16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 1985 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 ÎSMAIL GÜLGEÇ SİNEMA ATİLLA DORSAY HAYVANLAR 1930larınfilmleri,1940ların başyapıtlarını haberliyordu Amerikan sinemasının parlak dönemini yaratmaya başladığı yıllardır bunlar. Günümüzün hızlı, gösterişli sinemasmm dışına çıkarak baktığımızda, önemli işler başarmış, sinemanın kimi temellerini atmış, kimi dönüm noktalarmı saptamış fümlerdir. 1930'larda gelişen bir tür de korku filmleri oldu. Sessiz sinemanın oldukça grotesk etkilerinden, bu dönemde türün ünlü oyuncusu Lon Chaney'in sessiz sinemanın gerektirdiği abartmalı oyun biçiminden sıyrılan korku türü, bu türe gerekli sessizlik / ses dengesini ustaca kuran, gotik Ingiliz korku hikâyelerinden Kuzey Avrupa'nın fantastik efsanderine, Alman dışavurumculuğundan Yunan mitolojisine çok çeşitli kaynaklardan beslenen bir sinema türünün özgün örneklerini yaratmaya koyuldu. Junes Whale'in "Frankenstein"ı veya "Gönınmeven Adam''ı, Tod Browning"in "Hilkat Garibeieri Freaks" veya "Drakula"sı, Rouben Mamoulian'ın "Dr. Jekyll ve Mr. Hyde"ı, Cooper/Schoedsack ikilisinin "King Kong"u, Erle Kenton'ın "Dr. Moro'nun Adası", Michael Cnrtiz'in "Mumyalar Müzesi" vb. filmler, türün sonraki yıllarda bile kolay ulaşılamayan başyapitlan olarak çevrfldi. (TV'mizin bufilmlerinhiçbirini oynatmadığı ve bu türü tümüyle dışladığına dikkatinizi çekerim.) 1930'ların Amerikan sinemasına bir bakış: 2 KİM KİME DUM DUMA CM Pft BOLHMf>SBNLm / \ BEHÎÇ AK rfiM IÇOOURB! OFF! BCŞVNÛ ÇtNt Î r '' HEP RL9UM... HESP ftltiLUM... SOSYAL SlNEMAıS'LSDORVKNOKTASI 1930'larda ilgiçekiciömekler vermis olan Amerikan 'sosyal sineması', gerek konusu, gerekse sinemasal değeriyle doruk noktasına 1940 yılında gösterime çıkan "Gazap Üzümleri"fîlmiyle vardı. John Steinbeck'in romanınâan John Ford'unyönetüğifilm, tüm ÎO'lar boyunca Amerikan toplumuna damgasım vurmuş olan I929'un 'büyük bunalım'ının toplumtaki etkilerini ele alıyordu. HenryFonda ile Jane Danvell'in, filmdeki anaoğul kompozisyonları uzun yıllar anımsandı. film, Amerikan 'sosyal sineması 'nın başyapıtı oldu. şilerinin korkunclugundan hiçbir şey saklanuyor. Varsd veya yoksul, hepsi ürküntü veren kişilikler bunlar ve şimdiye dek, Sovyetler dahil hiçbir yerde daha 'devrimci' bir film yapılmamıştır..." Genelde bir gerçeklerden kaçış, bir oyalama sineması olan Amerikan sinemasında, Büyük Bunalım'ı izleyen yıllarda özellikle gelişme gösteren 'kaçış sineması' içinde bile, gerek kimi polisiye film örneklerinde, gerekse genel bir 'hümanist' tavır içinde gözüken kimifilmlerdebu tür toplumsal kaygılar kendini belli edecek ve bu çabalar, 10 yılın sonunda John Ford'un, Steinbeck uyarlaması "Gazap Üzümleri" başyapıtıyla (1940) belki de doruğuna ulaşacaktır. yvvood 'un ne tür sürprizlere her zaman gebe olduğunu kanıtlayan bir diğer ömektir. Ticari bir tür olmadığı için alabildiğine ihmal edilen belgecilik bile 30'lu yıllarda Robert Flaherty gibi bir ustamn elinde "Tabu" veya "Aranh Adam" gibi başyapıtlar verecektir.. miş kompozisyonlar olarak durmaktadır.. HEM g.Rfizp* e t / Y /NS/fN.... Û K s â . 30'ların 'tlkMeri... 30'lar Amerikan sinemasının birçok şeyi ilk kez denediği yıllardır. tlk "felakct fdmleri' bu yıllarda yapümıştır: "Vagmurlar Gelince" (TV) veya " S a n Fransisco" (TV) gibi.. İlk uzun canlandırma filmi bu yıllarda çevrilmiştir: Walt Disney'in "Pamuk Prenses ve 7 Cnceler". ilk sürekli çalışan kadın yönetmen bu yıllarda yetişmiştir: TV'de "Nana"sını izlediğimiz Dorothy Arzner. tlk 'flashback'li (geriye dönüşlü) anlatım, bu yıllarda kullanılmıştır: Preston Sturges'in yazıp VV.K. Howard'ın yönettiği "Thomas Gardner." Ses kullanımının getirdiği çeşitli 'ilk'leri ayrıca saymıyoruz kuşkusuz... Hollywood'un sonuçlan ne olursa olsun, Von Steraberg'den Eisenslein'a, Lnbilsch'den Rene Oair'e, VVilder'den Lang'a, dünyanın en önemli sanatçılanna ve sinemanın tüm deneyim birikimine kapılannı (belli kuraljarla da olsa) açtığı, değişik eğilimleri, farklı yetenekleri bir potada kaynatarak Amerikan sinemasının parlak dönemini yaratmaya başladığı yıllardır bunlar... Günümüzün hızlı, gösterişli, cilalı sinemasının biraz dışına çıkmayı bilerek baktığımızda, belli bir nostalji duygusunun da ötesinde, önemli işler başarmış, sinemanın kimi temelierini atmış, kimi dönüm noktalarmı saptamış Fılmlerdir bunlar... P İ K N Î K PİYALE MADR.4 ^^^OİMAZ.^ )( r^i L&ZM? )( DİKKATET7 Starlar. oyuncular Büyuk starlar ise, tür, gişe kaygısı, kalıplaşma gibi olgulann içinden zarif adımlarla, giysilerinin eteklerini yerlerde süruyerek geçip gidecekierdir. Star, 30'ların sinemasının en büyük kozudur. Greta Garbo, dönemin kuşkusuz en buytiğüdür, hangi rolü oynarsa oynasın, film ister iyi ister kötü olsun, Garbo, Garbo'dur.. David Robinson'un dediği gibi, "Garbo, bir ojuncudan çok yaşama ve insanlıga kendini sunan bir ruhtur. Oyununun, daha doğrusu variığının derinligi ve yoğunlugu, oynadıgı her kişiliği tam bir değişime ugratır.." Garbo'nun yanı sıra, Marlene Dietrich, yine gizemli, yine kolay ele geçmez, ama belki daha çekici, daha kösnül (şehevi) bir güzelliği simgeleyecek ve özellikle Joseph Von Sternberg'le 30'lar boyunca yaptığı 7 filmle sinema tarihine damgasını vuracaktır.30'lann oyun biçimi kimi filmlerde bugün için yadırgatıcı gelebilir. örneğin "Viva VUIa"da (TV) Oscarlı VVallace Beery'nin veya "Pasteur'ün Hayatı"nda (TV) Paul Muni'nin oyunu bugün biraz aşılmış kalmaktadır. Ama bu kural değildir. Daha 1932'de "Boşanma Faturası"nda (TV) bir Katharine Hepbıırn'un, "Haik Düşmanı"nda James Cagney'in, "JezebeT'de Bette Davis'in oyunlan, bugün bile aşılmamış, eskime Cerçekçilik kaygısı Bu "tür sineması" kaygıları içinde Hollyvvood, gerçekçiliği de tümüyle unutmuyordu. 30'lu yıllarda özellikle Amerikan karafîlmi, toplum gerçekleriyle bağlantısını temelde koruyan, tüm stilizasyonu, kurallan ve yapay gerilim çabaları içinde bile toplumun aksayan, sağlıksız, hasta yanlannı sergüemekten çekinmeyen bir sinema alanı olarak kaldı. Mervyn Leroy'un "Küçük Sezar" (TV) ve Howard Hawks'ın "Scarface"i, bu türün sesli sinemadaki ilk başyapıtları olarak yolu açarken, VVilIiam VVellman'ın "Halk Düşmanı", Mervyn Leroy'un "Ben Bir Pranga Kaçagıyım" ve "Kirii Yüzlü Melekler" (TV), Fritz Lang'm "Öfke" (TV) ve "Günabsız Katiiler You Only Live Once", WiUiam VVvlerin "ÇıkmazSokak" (TV)gibi filmleri ve daha birçoğu, polisiye sınemaya çeşitli yenilikler getirdiler. Örneğin geçen haftalarda TV'de izlediğimLz "Çılunaz Sokak", içerdiği gerçeklik duygusu ve toplumsal eleştiri dozuyla birçok sinema yazar ve tarihçisini ha>Tan bıraktı. Bardecbe/BrasUlacb ikilisinin ünlü Sinema Tarihi'nde sözgelimi, bu film üstüne bölüm şöyle bitiyor: "..Wyler bize ki HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEIS Degişik türler, çabalar... 1930'lar boyunca her türden filrn yapılacaktır Amerikan sinemasında.. 'Melodram' bu yıllarda en soylu örneklerine kavuşur: Clarence Brovm'ın "Anna Karenina" (TV) veya "Yagmurlar Gebnce" (TV), Edmnnd Goulding'in "Grand Hotel" (TV) veya "Yaşlı Kız", VVilIiam Wyler'in "Ölmeyen Aşk" (TV) veya "Dodsworth" (TV), Victor Fleming'in "Rüzgâr Gibi Geçti''sinden alâ melodram düşünülebilir mi? Chaplin'in "Şehir Işıklan", konuşmasız, yalmzca müzikli bir melodramdır, hem de en soylu bir örneği.. 30'lı yıllar boyunca sanatını tüm buluşlardan. akımlardan, modalardan sıyırmayı bilerek aJabildiğine kişise! kalan Chapiin, "Modern Zamanlar"da da sanayi çağını alabildiğine hicvedecektir.. Henry Hathaway'in "Perer tbbetson"u, gerçeküstücülerin bir başyapıt diye niteleyerek bağırlarına bastıklan bu film, Holl ...VE. BOPG.UM PA ve IZMIK'DB va. e \ . . . RÜŞTÜNÜ İ9PAJ ET/VIEDŞAJ <^Ç U&GUHA UuR'5 YATTISI/VMZ ... VE ÎLK OPÜCJJKTE. Ğ AS VE HEJ? ŞEyE, £MEK SuHıP OLM/M EN DO6AL U DO6WVAT'\k v n KAPIMLAR . . , 8'lZİM <AC>INLARlAlVZ . Sanaltaki devamlılık çizgisi Ve bu filmleri belli bir devamlılık çizgisi içinde ele almak, gerek kendilerinden önce, gerekse kendilerinden sonraki sinemayla kıyaslayarak onlan izlemek gerekir. Örneğin "Şangay Ekspresi" (TV) veya "General Şafakta Öldü" (TV) gibi alabildiğine görselliğe, usluba yaslanmış biçimci filmler, bir anlamda "Yurttaş Kane"in (TV) veya "Bitmeyen Balayı"nın (TV) Orson VVelles'inin habercisi değil midirler? özellikle "General Şafakta Öldü" şaşılacak biçimde "Bitmeyen Balayı"nın kötülüğün egemen olduğu karanhk, karamsar dünyasım, kötü ve iyiyi karmakarışık bir entrika zinciri içinde karşı karşıya getiren uslup araştırmasını anımsatır... 30'ların tüm o güzelim melodramları, 'kadın ve aşk filmleri', yine 4O'lardaki "Kazablanka"ya (TV)giden yolu acmaktadırlar.. Toplumsa! kaygı taşıyan filmler ise, biraz önce de değindik, belki de bu türün (en azından Amerikan sineması içindeki) başyapıtı olan "Gazap Üzümleri"nin habercisidirler. Hiçbir başyapıt, köksüzkökensiz, kendiliğinden doğmuş, içinde yaşadığı toplumdan ve o sanatın geçmişteki birikiminden soyutlanmış bir 'tek vapıt' değildir çünkü... 1930'lann kimi bugün için oldukça aşınmış, 'naif kalan yapıtları izlenirken, bunlann 40'ların ve de daha ötesinin belki daha 'mükemmd' filmlerine giden yolun kilometre taşları olduğu unutulmamaJı. Garbo'dan Dietrich'e, Laughton'dan Gable'a, Hariow'dan Cooper'e, Astaire/Rogers'dan Mae, VVesl /W.C. Fields'e, LaureLHardyden Garland / Rooney'e, en genç, guzel verimlı çağlannda tanıdığımız yıldızlardan Von Sternberg, Hitchcock, Ford. VVyler, Lubilsch, Lang, Capra vs. gibi yetenekli yönetmenlerine dek, birçok sanatçımn benzersiz damgasım vurduğu bu.yıllar, kuşkusuz "Oünva sinemalanndan" programını haftadaki tek seansı boyunca da olsa, ilgiyle, dikkatle izlemeyi gerektirıyor... TARİHTE BUGÜN MIMTAZARIKA\ 23 Ağustos SOVYETNAZİ ANTLASMASU^ 1339'DA gUBÛN, UA2I ALMANYA'Sl İLE £Ovy£Tl£8 SİRLİÇİ ABASINPA BİH. SALDIRAM2LIK PAKTf İMZALANDI. SON SmALAHDA AÇIKÇA 6Ö&UL£N Alr MAH £EH'?L£M£ POÜTtKAStNA KASŞ/, /N6İL7ER£ V£ FRAHSA, SOVYen£R SıBUĞl İL€ &B. ANTIAÇMA YAPMflyA ÇAUŞteKEN, MTLER «/«NA2CA Bl£ GiRlÇlMLE STAÜN'l KANPlRMAYI BA$ARM!ÇTI. STALİH, /MGlLTEZe VE P8ANSA' YLA ANLAŞMfllOAN VAZGEÇlP ALMANYA'NIN TEZLlFlNB yAMAfT)'. ALMANYA TBMSlLCJSİ R.lBSEN T&OPfıesJmcte, aç/akfa sotdan uçCndi) İLE SOVYET\ LER gıeu6t TEMSİLCİSÎ MOLJOTOU (O+uran), SALDIRHM2UIC MADPEL££/n£ SİSUKTE, GıZLİ OtARAK POLOMfA'NlM BÖLÜŞÜLM£SİM £>E İÇE/SBN ANTLAÇMAyi MO£*XH/A'OA İMZALAPILAR... GİYSİLERDE,DUVARLARDA, GAZETE VE TELEVİZYONLARDA TÜRKİYE'DE VE DÜNYA' DA Sİ2İN YARATT1Ğ1N1Z AMBLEM VE LOGOTYPE GÖRÜNECEK... Ülkemızın önde gelen tekstı' kuruluşlanndan Penyelux, bir amblem ve logotype yarışması açtı. & Yarışma. amatör ve profesyonel bütün grafık sanatçılanna açıktır W Her sanalçı yanşmaya en çok oeş yapıtla katılabılır. P Yapıtlarda en fazla ıki renk kuüanılabıtir. m Yaprtlann 25 cm x 30 cm boyut içinde çalışılması gerekir. ft Yanşmaya katılacak yapttlar. en geç 1 Ekım 1985 tanhıne kadar teslım edılmış olmalıdır. Postadakı gecikmeler göz önünde tutulmayacaktır 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 23 Ağustos 1935 kumandanlığmı yapmıştır. cumhur reisliğine Amiral Yunanistanın ilk Venizelosun Büyük Harbde Kunduryotis seçılmiştir. Cumhurreisi 80 Yunanistanı bitaraflık Amirala iki üç sene evvet durumundan çıkarmak için inme inmişti Son zamanlarda yaşında öldü tertib ettiği isyanda onunla kendisini bilemiyecek derecede Atina 22 (AA.) Eski Reisicumhur Amiral Kunduryotis, seksen yaşında olduğu halde bu sabah ölmüstıir. • •• Amiral Kunduryotis, Yunanistanın en eski amirallarmdandır. Balkan Harbinde Yunan donanmasınm genel birlikte çalışmış, bilâhare Venizelosun kurduğu kabinede Deniz Bakanı olmuştur. Kral Aleksandr bir maymun tarafından ısınlarak öldükten sonra Kral naibi tayin edilen Kunduryotis, Venizelosun 1920 de seçimi gaybetmesi üzerine naiblikten çıkarılmıştır. Yunanistanda 1924 te cumhuriyet ilân edilince ilk hasta yatıyordu. 1935 1985 görüşmelenne tekrar başlamak hususunda Japon hükumetini istimzaç etmiştir. Söylediğıne gore Japon kabınesi Londradaki büyük elçisi vasıtasile Japonyanın tonaj meselesinin müşterek azami haddi hakkındaki isteğini Ingiliz hükumetine hatırlatmağa ve bu Japon isteğini, kabul mahiyetinde olmaksızın Londra görüşmelerinde aytışmaya mevzu olmamasmı bildirmeğe karar vermiştir. Ödüller: 1.) 500.000 TL 2.) 250.000 TL 3.) 150.000 TL Seçici Kurul:' Deniz görüşmeleri Tokio 22 (AA.) Öğrenildiğine göre, Büyük Britanya hükumeti son günlerde birinciteşrinde Londrada bütün devletler arasmda yapılacak olan deniz 3ulen! Er<ınen (Saiat i onetmen M S U Oo Gor) "tjrdae Aıtmlaş |SaTal lonetnerı M S U Oğı Göt ı Buffa Ca"'' 3j'el ;Pe^ye ^» Kenan Gure ı Penyelu* Adnan Gufei fPenyeiujt, Peter Horsıey (Sarıat Yonefmer» Pare. McCann) Oya Go^kan (Sanai Ycnetn>enı Pars/McCannf | Yanşmaya kaHmak ıçn gereMı olan vanşma Şannarr«sı aşağöakı adreslerder ı m n edıtebıi* ISTANBOL Pen>elu» Bıras Şa» Npgâr Sc* No 60 Osnanbe\ Te1la 43 J i 146 84 »0 Pars. McCaon Kcreşehtler' Cad No 50 Zıncırtkuyu Tet 172 99 40 (5 haiı IZMIR Penyeiu» Bması Mlmar Kemaıenır Ca3 1330 SoK No 6 Tet ' 4 40 44 ' 4 94 33 133 06 4849 ANKARA TELEFON BAŞMÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Başmudurluğumuz ihtiyacı olan 65.000 metre PVC boru kapalı yazılı leklil mektubu almak suretıyle satın almacaktır. 2 Bu işe ait idari ve teknik şartname başmudurluğumuz Malzeme MüdurJüğu'nden bedeli mukabiü temin ed.'lir. 3 İhale 19.9.1985 gunu saat 15.00'tc Ba^mudurlüğunıüzde yapılacaktır. 4 Gecıken tekhfler kabul edilme/ 5 Başmudurluğumuz ihaleyi yapıp japmamakta veya lercih yapmakta serbesıtır. Basın: 12tİS ATÎLLA ŞOFÖR OKULU i ürkiye'de tek. Eğitim ve ögretımde tek. Uzman bayan kadrosuyla tek. Disiplin \e ciddiyetiyie tek. Ücrette çok ucuzluğuyla tek. Eğitmen olarak emekü subay veya ögretmen aranmaktadır. Fındıkzade İst. 523 79 11 Bu /anşrna GMK Grafık Yar'şmalar Ycnetmel 31 <e uvgundur Yanşrreya Pa^s f/cCann »e Pe n yelux ;aiı>an'ar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle