12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2EKİM 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 GÜLGEÇ YAYIN DÜNYASINDA SANAT EDEBtYAT HAYVANLAR İSMAİL Öküzleri tanrı sanmamak için Cörme Biçimleri / John Berger / Çeviren: Yurdanur Salman / Metis Yayınları / 160 Sayfa. AKŞİT GÖKTÜRK "Öküzlerle aslanlann eti olsa, Ueriyle resim yapabilseler, insanlar gibi sanat yapıtlan kurabiiseter, atlar tannlan at bicüninde çizerdi, öküzter öküz biçiminde, tannlann gövdderini de kendi degişik tiirlerinin görünüşttne benzetirlerdi" diyor D. H. Lawrence, ilkçağın bttyük doğa düşünürlerinden birini yankılayarak. tçinde bulunulan somut yaşama ortamının, bireyin yaratıcı imgelemi ile, biçim duygusunu nasıl koşullandırdığını dile getirir bu sözler. Her çağda, her toplumda, yaşamın somut gerçek akışı, nesnel konumlarla ilişküerin simgeleştirilmesi olan sanata da yön verir. Sanat yapıtının söylemi ile biçimlenişi konusunda, birtakım yerleşik çizgeler (şemalar) oluşur boylece. Çağlar boyu sanat, bu çizgelerin ırmağında yol alır. Kimi sanatçı ise, yerleşik söylem ile biçim duygusuna aykırılığıyla kazanır anlamını. Bir düzelti getirir var olan çizgelerin sanatta kullanılışına. Büyük, yeni, kalıcı sanat, bu davranışın ürünüdUr. Çığır açan bfiyük ustalar, bu davranıştadır. Sanatın genel olarak bütün akışı ile oluşumu, bu eytişimsel ilişkiyle açıklanır çoğunlukla. Sanata böyle bir yaklaşımın günümüzde en yetkili kuramcılarından biri ise "Art and Dlusion" (Sanat ile Yanılsama), "Norm and Form" (Ölçüt ile Biçim) gibi yapıtlanyla E H. Gombrichtir. John Berger'in "Gönne Mçimleri" de, görsel sanat geleneğinde yerleşik çizgeler, yaratıcı imgelem, kavrayan göz arasındaki bu tür bir etkileşimi örneklerle açıklamaya yönelik bir çalışma. Sanatsal imge "Gönne, konuşmadan önce gelmiştir" diye söze başlıyor Berger. Bu anlamda, dünyayı bulguTama yönlerinden birîdir görme. Sanatçı da dünyayı belli bir ydlda kavrar, sonra kendi görme biçimini imgeleştirerek kurar yapıtını. Zamanla, sanatsal imge, konu edindiği somut nesne ya da durumdan daha kalıcı olur. Sanatsal imge, bu yönüyle bir belge, bir tarih kanıtı olmanın ötesinde, bir bilinç durumunun yansunasıdır bize, bir başka bilincin alımlamasına. Tarih ise bizim şimdiki bilincimizle, geçmiş arasındakı köprüyü kurar: Bir eskiler pazan değil, "eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip çıkarttıgımız bir sonuçlar kuyusudur" (s. 11). Görsel sanatlar açısından bu durum, geçmişin yapıtlarını oluşturan çizgelerin, bugUnün sanatsal davranışında da uzantılanyla sürmesidir. Sözgelişi, Yeniden Doğuş (Rönesans) çağından bu yana, Batılı resimde görme biçimini yönlendiren etken, perspektiftir. Perspektifın kınldığı durumlarda bile, bu etken bir karşıtlık ilişkisinden dolayı gene anlamını konır. Nitekim izlenimciler ile kübistlerin resimleri, tek bir bakış açısından kavranmış görüntülerin dile getirilişi olmaktan uzaktır. Bununla birlikte bu resimler, perspektif geleneğine getirdikleri düzeltilerle anlamlıdır. Günümüzdeki çoğaltım olanaklarıyla, geçmişin o dokunulmaz sanat yapıtları, müze kılavuzlannda, renkli basdmış kitaplarda, dergilerde herkese ulaşmaya başlar. Ne var ki bu çoğalma, o eski yapıtlardaki bakış ile onlardaki yaşama biçinıinin güçlenerek sürmesine de yol açar bir bakıma. Çoğaltımda, geçmişle olan ilişkimizin canlı bir etkileşimle sunulması yerine, geçmişin örnekleri putlaştınlır, kitleler gözünde dokunulmaz yücelikıe yerlere oturtulur. Kalıplaşmış görme biçimi Geçmişin sanatında, ilginç görme biçimlerinden biri, Batılı önemli komutan, bir politikacı, bir ulusal kahraman, bu tür görüntülerin televizyondaki örneklerini andıran, çahmh politikacı, komutan, kahraman imgesine dönüşür çıkar. On dokuzuncu yüzyılda William Blake, belki bundan dolayı kaçar yağlıboya resim yapmaktan, insan gövdelerini maddesel yoğunluktan soyutlayarak, nesneye indirgenemeyecek bir saydamlıkta çizer. Çünkü kalıplaşmış bir görme biçiminin ürünü olan resimler, insanm imgelemini uyarmadıklan için etkisizdirler, özleneni, yepyeni bir yaşantıyı degil, yaşanmışı dile getirirler. Batının resim geleneğinde birçok ünlü usta, bu yerleşik çizgelere aykınlığıyla anlam kazanır. gin duyacaktır kendini, reklam izleyicisi sözde. Başkalannca kıskanılacaktır! Satın alabildiği şeylerden dolayı kıskanılmak da, çok okşayıcı bir duygudur bir sürü sıradan kimse için. Yanılsamalar dünyası Bu noktada, zenginlik, güçlülük, mutluluk gibi yanılsamalann uyandırılması için reklam dili Batılı yağlıboya resim geleneğinin belli çizgilerini sürdürür. Sık sık bir klasik yonıu, bir ünlü resim, bir reklam görüntüsUnde de yankılanır. Bir araba sürücüsü, ünlü bir tablodaki şövalye gibi sunulur, Leonardo'nun çizimleri bir tükenmez kalem reklamının art alanını oluşturabilir. Her şey kalıplaştırılmış, imgelem dondurulmuştur: Bir Akdeniz görüntüsü özlem demektir sözgelişi, kadın bacağı cmsellik, kucaklaşma mutluluk, ağzı köpüklü gazoz şişesi serınlik ile coşku vb. anlamındadır. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK Mıhayet, bizım olke. buzı ! ft.endı ıç d i ğ y başladı. John Berger, reklamın yarattığı görme biçimini, Avrupalı büyük sanat geleneğinin can çekişmesi sayar. Para güçlülüğüne dayanan bir lüketme duygusuyla, yapmacık cinsellikle yaratılan PİKNİK PtYALE MADRA yanılsamalar dünyasında herkes sözde özde duyar &U6ÜN 6EÇMİŞ kendini. Böylece &10. OUNÜt. Mıv'ız. tüketim, büyük bir usîalıkla demokrasinin yerine geçer. Bu aşamada John Berger, reklamın yarattığı gorme biçimini, Avrupalı buyük sanat geleneğinin can çekişmesi sayar. Para güçlülüğüne dayanan bir harcama, tüketme tutkusuyla, yapmacık cinsellikle, yapay çekicilik özlemiyle yaratılan yanılsamalar dünyasında, herkes sözde özgür MADDESEL YOĞUMVKTAN SOYUTLAYARAK 19. yüzyıl duyar kendini. Böylece, tüketim da William Blake, insan gövdelerini maddesel yoğunluktan soyut buyük bir ustalıkla demokrasinin layarak, nesneye indirgenemeyecek bir saydamlıkta çizer. Çünku ka yerine geçer. Çünkü güzel bir hplasmıs bir görme biçiminin ürünü olan resimler, yepyeni bir ya yaşamın gerçekleştirebileceği dünyayı çizer reklam dili; hep ayşantıyı değil, yaşanmışı dile getirir. nı kahp imgelerle, insanoğlunun bütün güzelliklerini, kendi yoz resimlerde, kadın çıplaklığının, Hollandalı Ruisdael ile Hobbesöylemine dönüşturerek. ma'nın hiç kimsenin sahibi olseyirlik bir mal gibi, edilgince, erkek gözleri önüne sergilenmesi raadığı alabildiğine sonsuz bir Bu sorunlar ekseninde sürükdir. Sergilenen güzelliğin, karşı gökten, denizden, kırlardan olulüyor okuru "Görme Biçimleri." lıklı bir ilişki olması gereken sev şan açık hava resimleri, Franz Yedi bölümlük yapıtın dört bögi ya da sevişme gibi edimlerden Hals'ın Rembrandt'ın yerleşik lümu sözcuklerle resimlerden, üç hiç payı yoktur. Öte yandan, gelenekten çok, gündelik yaşamı, bölümü ise yalnız örnek resim15001900 arası, yağlıboya resim bayağı yaşamı konu edinen relerden oluşuyor. "Bu kitabı tade dile gejen konu ise, mal, simleri, büyük sanatçmın, domamlamayı okuru D kendisine mülk, zenginlik, sahip olunma nuklaşmış geleneksel çizgeye aybırakıyonız" (s. 160) diyen son ya değer şeyler dünyasıdır. Yağ kınlığına örnektir. Bu aykırılıktumce, gerçekte okuru bir uretilıboya resmin söylemi bu zengin la birer düzelti getirir bu sanat ci düşunceler yumağının eşiğinliğin bütün parlaklığı, dokunu çılar görme biçimine. de bırakıyor. labilirliği, katılığı ile dile getirilBununla birlikte, geleneğin kaOlanaklann elverdiğince guzel mesine elverişlidir. Bu süreç için lıpları, tek yönlü kısır bir etkiy basılmış bir kitap "Görme Bide, hayvan resimleri, doğa, ölü le bugün de sürer yaşamımızda: çimleri." Yurdanur Salman'ın usdoğa, mitologya sahneleri bile, Her birimizi kuşatan yüzlerce ta işi çevirisi de, yapıtın değerihep o zenginliğin, sahip olunan binlerce reklamla. Bu kez, gerçek ne yaraşır güzellikte. Yalnız saşeylerin, soylulann töresi teme bir zenginlik gösterisi bile değil, natla değil, yaşamın kendisiyle lindeki klasik değerlerin yansı alıcıda uyandırılacak bir zengin de doğrudan ya da dolaylı ilgimasıdır ancak. Gene bu süreç lik yanılsamasıdır amaçlanan. Şu lenen herkesin okuması gereken içinde, portreler gitgide bireysel kremi, bu çamaşır tozunu, o si bir kitap. Öküzleri Tanrı sanmalikten uzaklaşarak kalıplaşır. Bir garayı, şu makineyi alınca, zen mak için! ALTlfj\ ( uAM OMÛtt. &ÛVU HAL. J lOZU GAZETECİ NECDET ŞEJV DlH eECENİN 0 5MTfNDE " ALİ gı&t damkjrda bocalarda Seke seke bıt/şik apartrnontara geçen, ordan da ballcon marüivı vs. aşbğya )r\sn Muiogu, sokağa çıktîğı anda Bizimki 5onk:ı tüm olup bıtcnlarekzn habcrsizrniş gibi sap sop çevresım bokındı, sonra scslnın < n yu/nuşoic z tsylOSordu ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI m ^5TALyp . <ı£M BlR KEL AMAUZl ?İİKuU>JİS'tSİ YAYEV RAPORU altbaşhğından da anlaşılacağı gibi, Yalçm Küçiik'un "Kiıfiir Romanlan" adlı kitabında öne sürdüğü savları yanıtlıyor. Alatlı, kitabının başında, bu çalışmaESKİ DESENLER ya üç nedenle "katlandıgını" Yazan: Burhan Gunel/ Kerem vurguluyor. Birincisi, Küçiik'un Yayınları/ 356 sayfa. kitabında genç bir yazarın yapı"Eski Desenler", "Acının As tını var olanı yok, yok olanı var kerieri"yle 1981 Mehmet Ali ederek anlatması ve bunun bilim Yalçm Roman Ödülü'niı, "Ka ahlakı adına derin endişeler lanlar ve Gidenler'Me yine aynı uyandırması. tkincisi, Alatlı'nın ödülü, "Başka Bir Yaz" ile 1981 Türkiye'nin bir cinnet geçirdiğiTürk Dil Kurumu Öykü Ödülü' ne inanması ve bu cinnetin hernü alan Burhan Günel'in yeni kesçe çözümlenmesi gerektiğini "Son romanı. "Doğal cinselliğin, son düşünrnesi. ÜçüncUsU, Alatlı'ya w ı w i i u Jda. i>ilfvtll3|İNefesim", radan oluşturulmuş kurumlaş göre, istibdat yalnızca bilinen salt bir sine malar nedeniyle dar çerçevelere kurumlann tekelinde değil. Alatma adamı sıkıştınidığı. buna karşılık çar lı Türk düşünce yaşamı ve edenın özyaşa pık cinselliğin alkışlandığı gunii biyatını vesayetleri altında möyküsü de mttz toplumunda erdemle tutmaya çalışan bütün müstebitğil. Bunuel, erdemsiztiğin yer değiştirişi" an lere karşı çıkılması gerektiğini I nefis anek latılıyor "Eski Desenler"de. savunuyor. dotlarla bezediği kitabında A YDIN DESPOTİZMİ Ispanya'yı, 1930'lann Paris'ini, Yazan: Alev Alatlı/ Kitap Der ALEVİN VE ACININ İÇİNDEN Ispanya Iç Savaşı'nı, gerçeküstü gisi Yayınları / 117 sayfa. Yazan: Işıl Özgentürk/ Say Kicülük ve gerçeküstücüleri, Amerika ve Meksika'yı, duşlerini, Alev Alatlı, "Aydın Despotiz tap Pazarlama/ 191 sayfa. aşklannı dile getiriyor. Ama mi"nde, kitabının "Bir Örnek, Yalçın Küçuk ve Gece Dersleri" Işıl Özgentürk, 19771984 aıasında Cumhuriyet Gazetesi'nde CUMHURİYET KÎIAP KULÜBİPNDEN HABERLER yayımlanan "Mapustaki", "Üniversiteliler Neler Anlatır", "Bir Almanya AYEN EN ÇOK SATAN ÇOCUK KİTAPLARI Türküsü". CVi,t:Vll.RK "Guney Doğu: 3.9.19861.10.1986 Uzak, Yalnız" MEVÎNVF, Sw Kod lOtatın »dı^aıan Ryatı V e"Kadınlan1 097294 Yıaırtadan Çıkaa Öğretmen/Muzaffer İzgu400 mız" adlı hikâ2 022 224 SevMı MuVNazM Hlkmet 420ye röportajlan3 021245 GÜMpiı Nofçaîcal/fikâ Tamet 550I nı "Alevin ve 4 002 258 tartı MkNM StMUAzlz Hesin 750Acının tçin5 152 272 U ç l k Pran «e Sokak Çoa4<ı/M.Twain 450I den" adlı ki6 044 081 Acalp BHnMceter/Azb Karadeniz 220tapta bir araya 7 097.283 Bölbul DMukyMazatter Izgu 400| getirdi. Işıl Öz8 021.110 Odttseya/H««em 800gentürk, "Ta9 021.103 Mçacdctan Kar Ya«ar/Erdal ftz 600nık olduğum 10 021138 GiMiren Uçwtna/Muaffer İzgu 450hikâyeler" diye tanımladığı yaHAFDUira KtnPtABI zılarında bir tür Türkiye yolcuBu hafta çıkan yeni kitapıar ile yeniden basımı yapılanları kod ve fiyatlarıyla sunuyoluğuna çıkarıyor okurları. "Birruz: likte olmayı sevdigi insanlar'Ma 292.001 Mtaencefc öykamilchael Ende/Çocuk 3150buluşturuyor onları. Mapusha011.025 Sm Ncfcsimn. B«ınu«(/Anı 1750077043 D ^ M m ı ş Cocuja Mektuı/Ortana FalladfÇev.: Pınaı Kur/Z. basım ne avlularından gurbet ellere, 630kadınlarımıza kadar uzaııan bir 0030S4 fenl Itot Usulu Şofftr Utabı/Haz.: Semlh Alınmaz 1375yolculuk, "alevin ve acının SON NEFESİM Yazan: Luis Bunuel/ Çeviren: llkay Kurdak / Afa Yayınları / 328 sayfa "Ben bir yaan adamı degilim. Uzun söyleşilerden sonra, ona anlatüğım her şeye sadık kaiarak JeanClaude Carriere bu kitabı yazmama yardımcı oldu" diyor ünlü fılm yönetmeni Luis Bunuel, öz• yaşamöykü| sünün başınBunuel'in yapıtlarına yaklaşımındaki zekâ ve duyarlık, yaşama yaklaşışında da aynı zenginlikle gözler önüne seriliyor. içinden" geçilerek yapılan zorlu bir yolculuk... KÜFÜR ROMANLARI Yazan: Yalçın Küçük/ Tekin Yayınları/ 160 sayfa. Yalçın Küçük, yayımlanışından bu yana çok tartışılan kitabında, 12 Eylül sonrası ortaya çıkan edebryata ve bu edebiyatın ürünlerine sert bir eleştiri yöneltiyor. Küçük, bu dönemde "yeni roman" ve "yeni romancı" kavramlarının ortaya atıldığını öne sürerek, "Eski romaneıların eksikleri neydi ve bunlara ne tür eleştiri yöneltildi? Yeni romancılar ne getiriyorlar? Yoksa 'yeni' roman gerekçesi altında bir ters bakış ve estetik mi ileri süriilmek isteniyor; neden bu kadar tepkisiz karşüanıyor?" sorularına yanıtlar getirmeyi amaçlıyor. Kendince bir "eylülist yazıcılık" kategorisi geliştirerek, öncelikle Latife Tekin ve Ahmet Altan'ın romanlarını ele alıyor. YETER Erdal Sumengen'in şiirlerı/95 s "Yeter", çeşitli dergi ve gazetelerde şiirleri yayımlanan Erds! Sumengen'in "Umut Çiçeği"nden sonra ikinci kitabı. Ikinci kitabında toplumsal içeriğin ilkine oranla daha ağır bastığı Sumengen, 1950 Develi doğumlu. Pertevniyal Lisesi'ni bitirdikten sonra Siyasal Bilgiler Yüksek Okulu'nda okudu. Lise yıllannda amatörce başlayan şiir tutkunluğu, daha sonraki yıllarda içtenlikli bir uğraşa dönüştü. Sumengen'in şiiri, halk şiirine çok yakın: "Diyar, diyar Anadolum der Yunus / Nerelisin, nerde kaldın er Yunus / Bekler öziin. al dasazın el Yunus / Yolum olsun, senin yolun Pir Yunus." "Dermanım yok derde deva kalmaya / Malım mülküm yok ki benim satmaya / Alamadım bir post bile dünyada / Kara toprak başım koyup yatmaya." AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN TARİHTE BUGUN MÜMTAZAHIKAN 2Ekim 19Oİ'TE BU6ÜN,UNLU INGILIZ yAZARI GgAHAM QZ£EIOE 0O6DU. GKBeHE, PGoei£MÜ &İR ÇOOJKUiK 6EÇ.İR£C£K, SIK. SIK OKULOAN KAÇACAK, PSllcOlOĞLA&l yCLLAUACA/cne.OAHASt, 1617 YAÇLAR.IUDA, TAn eAUCAYLA "RU£ eULET/ OYMIYACAICrrf5.!. 19Z&'M KATOUK MEZH£BİUE £/£AA££İ, YAÇAMINOA OOKIÜM MOCmsl OLACAICj gUHU, 8AS/AIPA VET CVff'fLERİUDE ÇAUÇMASI iZÜYeCEKTİIZ. yAPrTZAR.1NlhJ S'/e KtSMt "EGLENDİIZlCl" MİTEUtCTE ; Dİ6BR L£JS/ lS& GREEHS'İN 7A0Z/M /4GI&LIKLI ŞEKİL.~ DE MISSE7T7SEN IZOMAAJLAJZ OLACAKT/fŞ. BU itiNCi BOLÜMÛ ; TANIZJifJSAU UYUŞMAZUGltJlj SUÇ CS2A, V'CDAMSOIZUhiSUZLUIC GİBİ KAVSAMLARl (RPELEYEkl JHSAHtN İÇ DÜUVASiHOAKiSAI2SMT1LARJ IÇLBYEM KİTAPLAfZ OLUÇTU&ACAKnfZ.. GRAUAM GREENE 50 YIL ONCE CUMHURİYET Sancak Türklerinin protestosu lelgrafta hulaseten şöyle denilmektedir: "Muhtariyet için on beş Antakya 1 (Hususij Sancak yıldanberi sürup giden Tıirkleri Suriye mebusan feryadımız dinlenmedi. intihabına iştirak etmemek Haklarımıza hürmet kararını vermişlerdir. Sancak edilmesini hakkın bütün halk mümessillerinin şkuvvetile bekliyor, imzalarile Suriye fevkalade sancağımızın bir süru gibi komiserine çekilen bir Suriyeliierin idaresine 2 Ekim 1936 verilmesi teşebbüsünu şiddetle protesto ediyoruz. Bu protestomuzun Türkiye, Fransa ve Milletler Cemiyetine bildirilmesini diliyoruz." 19361986 Sirkeci vapurlan Lirnan idaresi Sirkeci nhtımmda yeni bir tecrübeye girişmiştir. Sirkeci nhtımma vapurlar şimdiye kadar kıçtan yanaşırken, şimdi yandan yanaşmağa başlamışlardır. İktisad Vekaleü müşaviri Fon der Porten bu şeklin ne dereceye kadar muvafık ve faydalı olduğunu tetkik etmektedir. Tecrübelerin neticesine göre kati karar verilecektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle