21 Nisan 2025 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EYLÜL 1985 Ozetle HABERLER CUMHURtYET/9 MDP İstanbul tl Başkanhğı'na Ersek getiriliyor MDP İstanbul tl Baskanügma Prof. Siyami Ersek getiriliyor. Recai Dtbbm'm istifasuıdan sonn tl oaskanbğına getirilen ZeyntlAbidtn Erdem, Stauüp'in Genel Baskanağı kaybetmesi üzerine baskanaktan ayrümış, Dıblan yeniden baskan olmuştu. Dıblan'm Uünci kez istifasmdan sonra boşalan tl Bafkanhğına Prof. Ersek getirtlecek. Resuloğlu: 2969 kalksın ANAP'lı Necat Resuloğlu (Gülecek), TBMM'ye verdiği yasa önerisinin gerekçesinde, 2969 sayılı yasa ile getirilen yasağın, eşitlik ilkesine de aykırı olduğunu belirterek, "Bunu kaldırmak TBMM'nin tarihi görevidir" dedi. seyi ve Anayasa Mahkemesi kararlanyla kapatılan siyasal partilerin, anayasanın geçici dördüncü maddesinde sayılan yöneticilerin övülraeleri ya da suçlanmalanru, kurulmuş ve kurulacak siyasal panilerin, kapatılan siyasal partilerin devamı olduklannı iddia edilmesini yasakladığını ve bu yasaklara uymayanlara verilecek cezaları kapsadığını anlattı. 7 Kasım 1982 günu yapılan halk oylaması sdnucu yürürlüğe gıren anayasanın bütün hükümlerinin, TBMM'nin Başkanhk Divanı'run oluşmasıyla birlikte yürürlüğe girdiğini anımsatan Abdullah Nejat Resuloğlu öneri gerekçesinde şoyle dedi: "Anayasamızın başlangıç bölümünde yer alan, millet iradesinin mutlftk üstünlügü, egemenliğin kayıtsız şartsız Törk milletine ait oldugu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kıltnan hiçbir kişi ve kurnluşun, bu anayasada gösterilen hiirriyetçi demokrasi ve bunun icaplanyla belirlennıiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı, teminat altına alınmıstır. Aynca iistünlügün ancak anayasa ve kanunlarda bulundugu da yine teminat altındadır." Resuloğlu, 2969 sayılı yasanın, anayasanın Yasa Önünde Eşitlik baslığını taşıyan 10"ncu ve Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği baslığını taşıyan 12'nci maddeleriyle büyük bir çelişki içinde bulunduğunu belirtti. ANAP Ankara Milletvekili Resuloğlu, söz konusu yasanın, 12 Eylül 1980'den sonra kapatılan siyasal parti ve mensuplanyla yöneticilerini kapsadığı halde, 12 Eylül öncesinde yargı kararıyla kapatılmış partiler için bir kısıtlama getirmediğini vurguladı ve "Bu dunnnn ile kanan 12 Eylül Urihinden sonra kapatılan sayılan mahdut partiler ve bunlann çok büyük taraftar ve mensuplanyla az sayıdaki yöneticilerini kapsamak suretiyle, genellik prensibinden ve eşitlik ilkesinden yoksun bulunmaktadır" dedi. Resuloğlu yasa gerekçesinde şöyle dedi: "Milletin iradesiyle kurnlan TBMM ve yeoi bir anayasa bütün bükümleriyle yürüriükte iken, Türki>e'de demokrasiye geçiş dönemi yaşanıyor gibi bazı mntalaalaria milli iradenin ertelenmesine ve bazı haksızlık ve usulsüzlüklere göz ynmmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Demokrasi ya vardır, >a yoktur. 2969 sayılı yasanın kaldınlmasının milli iradenin kayıtsız şartsız söz sahibi oldugunun isbatında demokrastmiz açısından büyük yararlan olacaktır." ANAP'lı milletvekili siyasi yasaklar için yasa önerisi verdi DVYDIJK/GÖRDİJK PEKSEH ANKARA, (Cnrahuriyel Bürosu) ANAP, Ankara Milletvekili Nejat Abdullab Resuloğlu, (Gülecek) TBMM'ye sunduğu üç maddelik yasa önerisiyle, 12 Eylül öncesi politilcacılannı övmeyi ya da suçlamayı yasaklayan 2969 sayılı yasanın "bütiin hukuksai sonuçianyla birlikte yurüriükten kaldınlmasını" istedi. Resuloğlu, söz konusu yasanın "Anayasa'nın kisi hak ve özgüriükleriııi düzenleyen maddeieriyle büyük bir çettşki içinde oldugunu ve yasalann genellik ve eşitttk Oketeriyle taban tabana nl Dogru Yol Partisi Genel Baska düştüğünü" gerekçe olarak gösnı Hüsamettin Cindoruk, terdi. ANAP milletvekili "Butiin ANAP, SODEP ve HP'den olu müesseseleriyle çalışan bir desan 6 Kasıtn partilerinin giderek mokrasimiz raevcutken, bnnun tasfiye edüdiğini üeri sürdü. Çtk aksayan yanlannı tashih, yiice nğıâncı yurt gezisinin sonrasm mectisin birinri görevidir" dedi. da basm mensupkama bir deferANAP Ankara Milletvekili lendirme yapan Cindoruk, vaResuloğlu, 2969 sayılı yasanın bitandaşın, DYPnin genel seçim tektiftni oaanhi karşuadtğı görü rinci maddesiyle getirilen hükümlcrin, 12 Eylül 1980*den sonsünü savundu. ra yasayla, MiÜi Güvenlik Kon Bir kasa domatese bir heykel Yontucu Ali Dirier de her sanatçı gibi yapıtlarını sağda, solda sergilenmiş olarak görmekten hoşlanıyordu. Fakat son olarak başına gelen olayda, bir yontusunun sergilendiği yerden pek hoşnut olmadı. mi gelmişti de köylüler sanata merak salmışlardı? Hayır hiç biri değildi.. Köylü, Ali Diner'in heykelini sanat merakını tatmin için değil, tarlasına musallat olan kuşları korkutmak için kullanıyordu. Sözün kısası Güzel Sanatlar Akademisi mezunu bir sanatçının özgün yapıtı "korkuluk" olmuştu. Peki bu iş nasıl olmuştu? Köylü, Ali Diner'in yapıtını nasıl ele geçirmişti? Olay kulaktan kulağa çabuk yayildı. Biraz deşilince de konu gün ışığına çıktı: Sergi bittikten sonra okul yönetimi, bir kamyon şoförüne parktaki heykelleri toplayıp Kumburgaz çöplüğüne götürmesini emretmiştı. Kamyon Yontucu Mi Dirter, heykelinin Kumburgaz yolunda bir tarlanın orta&ında oiduğunu öğrenmişti. Sanatçı önce ne olduğunu anlayamadı. Eski köye yeni adet mi gelmişti de köylüler sanata merak salmışlardı? Hayır hiçbiri değildi... şoförü de emre uymuş ve heykelleri kamyonetıne doldurarak çöplüğün yolunu tutmuştu. Ali Dirier'in yapıtının korkuluk haline dönüşü ışte bu gezinin sonucu idı. Kamyon şoförü bir dinlenme anında söz konusu tarlanın yanında durmuştu. Bu sırada tartasını sürmekte olan bir köylü, kamyon şoförü ile yarenlığe başlamış ve heykelleri görmüştü. Bir raslantı sonucu kendisi de bir korkuluk yapmak istiyordu. işte fırsat ayağına gelmişti.Heykellerin arasında yapılan bir araştırma, duruma en uygun olanın, yani korkuluğa en çok benzeyenin Ali Dirier'in kolunu kaldırmış heykeli olduğunu ortaya çıkarmıştı. Hemen bir kasa domatesle heykel el değiştirdi ve köylünün gözüyle "işe yaramayan" diğerleri, verilen emir uyarınca Kumburgaz çöplüğünü boyladı. Yontu sanatçılarının başına sık stk böyle olaytar geliyordu. Bu sanatın salt halk gözünde değil, okul yönetimi gözündeki değerini gösteren bir başka örneği de genç yontucularımızdan Nilüfer Gökhan yaşadı. Sanatçının yine Fındıklı parkında sergilenen iki kadın heykelınden biri, Boğaz'da bir yalının rıhtımında bulunmuştu. Heykeli kıyıya sürüklenmış olarak bulan yalı sahipleri üzerinde bulunan bir yazıdan yaratıcısı Gökhan'a haber vermişlerdi. Nilüfer Gökhan da meslekdaşı Dirier gibi yersizlik sıkıntısı çekiyor ve heykellerini koyacak yer buiamıyordu. Bu yüzden parkta sergilenen yaprtlarının durumu ile ilgilenememiş ve ne okjuklarını yalı sahiplerinin kendisine haber vermesi üzerine öğrenebilmişti. Polyesterden yapılmış heykel, Akademinin önünden denize bırakılınca akıntının etkisiyle söz konusu yalıya kadar sürüklenmışti. Bu durum Gökhan'ın sanatçı arkadaşları tarafından epey gırgıra alınmasına da yol açtı. Bir çok kişi "heykel in sıcaktan kendini denize atmış olabileceğini" söylüyordu. Heykel sanatçılarının son "durumvaziyeti" işte buydu. Cindoruk: 6 Kasıtn partileri tasfiye oluyor TRT Meclis'teki partilerle toplantı yapıyor MDP Grup Baskan Vekiti Ati Bozerin hükümeti eleştiren demecini yayımlamayan TRT, HP Grup Baskan Veküi Seyfi Oktayin aynı doğrultudaki demecini de Radyo ve TV'den kamu oyuna duyurmadı. MecUs'teki muhaUfetin ttpkisi üzerine TRT yttküüeri 2 ektmde MecUste partilerin grup yöneücüeriyle bir toplantı düzenleyecek. Özal, Resıdoğkı'na sinirlendi ANAP Genel Sekreteh Mustafa Taşar, "Sayın Gülecek teklifıni geri almazsa, partiden gider" dedi. ÖZAL Nereye vermiş? Meclis BaşkanlığiBa vermiş, baama da dagıtıldı. Teklif konusunda tiz ne duşünüyoreunBz? ÖZ.\L Teklifi göreyim, ondan sonra söylerira. ANKARA. (Cumhuriyet Bürosu) Basbakan Turgut Özal, ANAP Ankara Milletvekili Necat Teklif yasanın tamamen katdıntmasuu önAbduUan Resuloghı'nun eski siyasileriıı konuşmagöıüyor. sını engeileyen 2969 sayılı yasanın kaldınlması yoÖZAL (Sert bir biçimde) lUe bir sey söyielundaki önerisine kızdı. meye mecbur muyum? özal, TBMM'ye geldiği sırada gazetecilerin bu TAŞAR: TEKLİFÎNt GERİ komıdaki sorulanna sinirlenerek, tutumunu ortaALMAZSA PARTİDEN GİDER ya koymaktan kaçındı. Basbakan Özal'ın sorulaGülecek'in verdiği yasa önerisiyle UgiH bilgisira sinirli bir biçimde karşıhk vermesi dikkati çekne başvurduğumuz ANAP Genel Sekreteri Musti. tafa Taşar, "Ya teklifini geri ahr, ya da parüden Gazetedlerle Basbakan Özal arasında %\ı konuş gider" biçiminde konujtu. Taşar şunlan söyledi: ma geçti: "Herhangi bir milletvekili, Meciise bir teklif getirdiği zaman bunu once parti gnıbuna getirmek Saym Resuloğlu nun 2969 sayılı yasanın kaK zorundadır. Bir parti disiplini vardur. iümsc kencbnlmasi için bir teklifi var. Haberinız var raı? diliginden aklına geldigi gibi kanrladıgı bir tekliÖZAL Kimin teklifi? fi ya da bir başka kotıuyu doğnıdan Meclis Baş Ankara Milletvekili Resnloglu'nun.. kaolıgma iktemez. Böyle bir şe> yaparsa ve tek ÖZAL Neymiş o 2969? başına milkrvekilligini ispat etmeye kalkarsa parti Eski siyasilerin konuşmasuıı engelleyen yagrubunun dışına düşmiış olur. Bu dunımda Sasa. yın Gülecek, ya Meclis Başkanlığına sunduğu kaÖZAL Vermiş rai teklifi? nun teklifini geri alır, ya da partiden gider." Verdi efendim. ROMA DURUŞMASI Konukmari'a telgraf yağıyor ANAP MecUs grubu toplantısında Basbakan OzalH "vefasızükla" suçlayan İstanbul Milletvekili Prof. ErcümentKonukmanu ANAP örgütlerinden kutlama telgraflan geliyor. Aralannda Kuıkkale örgütunün de gönderdiği telgraflarda, "Basbakan özal'a ve bazı milletvekillerine vefa duyğusunu hatırlattığınız için sizi tebrik eaerit" sözcüğü yer alıyor. (UBA) Ağca'nın soı^ulaması bitti ROMA, (Cumhuriyet) Papa'ya suikast davasımn "yıldız tanıgı" olan tedhişçi Mefamet Ali Ağca'nın sorgulaması tamamlandı. Ağca, sorgulaması tamamlandığında savunma avukatlarının sorulannı kesinlikle yanıtlamayacağını açıkladı. Dünkü duruşmanın büyük bölümü Agca ve Abdullab Çatlı'nın yüzleştirilmeleriyle geçti. Çatlı, Ağca'run verdiği ifadenin çoğuyla çelişkili olan ifadeler verdi. Ali Dirierin oyküsü bundan bir yil kadar önce başladı; Güzel Sanatlar Akademisinin hemen yanında bulunan Fındıklı parkının genç yontucnlar için bir hava sergısi olarak düzenleneceği duyurulduğunda Ali Diner de kollarını sıvayarak bu sanat çahşmasına katkıda bulunmak istedi. Günlerce uğraştıktan sonra, koiunu kaldırmış bir erkek heykeli yaratmayı başardı. Diner'in yapıtı parkta bir süre sergilendikten sonra ortadan kayboldu. Doğrusu sanatçı, yapıtının ne olduğunu pek araştırmadı. "Herhalde Akademinin deposunda bir yerterde duruyor olmalı" diye düşündü... Zaten yontucuların en büyük sorunu satamadıklan yapıtlarını saklama zorluğuydu. Ülkemizde yontu satın alan yok deneceK kadar azdı. En fazla kendi heykelini veya büstünü yaptıran zenginler alıyorlardı. Fakat Ali Diner'in "yaşayan hiç kimseye benzemeyen" heykelıne alıcı bulmak günümüz Türkıyesinde akıl almayacak kadar zor, hatta olanaksız bir işti. İşte bu yüzden Dirier yontusunun ne olduğunu araştırmadı. Ama sonradan oğrendiklerıne de gerçekten çok şaşırdı. Çünkü heykelinin Kumburgaz yolunda bir tarlanın ortasında olduğunu öğrenmişti. Sanatçı önce ne olduğunu anlayamadı. Eski köye yeni adet Binbir emekle gerçektestirdikleri ve parasız olarak sergiye bıraktıkları heykellerınin bir bölümü çöp dağlarının, diğer bölümü de Boğaz'ın mavi sularının altında yatıyordu. Zaten Akademinin önünden denizin dibine dikkatlice bakanlar, hemen rıhtımın dibinde yatan yüzlerce heykeli görebiliyorlardı. ANKARA X%SI Yünlii kunıasta kalite\i simgeler VH>1FTTV\ Düşman Çiçek Göndermez BİRLEŞME için düğün salonu seçilmesi ile "nikâh literatürcüleri"ne çanak tutulmuş oldu. Bu yüzden imzalar atıhrken, 'Ayağına bas, ayağına!" diye tavsıyede bulunanların kimi kastettiklerini, HP lıderinin yazmayan kalemı, alnından şıpır şıpır damlayan terlerin protokolü ıslatmaması için HP Genel Sekreteri Şahin'in peş peşe yetiştirdiğı kâğıt mendillerin. ayrılığı simgeleyip simgelemediği, Gürkan'ın titreyen parmaklan ve ıslatıp buruşturduğu mendilleri avucunun içinde sıkıp durması hep "yorumluk olaylar" haline geldi. İnönü'nün sakın mi sakın hali nereden kaynaklanıyordu? Polıtikacılığın baba mesleği olmasına mı, yoksa, "kaybedecek milletvekili olmamasına mı?" Bunlar da "nikâhçı" protokol gözlemcilerinin soruları idi. İki parti de aslında bu tür yorumlara karşı her "önlemi" almıştı. Anadolu Kulübü salonunda her şey eşitlik, aynılık, benzerlik ve sımetri ölçüsüne göre düzenlenmişti. İki başkanın önlerıne konan mıkrofonların biçimleri, hatta renkleri ve kırmızı * Bu ikinci olasılık daha güçlü idi. Çünkü, birbirlerini öpmeyen iki liderı de öpücük ile damgalamak için salonda müthiş bir maraton başladı. Sarmaş dolaş olan iki partinin yetkilileri ve politıkacıları salonu bir öpücük panayınna çevirdiler. Ancak Gürkan aldığı alkış ile coşup hayalci sözler söylemedı. Örneğin, "Memleketimizdeki demokrasinin işlemesi sonsuza kadar yerleşip işlemesi" türünden sözler söylemedı. Ancak sosyal demokratların eli ile gerçekleşeceğini söylediği demokrasinin "on yıllar boyu" işlemesinı diledi. Anadolu Kulübü'nünseçilmesinde bir neden var mı idi? Bunu İnönü'ye sorduk: "Arkadaşlar salon aradılar. En uygun burasını bulmuşlar. Tarihi ve politik geçmişi de bu tercihte rol oynadı herhalde" dedi. HP'liler ise, "Daha uygun salon bulamadık. Türkİş salonunu vermemış, tarlalarda toplanmak veya yirmi bin kişilik salon tutmak dışında başka yol yoktu" diye açıklama yaptılar. İnönü limonata bardağı ile dolaşarak el sıkışırken, Gürkan, yanına Genel Sekreter Şahin'i DORE VUnlü Kumaelan çagdaş moda yorumuyla göz okşayan Jncoiğjnieunuyoc Kendine öz kaüteai He DORE farkı yarertryor ve gene kaKtaai ie aeçOyor DORE KUMAŞLARI Inönü elindeki metni canlı ve gür bir ses/e tane tane okudu. 5 dakika sürdü konuşması. Gürkan, önünü ilikleyerek mikrofonu aldı. Ancak mikrofonun kordonu İnönü'ye göre ayarlandığı için Gürkan 10 dakika kadar boynu ve vücudu eğri olarak konuşmak zorunda kaldı. güllerin adedi, duvarlardakı HPSODEP bayraklarının büyüklükleri ve sayılan masa çevresındeki dizılen parti yetkililerinin, "koregrafisi" her şey, her şeyde sımetri ve eşitlik egemendi. Inönü, elindeki metni canlı ve gür bir sesle tane tane okudu. 5 dakika sürdü konuşması. Gürkan, önünü ilikleyerek mikrofonu aldı, ancak mikrofon kordonu İnönü'ye göre ayarlanmış olmalıydı. Bu yüzden Gürkan 10 dakika kadar boynu ve vücudu eğri konuşmak zorunda kaldı. Notsuz, kâğıtsız konuşmasında, "Bu birleşme daha büyük mutluluklann başlangıcıdır" sozleri ile inönü'nün yüzündekı tebessümü daha da genışletti. Kara kaplı bir klasörde beyaz birer plastik dosyayla yerleştirilmiş "protokolün imzaları" tamamlandıktan sonra sıra sarılıp kucaklaşmaya gelmişti. Kameralar iki lıderin öpüşüp kucaklaşmalarını tespit için yay gibi vaziyet almışiardı. Âma inönü ve Gürkan, kuvyetli bir el sıkışma ile yetınıp kenara çekildiler. İki gün once yemek yediği seçmeni ile, hayatında hiç karşılaşmadığı partilisı ile şapur şupur öpuşmenin gelenek haline geldiği siyaset sahnesinde, iki lider bu tarihi günde birbirlerinin yanaklanndan birer opucüğü niçın esirgemişlerdi? Bu da mı, yoksa yeni bir şeyleri sımgelıyordu? Sosyal demokrat lıderler Türkıye'de şapur şupursuz bir polıtık donem mı başlatmak istiyordu? Kimbilir, belki bunlann hıçbıri değildi. Sadece. "nikâh" lafına bayılanların ağzına laf verılmemelv istenmıstı o kadar 6URKAIIİNÖNÛ Kuvvetli el sıkışma ile yetindiler. (Fotoğraf: RIZA EZER) ve partısinin ileri gelenlerıni alarak kapı önünde kutlamaları kabul ettiler. HP'ijlerin bu haline bazı SODEPTıler "Ev sahipliğınin havasına hemen girdiler" diye takıldılar. Salonda dev bir DYP çelengi göze çarpıyordu. Oysa Cindoruk, daria üç gün önce, "SODEP'in muvazaa partisi HP'ye kalılması kendısınin de sonu olur" demişti. Öyle ise şimdi bu DYP çelengi niye gönderilmişti? Ancak Cindoruk'u bulamadık, ama Cindoruk'un sözleri ile "çelenk"in çelişmediğinı söylemek mümkündü. Çünkü çelenk Farsça bir sözcük. Başa takılan sorguç anlamına geliyor, ama asıl karşılığı, "yalnızca cenaze törenlerıne gönderilen çiçek demeti" ıdı. DYP çelengınin alana mı, verene mi uğur getıreceğini görmek için çok beklemek gerekmeVGCKK Ara secımlerın'? hır uı! h>'p vnk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle