23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
P durulmuyor fı 1. Sayfada) î önce aynlan milletvein çağrılmasını da r. ı bir hava içinde geçen ; da sürecek olan SHP Grup Toplantısı'nda dün şmayı Samsun Milletveian AJlay yaptı. Altay, lirlemesinin sağhklı olı bildirerek, sonucu hearak niteledi. Partigrup in yeterli olmadığım, gekez tarafından seçım il»örevlendirilen koordinagörevlerini yapmadıklaliren Altay, şöyle dedi: ııt zaman zaman parasızen de keadi iç çekişmelebaşanya ulaşaraadı. Az ı HPSODEP çekişmesi •niyor. Parti disiplini oliçin herkes kendi hakkııaya kalkıyor. niizdeki dönem için DSP uran kırana mücadeleye , ya da DSP'nin dışlayaığı kadrolara genel merer verilmeli. Sayın Genel ı, Eeevü'in toplumu elkiiçin ne yaptığına dikkat onlan uyguUrnalı". eydoğu Anadolu'daki yon ile ilgili açıklamaları yle Genel Başkan Yardım•fik Çavdar'ın cezalandıını da isteyen Altay'dan >öz alan Tokat Milletvekir Özcan partide henüz bir»in olmadığım bildirerek, nerkezden başlayarak bürgütler için, "bir neşter ıvonu'' yapılmasını istedi. ınlar SHP'de" suçlamasıh gösterecek tavırlar ortaıduğunu, SODEP zihniye;enel merkezde kangren bir e sürdüğünü bildiren özBu zihniyet kişisel kin ve a dönüşmüş durumda" de:can, hiziplerin, örgütü ve merkezi parsellediğini öne k, "Bunlar İnönü'ye de bu nedenle ders olsun diğanüstü kongreye gidersek biiyttk bir sürprizle aşabiliriz" diye konuştu. ver Özcan, genel merkezde >na çıkanlann, "burası EP" dediklerini, "Giirkan artiyi sabote ediyor" diye şan parti yöneticileri olduda bildirdi. Özcan, şunları di: *neJ merkezde sol tekekiliği TI. Bunların ayakları yere ııyor. Genel merkezde iiç hiar, birbirierini yiyoriar. Şimgenel sekreleri yeme çabaları göriiliirse şaşmamalıdır. tl başkanlannın yansı genel merkeze karşı. tstanbul kongresinde DİSK'i arkasına alıp sonuca varmak isteyenleri gördük. Bu, oy kaybettirdi. Grup örgüt kaynaşması tamamlanamadı". tstanbul Milletvekili tbrahim Ural ise özellikle eski Genel Başkan Aydın Guven Gürkan'ı eleştirerek, DSP ile birleşeceğiz diye HP yönetimini ele geçirenlerin SODEP ile birleştiklerini kaydederek, "Parti bu ahlakî zaafı taşıyamadı. Gürkan yönetiminde parti ikiye böliindü ve küçüldü" dedi. Gürkan'ın seçim propagandası süresince Genel Başkan Erdal Inönü'nün yanında yer almasının, örgiitte ve vatandaşlarda tereddüt uyandırdığını bildiren Ural, tnönü'ye dönerek, "Gürkan 1 Mayıs konuşması ile bir mesaj verdi. Ama bu kötii bir mesajdı. Ancak siz bir mesaj veremediniz" diye konuştu. Ural, parti içinde Marx'a saygı duymayan sosyal demokrat olmaz diyenier bulunduğunu bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hiçbir kehaneti gerçeUeşmeyen birine niye saygı duyayım? 1402'den, işkenceden yola çıkıp konseye Evren'e uzanmak niye? Herkesin elini kolunu sallayarak partiye girmesine seyirci kaldık. (çimizde sivri konuşanlar var, grup yöneticfleri de birleştirici olmamıştır. Grup yönetimi dahil örgüt ve genel tnerkez revize edilmelidir" Grupta milletvekilleri, genel merkezde HPSODEP ayrımı yapıldığmı öne sürüp MKYK'nin istifasını isterken, genel merkez yöneticileri bu suçlamalara karşı çıktılar. Adana Miiktvekili ve Genel Sekreter Yardımcısı Cüneyl Canver milletvekili bir genel merkez yöneticisi oîarak böyle bir ayrıma tanık olmadığım bildirerek, "Böyle bir davrantş olsa olsa milletvekillerinin kendi şahsiyetinden kaynaklanır" dedi. Canver, MKYK'nin istifası ile ilgili isteklerin yersiz olduğunu, ancak partinin yararı için gerekirse istifa etmekten kaçınmayacaklarını söyledi. SHP eski Genel Şekreteri Mustafa Timisi de seçimde alınan sonuçlann başansızlık olmadığım bildirerek, konunuıı grupta gereğinden fazla büyütüldüğünü söyledi. SHP grup toplantısına bugün yapılacak konuşmalarla devam edilecek. Uzai: uevıeı (Baştarafı 1. Sayfada) yoruz. Devletin vazifesi herkese iş temin etmek değildir. İşi, kişi kendisi yaratır. Becerikli ve kabiliyetli insanın kendisinin yaratacağı imkâniar vardır. Devletin yapacağı, genelde sLstemi iyi, dengeli ve hatasız götürraek, makro seviyede dttzenli götürmektir. Böyle olunca, beceri göstenniş insanlar muhakkak kı yeni iş sahalannı çok daha rahatbkla açartar" şeklinde konuştu. • özal, gençlere de hitap ederek, huzurlu ve sükun içinde bir öğrenim yılı geçirmelerini diledi ve üniversitelere bu yıl aynlacak ödeneğin 3 misli arttırılacağı müjdesini verdi. Özal, "Sizlere sağlanan bu imkânlardan. gençliğin yüzde 90'ı yararlanamıyor. Onlara da bu tmkânın tanınması için çok çalışın ve okullarınızı bir an once, kalmadan, zamanında bitirin" dedi. UĞUR MUMCU (Baştarafı /. Sayfada) "Man/saya ra/cs" Pakdemirli'nin oy uğruna traktör üzerinde yaptığı "oryantal raks" değil de nedir peki? Raks, "Raks Elektronik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirkatf"nin kısaltılmış adıdır. Bu şirketin ortakları ile Pakdemirlinin "Mistaş" adlı şirketinin ortakları da aynı insanlardır. işin itginç yanı bu iki şirket de aynı adrestedir. ANAP Izmir II Başkanlığı da Pakdemirli'nin ortağı olduğu "Mistaş" şirketinin eski adresindedir "Raics" ve"M/sfaş" ile ayni adresteki 'Tetop/asr adlı şirketlerin ortakları da Pakdemirli dışında aynı kişilerdir. Bu "Tekoplasf şirketinin yurtdışında "Raks marka" vantilatör satacağım diye, DPT Teşvik ve Uygulama Dairesi Başkanlığı'ndan "teşvik belgesi" aldıktan sonra, bu vantilatörleri iç piyasaya sürdüklerini, bu yüzden açılan davanın da çıkanlan bir yasa ile ortadan katdmldığını daha önce yazmıştım. Bugünkü konu daha da ilginçtir. unceki günkü Resmi Gazete'nin 30'uncu sayfasında Raks grubuna bağlı "Raks Elektromekanik San. ve Tıcamt Şirkati"ne 980 milyon ve "Raks Elektronik San. ve Ticaret Şirketi'nG 40 milyarlık yatırım için DPT Teşvik ve Uygulama Dairesi Başkanhğı'nca ">bn/ teşvik belgeleri" verildiği yazılıdır. Bu 40 milyarlık yatırım için geçen nisan ayında verilen bu teşvikler seçimlerden sonra Resmi Gazete'de bir "teseffi mükafatı" gibi yayımlanmıştır. Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi I Bir baş çevirmesi ile bakar öldürür gibi... Raks'ın hızı böyle işte... Pakdemirli, DPT Teşvik ve Uygulama Dairesi Başkam olduğu günlerde bu şirketlere turlü olanaklar sağlar; şirket bu olanaklarla büyür; bu arada "12 £yfü/pasa/ar>"ndan Ragıp Uluğbay da şirket yönetimine gelir ve Pakdemirli'nin etki ve denetimindeki DPT, Raks'a biri 980 milyon; öteki de 40 milyarlık yatırımlar için yeni olanaklar sağlar. Özal, "Ege MetalSanayii ve TicaretŞirketi"r\<ie Pakdemirli ile ortak; Pakdemirli, "Raks" şirket ortaklan ile "Mistaş" adlı şirkette ortak, emekli Orgeneral Ragıp Uluğbay da Raks yönetiminde!.. Eh, bundan ötesi can sağlığıdır. Bu "can sağlığı", Pakdemirli'nin gider ayak Raks şirketlerine sağladığı biri 980 milyon, ötekisi de 40 milyarlık yatırımlar için sağtanan teşvikler ile sürmektedir. Bu iki şirket 12'şer milyon ses ve gorüntü kaseti üretecekmiş, toplam 24 milyon kaset! Siyasi Partiler Yasası, partilere yapılacak yardımı 5 milyon TL. ile sınırlamıştır. ANAP'ın seçim propagandalanna Raks şirketinden kaç milyonluk kaset yardımı yapıimıştır? Size ne btze ne? Liberal düzenimiz tıkır tıkır işliyor Bu liberal düzende bürokratların etkisi azaldığı için "baş bürokrat Pakdemirli" bu şirketlere 40 milyarlık yatırım tesyikleri sağlıyor! Bunun için 23 milyon dolarlık "dcviz tahsisi" yapılıyor. Yine bunun içjndir ki, "eski Marksist ve yeni liberal yazariar" bu düzeni destekleyip alkışlıyor. Zil, şal ve gül. Bu bahçedfi rakstn bütün hızı I Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı... Bu "Rafrs'ia insanlar daha hızlı; daha hızlı dönüyor... Pakdemirli iledönüyor, Özal ile dönüyor, "12 Eylül paşalarından Uluğbay" ile dönüyor. Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi I Bir baş çevirmesi ile bakar öldürür gibi... Özgürlük üzerine örtülen şallar. Kimler için çalındığt bilinmeyen ziller... Ve yerlerde sürünen o bağımsızlık gülleri ile bu liberal bahçedeki "hoiding raksı" elbet bir gün son bulacak. Bakalım ne zaman? Ne zaman? DUÜA \ 7 KLTLAD1 tstanbul ÜnhersitesVnin 19861987öğretim yılı açıtış töreninde YÖK Baskanı Ihsan Doğramaa ve ANAP'm çiçeği burnunda tstanbul milletvekili HüsnüDoğan yan yana oturdular. Doğramaa, yerini alırken Doğan'ı da kutladı. (Fotoğraf: KVBİLAY TÜNTÜL) Çay ve fındık (Baştarafı 1. Sayfada) tansiyeli 200 milyarı aşıyor. Radyasyon olayı nedeni ile özel sektöre satış yapamayan. saüşlan tamaroen Fiskobirlik'e bağlanan fındık üreticisine ne zaman ödeme yapılacağı konusunda henüz hiçbir bilgi yok. Bu yüın Ureülen cayının ^o 8ffini satmış olan, ancak üriln bedeiinin bugüne kadar "o 30 kadanru alabilen çay ürtticisi de aynı şekilde para sıkımısına boğulmuş durumda. Yıi sonu hesaplan ile 27,5 milyar kârâ gectiği halde, yıl sonu kân Harine'ye devredilen ve bu yılın çayından elde ettiği gelirle Oreticiden aldığı çayın parasını ödemek durumunda bırakılan ÇayKur, para sıkmtısı içinde Son IS gün içinde yapabildiği ödeme 12 milyan geçmedi. Bugüne kadar yapabildiği toplam ödeme de 53 milyar civarında. İlk ödemelerın önemli bölumü zırai vcrgi ve avans olarak verilmiş gübre paralan için üreticiden önceden kesildiginden, üreticiye yapılan gerçek ödsme 30 milyarı aşamadı. Ürettiği çayı sattıkça daha önce satın almış oldu|u çayın parasını ödeyen ÇayKur'un, bu ay işletme veıgisi ve sigorta primleri ödemelcri ile de karşı karsıya kaldığından, üreticiye para Odemesı hemen hemen durmuş oldu. Parça parça ödemelerde bir canlanmanın ı ncak ekim 15'ten sonra başlayabileceii, bu arada tek tarım ürünü olarak çaya bağlannıış Doğu Karadeniz üreticisinin aşırı para sıkıntısı içine düştüğü bildiriliyor. Doğramacı: Her çeşit özgürltik üniversitede Türkiye'deki 28 üniversiteden 9'unda 198687 öğretim yılına dünden iübaren törenlerle başlandı. İstanbul Üniversitesi'ndeki törende bir konuşma yapan YÖK Başkam Prof. Dr. îhsan Doğramacı, "üniversitede tembellik özgürlüğü dışında her türlü özgürlüğün sınırsız olduğunu" söyledi, "öğrenci haylazdır, evinde çahşmamıştır" çağının kapandığını öne sürdü. Haber Merkezi Türkiye'deki 28 üniversiteden 9'unda 198687 öğretim yılına dünden itibaren törenlerle başlandı. taı.'nbul'daki törende bir konuşma yapan YÖK Başkam Prof. Dr. thsan Doğramacı, "Üniversilelerde lembellik özgürlüğü dışında her türlü özgürlüğün sınırsız olduğunu" öne sürerek, "öğrenci haylazdır evinde çalışmamıştır" çağının da kapandığını, sistemin artık "senlez yapma sistemi" olduğunu söyledi. Öğretim yılına başlanması nedeniyle l.Ü. Fen Fakültesi'nde düzenlenen törene, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanı ve yeni Milletvekili Hüsnii Doğan'la birlikte katılan Prof. İhsan Doğramacı, Türkiye'de iki üç yıla kadar Universite sınav sisteminin değiştirilerek başta ABD olmak üzere bazı ülkelerde olduğu gibi kaynaklar açık olarak sınav yapılabileceğini söyledi. Prof. Doğramacı, 2547 sayılı yasayla yapılan YÖK reformunun canlı bir reform olduğunu savunduğu konuşmasında, bunun sürekli değişebileceğini, Türkiye'deki öğrenciöğretim üyesi oranınm hiç de parlak olmadığım, alınan önlemlerle bu açığın kapaıılacağını söyledi. Hafızada duran bilgilerin bir süre sonra unutulabileceğini anlatan Doğramacı, sınav sisteminde yapılacak değişikliklere de değinerek, "Bugün artık sistem sentez yapma sistemidir. Sorunlara çözüm aramaktır. Eğer başan eksikse düzeltmek, öğretim üyesinin niteliğini düzeltmek, orta öğretime bazı düzenlemeler getirmektir" şeklinde konuştu. Tarım Orman ve KöyişleTİ Bakanı Hüsnü Doğan da, "Ansikktpedileri kafalara dolduracağımıza, analitik düşünen insanlar yetiştirmek zorundayız" şeklindeki konuşmasında, teknolojik gelişmelere ayak uydurabilmek için hükümet olarak bazı önlemler aldıklannı, bunun başında daha önce hiç uygulanmayan araştırma fonlarının tahsisinin geldiğini belirtti. Açılış töreninde 25 sayfalık bir konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Cem'i Demirogtu ise eğitimde görülen kusurların, artan öğrenci sayısı karşısında var olan öğretim üyesi sayışında ve yenilerinin yetiştirilmesindeki güçlüklerden kaynaklandığını söyledi. ANKARA ÜNtVERStTESl Ankara Üniversitesi'nin yeni öğretim yılına başlaması nedeniyle düzenlenen törende konuşan Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tarık Somer, araştırma görevlilerinin "diişük maaşla ilim yapmalannın nıümkün olmadığım" söyledi. Başbakan Turgut Özal ve TBMM Başkam Necmettin Karaduman'ın da katıldığı dünkü açılış töreninde söz alan Prof. Somer, Ankara Üniversitesi'nin 38 bin öğrenci ile en yüksek öğrenci kontenjanı olan universite durumuna geldiğini, buna karşın 868 öğretim üyesi ve 1227 öğretim yardımcısı olmak üzere 2 bin 95 öğretim elemanının bulunduğunu aktardı. BOĞAZİÇİ ÜNtVERStTESİ Üniversite olarak 15. yılını, eğitim öğretim kurumu olarak 123. yılını dolduran Boğaziçi Üniversitesi'nin açılış töreninde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Cahit Aral, Türkiye'deki demokratik rejimi içerden ve dışardan yıkmak isteyenler bulunduğunu belirterek, "Biz hükümet olarak bunu açıkça göriiyoruz. Siz öğretim üyeleri emniyet barajımızsınız" dedi. Boğaziçi Üniversiıesi Rektörü Prof. Dr. Ergiin Toğrol ise, son 15 yıl içinde öğrenci sayısının altı kat artarak 6 bini geçtiğini, aynı dönemde öğretim üyeleri, öğretim elemanları sayısındaki artışın da 6 katı buiduğunu bildirdi. EGE ÜNİVERStTESİ Ege Üniversitesi'ne bağlı fakülte ve yüksekokullarda, 1986/87 öğrenim yılına dün başladı. Yeni öğrenim yılına başlama neden iyle düzenlenen törene Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Katemli de katıldı. Kalemli, törende yaptığı konuşmada, "Milletimizin en köklü bilim yuvalanndan olan üniversitemizin evrensei değerler yetiştirmesi için ön şart, huzur ve disiplindir" dedi. Gazi, Bursa Uludağ, Samsun 1> Mayıs, Van 100. Yıl ve TrakS ya Üniversitesi ile Harp Akademileri'nde yeni öğretim yılına dün törenlerle girildi. l.Ü. Fen Fakültesi biyoloji öğrenci karnemi kaybetlim. Hükümsüzdür. Üniversiteler, yeni öğretim yılına başladı ANAP'ta arayış CANAN GEDİK ANKARA 28 eylülde yapılan ara seçimde ANAP adaylarının beklenin çok altında oy almalan ve bazı adayların seçilememesi, Başbakan Turgut Özal'ın geniş çaplı bir hükümet değişikliği planlannı altüst etti. özal'ın sağ kolu Mebmet Keçeciler ile Ekrem Pakdemirli ve Atilia Yurtçu seçiletneyince, Özal geniş kapsamiı bir hükümet değişikliği düşüncesini askıya aldı. Ara seçim öncesi Başbakan özal, yakın çalışma arkadaşlarıyla birlikte değerlendirmeler yaparak ANAP'm yüzde 38 ürerinde oy alması halinde hükürnette geniş çaplı bir değişikliğe gidileceği görüşunü bildirdi. Ozal'ın seçim öncesindeki düşüncesine göre, Bakanlar Kurulu'nda en az 5 değişiklik yapılacak; aday olan Mehmet Keçeciler, Ekrem Pakdemirli ve Hasan Celal Güzel ile birlikte bazı ANAP milletvekilleri de bakan olacaklardı. Özal'ın, yakın çalışma arkada$lanna, ANAP'ın yüzde 38'in üzerinde oy alması halinde hükümetin toptan istifasını isteyeceğini ve yeniden hükümet kurma yetkisi aldıktan sonra başta devlet bakanhklan olmak üzere köklu değişikliklere gideceği görüşünü açıkladığı ifade edildi. Özal'ın Bakanlar Kurulu'nda köklü değişiklikler düşüncesinin seçim öncesi bazı bakanlıklann tedirgin olmalanna yol açtığı da bildirildi. Devlet bakanlarından Tınaz Titiz, Abdullah Tenekeci ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mehmet Aydın, Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahii Aral. Özal'ın bu görüşlerinden en fazla rahatsızlık duyan bakanlar oldular. Ancak, ara seçimde ANAP'ın yüzde 35'in altına düşmesi ve Özal'ın Bakanlar Kurulu'nda görev vermeyi düşündüğü Mehmet Kececiler ile Ekrem Pakdemirli'nin seçilememesi, geniş çaplı hükümet değişikliği planlannı suya düşürdü. Edinilen bilgiye göre, Başbakan özal, grubun nabzını ölçtükten sonra fazla sıkıntıya yol açmayacak biçimde Bakanlar Kurulu'nda değişiklik planlannı gündeme getirecek. Ancak bu değişiklikler dar tutulacak. Yakın bir gelecekte yapılacak düzenleme ile Gaziantep'ten milletvekili seçilen eski başbakanlık müsteşan Hasan Celal Güzel ile Niğde'den milletvekili seçilen Çankırı eski Valisi Akın Gönen, Bakanlar Kurulu'nda görev alacaklar. Hasan Celal Güzei'in doğrudan Başbakana bağlı bir yardımcılık görevi üstlenebileceği ve siyasi işlerle hükümet ve Meclis çalışmaları sırasında koordinatör görevini üstlenecek bir bakanhğa getirileceği öne sürüldü. Özal'ın ilk değişiklikte Akın Gönen'e de bir devlet bakanlığı vereceği bildirildi. Özal'ın, Parti Teşkilat Başkanı Mehmet Keçeciler'e de kabinede görev vermeyi düşündüğü öğrenildi. Ancak ANAP grubunun büyük çoğunluğu, seçim kazanamayan bir genel başkan yardımcısına bakanlık görevi verilmesine tepki gösteriyor. ANAP'lılar, Keçeciler'in böyle bir görev üstlenmesinin grubu olumsuz yönde etkileyeceğini, ayrıca bakanların da böyle bir uygulamadan rahatsızlık duyacaklannı belirtiyorlar. ANAP grubu, Başbakan Özal'ın "Şimdilik değişiklik yok" yolundaki açıklamalanna rağmen Bakanlar Kurulu'nda kesinlikle bir değişimin olacağı beklentisine girdiler. Başbakan Özal'ın büyük olasılıkla bütçe görüşmelerinin tamamlanmasından sonra Bakanlar Kurulu değişikliğini gündeme getireceği öne sürülürken, bazı ANAP'lılar, "Eğer değişiklik düşünüliıyorsa, bekietip, grubu çeşitli beklentilerle tedirgin etraek yanlış olur" görüşünü savunuyoriar. Bu arada Başbakan TurgulÖaoü, önceki gün ANAP yöneticileri ile yaptığı dar kapsamiı toplantıda, partinin her an seçim yapılacakmış gibi hazır olmasını istedi. Tabanın beklenmedik bir biçimde DYP'ye kaydığına dikkat çeken Özal, üye kayıtlarına önem verilmesini isteyerek, "Üye olmak isteyenleri geri çeviren parti yönetkilerini çok katı bir biçimde cezalandınrım" dedi. Başbakan Özal'ın Başbakanlık konutunda yaptığı toplantıya, Genel Sekreter Mustafa Taşar, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Kececiler, Seçim tşleri Başkam Şadi Pehlivanoğlu ve Eyiip Âşık katıldılar. Edinilen bilgiye göre Özal, seçim sonuçlan ile ilgili ANAP yöneticilerinin izlenimlerini aldıktan sonra 1988 genel seçimlerine çok sıkı bir biçimde hazırlanma gereğini vurguladı. Her an seçim yapılacakmış biçimde parti örgütlerinin sıkı bir çalışma içerisine girmelerini isteyen özal, birkaç ilden oluşan bölgelere, bir bakan başkanlığında o ilin milletvekilleri ve bir MKYK üyesinin gönderilmesini istedi. Özal'ın bu önerisi, önümuzdeki hafla toplanacak olan MKYK'de benimsendiği takdirde çeşitli bölgelere bir bakan, bir MKYK üyesi ve o bölgenin miiletvekillerinden oluşan gruplar gidecek. Bu gruplar il ve ilçe yöneticileriyle sık sık toplantılar düzenleyccekler ve bölgedeki yatınm faaliyetleri ile halkın isteklerini partiye bildirecekler. Başbakan Özal'ın üzerinde durduğu diğer bir konu da, partinin üye kayıtlanna hız vermesi oldu. Bazı bölgelerde ANAP'ı oluşturan eğilimlerin yanlış anlaşıldığına dikkati çeken Özal, ANAP'a en fazla oyu veren !iberal kesimden çok sayıda üye yapılmasını ve bunların yönetimde temsil edilmclerini istedi. Özal'ın bu isteğinin, ANAP'a oy veren liberal tabanın hızlı bir biçimde DYP'ye kaymasından kaynaklandığı belirtildi. NEYT ARCAYUREK yaz.yor tarafı 1. Sayfada) gerçekle ilgisi yok " dedi. Dahu DYP oylannın artmasına, önce "beyan ettiğini" söylüyorde Demirel'in birden yükse du Demirel, "Şahsen istediği bir e neden oldu. Şimdi ektikle şeyyoktu. Prensiplerin kavgasıbiçiyor. m yapıyordu. Hür ve demokrat nümüzdeki günlerde solda bir Türkiye isteğinin dışında söylenenlerin hepsi yalandı." ağda, bünyesel çatışmalarm Elbette kimi illene gidecekti. nası olasılığından söz etmek Sosyal demokrat çevrede oy Ceçen yıl Isparta'ya, Antalya'yu bölen DSP'ye karşı "yumu gideceğini açıklamısıt. Ekim'de bu geziyi yapacaktı, ama ana inis teorisinin" geçersizliği amaç "yasakların kaldınlmasma tya çtktt. SHP, sürüp gîdecek İeştirileri bir nokıada bağla dayair değildi. Yapılan savaşımın yasaklarla ne ilgisi vardı? nın, sadece "kendi Asıl amaç, halkın "istediği adamoyuna" değil, hemen her •mdeki oylara seslenebilme mı seçmesi" yolunu açmaktt. Ne var ki, Demirel'in "kazanı yönıemlerini bulacak mı?.. sıcak tutmak için altına arada sıncel soru bu. •ağdaki hesapiaşmanın ktsa rada birkaç odun atmayı" yeğlediği söylenebilir. Isparta'nın ede bir yere ulaşacağım varabilmek için yeterli ve olum bütün ilçelerini gezecek, Antalverilerden yoksunuz. özal'la ya'da da düzenlenen bir mitingde konuşacak. mirel'in bu aşamada bir araSağ kesimde bugün gözetilen gelebilecekleri yolundaki bektiierse, hemen her gun güncel bu durumun, bir genel seçim tihiiyor, Seçimden önce de sonrası hangi biçime dönüşeceal'la Demirel'i yakınlastjr ğini bugünden kestirmek elbette olanaksız. Sağ kesimdeki asıl ık" için kuliste geniş çabalar retüdi. "Sağ oylarih parçalan hesaplaşma Özal'ın sürekli vurıstnı önlemek" gerekçesiyle guladığı gibi genel seçimde domlan girişimlerden sonuç ah ruğa ulaşacak. Ya özal, inandığının tersine iktidan bırakacuk, madı. Olumlu sonuç almması da DYP, asıl sahibi olduğu AP oy larını büyük ölçüde toparlayamaksızdı. Çünkü, sağda yailaşmamn sağlanabilmesi için cak.. Ya da sağ oylardaki bölünme bugünkü manzarasını dahu kesimde söz sahibi olanlarm büyük boyutlarda sürdürecek. ığasını iyi bilmek, inançları Özal'la Demirel arasmdaki bu isındaki ayırımlan doğru sapmak gerekirdi. "Hepiniz sağ hesapiaşmanın varacağı sonuçısınız, öyleyse birlesin" sloga tan sonra ne tür politikalann ortaya çıkacağı, kimi yaklaştmlay!a bir yere varılamayacaktı. rın nasıl sağlanabileceği, ancak İşin özünde Demirel, 12 Eyl'den sonra "bir oldubitti" ile genel seçimden sonra gündeme irulup AP oylarıyla iktidara gelebilir. •len Özal'dan, "uldığtnı geri Demirel paralelindeki •rmesini" istiyor. Özal ise, se DYP'nin, Meclis'te kimi konum boyunca söylediği gibi, "At larda ANAP'la anlayış beraberı bizim, süvari de" mantığma liği araması belki de bütçeyle orınlmış, Demirel'in ana amacıtaya çıkacak. Belki de bu iktidaa tümüyle karşı çtkıyor. rın TBMM'de yapılacak "mitietDemirel'e göre Özal, "haksız vekili operasyonu" ile düşürülğın üzerine oturmuş" bir parti mesi bütçeden sonra gözlenecek. deri. Özal'a bakılırsa, "eski Bu gelişmelerin doğabilmesi için itmiş" yeni kuşaktar gelmiş, ba ANAP'ın siyasal haklar konumda da kendisi. Bu açıdan ba sundaki davranışı, kuşku olmaılınca Demirel, altı yıldır siir sın, önemli bir neden olacak. 'ürdüğü siyasal inadı genel seçiDYP'nin, özellikle HDP'den ıe dek kovalayacak, Özal ise alacağı milletvekilleriyle grubuıcuz yotdan edindiği siyasal gü nu daha güçlendirmesi olasılığı ü bırakmamak için direnecek. ise, partinin üst kademelerinde Demirel, Başbakan'a oranla doğrulanmıyor. Cindoruk da, laha şanslı. Ara seçimiyle ipin Demirel gibi düşünüyor, tabanıcunu buyük ölçüde yakaladı. da hiçbir gücü olmayanları par*)zal ise, kucağma düşen eşsiz tiye almanın "gelecek için hanr ırsatı ara seçimine kadar sürdür dikap olacağı, özellikle örgiitte iüğü kendine güvenle hesapsız bazı anzalarm ortaya çıkmasvu" harcama yoluna girdi. Henüz sağlayacağı görüşü bu çevreye ufukta iki yıl sonrası siyasal ge egemen görünüyor. lismeterin alacağı biçimi gösteren Cindoruk, bu eğilimi doğrular hiçbir belirti yokken, Demirel' biçimde konuşuyor. HDP'den in bugünlerde Özal'la "bir "ancak üç dört miUetvekilinin" uzlasntaya" gitmesi pek akla ya DYP'ye alınabileceğini söylüyor. kın olmasa gerek. Bir başka izlenim şu: Marttan önce büyük siyasal gelişmeler Niıekim, kulislerde Demirel in siyasal yasakların kalkmasım beklenilmeyeceğini DYP çevrelekoşul olarak önesüren kimi öne ri de vurguluyor. Bu gelişmelerin rilerinin Özal'a ulaştır{!dığından, içinde "Hükümet sorunu da olahatta Cumhurbaşkanlığı seçimi bilir, erken seçim îsteminde yoiçin kimi yakınlaşmalardan söz ğun bir kampanya da.." ediliyor. Demirel'e dün öne sürii Ağır aksak, her şey Özal'ın len "yakınlasma'" söylentilerini aleyhinde, özal'a karşı bir yörtingede yürüyor. Bugün için kesorduk. Ktsa bir yanıt verdt "Hepsi yakısttrma, hiçbirinin sin olan, sadece bu! öle yandan, piyasava 18 milyar civarında borçlandığı bildirilen özel şirket Akfa'mn 5.6 milyar tutan çay ve 1.2 rnilyar tutan işçilik borcundan iyice umut kesiüniş durumda. Geçen yıl aldıgı vaş çayın dahi parasını ödememiş konumda olan Akfa'mn 11 fabrikasında ikinci kampanya döneminde, 3 ay önce duran üretimln artık başlaması beklenmiyor. Çay üretımınde mevsiın şonuna gelinmişken, ürelimde en verünli ayları kaçırmış olan şirketin iyice büyumüş borçlarını ödeyip, yeniden üretime geçmssınin söz konusu olamayacagı belirtiliyor. Çay üreticisinin basta ÇayKur olmak üzere ödeme yapmayan diğer özel sirketler de dahil, bu yılın çay urününden henüz alamadığı potansiyel geliri 100 milyarı aşıyor. Yörede başkaca gelir kaynagı hiçbir tanm ürünü ekilemediğinden ve de çay fabrıkaJannda işçilik dışında önemli sayılabilecek hiçbir üretim yapan, gelir getiren fabrika bulunmadığından, geciken çay paralan, gecımıni buna bağlamış üreticüer için çok daha büyük anlam taşıyor. Fındıkta (Baştarafı 1. Sayfada) kaldınlmışür" dedi. Sanayi ve Ticaret Bakaru Aral, fındık ihracatınm Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından verilecek belgeye dayanılarak yapılacağını bildirdi. Aral, Ûnye ve doğusunda gerekli düzenlemelerin yapıldığmı söyledi. Öte yandan, önceki gün Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit AraPın fındık alımlannın yeniden düzenlendiğini açıklamasından sonra, radyasyon oranı yüksek fındığı Fiskobirlik, ihracat şansı fazla, radyasyon oranı düşük fındığı da tüccarın alacağı bildirildi. İki şehit (Baştarafı 1. Sayfada) darma keşif gözetleme birliği üzerine sayılan belirlenemeyen kişilerce ateş açıldı. Olayda jandarma çavuş Resul Aksoy ye köy korucusu Kerimhan Ercan şehit oldu, Turgay Akyol, Ahmet Kaygısız, Rıfat Özay ve Turgay Erdinç adlı erler de yaralanarak devlet hastanesinde tedavi altına alındılar. Olaydan sonra Şemdinü bölgesinde geniş çaplı operasyonlara başlandı. KALBINIZI KORUYUN • Kan yağlarına baktınn • Tansiyonunuzu ölçtürün Kalbinizi kontrol ettirin • Ruhsal gerilimden kaçının TÜRK KALP VAKFI Tek 148 59 66172 61 43/44 Nüfus cüzdanımı kaybettim, MURAT KARAOSMANOĞLU hükümsüzdür. İSMAİL BACAK Dr. ERDAL ATABEK Baharıye Cad. 96 3 KADIKÖY Tel: 336 04 49 (Baştarafı 1. Sayfada) neredeyse gözünün önünde cereyan eden bu "olay" ile ne derece ilgilendiğini ortaya koyuyor. Ince bir zincirle boyrtumuzdan sarkan tanıtma kartlanna bakan Amerikalı çift, "Gene bir toplanU var galiba" sorusuna olumlu yanıt ahnca hemen ikinci soruyu soruyor. "Ne toplanüsı bu? Dünyada bir kriz falan yok degil mi?" Başkan Reagan'ın, IMF ve Dünya Bankası Genel Kurulunun açılış oturumuna katılarak bir konuşma yapması da bu olayın TV haberlerinde önemli bir yer almasını sağlayamadı. Sovyetler'in "elinden kurtanlan" gazeteci Daniloffun "gözler yaşartıcı" şovu ve ReaganGorbaçov görüşmesi haberinden başka bir şeye yer kalmadı TV ekranlarında. Altı bin dolayında delegenin ve bastn mensubunun uçağa biner gibi güvenlik kontrolünden geçirilerek toplantı salonuna alınmalanndan sonra açılışı Kolombiya Cumhurbaşkanı tarafından yapılan IMFDünya Bankası Genel Kurulu'nun ikinci konuşmacısı, görevinden yılbaşında aynlacağını açıklamış bulunan IMF Di rektörü Jacques de Larosiere'di. Kırmızı kravatı ve akıcı Ingilizcesiyle dikkati çeken Larosierre, "15 yıldan beri dünya sistemini zehirleyen enflasyonun sanayileşmiş ülkelerde nihayet kontrol altına ahndığını" bundan sonra "ahenkü büyüme" için çaba gösterilmesini istedi. Larosierre, Arjantin ve Brezilya ' nın "cesaretle uygulama>a koyduklan enflasyonla savaş programlan"ndan da övgüyle söz etti. Ticari bankaların gösterdiği çekimserliğin, dünya borç sorununun Baker Planı çerçevesinde çözümlenmesini zorlaştırdığını kaydeden IMF direktörü, gelişmekte olan ülkelerin sağlıklı büyümeleri için gerekli koşulları şöyle straladr. (1) Dışa açılma çabalarının sürdürülmesi, (2) gerçekçi kur politikası, (3) dış ticaret ve kambiyo rejimlerinin liberalleştirilmesi, (4) reel faizle tasarruflann özendirilmesi (5) özel sektöre daha fazla hareker alanı sağlanması, (7) yabancı yatırım sermayesinin özendirilmesi. Biz Larosiere'nin üzerinde durduğu noktalarla Özal'ın yıllardır savunduğu görüşler arasındaki behzerliği düşünürken, biraz sonra Başkan Reagan'ın da adeta "Özal ağzıyla" konuşacağını bilmiyorduk. Baker Planının babası Jatnes Baker'in, "Şimdi sizlere patronum Ronald Reagan'ı takdim etmekten şeref duyuyorum" sözleriyle mikrofona davet ettiği Başkan Reagan, ilk olarak gazeteci DaBİIoff'un ABD'ye dönmek üzere olduğunu ve kendisinin 11 ekimde Sovyet lideriyle buluşacağını "müjdeledi." Daha sonra "ekonomik özgürlüğün" erdemlerini ve küçük girişimcilerin yarattıkları Yoksııl ülkelere umut Başkan Reamucizeleri anlatan gan, borçlu ülkelerin ancak hızlı büyümeyle borçlanm ödeyebileceklerihi söyledi. Başkan reagan'a göre gelişmekte olan ülkeler için başarmın yolu özelleştirmeden, ticaretin liberalleşmesinden, piyasa ekonomisine geçişten, vergjuerin ve devlet müdahalesinin azaltılmastndan geçiyordu. Başkan Reagan'm, "Ekonomik konulara vakıf iyi bir avukat, başarıh bir Kongre üyesi ve aynı zamanda çok iyi bir arkadaşım" diye tanımlayarak başan dilediği Dünya Bankası'nın yeni başkam Barber Conable'nin en büyük merakınm ise edebiyat paralamak olduğu anlaşılıyordu. Ortega Y. Gaset, David Thoreau, Cervantes ve Francis Bacon gibi düşünür ve edebiyatçılardan yapılan alıntılarla bezenen konuşmasında Conable, "yoksullugun karanlığını umudun güneşiyle aydınlatmanın" Dünya Bankasının, başhca görevi olduğunu vurguluyordu. Conable, kadınlann sömürülmesine de karşı çıkıyordu. Dünyada üretken faaliyetlerin üçte ikisini gerçekleştiren kadınlann dünya gelirinin ancak onda birini alabildikîerini ve dünyadaki mal varhğının ancak yüzde birine sahip olduklannı söyleyen Dünya Bankası'nın yeni başkanı, bu büyük adaletsizliğin giderilmesi için çağrıda bulunuyordu. Başkan Conable ile geçen pazar günü tanışan Başbakan Yardıması Kaya Erdem, Dünya Bankası Başkanı'mn Türkiye ekonomisinin gelişimini olumlu değerlendirdiğini ve Dünya BankasıTürkiye ilişkilerinin son yıllardaki gibi aksamadan süreceğini söylüyor, Dünya Bankasının Türkiye'ye 1987 mali yılında da 1 milyar doların üzerinde destek sağlayacağını belirtiyor. Bizim Dünya Bankası Türkiye Masası'na bakan James Chaffy ile yaptığımız görüşmede edindiğimiz izlenim de Kaya Erdem'in sözlerini büyük ölçüde doğruluyor. Türkiye'nin 'VJoğru yoMa" olduğunu düşünen James Chaffy, ufak tefek dengesizliklerin bu olumlu kanaati değiştiremeyeceğini belirtiyor. Bu arada "lnstittutional Investor dergisinin kredi değerliliği sıralamasında Türkiye'nin puanım yükseltmesi ve Japonya'da yapılan bir başka değerlendirmede Türkiye'ye ilk kez Yunanistan'ın üzerinde yer verilmiş olması da Washington'daki Türk heyetinin neşesini yerine getirmiş durumda. Türkiye'nin önümüzdeki yıl Japon piyasasından borçlanma imkânını önemli ölçüde kullanmaya çalışacağı sanılıyor. New York'ta görüştüğümüz bazı yabancı bankacılar, Türkiyenin Japon piyasasından borçlanma şansımn iyi olduğunu belirtivorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle