Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JER CUMHURtYET/9 ınıaııda başvuracağız ^^M ^^V ıriyet'e dış politika anlattu DUYmJK/GORDUK * YALÇM1V PEKŞEK Ortadogu: Islam Konferansı Koordinasyon Toplantısı'nda vaktin 10'da dokuzu, Suriye'nin Fas'ın başkanlığına itirazı ile geçti. Ortadoğu meselesinin hallinde birçok faktör vardır. Bunlardan nri ve önemlicesi de Araplar arası birliğin sağlanabilmesidir. Bu sağlanmadığı sürece sorunun halli zorlaşmakta, hatta geri gitmektedir. ıllardan soara dostlan ve dünya kamuoyunun, Batılı ülkeierin, milr diplomatını letlerarası kunıluşlann ve diğer etkenlerin etkili olrir işareli ola duğunu kabul etmekle sanınm yanlış hareket etmemiş oluruz. )gu'da banşa TürkBulgar Dtyaloğu söz konusu olunca, şayk durmaması le bir sorun beiiriyon "Bulgaristan, bu ülkedeki 1 jnşı Turkiyc Müslüraan Türk azınhğı hedef alan ısim değiştirırkiye*nin hame gibi uygulamaları sonuçlandırdı Başka bir de; değerlendir yişle operasyon bitti" jiradi Bulgarlaria masaya yaklaşım deoturdugunuzda ne göruşeceksiniz? Bu insaniann >unun bir geeski isimlerinin yenidcn iade edilmesi miimkun olaJD banşa kabiiir mi ki? lenbazımüsHALEPOĞLU Biz Bulgarlara başından beri ndahadoğru bu insanlardan Turkiye'ye gelmek isteyenlere "izin > muhtevaya verin" gelsinler demiş, Türkiye'de aileleri, akrabak eimek için giları olan birçok kimsenin Bulgaristan'da yaşadıgılır. nı söylemiş ve bazı ailelerin parçalanrmş otduğuna isaret etmijtik. Büliln bunlan ocurup, Bulgarlaria nil'ekıdemli konuşmakta sanınm yarar var. .e.eydi? küenmiz Or Bu dannnda diyalogun giındemini daha çok ımcı olabilirparçalanmış ailderin birieştirihnesi konusu oiuştunz. racak.. tatik çevrHerHALEPOGLU Hayır, yalnız o değil. Azınlık ar. O da. hu mensuplanndan Turkiye'ye gelmek isleyenJerin hepskisi gibi Orsine müsaade edilmesi jarttır. Aynca bu demek deıı'ya daha so ğildir ki, Bulgarlann yaptıklanm kabul ediyoruz, gn'dan uzakya da kabul etmek niyetindeyiz. Bunu da aslında kabul etmek mümkün değildir. Zaten bu yapılanları dünya kamuoyu, insanlık kabul etmemektedir. endırmelerin Hiıkumetiniz Bulgaristan'dan Turkiye'ye geltuyorum. Aynek isteyen berkesi almaya hazır mı? la zorluk duHALEPOĞLU Biz bunu zaten söyledik. değüdinPet TtriMtaMrikanfltfkBerinegecersek, mttzakem bölgede tı refcri Mr yrtbr snreı Savuma yt Ekoaomik lşbirı h: raizin ırşWıiak getUerine geçen HALEPOGLU Bunu söylemek çok zor. MüOrtadoğu ülTakereler devam etmektedir ve devam edecektir. ran nedenlennı anlatmaya gayret edecek ve bir yerde her iki taraf da belki tam olarak memnun olmamakla birlikıe bir noktada buluşacagız. AnJaşmalarda bu iş daima böyle oluyor. Bundan sonra da başka türlü olması için bir sebep yoktur. Turkiye, uster anlaşmaa çerceveande yapıiacak yeni diızenlemenin iki yıllık olmasını istiyor. Amerikan tarafı ise uzun süreli bir anlaşmada Bnı ediyor. Aakara'daki ABD Buyııkelçisi Robert StreuszHupe'nin size on yıllık bir aaJaşmadan da söz eltigi biliniyor. Bu koaudaki soo durum nedir? HALEFOĞLU Bu da müzakere edilen konulardan biridir. Biz, bunun kesinlikle iki yıldan daha fazla olmasını ıstemiyoruz. Bu istrtinizin gerekçesi nedir? HALEFOĞLU 1980 anlaşması bildiğiniz gibi 5 yılhkür. Ondan sonra da birer yıllık sürelerle uzaülraaktadır. Zaten müzakerelere başladığımjzda, hatırlayacaksınız, bunun birkaç ayı geçmişti ve bunu da göz Onunde tutarak ortalama bir zaman kesiti dQ$ündük. Bunun iki sene oJmasının uygun olacağını düşündük ve bunu teklif ettik. Şimdi bunun bir senesi gecti, ikinci senesi bajlamak üzeredir. Bunun için bizim söylediğimiz iki senenin bir senesi daha kalmıştır. En son olarak biz müzakereleri 3 ay daha uzattığımızı onlara bildirdik. Müzakerelere devam edecegiz ve bu konu da diğer konular arasında müzakere edilecektir. TürkiyeAvrupa ilifkUerinin son dönende hizmetçiler Her yıl olduğu gibi bu yıl da gazete ilanlarıyla, "genç, dtnamik, sağlıklı, sevgi dolu, biraz İngilizce bilen, her türlü koşula adapte olabiiecek" ve cebinde yaklaşık yarım milyon lirası olan kızJar arandı ve bulundu. Üniversite ögrencisi veya üniversite muzunu genç kızlarımız büyük ilgi gösterdilerolaya.. Eğitimleri sırasında veya eğitimlerinden sonra işlerine çok yarayacak olan İngilizce bilgilerini arttırabilecek ve geleceğe daha güvenle bakabileceklerdi.. Kendilerini arayan şirketin bu iş için koyduğu ad "Au palr"di. Fransızca deyişin tam karşıhğı bir Turkçe sözcük bulmak zordu. En yalın anlatımıyla "hizmet karşıhğı kira" anlamına gelebilıyordu. Konuyu btraz daha açarsak, sistem şöyle işlryordu: Söz konusu şirket aranan koşullara uygun genç kızlardan yaklaşık yanm milyon TL aldıktan sonra, kendilerini bir İngiliz ailesinin yanına gönderiyordu. Kızlar bu ailelerin yanında kalırken, ev işierine yardımcı oluolduk... Şirket tarafından Heatrow Havaalanında karşılanacaklan belirtilen genç kızlar, gerçekten karşılandılar. Fakat ev şahibi aileler tarafından değil, İngiliz gümrük ve pasaport kontrol görevlileri tarafından. İşi abartmayalım, birkaçı gercekten aileler tarafından karşılandı ve gerçek anne babası ile karşılaşmış kadar sevindi. Fakat diğerleri ellerindeki belgelere karşın, pasaport kontrol duvannı zar zor aşabildiler ve kendilerini havaalanının kapısı önünde tek başlarına buluyerdiler. Biraz İngilizce biliyor olmaları (herhalde bu nedenle istenmişti) işlerini kolaylastırdı. Çeşitli vasrtalarla kalacaklan ailelerin evierini bulabikjiler ve genellikle evin bodrumunda yer alan odalanna yerleştiler.. Bu odaları gördükten sonra da "neden sağlıklı" kızlar arandığını anladılar. Çünkü biraz daha az sağlıklı olsalardı, bu odalarda.birkaç ay geçirdikten sonra ingiltere'den, ancak tabutlar içinde geri dönebilirlerdi. Birçoğu için bu durum fazla rahatsız edici de olmazdı. Çünkü kaldıklan evde kuru tahta üzerinde yatmaya alışmışlardı. "Au pair" kızlara gereksinme duyan aileler genelfikJe karı koca çahşıyoıiar ve hiç ayncasız bir veya birkaç küçük cocuğa sahip bulunuyorlardı. Zaten asıl amaç kendileri evde yokken ev işlerinin ve küçük çocukların bakımının en ucuz yoldan sağlanmasıydı.. "Au pair" hizmeti veren f'ırmanın koşullarına göre kızlar ev işierine "yardımcı" olacaklardı, ama İngiliz ailelerin yanına yerieşince, gördüler ki ev işleri tümüyle kendi üstlerine kalmıştı. Buna ek olarak yaşlan 14 arasında değişen küçük çocukların bakımını da üstlenmişlerdi. Anne baba sabahın köründe ışe gittiğinden "aur pair" kızlarımız bütün gün evde kalmak zorunda kalıyor ve küçük çocuklardan İngilizce ögrenmeye calışryortardı. İngiliz aileler akşamları da yorgun argın eve döndükJerinden, yemeklerini yer yemez odalarına çekiliyor, genç kızımızı yine küçük çocukların uyutulması göreviyle baş başa bırakıyorlardı. MODERN SA VAŞ GEMlSt Hiç yardtm abnadan 90 gün <U nizde katabilen Kennedy uçak gemisinde 5 bin kişi görev yaptyor. Yaf ortukanaa 19götüken gemi penoneü, soğuk duruyor. NATO Kamrhhk Tatbihatı bitti LEVENT ÇAĞLAR NATO'nun sonbahar tatbikatları serisinden olan Display Determination86 (Kararlılık Gösterisi) adlı NATO güney bölgesi çapındaki fîili, muşterek tatbikat Saros Körfezi'nde yapılan amfıbi harekât ile sona erdi. Tatbikata, dünyanın en büyıik uçak gemisi olan ABD 6. Filosu'na bağlı John F. Kennedy de katıldı. John F. Kennedy'nin yakında tstanbul ve Izmir limanlarını da ziyaret edeceği bildirildi. Tatbikat çerçevesinde Rodos 1 un 100 mil açıklarmdaki gemiye gazeteciler C2 Grummantipiçok amaçlı 24 kişilik bir uçakla getirildiler. Gemiye 150 mil hızia inişe geçen uçak bir kanca aracıhğiyTa hızı 30 saniyeden az bir sürede sıfıra indirildikten sonra durabiliyor. Gemının kaptanı Moriarty, gazetecilere "Kennedy Odası"nda hoşgeldiniz diyor ve yalnızca 2.S saatlik bir zamanımızın olduğunu belirtiyor. Sonra, uçakların gemiye iniş ve kalkışlarını görüntulemek isteyen gazeteciler için, Grumman F14, A6E Intruder Vikking, E2C Havvkeye, EA6B Prowler uçaklan bir gösteri yapıyorlar. Yaklaşık 30 metrelik bir uzaklıktan uçaklar, bir mancınık aracılığıyla fırlatılıyorlar. Mancınık, uçağın hızını bir saniye kadar kısa bir sürede 170 mile çıkanyor. lnişlerinde ise özel bir kancadan yararlanıiıyor. 150 mil hızla gemiye inişe geçen uçaklar, bu kancanın bir tele takılması ile hızlannı bir buçuk saniye kadar bir sürede sıfıra indirerek duruyorlar. Gemide SH311 tipi Seaking adı verilen helikopterlerle büiikte 75 uçak bulunuyor. Bu uçaklann bakım ve onarımları, gemideki 5 bin asker tarafından yapıhyor. Serbest d«laşıat: Serbest dolaşımın bazı Avrupa ülkeleri için hassas bir konu olduğunu biliyoruz. özellikle Almanya için hassas olduğunu biliyoruz. Ancak AET'ye üyelik başvurusu Türkiye'nin hakkıdır. Her şey müzakere konusu edilebilir. olumla Mr sekilde gefisüti gözfetüyor. Son olarak TürkiyeAET Ortaldık Kooseyi topteatı ve dosyalarm müzakere edilmesi için yeşil ışıgı yakb. HALEFOĞLU Şimdi, "Ne zaman müracaat edeceksiniz?" diye soracaksıruz... Evet, oraya gelecektim. Hükümetiuz, AET'ye tam üyelik başvurusunu ne zaman yapacak? HALEFOĞLU Bu çok doğaldır. Şimdi hatırlarsınız, bu konuyu sizlerle üç yıldır konuşuyoruz. Ben ne demişimdir size, başvunı, Turkiye bakunından şartların en uygun olduğu zaman yapılacaktır. O zaman, bugünka sartlan nasü tammlaramz? HALEFOĞLU Ayıu seyi tekrar ediyorum. Turkiye bakımından sartlann en uygun olduğu zamanda yapacağız. Eğer sartlar bugün Turkiye bakımından "en uygun" olsaydı, bugün müracaat etmemiz ıcap ederdi. Demek ki biz daha o noktanın gelmediğinı düsünüyoruz. Müracaaî ettiğimiz gün, o sartların en uygun olduğu gun olacaktır. O noktaya daba ne kadar var? Son haberier başvurnyu kasun ayında yapacagınız yoluoda.. HALEFOĞLU Istedığınız yorumu yapabilirsiniz... Turkiye ile AET arasındak] anlasmalara görc, Türk işçilerinin AET ulkelerindeki serbest dolasımımn 1 aralık tarihinde başlaması gerekiyor. 1 aralık urihinde ne otacak? HALEFOĞLU 1 aralık tarihine daha 50 gün var. Daha görüseceğiz. Ankara'da yapdan son TürkAlman görüşmelerfnden gelen haberier olumlu gozukmüyor HALEFOĞLU önce bu göruşmeierin bir içyüzünü görelım... Başbakan Sayın Özal, daha önce yaptagı açıklamalarda, Türkiye'nin serbest dolaşım konusunda AET ulkelerine guçlıik çıkartmayacağını soylemişti. Federal Alman Başbakanı KohlTe de bu dogrultuda konuşmuştu. HALEFOĞLU Soylenen şudur: Serbest dolaşımın bazı Avrupa ülkeleri için hassas bir konu olduğunu biliyoruz. Bunun özellikle dost ve müttefığimiz Almanya için ne kadar hassas bir konu olduğunu biJiyoruz. Biz, bu anlayış içerisinde hareket ediyoruz. Ancak Türkiye'nin AET'ye tam üyelik için basvurması tabii hakkıdır ve bunu mutlaka yapacakur. Turkiye, tam üyelik için müracaat ettiğinde, bu konu da dahil bütün konular müzakere konusu yapılabilir. Kıbns sonınunda Türkiye'nin daruaıunD nasıl bissediyorsunuz? HALEFOĞLU Kıbns konusunda BM Genel Sekreteri'ne bir görev verilmiş. Bu görev çerçeve Gemide çeşitli tipte 75 uçak bulonuyor. Gemi iki aydır Akdeniz'de ve şu andaki görev bölgesi de Akdeniz. Gemiden her 30 saniyede bir uçak havaJanabiliyor. Hiçbir yardım almadan 90 gün açık denizde kaJabiliyor. Geminin yapımına 1964 yılmda başlanmış ve 3 yılda tamamlanmış. O günkü maliyeti 1 milyar 300 milyon dolar. Geminin ABD'ye bir günlük maliyeti, maaşlar dahil 100 bin dolar. 17 katlı ve 82 bin ton ağırlığında. Toplam 280 bin beygir gücunde 4 fueloil motoru bulunuyor ve 5 bin personel görev yapıyor. Geminin boyu ise 1072 feet uzunluğunda. Gemidekilerin yemekhanelerini gezerken, askerlerin birbirlerine karşı oldukça soğuk olduklan gözleniyor. Yaş ortalaması 19 olan askerler sürekli denizdeler. Konuştuğumuz bir asker "Görüyorsunuz, esir gibi yaşıyonız" şeklinde konuşuyor. Bu arada, geminin bir de hapishanesi var. Yemeklerini yemek üzere başlarında güvenlik görevlileri olduğu halde getirilen tutuklulan görüntulemek isteyen gazeteciler sürekli engellenmek isteniyor. Hapishanedeki tutuklu sayısı ile ilgili hiçbir soru da yanıtlanmıyor. Kısacası, John F. Kennedy uçak gemisi, küçük bir kent görünumünde. Ama baştan aşağı oldürücu silahlarla donatılmış, tehlikeli bir kent. Öte yandan, 14 eylülde Batı Akdeniz'de başlayan Kararlılık Gösterisi86 tatbikatı da dttn Trakya bölümüyle sona erdi. Son aşamada tatbikatın en önemli bolümünü oluşturan ve Saros'da gerçekleştirilen amfibi çıkarmasını Güney Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutam Oramiral Arthur Moreau da izlcdi. yor ve ailede bakıma gereksinme duyan küçük çocuklara, varsa (ki mutlaka oluyordu) bu isi üstleniyoriardı. Karşılığında kaldıklan sürece, oda kirası ve yiyecek parası ödemiyorlardı. Kısacası boğaz tokluğuna bir tür hizmetçilikti. Yaşlan 1727 arasında (koşullardan biri de yaş sınırlarıydı) birçok genç kızımız geçen yazı İngiltere'de "au pair" olarak geçirdiler. Çeşitli deneyimler edindiler. Sonbahara doğru Turkiye'ye döndükten sonra da biraraya gelerek bu deneyimlerini birbırlerine aktardılar. Biz de kulak misafiri Doğal olarak bu iş meyyelerini kısa zamanda verdi. Bizimkiler İngilizce'lerini fazla geliştiremese bile, ingirtere çat pat Türkçe konusan bir sürü küçük çocuğa kavuştu. Bu çağdaş köleliğe dayanamayan ve aileyi şirkete veya polise şikâyete kalkanlar ise, eşyalarını siyah çöp torbaları içinde kapının önünde buluyorlardı. Polis kendilerini firmaya gönderiyor, firma ise ortalıkta görünmüyordu. Belli ki, sadece Türkiye'de bir şube açmışlardı; İngiltere'de görevii bulundurmaya gerek görmemişlerdi. Kapının önüne konan genç kızlarımız "aç ve açıkta" olarak ulkelerine dönme dzgürtüğüne sahip bulunuyorlardı. Böylece yaşlan 1727 arasında değişen "genç, dinamik, sağlıklı, sevgi dolu, İngilizce bilen, kültürlu ve her türlü koşula adapte olabiiecek" birçok genç kızımız geçen yaz İngiltere'de yarım milyon lira ödeyerek hizmetçilik yapıp geri döndüler. Dansı önümüzdeki yıllarda aynı işi denemeye katkacaklann başına... AMKARATASI Başbakanın kovduğu işçilere bilirkişi raporu: "Işçi taşeronluğu armyasaya aykırı" TURAN YILMAZ ANKARA "Açım başbakanım" dediği için Başbakan Torgnt Özal tarafından "yalancılıkla" suçlanarak, kovulan MKE Tekstil Makinalan Fabrikası işçisi Durmuş Ünal'ın, anayasaya aykırı bir biçimde çahştınldığı saptandı. MKE'nin işçisi olduklan halde bilgileri dışında bir müteahhide transfer edilerek, toplu iş sozleşmesi hakkından yararlandırılmayan 9 işcinin durumuyla ilgili hazırlanan bilirkişi raporunda, resmi bir kurum olan MKE'nin insan emeğini ihale konusu yaptığını, taşeronla yapılan sozleşmede yevmiyelerle birlikte "aracıya kalacak paranın" bile gösterildiğini belirterek, bu durumun anayasada öngörülen çalışma özgürlüğüne aykırı olduğu belirtildi. Ankara 5. İş Mahkemesi, işçilerin MKE aleyhine açtığı davayı, bu bilirkişi raporu doğrultusunda kabul etti. Ankara 5. Iş Mahkemesi, durumu incelemek üzere bilirkişi seçilen Avulat Abdulkadir Yıldınm'm hazırladığı rapor doğruitusunda, "davarun kabülüne" karar verdi. Avukat Yıldırım'ın karara esas teşkil eden raporunda, "Davab kurumunresmidevlet kunıluşu oidugunu ve insan emegini, istihdamını, ihale konusu yaptığını ve o kadar ki her bir emek sahibine mnteahhit tarafından ödenecek yevmiye ile bu emek sahibinden ötüra aracıya kalacak meblağın dahi sözleşmede beiirtilınea, ibalenin konusunun salt bu husus olması, en önce anayasamızın çalışma harriyetine bir engeJ ve aykınlık teşkil etttiği kanısında olduğumuzu arzelmek isteriz" denildi. Raporda ayrıca, anayasanın çalışma ve özgürlükleriyle ilgili düzenlemelerinin getirildiği 12, 18, 48 ve 49. maddeleri de anımsatılarak, "Anayasımızın ilgili hiikümleri karşısında, aynı işyerinde calışan ve aynı isi yapan şahıslar arasında bir kısnunı toplu iş sozleşmesi düzeni dışında tutmak ve bir kısmına uygalamak eşitliği ve çalışma banşını gözetmemek olarak görülmek gerektigi luuıısındayız. Bu itibarla, davalının iş yapırn mukavelesi tarzında nileledigi sözleşmenin anayasamızla bagdaşmadığı kanısındayız" denildi. TAMAMLAD1 Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, leyefırsat buktmadangeUüğlBMGenel KunuuveABD umladı. BSTden Ortadoğu sorununa bakış konusunda, tırgulayarak olaya Türkiyt 'nin bakışma ttk kez blrfarkriyet'in sondanm yanıtlarken de, "Isratt'le Uişküerimiz bauırsa memnunbık duyanz.'' (tiyerek, Türk ebş poütikaHUrini gösterdi. (Foto&af: CUMHURİYET) . ölçude durı Ortadoğuştır. Bu zoryi durumda ktedir. Ama şldlerimizde de değerlen/ansıtmamış yt üe bu ülın baskıistnn ti ve bu ko. New Yorkn en bnemli lan Tıirk taeyi kabul el ^*ki degij , bu konukamuoyu ve asiyet, aynilgi ve belirr etki yaralJiklerini yabu işi kapadegiştirmek ışi mutlaka tına varmışr samimidir, ılecektir, bu•abileceğiz. iü^fnde Sovcerinde yapduğu soylelemekte belilgaristan'ın Türkiye'nin gorüşleri, endişeleri, zaman zaman en yüksek düzeyde ABD tarafına ifade edilmektedir. Bunlara bir çare bulunmadan bu anlaşmanın imza edilmesini beklemek mümkün değildir. Yapılan yorumiarda Türkiye'nin bu anlaşmayı bir an once sonuçiandınp imzalamak konusunda bir acelesi olmadığı söyleniyor. Ne dersiniz? HALEPOCLU Biz zamanlama bakımından acelesi var ya da yok diye bir görüş belirtmemeyi tercih ediyoruz. Anlaşma ne zaman imzalanabilecek duruma gelirse, görüşmeler ne zaman o noktaya gelirse, ancak o zaman imzalanabilir. En azıodan bir yıl siiren göruşmeierin ardından duzluge çıkıldığı soylenebilir mi? HALEPOGLU Kendi yorumunuzu >"apmakta serbestsiniz. Amerikan tarafının Türkiye'nin taleplerine verdigi karşılıktan memnun musunuz? Bu (alepler karşıanda girdikieri arayxş, sarfettikleri çabaiar sizin bekiediginiz ölçüde mi? HALEFOCLU Görüşlerimizi, endişelerimizi anladıkları ve bunu iyinıyetle karşıladtklan izlenimini edindik. Butün bunlan anlattığımda, Shultz bana "I got (he message" (mesajınızı aldım) dedi. Yanlış hatırlamıyorsam, Shultz'la daha önce vgpdgınu görüşmelerde de muhatabınız yine aynı karşıhğı vermiş ve her seferinde Amerikan tarafının ciddi bir arayışa «irdigi söylenmişti. HALEPOĞLL' Şımdi bunlann devamlı bir süreç olduğunu kabul etmek lazım. Zaman zaman bu göruşmeleri yapmakta, hatta aym şeyleri tekrar etmekte, tazelemekte yarar vardır. Bunlann da tesirini göstermedığini söylemek zannediyorum ki yanlış olur. Bunlar böyle devam edecektir. Biz memnun kalmadığımız, eksik bulduğumuz, endişe duyduğumuz noktalan dile getireceğiz. Karşı taraf yapabileceklerini yapmaya çalısacak. vanamariıHarı K ı b n s : BM Genel Kurulu 'ndaki konuşmalar Kıbrıs meselesinin çözümünde yarar sağlıyor mu? Rumlar, bilerek ya da bilmeyerek kendi aleyhlerine iş yaptılar. Fedakârlığa katlanmalan gerek. Çözüm ikili görüşmeden geçiyor. sinde bazı teklifler hazjrlayıp taraflara veriyor. Şimdi soyle bir hava uyanmıs: Sanki yaptığı bu son teklifler yüzde yüz Türklerin lehine olan tekliflermiş gibi... Yok böyle bir şey aslında. Türkler, buyük fedakârbk yaparak bu teklifleri kabul ettiler. Bundan yüzde yüz memnunlar, her şey istedikleri gibidir, diye bir şey yok. Ama bu hava yaratılmak isteniyor. Türkler, büyük fedakârhk yaptıklan gibi, Rumların da bu göruşu anlayarak ona göre hareket etmeleri ve BM Genel Sekreteri'nin çabalanna köstek olacaklanna, banş adına destek olmalannda yarar var. Bu yıl Genel Kurul'da dışişleri bakanlannca yapdan konuşmalara bakıldıgında, Rum goruslerinin yine revacta oMugu gözleniyor. BM Genel Sekreleri'nin yeni bir bdge hazıriadıguıdan ve bu belgenin Türkler tarafından kabul edilip, Rumlar tarafından ret edildiginden kimsenin haberi yok gibt» HALEFOĞLU Bu, Kıbns meselesinin halledilmesine yarar mı veriyor, zarar mı veriyor? Bana sorarsanız, Kıbnslı Rumlar büerek ya da bilmeyerek kendi aleyhlerinde iş yaptılar. Gidiyorlar, Harrare'deki bağlantısızlar toplantısında bir karar tasarısı çıkartıyorlar. Bunu birçok ülkeye tekrar ettiriyorlar. Zannediyorlar ki, bununla Kıbns meselesini halledecekler. Kıbns meselesinin halli, ancak iki toplum arasındaki direkt müzakerelerle yürütülür. Başka bir yöntemle Kıbns meselesini halletmek mümkün değildir. Bütün bu yaptıklan bu yöntemi baitalıyor. Bu yöntemin aleyhinde oluyor. Onun için, beniır. görüşüm ve tavsiyem, Kıbnslı Rumlann da aynı sorumluluk duygusunu gösterip aynı fedakârhklara katlanmalan ve banşçı yollarla bu meseleyi halletmek için Kıbns Türk tarafı ile eşit iki insan, iki toplum gibi oturup kendi kaderlerini tayin edecek müzakerelere başlamalandır. d z a TEŞOSOS, NOR TEŞEBBÛS YÛK Başkanı Prof. İhsan Doflramacrnın vakıflannın rJestektedij)i Bilkent Üniversitesi görkemli bir törenle açıldı. Prof. Doğramacı, törene katılan gazetecilere töreni "nasıl bulduklarını" sorarken, yanı başındaki sakallı öğretim elemanları, devlet üniversitelerindeki meslektaşlanna nisçet edercesine hiç çekinmeden ortalıktagörünuyor, hatta Prof. Doğramacı'nın elini bile sıtayorlardı. Oysa ODTU'den, İstanbui'daki bazı üniversitelerden sakallannı kesmedıkJeri için urakJaştınlan ya da öflretim elemanlıöında kalabilmek için sakallannı feda edenler herhalde "özel teşebbus, hur teşebbus" diye düşunuyorlardı.(WZA EZBI) Margaret Thatcher 62,Turgut özal 60 Başbakan Turgut özal ile İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, aynı günde, 13 ekım tarihinde doğmuştur. Ama aralarında iki yaş fark var. Başbakan Özal'ın geçen yıl yaptığı İngiltere gezisi sırasında kendisı onuruna verilen yemekte bu büyük tesadüf öğrenilmiş. Başbakan Özal, Bay ve Bayan Thacther ile aynı masada yemek yerler dereden tepeden sohbet yapılmış ve sonunda Bay Thatcher özal'ın doğum gününün 13 ekimde olduğunu oğrenmiş. "Aa, bak Margaret" demiş Mr. Thatcher, eşine dönerek, "Seninle aynı günde doğmuş." Ardından Özal'a dönen Mr. Thatcher, "Peki hangi yıl?" scrusunu yöneltmiş. Bayan Thatcher bütün bu sohbeti soğuk tavırlarla izlerken Başbakan Özal, bu soruyu yanıtlamak istememiş. Ama, içtiği içkilerden etkilenmiş olan Mr. Thatcher, sorusunu ısrarla yinelemiş. özal, "Hayır söylemem" dedikçe Mr. Thatcher üstelemiş ve en sonunda Mr. Thatcher'ın kuiağına eğilen Başbakan Özal, "Tamam" demiş, 'Ama başka kimseye söylemeyeceksiniz." Mutabakata varıiınca da Özal, "1927 doğumluyum" deyivermiş. Mr. Thatcher yanıtı duyar duymaz eşine dönmüş, "Senden iki yaş küçükmüş" demiş. Turkiye Başbakanı Turgut Özal ve İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, dün doğum günlerini kutladılar. Biri 5 9 u bitirdi, 60'ına bastı, ötekisi 61'i bitirdi, 62'sine bastı. ÖĞRENCİ DERNEĞ1 OLAYI Yabancı kukık sahipsiz İZMİR, (Cumhuriyet Ege Burosu) Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrenci Derneği'ne ses dinleyici bir aygıt yerleştirilmesı ve bir gece sonra da aygıtın ortadan kaybolmasına ilişkin bir açıklama yapan İzmir Valisi Vecdi Gönul, "Araştıracagım" derken, İzmir Emniyet Müdur Yardımcısı Yalçın Balçık boyle bir aygıtı öğrencilerin kendilerinin de kovmus olabileceğini soyledi. Öğrenci derneğinin bulunduğu Bornova'dakı bir evden dinlenen FM kanalına sesler karışması üzerine demek binasında yapılan aramada bir sıranın altına tutturulmuş olarak bulunan ses dinleme aygıtı ile ilgiii olarak açıklama yapan İzmir Valisi Vecdi Gönıil bunu Emniyet Mudıirluğü'ne soracağını belirterek şöyle dedi: "Benim bilgim dahilinde konulmuş bir cihaz yok. Zaten anayasa hukiimlerine göre mahkeme karan olmadan boyle bir cihazın konulması soz konusu değildir. Karar alınmadan boyle bir şey olamaz, ancak her şey akla gelebilir. Işin başka taraflan da olabilir. Konuyu arastıracagız." İzmir Valisi Gonül, kaybolan aygıtın yapısını belirlemek için bazı gazetelerden fotoğraf isterken, İzmir Emniyet Müdür Yardımcısı Yalçın Balçık da en çok aygıtın kaybolması üzerinde durdu. Balçık şu gorüşleri savundu: "Bizim polis örgütiinün böyle bir olaya girdiği yolundaki iddialar kesinlikle doğru değildir. Ögrenciler kendileri koymuştur. Polisin uzerine atmaktadırlar. Polis neden bu derneğe dinleme cihazı koysun?" Dalariın şoförüne uyan Emniyet Müdürluğü Trafik Şube Müdurlüğu'nden istanbul Vali Yardımcısı M. İhsan Yalçm'ın vali adına imzaJadığı 26 Eylül 1986 tarih ve 86/19650092116 sayılı bir yazı aktık. Vilayet tarafından Emniyet Müdurtüğü kanalı ile yapılan açıklama aynen şöyle: "Gazetenizin 22.8.1986 tarihli nushasının 7. sahifesinde, 'Yine Dalan'ın Şoföru' başlığı attında yayımlanan yazı üzerine konu inc&lendi. Yazıda, Radl Dikici adındaki şahsm, 6 ay kadar önce Anakent Beiediye Başkanı'na ait Mercedes otonun, arkasında Renault marka bir araç olduğu halde Aksaray'da kırmızı ışıkta geçtiğini şikâyet etmesina rağmen, bugüne kadar kendisine bir cevap verilmediği bildirilmekte ise de, bu konuda bir müracaat ve ş'ık&yeün geliş kaydma rastianamamıştır. Yazınız üzerine Coşkun Umur (istanbul Anakent Beiediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın makam şoförü) trafik kurallarına uyması konusunda uyanlmıştır. Kurallara uymadığı görütduğünde hakkında gerekli yasal işlem yapılacaktır. Bilgilerinizi rica ederim." Biz de konuya gösterdikleri ilgiden dotayı teşekkür ederiz.