Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tabir ederler" demekten çekinmemiş, yalnız Gaziantep'te kullanılan bir sözcük varsa "bizim diyarda şöyle derler" gibi bir tümceyle onu da bildirmiştir. Sözgelişi Farsça "kersene" sözcüğünü Türkçeye çevirirken, "burçak" karşılığım verdikten sonra "bizim diyarda 'küşne' derler" sözünü de eklemiştir. Arapça "elunkufe" sözcüğünü Türkçeye çevirirken iplik kaytına denir ki ta?ra Türkîsinde (süyüm) tabir olunur" demiştir. tMZALAMAYA NASIL ELİNtZ VARDI Gönül istiyor ki gelecekte sizin adınız da Münif Paşalann ve Mütercim Asımlarınki gibi amlsın. Siz ki çevresinde bulunan köylerin adı "Arıl, Orul, Kertil, Ardıl, Barak, Bayındır, Benişli, Yazır, Sazgın, Bekit, Büydüz, Akçakent, Kızücakent..:' olan bir bölgenin çocuğusunuz. Siz ki doğup bü>üdüğü kentte "Baüklağı, Kızılcaoba, Sinler, Kozluca..!' yöreleri bulunan ve kendi mahallesinin adı "Şaraküstü" olan bir Gazianteplisiniz. Siz ki Arapça " h a m i l e " yerine "yüklü'\ " m u t f a k " yerine "ocaklık 7 , "matkap" yerine "üdürgü" diyen bir çevrede yetiştiniz. Siz ki "cahil"i "cahal", "afefi "afat", "ateş"i "ataş" ve "biraz"ı bile "birez" yapan sağduyulu halk arasından geldiniz. Siz ki, "tiyek, serpene, artut, soğu, ölet, çelet, şelek, kızağacı, ansili..!' gibi soyİu sözcükleri; "göğsünde ağ kjlar bitsin", "koşa yaşayasıruz" gibi yerel dualan; "kıran gire", "sininde yatmayasıca" gibi yerel bedduaları; "ağzının içi yumuş dolu", "söylemekten ağzımda yar yaş kalmadı" gibi yerel deyimleri; "devletlinin karnı gen gerek", "berk kaçan atın boku seyrek düşer" gjbi yerel atasözlerini ana kucağında öğrendiniz... Böyle bir dil ortamında, Türkçecilik iliklerinize, kemiklerinize işlemiş olmalıydı. Nasıl oldu da eliniz titremeden Türkçe sözcükleri yasaklayan bir buyruk imzalayabildiniz ? Bir "sözde gerekçe" göstermiş, yasakladığınız sözcükleri, "Türkçenin yapı ve işleyişine ters düşen" diye nitelemişsiniz. Bu sözcüklerden biri olan "devrim", yapı ve işleyiş bakımından Türkçenin neresine ters düşer? "Kuram, çevrim, uçurum, yatırım, pişirim, devşirim, oturum, bitirim.." gibi sayısız türetmeler Türkçenin yapısına ve işleyişine ters düşüyorsa "devrim" de ters düser. Söyler misiniz, "devrim" yerine kullamlmasını yeğlediğiniz "inkılap" sözcüğü mü Türkçenin yapısına ve işleyişine uygun düşüyor? "Devrim" sözcüğünü Atatürk, Inönü, genelkurmay yayınlan ve başka resmi kuruluşlar yıllar yıb kullanmadı mı?Düne değin 'De\Tİm Tarihi' dersleri okutulmuyor muydu? Birçok profesör ve yazarm yayımladığı düzinelerce kitabın adları "Devrim Tarihi", "Atatürk Devrimleri", "Harf Devrimi".. değil midir? Bu işle>iş, buyrukla mı gerçekleşti, sürüp gidiyor? Yasaklanan sözcükler arasında "ulus", "ulusal" da varmış. "Ulus" sözcüğünün Türkçeliği, pek çok eski kaynak bir yana, sadece Ş.Sami'nin Kamusı Türki'sine bakmakla da anlaşılır. Bunun yerine baştacı edilen "millet" ise "din" demektir, " m a t i o n " anlamına gelmez. Doğru anlamb Türkçe sözcükten bu denli kaçış, yanlış anlamla kullanılışı 8090 yılı geçmeyen "millet" sözcüğüne bu denli sanlış, dilini gerçekten seven bir Türke yakışır mı? Atatürk, "ulus" sözcüğünü kendi partisinin yayın organı olan bir gazeteye ad olarak vermedi mi? Ankara'daki Ulus Meydanı'nın adı da bu sevgiye dayanmıyor mu? Ve Atatürk'ten kalan bir yasamızın adı Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı değil mi? "Atatürk ilke ve inkılaplanna bağlı olmak", Atatürkün kullandığı Türkçe sözcükleri yasaklama atılımı demek midir? Yasaklamada verdiğiniz ölçünün, uygulayıalan şaşkına döndürdüğü besbelli. Şöyle ki: Bir yandan Anayasa dilinin temel alınmasını istiyorsunuz, öte yandan Anayasamızda kullamlmış olan "Kutsal, hayvansal, bitkisel, tarımsal, kişisel, siyasaJ, koşul, tüzel, genel, kurul, kural" gibi örneklere karşın "ulusal"ı, "yasal"ı, "doğal"ı yasaklıyorsunuz. Bunun gibi, Anayasamızda kullamlmış olan "konut" ve "eşit''e karşın "yapıt"ı, "koşut"u ve en eski Türkçe sözcüklerimizden "yanıt"ı yasaklıyorsunuz. Yine Anayasamızda bulunan "bildiri, saldırı, soru, çağrı, konu, kam" sözcüklerine karşın "anı"yı yasaklıyorsunuz. Ve yine Anayasamızda bulunan "denge", ilke, süre" ye ve dilimizin vazgeçilmez sözcükJerinden olan "sapa"ya karşın "doğa"yı yasaklıyoreunuz. Daha var: Anayasamızdaki "aday, olay, deney, düze>r, onay" sözcüklerine karşm ">apay"ı yasaklıyorsunuz. Bitmedi: Anayasamızdaki "ilişkin"e karşm "etkin"i; Anayasamızdaki "ödenek"e karşın "olanak"ı yasaklıyorsunuz... Çelişkiler ve çelişküer. Son olarak şunu söyleyeyim ki yeniden yazdırılmakta olan ders kitaplarından öğrenciler için gerekli olmayan bilgilerin çıkarılması doğru bir şeydir. Bunda geç bile kalındı. Sanırım, Sayın Cumhurbaşkammızın çok yerinde olan uyansı ile bu işe girişildi. Ancak kitaplaruı yeniden yazılmasını fırsat bilerek dil konusunda gerici bir yol izlemek, yeni türetilmiş sözcükleri yanlış, kişisel bir ölçü ile yasaklamak, Atatürk ilke ve devrimlerine de dil gerçeklerine de ters düşen bir eylemdir. Babanızdan daha yaşlı bir kenttaşınız ve yaşam boyu ulusal dilin gelışmesine emek veren bir eski milli eğitimci olarak, bu yasaklamadan yalnız üzülüyor değil, utanıyorum da. NOT.Bu yazı Vehbi Dinçerler'in Bakanhktan ayrılmasmdan önce yazılmıştır. 14 EYLÜL 1985 Kenttaşım Vehbi Dinçerler'e ÖMER ASIM AKSOY Gaziantep'ten iki milli eğitim bakaıu çıktı. Birincisi (Münif Paşa),ilerici, atıhmcı düşünce ve eylemleriyle adını ansiklopedilerin parlak sayfalanna geçirdi. Ikincisi (Vehbi Dinçerler), çağdışı demeç ve davranışlanyla şimdiden gazetelerin üzücü haberler kaynağı durumuna geldi. Münif Paşa anıldıkça, Köse Raif Paşa için yazdığı şu dörtlüğü anımsanm: "Üç tuglu vezir olurdu evvel, Üç tüyliisü oldu şimdi peyda Üç tuğ ile üç tüyii kıyas el. Devlet ne idi ne oldu hâlâ." Bu çok yönlü, büyük bilim ve devlet adamı, çeşitli devlet hizmetleriyle, yazdığı önemli kitaplarla, etkin toplumsal çahşmalanyla ölümsüzleşmiştir. Kenttaşlarımız onunla ne denli övünseler yeridir. Resmi görevleri arasında Babıâli Birinci Mütercimliği, Zaptiye Müsteşarlıgı, Meclisi Sıhhiye Reisliği, Temyiz Reisliği, Meclisi Maarif Reisliği, Tahran Sefırliği, Ticaret Nazırlığı ve hepsinden önemli olarak üç kez Maarif Nazırlığı (Milli Eğitim Bakanlığı) vardır. Hukuk Mektebinde hocalık da yapmış olan Paşa, verdiği dersleri, Medhali Ilmi Hukuk ve Hikmeti Hukuk (hukuk felsefesi) adlı kitaplarında toplamış, aynca llmi Servet adını verdiği kitabıyla ülkemize (sanırım) ekonomi bilimini getiren ilk kişi olmuştur. llmi Ahlak, llmi Ruh, Mantık, Mülahazatı Hikemiye, Muhaveratı Kalemiye, Makamatı Hariri Tercümesi, llmi Batuta Seyahatnamesi, Iran Hatıratı, lngiltere Tarihi... gibi yapıtları, kurduğu Cemiyeti llmiyei Osmaniye adlı bilimsel dernek ve çıkardığı Mecmuai Fünun adlı büyük değer taşıyan bilimsel dergi, unutulmaz kültür hizmetlerindendir. Arapça, Farsça, Fransızca, Ingilizce, Almanca ve Rumca bilen bu geniş bilgili kenttaşuruz, dil ve edebiyat konulanyla ilgili olarak da önemli yapıtlar yazmıştır: Edebiyat, Belagatı Osmaniye, Iştikakı Lugatı Osmani, Istılahatı Türkiyye, Istılahatı Farisiyye, Arabi Kelâmı Kibar, Türkçe, Arapça ve Farsça'da Rumca kelimeler gibi... 1862'de Cemiyeti llmiyei Osmaniye'yi açarken yaptığı konuşma ile alfabe soruuumuz üzerine ilk kez parmak basan, Arap alfabesinin Türkçe sözcükleri yazmaya yetmediğini uzun uzadıya anlatarak harf tievrimi düşüncelerinin tohumunu atan da o olmuştu. DİNÇERLERE GELİNCE... Size gelince Sayın Dinçerler: Ga2eteler her gün laikliğe aykın davramşlarınızı ve yönetim işlerinde gösterdiğiniz akıl almaz sinirlilikleri yazıp duruyorlar. Geçen yıl, Atatürkçülükle bağdaşmayan bir girişiminize karşı ben de tepki göstermiştim. Son günlerde öğrendik ki yeni bir sorun yaratmışsınız: Yazdırmakta olduğunuz ders kitaplarında, yeni türetilmiş kimi sözcüklerin kullanümasını yasaklamışsınız. Daha önce kaç kez başvurulmuş ve başarısız kalmış olan bu yanlış yola sizin de sapmanızdan büyük üzüntü duydum. Kitap yazarı, nasıl bir dil kullanacağını iyi bih'r. Ona "şöyle bir dil kullanacaksın; şu sözcükleri kullanmayacaksın" buyruğunu vermek, saygısızlığı da aşan bilim dışı bir davranıştır. Bilim onuru taşıyan yazar, "dilini siz beğenirseniz okullara girebilen" kitap yazmayı kabul etmez. Yazmayı kabul edenler, ancak sizin ölçülerinizi benimseyen kişiler olur. Oysa siz, dil konusunda tek yetkili kişi değilsiniz. Durum bu iken hangi bilimsel nedenle sözcük yasaklıyorsunuz? Yasaklamanın bir işe yaramadığı, geçmişteki denemelerle anlaşılmadı mı? 1952'de Anayasa dilini yürürlükten kaldıran Teşkilatı Esasiye Kanunu, bu yasaklamasını yürütebildi mi? Vaktiyle Ertem ve Erdem soyadlı iki Milli Eğitim Bakanı da sözcük yasaklamıştı. Etkisi görüldü mü? Dokuz ay önce TRT'nin yasakl^dığı sözcükleri, bu kurumun yayın organlaruıda konuşmaları ya da yazılan yayımlanan kişiler harıl harıl kullanmıyorlar mı? Bu örnekler, dilin o sözcükleri benimsediğinı, yasakJamarun yanlış bir yöntem olduğunu göstermeye yetmez mi? Şaşılacak şeydir ki buyruğunuzda Anayasa dılinin temel almmasını istediğiniz halde Anayasa'da kullamlmış olan "öneri", "saptamak", 'tüm", "uluslararası" sözcükleri, yasakladığınız sözcükler arasında yer alıyor. Bu nasıl iştir? Ölçünuzün temelsizliğine, kişiselliğine ve tuttuğunuz yolun yanhşlığına bundan sağlam kanıt olur mu? Yapmayınız sayın bakan, siz Münif Paşa"nın oturduğu koltukta oturuyorsunuz. Ve siz Mütercim Asun'ın kenttaşı bulunuyorsunuz. O Mütercim Asım ki öz Türkçe sözcükleri tanıtma alanında kazandığı haklı ünle dil bilginlerinin "aziz"leri arasına girmiştir. 17911810 arasında Burhan'ı Katı' ve Kamusü'lMuhit adlı iki dev sözlüğü Farsçadan ve Arapçadan Türkçeye çeviren bu büyük dil bilgini, Arapça ve Farsça sözcüklere Uk Türkçe karşıhklar bulmak için bütün yazılı, sözlü kaynaklara başvurmuş, bulduğu Türkçe karşılıkları, eşsiz birer dil anıtı olan çevirilerine gecirmiştir. Halkın kullandığı ve "aydınlar'ın bilmediği bir sözcük ele geçirince "Tkşra Türkîsinde şöyle İSTANBUL'UN İLGİNÇ BİR BİNASININ VE İLK OTELİNİN HİKÂYESİ Renkli, kuşe kâğıt, 36 sayfa 1320 TL. (KDV dahil) Turing merkezinde (Şişli Meydanı, 364), tesislerinde ve belli başlı kitapçılarda satışa sunulmuştor. 1985 1986 ders yılında uygulanacak ycni öğrctim programlanna uygun EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Milletin Vekilleri Halktan Koparılıyor! Oğrencinin, Ogretmenin, Velinin en yalon dostu, en candan yardıması Renkli kapak ve tamamen renkli 64 sa\fadan oluşan ÖZGÜN İlkokul Cnite Dersilen'nin bütün sınıflar için. DERGİLERİ C1KTI İUcrclcki İMvılcnmı/je l>ış\ıiRinu/. ÜNİTE DERGİSİ Biliyorum pek çok kişi hoşlanmayacak. Milletvekillerinin bir bölümü. bir de gelecek seçimlerde mllletvekili olmak isteyenler... Ama ulusumuzun çok büyük bir bölümü doğru bulacak yazdıklarımı. Ankara'da ÇankayaKonya yolu üzerinde 25 hektarlık bir alanda milletvekilleri sitesi yapılıyor. Sayın Mimar Behruz Çinici 1 nin TBMM Dergisi'nin eylül sayısında yazdıklarınagöre, bu sitede 400 milletvekili konutu ile burada görev yapacak kişiler için ayrıca 200 konut, topluca 600 konut yapılacak... Yapılacak demek biraz yanlış, yapılmakta!.. Bu konutlar konusunda Sayın Çinici şu bilgileri veriyor: Evler üç katlı. Zemin bahçe kat biçiminde. Girişte bir eyvan, öbür yonde konuk odası, dış hayat ve bahçele.. Zemin katta hizmet alanları kenara çekılmış, ortada bir boş alan bırakılmış, yani taşlık. Buradan üst katlara dairevi şeffaf bir merdivenle çıkılıyor. Bir sofa, oturma, yemek odaları ve mutfak, sonra salonla bütünleşen yüksek tavanlı gündelik oda. En yukarıda yatak odaları, bir banyo, yüklük ve dolaplar. Çatıda da genişçe bir yer... Milletvekilleri Sitesinde kulüp. restoran, banka, PTT, açık ve kapalı 'Cafe' de bulunuyor. Beş derslik bir ilkokul. Konut başına dört kişi düşerse, topluca 2700 mutlu kişi bu güzel sitede yaşayacak. Doğal olarak her evin garajı var, ayrıca konuklar için park yerleri, arkadlı çarşı, yapay göl, yüzme havuzu vb... Resimler de var: Hızlı bir yapım işi sürdürüldüğü belli... Geçenlerde Oran'a giderken görmüştüm, konutlar birkaç aya kalmadan bitecek, 400 milletvekili ile 200 görevli, bu 'mutlu azınlık' sitesine yerleşme olanağını bulacak... Daha önce de karşı çıktım bu mutlu azınlık kentine... Ama bakıyorum Meclisteki üç partinin milletvekilleri arasında biri bile ortaya çıkıp, 'nedir bu, böyle iş mi olur, milletvekillerine böyle üstün ayrıcalıklar nasıl tanınır, ben o evlerde oturmam1 demedi, diyemedi. Hepsi konutların bitmesini bekliyor. Dört yüz milletvekili bir arada yaşayacak, komşu komşu!.. Tartışanlar döğüşenler, bağrışanlar!.. Muhalifi muvafıkı!.. Denecek ki, daha iyi değil mi? Başlarını sokacak bir yer bulan kişiler, hem de en üst düzeyde. bir konuta görev yaptığı sürece oturma olanağına kavuşanlar, dört yıl bir arada yaşamak zorundaysalar, birbirleriyle daha iyi aniaşmazlar mı, daha iyi geçinmezler mi? Hem Ankara'da konut bulmak çok zor, kiralar yüksek, milletvekili orada burada sürünsün mü, ucuz otel odalarında yatıp kalsın mı? Kimse bugünün yarının sayın milletvekillerinden bunu isteyemez. Milletin vekilleri belirli bir yaşama düzeyinde bulunmalıdır. Ama bu türlü bir seçkinler sitesinde değil... Bu sitede oturanlar halktan, seçmenden kopmuş olmayacaklar mı? Ev hazır, herşey düzenli, konforlu, halkın çektiği acılardan onlara ne? Kendi aralarında, bir çeşit ghetto'da uslu uslu geçinir giderler. Gerekirse Meclise de özel araçlarla topluca gider gelirler. Çevrelerinde koruma görevlileri, sitenin giriş ve çıkışında gelip gidenlerin sıkıca denetlenmesi... Bir çeşit gözaltında yaşam! Belli olmaz. burası Türkiye'dir, günün birinde iktidarın başındaki kişi milletvekillerine öfkelendi mi çevirır siteyi, bütün millet temsilcilerinı kıskıvrak yakalayıverir. Bu açıdan da iktidar sahiplerine bir kolaylık!.. Bilmiyorum, hangi ülkede bu türlü bir 'Milletvekilleri Site'si var? Her milletvekili ayrı bir yerde oturur, kendi semtinde. seçim çevresinde, halkın yanı başında... Oran yolunda dört yanı çevrili, iyice lüks bir sitede topluca yaşamak pek de hoş değil bence! Kimsenin sesi çıkmıyor! Anlaşılan Meclis içindekiler de, dışındakiier de bu mutlu azınlık sitesınden hoşnut! Komşuda pişen bir gün bize de düşer mi dıyorlar, kimbilir! Bir de şu var, böyle eşsiz bir ayrıcalığı elden kaçırmamak için parti başkanlarını, başbakanlara boyun eğmek, bir daha seçileyim diye herşeye katlanmak da kaçınılmaz olacak kimileri için... Milletvekillerinin halktan soyutianmasfnın sonuçları saymakla bitmez. Milletvekilleri kendiliklerinden aday olurlar, kimse onlara aman gel seni seçelim demez. Önceden hiç bir aday 'ben seçilince aylığımı arttıracağım, mutlu azınlık semtlerinde yaşayacağım' diye konuşmaz. Konuşursa seçmenden zor oy alır, bunu bilir. Her özveriyi göze alarak seçime katılanların birdenbire kendilerini en yüksek düzeyde bir yaşamın kişilerı olarak görmeleri biraz çirkin olmuyor mu? Başka partilerden pek umudum yok, ama sosyal demokrasiden yana olduğunu söyleyen partinin uyeleri ne diyorlar bu işe? Konutlar bitince gidip yerleşecekler mi? Ksndilerinı bir çeşit ghetto'ya kapattıracaklar mı? Sonra da halkın karşısına çıkıp nasıl oy isteyecekler, nasıl bakacaklar seçmenlerinin yüzlerine? ÖZGÜN ÜNİTE DERGİSİ BİLİM ve KÜLTÜR YAYINLARI LTD ŞTİ. Fevzi Çakmak Sok 33/10 Kızılay ANKARA Dergılerımızın Mıllı Egıtım Gençlık ve Spor Bakanlığı Tahm Terbıye Kurulu Başkanhğı nm 23 8 1985 gun 4804 sayı 6 9 1985 gun. 4923 sayrh yazılan ile ılkpkullarda okutulması egıiım ve oğretım acısınöan sakmcalı bulunmamıştır Gelirler Kontrolörü Asım GEZER'in ~ Insana saygı... Demokrasiye saygı... Habere saygı... Demokrasilerde gazetelerin işlevi ynrttaşları aydınlatmaktır... Kendilerini, yakın çevrelerini, ülkelerini ve dünyayı ilgilendiren her konuda aydınlatmak... Ama doğru aydınlatmak. Abartmadan, aldatmadan... HÜRGÜN bu amaçla çıkıyor. İnsana saygı, demokrasiye saygı, habere saygı... MATRAH TESPİTLERİ ÇIKTI Ederi: 1000 TL. ödemeli isteme adresi: PK. 279 Sirkeci/tstanbul CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ İZMİR FUARINDA CUMHURIYET STANDINDA Gelin. Cumhuriyet Kııap Kulübu'ne uye olun. Vuzlerce yayınevinin, yeniçıkan kiıaplannı izleyin. yazarlarla tanışın. y ^ ' ~ Kitaplara, Cumhurnel Kitap Kulübü . indi rimleri ile sahip olun. Getin yazarlarla tanışın, kitaplannı imzalann Bugün: Oktay Akbal Sarmaftk Duğun Salonu Alu Saat 19.0023.00' 16 Eylül'de Gazete NAHİT ERUZ ÇIPLAK YULA Kaııada'da oturan İlyas Halü'in 2. Öyku Kıtabı Bütün Kitapçılarda MEMLEKET YAYINLARI Ankara BAMTELİ ILAN KONKORDATO KOMİSERLİGİ'NDEN Ankara Necatibey Caddesi No: 19/23'te yol inşaatı ile ilgili müteahhitlik işleri yapmakta bulunan SINİT, Sanayi, İthalat, Ihracat, Nakliye, Inşaat, Taahhut İşleri ve Ticaret A.Ş.'ye Ankara 4. İcra Hâkimliği'nin 24'7/]985 tarih ve 1985/745721 »yılı karaıı ile karar tarihinden itibaren iki aylık konkordalo muhleti verilmiş idi. Bu kerre komiscrliğin talebi uzerine mühlet aynı hâkimliğin 5/9/1985 tarih ve 1985/745721 sayılı kararı ile 24/9/1985 tarihinden itibaren iki ay daha uzatılmıştır. Bu nedenle konkordato talebini müzakere etmek iizere alacaklıların 6/11/1985 gunü saat 18.00'de Ankara İcra Hâkimliği kaleminde (Ulus Ruzgârl: sokaktaki) toplanmaları ilan olunur. 6/9/1985 DEĞERLİ BİLİM ADAMI, DOSTUMUZ MURAT SARICATI YİTİRİŞİMİZİN İKİNCİ YILINDA KENDİSİNİ SEVGİ, SAYGI, ÖZLEMLE ANIYORUZ. ZEYNEP ARIKAN A V ŞEYILDIRIMSE VDA ALTAN (Taşlamalar) çıktı MEMLEKET YAYIN LARI Ankara T.C. DEVELİ İCRA DAİRESİ İFLASA DAİR İLAN Dosya No: 1985/391 Müflisin adı, soyadı, ikametgâhı: TÜRKTAŞ DERt VE MAMULLERl VE TİCARET A.Ş., Çayırözü Kö>ü Devepınar mevkii, Develi Kayseri asfalt yolunun 26'ncı km.'de. Yukarıda adresi yaalı TÜRKTAŞ DERİ VE MAMULLERl SANAYİ VE TİCARET A.Ş. hakkında Develi Ticaret Mahkemesi'nin 10.6.1985 tarih ve 1984/493 esas 1985/236 karar sayılı kararıyla iflasına karar verilmiş bulunduğu İcra ve İflas Kanunu'nun 166'ncı maddesi gereğince tebliğ ve ilan olunur. Basın: 11359 ASİYE CANDEMİR Halil Akşar Kunkordalo kumiseri Allındağ I. İcra Memur Mv. Basın: 23750 AŞİ KAMPANYASINA KATILINIZ ÇOCUKLARINIZI AŞILATINIZ fel Turkiye Rotary Kulubleri FERİDLN ÜRETENER eviendiler. 13 Eylül 1985 Bakırköy ile