22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EKİM 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 ISMAÎL GÜLGEÇ 30. Londra Film Festivali'nde Turklerle ilgili 3 fılm var HAYVANLAR Türklerîn Baü uygarlığma bakışı Toplam 199/ilmin sunulacağı "Festivaller Festivali"nde Muammer özer'in "Bir Avuç Cenneti"nin yanı sıra Günter Wallraftan uyarianan "En Alttakiler" ve Tevfık Başer'in "40 Metrekare Almanya"sı da gösterilecek. RAGIP DURAN ~ LONDRA "National Film Teatre" tarafından düzenlenen Londra 30. Film Festivali 13 kasım günü başkentin 11 sinema salonunda başlıyor. 30 kasun günü sona erecek fesüvalde toplam 199 film gösterilecek. Bu yıl festivale 54 Ingiliz, 31 Amerikan, 21 Doğu Bloku ve 25 üçüncü dünya filmi geliyor. Aynca Tayvan, Hong Kong ve Israil de birer fılmle temsil edilecek. Üçüncü dünya ülkeleri arasında Hindistan 5, Arjantin 4, Brezilya ve Çin 3'er fılmle, Kolombiya ve Küba 2'şer, Türkiye, Yeni Zelanda, Tunus, Meksika, Mali ve Endonezya da birer fılmle festivale katılıyor. Ingiltere ve ABD dışındaki Batı dünyası ülkelerinden Fransa ve Avustralya ll'er, Batı Almanya 9, Italya ve Japonya da 6'şar fılmini izleyicilere sunacak. Bu yılın yenilikleri Festival yönetmeni, "Guardian" gazetesi sinema eleştirmeni Derek Malcolm, 30. yılın yeniliklerini açıklarken özetle şunları KİM KÎME DUM DUMA BEHlç AK TÜRK aUĞJYLA Londra Ffbn FesttvaWnde yer alan "En Günter mtnff, bir böttmü glztt çekOenflbnin bir sahnestnde. söyledi: "Açıhş ve kapanış film» ya ve Kuzey trlanda çıkışlı fUmlerimiz dünya galasını yapacak ler sayıca çoğunlukta göriilmüür. Nicholas Röeg'in 'Castaway'i yor. Hint ve Latin Amerika sineve Ken Russel'ın 'Gothic'i ilk kez masına yine de diger festivallerLondra Film Festivali seyircisinin den daha fazla yer verdik. önüne çıkacaktır. Bu yıl aynca Önumüzdeki yıllarda Üçüncü festival gösterimlerini 11 sinema dünya filmlerine daha fazla salonuna yayarak daha çok sayı önem vermeye çahşacagız." da izleyicinin filmleri görmesini istedik. 30. yaşımızda bu kez InTürkiye ve Türkler giltere imzalı filmler ağırtıkta göLondra 30. Film Festivali'nde rüJebiMr. Ne var U, Gafler, Iskoç Alttakiler "in senaryo yazan Yer "TVrUerin yaşadığı yer". TürkIsveç 1985 yapımı Muammer Özer'in "Bir Avuç Cennet" adh filmi gösteriliyor. Tank Akan ve Hale Soygazi'nin başrolleri paylaştığı fıhn şimdiye kadar Göthenburg, Berlin, Antalya, Strasburg, Istanbul ve Cannes film festivailerinde gösterildi. lsveç"e yeni yerleşen bir Türk ailesinin sorunlannj işleyen fılm, Türklerin "Batı medeniyetine ekştirel bakışı" olarak değerlendiriliyor. Yurtdışmdaki Türkleri konu alan ikinci film ise Batı Alman gazeteci Günther VVallrafrın "En Alttakiler'1 başhğı Ue Türkçe olarak da yayımlanan romanının filmi. Şimdiye kadar Berlin, Strasbourg, Karlovy Vary, Toronto ve Cannes festivailerinde gösterilen fılm, V*Wlrafrm Türk işçisi kimliğinde Almanya'da karşılaştıfı ' giiçlükleh sergiliyor. Önemli bölümleri gizli, diğer bölümleri de son derece güç koşullar altında çekilen filmin yönetmeni Jörg Gfrörer ve senaryo yazarı Wallraff 17 kasun günü Londra'ya gelerek filmden sonra izleyicilerin sorularını yanıtlayacaklar. Londra Film Festivali'nde Turklerle ilgili son fılm ise Tevfik Başer'in "40 Metrekare Almanya"sı. Cannes, Locarno, Montreal, Toronto ve Chicago festivallerine katılmış olan film Batı Almanya'da bir Türk çiftin kendi aralarındaki ve "sanayi toplumu Ue olan" ilişki ve çelişkilerini irdeliyor. Yıhn son sinema festivali olması dolayısıyla "Festivaller Festivali" olarak adlandırılan Londra Film Festivali'nde bu yıl Venedik, Cannes, Berlin, Edinbourgh ve diğer önemli festivallerde ödül almış fılmlerin nerdeyse tümü programda yer alırken, CostaGavras'ın "Family Business" (Fransa,1986), Bertrand Tavernier'nin "Geceyansı Sulannda"sı (FransızAmerikan ortak yapımı, 1986), Luigi Comencini'nin "Tarih"i (ItalyanFransız ortak yapımı, 1986), Andrey Tarkovski'nin "Özveri'si (lsveçFransız ortak yapımı, 1986), Louis Malle'in "God's Country"si (ABD.1985), Ingmar Bergman'ın "Fanny Ue Alexander"ı (İsvec, 1986), Theo Angelopoulos'un "An Kovancısı" (YunanFransızltalyan ortak yapımı, 1986) da ilgiyle bekleniyor. "L. L I, ! ' r T * 7 * r I r~T T± ı ı ı .ı ı ı.ı, lrİTtrtt'T'r'Tr T I ^ PİKNÎK PtYALE MADRA SJNLAR BESİİM 4T1ŞLACIM HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN , 3'LDİ&İHU S\Bi 0EM Ö L E UİJİAGU nun KOMŞU Affit SE TÜ(? VÜMV/JM &Ö&ÖS BTfAZZ MİSİNİZ ? ETMEZSİhiİZ ?. VÜLLA, BAŞLADıM Bi fCERE; ^ E R A K ETSENİZ PE ETMESENİZ DE BU KONUfU LA7IM. YOK5A ' DEKJ OLUR.. UlfCAYEMİZiN 4 P I NE M\ *> f Andrty Ihrkovski'nin "OtverV adh flbni de fesüvalde yer ahyor. Yaşlandıkça Çehov'u daha çok seviyorum Sovyet yönetmen Vladimir Yefimoviç Heifets, Istanbul Şehir Tiyatrolarinda Çehov'un "Vişne BahçesV'ni sahneliyor. Halen Moskova Sanat Tiyatrosu'nda yönetmenlik yapan Heifets, Çehov'un zaman geçtikçe yaşamla ilgili daha çok şey söylediği inancında. Çehoy'u sonsuz. uçsuz bucaksız bir okyanusa benzetiyor. DİKMEN GÜRÜN UÇARER Vladimir Tfcfunoviç Heifets, Istanbul Şehir Tiyatrolan Harbiye bölümünde provalan süren "Vişne Bahçtıfııin coşkulu ve o denli de disiplinli yönetmeni. Aslında makine mühendisi olan Heifets, Moskova Devlet Tiyatro Sanatlan Yüksek Okulu Tiyatro Yönetmenligi Fakültesi mezunu. 19711986 yülan arasmda OstrovskTnin yuvası olarak bilinen Akademik Maly Tiyatrosu'nda rejisör olarak çahşmış. Pek çok klasik ve çagdaş yapıtın yönetmenliğini yapmıs. Ikrteayev, Goncarov, Gorki, ScUDer, Shakespeare, Bulgakov, GaUn ve tabü Çeho» yakından tanıdıgi yazarlardan bazılan. Sanatçı halen ünİQ Moskova Sanat Tiyatrosu'nda yönetmen olarak görev yapmakta ve aynı zamanda Devlet Tiyatro Sanatlan Yüksek Okulu doçenti olarak çakşmalanm yürütmekte. 1986'da Çekov'u bUm tçin klırikltjlnlıı ötesinde taşHfcjı ariam ae oiaMBr? HÖFETS Çok iyi bvr soru, çünkü ben oyuncularla ilk provaya hazırlainrken onlara hep bu soruyu yoneltirim. Neden Çehov"u 1986'da sahneye koymak gerekiyor? "Çebor 1986 yrfında 1936 yıbnm Çehov'undaıı •c balamdan aynta" diye soranm. Onlar bu soru ya şöyie cevap verirler: "Bfa Çebor'a klasik otarak u n t n a k M>nuriayız. Çebor f* anda btdnlc ya$ayuı biridir." Benim düşüncem de aynı. O, ölümünden ne kadar zaman geçerse geçsin ya da zaman geçtikçe bana daha çok ya. rarh. Çünkü zaman geçtikçe yaşam hakkında daha çok şey söyrüyor. Çünkü ben yaşlanıyorum, bu yaşamdan yavaş yavaş uzaklaşıyorum. Bu arada seviyorum, seviliyorura, benden sonra çocuklamn kalıyor, yeni bir dOzen sürilp gidiyor... Böylece ben aşk, gecmişle ilgi, gelecekle ilişki konulanru çözmüş olacağım. Genç kalmak Genç bir insanken bu konulan kesinlikle düsünmüyordum, hep Ueri atılırdım. Şimdi, çocuklanm ne olacak diye düşünüyonım, evim ne olacak diye düşünüyorum, bana ne olacak diye düşünüyonım. Bütün bunlan nasıl bir araya getirip düsünebUiriz. Ben sevme olanagını kaybetmemek istiyorum, genç olmak istiyorum. Ranevskaya da genç olmak istiyor. Ben şu anda kendimi Ranevskaya gabi hissediyorum. Aynı zamanda ben Pyotı gibiyim, hepsiyün. O bakımdan Çehov'u çok seviyorum. Bürün sanatçuar hiç unutmamahyız, bilmeyüiz ki, Çehov sonsuz, uçsuz bucaksız dipsiz bir okyanustur. Bu derinlige biraz erişebiliyorsak mutlu olmalıyız. Bu zor bir f^iıyn^ır O bakımdan kendimize güvenmemeli, sOrekli Çehov'u nasıl anlayacağımızı düşünmeliyiz. Çchov'da agaçlar devrilir "Vi»ne Bahcesl" bir dönemin kapmnışuu w yenl bir dtaemia İM«fau«ıcııu ıesmedi>or. Bu açıdaa balaMıtuMİa tiun kaıakterier defijtaııiertn simgesi olank yonunlanaUni HEİFETS Bu da çok dognı, yerinde sorulmuş bir soru. Çünkü bu soru Çehov dramaturjisinin özüne yönelik. Çehov bir dahi, özellikle de bir ozan. Dahi bir ozan. On sezgileri güçlü bir yazar. Burada da sezmişti olacaklan. Ashnda 20. yuzyılı sadece dört yıl yaşayabilmiştir. Ancak bu dört yıl içinde bir yüzyılı sonuna kadar hissetmis gibidir. Vişne ağaçlannın gövdelerine inen baltalar sonunda tüfek seslerine dönüşmüştür. Çehovda ağaçlar devrilir, devrilmektedir. Hemen bunun ardından milyonlarca insan yok olmuştur. Çehov'un kahramanlan gelmekte olan bir olay karsısında hemen devrilecek insanlar gibidir. Ranevskaya'run bir sozü var, "Sanki ev tepenize yıkılacakmıs gibi hissediyorum" diyor. Bu sözün ardında Çehov'un 20. yüzyıhn büyük bir felaket getirecegi sezgısi gizlidir. Bu bakımdan Çehov kahramanlan büyflk değişikliklerin simgesi gibidir. Çünkü insan yasamında sürekli degişimler vardır. Bütün bu değişiklikler insanın hayatında büyük izler bırakır ve peşinde acılar getirir. Bu acılar kolay çekilmez, iz bırakır giderler. Bir olayın gelmesi ve başka bir olayın onu izlemesi insan hayatında daima tragedya yaratır, ancak bu kaçınılmazdır. Gizem dolu ve ölümsüz ÇebOT'o Rus olmayan bir kadroyla yonımlamanııı getlnligi olgalar? HEuETS Kendimi mutlu bir insan sayıyorum, çünkü tiyatroda geçen yasamım boyunca dünyanın büyük yazarlanyla karşı kaisıya geldim. GoMoni'yi sahneye koyma şansına erdim. Tolstoy'u, Shakespeare'i, digerlerini ve tabü Çehov'u. Bu yazarlarla karşı karşıya gelmek benim sansımdı. Ancak, büyük yazarlarla, klasik yazarlarla karşılasmak sanki yüce dağlann donıklanyla karşılaşmak gibi. Bu dağ donıklanndan aynlırken yeniden tırmanışa geçmek için büyuk bir özlem duymaya başlanm. Bu anlamda Çehov en şaşutıcı, en hayranlık uyandıncı yazardır. Çünkü son prova biter biunez, "VijBe BabçesTnde oldugu gibi, hemen ertesi gün oyuna yeniden başlamak isterim. Çehov çok gizem dolu, ölümsüz bir yazar. Ben onun sonunun gelmeyeceği kanısındayım. Bu bakımdan beni daima cezbetmiş, sürüklemiştir peşinden. Yine mutluyum ki, Türkiye'ye geldim. Çehov'u burada sahneleme fırsatı elde ettim. Zaten Çehov sözünü duyar duymaz oneriyi kabul ettim. Şimdi Türk oyuncularla karşılasmaktan dolayı çok güzel, çok degişik izlenimlerim var. Bu caüşmanın nasıl sonuçlanacağını bihniyorum, ama anlıyorum ki büyük bir yarar oluşacak. Çehov sayesinde çok eski iki kültür karşı karşıya gelecek. Rus ve eski Türk kültürü. tki dil karşı karşıya geliyor, iki tarih yan yana geliyor. Bu beraberlikten, dediğim gibi sonuç ne olursa olsun, hem Türk tiyatrosu hem Rus tiyatrosu için büyük bir yarar sajUanacagı kanısındayım. Çehov için de yararlı olacak. Türk oyuncularla karşılaşmaktan, onlarla birlikte çahşmaktan dolayı belki daha da zenginleşecek. Eğer ben Çehov'un yüce dag doruklanna benzediğıni soylemişsem, bütün degişık uluslann insanlan da bu doruklara erişmeye çalışıyorlar. Bu da fevkalade güzel bir şey... Sovyet yönetmen Heifets'ten Çehov'un "Vişne Bahçesi" BilZGUNU ÇİZGİLİK KÂMtL MASARAC1 Satranç Olimpiyatı SovyeÜer aslarıyla katdıyor Gelecek ay Dubai'de düzenlenecek Satranç Olimpiyatı'na Sovyetler, aralarında Garri Kasparov ve Anatoli Karpov'un da bulunduğu bir ekiple katılıyor. MOSKOVA, (AP) Dünya Erkekler Satranç Şampiyonu Garri Kasparov Ue Dünya Kadınlar Satranç Şampiyonu Maya Çiburdanidze, gelecek ay Birleşik Arap Emirlikleri'nden Dubai'de düzenlenecek Dünya Satranç Olimpiyatı'nda Sovyet satranç takımlarının başında olacaklar. TASS Haber Ajansı'run verdiği bilgiye göre, So\7etler Birliği Dünya Satranç Olimpiyatı'na kadınlarda ve erkeklerde en güçlü ekipleriyle katılacak. Sovyetler Birliği erkekler satranç takımında Garri Kasparovun yanı sıra, bir süre önce Dünya Satranç Şampiyonluğu karşılaşmasında Kasparov'a yenilen eski şampiyon Anatoli Karpov da yer alacak. Sovyet ekibinin öteki oyuncuları ise Andrev Sokolov \P Artur Yusupov. öte yandan, Andrey Sokolov ile Anatoli Karpov yakında karşı karşıya gelecekler. Bu maçın galibi, gelecek yıl şampiyon Garri Kasparov'un karşısına çıkma hakkını elde edecek. Sovyet kadın satranç ekibinde ise bir süre önce Çiburdanidze'yle dunya şampiyonluğu maçı oynayan Yelena Ahmilovskaya'nın yanı sıra Nana Aleksandria ve Nona Gaprindaşvili yer alıyor. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMALGÖKHAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN BATIK GEMtLER IC/N.. 29Ekim 1919'Dfi BUGÜN, IN6lLTEK£§D€ yAY/HALAUANglg. OEIİ GİOE,HAROLO IV. UOeFOLK AOLI 8İR MÜHENOİç' TARAPIHDAU YAZILAN IL&İfJÇ Brf? MA&İLB ÇftTf. NORFOL/C, YAZISIUDA, BATIK GE/LMLeiSİN KOLAYCA S(J YÜZUMe ÇIKA/ZILABİLMESİ İÇ/N ÇEŞİrU ÇÖZÜMLBR. ONERİYOR.,gUULAR{ Ş£KİLLERLE AÇtKLIYOGOU. İÇLERİNDE EN OİKKfiTT ÇE/ceMİ OE, BAUK AOAMLAfS(yA OA ÖALGIÇIART) yAeoiM(YLA İÇİ HAl/A OOUJ BA(OMAtZ BA£U\NAŞAK <SeM'A/'M Sü YÜZİJNE ÇJtCAGfLMASf ÖNER/SİYDI ANCAtC, 5O Y/L SoN&4,gU MBTOPtA GEM/LE/Z ÇıicAI&LAeİlECE/CTfK. Resın>le.rde. ,ör*erınin nasıl gördluyor 50 YIL ONCE CUMHURİYET Bugun Cumhuriyetimiz 13 yaşım bitirip 14 yaşına girdi. Başımm çevirip arkamıza baktığımız zaman 13 senenin kısaak hayatına en az 130 yılın işlerini sığdtrdığımızı iftiharla görurüz. 29 Ekim 1936 daha kurtulmak mecburiyetinde kalacağı fena bir vaziyete düşmekten de ebediyen kurtarmıştır. Bu kutlu ve sevinçli bayram gününde, her Türk ilk vazifesi, Cumhuriyeti kuran BÜYÜK ATATÜRKün büyük adını minnetle anmaktır. 19361986 Gazetemiz, Büyük Şefe minnetlerini ve tebriklerini arzetmek suretile bu ödevini yaptıktan sonra başta Ismet tnönü olmak üzere Büyük önderin yakın mesai arkadaşlarmm ve bütün yurddaşlann milli bayramlanm kutlular. Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun Cumhuriyet rejiminin bütun öteki yılları gibi, 13 üncü senesi de büyük başanlarla doludur. Atatürk devri, Türkiye'nin ve TürklüğUn feyiz ve itila devridir. Büyük Şef, yurdu kurtardıktan sonra millete Cumhuriyet rejimini hediye etmekle Türkiyeyi bir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle