18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER da, "eee söyle bakalım buyük ikramiye sana çıktı desem ne yaparsın?" deyince bilet sahibi, "yarısını sana \erirdim" demiş. Heyecandan olen bilet bayiinin ancak cenaze masrafını ödeyebilmış bizim talihli... 1957'yı 53'e bağlayan yılın son günü, Emlâk Caddesinde oturan, bir mühendis arkadaşımızın evine davetliydik. Smokin giyme kuralı konulmuş davetin uç bekârı, o günlerin iki genç doçenti, daha sonra İstanbul Belediye Başkanı olacak Dr. Fahri Atabey ile İstanbul Üniversitesi Nöroloji Kliniği direktörlüğünü yapacak olan Sabahatün Kerimoğlu ve bendim. Kurala uyarak, smokinlerimizi çektik ve belleğimdekaldığınagöre, Kerimoğlu'na misafır gelmiş birkaç Ingıiız kızıyla bırlıkte davete gıttik. (O benim bekâr olarak katıldığım son yılbaşı gecesi oldu. Öbür iki dostum hâlâ bekârlıklarını sürdüruyorlar.) Kerimoğlu'nun Şişhane'deki muayenehanesinde giyinip, gıcır gıcır smokınlerimizin karşılıklı kontrollannı yaparken, adını anımsayamadığım bir Ingiliz lordunun anlamlı yanıtı gelmişti aklıma: Smokinli bir davette pata\atsız bir "sonradan görme", lorda, "smokininiz çok eskimiş" diye lâf atar. Lordun yanıtı şöyledir: "Ama benim daima smokinim vardı!.." "On yıl sonra bizimkiler de eskiyecek, lord gibi çalım satarız'' diye gulüşerek yola çıkmışük. Gece 24.00'te klasik yılbaşı töreni tamamlandıktan sonra, balkona çıkmıştım, şehirden değişik ve hafif bir uğultu yükselıyordu. Beş yıla yaklaşan istanbul ayrılışımdan sonra, Türkiye'ye döneli henuz üç ayı doldurmamıştı. Boyle bir yılbaşı gecesi dar gelirli bir ailenin evinde, acaba nasıl geçirilir diye düşunmuştüm. Ikinci Dunya Savaşı'ndan sonrasının onuncu yıhnda, hızla belini doğruhmaya çalışan, Almanya'nın Ren sahillerindeki Eden Oteli'nde bir öğlen yemeği tablosu canlanmıştı belleğimde. Sağımdaki masada, çok mütevazi bir işçi ailesi, solumdaki masada ise, olanaklarının çok rahat olduğu belli olan, bir başka aile pazar oğlen yemeği yiyorlardı. Sağımdakilenn seçtiği, menunun en ucuzu, solumdakilerinki ise en pahahsıydı. Sağ masadakiler göz ucuyla olsun öbur masanın gorkemli menusüne bakmıyor ve kendi aralarında son derece mutlu bir aile tablosu oluşturuyorlardı. Suratle kalkınan Almanya'da geleceğe umutla bakış vardı. Belki bir gun sol taraftakilerin de önune geçebilecekleri gibi bir duyguyu sanırım sindirmişlerdi içlerine. Fransız düşünurü Pier Danino'nun iki tablosunu anımsamıştım. Yolda yaya yürüyen bir Amerikalı, yanından Cadillac'ına kurulmuş olarak geçen bir başka Amerikalı'ya gülümseyerek bakar, zira bir gun kendisinin de boyle bir Cadillac'a sahip clacağı inancındadır. Ancak, yolda yaya giden bir Fransız, Citreon'ine kurulmuş bir başka Fransız'ı yuzünu buruşturarak izler. Çunkü bir Citroen'e sahip olabihne tutkusu adamakıllı küllenmiştir... Ertesi yılbaşı akşamı bir yıl öncesinin duşüncesini gerçekleştirmek için röportaj yapmak üzere bir arkadaşımızı mütevazi bir işçi ailesinin evine göndermiştik. Belleğim yanıltmıyorsa, yılbaşı nedeniyle o akşam eve, portakal ve elma alınmış. Babanın önune de bir şişe bira konulmuştu. Bu değjşikliğin ailede yarattığı heyecanı pek güzel vurgulamıştı yazarımız. Dilerim o aılenin tümü hayatta olsun ve yaşamları, beklentileriyle orantılı gelişmiş bulunsun... tLERİYE BAKARKENİleriye bakarken "Arkada bıraktığımız yıllann bir kısmından daha umutlu bir yeni yıla başlıyoruz" demek geliyor içimden... Demokrasinin yerleşme sürecinde yeni mesafeler alınacağına inamyorum. Enflasyonun % 28'lere geleceği gibi bir beklenti taşıyorum... Aflar konusunda, daha hoşgörülü yumuşamalara uygun bir ortamın oluşacağına güveniyorum... Yeni yılın ilk gününde karanlık bir kör kuyu gibi ürkütücü olmak yerine, dün gecenin çakır keyifliği içersinde ileriyi toz pembe değilse bile, çok tozlu görmek istemiyorum... OCAK 1986 Yeni Yılda Eski Anılar... İleriye bakarken, "Arkada bıraktığımız yıllann bir kısmından daha umutlu bir yeni yıla başlıyoruz" demek geliyor içimden... Demokrasinin yerleşme sürecinde yeni mesafeler alınacağına inamyorum. Enflasyonun %28 İere geleceği gibi bir beklenti taşıyorum... Aflar konusunda, daha hoşgörülü yumuşamalara uygun bir ortamın oluşacağına güveniyorum... Yeni yılın ilk gününde karanlık bir kör kuyu gibi ürkütücü olmak yerine, dün gecenin çakır keyifliği içersinde ileriyi toz pembe değilse bile, çok tozlu görmek istemiyorum... PENCERE Bugün yeni yılın ilk günü; herkes evinde sabah mahmurluğu içinde dinleniyor. Nasıl oldu bu? Kanun zoruyla. 1935'te Başbakan İsmet İnönü Meclis'e bir tasan sundu: "Butün medeni milletlerce tatil günü olarak kabul edilen" ocak ayının birinci gününü böylece evimizde, ya sobanın başında, ya kaloriferin sıcaklığında geçirmek olanağı yasalaştı. Gerçekte Müslümanlar için takvtm Hicri'd'ır; Miladi değildir. Milad, İsa'nın doğuşu sayılır; Hicret, Muhammet'in Mekke'den Medine'ye göçüdür ki Miladi takvime göre 15 Temmuz 622'ye rastlar. Demek ki Müslümanlara göre yılın başı başka gün, Hıristiyana göre başka gün... Doğaldır boyle şeyler... Kristof Kolomb, Amerika'yı keşfettiğinde Hindistan'a ayak bastığını sanıyordu; ama Amerika'da yaşayan insanlar için bu olay, bir "keşif' niteliği taşımaz. İnsanlık tarihindeki oiayların rengi, kullanıian prizmaya göre değişir. • Ne Hazreti İsa, Miladi takvimi biliyordu; ne de Hazreti Muhammet, Mekke'de barınamayıp Medine'ye göçtüğünde, Hicri takvimi başlattığını düşünüyordu. İslamda AleviSünni çatışmasını da kuşkusuz Peygamber Efendimiz başlatmadı. Bu çelişki, İslam devletinde iktidar kavgasının mezhep rengıne dönüşmesinden doğmuştur. Çağdaş öğretımden geçmiş Muslüman, ister Alevi olsun, ister Sünni; bütün dünyada yaşanan din ve mezhep kavgalannın kökeninde ekonomik çatışmaların yattığını bilir. Haçlı Seferleri'ne göğüslerinde istavrozlarla katılan şövatyeler, "Kutsaf Kudüs" ü mü ele geçirmek istiyorlardr, yoksa Müslümanların denetimindeki "ipek MtftAıun ticaretine ve haracına mı göz koymuşlardı? Eğer Türkiye'de AleviSünni çelişkisini ve gerilimini yok etmek istiyorsak; yapılacak temel iş, çocuklarımızı çağdaş bilim öğretimınden geçirmektir. Atatürk, bu amaçla yasa çıkarmış, "Oğretim Birliği Devrimi"ri\ yürürlüğe koymuştu. Gazi, Sünnilerin başı olan hilafeti kaldırmakla ve suttanlığı yıkmakla, islamdaki butünlüğü, eşitliği ve evrenselliği de vurgulamıştı. Dinsel nitelikli Osmanlı devletinde dışlanan Aleviler de rahatlamışlardı. Atatürk devrimlerine "karşıdevrim" çok partili rejimin olanaklanndan yararlanarak yenıden gündeme girince AleviSünni çatışması da yeniden sıcaklastı, kanlı kavgaya dönüştü. • Cumhurbaşkam Sayın Evren, birkaç gün önce Kahramanmaraş'a gitti; halk karşısında kürsüye çıktı; cebinden kâğrtlar çıkardı; Kuran'dan "sure"ler okuyarak AleviSünni yurttaşlar arasında yakınlaşma sağlamaya çalıştı; ama iyi niyetle konuşan Sayın Evren, nasıl bir yol ve yöntemin kapısını açmıştır? Yarın bir başka Cumhurbaşkam televizyona çıkıp başka sureler okuyarak faizin haram olduğunu savunursa ne olacak? Bilindiği gibi Kuran'da faiz kesinlikle yaşaklanmıştır; İslam dünyasında bu yüzden bankalar hilei şeriye yoluna saparak faizin yerini tutacak değişik yöntemler kullanmaktadırlar. Olayın bir başka yönü daha var: Bir siyasal parti liderinin meydanlara toplanmış halklara sureler okuyarak ve ayetlere dayanarak öğütler vermesi, laikliğe uygun bir tutum ve politika mı sayılacaktır? • Sayın Evren'in bütün davranışlarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel ilkelerine herkesten çok özen göstermesi gerekiyor. Kimi zaman iyi nıyetli bir davranışın sakıncalı bir yol açabileceğini de hesaba katmak gerek... FEYYAZ TOKAR Aralık aylannın son günu saat 24.00'e yaklaşırken, giderek daralan bir koridorun sonundaki ufak kapının basamağında buluruz kendimizi. Işıklar sönüp, tekrar yanınca, kapıdan süzulerek, geniş ve renkli bir avluya çıkacakmışız duygusuna kapüınz. Arkada kalan koca bir yılı, çeşitli sıkıntılan, heybesine yüklemiş olarak, gidiyormuş gibi düşünmek isteriz. Geride bıraktığımız aylar, başanlı ve mutlu bir yaşamın tath izlerini taşıyorsa, toplum olarak sorunsuz günlerden geçerek, yılı tamamlamı^sak, başlayacağını bildiğimiz yeni yıl, bizim için çok daha parlak bir görünüm taşır. Acılı günlerin, ömrümuzden alıp götürdüğü, toplumsal sorunlann onanlması olanaksız birikimler yaptığı bir yılı tamamlıyorsak, yeni yılı buruk anılar, küllenmeye başlamış duygularımızın dibinden, çıkacağını düşlediğimiz umut kmlcımını eşeleyerek bekleriz. Ailemizde gelenek oldu. 20 yıla yakın bir süredir, yeni yıla Uludağ'da giriyoruz. Katır sırtında çıkılan eski dağın, karakteristik tiplerinden Fahri'nin, yeni Uludağ oluştunılurken, öncülük ettiği oteü, bizim yılbaşı karargâhımız oldu. Bazen bütün bir yıl boyunca, kentte karşılaşmadığımız, ancak yübaşmda buluşacağımızı bilerek, sevindiğimiz, buyük çoğunluğu ilk açılış günlerinin muşterilerinden oluşan, 150 ile 200 arasmda değişen bir toplulukrur bu. Çe>Tek yuzyıla yaklaşan, Uludağlı yılbaşılarından önce, biraz ters gelirdi bana, yılın bu son gecesi.. Görkernli kent salonlannda zorlamalı bir eğlence, diye duşünurdum. Çocukluk yıllarımdaki yılbaşılar belleğimde canlanır, tombalalı, yüzük oyunlu, kalabahk aile ve dost ordusu içinde geçen havayı, gençlik ve bekârhk yıllannın, eğlenceyı daha başka salonlarda arayan yaşları içerisinde buruk bir duy guyla anımsardım. Sanırım, dağdaki yılbaşılannda bıraz o çocukluk günlerinin havasm yaşıyoruz. Sayısı çok az eksilen, gedikli dostlarla. ANILAR.. • ANILAR... Daima yeni umutlar, taze beklentilerle girilen, yeni yıla sanınm, bugün kırılmış ve kaybolmuş, çeşitli duşlerin buru.sluğu ile başlayan nice insanımız var. Zira, 1 milyarhk buyük pi>'ango, yerini buldu. Onun talihlısı ve hayalcisi nice insan, yeşerttiğı hayal bahçesinde, 31 aralık gecesinin kırağısını viyerek, Kıvnldı uyudu. 1987'ye herhalde 5 milyarhk piyango ile gireıız diyerek, şimdiden hayal kurmaya başlayalım ve 1 milyarın talihlisini de kutlayalım. Ünlü bir piyango hikâyesı % ardır. Büyuk ikramıyeyi kazanana müjdeyi vermeye gelen biıet bayii, heyecanlanıp adama bir şey olmasın diye sözü uzata uzata alıştırmaya başlamış. Gerçeği açıklama noktasına yaklaşugın EVET/HAYIR OKEff AKBAL Geçen yıl bugünlerde şöyle demlşim: "Hep yazmışımdır duygularımı, düşüncelerimi. Okurlanmla büyük bir umut düşünü bölüşmek ıstemişimdir. Gelecek, geçmisten daha iyi olmalıdır ılkesine inanarak. Bizden sonrakiler bizden daha mutlu bir toplumda yaşamalıdırlar. Torunlarımız, çocuklanmız bizlere benzememelidir. Onlar çağdaş uygariığın bireyleri olmalıdırlar. Torunumuz, çocuğumuz bizden daha iyi, daha güzel, daha düzenli bir dünyada yaşayamazsa, o dünyayı yaratamazsa, ne işe yarar zamanın akıp geçmesi?" Yine aynı sözleri mi yinetemeli? Zaman geçiyor, zamanla birlikte bizler de geçip gidiyoruz. Sonsuza akıp giden bir süreçl Boşuna mı aksın, boşuna mı gecsin, boşuna mı çocuklar doğsun, büyüsün, gençler yaşlansın, yaşlılar yeryüzünden aynlsın... Bir işe yaramalı zaman denen değer. 'On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan' diye avazımız çıktığı kadar bağırıyorduk 1930'larda... Şimdi elli milyonu da aştık. Üstelik elli milyonun dörtte üçü gerçekten genç. Turk ulusu büyük çoğunluğu ile genç insanlardan oluşuyor. Bunun kadar güzel, bunun kadar yararlı bir gerçek olabilir mi? Ama değerini biliyor muyuz? Bu gençliği yerinde kullanıyor muyuz, bu gençlik gücünden gereğince yarahanmasını başarıyor muyuz? Buna 'evet' demek olanaksızdır. , . Gtde gıde gençlığe, gençlere karşıt, nerdeyse düşman, genç; lerden korku duyan bir toplum olduk. Ülkemizin en büyük gü' 'cü, güç kaynağı bu gençlerimizdir. Ama bunu bilen kim? Bu genç nCrfusu çağdaş bilimin verileriyle donatmak, aydınlatmak , isteyen kim? Neler okutuyoruz onlara? Neler öğretiyoruz? Yaşamanın güzelliğini, tadını, eşsizliğini mi? Bu yurdu, bu ulusu elbiriiğiyle yüceltmekte yalnızca bilim kurallanna bağlılık ge' rektiğini mi? Yoksa bunların tam tersini mi? On dört yıl sonra 21. yüzyılda olacağız. Türkiye'nin nüfusu belki yetmış milyona ulaşacak, ama yaşam düzeyi bugünden daha üstün olabilecek mi? Kişi başına düşen ulusal gelir şimdikinden daha yüksek bir çizgıye gelebılecek mi? Yoksa bugünleri bile özlemle arayacak mı 21. yüzyılın kuşakları? Yannlan haztrlamak diye bir sorunumuz var mı bizim? Yarınlar daha iyi olsun, yarınlarda daha mutlu, daha sağlıklı bir düzen kurulsun diye bir umut besliyor muyuz? 1986'ya girerken kimse gelecekten güvenli değil. Eski poli; tikacılar 'bu yıl durum daha kötü olacak, hiçbir umut ışığı görulmüyor' demişler. Halkımız ise yarını, yarınları değil, içinde çırpındığı günü, hatta anı düşünüyor! Yirmi dört saatlik bir sürecte yaşamaya çabalıyor. Yarın, Allah kerim? Geçen gün 1 TV'de br ögrenci kıza sordular 'hangi mesleği seçmek istiyorsun?' Kız Allah bilir' dedi. Sanki Tanrı her birimizle teker teker uğraşmak, işini, gücünü, yaşammı düzenlemek zorunda! İnsano§lu 'cüz'i irade'ye sahip; demek ki her işi Tann'ya bırakmak Tanrı'dan beklemek yanlış bir iş... Ama ülkenın başına yonetici diye geçenler yurt işlerini hep daha kötüye, daha geriye surüklemek gibi büyük bir başarı gösteriyorlar. Bu yüzden kimsenin yarınlara güveni yok, umudu İse hiç yok! Yalnızca talihoyunlarına umut bağlanıyor, totoya, at yarışlanna, piyango bıletlerine, ya da ilk fırsatta yararlanılacak üçkâğıtçılıklara, fırsatçılıklara! Yeni yılın ilk gününde iyi şeyler söylemeli. Umut yaratmalı. Karamsartığı yıkmalı. Güç, özlem ışıkları yakmalı... Bak diyorum ke'dime, her şeye karşın bu ülkeye çağdaş uygariığın güzelliklerni kazandırmak isteyen, bu amaçla her türiu acıyı göze alarak jidinen insanlar da var. Yazıyorlar, yaratıyortar, emeklerinin.düşüncelerinin, bu yüzden karşılaştıkları güçlüklerin, acılanrtoplum yaşamına bir şeyler katmasını istiyorlar. Karanlığı dağıtrrak, güzel yarınları yaratmak için çırpınıyorlar. Biliyorlar ki, herseyden önce, uyutulmak, kandırılmak istenen insanlarımıza jüzel duygular, yararlı düşünceler sunmak gerekir. Güzel ile :ırkin, iyi ile kötü, } trarlı ile yararsız arasında bir seçim yapabime olanağını sağlamak... Ne cemişti Dağlarca o ünlü şiirinde: "öye dalmış ki yüzyıllar süren uykusuna Uya'dırmazsan uyanacak değil." Aydr olmak, biiinçli birey olmak, kendini de, halkını da bu tür uyjlardan kurtarmaktır. 1986'nın bir büyük uyanış yılı olması cleğiyie... Sergi...yaym...fconser...tiyatro...sinema... 1986, Uyanış Yılı Olsun... Akbank Ocak 1986 Kültür ve Sanat Etkinlikleri SANAT GALERİLERI FEYZAN ALAYBEYOĞLU (Seramık Sergısı) Osmanbeylsta.vbul Akbank Sanat Galensı 3 Ocak a kadar CANDAN GENÇ Resım Setgısıl KonakIzmıı Akbank Sanat Galensı 3 Ocak a kadar HÎLMÎ ÖZBAY iResım Sergıs;) Oıdu Akbank Sanat Galensı 3 Ocak a kadar HALtL KOYUNPINAR (Resım Sergısı) Elazığ Akbank Sanat Galensı 3 Ocak a kadaı YAŞAR SAMI GÖKÖZ ıHeykel ve Rolvei Sergtsı, Bebeklstanbu. Akbank Sana! Galensı 10 Ocak a kadar GREG WOLF [Resım Sergısu EülerIst Akbank Sanat Gaiensı 3 17 Ocak HALtL AKÎL BAŞYAZMAN (Resım Sergısu Nışantaşı Ist Aicbank Sanat Galensı 622 Ocak DR VEDAT ERKUL (Resım Sergısı) Eskışehır Akbönk Sanat Galensı 824 Ocatc HALİL ÇÎFTÇ1 ;Resım Sergısı, Corum Akbank Sanat Galensı 824 Ocak TÜRKAN PİHİNÇÇİOĞLU [Res.m Sergısı) OsmanbeyIst Akbank Sanat Galensı 9 24 Ocak NEStBE TURKÖMER (Resım Sergısı) Bebeklst Athank Sanat Galensı 1431 Ocak BEHÇET MALÎKLER (Resım Sergısı) KızılayAnkara Akbank Sanat Galensı 15 31 Ocak HÜLYA KÜÇÜKOĞLU [Resım Sergısı) Konak Izmır Akbank Sanat Galensı 1531 Ocak AVNt MEMEDOĞLU (Resım Sergısı) Elazığ Akbaajc Sanat Galensı 1531 Ocak MÜNİP ÖZBEN (Resım Sergısı) Ordu AkbarJt Sanat Galenaı 1531 Ocak EREM ÇALIKOĞLU (FotoÇraJ Sergıs:) EtüerIst Akbank Sanat Galensı 21 Ocak 12 Şubat NÎHAT KAHRAMAN (Resım Sergısı) Bursa Akbarı* Sanat Galensı 22 Ocak 7 Şubat İBRAHİM BAYRAM (Resım Sergısı) Denızb Akbank Sanat Galensı 22 Ocak 7 Şubat MtNE KANTEI^NÎLGÜN TEMİZ (Seramık Heykel Sergısı) Trabıon Akbank Sanat Galensı 22 Ocak • 7 Şubat GÜNAY SASUN (Resım Sergısı) Çorlu AkbarJc Sanat Galensı 22 Ocak 7 Şubat YAŞAR YENİCEÜ (Resım Sergısı) Nışactaşıbt. Akbank Sanat Galensı 24 Ocak 13 Şubat FENERBAHÇE KULÜBÜ REStM SERGİSt Bahanyetst Akbank Sanat Galensı 28 Ocak 14 Şubat KARAGOZ VE KUKLA TIYATROSU &t»göx'ür> «nıu Uflayalım an"" Muzıkh Oyun (KaragozKuklaOrta Oyunu) Derleyen Alpay Izer Yoneten Taceddın Dıker Muak Selım Nasıt Ozcan Dekor Remz; Iren Koreograiı Ehlek Onur Harbıye Konak Devekuşu ICabare Tıyatrosu Cumarteaı Psıar Saat 11.00 RUBIV b*»l«y«lım mı, YAYINLAR S*b*ncı H*t Kolleknyonu (Sanat Kıtaplan Sensı 8 Turkçe ve Ingılızce, Fıyatı 2 000 TLı Aıudolu Kdımlennden ömekler (Turk Susleme Sanatları Sensı 10, Turkçe ve Ingılızce, Fıyatı 1 500 T J T "Aile ve Çocuk" Gençlik Yuı Konfennılan Kıtabı (Fıyatı 500 TL) Basaıakm Test KıUbı (Sayı 1, Anadolu Lselerı Test Hazırlık Kıtabı ÜCTetsızdır) Tuılayemız Dergıs (Sayı 47, Turki;e ve Ingı hzce Fıyatı 550 • TL) Akkadın Derçısı (Sayı 12 ucretsızdır ) ÇOCUK SİNEMASI * Torn ve JerryT konuiu çocuk falmlen Her Cuoıutes Sun Sıneması Sınema 74 Saat 9 45 Saat 1000 Bakırkoy''istanbul Adana Izmır Sır.eması Sunar Sıneması Saat 10 00 Saat 10 30 Uskudar /Istanbui lzmır Sureyya Sıneması Saat 9 30 Kadıkoy' İstanbul Her P u ı t Moda Sıneması Moda Sıneması Saat 10 00 Saat 1000 Kadıkoy/istanbul Kadıkoy/istanbul Gazı Sıneması Tayyare Sıneması Saat 9 30 Saat 9 30 Osmanbey/İstanbul Bursa Konak Sıneması Akun Sıneması Saat 9 30 Saat 12 00 Samsun Kavakiıdere/Ankara Aynca behrlenen program uyaruıca, Merzıfon, Çorum, Yozgat, Yerkoy, Kırıkkale, Kaman, Kınjehır, Beypazarı, Seierhısar, Akhısar ve Ödemış'te ÇOCUK KOROSU Yoneten ve koro şefa Emel öke Pıyano Çiçek Kurra Konak Sıneması/Harbıye (Akbank Karagoz ve Kukla Tıyatrosu oyunundan once) 4 Ocak 1986 Cumartesı Saat 10 45 Nüuier Harun Ükokulu/Nışanta^ı 18 Ocak 1986 Cumartesı Saat 14 30 *Davenyeler ucretsızdır Çevre Akbank aubelennden alabıkrsınız ACI BİR ÖLÜM Merhum tlyas ve Ayşe Çetinkaya'nın oğlu, Rahime Çetinkaya'nın eşi, Feyziye Akı, Numan Atalar, Burhan Çetinkaya, Nalan Erdoğdu'nun babalan; Şevki, Fevzi, Mustafa, Hüseyin ve Remziye Toraman'ın kardeşi; Seyhan Akı, Nusret Erdoğdu, Enver Atalay'ın ve Fatoş Çetinkaya'nın kayınpederi; Nazan, Nihan, Elif, Bahar, Ayşenur, Zeynep, Efe'nin büyükbabası 31.12.1985 günü vefat etmiştir. Cenazesi 1.1.1986 günü Kadıkoy Osmanağa Camii'nden kaldınlarak, Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilecektir. Mevla rahmet eyleye. HASAN ALİ ÇETİNKAYA gcnçliklcn gendi GULE GULE GENÇLİK YILI HOŞGELDİNİZ GENÇLİK YILLARI AKBAIMK İŞSİZ GENÇLERE Eiltür hızmetiennde de Rll fîlCAVAD eğitimini "Daktilografi" temeli üzerinde yükselterek kolaylaştıran; * * " " * * " 1 * " ' " " bilimselyöntemlerle başanyı kesinleştiren, kısa ve pratik yollaria CEMILE KUDAPı OĞULLARIGELİNLERİTORUNLARI yitirdik. Anamız geleceğin en parlak mesleklerini: BİLCİSAYARCILICI, MUHASEBECİLİĞİ veyaSEKRETERLİĞİ kazandıran; işi olan çahşkan gençîerin niteliklerini artıran ve yükselten ÂMPİYÖN MOZEL DAKTU ® "Müzikal oyunlar sergilemeyeyönelik tiyatro oyuneusu eğitimi " ERGÜDER YOLDAŞ HIZIR BEY ET LOKANTASI A'lış'.nın 1. yılında siz sayın müşterüerinin löstermiş olduğu yakın ilgiye teşekkür eder, yeni yılda da mutluluk dileği ile emirlerinizi bekler. Tel: 579 58 83 ŞenlikköyİSTASBVL Mezunlarımızı tercih eden sayın işadamları ve yetkililerin mezunlanmızın ve dostlarımızın yeniyılını kutlar, mutluluklar ve başanlar dileriz. Merkezl : Beyazıt. Mıthat Paşa Cad . 14/1 Tel 527 55 25 527 49 03 522 21 06 BeyoÖ'u Şubesi : Istıklal Cad , Yonca Han, 87A7 ' Tel 149 79 9 3 1 4 9 8106 144 90 11 Kadıkoy Şubesi . Altıyoi. Kuşdıiı Caddesı 6/3 Tel 338 08 42 336 1150 Dikkat: Bu m; şubemızden başka, ŞAMPIYON adı ile çalışan hiçbir Daktilo, Sekreter ve Bilgisayar kursu şubemiz deeildir MÜZİK 8c TİYATRO ATÖLYESİ Kayıttanmız başlamıstır 1 021986'da sooa erecektır Tel 148 63 16 Şişli Sanat Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle