18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 HABERLER 1 OCAK 1986 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ OÛn araştırma ıstasyoraj\\ Kutartya •Kon'rol ıstasyonu Gerçekleri Söylemek, Yazmak... Prof. Fehmi Yavuz'un bana anlattığı öykü, onun "Anılanm" yapıtında yok. O öyküyü aktaracağım; "Anılarım", Mülkiyeliler Birtiği Vakfı yayınıdır. Isteyenler, yapıtı oradan da bulabilirier. Öykü şöyle: Öyküyü, daha doğrusu olayı, eski DP'nin bakanlarından Hadi Husman anlatmış Fehmi Yavuz'a. Hadi Hüsman'ın bakanhğı sırasında bir odacıları varmış, adı Abdullah Çavuş. Abdullah Çavuş konuşurken, sözcükleri ikileyerek şöyle söylermiş, "ev mev", "çocuk mocuk", "paito malto" gibi. Hadi Hüsman, Abdullah Çavuş'u çağırıp sormuş: Neden böyle söylüyorsun? demiş. Efendim, demiş Abdullah Çavuş, "ew" sizinki, mev bizimki; sizinki çocuk, bizimki mocuk, sizinki paito, bizimki malto, sizinki aylık, bizimki maylık, sizinki elbise, bizimki melbise, sizinki gömlek, bizimki mömlek. Satır arasında bir yaşam biçimini vurgulayan Abdullah Çavuş, sözlerini açık açık söylemekten de kaçınmamış. Atatürk "Doğruları söylemekten korkmamayı" öğütler.T. Tarih Kurumu'nun girişinde de şöyle yazar: "Tan'h yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadık kalmazsa, değişmöyen hakikat, insanlığı saşırtacak bir mahiyet a/ır..." İstiklâl Marşı'nın söylenmesinden sonraydı. öğretmen, öğrencilere: Marşta bilmediğiniz yabancı sözcük var mı? diye sorar. Bir öğrenci: "Lardan'ne demek öğretmenim? diye sorar. Bir başkası: "Obe" ne demek öğretmenim? der. 26 aralık günlü, "Ankara Notian"nda, haklan yenenlere değinmiş, "İstiklal Marşj" konusunda, Fikret gibi, ezgisini (bestesini) yapan Zeki Bey (Üngör)'in de, hakkının yendiğini vurgulamıştım. Şöyle demiştim: "Ençok hakkı yenmiş bir kişinin bulunduğunu da biliyorum. O da istiklal Marşı'nı besteleyen Zeki Üngöfdür. Onun unutulması haksızlıktır. İstiklal Marşı'nın bestesi de teknik açıdan etestirilir. Bu, çocuk sesine uygun olmayan bir bestedir. Bir toplu söylenme sırasında ismet Paşa'nın bile istiklal Marşı'nı söyleyemediğini, 196O'lı yıllarda Mete Akyol'un bandından izlemiştik..." Kurcalayıp, araştırınca Zeki Üngör'e gereğinden çok hak verdiğimi, bu arada Kurtuluş Savaşı'nda İstiklal Marşı'nın en güzel ezgisini yapan, marşı yıllarca söylenen IsmailZühtu Seyin hakkını yediğimi anladım. Bunu düzetteceğim; Zeki Bey'den alıp, İsmail Zühtü Bey'e vereceğirn bu hakkın büyüğünü... Kurtuluş Savaşı'nda, Mehmet Akif'in şiiri Mecliste okunup, . benimsendiği sıra, Zeki Bey Ankara'da yoktur; o İstanbul'da Padişahın "Mızıkayi Humayuri'unun başındadır. Ankara'da, Büyük Millet Meclisi Bandosu Şeîi İsmail Zühtü Bey'dir. Zühtü Bey, çağdaş anlamda ilk adımı atan bir ezgicidir. İstiklal Marşı'nı da, o yıllann heyecanı ile ezgilemiştir. Sözler onda bölük pörçük değildir. Zeki Bey'in durumuna gelince, o Kurtuluş Savaşı yıllarında, İstanbul'da Saray'da "Mabeytn Orkestrası"nöa bulunmakta. Sultan Vahdettin tanta çıkınca, kendine, özgün bir "marşı suttani" bestelenmesini ister. O zaman ulusal marşlar yok, padişahların marşları söyleniyor okuHarda; Sultan Reşat zamanında, Reşat'ın marşı neyse o söylenmekte. vahdettin için de, bir çok müzisyen kollan sıvar "marşı sultani" yazmak için, sunarlar padişaha. Zeki Bey de bir ezgi hazırlayıp padişaha sunar mı? Zeki Bey'i yakmdan tanıyanlar bilirler ki, kendisi ezgiyi armonize edemez. Başkasına yaptınr genellikle. Vahdettin hıçbirini beğenmez. Dedesinin marşını benimser, onu çaldırır törenlerde. Vahdettin Türkiye'den kaçınca, "Mabeyin Orkestrası" ile "bando" hilâfete geçer, Abdülmecit Efendfye. Hilafet de kaldırılınca, ortada, açıkta kalır. Durum Atatürk'e anlatılır, Zeki Bey Ankara'ya gelir. Mızıkayi Humayun, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası olur, Ankara'da çalışmaya başlar. O sırada, çeşitli elçilikler açılmakta, marşın çalınması gerekmekte. İleri sürüldüğüne göre Zeki Bey, İsmail Zühtü Bey'in marşını bir yana atar, kendi ezgilediği marşını benimsetip çaldırmaya başlar mı? Ancak, bir sorun çıkar ortaya, "sözleri ne olacak?" diye. Zeki Bey, sözleri alır, orasını eğer, burasını çeker, ekleyip yapıştırarak bu durumagetirir. İstiklal Marşı'nın söylenemeyişi bundandır. Ezginin, yapıyla, şiirle bir ilgisi yoktur. Bu teknik konuyu ele alıp eleştirenlerin başmda Nadir Nadi gelir. Orhan Velfnm babası Veli Bey, daha birçokları, durumu yakından bilmekte, üzülmektediıier. Örneğin, "Türk Çocuklan, Türk Çocukları..." marşı da Zeki Bey'indir, ancak onda takılmalar görülmez... Nadir Nadi, "Dostum Mozart" yapıtında tatlı tatlı anlatıyor: Nadir Nadi ilk müzik derslerini "Mızıkayi Humayun"orkeSlras\ şefı Zeki Bey'den almış sekiz yaşlarında. Nadir Nadi, yapıtının bir yerinde şöyle diyor: ".. Zeki bey, çapkın ruhlu, ama sabırsız bir adamdı. Ben ders yaparken kimi komşu hanımlannı gözümün önünde mıncıklamaya kalkmaktan çekinmezdi. Herhalde iyi keman çalıyordu. Öğretmenlik niteliği ise hemen hemen hiç yoktu..." O yıllar, Mustafa Kemal nasıl yalmzdtr, düşünebiliyorum... Zeki Bey, Atatürk'ün gözüne girer, girer ama sonunda çok kötü bir biçimde de ayrılır. Atatürk onu Köşk'ten kovar, ağır sözler söyler. Bu anlattığım olayların tanıkları yaşamaktadır. Konu, 1976 yılı dolayında TRT Genel Müdürlüğü'nde, bir TRT Yönetim Kurulu toplantısında anlatılır. Üyeler, yetkili ağızdan İstiklal Marşı ezgisinin öyküsünü dinlerler. Banda alınır konuşma. Ancak, henüz yayımlanmamıştır. İstiklal Marşı bugün anayasaya geçmistir Üçüncü maddede, ".. Milli marşı İstiklal Marşıdır" der anayasa. Ancak, bunun söylenemeyen ezgisi değiştirilemez demek değildir. Yeniden yazılamaz demek değildir. Bu konuda, öncelikle sayıları azımsanmayacak, nitelikleri küçümsenmeyecek müzisyenlere, önemli görevler düşmekte. Artık Batı ayarında ezgicilerimiz var. İstiklal Marşı, tümümüzün, çocuklarımızın kolayca soyleyebileceği bir duruma getirilmelidir. Bu, ulusal bir görev... SAKARYA PROJESÎ Sakarya Projesi, Aşağı Sakarya, Orta Sakarya, Yukan Sakarya, Porsuk projelerinden oluşuyor. tTÜ ve DSİ, Sakarya ve Ankara Çayı havzalanndaki sulann tümden tarandığını, fu anda Orta Sakarya havzası üzerinde çaUşıldığmı belirtiyorlar. Çeşitli yerlerde kurulan kontrol ve ön araştırma istasyonlarmda su kaliteleri saptanıyor. Araştırmalann sonucu oldukça iç karartıcı. tlgililer, önlem ahnmaısa Sakarya Nehri'nin çok yakın bir süre sonra kullamlamaz hale geleceği iddiasındalar. Kuüanıiır bir hale getirmek için ise milyarlarca lira harcanması gerektiğini belirtiyorlar. Bölgenin umudu olan akarsuya her gün 33 ton azot, 82 ton organik madde dökülüyor Sakarya Nehri ölüm tuzağında çen, alt yönetmenliklerinde Prof. Dr. Mehmetçik Beyaat, Doç. Dr. Ethem Gönenç bulunuyor. Proje ile Porsuk, Ankara, Çarksuyu ve Karasu çaylannın bağlandığı Sakarya nehri üzerinde ve nehrin kapsadığı 58 bin kilometrekarelik Sakarya Havzası'nda yapılacak barajlar ve yeni su tesisleri ile olumlu ya da olumsuz sonuçları ve ahnacak önlemler araştırüıyor. Proje sonuçlan, başta DSl'nin çalışmaJarı olmak üzere bölgedeki saGursöğüt, Yenice adlı üç büyük baraj daha planlanıyor. Var olan barajlar, öteki tüm su tesisleri arasındaki ilişküer bölgenin tümü ele alınarak ve kurulacak olan barajlar da sanki kurulmuş gibi özel matematiksel modeller geliştirilerek bilgisayara simile (benzetilme) edildi. Böylece Sakarya havzasının geleceği olumlu ve olumsuz yanlarıyla şimdiden ekranda görülebiliyor. Orneğin var olanlann yanı sıra, planlanan öteki ASİYE UYSAL "Sakarya nehrinin kollan, kaynak bölgeteri dışıada degü içmek veya içinde balık yetiştimıek, endiistride dahi kaüanılamaz hale geidi." NATO'nun 500 bin dolarlık maddi desteği ve İTÜ (Istanbul Teknik Üniversitesi) ile DSI'nin (Devlet Su Işleri) birlikte yurüttükleri "Sakarya Havzası'nın amenajmanı (su kaynaklanoın geliştirflmesi)" projesinin ortaya çıkardığı sonuçlara göre, Sakarya havzasında tehlike çanlan çalıyor: "Nehrin kollan kaynak bölgeleri dışında hiçbir amaçla kullanılmaya elverişli degil. Nehre bağlanan sadcce Porsuk Çayı'na; Katahya kent merkerinden günde 9 ton, Eskişebir kent merkezinden 20 ton, Kütahya Şeker Fabrikası'ndan 4 ton ve Eskişehir Şeker Fabrikası'ndan 82 ton organik madde (BOt) bosalıyor. Sakarya havzasında şimdiye degin Türkiye'nin öteki bolgekrinde oktağu gibi, sadece suyun miktaruun gereksinimi karsılayıp karşılayamayacağı göz önönde bolandıınüarak barajtar Insa edUmiş. Bnndan böyle söz konusn havzada yapdacak baraj, su yolu, sehiriere su getinne, taşkın kontrotu ve öteki su tesislerinin yapılmasına bilgisayar verOerine göre karar verilmesi gerecek. Yine bilgisayarlarla bölgedeki tesislere ve yerleşim bölgelerine ne çeşit ve kapasitede antma tesisleri kunılması gerektiğini gösterecek öneriler geliştirecek." SUYUN BİLGtSAYARLA KULLANIMI NATO'nun "Kararlüık İçin Bilim" programı kapsamında maddi destek sağladıgı, Portekiz ve Yunanistan'ı da kapsayan bir grupprojeden beşi Türkiye'de yürütülüyor. Dördü TUBITAK tarafından ele ahnan söz konusu projelerden biri tTÜ ve DSt'nin ortak sonımluluğunda. Sakarya havzasının su kaynaklannın geliştirilmesinin hedeflendiği ve 1981 yılından bu yana üzerinde cahşılan bu projenin 1986 yıhnda bitmesi hedeflendiği halde 1987'de tamamlanması bekleniyor. Projenin başmda lTÜ'den Prof. Dr. Kftzım Çe Sakarya havzasının yeniden düzenlenmesi için NA TO desteği ile 4 yıldır yürütülen proje çahşmalan sonucu Sakarya Nehri'nin kollannm aşırı derecede kirli olduğu saptandı. Kaynak bölgeleri dışında bu suların sanayi amacıyla dahi kullarulamayacağı belirtiliyor. Yetküiler, Sakarya suyunun kullanımı için milyarlar gerektiğini söylüyorlar. ve DSt'nin 4 yıldır ortaklaşa yürüttüğü proje ile Sakarya havzasında kurulması olası tesisler ve suyun her türlü özelliği bilgisayara verilerek matematiksel sonuçlar çıkarılıyor ve nehrin gelecekte kazanacağı tüm özellikler, bilgisayar aracüığı ile saptanıyor. Mevcut tesislerin yeniden düzenlenmesi ve yeni tesislerin inşaatı proje sonuçlarına göre belirlenecek. 1986'da bitiritmesi hedeflenen projenin 1987'de sonuçlanabileceği sanılıyor. nayi, tarım ve yerleşime ışık tutacak. Araştırmalarda bölgenin bütünü ele alınarak çağdaş bilgisayar teknolojisi kullanıbyor. Yurt dışından getirilen uzman ve aletler ile eğitim için dısanya gönderilen uzman giderleri NATO'nun 500 bin dolarlık kredisi ile, yurt içindeki harcamalar ise Türk hükümetince karşılanıyor. MODERN TEKNOLOJt VE YÖNTEMLER Proje dördüncü yılına ulaşırken Porsuk çayı, Yukan Sakarya ve Ankara çayı havzalan için bilgisayar programları hazırlandı. Bölgede Sarıyar, Gökçekaya, Porsuk ve Çubuk barajlarmın yanı sıra küçük barajlar da bulunuyor. Ayrıca Kargı, barajlann inşa edilmesi halinde yılda ne kadar güvenilir (en kurak yılda) enerji üretilecek sorusuna ElEI'nin (Elektrik Işleri Etüt İdaresi) bulduğu rakam 1052 GWH (Gigavat saat) iken, ÎTÜDSl'nin havzanın tümünü ele alarak ve bölgede alınacak önlemleri saptayıp sistem analizi yöntemleriyle gerçek enerji miktannın yılda 1547 GWH olacağını ortaya çıkarıyor. SAKARYA NEHRİNDE tPtN UCU KAÇMAK ÜZERE tTÜ ve DSİ şimdi Orta Sakarya havzası ile su kaliteleri üzerinde çalışıyor. Daha sonra Aşağı Sakarya havzası ele alınacak. Su ölçümleri DSt Üçüncü Bölge Müdürlüğü tarafından yapıhyor. Porsuk, Yukan Sakarya ve Ankara çayı havzalannda sular tümden tarandı. Şimdi O n a Sakarya havzası taranıyor. Böylece bölge bölge sulann kalitesi, apk anlamıyla temizliği kirliliği veya yararh kullanıma uygun olup olmadığı ortaya çıkanlmış oluyor. Aynca bundan böyle nehrin üzerinde kurulacak tesislerin, artık sulann su kalitesini ne yönde etkileyeceği ve ahnacak önlemler de araştırıhyor. Araştırmalann sonucu oldukça iç karartıcı. Porsuk, Ankara, Çarksuyu ve Karasu çaylan aşın kirli. Bir başka anlatımla Sakarya nehrinin ana koUanrun büyük bölümü yararh kullanım için işe yaramaz halde. DSÎ ise, Eskişehir'in su gereksinimini Porsuk'tan karşılamayı planhyor. Doç. Dr. Etbem Gönenç, "Belki de milyarlarca lira para harcanıp su önce temizlenip, sonra kullanılabilecek" diyor ve ekliyor: "Sakarya'nın kendisi şimdilik her türlü amaçla kuUanılabüir. Ancak tüm su tesisleri var olan işletme düzenleri korunursa Sakarya nehri de çok yakın bir süre sonra kullanılmaz hale gelir." Sakarya nehrini kirleten belli başlı faktörler olarak, endüstri artıklan, yerleşim merkezleri, tarımsal alanlann sulanmasında sularla birlikte gelen tanm ilaçları sıralanıyor. Proje kapsamında yapılan su tahlilleri ve analizlerin sonuçlanndan birkaç örnek şöyle: "Eskişehir kent merkezinden günde 4.S ton azot, bir ton fosfor, Kütahya kent merkezinden 2 ton azot, yanm ton fosfor, Kütahya Azot Sanayii'nden (gfibre fabrikası) 5 ton azot, çevredeki tanm alanlanndan 2 ton azot, 150 kilo fosfor aralıksız olarak Porsuk çayına boşalmaya devam ediyor." Bölgedeki bu doğa savurganUğının önlenebilmesi için kim ne yapacak? Kim ne kadar ve ne çeşit bir antma tesisi yaptıracak? Bu sorulann yamtını da söz konusu proje kapsamında programlannıış bilgisayarlar verecek ve bu alanda öneriler geliştirecek. îşçi çıkarma önünde engel kalmayacak 'Kıdem tazminatı'nın hukuktaki yeri kaldmhyor likte, isterlerse ve primlerini kendileri ödemeleri koşulu ile BağKur üyeleri, ozel sandık üyeleri ve yurt dışında çahşan işçiler de fon kapsamına alındı. Adlarına prim yatmış bütün çalışanlan kapsayacak fon, aynntıları kesinleşmemiş olmakla birlikte, çahşan adına her yıl yatınlan primin hükumet tarafından o yıl için belirlenecek ve enflasyon ile faizlerle bağlantı kurulabilecek bir katsayı ile çarpılmasından elde edilen rakamın ödenmesi şeklinde ortaya çıkacak. Çahşan adına yatırılacak prim ise ücrete göre ve devamlılık içeren ödemelerin toplamma göre hesaplanacak. Ancak asgari ücretten az ve en yüksek memur maaşından yüksek olamayacak. Sonuç olarak, çahşan ister işçi ister memur olsun, ayhk geliri ile bağlantılı ve ona yakın bir rakamda hesaplanacak bir ikramiye>i ancak emeklilik hakkını kazandığında alacak. Ödeme, paranın toplandığı fondan yapılacağı için işverenle hiçbir ilişkisi kalmayacak. Ara yıllarda ışten ayrılma hallerinde ise, 6 ay süre ile yine çok sınırlı miktarda bir işsizlik ödemesi yapılacak. Ancak çahşan yeniden işe girdiğinde 6 ay içinde bu ödemeyi fona geri vermezse daha öne çalıştığı yıllara ait ödemeden emekliliğinde yararlanamayacak. İşçinin işe bağlılığı, düşük üc528 6 6 29526 10 00/412 retle çalışması, çalışmasına ait ikinci bir ödeme, iş güvencesi, işsizlik sigortası vb. gibi ülkemizde sayılamayacak kadar çok yönlü hak ve işlevleri içeren ve bütün işçi haklarından daha eski olan kıdem tazminatı, bu yasarun vürürlüğe girmesi ile tarihe kanşıp ortadan kalkacak. lş hukukçulan ülkemizde çok uzun yıllar var olmuş, yerleşmiş ve çok büyük önem kazanarak gelişmiş bir hakkın bir kalemde ortadan kaldırılmasının sakıncası üzerinde duruyorlar. Kıdem tazminatımn özellikie ülkemizde en büyük sorun olan yaygın işçi çıkarmalan, işçi çıkarmasında işverenin önünde hiçbir engelin bulunmaması karşısında, ortadan kaldırılmasının çok ciddi sakıncalar doğuracağını vurguluyorlar. Kıdem tazminatımn iş güvencesi yerine gecmemekle birlikte toplu ödemenin işveren için caydıncı bir işlev yaptığmı, a>Tica işten atılan işçi için de işsiz kaldığı dönemin başhca güvencesi olduğu ve yine ülkemizde olmayan işsizlik sigortası yerine geçtiğini belirtiyorlar. Fondan işsizlere yapılacağı saptanan ödemenin işsizlik sigortası yerine geçemeyeceğini de belirten hukukçular, işsizlik sigortası oluşturulmadan ve hele işçi çıkarmasındaki keyfıliğe bazı kısıtlamalar getirilmeden kıdem tazminatımn kaldırıhnasının çok sakıncalı olduğunu açıkhyorlar. (Baştarafı 1. Sayfada) nin yer aldığı izlenimini besliyor. İslami Cihad'ın gerçekleştirdiği en önemli eylemler arasında, 1983 ekim ayında Beyrut'ta Amerikan deniz piyadelerinin karargâhına karşı girişilen bombalı saldırı yer alıyor. Bu saldında, 250'yi aşkın Amerikan deniz piyadesi hayatını kaybetmişti. Aynca, İslami Cihad, 1984 yıhnda da, sıkı güvenlik önlemlerine karşın Beyrut'taki ABD Büyükelçiliğine bombah bir saldırı düzenlenmişti. Beyrut'ta 6 Amerikalı ve 4 Fransız'ı 21 aydır rehin tutan İslami Cihad, geçen ekim ayında, Amerikalı rehinelerden William Buckley'i öldurdüğünü öne surmüş, ancak tüm aramalara rağmen, Buckley'in cesedi bulunamamıştı. ANTİKALARINIZ ELYAZMASI KURANI KERÎMLERİNİZ ESKİ TABLOLARINIZ İÇÎN TROY 140 79 36 rulmasını öngören yasa tasarısı, Adı 'Kıdem Tazminatı Fonu', özü ücretten Iş Yasası'nın 14. maddesinde yer kesilecek paradan oluşacak "Emeklilik alan kıdem tazminatını güvenceye alma gerekçesi ile gündeme tkramiyesi Yasası", TÎSK, Türkİş, Çalışma geldi. lş Yasası'nın kıdem tazmiBakanhğı ve öğretim üyelerinden oluşacak natını düzenleyen 14. maddesinin komisyonun çahşmalanyla son şeklini alacak. son fıkrası, kıdem tazminatımn güvence altına ahnması için, "tşödemeler fondan yapılacağı için işçinin veren sonımluluğu altında ve saişverenle hiçbir ilişkisi kalmayacak. Ara yıllarda dece yaşlüık, emeklilik, malulişten ayrılana 6 ay çok sınırlı miktarda işsizlik lük, ölüm ve toptan ödeme halÖdemesi yapılacak. Çahşan yeni bir işe girince 6 lerine mahsus olmak kaydıyla devlet veya kanunla kurulu kuay içinde bu parayı geri ödemezse, geçmiş rumlarda veya To5O hisseden fazemekliliğinden yaralanamayacak. lası devlete ait bir bankada veya lşSendikası Servisi Kıdem tazminaunı güvence altına alma gerekçesı ile Özal hükümetinin gündeme getirdiği Kıdem Tazminatı FOEU yasa vasansı, kıdem tazminaunı hukuktaki yeri ve bütün işlevleri ile ortadan kaldınyor. Yerine, memurlara emekhliklerinde ödenen ve işçi adına yatınlmış primlerle bağlantüı sınırb bir emeUilik ikramiyesi kahyor. Kıdem tazminatımn ortadan kalkmaa ile istedikleri zaman istedikler sayıda işçi çıkarabilen işverenltrin önunde hiçbir engel kalmıycr. Emeklilik ikramiyesini getiraı yasanın yürürlüğe girmesi ile 15 yıldan az çalışanlar için kıdîm tazminatı yasası yürürlüktm kalkacak. tşçilerle birükte memurları isterlerse özel sandıklara bağh olanlara, yurt dışında çalışanlar ve BağKur uyelerini de, primlerini ödemek koşulu ile kapsayacak, adı "Kıdem Tazminatı Fonu", özu ücretten kesilen fondan oluşacak emeklilik ikramiyesi yasası son şeklini TİSK, Türkİş, Çalışma Bakanhğı ve öğretim üyelerinden oluşacak bir komisyon cahşması sonrasında alacak. Taraflarla yapılacak görüşmede daha çok Türkiye'deki oluşacak en büyük fonun hükümet ve işverenler arasında kullanımının nasıl paylaşılacağı konusunda sürüp giden tartışmaya bir çözüm bulunması bekleniyor. Ancak özellikle ödemenin niteliğd, ödenecek miktarı ve ödeme şekli, kısacası çalışanı ilgilendiren özelliklerüıde fazlaca bir değişiklik yapıhnası eğilimi yok. Özal hükümeti tarafından 1.5 yıl kadar önce gündeme getirilen Kıdem Tazminatı Fonu oluştubir kurumda işveren tarafından kıdem tazminatı ile ilgili bir fon" oluşturulmasını öngörüyor. TİSK: Taznıinat Fonu'ndan özel sektör kredi alnıalı ANKAR.A, (ANKA) TİSK Genel Sekreteri Kubilav Atasa' yar, Kıdem Tazminatı Fon Yasası'nın bir an önce çıkarılmasını isteyerek fonun kurulmasında büyük yararlar olduğunu söyledi. Kubilay Atasayar 1975 yılından bu yana İş Yasası'nda yer alan fon ile ilgili tasannın geçilen dönemde de yasalaşmadığını ifade ederek fon kurulmasıyla işçilerin çeşitli işyerlerinde geçen hizmetlerinin değerlendirilmesinin ve kıdem tazminatlarımn güvence altına alınmasının mümkun olacağını söyledi. Fonda birikecek büyük meblağın ekonomik kalkınma ve istihdamın arttmlması amacıyla kullanılması olanağı sağlanarak Türkiye için çok yararh bir kaynak yaratüacağını kaydeden Atasayar, şöyle dedi: "Fonla, işverenlerin karşılaşacakları ağır maliyeti fona ödeyecekleri primterle senetlere yaymaları ve bu şekilde ödeme güçlüklerinin bertaraf edilmesi imkân dahiline girecektir. Böylece işyerlerinin kapanmasına kadar zararlı sonuçlar doğurabüen toplu bir mali yük ortadan kaldınlacaktır." Kubilay Atasayar, Kıdem Tazminatı Fonu Yasası'nın dayandırılmasını istedikleri esasları şöyle sıraladı: • Fon, kıdem tazminatı 6denmesini gerektiren bütün halleri kapsamalı ve işyerlerinin mükerrer ödeme vapmalarına sebebiyet vermemelidir. • Fona ödenecek prim oranı bilimsel olarak tespit edilmelidir. • Fona ödenecek primlerin ve fondan ödenecek tazminatın hesabına işçinin çıplak iicreti esas alınmalı, bunun üzerinde işverence bir ödeme yapılmamalıdır. • Fon tarafından ödenecek tazminatın kanuni tavanı, tahsil edilecek primlere esas ücretin de tavanı olmalıdır. • Kıdem la/minatı açısından temel iş kanununa paralelliği sağlanan diğer iş kanunlarına göre çalışanlar da fon kapsamına alınmalıdır. • İşveren ve işçiler için borçlanma imkânı sağlanmalıdır. • Fonda birikecek meblağ kamu ve özel sektorün fona ödedikleri prim oranında bu sektörlere yalırım ve işletme kredisi sağlamak amacıyla cari faizinin altındaki özel bir faiz oranıyla kullandırılmalıdır. Yasanın bu emredici hükmüne göre Özal hükümetinin 1.5 yıl kadar önce gündeme getirdiği Kıdem Tazminatı Fonu tasarısı ise kıdem tazminatını güvence alma adına, kıdem tazminatımn hukuktaki yerini ve işlevlerini ortadan kaldıran bir içeriğe sahip. O tarihlerde Türklş'in tepkisi, daha da önemlisi Türkiye'nin oluşacak en büyük fonunda toplanacak parayı kullanmak isteyen işverenlerin istemi ve fona gerekli paranın toplanmasında çıkabilecek sorunlar nedeni ile tasarı bir süre kamuoyunda tartışıldıktan sonra dondurulmuştu. Özal'ın önceki günkü açıklaması ile yeniden aynı içerikte, bu kez kapsamında değisjklik getirilerek işçiler ve memurlarla bir ÇALIŞANLARIN SORULAR1/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL GALERİLER Matepe Ressamları 21 kak 1985 21 OcJk 19SS kSAİAT GMimSI dörtloyutsanatgalerisi BAtOHCAC 234 2 CAODEBOSTaN 556 99 78 GÜRDAL DUYAR 1985 YAĞLIBOYA RESİMLERİ 13 Aralık 1985 2 Ocak 1986 Hüsrev Gercde Cad 126 T«şvıkıye Meydanı IST Tel 141 27 11 BÜYÜK USTA Türk Resminden Bir Kesit 3 30 Aralık Kurtuluş Caa 191 Istanbu 1404783 SANAT DOSTLAMNA OUYURU GALERI BARAZ Tehdit "Dükkânımı kapatıp" SORUBen, küçük bir marangoz diikkânı bulunanesnafım. Babam sigortalı memur. Sorunum şn: Çocugumun uzun siireli tedavi gormesi gerekiyor. Benim bunu ekonomik olarak karşılamam olanaksız. Oğlumu, babamın iistünde gösterip tedavi ettirebilir miyim? Böyle bir şeyin olduğunu duymuştum. Aksi halde diikkânımı kapatıp sigortalı bir işe girnıem gerekecek. Böyle bir yol var mıdır? Ş.Ş. İSTANBUL YANIT: Sosyal Sigortalar Yasası'nda öngörülen sağhk yardımları, sigortalımn yanı sıra, sigortalımn eşinin ve sigortasız geçindirmekle yükümlü olduğu çocuklan ile gene geçimi sigortah tarafından sağlanan ana va babasının; "A) Hekime muaeyene ettirihnesi, hekimin göstereceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik ve laboratuvar muayenelerinin yaptırılması ve tedavisinin sağlanması, B) Teşhis ve tedavi için gerekirse sağhk müessesesine yatırıhnası, C) Tedavi süresince gerekli ilaç ve iyileştirme vasıtalannm sağlanması, (Ancak ayakta yapılan tedavilerde verilen ilaç bedellerinin ^o 20'sini sigortalı öder.)" Bu yardımlardan yukarıda da belirttiğimiz gibi ancak, 1 Sigortalı, 2 Sigortalımn eşi, 3 Sigortalımn bakmakla yükümlü olduğu çocukları, 4 Sigortalımn geçindirmekle yükümlü bulunduğu ana ve babası yararlanabilir. Tonın, kardeş, büyukanne, büyükbaba vb. bu yardımlardan yararlanamaz. Eş ve çocuklarla, ana ve babaya sağhk yardımı yapılabilmesi için de hastahğın anlaşıldığı ve sağhk yardımımn başlayacağı "tarihten önceki bir yıl içinde en az 120 gün hastalık sigortası pri. mi"ni sigortalımn ödemiş olması şarttır. DESTEK SANAT GALERİSİ GÜNGÖR GÜNER SERAMİK « FÜTOĞRAF sarglsi 10 Anfck 19854 Ocak 1986 Abdı ıpekcı Cafl 75 Macka cfonyn ATHKKIN'h 1'IM.t KT Fotoftrjf SıTKiii I I î ()( AK 19S6 SİSÜ SANAT MERKEZÎ z^ i o r s : Ka,.r U: ır^z iht GÜZEL SANATUR GALERİSİ lll Odullü Cocuk Resimlerı Sergisı 26 Aralık 25 Ocak Batylat Cad. 256 Tel.: 35S 87 98 ÇADOEBOSTAH ÜNAL CİMİT KIIJ: S\\\k "AIJL1S Uasflcten kopyaiar (HeykelRilief)«e SAMAT YAPITLARI YAŞAR YENİCEÜ RMİmSergM 25 Aralık 10 Ocak Güen panc 13 0019 00 jrası açıktır u|. f \M>\ Tl! 25/1/1888 değin pazar hartç ter gun 13.00 20.00 görâlebilir Zeytınoğlu Cad Cçe» Suyu Sok No AkatiarEtıler İftCKA SANAT GALERİSİ URART SANAT (.ALERISI FÜREYA KORAL 7 Anl*11 OCJk • w L * 3 31 MAÇKA 14Q 80 33 CAN GÖKNİL 221 Ocak 1 M > Floransa, Aslanlı Koıniş Sanayil Llmtted ŞirVeti kurutu^ıdar Q YILBAŞINDA SEVDİKLERİNÎZE ALACAĞINIZ EN GÜZEL ARMAĞAN SEÇKİN İMZALI. FLORANSA ÇERÇEVELİ BİR TABLODUR Tel 133 06 19 Yeni yıhnızı en samimi duygulan ile kutlar, işlennızde başanlar diler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle