27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 AĞUSTOS 1985 EKONOMİ CUMHURİYET/9 EKONOMİDE DİYALOG HASAN SUBAŞI 1941'de doğdu. Robert Kolej Lisesi'ni ve Robert Kolej Yüksek Mühendislik Bölümünu bitiren Subaşı, daha sonra aynı okulda endüstri işletmeciliği dalında master yaptı. 1969'da Koç Topluluğu'na katılan Hasan Subaşı 1970'te Arçelik'e geçti ve 1982'de genel müdür yardımctsı iken bir süre Asilçelik'te genel müdürluk yaptı. Hasan Subaşı 1983 yılı başından bu yana Arçelik A.Ş.'nin genel müduru. zim Avrupa'dan yüzde 10 daha ucuza buzdolabı üretme şansımız olabilir. Mesela Kuzey Afrika ülkelerinde ihaleler oluyor, Avrupa firmalanyla beraber giriyoruz ve biz kazanıyoruz. Bu arada lehimize isleyen başka faktörler de var.. Ne gibi? SUBAŞI Bir mamulün herhangi bir pazarda satılabilmesi için bence birinci şart mamulün pazara uygun olması. Bizim buzdolaplanmız Türk aile yapısma göre hazırlanmış olduğu için, geniş aileye, dolabında yemek tutan aileye göre, sık sık değişen voltaja göre, taşıma şartlarının kötü olduğu bir ülkeye göre hazırlanmış olduğu için Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarlannda bize avantaj sağlıyor. Avrupa pazanna mal satmaya kalktığımızda ise bunlar dezavantaj oluyor, çünkü onların talebi farklı. Avrupa'ya dönük dolap imal etmenin teknik bir zorluğu yok, ama bu bir yatınm meselesi. Ancak bu öyle bir yatınm ki, size ancak uzun vadede, mesela beş yıl sonra bir kâr getirebilir, çünkü bu yatınmla Avrupa şartlanna göre üreteceğiniz dolabı Türkiye'de satma şansınız yok. Böyle bir yatırı Geçen hafta AUma para yatunn hârh çıkü Altının yıldızı bu hafta birdenbire hem dünyada, hem de Türkiye'de parlayıverdi. Dünya borsalarında geçen hafta ons başına (31.5 gram) 326 dolarhk fiyatla başlayan altın, hafta içinde 340 dolara kadar yükseldikten sonra 337.5 dolarhk değerle haftayı kapattı. Türkiye'de ise haftanın ilk yarısında 39 bin 500 lira dolaylannda seyreden Cumhuriyet Altım perşembe günü aniden 1000 lira birden değer kazanarak 40 bin 500 liraya, cuma günü 1000 lira daha değer kazanarak 41 bin 500 liraya kadar yükseldi. Böylelikle 2 günde 2 bin lira birden değer kazanan Cumhuriyet Altım, 48 saat içinde yüzde 5 oranında prim yapmış oldu. Kapalıçarşı'da 24 ayar külçe altının gramı da 6100 liraya kadar yükseldi. Bu arada, altının iç piyasada dünyadakinden daha fazla değer kazandığı ve altına talebin arttığı görüldü. Altına olan talep artışında ise bayram nede41500 Cumhuriyet altım Ulagay sordu, Subaşı yanükuh: Biz sürümü arttırarak kârımızı arttırmak istediğimiz için fiyat artışlanmızı enflasyonun altında tutmaya gayret ediyoruz. Ancak bizim girdi olarak kullandığımız mal ve hizmetlerdeki yüksek oranlı fiyat artışları bizi istemediğimiz halde zam yapmaya zorluyor. mı göze alabilmek için de, şirketlerin belirli bir büyüklükte ve belirli bir kârblıkta olmaları lazım. Ayakta durmaya calısan, yaşama savaşı veren bir finnadan bu beklenemez. Ama bana öyle geliyor ki Arçelik, birkaç yıldır gösterdiği sıhhatli gelişmeyi devam ettirebilirse, böyle bir yatınmın altına girebilir. Eğer biz böyle bir yatınmı göze alıp Avrupa'nın istediği bir mamulü üretebilirsek, Avrupa'ya satış şansımızın yüksek olacağı kanısındayım.. O zaman olaya bütünüyle başka bir boyutta bakmak lazun herhalde? SUBAŞI Evet, öyle. Avrupa'da beyaz mal sanayiinde belirgin bir yoğunlaşma eğilimi var, bugün bu aianda üretim yapan 350 firmanın çoğunun dunımu kritik, bunlar ya bu alanı terk edecekler ya da büyük firmalarca satın alınacaklar. ABD'de 60 firmadan 5 firmaya inen bu sanayinin AET'de de dördübeşi büyük, 1015 firmamn elinde kalacağını sanıyorum. Avrupa ulkeleri kendi firmalarını yaşatmaya çalışırken ve fırmalar bir araya gelip daha güçlü birimler oluştururken, Türk firmalannın bu pazarda bir yer bulmalan tabii ki kolay değil, ama lehimize işleyecek faktör bu pazann ebadıdır. Avrupa pazan dediğimiz zaman 8 milyon adetlik bir buzdolabı pazanndan veya 40 milyon adetlik bir beyaz eşya pazanndan bahsediyoruz. Bu pazarda alacağnmz yüzde 1 'lik bir pay bile bizim beklediğimiz hacme ulaşmamızı sağlayabüir.. Sizce Türk beyaz eşya firmalan bu cesareti gösterip bu atılımı yapmaya çalışmalı mı? SUBAŞI General Electric Şirketi'rün Başkanı Welsh, "Bir işi ya en iyi şekilde yapacaksın, ya da bu sahada kalamayacaksın" diyor. Bence hadisenin özeti budur. Bugün artık dünyada ikinci sınıf iş yapan şirketlere sanayide yer kaJmamıştır. Beyaz eşya sanayiinde de iş artık ulusal olmaktan çıkıp uluslararası boyut kazanmaktadır. Bunu hem firmalann çokuluslu nitelik kazanan sennaye yapılannda görmek mümkün, hem de pazardaki rekabet şartlannda. Bugün artık Arçelik'in rakibi Profilo demek en azından eksiktir. Arçelik'in rakipleri aynı zamanda Bosch'tur, Philips'tir, Siemens'tir, Zanussi'dir. Bu şirketlerle boy ölçüsebilmek için teknolojideki gelişmeleri de yakından izlemek ve bu aianda ayakta kalacak az sayıda firmadan biri olmak için çaba harcamak gerekmektedir. Biz 21. yüzyılda da bu işe devam edeceksek, hadiseye böyle bakmamız gerekir diye düşünüyorum... Yani siz gelecege artık böyle bir perspektif içinde mi bakıyorsunuz? SUBAŞI Biz önce iç pazarda kendimize iyi bir pay ve saglam bir yer sağlamak, ondan sonra da istikrarlı bir ihracat pazanna sahip olmak istiyoruz. İstikrarlı ihracat pazan deyince, ben Avrupa'yı göriiyorum, bugün mal sattığımız Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerini ise istikrarlı pazar olarak görmüyorum. Daha çok ihaleyle mal alan bu ülkelerde ihalenin açılmaması, siyasi sartlann değişmesi, bu ülkelerin kendi sanayilerini kurmalan, bizim ihracat şansımızı etkileyebiliyor. Bu nedenle bizim için hedef, Avrupa pazannda yüzde 5'lik bir pay almak olmalıdır. Zamanla ithalat fonlan inip girdilerimizi daha ucuza temin etme imkânı doğunca bunu yapabileceğimizi sanıyorum. Bundan sonra da Amerikan pazanna bakabiliriz.. Siz olaya böyle bir perspektif içinde bakarken ithal beyaz eşyanjn iç pazardaki rekabetinden fazla çekinmiyorsunuz berhalde? 39.400 Beyaz eşya sanayimizin heclefi Avrııpa pazarma girıııek olmalı "Ekonomide Diyalog"un bu haftaki konuğu özel kesimin ust düzey yöneticilerinden Hasan Subaşı. 24 Ocak Kararlan'ndan sonra yaşanan iç talep daralmasının en fazla bunalttığı sanayi sektörlerinden "beyaz mallar" sektöründe ayakta kalabilen iki finnadan biri olan Arçelik'in Genel Müdürü Subaşı, kendisiyle yaptığımız uzun söyleside, önce 1980 sonrasının şartlannda ayakta kalabilmek için neler yaptıklannı, ne gibi rasyonelleşme önlemleri aldıklanm anlattı. Subaşı'nın bu konuda anlattıklannı bir soruda özelleyerek söyleşimizin devamını sunuyoruz. Sayın Subaşı, siz 1980'den iübaren yeni piyasa şartlanna uyum saglayabilmek için daha verimli çahşma, pazann istedigi üriinii iiretme ve kaliteyi arttırma, yan sanayi ile enlegrasyonu arttırarak maliyetleri düşürme, fiyat arüşlannı enflasyonun altında tutarak sürümü arttırma yoluyla kân çogaltma, işletme sermayesini arttırarak finansman giderierini azaltma ve saglıklı piyasa (ahminleri yaparak sloklan en aza indirme yolunda atmış oldugunuz adımlan anlattınız. Şimdi ben size şunu sormak istiyonım: 24 Ocak Kararlan'nın sonucu olarak ortaya çıkan yeni piyasa şartlan olmasaydı, siz gene bn önlemleri alır mıydınız, son beş yılda atmış oldugunuz bu adımlan atar mıydınız? SUBAŞI Arçelik AŞ., kâr gayesiyle kurulmuş bir sanayi şirketidir. Dolayısıyla bizim biteviye aynı buzdolabını üretmemiz ve satmamız bizim açımızdan en rantabl olan şekil. Talep, arzın üstünde olsa ve biz aynı buzdolabını hiç değiştirmeden; müşterinin zevkine, kullanma kolaylıklarına göre bazı değişiklikler yapmadan satma imkânını bulsak o zaman bunlan yapmadan, bizi daha fazla masrafa sokacak iyileştirmegeliştirme harcamalannı yapmadan satışa devam etmemiz doğaldır. O bakımdan, pazar şartları gerektirmedikçe dünyanın hiçbir yerinde şirketlerin bu gibi gayretler içine gireceğini zannetmiyonım. Zaten bu insan tabiatına da aykındır, yağmur yağmıyorsa ben neden şemsiye açayım kafama... Sayın Subaşı, biliyorsunuz kamuoyunu ve dolayısıyla basını en fazla Ugilendiren konu sizin bellibelirsiz aralıklarla ürünlerinize yaptıgınız zamlar oluyor. Buzdolabı, çamaşır makinesi, fınn gibi ürünlerden oluşan "beyaz mallar" sektöründe bu zamlar neden "zorunlu" oluyor? Sizi zam yapmaya iten nedenleri önem sırasına göre sıralayabilir misiniz? SUBAŞI Zam yapmak için bir numaralı neden, maliyet artışıdır. Başka bir neden de hemen hemen yok gibi.. Bu yıl yeniden zam yapmanız gerekecek mi? SUBAŞI Beklenmedik bir gelişme olmadığı takdirde şu andaki fıyatlanmızı yıl sonuna kadar korumak istiyoruz. Ancak bu sene başlıca girdimiz olan hammaddelerin fıyatlanyla enerji fiyatları, tahminlerimizin üzerinde arttı ve maliyetlere yansıdı.. Sayın Subaşı, gerek sizin girdiniz olan bazı ara mallarda, gerekse sizin ürünlerinize rakip olabilecek bitmiş ürünlerde ithalata konan fonlar sanıyonım sık sık ve sizin bilginiz dışında degiştiriliyor. Bu uygulama nasıl etkiliyor sizi, gerek fiyat politikası açısından, gerekse ileriye donük politikalar, yatınm politikası açısından? SUBAŞI Bu konudaki kararnameleri Resmi Gazete'de okuyunca haberimiz oldu ve ondan sonra gidip Ankara'da yetkililerle görüştük. Kendilerinin bize söylediği, "Hükümetin koydugu bedefler var, bunun nibai bedefi de liberal ekonomiye geçiş." Bunun prensiplerine hiçbir itirazımız olmadığmı kendilerine söyledik. Yalnız uy niyle izin için Almanya'dan gelen Türk işçilerinin yarattığı talep, banka faizlerindeki gerileme ve tasarruf sahibinin Boğaz Köprüsü ve Keban gibi gelir ortaklığı senetlerinde umduğunu bulamaması etkili oldu. ABD doları baş aşağı giiti Amerikan Dolan dünyada da Türkiye'de de haftayı değer kaybıyla kapattı. Türkiye'de 533 lira 60 kuruşluk fiyatla haftaya başlayan ABD Doları, hafta sona ererken 529 lira 95 kuruşa geriledi. Ama dolar en düşük düzeyine 14 ağustos çarşamba günü indi ve 529 lira 65 kuruş oldu. Dolar bankalarda gerilerken, karaborsa piyasada hafta sonuna doğru değer kazanmaya başladı ve Tahtakale'de hafta ortasında 546 liradan alıcı bulan ABD Doları cuma günü 550 liraya kadar yükseldi. Dolann Tahtakale piyasasında değer kazanması, Türkiye'de altınla birlikte dolara da talebin son 2 günde arttığı biçiminde yorumlandı. ABD Doları dünya borsalannda da haftayı diğer sert paralar karşısında değer yitirerek kapattı. Bir önceki cuma günü 2,8375 mark olan dolar, geçen haftayı 2.80 mark sınırının altına düşerek 2,7985 marktan actıktan sonra değer kaybını hafta boyunca sürdürdü ve haftayı 2,7555 marklık değerle kapattı. Dolann geçen haftaki değer kaybında ABD'de faiz oranlarının düşeceği beklentisi etkili oldu. 533 60 Dolar (TL) İthalat fonlan bizim de bildiğimiz bir plan ve program içinde değiştirilmeli, bunların belirlenmesindeki kriterler bizce de bilinmeli. Herkes neyin ne olacağım, ne zaman olacağım bilmeli. Liberal ekonomiye geçiş prensibine itirazımız yok, ama yapılan uygulamalar konusunda görüş ayrılıklarımız var. gulama konusunda görüş ayrılıklarımız var. Birincisi, bu tip uygulamalar bir plana, programa bağlı olmalı. Herkes neyin ne olacağını, ne zaman olacağım bilmeli, yatırımını, üretimini ona göre ayarlamalı. tkincisi, bu tip hadiselerin daha planlama safhasında sanayi ile hükümetin bir diyalog içinde olması lazım. Benim, böyle bir karan, alındıktan sonra öğrenip değiştirilmesine çalışmam tabii ki doğru değil. Bir diğer faktör de, bu alınan kararların kriterlerinin herkes tarafından bilinmesi ve anlaşılması. Kabul edip etmemek de başka bir konudur, ama neden bazı mamullerde fon inmiştir, neden bazı mamullerde inmemıştir, inme oranı neden bu kadar büyük olmuştur, bunlan aradan uzun süre geçmiş olmasına rağmen kimse bize izah edemedi. Niye olduğunu hâlâ bilmiyorum. Bunun dışında alınmış bazı prensip kararlan olduğunu söylediler, "Bitmiş mamullerde yüzde 40 bir korunma olacaktır, ara mamullerde yüzde 30 azami korunma olacaktır, hammaddelerde de yüzde 10 korunma olacaktır" dediler. Biz ise, bizim ürUnlerimize girdı olarak giren ara mallarında ve hammaddelerde korunmanın bu oranlardan daha fazla olduğunu anlattık. FOB fiyatı 200 dolar olan bir sacın bana 350 dolara malolduğunu belgelerle de gösterdim. Genel olarak bizim dışarıdan getirdiğimiz hammaddeler üzerinde yüzde 4045 oranında bir artı maliyet unsuru var. Gerçi bitmiş ithal ürünleri ithalatında da bu oran, yüzde 5760'ı buluyor... Bu durumda sizin ithal malı ürünlerle rekabet şansınız nasıl etkileniyor? Aynca ibracat şansınız nasıl etkileniyor? SUBAŞI Izin verirseniz önce ihracat yönünden başlayayım. Beyaz eşya, karakteri itibanyla ihracatı kolay olan bir mamul değil. Yükte ağır, pahada hafıf. Mesela Japonya'ya ve Amerika'ya buzdolabı ihraç etmek için bazı girişimlerde bulunduk, 150 dolarlık bir buzdolabı için Japonya'ya 100 dolar, Amerika'ya 80 dolar navlun çıktı, yani navlun maliyeti nerdeyse dolabın maliyetinin yarısını geçiyor. Dolayısıyla bu tür mallann ihraç şansı ancak komşularda var, komşu ülkelere var. Avrupa'ya dönersek, Türkiye beyaz eşya sanayii bugün Avrupa'daki sanayiden daha genç, Avrupa'nın bu aianda ihtisaslaşmış fabrikalan çoğunlukla 1960'h yıllarda kuruldu, bizde ise 1970'li yıllarda kuıuldu. Aynca maliyetin yüzde 12.5'i gibi azımsanmayacak bir bölümünu oluşturan işçilik Türkiye'den daha ucuz, bu da bizim bir avantajımız. Bu bakımdan bizim girdilerinüzi onlarla eşit şartlarda almamız imkânı olursa bi 530.10 529.96 NELER OLDU? Milli gelirde yavaş büyüme Türkiye milli gelirinin (daha doğru ve teknik deyimle Gayri Safi Milli Hasıla'nın) 1985 yılında sabit fiyatlarla yüzde 3.9 büyümesinin beklendiği açıklandı. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün bu yılın ilk altı aylık verilerini esas alarak yaptığı tahmine göre milli gelirde beklenen reel büyüme, bu yıl için öngörülen yüzde 5.5'lik hızın ve geçen yıl gerçekleşen yüzde 5.9'luk hızın hayli altında kalıyor. Bu arada kişi başına milli gelirdeki artışın da bu yıl yüzde 1.8'de kalacağı hesaplanıyor. DlE'nin tahminlerine göre 521 liralık bir ortalama dolar kuru hesabıyla kişi başına milli gelirin bu yıl 1065 dolar olacağı belirtiliyor. GSMH büyüme hızının bu yıl geçen yılın hayli altında kalmasında geçen yıl yüzde 8.8 olarak gerçekleşen sanayi kesimindeki büyüme hızının bu yıl yüzde 4.5 dolayında kalması başrolü oynarken tanm kesimindeki büyüme hıa da yüzde 2.6 olarak tahmin edildi ve geçen yıl gerçekleşen yüzde 3.7'lik büyümenin gerisinde kaldı. 1980'den sonra iç pazann daralması ve diğer ekonomik şartların değişmesi, beyaz eşya sanayiini daha verimli çalışmaya, talebe göre ve daha kaliteti mal üretmeye, fiyat artışlarını sınırlı tutmaya, sermaye arttırmaya ve stok maliyetlerini düşürmeye zorladı. 24 Ocak Kararları 'nın sonucu olan piyasa şartlarının zorlaması olmasaydı bu rasyonelleşme adımlan atılmazdı. Peki, o zaman maliyet artışlannı zorlayan etkenler bangileri? SUBAŞI Şimdi maliyet yapımıza buzdolabını örnek alıp çok kaba olarak bakarsak, bunun yaklaşık yüzde 65'ini hammaddenin oluşturduğunu görürüz. YakJaşık yüzde 12.5'i îşçiliktir, geri kaJanı da finansman gideri ve sair işletme giderleridir. Hammaddelere gelen zamlar bizim maliyetlerimizi en fazla etkileyen faktördür. Bizim başlıca hammaddelerimiz sac, plastik ve poliüretandır. Bunlan biz ya dahllde KlT'lerden satın ahyoruz ya da ithal ediyoruz. tthalatta Türk Lirası'mn değer kaybı beklentiterimizin üstünde olursa, maliyetlerimizde bekJediğimizin üstünde bir artış olabilir. Son zamanlarda bu mallar üzerine konan aşın ithatat fonlan da bizim beklemediğuniz, yılbaşında öngörmediğimiz şekilde maliyetlerimizi yukan çekmiştir. lçeriye döndüğümüz zaman ise bizim muhatabımız KlT'lerdir. Bunların yaptıkları zamlar bizim yılbaşmda öngördüğümüz oranları aşınca bu da bizim hesaplarımızda açık vermemize yol açıyor. Biz bu açığı kapasitemizi daha fazla kullanarak kapatmak olanağını da bulamadığımız için, şirketin kârliliğmı ve yatınm gucünü devam ettirebilmek için zam yapmak zorunda kalıyoruz. Fakat bütün bunlara rağmen, son üç senedir bizim yaptığımız zamlar daima enflasyonun çok altında kalmakta. Bu yıl da bizim yapmış olduğumuz zamlar bugüne kadar gerçekJeşen enflasyonun epeyi gerisindedir. Yılbaşmdan beri yapüğımız zamlann oranı, ortalama yüzde 1516 civanndadır... TUSIAD: Vergi borçlan açıklanmasın Özel sektörün vergi borçlarımn açıklarup açıklanmaması konusu, geçen hafta da güncelliğini korudu. Türk Sanayici ve Işadamları Derneği TÜSİAD'ın ağır topları önceki hafta verdikleri demeçlerde, özel sektörün vergi borçlarmın açıklanmasından yana görüş beürtirken, hafta içinde bir basın toplantısı düzenleyen TÜSİAD Başkanı Şahap Kocatopçu, TÜStAD olarak özel sektörün vergi borçlarmın açıklanmasına karşı olduklannı ve "vergi kacagı gibi daha büyük boyutlu bir sorun dururken, vergi borçlanyla bu denli Ugilenilmesine de fazla anlam vereraediklerini" belirtiyordu. Bu durumda ilk akla gelen Sakıp Sabancı, Şank Tara ve Osman Boyner gibi TÜSİAD'ın ağır toplarıyla demek yönetimi arasında bir görüş aynliğı olabi Bugün artık dünyada ikinci sınıf iş yapan fırmalara yer kalmamıştır. Türk beyaz eşya sanayii 21. yüzyılda da varlığını sürdürmek istiyorsa dev Avrupa pazanndan pay almak için gerekli yatınmı yapmak zorundadır. Yeniden canlanma belirtileri gösteren iç pazann yani sıra istikrarlı bir ihracat pazan olarak Avrupa'yı düşünmek zorundayız. SUBAŞI Hayır, demin de belirttiğim gibi, Avrupa şartlan için yapılmış beyaz eşyanın Türk pazannda yaygm bir rekabet yaratması kolay değil. Aynca nakliye sorunu var, yedek parça sorunu var. Merak saikiyle bu mallara İcarşı oluşacak talebin de zamanla düşmesi muhtemel.. Sayın Subaşı, son olarak şunu sormak istiyonım: Türkiye'de buzdolabı talebinin bu yıl gecen ydın üzerinde seyretmesini nasd degerlendiriyorsunuz? SUBAŞI Gerçekten 1978 yılmdan beri ilk kez bu yıl Türkiye'de satılan toplam buzdolabı sayısının düşüş değil artış göstermesini bekliyoruz. Şimdilik talep geçen yılın yüzde 1819 üzerinde, ama yıl sonunda erişilecek rakamın geçen yılın yüzde 67 üzerinde olacağını tahmın ediyonız. Aslına bakarsanız, Türkiye pazarmda buzdolabı talebi daha doyum noktasına gelmiş değil, ancak son yıllarda bir yandan gelir artışının yavaş olması, diğer yandan yüksek faizlerle renkli televizyon ve video gibi mallann rekabeti potansiyel talebin fiili talebe dönüşmesine imkân vermedi. Şimdi ise bir yandan bu şartlar değişirken diğer yandan yenileme talebinin de gündeme gelmesi bir talep kıpırdamasına yol açtı. Bunun beyaz mallar sanayii için sevindirici bir dönüm noktası olabileceğini sanıyorum. Şahap Kocatopçu leceğiydi. Ama Kocatopçu bu konuya da açıklık getiriyor ve başına "Vergi borçlan açıkiansm" diye demeç veren bir yönetim kurulu üyesinin, vergi borçlarmın açıklanmasına karşı çıkan TUSİAD basın bülteninin altına imza koyduğunu "ifşa ediyordu." Vergi borcuna yüzde 75 faiz özel sektörün vergi borçlan tartışması, Bakanlar Kurulu'nun başta ödenmeyen vergiler olmak üzere gecikmeli kamu alacaklanna uygulanacak yılhk faiz oranını yüzde 54'ten yüzde 75'e yükseltmesiyle yeni bir aşamaya geldi. Faiz oranının yılhk yüzde 75'e gelecek şekilde yükseltilmesiyle birhkte vergi borçlarını geciktirmenin bedelinin kredi kullamp faizine katlanmaktan da beter hale geldiğini gören iş sahipleri önümüzdeki dönemde ödeyecekleri vergi borçlan için kaynak yaratma arayışı içine girdiler. Gecikmeli kamu alacaklanna yılhk yuzde 75 faiz uygulaması 1 eylülde başlayacak ve gecikmeli alacaklara ilk ay için yüzde 10, sonraki beş ay için aylık yüzde 7, daha sonraki aylar için ise aylık yüzde 5 gecikme faizi yürütülecek. Bakanlık serbest bıraktı Universite lıazırlık kursları sezonu % 180 zamlı açıyor Ekonomi Servisi Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın 1 ağustostan itibaren serbest bıraktığı üniversiteye hazırlık kursları ders ücretlerine yüzde 100180 oranlannda zam yapıldı. Bakanlığın dershaneler için taban olarak saptadığı 200 liraük ders ücreti üstünde tespit edilen yeni ders ücretleri saat başına 275 lira ile 360 lira arasında değişiyor. Dershane yetkilileri hiçbir dershanenin bakanhğın 200 lira olarak tespit ettiği asgari saat başı ders ücretinin altında bir fiyat uygulayamayacağını ama isterse saat başına ders ücretini 100 lira olarak uygulayabileceğini beürtiyorlar. Il ücret tespit komisyonlan tarafmdan karara varılan asgari saat başı ders ücreti, daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı'na bildiriliyor. Bakanlığın bunu onaylamasırun ardından yeni karar yürürlüğe giriyor. Eski uygulamaya göre tüm dershaneler Milli Eğitim Bakanhğı'nın saptadığı saat başına 125 liralık ders ücret tarifesi uyguluyorlardı. Herhangi bir dershanenin, alınan bu kararın dışında bir fiyat uygulaması söz konusu değildi. Bakanlığın aldığı yeni kararla birlikte tüm dershanelerde geçerli olan 125 liralık ders ücreti büyük oranlarda zam gördü. Dersanentn Eski (TL) Yeni (TL) adı (KDV (UOiOayy cUuO MEF 125 360 L'nkapam 125 350 Murat 125 300 Yüdız 125 330 Büyük Dersane 125 275 "Çocuklarınıza meşrubat içer gibi sut ıçıruı ANKARA, (a.a.) Türkiye Süt Endustrisi Kurumu Genel Müdür Yardımcısı Remzi Çil, anne ve babalara seslenerek, "Saglıklı bir nesil için çocuklannıza meşrubat içer gibi pastorize süt içirin" dedi. "NesiUerme deger veren ileri ülkelerin, hem üreticinin gelirini arttırmaa. hem de tüketicinin beslenmesi açısından sute büyük önem verdiklerine" dikkat çeken Çil, şöyle bir hatırlatma yaptı: "Almanya'da tkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yerle bir edilen sehirlerde tüten ilk bacalar, süt fabrikalanna aitti." SEK Genel Müdür Yardımcısı Çil, yurdun dört bir yanında bulunan 39 süt fabrikasında alımlann artarak devam ettiğini ve üreticiyle bir problemleri olmadığmı belirterek şunları söyledi: "Yurdun hiçbir yerinde kurumumuz tarafından üreticinin siitü geri çevrilmemektedir. Üreticiyi desteklemek amacıyla kooperatif primi. sogutraa primi ve yemle ureticimiz teşvik edilmektedir. Geçmişteki kriz dönemlerinde bile ureticimizin sütünü piyasa fiyatının üstünde aldık. Türkİş: Ücretli için en kötü dönem Türklş'e göre, ücretliler son 6 yılın en kötü dönemini bu yıl yaşayacaklar. Türklş araştırma uzmanlannm ücret artışma Uişkin hazırladıklan raporda, 1985 yılının ilk yansındaki enflasyonun yüzde 25'e vardığı, bu durumda 1985 yılının bütününde enflasyonun yüzde 50'leri bulabileceği kaydedilerek, aynı dönemdeki ücret artışları hatırlatıldı. Raporda, kamu kesiminde yapılan sözleşmelerde yüzde 29'un üzerinde zam alınamadığı hatırlatılarak, "Bu durum reel ücretlerin içinde bulundugumuz yılda da düşmeye devam edecegini ortaya koymaktadır" denildi. 6 yıl içinde gerçekleşen enflasyon ve ücret artışları şöyle: Ücret zammı Enflasyon Yıllar (Ortalama It) 1980 70 94.3 1981 28 37.6 32.7 1982 25 1983 22 28.8 1984 29 45.6 40.0 (tahmin) 1985 29 İthal malı kırtasiye malzemesi ve şık çantaayakkabıyla okula başlayacak olan bir öğrencinin okula ilk adımmın maliyeti 28 bin 880 lira. DİE'ye göre sanayi ürünlerinin fiyaU hizia arUyor Hkokula ilk adım için en az 9 bin lira gerek Ekonomi Servisi okul malzemelerine çeşitli oranlarda yapılan zam sonucunda bir ilkokul öğrencisinin okula ilk adımını atması 9100 liradan başhyor ve satın alınacak malın kalitesi ve ailenin gelir düzeyine göre 38 bin 850 liraya dek uzanıyor. Okul önlüğünde gözlenen yüzde 30 civanndaki fiyat artışlarının yani sıra kırtasiye urünlerine de yüzde 25 civarında bir zam yapılmış bulunuyor. Kırtasiye zammına bir de ithal mallarının yüksek fiyatları eklenince, cebinde parası olanın masrafı daha da kabarıyor. Şu sıralar birçok kırtasiyeci Öğrenim döneminin başlamasına az bir zaman kala yeni fiyat listeleri çıkarıyorlar. Yerli kırtasiye ürünleri ile ithal urünleri arasında yüzde 100'lerden başlayan ve yüzde 1000'lere varan fiyat farklıüklan bulunuyor. ömeğin, yerli kurşun kalem 50 liraya satüırken, ithal kurşun kalem 100 liradan satılıyor. Yerli kalem kutusunun fiyatı 150 lira iken ithal kalem kutusu 1500 liralık bir fiyatla satılabiliyor. Bunun gibi, yerli silgi 30 liraya satılırken, ithal kokulu silgilerin satış fiyatı 200 lira.Aynı şekilde bir yerli kalemtraş 30 liradan satılırken, iıhal kalemtraş 650 liradan satılıyor. ANKARA, (ANKA) Devlet Istatistik Enstitüsü'nün gayri safi milli hasıla hesaplanyla ortaya koyduğu veriler, sanayi ürünlerinin fiyat lannın hızla arttığını gösteriyor. Sanayi sektörünün cari ve sabit fıyatlarla belirlenen gelişmesini dikkate alarak yapılan hesaplamalar, bu sektördeki 1985 yıh fiyat artışının yüzde 51.7'ye ulaşacağıru ortaya pkanyor. Sanayi sektörü kapsamında bulunan elektrik gaz ve su fiyatlarındaki artışın ise yüzde 120.6'ya ulaşacağı anlaşılıyor. tLKOKULA İLK ADIM tÇİN NELER GEREKLİ? Malın cinsi Önluk Kalem Dtfter (40 yaprak) Silgi Pantolon Çanta Çorap Bttienme stpeti Matara Ayakkabı Yaka Kalem kutusu Kalemtraf Mendil Toplam En ucuz En pahalı (TL) (TL) 2200 31S0 50 100 90 30 2350 1500 130 1S0 200 5000 4500 200 Kahveci: Konvertibilitev e geçiş yakında Başbakanlık Danışmam Adnan Kahveci, Türkiye'nin konvertibiliteye geçiş için hazır durumda bulunduğunu belirterek, "Konvertibiliteye geçiş çok yakında gercekleşecek" diye konuştu. Adnan Kahveci, Türk lirasının konvertibiliteye gelebilmesı için birkaç yıl daha beklemesi gerektiği şeklindeki gorüşlerin doğru olmadıgını be SOO 1İ00 200 1000 1000(beü lOOOOiden) 250 650 150 I5O0 30 650 125 250 9105 2H.8S0 lirterek, " Çünkü şu an lira dışa acılınaya hazır bk halde" diye konujtu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle