18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER mizde) hakkı Tonguç aynca İsviçrc Eğitim Genbilgüiğinde yer almıştır. Her bakan için de aynı gereksinme vardır; ancak Milli Eğitim bakanları için özellikle, yakın çalışma arkadaşlannın çok ustün nitelikli, üstün düzeyde, çok olgun kişilikler olmalan koşuldur. O iki bakandan başka unutulamayan bakanların destanlaşma mutluluğuna erememiş oknalan, yanlannda o nitelikte çalışma arkadaşlannın bulunmamasındandır hiç kuşkusuz. Giden gitti; yeni gelen bakana belki yaran olur bu yazılıp söylenenlerin. Büyük bir ozanımız Ziya Paşa sanınm: "îşret güheri ademi temyize mihâktır" diyor. Yalnız "işret" değil, hiddet, kudret de "güheri ademi temyize mihâktır." Içki, öfke, yuksek onın insanı doğası gereğisarhoş eder; bilincinin etkisinden çıkanr; "ne oldum delisi" yapar. Farsça "Menem diger nist = benim, benden başkası yok" karmaşasına, üstünlük karmaşasına düşürür. Yakın çalışma arkadaşlannın olgun kişilikleri, üstün nitelikleriyledir ki, kudret sahibi olan kimseler, bakanlar, birçok insanı buyruğu altında görmenin keyfiyle zaman zaman bilinçlerinin etkisini yitirerek yanlış sözler söylemek, yanlış kararlar almak, yanlış işler yapmak sakıncasuıdan korunurlar. BugünkU eğitim ailemiz içinde de olgun ve yüksek nitelikli öğretmenler çok vardır hiç kuşkusuz. Bunlann hep üniversite diplomalı olmalan gerekmez. Gerçek kişilik diplomalıdan çok üstündür. Eğer bugün M. Eğ. BakanlığTmızda böyle bir diploma manisi varsa, üniversite diploması olmayan öğretmenler değersiz demektir. OTODİDAK Alman Birliği'ni kuran büyük devlet adamı Bismark, şu iki sözüyle çok amlır: Almanya'da ancak birkaç gerçek bilgin gördüm, onlar da otodidakt (kendi kendini yetiştiren) idiler. Alman Birliği'ni kuranlar gerçekte ılkokul öğretmenleriydiler. Her M. Eğitim Bakanı'na çahşma arkadaşlannın sürekli okuyan, yazan, durmadan gelişen. çağdaş eğitim âkımlarını kavrayan, eğitim bilgisi ve görgüsu geniş, gelişmiş ülkelerden hiç olmazsa birkaçının eğitim düzenlerini izleyen, bizim hiç olmazsa Cumhuriyet dönemimizin eğitim tarihini örneğin, azgeh'şmiş ülkelerin eğitim girişimlerinde çıkar yol bulmalarına örnek olacak eğilmen uygulamasuu ve olumlu sonuçlannı bilen, alçakgönüllü, ancak kendine güvenli kişilikte olmalan koşuldur. (Cumhuriyet dönemimizin eğitim tarihini derli toplu yansıtan kalınca bir kitap 3 yıl önce bakanlıkça yayımlanmıştı: Comhuriyet Dönetni Eğitimi. Aynca Türk Eğitim Derneği'nin Atotürk ve Eğitim yapıtı da bu amaca yarar.) ÖĞRETMEN VE YÖNETtCtLERİN BÎRLtKTELİĞl Bu boşhkıaki aniayış, destanlaşmış iki bakanın zamanında gerçekleşmişti. 1leri ülkelerde bu, köklü oiarak gelenekleşmiştir. örneğin, Almanya'da 1900'lerde öğretmenlerle profesörlerin birlikte kurduklan Egitim ve Bilim Sendikası = Gewerkschaft Erziehung und Wissensdıaf« vardır. Hamburg'da 1910'da yapılmış büyük ve yüksek bir bina sendikanın yönetim özeğidir (merkezidir). Tüzüğü gereği, başkan her zaman halk okulu öğretmenlerindendir. Eğitim ve bilim kurumlannın 17 kolundan secilmiş 17 temsilci onun yönetim kurulunu oluşturur. Frankfurt'ta sendikanın (Eğitim ve Bilim = Erziehung und Wissenschaft) adıyla aylık bir dergisi yayımlanır ki, giderlerini Hessen Eyaleti Kültür (Eğitim) Bakanlığı karşılar (Yıllarca bana da gönderilmişti, topladıklanmı Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi görevlilerinden birine vermiştim.) Eyaletlerdeki kültür bakanlıklannın yapacaklan önemli genelgeler doğal oiarak izlenceler programlar, yönetmelikler.. vb.de sendikanın işbirliği ile hazırlarur. öğretmenlerle milli eğitimin her basamağındki yöneticiler arasında çok büyük yakınlık ve ictenlik vardır. Oul ye eğitim düzenlerini incelediğim Iş Bankası'nca 1971'de yayımlanmış olan Orta Avrupata Gelişmenin ve Demokrasinin Temeli: EĞİTİM yapıtımda oldukça açıkladığım) Isviçre'de Basel ve Bern, Almanya'da Münih, Mainz, Wiesbaden, Frankfurt, Mannheim kentlerinde, Hessen ve Reinland Pfalz eyaletlerinde, Viyana'da tüm öğretmenler, yöneticiler, deneticiler, bakanlık yetkilileri hep birbirine "Sayın arkadaş, sayın meslektaş" anlamma gelen Herr Kollege diye seslenirler. Hessen eyaletinde bir köyde tçişleri Bakanlığı 2. Müsteşan üe köy öğretmeninin konuşmalanndaki yapmacıksızlığa, doğallığa tanık oldum. Viyana'da bir bölge müfettişinin calışmalığında (bürosunda) bir ortaokul öğretmenine izin veren ilginç yazısını gördüm. öğretmen 3 yıl üst üste, hep 11 nisan içinde olmak üzere, 3 gün izin istemiş. Müfettiş, onun başvurusuna gerek duymaması için, nisan başında " 11 nisan günü içinde olmak üzere 3 gün izin" verildiğini okul müdürlüğüne bildiriyordu. SONUÇ Insan kadar kendi özdeşine zararlı (lngiliz filozofu Hobbes'un dediği gibi "tnsan insanın kurdudur = Homo homini lupus") yine insan kadar kendi özdeşine yararlı hiçbir yaratık yoktur. Çağdaş eğitim, özünde, insanlığm, bu zararhğı en aza indirmek olabilirse ortadan kaldırmak o yararhğı en yüksek kerteye çıkarmak amaanda ve çabasındadır ve o çabanın yöntemidir. Onun en etkin yeri okul, en etkin kişisi öğretmen ve kaynağı, özeği M. Eğ. Bakanlığı'dır. Oradaki yetkililer, bu evrensel çabanın en yüksek düzeyde yürütülmesi, bu evrensel amacın gerçekleşmesi için çalışanlardır, buna yükümlüdürler. Onlann bilinçleri ve bulunçları bu sonımluluğu ve bu yükünüülüğü taşır. 40 yıl önce Hasan Âli Yücel'in çalışma arkadaşlan ile bakanlık her ay 10, evet on kadar dergi yayımlardı; bugün yazık ki alabildiğine geniş örgütüne karşın bir tek dergi bile yayımlanamıyor. Şu ilginç soru usa (akla) geliyor. Yurdumuzda öğretmenlere seslenen, onlar için çıkan kaç dergi bulunduğunu ve bunlann neler olduğunu bakanlık yetkilileri arasında bilen acaba kaç kişi var? İLAN tST. 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN Sayı 985/137 Vasi Havva ve Ali'den olma, 18.7.1340 D.lu, Mustafa Vasfı Eyüboğlu hastalığj sebebiyle hacredilerek halen Kadıköy, Suadiye, Kaptanarif Sokak, No: 12 Daire: 13 de ikamet eden Yavuz Turan Eyüpoğlu'nun vesayeti altına konmasına mahkememizce 13. 9. 1985 tarihinde karar verilmiştir. llan olunur. 18 9.1985 24 EYLÜL 1985 Bakanlık Bu Durtınıa Düsürülmemeli Cumhuriyet döneminde gelmiş geçmiş bakanların kimileri öğretmen kamuoyunda tümden unutulmuş, kimileri hiç unutulmamıştır. Birkaçı da bir Milii Eğitim Bakanı'na yakışmayan düzeysiz, olumsuz davramşlarından, yaptıklarından sert ve yergili eleştirilerle anıhrlar. İkisi vardır ki, destanlaşmıştır. Mustafa Necati ve Hasan Ali Yücel. Onların olağanüstü etkilerini, başarılannı sağlayan yüksek kişilikleri kadar, yakın çalışma arkadaşları olmuştur. bir görüş ve anlayış. Öğretmenler yalnız bu dergiyi okumazlar ki. Hiç kuşkusuz çeşitli kitap, gazete, dergileri de okurlar. Buna göre o yayınlann hepsinde bu dergi için vehmedilen kuşkunun ya da yargırun düşünülmesi gerektir. BAKANLAR VE YAKIN ÇALIŞMA ARKADAŞLARI "Bakanhğa intikal eden şikâyetler"den söz ediliyor. Konulan, düzeyleri ile derginin 6 yıllık yayıru 65 sayısı ile ortadadır. Bakanlığa yapılan böyle anlamsız ve yapmacık "yakınmalar" ya uydurma, ya da bir kasıttır; kötü düşüncenin ürünüdür ve belki bir, birkaç "şartlanmış" kafadan çıkmıştır. "Bakanlıkça incelenmiş ve sakıncalı (!) bulunmuş" olması da herhalde yine bir "şartlanmış kişi"nin görüşüdür. Nasıl bir sakınca? Dergide nasıl, ne gibi bir "sakınca"lılık bulunmuş? Buna nasıl bir anlayış (zihniyet) ve düzey karar vermiş? Bu kararı veren de, genelgeyi kaleme alan da kuşkusuz herhangi bir memurdur; anlaşılan düzeyi yetersiz bir memur. Genelgenin hukuk açısından, eğitim açısından tutarsızlığı bunu açıkça gösteriyor. Her iki açıdan da nasıl tutarsız olduğu yukanda anılan değerli kalemlerin yazılanndan apaçık ortaya çıkıyor. Bakanlığın bir hukuk dairesi vardır. Böyle bir genelge için bir kez oranın görüşü alınmaz mıydı? Bakanlıkta eğitim bilgisi, görgüsu ve anlayışı güçlil çok kimselerin bulunduğu kuşkusuzdur. Onlar böyle bir genelgeyi hiç kuşkusuz uygun görmeyeceklerdi. Bu düzeyde, gerçeğe böyle aykırı bir genelge türr. bakanlığın görüşünü yansıttığından, oradaki birçok yetkiliyi de üzmüş, onlann onur duygulannı da incitmiştir. Once de yazmıştık: Cumhuriyet döneminde gelmiş geçmiş bakanların kimileri öğretmen kamuoyunda tümden unutulmuş, kimileri hiç unutulmamıştır. Birkaçı da bir Milli Eğitim Bakanı'na yakışmayan düzeysiz, olumsuz davranışlanndan, yaptıklanndan sert ve yergili eleştirilerle anıhrlar. İkisi vardır ki, destanlaşmıştır: Mustafa Necati ve Hasan Âli Yücel. Onlann olağanüstü etkilerini, başanlarını sağlayan yüksek kişilikleri kadar, yakın çalışma arkadaşları olmuştur. Necati'nin Ustün nitelikli çalışma arkadaşları kadrosunu kuran, müsteşan Nafı Atuf (Kansu) bey idi, Istanbul öğretmen Okulu'ndan bakanhğa aldığı müdür Ibrahim Alâettin (Gövsa), öğretmenlerden îhsan (Sungu), Harunürreşit, Rüştü (UzeO, Selim Sırn (Tarcan); başka okullardan aldığı Rıdvan Nafiz (Edgüer), tsmail Hakkı (Tonguç), Kadri (Yörükoğlu), Faik Reşit (Onat)...vb. beyler gibi arkadaşlan meslekte seçkin, tanınmış, hem bilgili, hem bilge kişilerdi. Bu kadro, Necati'nin destanlaşan bir bakan olmasını sağladığı gibi, 10 yıl sonraki Hasan Âli Yucel'in de dünya eğitim tarihinde bir benzeri bulunmayan en başanlı, en büyük eğitim ve kültür bakanı olmasını, Atatürk'ün Necati'nin zamanında uygulanmasına başlanan eğitim, ilke, görüş ve isteklerini yetkinlikle gerçekleştiren bir bakan olmasını sağlamıştı. O kadrodakiler bugüne göre, öyle üstün kişilerdi ki, artık dünyada bulunmamalarına karşın, hep değerli eserleriyle yaşamaktadırlar. Hepsi de genbilgiliklerimizde (ansiklopedileri5 t PENCERE Tarihsel Bir Belge... 12 Eylül'ün bilinçle bölüp dağırtığı demokratik solun toparlanma çabalarında "SODEPHP Birleşme Protokolü" yalnız önemli bir adım niteliği taşımıyor, bir tarihsel belge değeri içeriyor. Bu belgenin "Giriş" bölümünde ikinci paragraf şöyle: " Hukuka bağlı ve insan haklarına saygılı bir sosyal düzenin gerçekleştirilmesi, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, dev letçilik, laiklik ve devrimcilik ilkeierine dayalı sosyal demokrat dünya görüşunün Türk ulusunun kaderine egemen kıhnması..." M.RAUF İNAN "Şaşılacak bir genelge"den söz ederek gireceğim asıl konuma. "öğretmen Dünyası" dergisinin ağustos sayısmda Milli Eğitim Bakanlığı'nca Müsteşar Vekili imzasıyla yayımlanmış bir genelgenin örneği ve bu genelgenin yersizliğini, gereksizliğini açıklayan şu çok yetkili kişilerin yazılan var: Anayasa Mahkemesi emekli üyesi Sayın Ahmet Erdoğdu, Toplum Yaymeyi sahibi Sayın Remzi lnanç, Milli Eğitim Bakanhğı Teftiş Kurulu eski Başkanı Sayın Maruf Buzcugil, Milli Eğitim Bakanlığı'nın eski Kültür Müsteşan ve Talim Terbiye Kurulu eski Başkanı Sayın H. Hüsnü Cırıtlı, lktisat TarihçisiYazar ve Kaynak Yayınlan Genel Yönetmeni Sayın Halil Berktay, Avukat Sayın Evrim Değer, Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Sayın Mehmed Kemal. Her biri kendi alamnda çok değerli ve seçkin bir uzman olan bu yedi kişinin çeşitli yanlardan ve açılardan yaptıklan açıklan.alar, genelgede iler tutar yer bırakmıyor. Mayıs ayının son günü yayımlanan genelge sözde "1738 Sayılı M. Eğ. Temel Kanunu'nun 2842 sayılı kanunla değiştirilen 55. maddesindeki M. Eğ. Bakanlığı tarafından belirlenmeyen hiçbir kitap ve eğitim aracı okullarda kullanılamaz" yargısma (hükmüne) dayanılarak Öğretmen Dünyası dergisinin okullara sokulması yasaklanıyor. Bu dergi, sanat, yazın, düşün, eğitim, öğreıim ve bilim alanlannda öğretmenlere sesleen bir araçtır. "Eğitim aracı" değildir. Buna göre 55. madde ile ilgili yanı nedir? Böyle bir ilgi nasıl çıkanlmıştır? Bilinmez! Şaşılacak HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Toplumlan yönetenler istertotaliterci, ister demokrasiden yana olsunlar. zorla başa gelmelerine engel olamamış. ya da gönül istegiyle (oylarıyla) onları işbaşına getirmış yıgınlara hep kuşkuyla bakmışlardfr. Politikacılar, yönetimi ele alır almaz çevrelerine ürkerek bakmaya başlamışlardır. İş başına gelmek için büyük laflar edip pekçok şeye söz verenler, yığınların tepkisinden korkmuşlardır. Yönetimi zorla ele geçirmiş politikacılar ise, kendilerinden daha zorbalarınca alaşağı edilmekten korkmuşlardır. Ürküntüler ve korkular, pditikacıları bir çizgide aynı durumlara itelemiştir Yığınların neler yaptığını gizlice izlemek, halkın konuştuklarını gizli gizli dinlemek. İki bininci yılın ilk çizgilerinin ufukta belırdıği 1985'te güçlü devletlerin başlıca dayanakları arasında gizli haber alma servisleri ve örgütleri başta gelir. Gizli haber alma örgütünün değişmez görevi vardır. Toplumu oluşturan bireylerin "soluk alışını bile' izlemek ve yönetime gizli raporlar sunmak. Osmanlı İmparatorluğu'nun son on yıllarını ve yirminci yüzyıl başlarını yönetmiş olan Sultan Hamit, bu alanda öylesine iteri gitmiştir ki, jurnalcılık bir çeşit meslek olmuş ve binlerce hafiyenin geçimini sağlamıştır. Kimi tarihçiler, hastalık derecesirtde vehimli Sultan Hamit'in her jurnalı önemsediğini yazarlar. imparatorluğun karanlık baskılar dönemini yaşamış olan emekli süvari binbaşısı Asaf Tugay, 1960'larda yayımladığı kitaba "İbret" adını vermiştir. Kitabın ikinci adı "Abdülhamit'e Verilen Jurnallar ve Jurnalcılar"dır. 1908 Meşrutiyet'inden sonra Yıldız Sarayı'nda binlerce çuval dolusu jurnal ele geçmiş ve bunları inceleyen komisyon, akla gelmez ünlü kişilerin jurnallannı bulmuştur. Sonunda, jurnallar bir kurulun denetiminde yakılmıştır. O komisyonda çalışmış olan Asaf Tugay'ın kitabına aldığı jurnallardan birkaçını buraya aktarıyorum: "ingiltere'den gelen kibrit kutuiarının kapaklan kan rengi ve markası da kılıç şeklinde olduğu gibi ittifak manasına'gelen Fransızca Union sözcüğü de yazılı bulunduğu cihetle, bunun bir fikri mahsusa müstenid (dayalı) bulunduğu... (Müstecâbi zade İsmet). Allah için merhamet buyrulmasını ve hiç olmaz da yaz günleri eyladiarımın tebdiM havasına medar olmak üzere (hava değişimine yardım olmak üzere) Rumeli Hisan'nda harabe halini almış OIUD enzârı ammeye (kamunun gözleri için) bir fena manzara teşKiı eden yalımın inşası için hazinei hassai şâhanelerinden beher hafta yüzer lira ödenmek üzere beş bin liranın ihsan buvurulmasını istirham eylerim (Tophane müşiri, Mekâtibi askeriye nazırı Zeki.) Ermeıı erbabı fesadından Arpirar Arpiraryan'ın biraderi Dikran Arp.raryan'ın tahliyesi sebebı, burada olağanüstü kötü etki bıraktı. Arpirar Arpiraryan şimdilerde Parıs'te bulunmaktadır. Mersın olayı dolayısıyla tutuklanmış olanlar için af çıkanldığı ve şirriüi bile yirmi kadar Ermeni tutuklunun tahliye edildiği istanbul gazetelerinde okunarak buradaki Ermeniler arasında o'umlu etki yapmıştır. (Dikran Kelekyan, Hazinei Hassâyı Şahâne'ye mensup bendegândan). Avrupa'da naşrolunup ahâlinin fikrini ifşâd edecek makalâtı havi gazeteler, Selanik'te umumi kahvelerde serbestçe okunmakta bulunduğu halde polis dairesince katiyen yasaklanmasına gıdilmemekte olduğu açıkça görülmektedir. Ezcümle dünkü gün Pans'te neşrolunan Matin gazetesınde Fransızca 1 oiarak "Sultan Hamit hafiyeleri tarafından ahâlıyi Osmaniye ye bir dâvet" başlığı altında ahaliyi ıhtilale dâvet ve kaleme alınamayacak derece hilâf birçok saçmalıkları içeren bir makalenin Selanik'te Orfeon kıraathanesinde pekçok kişice okunmakta olduğu görülmüştür. Benzeri olayın sürmesinin sakıncasız olamayacağı goruşüyle ve bağımlılıgım dolayısıyla durumu efendimize duyurma cesareti göze alındı. Ferman.. (Selanik dâva vekillerinden Emanue Karasu kulları.)" Sayın Asaf Tugay'ın çok değerli belge kitabına "İBRET" actlnı seçmiş olması anlamlıdır. Ne var ki. bu anlamı kavrayanlar pek görülmedi. Jurnalcılığı yüreklendirebilecek girişimler bile görüldü. İbret almak kolay olmuyor mu dersiniz? "Ibret" TELETAŞ Teletaş Pazarlama ve Montaj Direktörtüğü bünyesinde, sayısal santral sayısal mültipleks ' analog ve sayısal radyolink konularında görevlendirilmek üzere, tecrübeli ve tecrübesiz Yalın söylem ve şematik yaklaşım, gerçekliğin tüm girdi çıktılarını kavramasa da kimi zaman bir doğruyu çarpıcı biçimde dile getirebilir. Bu nokta unutulmadan denebilir ki Türkiye'de geniş anlamda solun kökeni Genç Osmanlılara, Jöntürklere, Ittihat ve Terakki'ye değin uzanabilir. Anadolu'daki Ittihat ve Terakki Partisi şubelerinin 1919'da birer Müdafaaı Hukuk Cemiyeti'ne dönüşmesi zincirin devrimci halkasıdır; ardından Halk Fırkası ve Cumhuriyet Halk Partisi gelir; 27 Mayıs bu oluşumun sert atılımıdır ki CHP'yi ortanın solu yörüngesine çekmiştir. Değişik tarihsel görüntülerin renklerini kazıyarak derinlemesine baktığımızda, bütün bu eylemlerin ardında "çağdaşlaşma ve bağımsızlaşma" özleminın yattığını anlamak kolaydır. Türkiye'de kökeni 19'uncu yüzyıla uzanan sol devinimin oluşumunda, 20'nci yüzyılın ilk çeyreğinde kenc' sini gösteren sosyalist sol gerçeğini ayrıca vurgulamak gerekır. Sosyalist solun yetmiş yıllık bir geçmişi vardır ve kendi içinde ne denli bölünmüşlükler olsa da ideolojisi birdir. Her iki sol birbirine karşı etki ve tepkileriyle birlikte geçmişlerinden soyutlanamazlar ve bunları ülke yaşamından silmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. • "SODEPHP Birleşme Protokolü" Müdafaai Hukuk'ta başlayan; Ulusal Bağımsızlık Savaşı'yta mayası oluşan; Atatürk Cumhunyeti'yle hamuru yoğrulan tarihsel akımın mirasını açık ve kesin biçimde üstlenmekle doğru bir davranışı kâğıt üzerinde belgeleştirmiştir. Ülke ve toplum yaşamında yeni bir şey "icat" etmek zordur. Bu yolda son dönüşüm, şimdi kimi aydınların küçümsemeye kalkıştıkları 27 Mayıs hareketinde gerçekleşmiştir ki "sosyal devlet" kavramında vurgulanmaktadır. Serbest piyasa siyasetinin karşısına 20'nci yüzyılda ekonomik plan kavramı bir alternatif oiarak çıkmıştır. Sosyal devlet ise hukuk devletinin yine 20'nci yüzyılda gerçekleşen aşamasıdır Sosyal devleti yadsıyarak siyaset yapmaya kalkışmakla ne demokrat olunur, ne de sosyal demokrat; ancak 12 Eylül'ün uzantısı olan Özal yönetiminin stepnesi olunur. Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin "Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve devrimcilik" ilkeierine 27 Mayıs'ın getirdiği "sosyal devlet" kavramı da eklendiğinde, 19'uncu yüzyıl sonunda Osmanlı devletinde uygulanan "serbest piyasa, yabancı sermaye, açıkpazar" ideolojisine ters düşen bir siyaset gündeme girer. SODEPHP Birleşme Protokolü tarihsel bir belge oiarak bu alternatifi seçiyor. • Anadolu halkının yüzde 30'unun, en ağır ve kötü koşullarda bile "SODEPHP Birleşme Protokolü "ndeki ilkeleri desteklediği, deneyimlerle saptandı. Bu temel ilkeler üzerinde yükselecek siyaset, strateji ve taktiklerin saptanması ayn bir sanattır, dış dünya koşullarıyla bu temel ilkelerin çatıştığı ya da sürtüştüğü alanlarda nasıl çozümler getirileceği de ayn bir iştir. Ancak tarihten gelen ve bugün ülkede geniş ve sağlam tabanı bulunan bir akırrnn kendi içinde bütünleşme çabalarına tanık olmaktayız. ELEKTRONİK MÜHENDİSLERİ ARANMAKTADIR. İngilizce bilmek ve erkek adaylar için askerliğini yapmış olmak, tercih sebebidir. Alınacak elemanlara ilgili konularda, yurt dışında eğitim yaptırılacaktır. Başvurular kesinlikle gizli tutulacaktır. Detaylı iş tecrübenizi ve fotoğraflı özgeçmişinizi içeren mektupla, adresimize müracaatınızı bekliyoruz. Bütün başvurular cevaplandırılacaktır. TELETAŞ Endüstri İlişkileri Müdürlüğü Alemdağ caddesi, ÜmraniyeİSTANBUL POLICESİ GERÇEK HASARITRM OLAKAK.HEMEN ÖDER. TELETAŞ TELEKOMÜNIKASYON ENDÜSTRİ TICAflET A.Ş BÜYÜK ALANLARI/ İLE EKONOMİK ISITIYORUZ M K \l \R I \V l k (, 1! II İKİ I Rl I \HKIKU \K \IOI ^\ \\ I.\\IIKH\\I I Kl)\ \H \ M I I K OKll \ n i R I I \ K 300 • Nüfus cüzdanımı, sakat raporumu ve mavi kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. Bulanın insaniyet namına Ferah Mah. Cami Karşısı Çıkmaz Sok. No. 16 Üsküdar adresine göndermesini rica ederim. İSMAİL SANCAR Büyük usta IDl'l \ \ l l s \ l ( l \ l >KI \\l II I K ^l'(»k s \ l <)M\KI MNj M \l \R 1)1 (.1 \ >\IO\I \RI (.1 \ I Ş I Vl.lR \ \ \ II [ \l \k DK'.I K I I M B I H K \l \ \ l \K 300 Hin ÖZELLİKLERİ • M' ı iııtlıı kaıı \ ıkıi \.tk.ır ı.Konıuı. otİuıı. u v c k % «..1 • 1~*\ ÎIM) t u ' l ı k .ıl.ınları >ıı .ık h.t\.ı ufli'Mrrk isiuı • W S.İ.UU Z\)l~y kı; komııı \ak.ıı. • İ \ ıl ı;,i! ^niılııtıı Motosikletli Kurye ^ K u t V Ü Î l y a. p.a . p RUHİ SU Türkülerini söyleyeceğiz. KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ "Sabahın kaybı var" Çağdaş muzik onderimiz randevu, RUHİ HOCA'yı n rSİ^* kaybettik. O, aramızdadır. DtVRİĞİ KÜLTÜR DERNEĞİ Henüz gözkrının bozukluğunu ıarak edemeyecek yaştaki kızımız Hü'ya'nın gözlerindeki rahatsızlığı gozlük taknıadan gidermeyi başaran Vatan Hastanesi Göz Hastalıklan Mütehas&ısı, Ophtalmotig Operatör Dr. mesleki bilgilenni tecrübeyle hastaya uygulaması. hastaya gösterdiği yakın şevkat ve ilgiden dolayı kendilerine şukranlarımızı snnanz. TEŞEKKUR AYSEL KIRIMLIOĞLU (ELİAÇIK) FİKRET KIRIMLIOĞLU evlendiler. 23.9.1985 ÜSKÜDAR ile [1S1 SANAYI | Inopu Cad. Park Palas Apl. \<>: 31/6 laksim İ ^ T A N B l I Tel: 144 67 43 149 83 37 VIP SAVAŞ DERVENT'E NAİM ARABACILAR Aya Reklam Hizmetlerı A.Ş. Seher Yıldızı Sok. 6 Etılerlstanbul Tel 163 55 29 163 74 54
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle