22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERIER 28 EYLÜL 1985 tl Özel tdareleri tartışıldı 'Eyalet Parlamentosu olabm' Istanbul Haber Servisi tl özel Idareleri'nın yetki ve sorumluluklarımn arttırılarak Batı'da örnekleri görülen "Eyakt Pariamentolan" biçimine dönüştürülmesi istendi. lstanbul tl Genel Meciisi tarafmdan dün düzenlenen, 67 ilin il Genel Meciisi temsilcileri, bilim adamlan ve çoğunluğunu ANAP'hjarın oluşturduğu politikacıların katıldığı "tl Özel İdareleri Sempozyumn" lstanbul Valisi ve İl Genel Meciisi Başkanı Nevzat Ayaz'ın konuşmasıyla açıldı. Vali Ayaz konuşmasında "Özel idareterin hiçbir zaman gönün koşullanııa uygun bir düzeye erişemediğini' belirterek özetle şunlan söyledi: "tl Özel tdareleri, kendi geliri olmayan, devletçe verifen yetersiz yardunlan harcayan bir emanetçi durumuna getirilraiştir. Yeni bir Ozel tdare Yasası düzenlenmesi gerekir. Böylece kent dışındaki vatandaşlann da Anayasa'nın kendilerine tanımış oldugu hak gereği kendi seçtikleri yerel temsilcüer aracılığıyla hizmetlerden yararlanabilir." İl Özel Idareleri'nin Batı'daki "Eyalet Parlamentolan"nın gücüne eriştirilmesini istedıklerini belirten lstanbul İl Genel Meciisi Başkan Vekili Mebmet Alaca'dan Bu doğrultuda hanrlanacak bir Özel tdare Yasasuıın bir an önce parlamentoya gönderilmesi gerekir" dedi. Sempozyumda konuşan ANAP Genel Başkan Yardımcısı Bttlent Akarcalı ise, "Belediyelere, vatandasa hizmet götürmek için gerekli imkânlann verildiğini, ancak belediyeler dışındaki bölgelere de aynı hizmetin gitmesi için tl Özel tdareleri'ne de gereken yetki ve imkânlann verilmesi gerektiğini" belirtti. Akarcalı "tl Özel tdarelerini temsilen üç kişinin seçilmesini, hazırlanan yasa tasansı için yapılacak isteklerin bu üç kişi aracılığıyla aükümetin bu iş için görevlendirdigi Halil Şıvgın'a Uetilmesini" istedi. 1982 Anayasası Hazırlık Komisyonu üyesi ve sözcüsü Prof. Dr. Şener Akyol da sempozyumda yaptığı konuşmada "Merkezi idarelerin mahalli idarelere karşı hasis davmnmaması gerektiğini" belirterek "Parayı merkezi idare verdi diye, mahalli idarenin hükümet programını uygulaması durumunun yaratılmaması gerekir. tl Ozel tdareleri'nin programı ile hukümet programı arasındaki ayniyat yukandan emirle takip etme durumuna dönıişürse ahenk bozulur" dedi. MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Müzelik Pasaport... DILEKÇE DAVASI Tanyolaç: Dilekçe hakkunızı kuUandık ANKARA, (Cumhuriyet Burosu) Aydınlar dilekçesi davasına dun sanıkların savunmalarıyla devam edildi. Avukat Halit Çelenk, bu davada yargılananın, sanıklar değin, onlar tarafmdan hazırlanıp imzalanan düekçenin içeriği olduğunu bildirdi. Halit Çelenk, "Bu dava ülkemizde, özellikie 12 Mart'ın bir devamı olan 12 Eyliil döneminin getirdigi hakuk anlayışının bir göslergisi olacaktır" dedi. Hukukun, sınıflı toplumlarda egemenlerin güçlerinin bir yansıması olarak ortaya çıktığını, her düzenin mutlaka kendi hukukunu yaratıp, hukuksal düzenlemeleri kendi çıkarları doğrultusunda yaptığını ve bu düzenlemelere uymayanlan suçlu ilan ettiğini ifade eden Halit Çelenk şöyle dedi: "lnsancıl degerleri hedef olarak almayan, insan haklannı temel saymayan bir ceza yargılama anlayışına çağdaş göze ile bakmak olanaksızdır. Oysa bir iilkede ceza ve ceza yargılama anlayışı, o iilkenin demokrasi anlayışının bir ölçiısudür." Çelenk, hukuk ve bilim adamlarının, demokrasiden yana tüm kişi ve kuruiusların, uygulanan sistemin ve temel ahnan kavramlann çağdaşlaştmlması konusundaki isteklerinin göz ardı edilmekle kalmayıp, tersine ve geri düzenlemelergetirildiğinianlattı. 1982 Anayasası ile "Ülkemizde demokratik bir rejimin yerleşme olanaklannın büsbütün kaldınldığını" bildiren Çelenk, savunmasını bu düzenlemelerden örnekler vererek bitirdi. SODEP Genel Sekreter Yardıması, Avukat Gttjer Tanyolaç, demokratik düzenin iyileştirilmesine ilişkin bir dilekçeyi imzalamanın savunulacak bir yönü olmadığını bildirerek, düekçenin Devlet Tiyatroları'na mektup Nesin: Oyunlanm niye reddediliyor KiUtör Servisi Yazar Aziz Nesin, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği mektupta, oyunlarının sahnelenmesiamacıyla iki yılı aşkın bir süre önce yaptığı başvuruya hâlâ yanıt alamadığını belirterek, "Edebi Kurul'ca incelenecefi bildirilen 8 oyunu için verilecek yanıtı merakla bekledigini, bugune dek oyunlannın reddedildiği, yanıtını alamadığını" söyledi. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne yolladığı mektubunda, 16 Ağustos 1983 tarihinde içinde 13 oyununun bulunduğu "Aziz Nesin Biitiin Oyunlan" adlı kitabını başvuru mektubuyla birlikte Genel Müdürlüğe gönderdiğini vurgulayan Aziz Nesin 9 Eylttl 1983 tarihinde "13 oyunnndan 3'iiniin daha önce oynanmış oldugu için sahneye konulamayacagı, 'Biraz Gelir misiniz' ve 'Bisey Yap Met' adlı oyunlannın 1964'te Edebi Kurul'ca reddedildiği için repertuvara alınmasuun olanaksız oldugu ve geri kalan 8 oyununun da Edebi Kıırul'ca incelendikten sonra bilgi verilecefi" yolunda bir yanıt aldıgını belirtti. Ancak aradan iki yılı aşkın bir zaman geçmesine karşın bu konuda bir yanıt alamadığını söyleyen Aziz Nesin şöyle dedi: Müşterîsini öldüren kokoreçciye 20 yıl hapis ANKARA, (a.a.) Kızılay'da bir süre önce, aralarında çıkan tartışma sonucu müşterisini öldüren kokoreçci Musa Ayık, 20 yıl ağır hapse mahkum oldu. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün sonuçlanan duruşmada mahkemenin büyük bir adli hata içerisinde oldugunu öne süren sanık Musa Ayık, cinayeti kendisinin işlemediğini, asıl suçlunun ortağı Yaşar Karademir oldugunu söyledi. Sanık, olayı şöyle anlattı: "Kızılay Güvenpark'da kokoreç satıyordum. Bir gnıp sarhoş insan gelerek, kokoreç yediler. Daha sonra da parasını vermeyerek, (biz zabıtayız, tezgâhını neden "Oyunlanmı gönderir ve başvuru rken, böyle bir donemde onlann Devlet Tiyatrolan'nda sahnelenmeyecegini büiyorum. Çiinkii eski genel müdürün her degişik iktidar zamanında ve çok uzun siiren başarılı olmasa da becerikJi yönetiminde oldugu gibi, şimdiki yonetimde de 'TC Devlet Tiyatrolan' ne yazık ki gerçekten 'Devlet Tiyatroları' otamamış. askeri ya da sivil iktidannTOükümetTiyatrolan' olmakUn kurtulamamıştır. Bugünkii iktidann beğenmedigi, sevmedigi ve bugünkü iktidara karşı oldugu açıkça bilinen bir yazann oyunlanm sahnelemek, genel mıidüıiügünüzün haddini, gücünü^etkisini ve yetenegini aşmakta oldugunu bilmekteyim. Bunu bilerek oyunlanmı Devlet Tiyatrolan'na göndermemin nedeni, bu durumu belgelemek ve ileride yazacagım tiyatro anılanmda bu durumu belgeleriyle Tiirkiye'ye ve gelecek kuşaklara duyurmaktır." Mektubunda, •'Gerek reddedilen, gerek incelenip yanıt verilmeyen oyunlannın başka ülkelerde oynanıp da kendi Ulkesinin adı Devlet Tiyatrolan olan tiyatrolarında oynanmamasının utancının kendisine ait olmadıgını" vurguladı anayasa ve sıkıyonetim karşısındaki durumunu anlattı. Anayasanın çeşitli maddelerle, Cumhurbaşkanı'mn görev ve yetkilerini, sorumluluk ve sonımsuzluklarını düzenlediğini anlatan Tanyolaç, bu nedenle dilekçeyi Cumhurbaşkam'na sunmakla yanlış bir merci seçmemiş olduklarım söyledi. Anayasanın yurttaşlara dilekçe hakkını da tanıdığıru kaydeden Tanyolaç, bu nedenle TBMM'nin de yanlış seçilmiş bir makam olmadığını söyledi. Guler Tanyolaç, dilekçeyi Sıkıyonetim Yasası açısından değerlendirerek, sıkıyonetim komutanlığımn dilekçe hakkını yasaklamadığını belirterek, "Öyleyse dilekçe hakkımızı kullandığımız için sıkıyonetim yasaklanna aykırı davranmış olamayız" dedi. Güler Tanyolaç, daha sonra dilekçeyi hangi amaçlarla imzaladığım yetkililerden ülke adına neleri istediklerini kaydederek, şöyle konuştu: "Bu bir dilekçedir. Bunu bildiriye çeviren, dilekçeyi imzala)anlar değil. yukanda söz konusu edilen ve yetkili sanılan makamlardır. Yani Cumhurbaşkanı ile TBMM'dir." Antalya eski Valisi ve Mülkiyeliler Birliği eski Başkanı Güngör Aydın, 12 Eylül uygulamalarını ayrıntılarıyla anlattı. Şu anda yargı önünde bulunanın demokrasi, demokrasinin en temel kavram ve kurumlan, insan hakları oldugunu bildiren Aydın, bu davada aynı zamanda yasama orgarumn, yargı organının ve siyasal partilerin de yargılandığım ifade etti. Güngör Aydın, bütün bu nedenlerle davada çıkacak mahkumiyetin, demokrasinin tüm kavramlarının mahkumiyeti olacağını söyledi. Aydın, şunlan söyledi: "Hem demokrasiyi istiyor, onu tehlikedeyken kurtanyor, sonra da saglıklı biçimde kuruyor görünmek, hem de demokrasiyi gerçekten isıeven ve savunanlan suçlayarak yargı önüne çıkarmak zor ve çelişkili bir iştir." Duruşma 4 ekim gününe bırakıldı. Aylarca, gazete manşetlerınde kaldıktan sonra, hükümet af konusunu gündeminden çıkarmış görünüyor. Artık ne Adalet Bakanı'nın demeçleri, ne de Bakanlar Kurulu toplantılan, bu konuda haber niteliği taşıyacak bir ipucu vermiyor. Özal iktıdarı, bu konuda güçsüzlüğünü kanıtlamış gibi artık. Öyleyse, çıkacak bir af, kamuoyunun baskısı ile çıkacak, kamuoyuna mal olacaktır. Bir affın 29 Ekim'e yetişmesi olasılığı da yok. Hükümette, affın çerçevesı düşünülürken. koşullu salıvermede, süreyi yükseltme, böylece çok sayıda hükümlünün dışarı çıkmasını sağlama üzerinde duruldu. "İyi durumu görünenlerin aftan yararlandınlmalan" ağır basıyordu. Böylece içerdekı hükümlülerin, topluma kazandınlmaları öngörülüyordu. Ünlü deyimiyle, "iyi haligörülenler" ç\kab\\ecekl\. Ne demekti, iyi hali olmak? Şöyle: Bir hükümlü, cezaevinde, okuma yazma bilmeyenlere okuma yazma oğretmişse, içerde bir uğraş edinmişse, filan... Bakanlar Kurulu'nda siyasai ve adı suçlarda ayrım yapılmadı. Tümü için düşünüldü. Olüm cezalarının ise, af kapsamı dışında bırakılması görüşü savunuldu. Öylece kaldı... Bu havaya göre, içerde, dısiplin cezası almış olanlar, koşullu salıvermeden yararianamayacakları için, "iyi halli" sayılmayacaklardı. Ancak, burada üzerinde durulması gereken önemli bir nokta vardı: Tutukevlerinde, haklarmda karar kesinleşmemiş olanlara da, tutukevi yöneticileri. çeşitli gerekçelerle disiplin cezaları veriyorlardı. Haklarmda karar verilmemiş, henüz yargılananlara verilen disiplın cezalarının infazda geçerli sayılmaması gerekirdi oysa. Çoğu cezaevlerinden, tutukevlerinden gelen haberlere göre, beş hafta, on hafta görüş yasağı konanlar vardı. Bunlar şimdi, aftan yararlanamayacaklar mıydı? Böyle şey olur muydu? iktidar içinde hükümet. etkisizse de, ANAP grubu için aynı şey söylenemeyebilir. Yakın gelecekte, af konusu ANAP grubunu karıştırabilır. İpler kopabılır. Gözleyeceğız bakalım... • * * Ruhi Su'nun oğlu llgın Su'yu, cenaze töreni günü polislerin elinden Prof. Halet Çambel kurtarmış söylentilere göre. llgın sakallı, polisler yaka paça llgın'ı yakalayınca, araba ile Zincirlikuyu'ya gıden bir grup bağırmış: Ne yapıyorsunuz? O Ruhi Su'nun oğlu... Aynı arabada Halet Hanım da var: Halet Hanım, inmiş arabadan, ilgin'i arabaya sokmuş, mezarlığa götürmüş. Halet Çambel, ünlü kazıbilimcı yanı "arkeolog". Eski kılıç oyuncuSu. 1930larda Berlin'deki olımpiyatlarda, Türk ulusal takımında Hitler'in karşısında, kılıç şaklatmış... Ruhi Su'ya, zamanında pasaport verildigine ilişkin, yetkililerin demeçlerine inanmak ısterdım. Ne yazık kı, ınanamıyorum. Bir yıldır süren bir savaşım, ölümle noktalanmamış olurdu belki, pasa'portu zamanında verilseydi. Yıllarönce, Macaristan'agidiyordum. İstanbul'da Macarlara armağan etmek için, Ruhi Su'nun plaklarmı aradım. Ruhi Su ile konuştum. Plakları armağan etti: Ben gidemiyorum Ekmekçi, bu plakları onlara götür, selam söyle dedi. Ekledi: Herkes gitti, ben gıdemedim dışanya... Dışarıya gittiğı oldu, olmadı mı? Ama, çok kısa sürdü bu CHP dönemleriydı; ardından yeni yasaklar geliyordu. Dışarı gideceği zaman da, hep uçaktan indirılebileceğinı düşünürdü. Bir kez, Avustralya'ya çağrılmıştı: Ben uçağa bineyim de öyle yaz? diyordu. Ne olur ne olmaz... Ruhi Su, operada Fidelio'da "Zindancı"y\ oynamış. Sonraları ise ülkesi, dunyası ona zindan edilmek istenmiş... Ruhi Su'nun eşinin başvurusunun olmadığı yolundaki sözler de gerçeğe uymamakta. Sıdıka Su, kendi adına ilk başvuruyu 1981'de yaptı. Bir yıl oyalandı, "Biz size haber veririz!" dendi. Öyle kaldı. Ruhi Su ise, elındeki pasaportunun süresinın uzatılması için 1982'de başvurdu. kendisine "ikincı bir emre kadar pasaport verılemeyeceği" bildirildi. Ruhi Su, hastalığından habersız, konserlere, çağnlara gitmek istiyordu. Istanbul'daki Alman Konsolosu, Ruhi Su'ya telefon etti: Ruhi Bey, siz gitmek istiyorsanız, sıze yardımcı olalım... diyordu. Sonra bir daha aramadı... Ruhi Su'nun iki yıl önce hastalığı ortaya çıktı. Ruhi Su'nun bir arkadaşı, tanıdığı Başbakan Turgut Bey'e, özel olarak başvurdu. Turgut Bey ona, önce: Bence bir sakınca yok... dedi, daha sonra da: Bir süre beklemek gerekiyor... diye ekledi. Vedat Türkali, Emil Galip Sandalcı, birlikte Ruhi Su'nun evine gitmıştik. Başbakan Turgut Bey'ın, "Bir süre beklemek gerekiyor" sözünü orada öğrendim. Ruhi Su'ya verilmiş raporlar vardı, ancak Ruhi Su'dan hastalığı saklanıyordu. Eşi Sıdıka Su, bir de arkadaşları biliyordu. Cumhuriyet'ten Şükran Ketenci, kolları sıvadı, Uğur Mumcu yetkililerle göruştü. Şükran Ketenci'ye, "Ruhi Su'nun eşinin başvurusu yok" dendi. Sıdıka Hanım için bir yasak da yoktu. Eski başvurular yok sayıldı; eskiden yatırılmış pasaport harçları, geri verildi; yeniden başvurular yapıldı. Bu kez, 'Ruhi Su'nun raporu yok ortada" dendi. Şükran Ketenci'nin İstanbul'dan yolladığı raporları, İçişleri Bakanı Yıldınm Akbulut'ae\\m\e ben götürdüm. Pasaport işlerine bakan Mehmet Terzioğlu da oradaydı. "Eşi için bir sakınca yok, başvurusu da yok" sözü orada yinelendi. İşlemlerin çabuklaştınlmasını rica edip, bakana da teşekkür edip ayrıldım. Bu kez, şıkıyönetimde güçlük çıktığı bildirildi. Genelkurmay Başkanı Üruğ'a başvuruldu. Uğur da, ben de daha önce başvuruda bulunmuştuk. Üruğ, yakından ilgilendi. Kültür Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu'nun ilgisini bir Ankara Notlan'nda vurguladım. Ne yazık az etkiliyordu. 8 Nisan 1985 günü "Ankara Notlan"n\n başlığı 'Öcü"ydü, şöyle bitiyordu: "....Aydınların, sanatçıların" öcü "sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Ruhi Su hasta. İyileşebilmesı için yurt dışına gitmesi gerekiyor. Gelgelelim. pasaport venlmıyor. Bir ülkenin yüzakı sanatçısı. iyileşme olanağı varken, pasaport verilmeyip, bunun engellenmesi ne ile bağdaş'ır?" Daha açık yazamıyordum, Ruhi Su'nun satır arasından sayrılığının ıçyüzünü öğreneceğinden çekiniyordum. Çoookönceden Alman yazarları, sanatçıları, Ruhi Su'yu iyileştirebılmek için başvurmuşlar, her çeşit giderini karşılamaya hazır olduklarını bildirmışlerdi. Oİmadı. Doğrusu, Alman yazarlann, sanatçıların değil, Türk hükümetinin, giderlerinı karşılayarak, Yurt dışına göndermeseydi. Eski yeni polıtikacıları nasıl gönderiyorsa... Ruhi Su'nun sayrılığı 2.5 yıl önce, gerçekte üç yıl önce başlamıştı. Ruhi Su, pasaportu aldığı zaman ise, canevini yılanlar çoktaan sarmıştı. Türkiye'deki, Almanya'daki doktorlar, Almanya'ya gitmesinin artık bir yararı olmayacağını, yollarda hırpalanacağını bildiriyorlardı. Öyle de oldu. ülkesınde öldü. Büyük bir ders vererek öldü. Aziz Nesin, Ruhi Su'nun mezarı başında şunlan da söylemiştı: ...Artık hıç kullanmadığı ve kullanamayacağıpasaportuyla öldü. O kullanılamayan pasaport özenilerek saklansın. çünkü bizden sonrakı kuşaklar, bugunü öğrenmek ve anlamak için o kullanılmayan pasaportu müzede görmelidirler... Thrih g j HaUç iternizlemeçal fmalans sm a a' Istanbul ' "'a' Bekdiyesi tara ın f . dan yıkılan bir binanın bodrum katmdan çıkan Bizans dönemine ait iki sütun başlığı ile beş stitunu kaçırdıklan saptanan beş kişi yakalanarak gözaltına almdı. Belediye tarafmdan Balat Ayakapı 'da sürdürülen çalışmalar sırasmda ortaya çıkan tarihi eşyaların Selahattin Soyyiğit ve Mehmet Tosun tarafmdan bulunduğu bildirildi. Yıkım çahşmalarmdan sonra 20 eylül akşamı sütun ve sütun başhklanmn Hasan Kömiırcü'nün arabasıyla Csküdar'a goturülduğünü belirten emniyet yetkilileri, tarihi yapı parçalarınm antikacı Rıdvan Taşçıoğullan tarafmdan < $ bin liraya satın alındığmı söylediler. Yetküiler, S sütun ve sütun başhklarının daha sonra da Rıdvan Taşçıoğullan tarafmdan, Beşiktaş'ıa antika ticareti yapan Asım Gultekin 'e 240 bin lira karşılığmda satıldığının saptandığını açıkladılar. tstanbul Mali Şube ekipleri tarafmdan yakalanan beş kişi, haklarmda "2863 sayılı Kültür ve Tabiat V'arlıklanm Koruma Yasası" uyannca işlem yapılmak üzere adliyeye gönderildiler. (Fotoğraf: HALİL NEBİLER) DevYol üyesi Teslim Koç idama mahkum oldu ELAZIĞ, (ANKA) Çeşitli öldurme, yaralama ve gasp olaylanndan sanık olarak yargılanan DevYol örgütü üyesi Teslim Koç, Elazığ Sıkıyonetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde ölüm cezasına çarptınldı. 8. Kolordu ve Elazığ, Bingöl, Tunceli illeri Sıkıyonetim Komutanlığı Basın ve Halkla llişkiler Şubesi'nden yapılan açıklamaya göre Teslim Koç, TCK.'nın 14/1. maddesi uyannca idam cezasına mahkum edildi. Komutanlığın konu ile ilgili açıklaması aynen şöyle: "Yasadışı yıkıcı çete üyesi olmak, çetenin amacı dogrultusunda Hozat ve çevresinde faaliyette bulunmak 20 Ocak 1980 tarihinde görevli gece bekçisi Hıdır Kaçtınır'm oldurülmesi için erair vermek, 27 Temmuz 1980 tarihinde Pertek Dere nahiyesi karakolunun örgüte silah temini için basılması. karakoldaki 13 silahın gasp edilmesi, er Mustafa Akbaş'ın şehit edilmesi eylemlerini planlamak ve başta kendisi olmak ozere diğer beş arkadaşlanyla birlikte eylemine katılmak 4 Şubat 1984 tarihinde güvenlik kuvvetleri.Nİe silahlı çatışmaya girmek, halktan zorla para toplamak suretiyle anayasayı zorla ortadan kaldırmaya kalkışmak suçlanndan sanık Eferdioğlu 1956 doğumlu Tunceli ili Hozat ilçesi Türk Taner Köyüne kayıth, Teslim Koç'un 25 Eylül 1985 giinü Elazığ Sıkıyonetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde yapılan dunışması neticesinde eylemine uyan Türk Ceza Kanunu'nun 146/1. maddesi uyannca idam cezasıyla cezalandırdmasma karar verilmiştir." GAIATASARAY SÜPER HYANGOSU buraya kurdun) diye bana çıkıştılar. Alttan almama ragmen tartışma kavgaya dönuştü. Ben başka birisiyle dögiişürken, ortagım Yaşar Karademir, Ahmet Aktaş'a vuruyordu. Ahmet Aktaş, bıçakla yaralanarak öldii. Öldüren de Yaşar Karademir'dir." Sanık Yaşar Karademir olayda bıçak kullanmadığını söyledi. Savunmalardan sonra sanık Musa Ayık önce 24 yıl ağır hapse mahkum oldu. Daha sonra sanığın cezası, hafifletici nedenler gözönüne almarak, 20 yıl ağır hapse indirildi. Tutuksuz olarak yargılanan Yaşar Karademir bir yıl 8 ay ağır hapse çarptınldı. "ADIM:131DOĞAN DEĞERİM: 3.300.000.TL" SATIŞ YOOERİ Mllli PIU\GO SÎAIIIfRl SÜPER ŞÖLENE KATIUN; Çckılış P Ekim 1985. Curmrtpsı günü Supcr Sonalçılann Sp^r Sergı Sara\ında ISHNBl'l HA!K TKMf K [«IfirRIND! " \! >[RDı m AYRICA: 1111 CUMHURİYET ALTIN1 Kayserüi 2 polis IstanbuVda gasp ynptı tstanbul Haber Servisi Kayseri Emniyet Mudürlüğu Siyasi Şube Başkomiseri Necmi Alp, kardeşi Yılmaz Alp ve siyasi şube polis memurlanndan Sait Turgut, geçen hafta lstanbul'da Dursun San adlı Kayserili kuyumcunun 80 milyon liralık mark ve dolarını gaspettikleri Ueri sürülerek gözaltına alındılar ve Istanbul'a getirildiler. Kayseri'den İstanbul'a altın almak için gelen kuyumcu Dursun San, Topkapı garajında otobüsten indiği sırada kendilerinin polis olduklarını söyleyen dört kişi tarafmdan bir otomobile bindirilerek Tarabya'ya götürüldüğünü ve 80 milvon liralık mark ve dolannın silah zoruyla gaspedildiğini ileri sürerek polise başvurmuştu. Kendisini soyan kişilerin ellerinde kelepçe, silah ve telsiz bulunduğunu da söyleyen Dursun San ve oğlunun sorgularından sonra soruşturmavı derinleştiren poLs, Kayseri Emniyet Mudürlüğü'nde görevli iki polis ve polislerden birinin kardeşine ulaştı. tstanbul Emniyet Mudürlüğu yetkilileri Kayseri'den "gaspçf oldukları ileri sürülerek İstanbul'a getirilen kişiler hakkında yürütülen soruşturmanın hazırlık aşamasında oldugunu, bu ,cdenle açıklama yapuam«>a>.ağını söyledi. GAIATASARAY SÜPER HYANGOSU "ADIM: 131 KARTAL DEĞERİM: 2.830.000.TL' SÜPER ŞÖLENE KATIUN; Çckılış 19 f/kım 1985. Cumartc^ı güniı Super SanaKılann eşlıgındc Spor Serçı Sarayındia İLAN TÜRKİYE SÜT ENDÜŞTRİSİ KURUMU GENEL MÜDİJRLÜĞÜ 1 Kurumumuz lzmir Süt ve Mamulleri İşletmesi Tevsi binamıza imalat makinalan montajı ve tesısatı yapunı işi kapalı zarf usulü teklif verme sureti ile ihaleye çıkarılmıştır. 2 Işin geçıcı teminatı 5.000.000. TL (Beşmil>on)'dir. Bu işe ait ihale dosyası Genel Müdürluk Mali Işler Daire Başkanlığı veznesınden bedeli karşılığmda temin edilebilir. 3 İhaleye son teklif verme günu 7.10.1985 saat 17.00'ye kadar olup, ısteklılerin belirtilen tarih ve saate kadar teklinerıni Kurumumuz lstanbul Caddesi No: 88 Iskitler/ANKARA adresindeki Genel Müdurlük Haberleşme Servisine verilecektir. Postadaki gecikmeler kabul edilmevecektır. 4 lhalenin değerlendırilmesı ıhale şartnamesınde istenen belgelere gore yapılacak, sonuçlar bilahare ihaleye ıştirak eden firmalara yazılı olarak bıldirilecektir. 5 Kurumumuz 2886 sayılı yasaya tabi olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte serbesttir. (Basın: 23825) SATIŞ \ER1XRI: V ^ I» MŞK] I'IHNU) H^IIİRI. i'iT MIRM/UR: ISINNBU HAIK IKMIK Bl II itRINOt NHĞVAHRDA \ l Hl R \\ RDI AYRICA: 1111 CUMHURİYET ALTINI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle