25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 OCAK 1986 Haberi okuyunca o ihtiyar kadın gözlerinin önüne geldi. Acı bir sesle soruyordu: Turkiye'de altı yıldır "idamın soğuk soluğunu" yakından duyan insanlar var. Tuıuklu ve mahkum ailelerı... Çoğumuz ıçın belkı gazete sayfalanndakı bır haberden öteye gıtmeyen ınfazlar ve ıdam ıstemıyle yargılananların anaları, babalan, kardeşlen, eşlerı ve yarınlarının duyguları "ateş duştuğü yeri yakar" sözunu anımsatırcasına sancıü ve yakıcı bir dunyaya kapıları açıyor. Ölum cezasımn kaldmlması ya da kaldınlmaması konusunun dunyanın çeşıtlı ülkelerınde tartışüdığı bır ortamda darağacının gölgesınde yaşayan insanlardan bir kesıt sunuyoruz. . • •• "Oğlunun idamla yargılanmaya basladığı gunıi nası) hatıriadığT sorulduğunda, Sacide Çekmeci önce uzunca bir sure düşundtı. Sonra şunları söyledi bir çırpıda "1981 mayısında ogrendim oğlumun idamla yargıiandığını. Hiç ihtimal vertni>ordum. O gun de ber göruş gunu oiduğu gibi AJemdağ'a gittira. Bizim davadan yargılanan çocukiarın anneleri babalan da oradayddar. Hepsinin gozu yaşlıydı. Yanlanna yaklaşıp, korka korka 'Ne oldu?' dedim. 'tddianame çıktT dediler. Kalbim bızlı hızlı çarpmaya başladı. Ne yapacagnnı şaşırdım. Oglumun idamla yargılandıgını oğrenince, en yakınımdaki insana sanlmısım. Şimdı, o gun boynuna sanldığım insanın kim oidugunu hatırianuyonım. Orada agladık. Donuş yolculugunda da ağladık. Ben eve geldım, evdekilere dunımu nasıl anlattıgımı şimdi hatırtayamıyorum. Hatırtayabildiğim, eşimin ve benim devamlı agladıgınuz... Sonra gunlerce aglandı bizim evde." Sacide Çekmeci bunları anlatırken, yanında çocuğu ıdam cezasına çarptınlmış başka analar da var. Hepsinin de gözlen dolu dolu... Senin oğlunu da mı astılar? Şimdi karşılaşsak, "Senin oğlunu da mı astılar?" diye soracaktı. Ben de belki ona "Yok teyze," diyecektim. Ama ya sonra? Ya onun oğlunun başından geçenler benim oğlumun başından da geçerse? Yok, hayır, bu dayanüabilir bir acı değil. CUMHURIYET/U ı Darağacı veumut idamdan yargılananların yakınları anlatıyor Hazırlayan: Osman Balcıgil nızca, kendı oğlu da idamla yargılandığı ıçın, uzaktan uzağa duygusal bır bağ kurulmuştu onunla arasında. Başından, Erdal'ın davasını da en az oğlunun davası kadar dıkkatle ızlıyordu Sacide Hanım Bır gün 13 Araiık 1980 gazeteyı açınca gozu bır haber başlığına takıldı. "ErdarEren'in cezası ınfaz edildi". Haben bır solukta okudu. Kalbı hızlı bızlı çarpmaya başladı. Evet, Erdal'ı asmışlardı. Oysa, Askerı Yargıtay 3 Dairesı Erdal Eren'le ılgilı askerı mahkeme karannı once usul, sonra da esastan bozrnamış mıydı? Erdal'ın yaşının belırlenmesı ıçın gereklı kemık ıncelemesının yapılması ve nufus kaydının tekrar abnması gerekmıyor muydu? Sacide Hanım böyle hatırlıyordu olayı. AFİÇİNÇALIŞMALAR tdam tstemiyleyargılananların yakınlan zaman zaman bir araya gelerek, "olum cezasının kaldmlması ve af" için çausmalar yürutuyorlar... olan, İbrabim'in agabeyi) doğduğu gunden mi, yoksa gozaltına alındıgı gunden mi başlamalryım?". tbrahım konunun fazla dağılmasından yana değıl. Mehmet Be>, lbrdhım'ın konunun fazla dağılmasından yana olmamasına hak venyor. Ama yıne de, eğer doğumlanyla ve yetışme koşuüanyla başlamazsa, ona sankı romanı eksık kalacakmış gibi geliyor. Muallâ Arkan'ı tanıyanlar, şıır defterınden de mutlaka haberdardırlar. Oğlu tutuklandıktan bu yana, edındığı kapkaJın bir deftere, hemen her gun, şurler yazıyor durmaksızın Muallâ Hanım. Sonra bu şurlennden en sevdıklennı seçıp, oğluna yazdığı mektuplara aktanyor Artık çevresındekı insanlar, "Yeni şürlerinden okusa" diye Muallâ Hanım'ın gözunün içıne bakıyorlar. Henüz şıırlerı yayımlanmadıysa da, Muailâ Arkan'ın en azından yakın çevresı tarafından, bır şair olarak algılandığı kuşkusuz. Çocuklannın idamla yargılanıjor olmalan kımı insanlara ınııhan düşundurdu Kımılen ıntıhar ettı. Bazıları kendı iradelennın dışmda, kalp yetmezlıgj gıbı hastalıklardan öldu. Çıldırdıkları için akıl hastanesıne yatırılanlar oldu... Bazı ana babalarsa, çocuklan idamla vargılanıvor diye, tersuıe, kendılerını "kendilenne daha fazla dikkat etmeleri gereklıliğine" ıkna ettıler Sacide ve Osman Çekmeci kendilenne dıkkat etmeye karar veren ınsanlardan ıkısıydı Pek çok da nedenleri vardı bu karan vermek ıçın. lıük sonuçlannı çeşıtlı şekillerde verdı. Yazdılar, çızdıler, yaşamaya ve olmeye karar verdıler. "Evet, 1980 martından bu yana vucutça biraz çöktuk ama, zihinlerimiz de açıldı. Oğlunun idamla yargılanıyor olması bir ana ve bır baba için çok yıpratıcı bir şey. Bu arada, inanacak mısınız bilmem ama, 'iyi' olan pek çok şeyi de keşfettirdi bu tatsız olay bize. Mesela, duygulannuzı kalemle ifade etmeyı ogretti. Bizim hanede uç yazar var şimdi. Eşim şair, ben roman yazmaya çalışıyorum, oğlum ise hem şair, hem denemecı, hem hıkâyeci." Bu sözler Sacide Çekmed'den Şımdılerde Sacide Hanımlarda bır telaş var ki sormayın Osman Yaşatmayacaklar demiş ve bayılmışım Meliba Sarpfunalı, oğlu ıdam almış bır başka anne. Sacide Hanım konuşurken, oğlunun idamla yargılandığını öğrendığı günü dün gıbı hatırlıyor Meliha Hanım Devamını da: Oğlumun idamdan yargılanacağını oğrenince, en yakınımdaki insana sarılmışım. O gıin boynuna sarıldığım insanın kim olduğunu hatırlamıyorum. Orada ağladık. Dönıiş yolculuğunda da ağladık. Sonra gunlerce ağlandı bizim evde... "Oglumla, idamdan yargılandığını ogrendikten nç gun sonra goruşebılecektim. Bu uç gun zarfında ne uyuyabildım, ne de bır şey yiyebildim. Sabah hava aydınlanır aydınlanmaz yola çıktım... Ozaevi'nin onunde çocuklan idamla yargıtanan başka anne ve babalar da vardı... Herkesin yuzu kireç gibrydi... Konuşuluyordu... 'Yaşatmayacaklar!' dediğimi habrlıyorum. Bayılmışım." Fevziye lşbilen de oğlu idamla yargılanan annelerden bın. O, "idam olayı"na başka bır cepheden >aklaşmayı seçıyor: "Olum aslında laf olarak o kadar fena bir şey değil. Etrafınızda pek çok insan oluyor: Anneniz, babanız, kardeşlenniz, hatta çocuklannız... Sonunda olunuyor yanı. Erken ya da geç. Ama bu 'idam' başka bir şey. Yani aslında büiyorsunuz ki, oğlunuz sağ. Bir yerde sag olarak duruyor. Sonra birisi çıkıyor ve oglunuzun idamını istiyor. İşte bu farklı bir şey. Yani, birileri sizin oglunuzu oldurmek istiyor. Bunu ogrenmek feci bir şey. Sozun kısası, hasta olan oglunuzun olmesi, yaşlı babanızın olmesi gibi duşunemiyorsunuz o zaraan olumu." 66 Yehmet Bey o gün, heyecan içinde hane halkının evi terk etmesini bekledi. Usulca oturduğu yerden kalktı. Bütangazı ocağının bütün düğmelerini çevirdi. Mutfak kapısını açık bıraktı. Odanın içinde koku ağırlaşmıştı. Mehmet önsoy birden beyninden vurulmuşa döndu. "Ya eve gelenler bir kibrit çakarsa." Bu arada, hapıshanelerden de dışanya ceşıtli bıçımlerde kaleme alınmış yazılar ve çıziler çıkıyor. Bu ürunler V\m\ zaman va araya gelıp kıtap halını de alıyor. Kıtapların ödul kazandığı da oluyor. MUALLÂ ARKAN: Onu tanıyanlar şiir defterinden de mutlaka haberdardırlar. Işte Muallâ Hanım 'ın bir fiirinden uç satır: "Her şafak vakti acıyla uyarur, / bağnndan kopar acı bir feryat: / 'Acaba oğlumu mu yitirdim?" ' Iki insani tepki: Yaşamak ve ölmek Epey önce PTT'den emeklı oldu. Emeklı olurken gerıde bıraktığı mesa arkadaşları "Oh, senden âlâ sı yok artık" dediler. Ama, pek dedıkleri gıbı olmadı Felaketler ustu üstune geldı. O gun de bilmem kaçıncı kez, "Evde kimsenin rahatı huzunı yok, dayanılacak acı değil bu" dıve duşundu. Arslan'ın babası becermıştı ışte! O nıye beceremesındı? Onsoy aılesının dıreğı Mehmet önsoy, kafasını aylardır ışgal eden bu fikırden kurtulmalıydı artık! Mehmet Bey o gun, heyecan içinde hane halkının e\ ı terk etmcını beHedı Oğlene doğru herkes bır >erlere gıtmıştı. Usulca oturduğu yerden kalktı. Bütangazı ocağının butun duğmelennı çevirdi. Mutfak kapısını açık bıraktı ve gelıp dıvana uzandı. Odanın ıçındekı koku ağırlaştı, ağırlaştı... Mehmet Onsoy, bırden beyninden vurulmuşa döndü. "Ya bir terslik olur da eve gelenler bir kibrit yakarlarsa ne olur?" diye bır soru çaktı şımşek gıbı kafasında Yarı baygın yattığı dıvandan guçlukle kalktı Pencerelen açtı Sonra yıne zor zahmet gıdıp bütangazı ocağının düğmelerini bu kez ters ıstıDERİN ACI Cezaevi kapısı bir âlemdir. Ağlayana da rastlarsınız, gulene de. Ama çoğu tebessumun kamette çevirdi. Birileri, infazları bir garip izler ' Kımı ıddıanameler hazırlanır, kımılen okunurken, bazı davalar da sonuçlanmadadır bu arada. Hatta bır ara, ardı ardına ıdamlar da ınfaz edilır. "İnfaz" kavramı, çocuklan idamla yargılanan ınsanlara, ötekı ınsanlardan farklı anlamlar ıfade eder. Bu insanlar, başka gençlerın ıdamlannın ınfazlarıru bır ganp ızlerler: Oğlumla, idamdan yargılandığım öğrendikten üç gün sonra goruşebılecektim. Bu üç gün zarfında ne uyuyabildim, ne de bir şey yiyebildim. Sabah erkenden yola çıktım. Cezaevi önünde herkesin yüzü kireç gibiydi. 'Yaşatmayacaklar' dediğimi hatırlıyorum... Bayılmışım Oğlu idamla yargılananlar, Guler Demirel mısah, kımı zaman idam edılen bır çocuğun annesıyle arkadaştırlar. Guler Hanım, Kadir Tandoğan'ın annesıyle hapıshanelenn onunde bır sure ahbaplık etmiş, can yoldaşhğı yapmıştır "Kadir'in annesiyle Seiimiye'nin onunde tanışmıştık. Oglu idam almıştı o gunlerde. tdam aldıgı için oğlunu tek hucreye koymuşlardı. Kadıncagızın bana ilk sorusu, 'Senin oglun da tek hucrede mi?" ol1 muştu. O gun ona, 'Y ok teyze demiştım. Sonra gunlerce 'Nasıl oluyor da yaşayabilıyor hâlâ' diye duşundum kendi kendime. Gerçi, onun o gunku hali benim şimdiki halım. Şimdı de benim oğlum idam aldı. Şımdi de benim oğlum tek kişilik hucrede. Sonra, bir gun gazeteyi açtun ki ne goreyün: 'Kadir Tandogan idam edildi' yazmıyor rou! Dunyanın uzerime yıkıldıgını hıssettim. O, SeBmiye'nin onunde gorduğum, zayıf ihtiyann, bana 'Senin oglun da tek hucrede mi?' diye soran kadının oğlu bir gun once asılmışü. 'Kimbilir ne haldedir?' diye duşundum gayri ihtiyari. Sonra bir film şendi gıbı Selımıye^ nin onundeki konuşma gecti tekrar gozumun onunden. O gun ona 'Yok teyze' demiştim. Sonra benim oğlum da tek hucreye alınmıştı. Şimdı karşılaşacak olsaydık, belki de o bana 'Senin oğlunu da mı astılar?' diye soracaktı. Ben de ona belki de 'Yok teyze' dıyecektim. Ama ya sonra? Ya onun oğlunun başından geçenler benim oglumun başından da gecerse! Yok! Hayır! Bu dayanüabilir cinsten bir acı dcğil." 66 alttnda derin bir acı gizlidir. OSMAN ÇEKMECt: Sualp'm babası için geçen altı yd, hayatında en duyarlı oiduğu zaman dilimiydi. Osman Bey, bu arada duygulannı şiirle ardatmayı denedi. Oğlu idamla yargılanan bir baba olarak, altı ytl boyunca yazdığı sürleri, kitap haUne getiriyor. Pekı sonra ne olmuştu? Erdal'ın kemık kontrolünun sonucu neydı? Nufus kutuğu yenıden ıncelenmış mıydı? O anda, "Bir imkân olsa da Erdal'ın anacığının yanına koşsam" diye duşundu Sacide Hanım Duaian ve gözyaşlan Erdal'ı kurtaramamıştı. Ya Sualp, pekı Sacide Hanım'ın Sualp'ı ne olacaktı?.. Bey, şiirlenni kıtap halıne getıriyor. Bu nedenle evde, daktilonun tıkırtısı gece gunduz durmak bılmıyor Osman Bey şiirlenni son bır kez gözden geçırıyor Sacide Hanım'a okuyor. Sacide Hanım eşıne, şiırlermın son hallerıyle ılgıli fıkırlerını soyluyor... Yazmakla haşır neşır olanlar sadece Çekmecıler değıl kuşkusuz. Mehmet Onsoy da, yıllardır, yazacağı romanı tasarlıyor. Bu konuda çeşıtlı ınsanlarla konuşuyor, fikır alıyor. Oğlu Ibrahım'ı zıyarete gıttığı gunlerde, onunla romanına nereden başlaması gerektığını tartışıyor: Mehmet Bey'ın Ibrahım'e en çok sorduğu soru da şu: "Rahmetlinin (rahmetli C/anevinden vurulanlar... Yakınlan idamla yargıiananlar, otekı ınsanlara gore bir dönemı daha duyarlı "geçırdıler" Bu duyar M.damdan yargılananların bazılarının babası, yaşamına son vermeyi deneyecek kadar karamsarlık içine düşerken, bazıları da kaleme kitaba sarılıp, duygularının titreşimini sanatın yankılarında arıyor... Beceremerruştı. Ama, beceremedığı olmek değıldı Olmeye gucu vardı. Ev halkının evsız barksız kalmasına dayanamazdı. IValbi hızlı hızlı çarpmaya başladı Buna karşılik, Sacide Çekmeci, Erdal Eren'ın annesını hıç tanımıyordu. Adını bıle bılrruyordu. Yal CUMHURİYET BÜROSU ANKARA Ankara'da ınzıbat en Zekeriya Önge'yi öldurmekten oium cezasına carptırılan 801 goruşlü Erdal Eren hakkındakl korar bu saboha karşı Infoz edılmıştır. Hakkında verılen ölüm cezası dün Mılli Güvenl* Konseyınco onaylanan ve Resmı Gazetenin mukerrer sayısında yayın lanan Erdal Eren'ın geceyansın Erdal Eren'in cezası infaz edildi Oğlu idam mahkumu baba intihar etti Istanbul Haber Servisi Eskı Ba^bakanlardan Nıhat Erimın oldurulmesı olayına katıldıkları savıyla yargıianan ve ıdam cezasına mahkum edılen sanıklardan Arslan Şener Yıldırım'ın babası Cafer Yıldırım (53) dun Bahçehe\ler'dekı evınde kendısını asarak ıntıhar ettı Aıle çe^resinden oğrenıldığıne gort, kardeşı Faık Yıldınm'la bırlıkte cuma namazı kıîmak uzere lamıye gıderken yolda abdest al ması gereklığını soyleyerek donen Cafer Yıldırım, evde once bır BİR ADAM VE BIR KÜÇÜK HABER Sacide Çekmeci ve oğlu idamla yargılanan başka pek çok anne, Erdal Eren'in annesini tanımıyordu bile. Ama hepsi, Erdal'ın idam edildiği gun, kendisini, Erdal'ın annesinin yerine koydu. Bir babanın intihan ise gazetelerde "kuçuk" bir haberdi. Gazetede küçük bir haber O "kuçuk" haben, gazetede yayımlandığı gun, ınsaniarm buyuk bır kısmı görmedı bıle. Ama aynı "kuçuk" haber, bazı ınsanlan, paratonerın yıldınmı kendısıne çektığı gıbı çektı. Cafer Yıldırım, Arslan Şener'ın ellı üç yaşındakı babasıydı Bu ışçı emeklisı adam, Almanya'dan yenılerde kesın donuş yapmıştı. Bır gun, oğlunu eski Başbakanlardan Nıhat Erim'i oldurmek suçuyla yargılaynp ıdama mahkum ettiler. O gunden sonra bır tuhaf oldu Cafer Bey. Sonra, 1985'ın 22 şubat gunu, kardeşi Faik Yıldırım'la beraber cuma namazını kılmaya gıderken, "Benim abdest almam lazun" dıyerek ondan ayrıldı. Eve dondu. Evdekilere "Abdesl tazeleyeceğım" dedı \e banyoya gırdı. Uzunca bır sure banyodan çıkmayınca, karısı banyo kapısını tıklattı. Içerden cevapgelmedı. Kapı arkadan kılıtlıydı. Seslendı. Cafer Bey onu cevapsız bıraktı. Meraklanan kadın, hemen koşup alt katta oturan elnsını çağırdı Beraberce kapıyı kırdılar Cafer Yıldırım şofben hortumunun ucunda sallanıyordu. SACtDE ÇEKMECt: "tddianamenin çıktığını oğrenince kalbim hızlı hızh çarpmaya başladı. O gune kadar oğlumun idamla yargılanabileceğine hiç ihtimal vermiyordum." "Oğlumuz idamla yargılanıyordu. Belki idam edilecekti de. Peki biz ne yapacaktık bu esnada. Oglumuzun bize ihtıyacı olacaka. Bir de şunu duşundnk: Bazı anoe babalar çocuklan hapisteyken oluyorlardı. Bu, hapisteki çocuklan mahveden bir şey olsa gerekti. Yavrucaklar kımbilır neler hissedıyor, neler duşunuyorlardı boylesi durumlarda? Şuphesiz kahroluyorlardı. Sualp bu acıları çekmemeliydı. Bunun için de. bizim saghklı olduğumuzu bilmeliydi. O halde saglıklı ve iyi olmalıydık." StRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle