyor. Bütün bu gelişmeler göz önüne alındığında şimdi Avrupa Topluluğu'nun kendi arasında görüş birliğine varması ve 24 kasımda Bruksel'de yapılacak AET Dışişleri Bakanlan Toplantısı'nda serbest dolaşım konusunda kesin müzakere tutumu saptaması gerekiyor. Sahibı: Cumkariyct Matbaacıbk vc Gazctecılik Turk Anonim Şirketı adına Nıdir Nadi, • Gcnel Yayın MüdürU: H r a a Cemal. MUessese Mudüru: Emint UşakJıgil, Yazı Işlen Mudurü: Oka> Gontuin, # Haber Merkezı Müdurı): Ymlçın Bayvr, Sayfa Duzenı Yönctmenr AH AMT, # Temstlaler ANKARA: Yalpo Doftlıı. İZMIR: Hikmet Çttinkıy», ADANA: Mehmcl Mereaa. lstanbul Haberlerı: Reha Öz, Dış Haberler: Ergua Bakı, Ekonomı: ( H m ı ı l'lagay, Kültür Cclal L'ster, Magazın Yılçıa Pek^en, Spor Danışmanı: Abdolkadir Yucelman, Düzeltme: Reflk Dnrtn$, Ara$tırma: Şahin Alp*», İşSendika: Şukran Ketenci, HaberArastırma: Ufnk Galdtmir, # Koordınaıör: Ahnwt Konılsan, # Malı Işlcr Erol Erkuı, ldare: HiscyiB Gıurr, Işletme: Oader Çclik, Bılgı Işlem. Nmil l u l . Basan ve Yayan: Cunburiycl Matbaacılık ve Gazeıecılik T.A.Ş. TUık Ocajı Cad. 39/41 Cağaloğlu, 34334 Ist.. PK: 246lsıanbul, Tel 512 05 05 (20 hat), Telet: 22246 # Burolar Aakaım: Zıya Gökalp Bulvan Inkılap Sokak, No: 19/4, Tel: 33 11 4147, Telex 42344 • lzmir H Zıya Bıilvarı, 1352. Sok. 2/3, Tel: 25 47 0913 12 30, Tel« 52359 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kat 3, Tel. 1455019731, Tel«: 62155. TAKVİM 1 KASIM 1986 Irasak: 5.01 Güneş: 6.27 öğle: 11.53 Ikindi: 14.41 Akşam: 17.08 Yatsı: 18.29 Ortaöğrettm için köyler 2 0 0 0 yılı için eğitim planı yapan Bakanlık, büyük kentlerde okul binası yapmak için yer bulunamadığını göz önüne alarak, ortaöğretimde üniversiteler gibi kampuslar oluşturulmasını düşünüyor. ÜMÎT ASLANBAY ANKARA "Hızla artan büyük kent nüfuslan" Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nı yeni çözümlere itti, "Eğitim köyleri" gündeme geldi. 2000 yılı için eğitim planı yapan bakanlık, büyük kentlerde okul binası için yer bulunamadığını göz önüne alarak ortaöğretimde, üniversiteler gibi "kampuslann" oluşturulmasını düşünüyor. Araştırma Koordinasyon Kumlu Başkanhğı'nca 19902000 yıllannı kapsayan uzun vadeli eğitim planlamalan üzerinde duran Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı "ük hedefıni" belirledi: Büyük kentlerde okul binası sayısının gereksinime yamt verememesi, okul yapılacak arsa bulunamaması nedeniyle çıkacak sorunlan çözmek. Son yülarda Türkiye'deki nüfus dengesinin "tersine döncrdc", yüzde 53'lük bir kesimin kentlerde, yuzde 47'lik bir kesimin ise kırsal alanlarda yaşadığını göz önüne alan bakanlık, değişen duruma göre 10 yıllık eğitim planları oluşturma çalışmalanna başladı. Eğitim yapüanmn büyük kentlerde "bir problem olduguna" dikkat çeken bakanlık yetkilileri kent merkezlerindeki tek kath yapıların yıkıldığını, çok katb yapılar oluştuğunu ve gecekondulann sayısının artarak büyük bir "nüfus patlaması" yaşandığını belirttiler. Buna göre özellikle büyük kentlerde gereksinime yanıt veren ilkokullar bugün 35 kat daha yoğunlaşan talepleri karşılamak durumunda kalıyor. Bu nedenle başlatılan calışmada ilk çözüm biçimi olarak "Eiitim köyleri" ya da üniveresitelere benzer biçimde kampuslann oluşturulması düşünülüyor. "Egitim köyleri"nin ilkokul öğrencilerine yer verilmesinin düşünülmediğini vurgulayan bir bakanlık yetkilisi, bu nedenle ortaöğrenim için bu çözümün ortaya konulduğunu anlattı. Bakanlık yetkilileri ortaöğretimde "E|itim köylerinin" oluşturulması halinde, buralann öğrencilerin, öğretmenlerin ve görevlilerin tüm gereksinimlerini karşılayabilecek biçimde yapılması gerektiğine de işaret ederken, buraları kentlere bağlayan ulaşım ağı ve ulaşım servislerinin ise kent içlerindeki öğretim binalanna ulaşmalarının daha kolay olduğu, bu öğrenciler için kent dışında merkezlerin oluşturulmasının güçlüğü kaydedildi. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın bu projesinin gerçekleşmesi halinde, finansmanın bir takım uluslararası kuruluşlardan sağlanabüineceğine de dikkat çekildi. Alaska'nın altı ısınıyor LOS ANGELES, (a.a.) Alaska'nm kuzey bölgesinde buzlar altındaki toprağın ısındığı ileri sürüldü. Amerikan Yerbilim Araştırmaları Örgtitü'nün bir incelemesine gön bölgede toprağın altı, geçen yüzyıl içinde, 2 ila 3.5 derece ısındı. Gözlemciler, bu iddianın, "sera etkisi kuramı"nm savunucularını destekler nitelikte gözüktuğünü belirtiyorlar. Bu kuramın savunucularına göre, yeryüzünde iklim, kömür, gaz, petrol gibi fosil yakıtlardan yayıtan, özellikle de karbondioksit gibi çeşitli gazlar nedeniyle ısınıyor. Daha önce yapılan istatistiklerde, atmosferin ısısmın geçen yüzyıl içinde, 11.5 derece arttığı belirtilmişti. Kutuplarda ise bu artış 35 dereceye ulaşıyordu. 61 yıhnı 60 milyona satıyor 8 0 yaşındaki Rıdvan Umay, 61 yıllık "taktik, reklam" birikimini, fırmasını, kendi adına tescil ettiği bir markayı 60 milyona satışa çıkardı. Rıdvan Bey, 61 yıllık uğraşısının bedeli ile bundan sonra rahat soluk almak niyeünde. TARIK ERSOY Kâğıttan tasarruf etmek için bir dosya kâğıdımn yansına basılarak dağıtılan el ilanında şöyle deniyordu: "61 senelik tanınmış finna bakanükça tesçilli patentiyle, reklamlanyla, takükleriyle, vecibeleriyle satılık. Sayın bay, Ifitfen tanıdıklartnıza açıklayınız." Bu ilanları dağıtan Rıdvan Unjay 80 yaşlannda, gözlüklü ve beyaz saçlıydı. Yavaş yürüyordu. Konuşurken yer yer durup düşüncelerini gözden geçiriyor, ilginç bir şey söyleyeceği zaman da sesini yükseltiyordu. Görüşmemiz için bütün belgeleri hazırlamıştı. Yer yer yırtılmış büyük bir fotoğraf, bir vesikahk fotoğraf, el ilanlan ve bir de "Herkesin tanıdığı Rıdvan Umay Müessesesi, Natürel Marka eşyalann Türkiye Başmümessili, Sirkeci Tramvay Durağı, No: 9" antetli bir dosya kâğıdı. Kuyumcuların kullandığı türden bir büyüteç ahp gözüne götürerek öbür elinde tuttuğu antetli kâğıdı okumaya başladı: "Bakın ne diyor. 'Herkesin tanıdığı Rıdvan Umay' evet, berkes tanır beni." Bu arada, elinde tuttuğu kâğıdı bırakarak duvardaki bir fotoğrafı gösterdi. Fotoğrafta üzerine bir uçak maketi monte edilmiş bir araba vardı. Rıdvan Bey de yanında duruyordu. "Bakın bu arabayı görüyor musunuz? Sag tarafı Galatasaray forması, sol tarafı Fenerbahçe. Araba giderken dikkati celbetsin diye. Hep benim icadım." 1904 yıhnda doğan Rıdvan Umay ilkokul 4. sınıftayken Yunanlıların Kırklareli'ni işgal etmesi üzerine okulu bırakmıştı. Daha sonra da sigara satarak ticarete başlamış ve işgal kalkınca da okula dönmeyip ticarete devam etmişti. Umay, "Ben okula dönmedim ve işi büyüttüm. Önce çarşı ortasında bir masada satış yaptım, sonra da ufak bir dükkân açtım. Ve bugünlere geldim" diyor. Umay, Rıdvan Umay firmasını "Bakanlıktan tesçilli patentiyle, reklam, taktik ve vecibeleriyle birlikte" 60 milyon liraya satmak istiyor. "60 milyon lira ve bu fazla değil, çünkü edinilecek menfaatler de o derecede geniş. Bu firma yüzlerce sene devam edecek ve evlattan toruna geçecek. Ama alacak kişinin meslekten anlaması lazım. Yoksa bir mana ifade etmez." Umay, firmasını satınca kendi adına tesçil ettirdiği NATÜREL markasını da beraberinde satacak. Peki reklam, taktik ve vecibeler nasıl satılacak? Bu soruyu duyunca, "Biriyle pazarlıga girersem bütün teerubelerimi anlatacagım ona, 60 senelik ticaret ha>atımda nasıl muvaffak oldum bunlan öğretecegim, anladınız mı?" diyor iş sırlarını vermek istemeyen bir işadamı tavrıyla ve ekliyor: "Bunlan abcıya ögretecegim, size degil. Alıcıyla muhaUp olunca, para meselesi katileşince. Şimdi anlatmaya ne lüzum var?" Umay reklamlann nasıl satılacağı konusuna, "40 senedir reklam yaptığını" söyleyerek şöyle devam ediyor: "tstanbul"da 14 sinemada birden benim reklamlanm gösterilirdi. Radyolarla, arabalarla sürdürdiım reklamı. Satış fiyatına bunlar da dahil. Bugün Türkiye1 de gorduğunuz bütün reklamlann sahibi, mucidi ve öğreticisi benim. İstanbul Ticaret Odası beni tebrik etmiş ve bu hakkımı bana teslim etmiştir." Daha sonra elindeki kâğıtlan kanştırarak eskiden yaptığı reklamları gösteriyor. Şirketin her bir senesi için 1 milyon h'ra istediğini hatırlatınca, "Eee nonnaldir, 60 senede binlerce reklam yaptım. Biüyor musunuz ben işimi felç olduğum için bıraktım. Tam 60 sene 4 ay çalıştım. Tevellüt 1904. Şimdikiler 25 senede emekli oluyor, ben hâlâ çalışıyorum" diyor. Umay, firmasını alacak kişinin "muhakkak memnun kalacağım ve randunan alacagını" soylerken fotoğraf cektiğimizi görünce, "Şimdi çok ihtiyar çıkacağım" deyip yerinden kalkıyor. Masanın üzerindeki kâğıtlan kanştınp gençlik yıllanna ait bir vesikahk fotoğrafla geliyor ve "Bunu neşretseniz daha iyi olur" diyor gülerek. Fotoğrafı çekilirken konuya ara verdiği yerden devam ediyor: "Evet, çok tanınmış bir firmaya sahip olacaklar. Bütün taktiklerimi ve plarrfanmı alıp kullanacaklar. Yani senelerce ugraşmadan hazıra konmuş olacaklar, bilmem anlatabiliyor muyum?" Konuşmanm sonunda resimleri duvara asıyor, antetli kâğıtlan, reklamları ve vesikahk fotoğrafını da bir çekmeceye kaldınyor. Yavaşça kapıya doğru ilerliyoruz. Elini omzuma koyarak, "Size hayatta muvaffakiyetler dilerim" diyor. Bulgaristan'daki Türkler LAHOR Hindistan'ın Pencap eyaletinin başkenti Lahorda, 50avukat, Bulgaristan'daki Türklere yapılan baskılan ve sürdürülen eritme politikasını kınayan bir bildiri yayımladu Bildiride, Bulgaristan'da başlatılan kampanya ile insan haklannın geniş çapta ve acımasızca ihlal edildiğine ilişkin çeşitli örneklereyer verilerek, bu tür eylemlerin diğer sosyalist ülkelerde dahi meydana gelmediğivurgulandı. Nihat Renda görevi devrediyor ANKARA, (UBA) Yargıtay Birinci Başkanı Nihat Renda yaş haddi nedeniyle bugün görevinden aynlacak. Nihat Rer> da 'dan boşalacak Yargıtay Birinci Başkanlığı için sekiz daire başkanının aday olduğu bildirildi. Yargıtay başkanlığına adaylığını koyan daire başkanları şunlar: 1. Hukuk Dairesi Başkanı Ahmet Coşar, 9. Ceza Dairesi Başkanı Aydm Saraçoğlu, 12. Hukuk Dairesi Başkanı Nezihi Kalaycıoğlu, 11. Hukuk Dairesi (ticaret) Başkanı Tank Başbuğoğlu, 2. Hukuk Dairesi Başkanı Esat Şener, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Nejat Aydm Aysoy, 4. Hukuk Dairesi Başkanı Turgut Uygur, 5. Hukuk Dairesi Başkanı AUArçak." ALAN KAZAN1R 80 yaşındaki Rıdvan Umay, bir elinde gençlik, diğer elinde reklamlarında kullandığı otomobilin fotoğrafı ile poz veriyor. Rıdvan Bey, şirketini satın alacak kişiye 61 yıllık deneyimini de aktaracak. Cinsel sorunu olan yanhş adrese gidîyor ASUMAN AVAR MARMARİS 22. Ulusal Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Kongresi'nde seks sorunu olan erkeklerin tedavi olmak için yanlış adreslere gittikleri belirtildi. Seks terapinin eşler de çağrıldığı için sonuç vermediği, kırsal kesimlerde seks sorunu olan erkeklerin tedavi için hocalara, kentlerde ıse dahiliyeci ve ürolog gibi genel doktorlara gittiği one sürüldü. Kongrede bir bildiri sunan Londra Universitesi Psikiyatri Enstitüsü'nden Dr. Metin Başoğlu 198183 yülannda İstanbul Üniversitesi'nde iken yaptığı bir çalışmanın sonuçlarını açıkladı. Dr. Başojlu, çalışmalan sırasında cinsel fonksiyon bozukluğu gösteren 80 erkek hastadan 56'sının seks terapi tedavi yöntemini kabul ettiğini, ancak tedaviye eşlerinin de katılmasının istenmesi uzerine birçoğunun tedaviyi yaTin bıraktığını söyledi. Tedavidn vazgeçme olayının çok yüksek olduğunu belirten Başoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Erkeklerde psikolojik nedene baglı «rtleşme, yani ereksiyon güçlı|ünde en önemli etken performins anksiyetesidir. Kişi her cinse ilişkide ereksiyon olması gereıtigi gibi yanlış bir inanış İÇİDK olduğundan cinsel uyarılars tepkisiz kalır. Bu, bir iki kez tesrarlandıgında yerleşik hale geksUiyor. Psikolojik nedenlerdeı başka alkol ve travmalar dı bu olayı yaratabilir. Ereksiyom bir guç gostergesi, bir erkeklik ;ostergesi olarak düşünüldüguKİen kişi kendini tebdit altında teseder." Ereksf on güçlüğü şikâyeti ile gelen erLslerin seks terapi ile tedavisind;;n önemli sorunun eşinin de teaviye gelmesi gerektiği söyletciğinde, "Kanmın bununla Kİlgisi var" sorusuyla karşılaşraları olduğunu belirten Başoğlu jşilerin bunu bir organik hastak olarak ele aldıklannı ve ilaçkedavi edilmesini istedikİCTİnöyledi. Tedaviyi terk edenleriıdüşük kültür ve ekonomik dbeyc sahip olduklarını vurgularm Başoğlu, şu görüşlere yer vdi: "Tednyi tamamlayaniar bdli bir eftm sürecinden geçmiş kişilerdı Bu yöntem yalnızca beürli k.ler için başarılı sonuç vermekclir. Yöntemin sosyo ekonomik dttzeyi düşük insanlarda uygulanabiliriiğinin yollannın araştınlması gerekir." Kırsal kesimde cinsel sorunlan olan erkeklerin kendilerine başvurmadan önce hocalara gittiklerini ammsatan Başoğlu, "Hastalar iyileşmeyince bize geliyoriar" dedi. Başoğlu, şöyle konuştu: "Kırsal kesimde başvurulan kişiler hocalardır. Burada telkin ve inanç unsunı kuHanumaktadır. Bazılan telkin etkisiyle normale dönüyorlar ve bize gelmiyorlar. tyileşmeyenler dahiliyeci ve ürolog gibi genel doktorlara gidiyorlar. Psikhatristlere ise, pek azı geli\or. Bu kırsal kesimde hocalara gidip de, telkin yoluyla iyileşenlerin mekanizmalarını araştırmak laam. Bu kesimde ortak bir dil var. Ve bu dil aracüığıyla telkin etkisini gösteriyor. Biz ise ayn bir dil konuşuyonız. Kannı da getir diyoruz. O telkini ve güveni insanlara veren şartların ne olduğunun araştınlması lazım. Psikivatrinin bu alana yönelerek, bu alandan yararlanması lazım." 22. Ulusal Psikiyatri Kongresi'ndetv Bütün organları ters yerde 29 yaşındaki inşaat mühendisi Serpil Aydeniz'in kalbi sağda, karaciğeri ve safra kesesi solda, midesi, dalağı sağda, apandisiti ise solda. Genç mühendis organlarınm yerini belirten bir plaketi yaşam boyu boynunda taşımak zorunda... ansiklopedilere sanhnış ve durumunun "olağanüstü" değil, "olagan" olduğunu öğrenmiş. Ansiklopediler, "Kalp sağda olduğu gibi tüm organlar da sağda olabilir" dediği için rahatlatarak inandırmış Aydeniz'i... Aydeniz'in kalp elektrolannın da aletlerin yeri değiştirilerek çekildiğini anlatıyor Doç. Canberk. 3 yıla yakın bir süreden bu yana Aydeniz'i izlediğini anlatan Doç. Canberk, 16 yıllık meslek yaşammda kalbi sağda olan ikinci vaka ile karşılaştığını, ancak kadın olan öteki hastasının kalbinde bozukluk olduğunu kaydediyor. Aydeniz'in kalbi sağda olup sağlam olan ilk vaka olduğunu belirten Doç. Canberk, bu durumun tıp literatürüne girerek yabancı tıp dergilerinde yer alacağını kaydediyor. Aydeniz'in normal bir kişi olarak yaşantısını sürdüreceğini anlatan Doç. Canberk, hastanın kalp ve karaciğerinin sağda olduğunun mutlaka bilinmesi gerektiğini, çünkü ileride meydana gelecek herhangi bir kaza ya da hastalık sırasında uygulanacak yanhş tedavi ve tanının, hastanın hayatını tehlikeye düşürebileceğini öne sürüyor. Bu nedenle, 29 yaşındaki İnşaat Mühendisi Serpil Aydeniz, "Dikkat! Kalbim sağda, karaciğerim ve safrakesem solda, midem. dalağım sağda, apandisitim soldadır" şeklindeki bir plaketi tüm yaşantısı boyunca yanında taşıyacak. Barış kompozisyonu ZONGULDAK (Cumhuriyet) UNESCO tarafından 140 ülkede düzenlenen ve her ülkeden iki öğrencinin kazandığı ' 'Banş'' konulu kompozisyon yazı yarışmasını Türkiye'den Zonguldak A tatürk Lisesi son sınıf öğrencisi Kerem Ertem ve Bursa Anadolu Lisesi'nden Tunç Kadıoğlu kazandı. Kerem Ertem ve Tunç Kadıoğlu 'nun pazar günü Fransa'ya gidecekleri, Paris'te 3 gün kalacak olan iki öğrencinin UNESCO'nun 40. yıldönümü törenlerinde Türkiye'yi temsil edecekleri bildirildi. SERPİL GÜNDÜZ "Dikkat! Kalbim sagda, karaciğerim ve saf rakesem solda, mident, dalağun sağda, apandisitira soldadır..." 29 yaşındaki İnşaat Mühendisi Serpil Aydetüz, bu plaketi bütün yaşamı boyunca yamnda taşıyacak. Aydeniz'de, op literatüründe geçen adıyla "situs inversus totalis" sonucu "dekstrokardi" var çünkü. Yani normal insanlarda yukanda sayılan organların tümü, Aydeniz'in vücudundan farklı yerlere yerleşmiş. Aydeniz, daha ana karnındayken organlann oluşumu ters sırayı izleyerek yer değiştirdiği için de, yıllarca sonra yapılan muayenesinde "situs inversus totalis" sonucu "dekstrokardi" tanısı konmuş kendisine. Lise çağlannda zatüree geçirdiğini anlatıyor Aydeniz. Kalbinin sağda olduğunu ilk kez röntgen muayenesi sırasında öğrenmiş. "Önceleri kalbimin atışını, nabzımı dinlerdim, hiç atmazdı. SAĞLIĞI YERÎNDE Bütün organlannın yeri ters olan Serpil Aydeniz. Doç. Dr. Aykan Canberk ile. Doktora göre, genç mühendisin hiçbir sağlık sorunu yok. Kalbimin sagda olduğunu ögrenince psikolojik bir şey, ölecegimi hissettim. Herhalde ölüyorum ben diye düşündüm" diyor. Kendisini röntgen aynasında muayene eden doktorun ilk sözü de, "Aaa... Bu çocugun kalbi sağda" demek olmuş. Aydeniz, kalbinin sağda olduğuna kendini alıştırmışken, yıllar sonra, bu kez bir başka gerçekle karşüaşnıış. Basağnsı, başdönmesi ve çarpması olduğu için Istarıbul Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Aykan Canberk'e başvurmuş. Doç. Canberk muayene sırasında Aydeniz'in karaciğeri ve safra kesesinin solda, mide ve dalağının da sağda olduğunu görmüş. Hastanın başağrısı ve başdönmesi ile ilgili şikâyetlerinin, organlannın ters tarafta olmasıyla hiçbir ilintisi olmadığını söyleyen Doç. Canberk, tüm dünyada 10 binde bir kişide rastlanabilecek bu tür vakalarda damar hastalıklan, kalpte delik ve tek kapak gibi bozukluklar görüldüğünü kaydederken, Aydeniz'de bunlann hiçbirine rastlanmadığını ve sağhklı olduğunu söylüyor. Eyüp Belediyesi'nde inşaat mühendisi, evli ve çocuksuz olan Serpil Aydeniz, kendisine söylenilen ilk tanımn ardından hemen Turizmci konuklar İSTANBUL, (a.a.) "Hedef Türkiye" gezisine katılan yabancı turizmciler, Istanbul'un tarihi ve turistik yerlerini gezdiler. Turizm şirketlerinin davetlisi olarak Türkiye'de bulunan Amerikalı veAvrupalı turizmcilerin, Türkiye'yi ülkelerinde tanıtmak amacıyla davet edildikleri bildirildi. Turizm yazarlan, seyahat acenteleri sahipleri ve yöneticilerinden oluşan konuk turizmciler, Kariye, Ayasofya, Topkapı Sarayı müzelerini gezdiler. "Hedef Türkiye'' adı verilen davete katılan konuklar, iki gün sürecek gezilerinden sonra turizm konulu bir açıkoturum düzenleyecekler, daha sonra da bir basın toplantısı düzenleyerek izlenimlerini anlatacaklar. Mehmet Akif Cambridge'de Atatürk kürsüsü için 600 milyon gerek Ersoy Parkı EDİP EMİL ÖYMEN CAMBRİDGE İngilterenin en ayrıcalıklı, en zengin, en elit universitesi Cambridge'de Atatürk adı, nihayet resmi ders programlarına geçti. Türkiye hükumetinin parasal yardımıyla oluşturulan "Mustafa Kemal Atatürk Türk larihi Konuk Profesörlüğü" sayesinde. Bu göreve iki yıllığına atanan Doçent Dr. Metin Kunt, Boğaziçi Üniversitesi'nin eski öğretim uyelerinden. Osmanlı tarihi uzmanı olan Metin Kunt, New York'taki Columbia Üniversitesi'nden davet edilerek geçen günlerde görevine başladı. Kunt'un gorev süresi iki yılla sınırlı, ama bu sürenin bitiminde üniversite tarafından yeniden atanabilecek. Atatürk Profesörlüğü'nün "sürekli" olabilmesi ise 600 bin sterline bakıyor. Yani yaklaşık 600 milyon liraya. Nasıl? Bunu anlamak için Cambridge'in işleyiş tarzına bakmak gerek. İngiltere'deki üniversite sisteminde, ortaçağ alışkanlıklan hâlâ egemen. Hele Cambridge, Oxford, St. Andrews, gibi kökleri 13. yüzyıla kadar giden universitelerde bu alışkanlıklar özenle sürdürülüyor. Üniversite demek, gelenek ve tarihi geçmiş demek. Bu eski üniversiteler, kolejlerden oluşuyor. Kolejlerin hepsi maddi bakımdan bağımsız. Hemen hepsinin feodal geçmişe dayalı topraklan, menkul ve gayrimenkulleri, yatırımları var. Örneğin Cambridge'i oluşturan 23 kolejin toplam mal varlığı 20 milyon sterline ulaşıyor. Yani 20 milyar lira! Ayrıca universitelerarası ödenek komisyonu eliyle universiıelerin "gerekli gördüğü" branş ve bölümlerine hükumet, araştırma fonu ve para yardımı yapıyor. Bu yardımdan yoksun kaldıklan için bolüm "kapatan" üniversiteler bile var. Cambridge için bunlar soz konusu değil tabii. BAĞIMSIZ KOLEJLER Cambridge'de "üniversite", kolejler arasındaki ilişkıleri koordine eden bir birim. Kolejler bağımsız birer ünite. O kadar ki, Ünlü Cambridge universitesi, Atatürk adını geçici olarak ders programına aldı Atatürk Türk Tarihi konuk Profesörii Dr. Metin Kunt her kolej hangı dersin okutulacağına ve kimin okutacağına kendi karar veriyor. Onay, üniversiteden çıkıyor. lşte bu şekilde kolejler yeni bir derse ve yeni bir hocaya gereksinim duyarlarsa, üniversite de gerekli görürse kadro bu yolla sağlanıyor. Böylece, "kürsü" kuruluyor. Zengin hayırseverler, uluslararası kuruluşlar adlarını yaşatmak amacıyla vakıf kürsülerin kurulmasına mali katkıda bulunabiliyorlar. Bunun belli bir "rayici" var. Ödenen para, kürsünün İngiltere'nin en ayrıcalıklı universitesi Cambridge'de Atatürk adı ders programlarına geçti. Ama sürekli bir Atatürk Kürsüsü'nün kurulabilmesi için 600 milyon liraya gerek var. tüm giderleri için harcanıyor. Bir kısmı da işletiliyor. Tıpkı vakıf gibi, universitenin "zenginliği" de bundan. Kürsü de yardımı yapanın adı ile anılıyor. lşte Türkiye hükümetinin şimdilik iki yıllığına bu parayı sağlaması ile Kemal Atatürk adı, kürsü adı olamadı, ama Konuk Profesorlüğün "adı" oldu. Atatürk adının 1988'den sonra da sürmesi, para kaynağının kesilmemesine bağh. Konuk profesörlük, kiralık ev gibi. Içinde oturuyorsunuz, ama "konuksunuz", bir gun çıkıp gideceğinizi biliyorsunuz. Ev satın almak daha kârh ve anlamlı. Çünkü size ait olacak. Benzetmeden hisse: Kürsü kurmak lazım. "Orta Doğu tncelemeleri Merkezi" Başkanı Peter Averj, kürsu kurulabilmesi için Cambridge'in "fiyaünın" 600 bin sterlin olduğunu söylüyor. Yani 600 milyon lira. Bu para ile maaş ödenecek, emeklilik, sigorta kesintileri olacak ve diğer masraflar çıkacak. Karşıiığında ise Atatürk Kürsüsü, "ebediyyen" var olacak. Dunya yıkılsa dahi Cambridge "ayakta kalacağına" göre, ölümsüzluk için bu para fındık fıstık parası aslında! Cambridge'in Türkiye uzmanı Dr. Susan Skilliter'in örümünden sonra Türkiye de rafa kaldırılmıştı. Zaten tarih araştırmaları konusunda dünyanın en önemli merkezlerinden biri olan Cambridge'de OsmanlıTürk tarih ve kültürü eğitimi yapılmıyordu. Metin Kunt. şimdi bu açığı kapatacak. "Avrupa'nın Bınumesi 14001800" konusun da bir dizi konferansta Osmanlı tarihi ve idaresi hakkında bilgi verecek, AvrupaOsmanlı ilişkilerini irdeleyecek. Üniversitenin, bu goreve Atatürk adını vermesi, Cambridge'de bir Atatürk Enstitüsü kurulduğu şeklinde yanlış anlamalara yol açmıştı. Atatürk konusuna ilerde sıra gelecek olsa dahi OsmanlıTürk dil, tarih ve kültürünün öğretilmesi öncelik taşıyor. Metin Kunt, amacını özetlerken, Osmanlı tarihinin Çin, Roma, Yunan tarihleri gibi görülemediğini, Batılılann bu düşünce geleneğine hâlâ ahşamamış olduklarını söylüyor. "Osmanlı İmparatorluğu çok yakında yıkıldı. Daha eski bir imparatorluk olsaydı tarih içinde daha bir ilgi çekebilirdi. Osmanlılann son zamanlan bir bakıma Bizans'ın son zamanlan gibidir, bir çöküş havası vardır. Çogu insan zannediyor ki, hep böyleydi. Son zamanlarda bakıp bunu tarihe şamil bir duruma sokuyorlar. Bu yanlış görüşleri terk ettirmek gerekiyor" diyor. İSTANBUL, (a.a.) Samatya'da, Fatih Belediyesi'nce yaptmlan "Mehmet Akif Ersoy Parkı", Belediye Başkanı Yetkin Gündüz tarafından törenle açudı. Törende konuşan FatOı Belediye Başkanı Yetkin Gündüz, şimdiye kadar verilen sözlerin yüzde 80'ini gerçekleştirdiklerini söyledi. Çalışmaların yaz kış demeden süreceğini kaydeden Gündüz, gelecek yıl da kütüphane ve kreş yapımlanna ağırlık vereceklerini sözlerine ekledi. îndirimli gelinlik İSTANBUL, (UBA) İstanbul Umum Kadın ve Erkek Terzileri Demeği, "Yenievlenen çiftlere yüzde 50 indirimle gelinlik kiralama ve satma" uygulamasına başladı. Demek Genel Başkanı Ziya Gültekin, "Önümüzdeki günlerde fakir vatandaşlanmıza ücretsiz etbise dikmeye başlayacağız" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle