15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 HABERLER 23 AĞUSTOS 1985 îtirafçıtar TV'de konuştu Şeıırsi Ozkan: \aptıklarımız yaramazlığın çok üstünde Istanbul Haber Servisi Pişmanlık Yasası'ndan yararlanraak için dilekçe veren ve bundan yararlanarak tahliye edilen ilk beş kişi, dün gece televizyonda hazırlanan bir programda "Pişmanlık Yasası" ile ilgili görüşlerini açıkladılar. İlk olarak Konya Cezaevi'nde bulunan ve yasadan yararlanmak için dilekçe veren bir tu< tuklunun konuştuğu programda daha sonra MLSPB davası sanıklanndan Turabi Kaçar, tsmafl Salgın, Halil Kaya ve Orhan Özay yasaya ilişkin fîkirlerini anlatıp, "yasayla yeniden yaşama döndüklerini" ve bu yasanın terörti engelleyeceğini öne sürdüler. Son olarak ekrana gelen ve bir çay bahçesinde çekimi yapılan programda, "Dünya anlanlraayacak kadar güzel" diyen MLSPB kurucusu Şemsi Özkan. "bu yasanın af olarak degertendinlmemcsi gerektifinT söyledi. Özkan, "Devlet, babalıgını göstermiş oldu. Yaptıklarunız yaramazlık degil, ama yaramaziıgın çok üstünde. Devletin gösterdiği yüce gönüllülüktiir" dedi. Balkan Türkleri Dayanışma Derneği, Başkani: MUŞERREF HEKİMOGLU ANKARA^ANKA rr: DOCAYA KARŞ1 SAVAŞ Çamhca köyü halkı, günlerdir süren orman yangmuıı söndürmeye çalışıyor. Elierinde tırmıklar, alevlere karşı insanüstü bir savaşım veren köylüler, "Her taraf öylesine kuru ki, bir yeri söndürüyoruz, bakıyoruı sıçrayan bir kmlcımdan bir başka yer yanmaya başlamış" diyoriar. (Fotoğraf: HAKAN KARAJ Çavuş: Bulgarlarla ticaret yupılmaz 'Orman değil biz yandık' HAKAN KARA ÇANAKKALE Son 30 yılın en büyük orman yangınıyla Çanakkale çevresindeki bin hektarlık alan kül oiurken en önemli geçim kaynağını yitiren orman köylüleri "sadece orman değil, biz de yandık" diyorlardı. Yangından en fazla etkilenen Kayışlar, Derbentbaşı, Çamlıca, Kemerdere ve Ovaak köylerini çevreleyen yernyesil ağaçlar kömürleşmiş, bitki örtüsü yok olmuştu. Bayramda elektrik gelecek diye seviniyordu Kayışlar köyü halkı. Yangınla birlikte sevinç yerini umutsuzluğa bıraknuştı. Çevredeki tüm orman, cevu, armut, zeytin ağaçlan hatta köyün 150 yıllık mezarlığı kül olmuşıu. Köy kendini güçlükle kurtarabilmişti. "Gecemiz elektrikle aydınlanacaktı, yangınla aydınlandı. Şimdi ise tiimden karanlıkta kaldık" diyordu köy muhtan Şavkı Baladır. "30 baneli köyün tek geçim kaynagı orman dı, agaçlardı, mantardı. Şimdi burada nasıl yaşayacağız, elektrik gelse artık ne işimize yarar?..." Köyün erkek ve çocuklan hâlâ duman çıkan mezarhkta toplanmışlardı. Yangın sadece ormanları değil babalarının, dedelerinin mezarlarına, içlerindeki tahtalara kadar ulaşmıştı. "Artık burda yaşayamayız" diyordu 59 yaşındaki Ramazan Kubur ve dedesinin kül olmuş mezarı başında köy halkının dflştüğü güç durumu anlatıyordu: "Bu köyün tüm geçimi ormandır. Toprağı yoktur. ormanla birlikte biz de birlikte yandık. Daha birkaç ay öncesine kadar bu ormanlardan topladığımız mantarlar Avrupa'ya ihraç edilirdi. Kilosunu 5 bin liraya satardık mantann. Gerçi önümiizdeki yıl her zamankinden bol olur lstanbui Haber Servisi Balkan Türkleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği Genel Başkanı Mehmet Çavuş,dün düzenlediği basın toplantısında Bulgaristan"la TUrkiye arasındaki ticari, ekonomik ve kültürel ilişkilerin sürdürülmesini elestirdi. Mehmet Çavuş, Bulgar TIR'larının hâlâ Türkiye'den geçmesi, Türk firmalarının Filibe Fuan'na katılması, Bulgarların İzmir Fuan'na çağnlması, Bulgaristan'la spor karşılasmalannın sürdürulmesini yererek, "Sayın Basbakanımız, siyaset başka, ticaret başka, demişti. Buigarlar bizim bogazımıza yapışırken onlarla ticaret mi yapacagız?" diye sordu. Ormanlık alanların kömür haline gelmesi yüzünden umutlarım köylüler, "Şimdi buralara fidanlar dikilecek. Bizi 1015 yıl fidanlık alanlara sokmayacaklar. Göçten başka çaremiz yok" diyoriar. Buradaki köylüler geçimini ormanda çalışarak, ihracatçıya mantar toplayarak, hayvanctlık yaparak sağlarlar. Ama tüm meralar yandı. ha> vancılık bitti. Bir yıl sonra manlarcılık da bitecek. Ağaçlann kesim >e temizlik işinden sonra fidan dikimi başlayacak. Dikilen fidanlara 1015 yıl boyunca kimse giremeyecek. Çevresi tellerle çevrilecek." Çamlıca köyüne doğru yangının yeniden patlak verdiği bölgeye ulaşıyoruz. Hava sıcaklığı 35 derece. Buna bir de alevlerin sıcaklığı eklenince dayanılmaz hale geliyor. Alevlerin sıcaklığı ve yoğun duman gözlerimizi yakıyor. Nefes almakta güçlük çekiyoruz. Rüzgâr yön değiştirdiğinde dumandan göz gözü gör yitiren ANKARA, (a.a.) Istanbul'da beş yıldızlı otel yapılması için tahsis edilecek yeni yerler bclirlendi. Bu yerler Sultanahmet Cezaevi, Kabataş ve Galatasaray liseleri, Denizcilik Okulu, tstinye Koyu, Baltalimaru Kemik Hastanesi, Beykoz Kasn, Taşlık Gazinosu olarak saptandı. Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoglıı, yaptığı açıklamada, belirlenen yerlerin iki üç ay içinde yerli ve yabancı yatırımcıların önerilerine açılacağını bildirdi. tstinye Koyu'nda beş yıldızlı otelin yanı sıra, marina •da düşünüldüğünü kaydeden Bakan Taşçıoğlu, tahsisi yapılan Çırağan Sarayı'nın iki yıl sonra işletmeye açılacağını söyledi. Beş yıldızlı otel yerlerî belirlendî UMUTSUZ KÖYLÜLER Geçim kaynaklan olan zeytin, ceviz, çam ağaçlanmn kömür haline geldiği Ege boyundaki orman köylüleri, umutlarım yirirdiler. 70 yaşmdaki Melahat Aslan diyor kü •'Orman yok, biz de yokuz" (Fotoğraf: HAKAN KARA) mantar. Yangın yerinde daha çok yetişir, ama bir dahaki yıla yokluk başlar. Bize burada artık sadece iki yıl ekmek var. Her taraf temizleninceye, yerlerine yeni fidan dikilinceye kadar, ondan sonra her şey bitti." Köy muhtan Şavkı Baladır tek başına giinde 10 bin lira para kazandığını söylüyordu mantardan. " A m a " diyordu, "Son üç yılın kazancıyia yeni yeni toparlanmaya çalışıyorduk. Orman tekrar büyüyüp mantar verinceye kadar yirmi yıl geçer." 70 yaşmdaki Melahat Aydın ise, "orman yok, biz de yokuz" diyordu. Köy halkı tek çarenin göç etmekte olduğu görüşünde hemfıkirdi sanki. Ama bunu nasıl yapabileceklerinı bılemiyorlardı. Hangi parayla yeni bir yer alacak, oturacak ev yapacaklardı kendilerine. Köye geldiğimiz kıvrımlı toprak yoldan geri dönüp Derbentbaşı köyüne doğru yol alıyoruz. Sağ ve sol yanırr.ızda yine küllenmiş ağaçlar ve duman. Derbentbaşı köyünden 68 yaşındaki Mustafa Dalgıç geliyor yanımıza. uzaktaki dumanı gösterip, "bir türlü söndüremediler" diyordu. 58 yaşmdaki Turan Eren ise orman köylüsünü en çokendişelendirenkonuyu anlatıyor: "Çevredeki tüm orman yandı. l'stelik yanan ağaçlann kesilmesi ve temizlenmesi işi de yangının olduğu yerdeki orman köylülerine verilmeyecekmiş. müyor, sadece bağırışlar duyuluyor: "Sağ tarafa koşun çabuk." Ardından hızla koşan insanların ayak sesleri geliyor. Akçapınar köyünde ise iki bin zeytin ağaçı yanmış. Ama köylüler ovada toprak sahibi olduklarından " g ö ç " konusunu gündeme getirmiyorlar. Kemerdere köyünde ise durum çok larklı. 124 kişinin yaşadığı bu dağ köyünde kişi başına 100. dönüm tarla düştüğünü söylüyor Rali Menkü, ardından orman köylülerinin bir diğer korkusunu dile getiriyor: "Az da olsa bazı orman köylülerinin daha once açılmış tarlaları vardır. Bunlar tapusuz. Yanan yerlerin temizlenme işleminden sonra başlayacak fidan dikimi burada da yapılır. Köylii de bundan korkuyor. Zalen en önemli geçim kaynağı olan ormanı yitirmiş, hayvanlarını otlattığı meralar yanmış. Şimdi elindeki ufak loprak parçası da gidecek." Örman köylülerinin isteğini Yusuf Irmak şöyle açıklıyor: "Köye yakın bir bölümde fidan dikimi yapılmasın. Burası köylülere verilsin ya da köylülerin göçü için yardımda bulunulsun." Orman yangınları önlenemiyor Haber Merkezi Ozelıklle Ege Bölgesi'nde son günlerde görülen orman yangınları devam ediyor. Aydın'da merkez ilçeye bağlı Paşayaylası. Kenker, Konuklu ve Domalar köyleri ile Bozdağ ilçesine bağlı \enice veÇineGürçay mevkiinde önceki gün çıkan orman yangınlarında 235 dekar orman kül oldu. Bayındır ve Torbalı civarında çıkan orman yangınında 150 hektarlık makilik ve ormanlık alan yandı. Şiddetli rüzgâr nedeniyle söndürme çahşmaları için askeri birliklerden yardım isıendi. Muğla'mn Miias çevresinde önceki gece 22.30 sıralannda çıkan orman yangınının henüz kontrol altına alınmadıği bildirldi. Milas Kaymakamı Kadri Öner, tehdit altında olan Kılavuz, Kızılcakuyu, Köşk, Göndere ve Pınarhisar köylerinin boşaltılabileceğini söyledi. Antalya'mn Kandıra mevkiinde dün saat 15 sıralannda orman yangını çıktı. Bozuk baltalık ve koru ormanında çıkan yangının genişlemesi üzerine askeri birliklerden yardım istendi. Balıkesir'in Dursunbey ilçesine bağlı Yassıören köyünde bir evde çıkan yangın, bir mahallenin tamamen kül olmasına yolaçn. .. Tatil öyküleri dinlemeyi severim. Ankara'dan değişik yönlere giden dostlarımla ben de yolculuklar yapar, düşler kurarım. Bir Karadeniz gezisi düşlerim, oradan Saros Körfezi'ne uzanmayı, Şarköy'de karides bayramı kutlamayı... Bir diplomat dostumun evinde seyrettiğim filmden sonra soluğu İznik'te almak istedim. Bataklığı kurutarak İznik'e güzel bir yazlık kazandıran mimarları kutlamak... Ağaçlar, çiçekler, gökje tekneleıie o güzel mahalleyi görmek istedim. Iznik Müzesini gezmek... Diplomat dostum, yabancılara gösiermek için çekmiş o filmi. Oysa, güzel ülkemizi biz bile yeteri kadar tanımıyoruz. İznik Gölü'nde bir festival geçesi masala benziyor. Mavi sularda meşaleler yanıyor. Genç İznikliler halay çekiyorlar. O festival daha değişik boyutlarda yapılabilir, Yenişehir'e kadar uzanabilir belki. Yenişehir'i görmediğim için utandım neredeyse. Çelik Gülersoy'un kulakları çınlasın. Safranbolu evlerinden sonra Yenişehir evleri de onarıcı eller bekliyor. Başkent söyleşilerinde Çelik Gülersoy'un adı çok geçiyor. Tatil dönüşü yolu Istanbul'dan geçenler, soruyor birbirine: YBŞİI Konak'ı gördün mü? Hıdiv'in kasnnı gördün mü? Biz Şükrü Kaya'nın torununun düğününe gittik. Gerçekten bir "belle epoque" akşamı yaşadık. Yeşil Konak'ın yanında bir sokak daha onanlıyor. Geçmişi onarmak girişimi bizde de başladı artık. Derken tepkiler: Geçmişi evlerde, sokaklarda onaralım, ama politikada değil. Yenişehır sokaklarından Göynük kasabasına yöneldim genç bir mimarla. Göynük, Türkiye tatilinin son aşaması, diyor. Gözleri parlayarak ekliyor:"O küçük kasabadan aynlırken, Türkiye'nin Amerika'ya 40 elçi yolladıgını hissettim. Bütün kapılar açıldı, çaylar, ayranlar sunuldu. Pencerelerden çiçek yağmuruna tutuldu grubumuz. O içtenlik, sıcaklık kolay unutulamaz." Bu kırk elçi kim derseniz, ABD Cornell Ünrversitesi Mimarlık Bölümünün son sınıf öğrencileri ve profesörleri. Üniversite son sınıf öğrencilerini Yunanistan'a götürürmüş şimdiye kadar Bu yaz programı değiştirerek üç haftayı Türkiye'de geçiriyorlar. Profesörlerin de öğrencilerin de soluğu kesiliyor. lstanbui, Edirne, Topkapı, Süleymaniye, Sultanahmet derken 28 cami geziyorlar. Yıldız Sarayı'nda profesör Doğan Kuban'ı dinliyorlar. Sonra Ege'de mavi bir yolculuk. Dört tekneye bölünüyor, genç mimar adaylan, Ege'nin mavisinde doğayı, kıyılarında geçmiş uygarlıklan yaşıyorlar. Ebemkuşağı gibi köprüleri, görkemli kubbeleri ile koca Mimar Sinan'ı yaşıyorlar. Notlar alıyorlar, krokiler çiziyorlar ve gözleri arkada biniyorlar uçağa. Cornell Üniversitesinin profesörleri de karar veriyor, son sınıf öğrencilerini yalnız Yunanistan'a değil, Türkiye'ye de getirecekler artık. Türkiye'yi geç tanıdıkları için üzüldüklehni bildiriyorlar. Biz de tanıtamadığımız için üzülelim. Değil mi? Cornell öğrencilerinin Türkiye yolculuğu bir Türk mimarının çabası ile gerçekleşiyor. O mimar Mustafa Kemal Abadan, rahmetli profesör Yavuz Abadan'ın oğlu. Onun da güzel bir Öyküsü var. O öyküyü ben de biraz yaşadım. Mustafa Kemal'in öğrencilik yıllarında, annesi profesör Nermin Abadan Unaf gözleri parlayarak verirdi haberierini. Mustafa Kemal parlak bir ögrenciydi, annesinin emeğini, sevgisini, özverisini ve de umudunu parlatan bir evlat. Cornell Universiiesinde tüm sınavlarda üstün başarı kazandı. Türk bayrağını okul direğine çektirdi bir kaç kez. Mimarlık fakültesini çok parlak bitirince, New York'un ünlü bir mimarlık bürosundan öneri aldı. O büroda tasarım bölümü başkani şimdi. Çizgileri ABD'den Avrupa'ya, Lx)ndra'ya, Madrit'e uzanıyor. Cornell Üniversitesinin Türkiye gezisine de geçici öğretim üyesı olarak katılıyor. Mustafa Kemal'in öyküsünü eşe dosta anlatıyorum. Hemen karar veriyorlar: Bir hafta sonu Göynük'e gidelim... Düş bu ya, olanak bulsaydım, bir de Londra'ya uçacaktım ben. Tatiledeğil, biroyunseyretmeye, "Pravda"oyununu. Sovyetler'in parti organı ünlü gazete bir oyuna konu olmuş, daha doğrusu bir çağrışım aracı olmuş İngiliz tiyatrosunda. Yazar, gazeteleri yalnız partilerin yönlendirmediğini sergiliyor. Basın özgürlüğüne karşın, akıl almaz yonlendirme yöntemlerini... O yöntemlerle özgür bir ülkede de bir gazete Pravda niteliğine dönüşebiliyor. Antony Hopkins oynuyormuş başrolü... Afrikalı bir altın babasının, can sıkıntısını Fleet Street'te gazeteleri yönlendirerek giderdiğini canlandırıyormuş.... Bir dostum. oyunu Türkçeye çevirmeyi önerdi. Bir başkası gülümsedi. Bizim yokuşun öyküsü de oyunlaşsa, seyircilerin ağzı açık kalır, dedi. Sen ikide bir, basınımızın renklenirken solmasından yakınırsın, öyle bir oyun yazılırsa, soldurma yöntemleri de ortaya çıkar en azmdan. Doğru, bir değil, birkaç oyun yazılabilır. Kimi güldürür, kimi ağlatır, ama seyredenler alacakaranlıktan kurtulurlar. • • * Ankara'da yalnız tatil öyküsü anlatılmıyor elbet. Bizim yokuşun öyküleri de konuşuluyor. Sonra SODEP ve Halkçı Parti'nin öyküsü nasıl gelişecek diye tartışılıyor. Solan umutlar yeniden yeşeriyor. Gürkan'ın bir sözünü tekrariiyortar: "Iktidar olmaya mecburuz." O iktidarı istiyorsak, hepimiz birşeylere mecburuz bence... Tatil Öyküleri. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Askerlik borçlaıınıası, dul ve yetimler Sosyal Sigortalar Yasası uyarınca toplam olarak 1.800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün malullük, yaşhlık ve ölüm sigortaları primi ödemiş durumda. Ölen sigonalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanır. Yasanın kullandığı hak sahibi de>rimi eş, çocuklar ve ana babayı kapsar. Sosyal Sigortalar Yasası'na bağlı olarak "çalışan veya istege baglı sigortaya ya da topluluk sigortasına prim ödemekte olan sigortalıların, er olarak silah altında geçen süreleri ile yedek subay okulunda geçen sürelerinin tamamı, yazılı talepte bulunmaları halinde" borçlandınlmakta ve borçlandmlan sürenin karşılığı olan gün sayısı, sigortalının prim ödeme süresine katılmakta, aynca "sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandınlan gün sayısı kadar geri götürülmektedir" Sigortalının ölümünde, sigortalılık süresi ile ölüm aylığı bağlanabilmesi için aranan koşulların yetersizliği nedeniyle, sigortalının geride bıraktığı dul ve yetimleri ile ana ve babasına aylık bağlanamaması durumunda, geride kalanlar sigortahya tanınan askerlik borçlanması hakkından yararlanabilecek midir? Bu konuya, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 15 Nisan 1985 tarih, 1984/4 Esas ve 1985/5 sayıb karan açıklık ve kesinlik getirmiştir. "(...) Yasada hak sahiplerinin borçlanma isteminde bulunup bulunmayacakları konusunda herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Askerlik süresinin borçlanılması, anılan yasa ile sigortalılara tanınan bir hak olup. münhasıran sigortalının şahsına bağlı haklardan olmadığından miras yoluyla hak sahiplerine geçeceği, 19731981 yılları arasında hiçbir sapma göstermeksizin 10. Hukuk Dairesi'nce kabul edilmiş, uygulama bu yönde şekillenmiş, Sosyal Sigortalar Kurumu da, çıkardığı genelgelerle, çahşırken ölen sigortalının hak sahiplerinin borçlanma hakkı bulunduğunu kabul etmiştir. Uzun süre devam etmiş bu uygulamadan dönülmesi, sosyal güvenlik ilkesi ile bağdaşamaz. Yasalann yorum ve uygulamasında öze. amaca yönelik yorumun söze ilişkin yorumdan üstün tutulması gerektiği, gerek öğretide, gerekse Yargıtay uygulamasında kabul edilen üstün bir hukuk kuralıdır." Ancak, kararda gerek sigonalının, gerekse sigortalırun ölümünde hak sahiplerinin "er olarak silah altında geçen süreleri ile yedeksubay okulunda geçen sürelerini borçlanabilmeleri için. istek tarihinde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'na tabi bir işte 11 olmaları gerektiği. "bu niteliği haiz bulunmayanların ve ölümleri halinde hak sahiplerinin askerlik borçlanması isteminde" bulunamayacakları vurgulanmıştır. EâİTİM CİDDÎ KURUMLARIIM İŞİDİR ÜNİVERSİTEYE HAZIRUKTA MSARISI ASILAMAYAN universitey hazırlık kurs kayıtları devam etmektedir Lise sonlar:2 Eylül9 Eylül DE R FEN BİLIMLERI İ SA MERKEZİ NE LE R Beşlktas Çragan Caddesi No:71 İSTANBUL BU YUK BO DERSANE ^ ANKARA MERKEZ MUDURLL'ĞL Kııılıy GM.K. Bulvırı No 16 Tel 30 21 0030 26 27 30 47 2030 22 84 Kızılay Şubrsı İSTANBL'L MERKEZ MUDURLUĞU Şıjlı Osnjnbry Ttl 13303 3 3 1 3 3 0 3 34 133 05 0 5 1 3 3 0 S O 6 tjakırkuv Şubtsı TW: 16184 66 1619613 fımirCjddeu No 37 Td 25 76 1118 0955 Incırfı KAvşigtGukbıkin Sıruıı Te! 575 17 68 575 71 11 Her Çıımartesi kesin hareket 8 giin.7gece I1RİZM SL\.\R özel Otobüs Tam Pansiyon 19851986 ogretım yıl! öğrenci kayıtian aevarr etmektedir. NIVERSITEYE ?IRLAMADA BIALIYIZ BEKLEMELİLER 23 EYLÜL LİSE SONLAR 2 EYLÛL Merkez: Laleii Tel: 528 64 37 Şube: Şehzadebaşı Tel: 522 75 74 ir OTEL EFEMTATÎI. KÖYÜ 49.000 ÖREN KESKİN GELİBOLU BONCUKOTEL Lise son: 2 Eylül Beklemeliler: 30 Eylül MERKEZ. laıeıı C e n ç t u ' i ' caü r j o 12 Teı 5 1 " V 0 0 S20 5? 5G •ÇUBE: BJkırkov ıncırlı Caa uo "1« Teı 571 69 3C Edremit MOTEL l ÇAVUŞOGLU 56.000 (Y.P.) 161107416122^1 Kadıköy ;t;361tW) 46.000
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle