15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EYLÜL 1985 HABERI:ERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 OLAYLARIN ARDINDAKI GERCEK Arafat karşıtları bölündü (Baştarafı 1. Sayfada) tarafmdan (ya da FKÖ) alındıniz, arabayla iki üç sâat uzak ğını gösterdi. Ulusal Selamet Cephesi'nin ayaklarının altınta. dan halıyı çekti. Beyrut, bir türlü Arafat'a muhalif güçler, kanıksamadığı bir yıpratma saLübnan'da kendi halklanna vaşında kavruluyor. Bu iki kentten başka, sırada bir "sa karşı Suriye'nin müttefiki güçaüi bomba" Sayda var. Bey ler tarafından girişilmiş saldırut'un 40 kilometre güneyinde rılarda ne yapacaklannı şaşırdılar. Bir yanda müttefikleri ki bu kent, en büyük Filistin mülteci kampını Ayn El Suriye'nin müttefiki güçler, diHehi'yi banndınyor. Gerek bu ğer yanda kendi halkları, üstekamp, gerekse kentin içi FKÖ lik olayları başlatan, hasımlanün daha doğru bir deyimle n Yaser Arafat. Yaser Arafat'm Lübnan'daki Gelişmeler Arafat muhalifen önemli güç odağı sayüıyor. lerini olumsuz yönde etkilemiş Eğer Trablusşam biraz durak olmalı ki, aralannda bölünmesar gibi olursa, Arafat ile Şam lere yol açtı. ElFetih'te Ararejiminin arasındaki hesaplaşfat'a başkaldıran dört ileri genıarun Sayda'ya nakledileceğin len lider paramparça, Abu Sade de hemen herkes hemfıkir. lih, Şam'da evinde göz hapsinSuriye ile FKÖ arasındaki de. Kadri, kopmuş. Ortada çatışmada, siyasi açıdan en kö Abu Musa ile Abu Halit Amli tü kıstınlan, arada kalan Ara var. Abu Halit Amli, Abu Mufat muhaliflerini bünyesinde tetmiş. Bu paramparisa'yı rcet toplayan Filistin Ulusal Sela ça dördün George Habbaş ile met Cephesi. Mayıs ayından bu de aralan pek iyi değil. yana, Lübnan topraklannda Sovyet yanhsı, Nayif HavatArafat Üe Şam rejimi arasmda me'nin demokratik cephesi, süren savaş, uluslararası kamu Ulusal Selamet Cephesi adlı itoyuna ve diplomatik merkezle tifakta bulunmuyor. Keza Filisre Filistin adına karann Arafat tin Komünist Partisi de. Bu olgu, Sovyetler Birliği'nin Arafat'a karşı Suriye üe Arafat muhaliflerine angaje olmadığının işareti olarak kabul ediliyor. Ttirkiye bu (Baştarafı 1. Sayfada) zırladığı Türkiyeraporugörüşülecek ve AET daruşma organının bu yıl Ankara'ya karşı izleyeceği siyaset,raporunonaylanmasıyla birlikte ana hatlanyla şekillenecek. Türkiye'nin de üye olduğu Avrupa Konseyi'nin 25 eylül 3 ekim tarihleri arasında yapılacak parlamenterler toplantısında ise, Strasburg'un gundemine Bulgaristan'da yaşıyan Türk azınlık sorunu ve Batı Avrupa ülkelerinin Türk yurttaşlanna uyguladıklan vize konusu gelecek. Bu tartışmalar sırasında Türkiye'deki son siyasi duruma değinilmesi de beklenen bir olasüık. Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu Siyasi Komisyonu toplantısında salı ya da çarşamba gününden itibaren ele alınacak olan Richard Balfe'nin Türkiye raporu, nihai olarak AET damşma organının önümüzdeki dönemde Ankara'ya karşı izleyeceği siyaseti de büyük ölçüde etkiliyecek. tngiliz İşçi Partisi milletvekilinin Türkiye'deki temaslarından sonra hazırlamış olduğu raporu, ülkede "göreceli bir demokratikleşmenin" söz konusu olduğunu vurgularken, "Batılı anlamda bir demokrasiyle bagdaşmıyacak uygulamalann sürdügünü" de kaydetmekte. Metnin "Türkiye lebinde yumuşatılması" amacıyla, muhafazakâr ve sağ kanatlara mahsus parlamenterlerin yirmi kadar değişiklik önerisi verecegı ifade edilirken, Siyasi Komisyondaki tartışmayla noktalanacak raporun parlamento Assamblesinde kabul edilmesine kesin Olarak bakılmakta, bu yüzden, Balfe raporunun son şekli, Brüksel'deki siyasi gözlemcilere göre, Avrupa Parlamentosunun da "Ttirklyei ye karşı yansıyan aynaa" olacak. öte yandan, Siyasi Komisyon toplantısında, TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'ın Avrupa Parlamentosu üyelerinden bir heyeti Ankara'ya daveti konusu da görüşülecek. Bilindiği gibi, AET organı daha önce almış olduğu kararla Türkiye ile parlamenter cephede yapüacak bütün temaslan dondurmuş durumda. Bu açıdan, Karaduman'ın daver tine olumlu bir cevap verilmesi "göreceli bir yumuşama", reddedilmesi ya da ertelenmesi ise "statükoyu mubafaza" olarak yorumlanacak. Avrupa Konseyi Parlamenterler Assamblesinin çarşamba günü açılacak olan güz dönemi doplantıları ise, Türkiye'ye ilişkin konularla başlayacak. tlk gün, ttalyan Sosyal Hıristiyan Milletvekili France Foschi tarafından hazırlanan ve Batı Avrupa ülkelerinden önemli bir bölümünün Türk vatandaşlarına vize uygulamasını irdeleyen rapor ele alınacak. Foschi bu raporunda, Türklere uygulanan vizenin Avrupa Konseyi'nin nihai amaçlanna ters düştüğünü, bu durumun Türk halkında A\rupa'nın kendisini dışladığı gibi bir izlenime yol açtığını vurgulayarak, vizenin kaldınlmasmı talep etmekte. Ancak rapor ve karann asamblede onaylanması durumunda bile, assamble kararları ülke hükümetleri nezdinde bağlayıcı olmadığından, vize uygulamasına son verilmesi uzak bir ihtimal. Strasbourg toplantılarının ikinci gününde ise, Ingiliz muhafazakar Milletvekili David Atkinson'un kaleme aldığı Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlığa uygulanan baskılar konusundaki rapor görüşülecek. Atkinson, raporunda, Sofya hüjcümetinin bu tür uygulamalarla Helsinki nihai belgesini çiğnediğini belirterek, asimilasyon politikasına son verihnesini talep etmekte. Raporda, Türklerin yaşadığı bölgelere Batılı ülke gazetecilerinin girebiünesine Bulgar hükümetinln izin vermesi de istenmekte. Ankara'nın ilk taleplerinde "daha yumuşak" bir içeriğe sahip olan raporun assamblede onaylanacağına kesin gözüyle bakılmakta. Ancak gerek vize, gerekse Bulgaristan Türklerine ilişkin tartışmalar sırasında, sol kanada mensup milletvekillerinin Türkiye'deki siyasi duruma ilişkin konuşmalar yapması da Strasbourg'da beklenen bir olasılık. Öte yandan, Avrupa Konseyi dönem başkanlığını yürüten Yunanistan Devlet Başkanı Teodoros Pangalos'a, Türk milletvekillerinin, Yunanistan'da yaşayan Türk azınhk konusunda sorular yöneltmesi ve dolaylı yönden Batı Trakya sorönunu gündeme getirmesi de, diğer bîr beklenti. (Baştarafı 1. Sayfada) leşmesi kuşkusuz zor iştir, engellere çarpması doğaldır. Engellerin bir bölümü iki büyük partinin dışından kaynak'anmakta, sağ kesimden gelmektedir. Sağ iktidar, sol muhalefetin bütünleşmesine alkış tutmaz; elinden geldiğince bu arabamn tekerine çomak sokmak ister ki doğal karşılanmalıdır. Sosyal demokrat kesimden gelebilecek engelleri ise aynca değerlendirmek yararlıdır. Şimdilik bu engellerin hiçbirifıkir aynlığından kaynaklanmıyor. Kişisel çıkarlanna ve eski günlerden kalma hizipçilik alışkanlıklanna bağlı olanlar, birleşmeyi tökezletmek için ciddi olmayan gerekçeler yaratmak istiyorlar, isteyeceklerdir. Birleşmeyi isteyen liderlerin gücü ise geniş bir halk ve örgiit desteğine sahip bulunmalarıdır; birleşmeye karşı çıkan her kişi ve çevre bölücülükle suçlanmaktadır. Görunen odur kifikir planmda ciddi bir eleştiri getiremeyen kişinin birleşmeye karşı çıkmasını kamuoyu bağışlamayacaktır. Gerek HP ve gerekse SODEP ENİS BERBEROĞLL daha Onceki bir büyük partinin ANKARA Emlak Vergisi ve tarihsel bir akımın potasında mükelleflerinin vergi dairelerinoluşmuslardır. Kişiselliğin ve hi de çektikleri çile sona eriyor. Yezipçiliğin bilinen hastalıklan, bir ni sisteme göre, belediyeler taraleşme ve bütünleşme eyleminde fmdan düzenlenerek mükellefleeritilebilirse, belki de eskisinden re evlerine gönderüecek makbuzdaha sağhklı bir yapı bile oluş lann karşılığı, yetkili kılınan turulabilir ve atalarımızın "her banka şubelerine yatınlacak. işte bir hayır vardır" özdeyişini anımsatabilir. Özal hükümetince, 1984 yılın• • • da başlatılan "reform" niteliğin Bununla birlikte, FKÖ'nün de pek bütünlük içinde bulunduğu söylenemez. Sovyetler ile Suriye, ayn ayn hareket etseler de, Arafat'ı dışlama çabalannda buluşuyorlar. Arafat'a karşı ve dolayısıyla Amman proBu soruların cevapları, tokolüne ve Urdün Filistin giönemli ölçüde Mısır Devlet rişimi diye nitelenen ve WasBaşkanı Hiisnii Mttbarek'in şu hington'a açüan diplomatik , sıralarda, Ürdün Kralı Hüseçizgiye FKÖ Dışişleri Bakanı yin'in ise önümüzdeki hafta Fanık Kaddumi ile Fetih'in "üç Washington'da gerçekleştirebüyüklerinden" Abu İyad'ın cekleri temaslarda elde edilecek (Salah HalaO karşı çıktığı bineticeyle belirecek. liniyor. Her iki lider Sovyetler'e Türkiye'nin yam başındaki gidebiliyor. Arafat'a Moskova bir bölgenin siyasi coğrafyasıdavetiyesi hiç çıkanlmadı. Aranın nasıl oluşmakta olduğunu, fat, Libya'ya ayak basamıyor. bölgedeki kutuplaşmanm nereOysa Kaddumi ile Abu lyad'a ye seyretmekte buiunduğunu, Kaddafi ile görüşme yollan ne gibi depremler beklendiğini açık. Hatta iki liderin Suriyelilerle el altından görüştükleri sezebilmek, bazı ipuçlannı yaBeyrut'ta "iyi haber alan" çevkalayabilmek için, Ortadoğurelerde söyleniyor. nun hesaplaşma meydanı Beymt'tan, şu sıralarda bölgedeki Filistin siyasi camiasında da çalkantıyı yaratan mıhverin bir atomizasyon olgusu gözlemerkezine uzanmak gerekiyor. niyor. Sürecin nasıl seyredeceAmman'a. ği, SuriyeÜrdün yakınlaşmasının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, Arafat'ın manevra alanının ne kadar kısılacağı ya da kısümayacağı Ürdün Filistin ortak girişiminin şansına bağlı. ABD, Ingiltere Başbakanı Margaret Thatcber'ın araladığı kapıyı açacak mı, açmayacak mı? UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Mükellefe kolaylık deki düzenlemeleri tamamlayacağı bildirilen "vergi paketi", geçtiğimiz hafta gerçekleşen bir dizi toplantının sonunda Bakanlar Kunılu'na sevkedilecek biçimi aldı. Kurul'daki görüşmelerden sonra, son rötuşlan yapacak zirvenin bir kez daha toplanması bekleniyor. Vergi paketinde, Gelir Vergisi dilimlerinden sonra en geniş kitleyi ilgilendiren Emlak Vergisine ilişkin düzenlemeler ile mükellefin vergi dairelerindeki çilesi sona eriyor. Toplanması ve geliri belediyelere birakılan Emlak Vergisi'nde makbuzlar belediye tarafından düzenlenerek mükelleflerin evlerine gönderüecek. Sayıları 15 milyona yaklaşan Emlak Vergisi mükellefleri de vergilerini yetkili kılınan banka şubelerine yatıracaklar. çok düşük bir oranla yürürlükte bulunuyor. Işadamı ile ücretlinin aynı oranda vergilendirilmesinin, "artan gelire göre yükselen oran ilkesine ters düştügü" biçiminde yorumlar karşısında, Başbakan özal'a yakın bir kaynak şu güvenceyi verdi: "Henüz Gelir Vergisi degişikliğinde benimsenen bir karar yoktur. Sayın Başbakanın sözünü ettigi tek oran benimsense bile bu oran faluralı >aşam aracılıgıyla kademeli hale getirilecektir. Tek oran kabul edilirse, vergi iadesi oranı ücretliler için yüzde 35'lere kadar y ükseltilecektir. Aynca işadamlanna tanınan vergi indirimleri ve istisnalar kaldınlacaktır. Böylece bir işadamı ile ücretli aynı oranda vergüendirilmeyecektir." Gelir Vergisi'nde işverenlere uygulanan genel indirim miktannın kendisi için günlük 20 lira, her çocuğu için de günlük 5 lira olduğu bildirildi. Işadamlarının yaptıkları ba|ışlar da vergiden düsülüyor. Özal başkanlığında geçtiğimiz haftaki toplantılarda ele alınan vergi paketinde gidilen bir değişiklik de "peşin vıergi" konusunda yapıldı. Toplantıya getirilen bir öneri ile peşin vergide daha kolay bir sistem seçeneceği üzerinde duruldu. Ancak bu sistemin henüz kesin biçimde kabul edilmediği ve Maliye"nin iki alternatifli yüzde 15 ve yüzde 20'den başlayan yıllık oranlar içeren önerileri ile birlikte dikkate alındığı öğrenildi. Bakanlar Kurulu yetkisine birakılan bir diğer önlem de, küçük esnafın işletme defteri tutma zorunluğunun kaldırılmasına ilişkin oldu. Kurul, işletme defteri tutmayacak mükellefleri belirleyecek. 18 milyona kadar yıllık mal girişi olan küçük esnafın, işletme defteri tutmaması halinde sayıları yarım milyonu aşan bu kesimin aylık 5 ila 10 bin lira arasında değişen muhasebeci giderlerinden kurtulacağı bildirildi. İşletme defteri tutmayacak olan küçük esnaf ve sanatkârlar yıllık gelir vergisi beyannamesi düzenlemekle yetinecekler. Çemayet İstifa yok BEYRUT, (a.a./AP) Beyrut'ta ceşitli taraflar arasında çatışmalar sürerken, Lübnan Devlet Başkanı Emin Cemayel, Hıristiyan ve Müslüman liderler tarafından yapılan çagnlara uymayacağını ve görevine devam edeceğini açıkladı. Cemayel, karanna gerekçe olarak istifasının bir yararı olmayacağını ileri sürdü. Devlet Başkanlığı'na seçilişinin üçüncü yıldönümü dolayısıyla onceki gece televizyonda bir konuşma yapan Cemayel, Lübnan sorununun bir çözüme ulaşması ve Israil tehlikesinin üstesinden gelinmesi için Suriye ile stratejik düzeyde işbirliği yapılması gerektiğini söyledi. Cemayel konuşmasında, Müslümanlann hükümette eşit görev almalarını sağlamak üzere ilgililerle görüşmelerde bulunmaya hazır olduğunu da belirtti. Cemayel'in bu açıklamasının onun istifa etmesini isteyen Şii ve Dürzi liderlerce nasıl karşılanacağı merakla bekleniyor. Bilindiği gibi, Lübnan'ın Fransa'dan bağımsızlığını aldığı 1943 yılından beri hükümet, meclis, ordu ve yargı organları Hıristiyanların denetiminde bulunuyor. Hıristiyanlarla çarpışan Müslumanlann istekleri arasında, bu eşitsiz duruma son verecek siyasal düzenlemeler yapılması yer alıyor. öte yandan, Trablusşam kentinde Suriye yanlısı milisler ile FKÖ gerillalan arasında çıkan çatışmalarda 29 kişi öldü, 100 kişi yaralandı. Böylece iki taraf arasında geçen hafta yeniden başlamış olan çatışmalarda ölenlerin sayısı 155'e, yaralıların sayısı da 500'e yükseldi. Bu arada, Şii EMEL gerillaları ile Israil kuvvetleri arasındaki çarpışmalar da sürüyor. EMEL gerillalarınca açılan ateş sonunda, bir Israil helikopteri düşürüldü, üç lsrail askeri yaralandı. Çatışmanın Israil sınınndan iki km. ötede olduğu bildiriliyor. arkadaşları; önce Sıkıyönetim Mahkemesınce serbest bırakılmış; daha sonra savcılığın itirazı üzerine tutuklanmışlardı. Bir süre tutuklu kalan MSP yöneticileri, daha sonra serbest bırakılmışlar, ancak Sıkıyönetim Mahkemesi'nce çeşitli hapis cezalarına çarptırılmışlardı. Sonradan tuğgeneral rütbesi ile Askeri Yargıtay Başsavcılığı'na atanan Yargıç Albay Naci Turanay başkanlığındaki 4. Daire, MSP yöneticilerinin "suçlanmalarına yasal olanak bulunmaması nedeniyle" mahkumiyet hükmünü bozmuş; Sıkıyönetim Mahkemesi de bu bozma karanna uyarak sanıklar hakkında beraat kararı vermişti. Sıkıyönetim Mahkemesi'nin bu beraat karanna Sıkıyönetim Komutanı ve Askeri Savcılık itiraz etmişler; dosya bu nedenle ikinci kez ilgili daireye gelmişti. 4. Daire, komutanlık ve savcılık itirazlarını yerinde görmeyerek, veriten beraat kararını onamış; böylece aralarında Başbakan Özal'ın kardeşi Korkut Özal'ın da bulunduğu MSP yöneticileri aklanmışlardır. İlgili daire, mahkumiyet kararını bozarken çok önemli iki noktaya değinmekteydi. Birinci nokta, "JSadece partinin bir kısım kurvcu, yönetici veya mensubu tarafından yapıldığı kabu! edilen eylem ve davranışlara dayanılarak" parti tüzelkişiliğinin suçlanmaması gerektiği yolundaki gerekçedir. Bu çok haklı bir gerekçedir. Çünkü ceza yasamızda, "cezalann kişiselliği" ilkesi benımsenmiştir. Bir siyasal partinin tüzelkişiliği ve bütün yöneticileri ile birlikte "suçlu" sayılması yolu bu karar ile artık kapatılmış bulunmaktadır. Bu yüzden, bu kararı, "siyasal suç" kavramı açısından çok önemli bir gelişme sayiyoruz. "Bir siyasal partinin, dernegin ya da sendikanın "kolektif sorumluluk" anlayışı ile toptan suçlanması, ceza hukuku ilkelerine elbette ters düşmekteydi. Değişen dönemle birlikte suç öğelerinin de değişmiş sayılarak "siyasal suçlu" üretmenin "kanunsuz suç ve ceza olmaz" kuralı ile de çelişir yanı bulunmaktadır. Bu evrensel kurala göre "yasanın açıkça suç saymadığı bir eylem için kimseye ceza vehlmez".. Böyle olduğu için dönemden döneme değişen anlayış ve uygulamalara göre de siyasal suç oluşturulamaz. Askeri Yargıtay'ın değindiği ikinci nokta, ses bantlarının tek başına "kanıt" sayılamayacağı yolundaki yerleşik hukuk anlayışıdır. Askeri Savcılık'ça suç sayılan konuşmalar ses bantları ile saptanmış, ancak sanıklar, bu konuşmaların kendilerince yapıldığını kabul etmemişler, bu ses bantları "yan delillerle" de desteklenmemiştir. Askeri Yargıtay'ın bu kararları ile birlikte 12 Eylül döneminin MSP yöneticilerine yüklediği "laikliğe aykırı olarak, devletin sosyal ve ekonomik veya siyasi veya hukuki temel nizamlannı, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurma" suçu dayanaksız kalmış ve bu sav, Askeri Yargıtay eliyle geçersiz sayılmıştır. Bu gelişmenin siyasal sonuçları hukuksal sonuçlarından çok daha önemlidir. Eğer demokrasiyi yürekten benimsiyorsak, bu kararı içtenlikle alkışlamamız gerekmektedir. Çünkü demokrasilerde "düşünceyi açıklama suçu" diye bir suç bulunmadığı gibi, ister sağ ister sol ideolojiyi benimsesinler, barışçı amaçlarla örgütlenen partiler, dernekler ve sendtkalar, değişen dönemlerin değişen anlayışlarına göre "suçlu" sayılamazlar. "Siyasal suç" kavramını ceza yasalarmdan çıkarmadıkça demokrasiye adım atmış sayılmayız. Demokrasiye daha adım atmadığımızın bir başka göstergesi de siyasal tarihimizin önemli davalarından biri olan MSP davasının başta kendilerini muhafazakâr ve milliyetçi sayan yayın organları olmak üzere günlük basınrJâ yeterince yer almamasıdır. Türkiye'de "yalnızca bize özgüriük" anlayışı egemendir. Bu yüzden başkalarının özgürlüğü ile hiç ilgilenmeyiz. Bir ikinci ayıbımız da "Atatürkçü" düşünceyi, gücümüzünyettiği kişi ve örgütler için bir "ceza yaptınmı" konusu olarak uygulamamız; laikliğe aykırı bunca davranış, güçlü sayılan parti ve örgütlerden gelirse buna hiç ses çıkarmamamızdır. Siyasal görüşlerini ve ideolojilerini hiç benimsemediğimiz MSP yöneticilerine "yürekten geçmiş olsun" der Askeri Yargıtay karannın kimi yöneticilerimizce "ibretle" okunmasını salık veririz. Üniversiteden atıldı, yargı lann tek tek sayüdığı gönılör. (Baştarafı 1. Sayfada) Yüksek Ögrenim Kanunu'nda. 44. maddenin gerek metni ve gerekse amaçladığı esaslara uy birinci sımfında ve son sınıfında gun düştüğü görüşünü savundu. olan öğrencilerie, aynca baklı ve gecerli bir neden olmaksızın yuDokuz Eylül Universitesi Ikti kandaki şartlan yerine getirmesadi ve tdari Bilimler Fakültesi yerek öğrenimlerini tamamlayaIktisat Bölümü 6. yanyıl öğrenmayan \eyvt tamamlayamayacakcisi Dban Söğüt'ün ikinci kez al lan anlaşılan ögrencüerin üniverdığı istatistik dersini başaramasite ile Uişik kesme şartlan belirması üzerine üniversite ile ilişiği lenmiştir. kesildi. Izmir Idare MahkemesiYasada, üniversite ile ilişiğin ne dekanhk aleyhine dava açan kesilmesi konusunda esaslar öğrencinin durumunun yasadaaçıklanırken, kayıt, devam, ara ki ilişki kesme şartlannda belirsınavı ve uygulama şartlannı tektilmemesi nedeniyle mahkeme, raren >*rine getirilmemesi Oişigin bu ögrencinin üniversiteden ilikesilecegi vurgulandıgı halde, şiğinin kesilmeyeceği karanna son sınavda (bütünleme) başanvardı. sız olma dunımu ilişik kesme Izmir 2. Idare Mahkemesi'nin şartlanna ilave edilmemiş ve ilişik kesmeye neden gösterilmekaran şöyle: miştir. '2547 sajıh kanunun 44. mâddesinin A fıkrasında, öğrenim süresi ve ögrencinin Üniversite ile iliskisinin kesUmesi üe Ugili şart Köyünden (Baştarafı 16 Sayfada) son oldu, ama sık sık olurmuş böyle şeyler duyuyonız. ömrümde gırtlağıma haram girmedi. Bir de bava parası konusu var. Duyuyonız. Kapıcılık kapmak için hava parası veriyormuş kapıcdar. Var mı böyle bir şey? Ataköy'ün boyle bir göreneği yok. Nişantaşı'nda, Şişli'de olurmuş. Bizim buralarda kapıcı beğendirmek zor. Şu karşıki apartman, geldiğimden beri 7 kapıa değiştirdi. ltaatsizliğinden mi oluyor, gürültüsünden mi, temizliğinden mi bilemiyorum. Atıyorlar kapıcılan işten. Orda bir çocuk vardı, kağış kağış yağmur yağarken kanal temizlettiler hastalandı. Sonra da işten çıkardüar. 40 kiisur yıldır İstanbul'dasın. Bunun yanya yakını kapıcılık yapmışsın. Ne geçti eline bu siire içinde. Para yapabildin mi, malın mülkiin var mı? Bir tek kuruş yapamadım. İki kızım var, onlar evlenip hayatlannı kurtardılar. Emekli olunca buradan ne vereceklerse bütun servetim o. Bir de alacağım emekli maaşı. Şimdi 24 bin 400 lira ahyorum ayda. Emekli olunca ne geçer bilmem. Babadan kalma bir ev var Kerte'de. Azdavaylı kapıa Mustafa Yıldız'ın 42 yıl önce, ekmek kavgası için geldiği Istanbul'daki yaşamı önümüzdeki günlerde emekiilikle noktalanıyor. 42 yıhn sonunda elinde kalan kocaman bir hiç... Aynlırken 1947 yılında çekilmiş bir fotoğrafını gösteriyor bize, "Dağ gibiydim o zaman... Göctük beyim göçtük, bu kömiir göçiirdü bizi" diyor... • IUFF aldığım pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. DENİZ TALUM Emlak Vergisi'nde gidilen değişikhğin iki amacı bulunuyor. Toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde l'i geçmeyen Emlak Vergisi'nin toplanması için maliye kadrosunun yaklaşık üçte biri seferber ediliyor. Vergi toplama işinin belediye kadrolarına devri ile Maliye personelinin daha verimli çalışabilecekleri alanlara kaydınlması mümkün olabilecek. Yeni düzenlemenin ikinci amacı olarak 160 milyar lira doLayındaki yılhk bir gelirin belediyelere devri ile bu kuruluşlann Bu durumda, birinci sınıfı sü bütçelerinin yeni yatırunlara imresinde ve belirtilen şartlarla ba kân verecek biçimde rahatlatılşartnış ve 2 ve 3. sınıftan bir ve ması olarak gösterildi. ya birkaç dersten kayıt, devam, "Vergi paketi" hazırlıkları sıara sınavı ve uygulama şartlan rasında, yüzde 25 oranmda Genı tekraren yerine getirmiş, yal lir Vergisine tabi ilk dilimin tanız ders tekran sonucu son sına vanının 1 milyon liradan, 3 milvında (bütünleme) başansız ol yon üraya yükseltilmesi düşünümuş öğrencilerin bu durumu ili lüyordu. Ancak Başbakan Tbrşik kesme şartlannda belirtilme gut Öz.'., onceki gün yaptığı bir diginden son sınavda başansız açıklama ile, Gelir Vergisi düzenolmalan halinde üniversiteden lemelerinde yeni bir önerinin söilişkilerinin kesilemeyecegi anlazünü etti. Özal, Gelir Vergisi'nde şümaktadır." yüzde 3035 düzeyinde tek bir Izmir 2. Idare Mahkemesi'nin oranın benimsenmesi üzerinde karannda aynca, "Açıklanan du durulduğunu bildirdi. özal'ın sözünü ettiği değişikrumda 2 ve 3. sınıfta başansız liğin benimsenmesi halinde, olnnan dersin veya derslerin kayıt, devam, ara sınavı ve uygula Türkiye, dünyada Gelir Vergisima şartlannı tekraren yerine ge nde tek oran uygulayan ikinci ülke olacak. Bu sistem, bir tür sertiren ve ders tekran ile bütünlebest bölge olan Hong Kong'ta me sınavında başansız olan ögrencinin, 44. maddenin (A) fıkrasının 1. bendinde belirtilen ögrenim süresi ile sınırlı olarak (Baştarafı 1. Sayfada) son anav bakkını kuUanması 44. başkanına bildirdiğini açıklamıştı. Cumhurbaşkanmaddenin gerek metni ve gereklığı çevreleri o sırada Cumhurbaşkanının bu kose amaçladığı esaslara uygun nuda Başbakan özal'a "evet veya hayır" yanıtı verdüşmektedir" görüşü savunulamediğini ifade etmişlerdi. Aynca Cumhurbaşkarak şöyle denildi: nı'nın siyasal çevrelerde ve basında yürütülen "İdare hukukunda, normlar tartışmaları dikkatle izleyip incelettiği de vurguhiverarşisinde tüzükten sonra gelanmıştı. len yönetmeliklerin, herhangi bir Çankaya çevreleri Cumhurbaşkanlığı'nın bugün tüzüğe ve öncelikle kanuna ayiçin bu tamşmanın dışında kalmayı yeğlediklerikın bir hüküm ifade edemeyeceni, ancak anayasanın 84. maddesini değiştirecek gi kuralı karşısında, Ugili üniverMeclis çoğunluğunun sağlanıp tasarınm site ve fakülte öğretim ve sınav TBMM'den geçmesi halinde Cumhurbaşkanı'nın yönetmeliklerinin kanuna aykıüzerine düşen anayasal görev gereği eğilimini sapn hükiimlerinin ihraal edilerek, kanun bükümlerine göre işlem yapılması zorunludnr. Davanın incelenmesinden, davacının 2. sı (Baştarafı 1. Sayfada) nıf 3. yarıyüdan istatistik dersimetler karşılığı alacakları Merkez Bankası taranin kayıt, devam, ara sınavlan fından Türkiye'de ödenecek. Libya Arap Dış Banşartını tekraren yerine getirdiği, dersin uygulamasının olmadığı, kası da, Türkiye'nin ithal ettiği mallann bedelinin ödemesi ise Libya'da yapılacak. 198485 ögrenim yılında 3. sınıf İşçi dövizlerine de açıklık getiren yeni düzenle6. yanyüa devam ettigi, ders tekran ile son sınavda başansız ol meye göre, Libya'da çalışan Türk işçilerinin transfer edilebilir ücretlerinin toplamı "işçilerin çalışdugu anlaşılmaktadır. tıgı işyerleri itibanyla" Merkez Bankası'na bildiYukanda belirtilen esaslara rilecek. Merkez Bankası da bunların döviz karşıgöre, davacıya. ögrenim süresi Ue bğı ödemelerini yapacak. srnıriı olarak bu dersten yeniden Libya'da çalışan saydan 98 dola>nnda olan Türk sınav hakkı verilmesi gerekirken, müteahhitlerinin 700 milyon dolar olarak tahmin üniversite ile ilişiğinin kesilmeedilen istihkak alacakları ile tahsil edilen alacaksinde yasaya uyaruk göriilmemiş ların transferi iki ülke arasında sorun yaratıyortir." du. Başbakan Turgut Özal, bu yıl Libya işlerin 84. maddenin tayacağını bildirdiler. Aynca Cumhurbaşkanı'nın anayasa değişikliklerini ve bu yoldaki istemleri "soguk" karşıladığı verilen bilgiler arasında. Anayasanın 84. maddesinin değiştirilmesi ancak partilerarası bir anlayış ve anlaşma ile gerçekleşebilecek. İktidardaki ANAP'ın tek başına bir anayasa değişikligirü yapacak sayısal gücü yok. Anayasanın emreden hükmüne göre böyle bir değişiklik için TBMM'de 300 oyun değişikliğe yanlı olması ve oy vermesi gerekiyor. Siyasal çevrelerdeki dünkü duruma göre ANAP iktidarı böyle bir değişikliği kâğıda dökse bile HP ile MDP'nin büyük oranda bu değişikliği kabul edip imzalamalan gerektiğine işaret ediliyor. Libyadan alacak sorununa çözüm ması bunların başında geliyor. Tarım egitimi de bu alanlardan biri" diyerek bağladı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Kenan Evren, konuk Başbakan Recep'i kabul etti. Görüşmede.TürkiyeLibya ilişkileri bütün yönleriyle ele alındı. Libya Başbakanı bugün lstanbul'a geçerek temaslarını sürdürecek. Kuveyt Ekonomi Bakaru Al Kharafi de dün ekonomik işbirliği görüşmelerinde bulunmak üzere Ankara'ya geldi, iki ülke heyetleri arasındaki göruşmeler de dün başladı, Fas Ulaştırma Bakanı Muhammed Bouamoad ise Ulaştırma BakanhğTna bağlı kuruluşlarda araştırma ve inceleme yapmak amacıyla Türkiye'yi ziyaret ediyor. Ankara'da bulunan Moritanya Maden ve Sanayi Bakanı Mabmoud Oud Lenrabott da dün Istanbul'dan Ankara'ya geçti. Konuk bakan cuma günü ülkesine dönecek. Çatlı: Sııikast anında Çelik Viyana'daydı şunları söyledi: l "İş sanıldığı gibi değil. Ağca'nın cezaevinden kaçmasını sağ eğilimli bir gardiyan sagladı. Ufak bir rüşvet bu işi gerçekleştirmeye yetti de arttı bile. " Çatlı, Ağca'ya Fanık Özgün adına pasaportu sağladıktan sonra tedhişçiyi bir daha 1980 yılında Viyana'da gördüğünü, Ağca'nın Viyana'da Oral Çelik ve halen tsviçre'de bulunan üçüncü kişi Mehmet Şener ile aynı evde kaldığını ifade etti. Ağca'nın "reklam olsun diye" Ipekçi'yi öldürdüğünü iddia eden Çatlı, cinayetten iki ay sonra birisinin ihban üzerine tutuklandığını hatırlattı. Dünkü duruşmaya çıkan Mehmet Ali Ağca da, bu davada tanık olarak dinlenen Yalçın Özbey ile birlikte İtalya'ya gelen Federal Alman yargıçlar tarafından uzun süre sorguya çekildi. Çatlı a>Tica, yargıçla pazârlık etmeye çalışarak, "ttalyan makamları iade edilmeyecegine söz veririerse, Oral Çelik'i teslim olmaya ikna edebilecegimi samyorum" dedi.' Mahkeme Başkanı Severino Santiapichi ise kendisinin Oral Çelik'e ilişkin herhangi bir söz vermesinin mümkün olmadığını bildirdi. (Baştarafı 1. Sayfada) den elde edilen bir bileşik. Söz konusu çalışma, Amerika'da kimya dalında en saygın bilimsel dergilerden "Journal of American Cbemieal Society"de yayımlandı. Üzerinde çalışılan bitkinin "Papaverese" türünden olduğu ifade ediliyor. Bu tür bitkiler arasında "Gelincik ve haşhaş" da var. Dr. Gözler'in bitkinin kimyasal yapısını incelerken bulduğu alkaloide şimdiye kadar rastlanmamıştı. Kimyasal yapısı, bilinen alkaloidlerden farkh olan bu maddeye "Türkiyenine" adı verildi. Bu ısim, sesli okunduğu zaman, bitkinin "Türkiye'ye ait" olduğunu düşündürüyorsa da bu ashndarastlantı.Alkaloidler de isimlerinin sonuna Türkçedeki iyelik eki gibi "nın" eki alıyorlar. İsmin, hem bu maddeyi göstermesi, hem de Türkiye'ye ait olduğunu düşündürmesi ilginç bir rastlantı. "Papaverese" türü bitkilerden, örneğin "haşhaş"tan elde edilen afyonun alkaloidlerinden biri "papaverin"dir. Bu yapıdaki alkaloidlerin cevresel sinir sistemini teskin edici özellikleri bilinir. önıeğin, spazmı giderici, damarlan genişletici nitelikleri nedeniyle tansiyon düşürücü olarak kullanılırlar. Yeni bulunan alkaloi Türk doktorların bulduğu din de benzer bir etki yapıp yapmayacağı yeni çalışmalarla anlaşılacak. Ancak, maddenin çıkanlması için yapılacak karmaşık analizlere değmesi için, bitkinin her 100 (yuz) gramında bir gram bu alkaloidden bulunması gerek. Daha düşük bir oran çıkarma maliyetini artırıyor. Nitekim bu oran gülde binde bir. Yani bir kilo gülden ancak bir gram yağ elde ediliyor. Yeni alkaloid ise bir kilo otta yaklaşık 30 miligram bulunuyor. Yani çıkarma işlemi gülyağına göre daha da pahalıya gelecek demektir. Ertelemede (Baştarafı 1. Sayfada) rak Uç büyük ilin Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürlüklerinden bilgi alıyonız. Saha çalışması yapılıyor. Kesin kararı çarşamba günü açıklayaeağım. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından oluşturulan bir program olduğunu da belirtmek gerek" dedi. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı, bu yıl kitap sıkıntısının çekilmeyeceğini, ders kitaplannın basım işlemlerinin sona erdiğini, öğrencilerin zorluk çekmemesi için gereken önlemlerin alınacağını da sözlerine ekledi. HALK OZANI RUHİSU türkülerimizde yaşayacaksın. CÜ. TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCtLERİ ADINA İBRAHİM YEREL RUHİ SU Ustanın anısı ve emeği önünde saygı ile eğiliyonız. Marmara Üniv. Güzel Sanatlar Fak. çalışanlan ve ögrencileri adına AYLA SALMAN den sorumlu bakanı Cahit Aral aracılığı ile bu ülkenin lideri Muammer Kaddafi'ye gönderdiği özel bir mesajda, Kaddafi'den "sorunlarının çözümü için işbirliği" talep etmişti. Başkent çevrelerinde bu mesajın sunulmasından sonra Kaddafi'nin bizzat Türkiye'yi ziyaret edeceği beklentisi doğmuştu. Libya Genel Halk Komitesi Genel Sekreteri Muhammed Recep, ziyaretinin ilk günündeki açıklamasında, "Kaddafi'den iki ülke arasındaki sorunları çözmek yolunda direktif" aldığım bildirmişti. Bu arada Başbakan Özal, heyette bulunan Toprak Reformu ve Tarım İşleri Bakanı Ömer Ebu Zeyd Durda'yı Başbakanlık konutunda ayn olarak kabul etti. Kabulde, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnii Doğan da hazır bulundu. Görüşmeden sonra bir açıklama yapan Doğan, görüşmelerde bugüne kadar el atılmamış alanlarda çahşmalar yapılmasmı kararlaştırdıklarını söyledi. Doğan, sözlerini "Libya'da üretimi mümkün olan üriinlerin tohumluğumın Türkiye'den sa^lan 160 kişi sıkıyönetilne (Baştarafı 1. Sayfada) mii'nden Zincirlikuyu Mezarlığı'na yürümek isteyen gruba güvenlik kuvvellerinin engel olmak istemesi üzerine tartışma çıkmıştı. Daha sonra da Zincirlikuyu'ya yürüyen gruptan 160 kişi gözaltına alınmıştı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü 1. Şube Müdürlüğü'nce götürülerek gözaltına alınan 160 kişinin sorguları dün tamamlandı ve dosyalan İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı'na devredildi. Gözaltındaki 160 kişinin bugün İstanbul Sıkıyönetim Komutanhğı'na sevkedilebilecekleri bildirildi. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası ve güvenlik guçlerine karşı gelmekten haklarında soruşturma yapılan 160 kişi, onceki geceyi de Gayrettepe'deki Siyasi Şube'de geçirdiler. (Baştarafı 1. Sayfada) cezaevınden sanıldığının aksine Türk mafyası tarafından değil, sağ sempatizan olarak nitelediği bir gardiyanın yardımıyla kaçmayı başardığını sözlerine ekledi. Çatlı, ifadesinde şunları söyledi: "Olay günü V iyana'da birlikte kaldıgımız evde ben telefonda konuşurken öbur odada da Oral televizyon seyrediyordu. D«rken yanıma gelip televizyonda Papanın vuruldugu haberinin verildigini söyledi. Ağca'nın Viyana'daki Sovyetler Birligi biiyükelçisini ya da Papayı öldürmek isteğini biliyordum. Ancak bunu yapmaktaki amacını bana hiçbir zaman anlatmadı. Agca, saldırıdan iki ya da üç gün önce halya'dan telefon ederek beni görmeye Viyana'ya gelip gelemeyeceğini sordu. Bunu duyunca suikast fikrinden vazgeçtigini sandım." İfadesini yan Fransızca, yan Türkçe olarak veren Çatb, daha onceki ifadelerinde Browning marka tabancayı Ağca'ya kendisinin verdiğini söylemesine karşın, dün "Ağca'nın tabancayı ıstemesinin nedenini kesinlikle bilmiyordum" dedi. Ağca'nın cezaevinden kaçışı konusunda da Çatlı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle