15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Bakanlığı'nca" da artık kabul edildiği şeklinde yorumlanacak Katma Değer Vergisi fon yönetmeliği 1.7.1985 günlü Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Bu konularda yetkili ve sonımlu bakanhğı n bütçe mevzuatının günün koşullarına göre düzeltilmesi gibi zor ve yorucu bir yöntem yerine, fon uygulamasına geçtiği görülmektedir. Anılan yönetmelikte bina satın alma, kiralama, döşeme, mekanizasyon, basılı kâğıt hazırlanması ve bazı özlük haklarının bu fondan karşüanması kabul edilmekte olup fonun ana kaynağım ise bütçe teşkil etmektedir. Fonun bilançosunun Sayıştay'a gönderilmesi (md: 9) gerekmektedir. Yönetmelik genellikle bütçe mevzuatına karşı ayncalıklar getirmektedir. Bu yönetmelik için Sayıştay görüşü (md: 60) ahndığı belirtilmiştir. Oysa yukanda değinilen Trafik Fonu'nda 822 sayılı yasanın 105. maddesiyle getirilen zorunluluğa uyulduğunu gösterir bir işaret de bulunmamaktadır. BAŞBAKANLIK Y. DENETLEME KURULU Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun yasalardaki özel hükümlerle denetimine tabi fonlar için de bir iki örnek verilmekle yetinilecektir. 2510 sayılı tskân Kanunu'na 1306 sayılı kanunla eklenen maddelere göre tskân Fonu'nun ana kaynağı bütçe olup fonun zararlannın da bütçeden karşılanması öngörühnüştür. 2490 ve 1050 sayılı yasalara tabi olmayan fonun denetimi Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'na (YDK)ya verilmiştir. Bu fona ilişkin yönetmeliğe göre hazırlanan bilanço bakanhkça tasvip görür ve geçerlik kazanır. YDK denetim raporu da bilançoyu tasvip eden bakanlıkta kalmakta ve yasama organına gönderilmemektedir. 3083 sayılı Tarım Reformu Kanunu ile oiuşturulan fonun ana gelirleri bütçeden kaynaklanmaktadır. Denetim görevi ise YDK'ya verilmiştir. Mülga 1757 sayılı Toprak ve Tanm Reformu Yasası'nın 203. maddesinde 468 sayılı yasaya atıfta bulunulduğundan evvelce yasama organına gönderilen YDK denetim raporlarının artık gönderilmesinin öngörülmediği kabul edilebilir. Bu yasaya ilişkin henüz yayıralanmamış yönetmelikle getirilecek hükümleri beklemek gerekir. Değişik iki örnek daha verilmekle yetinilecektir. 2983 sayüı tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlannın Hızlandınlması Hakkında Kanun ile 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile oiuşturulan fonlara değinilecektir. Gerek 2983 sayılı yasa (md: 15) gerekse 2985 sayılı yasa (md: 7) ile denetim görevi YDK'ya verilmiştir. 2983 sayılı kanunun incelenmesinde gönıleceği üzere; gelir ortaklığı senetleri, hisse senetleri, işletme hakları, altyapı tesislerintn işletilmesinden sağlanan gelirler fonun kaynağım teşkil etmektedir. Anılan gelir kaynaklarına ve fonda toplanacak paranın sarf yerlerine ilişkin kararlar başbakanın seçeceği devlet bakanlan dışında sekiz bakandan (md: 6) oluşan Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Kurulu tarafından alınacaktır. Anılan senetlerin ve haklann çıkarılması ve verilmesine ve fonlar arasında aktarma yapılmasına ilişkin kararlar da bu kurulda alınacaktır. Bu konudaki idari kuruluş ise ancak bu siyasal kademede alınan kararları uygulamakla yükümlüdür. Buna ilişkin yönetmeliğin 6. maddesinde de bu açıkça belirtilmiştir. Kısaca yasama organına karşı hesap vermekle yükümlü bulunmamaktadır. 2985 sayıb kanunla oiuşturulan Toplu Konut Fonu'nun kaynakları özetle; alkollü ve alkolsüz içkiler için Istihsal Vergisi matrahı üzerinden ayrılacak belirli oranlar, akaryakıt satış fiyatından hesaplanacak tutarlar, yurt dışına çıkışta en çok 100 dolar karşıbğı TL. olarak kişilerden alınacak paralardan oluşmaktadır. Kısaca devletin vergileme yetkisi sonucunda bir "tahsisi varidat" uygulamasıdır. Fonun ne şekilde kullanılacağı tüzükle saptanacaktır. Toplu konut sahalarının hazırlanması ile ilgili esaslar da bakanlardan oluşan Toplu Konut ve Kamu ürtaKIığı Kurulu tarafından saptanacaktır. YDK'nın görev ve yetkilerine ilişkin 72/KHK'ye göre düzenlenen raporlar Başbakanhğa sunulur. Doğrudan TBMM'ye sevki söz konusu edilmemiştir. Başbakanlıkça TBMM'ye sunulan YDK raporları ise fon ayrımı gözetilmeden öbürleriyle birlikte KİT Komisyonlan'nda ele alınıp değerlendirilmektedir. 1982 Anayasası'nın 165. maddesinde öngörülen yasa henüz çıkanlamamıştır. KtT Komisyonu 1961 Anayasası'nın 127. maddesine dayanılarak çıkanlan 468 sayılı yasa çerçevesinde görevini sürdürme aşamasındadır. Yeni yasa çıkanlsa bile KlT Komisyonu 1982 Anayasası'nın 165. maddesine göre KİT'leri denetlemekle görevli olacaktır. TBMM adına KİT'lerin yıllık hesapian nın yürütme kademesındeki genel müdürler ve yönetim kurullannın aklanması (ibrası) veya aklanmaması (ademi ibrası) yolunda karar almaya yetkilidir. Çok az örnek vermekle yetindiğimiz fonlara ilişkin son karar ve uygulama yetkisinin Bakanlar Kurulu, bakanlardan oluşan Ekonomik Işler Yüksek Koordinasyon Kurulu veya kişisel olarak başbakan veya bakanlara ait olduğu konularda değerlendirme ve son karar yerinin KtT Komisyonu olamayacağı (Anayasa md: 112) görüşü önemli bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Kamuoyuna ve basına yansıyan bilgilere göre yüz milyarlarla dile getirilen fonlann TBMM'de ayrı bir yöntemle ele alınıp yasama organının bu alanda denetleme görev ve yetkisinin beiirlenmesi kaçımlmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Anayasa Mahkemesi'nce 2976 sayıh Dış Ticâretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 3. maddesinin Anayasaya aykın olmadığı yolunda karar alınmıştır. Bu yargı kararı da gözönünde tutularak 85/9113 sayıh Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan "Sınır Ticareti Yönetmeliği" burada son bir örnek olarak ele alınacaktır. Kararname ve yönetmelikte duzenlemenin hangi kanuna dayanılarak yapıldığı açıklanmamıştır. tster 2976 sayılı yasaya, ister egemenlik hakkına dayanılarak çıkanldığını varsayalım ve bu yönetmelikte de "ithalat ve ihracat fiyat farklan için Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıgı'nın talimatı ile.." fon oluştunılmaktadır. Kullanma şekli de müsteşarlıkça düzenlenecektır. Fona kaynak oluşturmada vatandasa bir yükümlülük getirileceği açıktır. 2976 sayıb yasaya dayanarak Bakanlar Kurulu yükümlülük getirme açısından bir yetki devrinde bulunduğu ve bunun da tartışmaya bir kapı açtığı gözlenmektedir. 1982 Anayasası'mn 73. maddesindeki vergi, resim, harç (ve benzeri mali yükümlülük) deyiminin açıklığa kavuştunılması da gerekmektedir. Aynca bu fondan gene müsteşarhğın izni ile valiierin harcama yapabilmesinin öngörülmesi dikkate değer bir gelişmedir. Fonun hesabının tutulmasına ve denetimine ilişkin bir açıklama da yönetmelikte yer almamıştır. SONUÇ Anayasada genel ve katma bütçelerle kesin hesap kanununa ilişkin yöntem belirlenmiş ve yasama organımn denetimi sağlanmıştır. Sonuçlar ise kanunlarla açıklanmaktadır. Özel bütçelerle (Anayasa md: 161) yönetilen KtT'lerin denetimine ilişkin 165. maddeye dayanılarak yeni yasa henüz çıkanlmamıştır. 468 sayılı yasanın aykın olmayan hükflmleriyle iş yürütülmektedir. TBMM KtT Komisyonu'nun görev ve yetkisi de idari kademedeki genel müdürler ve yönetim kurulu üyelerine yönelik aklama ve aklamama ile sınırlı bulunmaktadır. Bunlann sonuçları da Resmi Gazete'de yayımlanmaktadır. Fonlarla ilgili olarak Bakanlar Kurulu veya bakanlara ait tasarruflann KIT Komisyonu'nda yasama organı adına ele alınmasına Anayasanın 112. maddesine göre olanak bulunmamaktadır. Halen fonlara ilişkin konulann KlT Komisyonu'nda görüşülmesinin hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Yüz milyarlar olarak dile getirilen fonlann demokratik bir yönetimde yasama organımn denetimi dışında bırakılması düşünülemez. Henüz kapsamı açıklığa kavuşmamış "benzeri mali yükümlülükler" içinde değerlendirilsin yahut 167/2. maddedeki "ek mali yükümlülük" olarak ele alınsın. vatandaştan alınan paranın alınışının ve kullanılışının yasama organınca denetlenmesi ve izlenmesi gereğinin kaçımlmaz olduğu kabul edilmelidir. Böylece yürütme gucünün bütçe dışında kullandığı mali kaynaklar da tümü Ue ve topluca ele alınabilecektir. Ortaya çıkacak tablonun önemi ve kapsamı merakla beklenmelidir. 11 AĞUSTOS 1985 Yüz milyarlar olarak dile getirilen fonların demokratik bir yönetimde yasama organının denetimi dışında bırakılması düşünülemez. Henüz kapsamı açıklığa kavuşmamış "benzeri mali yükümlülükler" içinde değerlendirilsin yahut 167/2. maddeki "ek mali yükümlülük" olarak ele alınsm vatandaştan alınan paranın alınışının ve kullanılışının yasama organınca denetlenmesi ve izlenmesi gereğinin kaçımlmaz olduğu kabul edilmelidir. * HALtT SALTIK Emekli Yük. Denetleme Kurulu Başkanı Bilindiği üzere, demokrasinin doğmasında ve gelişmesinde vergileme yetkisi önemli bir rol oynamıştır. Vergileme yetkisi devletin mali egemenliğinin özünü oluşturur. Kamu gucünün kullanılmasına dayalı olarak vergilerden başka resimler, harçlar vb. gibi gelirler bu mali yükümlülük kapsamında yer alır. Bu kaynaklardan sağlanan gelirler karşılığmda devletin ekonomik ve sosyal amaçlı çalışmalanna da yönelik kamu giderleri yapılır. VergUemede yasallık ilkesi Anayasanın 73. maddesinde "vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükJer kanunla konulur, değiştirilir veya kaldınlır" diye vurgulanmıştır. Ancak yürütme organına yasalarda belirtilen ölçüdeyukan ve aşağı sınırlan saptama yetkisi de verümiştir. Anayasa çerçevesinde bakanlar kuruluna verginin konusu, yükümlüsü, matrahı ve vergiyi doğuran olay konulannda değişiklik yapma yetkisi tanımaya olanak bulunmamaktadır. Bu konularda yasamanın yürütmeye yetki devrinin anayasaya uygunluğu düşünülemez. Anayasamızla vergileme konusunda Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi de verilmemiştir. (Uygulamada KHK/194 üe anayasanın vermediği bir yetkinin kullanıldığına ömek olarak gösterilebilir.) Bu genel ilkeler dışında anayasanın 121. ve 167. maddeleriyle ayn düzenlemeler getirilmiştir. Anayasanın 167. maddesine dayanılarak çıkanlan 2976 sayılı kanunla Bakanlar Kurulu'na "Vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülük konulması ve kaldınlması" ve bunlann bütçe dışında oluşacak fonda toplanarak kullanılma yetkisi verilmiştir. 161. maddedeki "Devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır" diyen kesin hüküm karşısında yasama organının kabulünden geçmiş bir bütçe olmadan gelirler ve gider ödenekleri ayrı ayn gösterilmeden fon hesabında toplanan gelirlerin ve buradan yapılacak giderierin parlamento denetimi dışında kaldığı ve kalacağı açıkça görülmektedir. Bu kanunun incelenmesinde görüleceği üzere ne Sayıştay'ın ne de yürütme içinde başka bir organın denetimi öngörülmemiştir. Bu kanuna dayanılarak 84/8800 sayılı kararname ile oiuşturulan "Geliştirme ve Destekleme Fonu"nda da denetleme öngörülmediği gibi bütün işlemlerin Ekonomik Işler Yüksek Koordinasyon Kurulu karaıian çerçevesinde "Tophı Konut ve Kamu Örtaklıjı Fonu" idaresinde yapılacagı vurgulanmıştır. Kaldı ki bu yasa ile Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin, vergilemenin yasalhğı ilkesiyle, tam bağdaştığı da kolayca savunulamaz. Bilindiği üzere, mutlak iktidann vergileme erkini sınırlamak amaayla yapılan girişimler, tarihte demokrasinin başlayıp gelişmesmi sağlamıştır. Daha ileriki aşamada sağlanan kaynağın sarf ediliş yerleri üzerinde durulmuştur. Bütçenin yasama organınca kabulüne kadar uygulama sonucunun da izlenmesi zorunlu görülmüştür. 1982 anayasasının 164. maddesiyie "kesin hesap kanunu tasansı, yeni yıl bütçe kanunu tasansı ile birlikte bütçe komisyonu gündemine almır" hükmü getirilmiş, yasamanın etkinliği sağlanmıştır. Anayasaya göre (madde. 161) özel bütçelerle yönetilen KÎT'lerin denetim yöntemi de (madde. 165) belirlenmiştir. Ancak "fon"lara ilişkin bir düzenleme ve denetleme yöntemi öngörülmemiştir. Genel ve katma bütçelerin kabulü, uygulanması ve denetimine ilişkin mevzuatın yürütme organına "çok dar bir elbise" öngördüğü söylenegelmektedir. Bütçe mevzuatının günün koşullarına göre düzeltilmesine yönelmeden yürütme organına pek hoşlanılan "rahat bir elbisenin' fonlarla sağlanması yoluna gidildigi görülmektedir. 196O'lı yıllann sonlannda başlayan yıllık bütçe kanunlanna da zaman zaman hükümler konularak fon oluşturulması giderek hız kazanmıştır. Yasama organının denetimi dışında oluşan ve uygulanan fonların bugün ulaştığı yaygınlaşma ve burada toplanan paralarla yapılan ödemeierin kesin miktarını saptamak kolay göriilmemektedir. Uygulamada "fon"lann, yasama orgam dışında, bir kismı Sayıştay, bir kismı Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ve bazılan ise, belirli yerlerden görevlendirilecek Maliye ve Gümrük Bakanhğı Sayıştay, Yüksek Denetleme Kurulu denetçilerinden oluşan komisyonlarca denetlendiği görülmektedir. Sayıştay'ın anayasanın 160. maddesi gereğınee TBMM adına yapacağı denetim genel ve katma bütçelerle sınırlı bulunmaktadır. Ancak 468 sayılı yasanın 4. maddesi kapsamı dışında kalan kurum ve teşebbüslerin hesap ve işlemleri 832 sayılı yasa esaslanna göre Sayıştay denetimine girdiği kabul edıldiginden genel ve katma bütçeü idareler tarafından oiuşturulan fonlar da Sayıştay denetimine girmektedir. Bununla beraber özel yasalarında getirilen ayncalıklar karşısında fona aktarılıncaya kadar Sayıştay denetiminde olan ödeneklerin fonla kaynaşmasmdan sonra Sayıştay'ca bunlann denetlenmesi ve hesap istenmesi olanaksızlaşmaktadır. Kaldı ki, 832 sayıb yasada 3162 sayılı yasa ile yapılan değişiklik ve eklemelerden önce (md: 87 ve ek md: 1) fonlar konusunda yasal bir açıkhk da bulunmamakta idi. 12 Mart 1985 tarihinde yürürlüğe giren 3162 sayılı yasa ile getirilen ve Sayıştay'ın genel denetimini sağlayan yönteme 28 Haziran 1985'te yürürlüğe giren 3230 sayılı yasa ile hemen bir ayncalık getirilmiştir. 3230 sayılı yasaya göre Tanıtma Fonu'ndan başbakanın onayı (md: 4) ile yapılacak harcamalaıın denetimi Başbakanlık, Maliye ve Gümrük Bakanhğı ile Sayıştay'dan secilecek kişilerden oluşan bir kurula verilmiştir. Böylece fona ilişkin Sayıştay'ca düzenlenecek (3162 sayılı yasaya göre) raporun TBMM'de bir genel görüşme konusu yapılabilmesi dahi önlenmiştir. Bir başka ömek de 2918 sayılı Trafîk Kanunu'nun 129. maddesiyle oiuşturulan fondur. Devlete özgü görev ve yükümlülüklerin bu fondan yapılması öngörülmekte olup fonun en büyük kaynağım bütçeye konulacak ödeneklerîe motorlu taşıt araçlan vergisinden ayrılacak Vo 19'lar oluşturmaktadır. 1930 ve 1940'h yıUarda ögretide önemle üzerinde durulan, kaldınldığı vurgulananın aksine "tahsisi varidat" uygulamasına yeni bir örnek veriimektedir. Bu fona ilişkin 18786/16 Haziran 1985 (mükerrer) Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmeliğe göre fonda son karar yetkisi bakana ait olup Maliye ve Gümrük Bakam'nın onayı üe atanan ve 1050 sayüı Genel Muhasebe yasasına göre sonımlu olan Sayman'ın hazırlayacağı fon bilançosunun Sayıştay'a verilmesi gerekmektedir. Ayrıca fon işlemlerinin 1050 sayılı yasaya tabi olmadığı da vurgulanmıştır. Böylece Sayıştay denetimine ilişkin yeni bir modeli de burada öne sürmek gerekli bulunmuştur. Yülardır bütçe mevzuaünı savunagelmiş "Maliye Bakanlığı'mn" da "rahat elbise" sayılan fon uygulamasına gecmesi de dikkate değer örnektir. Bütçe mevzuatının sıkıcılığının "Maliye ve Gümrük Fonlar ve Denetfmi PENCERE • •• Mahalle kahvesinde iskemlesine yan gelmiş kimi yurttaş, geçim sıkıntısında düştüğü caprazdan kaynaklanan öfkesini kimden çıkaracağını bilemez; doğru dürüst belırieyemediği bir düşmana kızgınlığını dile getirir: Sallandıracaksın yirmi otuz kişiyi, bak o zaman işler nasıl düzeliyor... Devlet yönetiminde çoğu zaman bu formülün geçerli oluduğu görülüyor; ama, ister devletin önemli bir koltuğunda otursun, ister mahalle kahvesindeki sandalyesinde kaykılsın, bu tür düşünenlerin aklında hep başkasını asmak fikri geçerlidir; kimse celladın ipini kendi boğazında düşünmez. Oysa yakın geçmişimizde neler yaşamadık? 1960'tan sonra bir başbakan, iki bakan asıldı; ardından birkaç yıl geçti geçmedi, bir albay, bir binbası darağacına yollandı; yine de idamlar durmadı; 12 Mart'tan sonra çoğaldı; bu kez gençleri sallandırmaya başladık. Ne var ki ülkede diıiiğin sağlandığını kimse söyleyemez; astıkça arkası geliyor. Bugün siyasal suçtan ölüm cezası giyinmiş 500'e yakın hükümlü var; kuyrukta bekleyenlerle birlikte belki de binleri bulacak... Tümünü asarsak "huzur"a kavuşabilecek miyiz? * Kimse bu soruya "evet" diyemez. öyleyse adam asmadan devlet yönetmeyi bir denesek... Böyle bir denemeye yönelmek için önce yanılgılanmızı düzettmek gerekiyor. Bugün yaygınlaştırılan resmi gorüşe bakılırsa, ülkenin 12 Eylül'e sürüklenmesinde 1974 affının payı büyüktür. "Oevlet düşmanlarını sokaklara salrvermişiz"; onlar da fırsat bu fırsat deyip ortalığı birbirine katmışlar. Oysa yapılan bütün incelemeler ve araştırmalar, 12 Eylül sanık ve hükümlüleri arasında 1974 affıyla bağışlanmış olan kişilerin yüzde 1'i aşmadığını gösteriyor. Bu sayının sağlıklı olduğunu söyieyemeyiz; ama, 1974 affıyla özgürlüklerine kavuşmuş ya da cezaları hafifletilmiş olan öğrenci liderlerinin daha sonraki eylemlerde etkili ve etkin olmadıklarını kesinlikle söyleyebiliriz. 12 Eylül 1980'e doğru yükselen şiddet eylemlerinde ve çatışmalarında etkili olanlar, 1974'te bağışlanmış öğrenci liderleri değil; asılmış olanlardır. 1968'de "üniversite reformu" istemleriyle başlayan öğrenci hareketinde önder olan gençler sınıflannda en çalışkan çocuklardı. İnsan bugünden geriye doğru bakarak düşündüğünde diyor ki: Keşke o dönemin hükümeti, bu gençleri hoşgörüyle karşılayıp anlamaya çalışsaydı; üniversitede gerçekleştirilecek bir reform, ülkenin bilim hayatını da sağlığa kavuşturabilirdi. Ne var ki böyle olmadı. Devtet hayatının gerisinde yuvalanmış bir "görunmeyen güç" araya girdi; 30'a yakın öğrenci lideri birbiri ardından öldürüldü; katilleri bulunamadı. Siyaset dünyasının ağaları artık karar vermişlerdi: "İti kurda kırdıracaklar" üniversitelerde solculuğun kökünü kazıyacaklardı. Böylece kanlı eylemlerin gerekçesi resmen körüklenmiş oluyordu. 12 Mart müdahalesiyle sonuç alındı; gençler asıldı; çoğu hapis cezasına çarptınldı. Asılanlar "martirleştiler." Cezaevinde yatanlar ise özeleştiriye geçtiler. O yıllarda arkadaşımız Uğur Mumcu hapishaneye gırerek yaşayan öğrenci liderleriyle konuştu. Anımsanacağı gibi şiddet eylemlerinin yanlış yöntem olduğunu söyleyen eski öğrenci liderieri edilginlikle suçlandılar; yeni yetişen genç kuşak, yaşayanlara değil, darağacında sallandırılan ve martirleşenlere bağlandı. Yaşadığımız günlerde böyle konulara sağduyuyla, serinkanlılıkla, dengeyle yaklaşmak çok güç. Yine de adam asmakla "huzur"a kavuşamayacağımızı artık öğrenmiş olmalıyız. Bir Yanılgıyı Düzeltmek EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL AF DEKLARASYONU SODEP ve HP'nin ortak çağrısı: "Düşünce suçuna af.'7 TÜRK RESMİ TÖHMET ALTINDA Milyonluk tablolar sahte mi? • Büyükşehir projesi HASTAŞ'a mı BATIKENT'e mi benzeyecek? • Tahtakale hâlâ revaçta • Mavi Mavi salgını • İkinci kuşak Almanya'ya dönmek istiyor • Filipinler'de Marcos'un yamyamları Atatürkçü Eğitim ve Bay Dinçerler... "Meydan 0 Kadar Boş Değir başlıklı yazımda, "Şaştığım şu, bir buçuk yıtdîr kırmadığı pot kalmayan, Atatürkçü düşünce ve anlaytşa bu denli ters düşen bir kişinın hâli yerinde kalabilmesi... Dillehnden Atatürk1 sözünü düşürmeyenlerin de bütun bunları kayıtsız kayıtsız seyretmeleri!" demiştim... Neyse, bir süre sonra bir tepki geldij Halkçı Parti Başkanvekili Barış Can ile HP milletvekili Mehmet Uner, TBMM Başkanlığı'na birer önerge vererek bu 'Kitap )fezma Seterberiiği'rim içyuzünü sordular. Barış Can bu arada şunu da söyledi: "Dinçerler'in Milli Eğitimin başında olması büyük bir taUhsizliMr". Evet, altmış yıldır Türk eğtominin başına böylesi gelmedi. Tammlanması güç bir kişilik! Bir dediği bir önceki dediğinı tutmayan; kafası kızınca 'yasalan değiştiririm' diyebiien, sonra sıkıya gelince aşağıdan alan, derken yenıden kabadayılık taslayan, yeniden gerileyen, Eğitimin Esinden bile habersiz bir garip kisi!.. Arna aldanmayahm, bu 'garip'liklerin altında bambaşka niyetler saklıdır. Türk gençliğini Turkislâm Sentazf denilen, gerçekte HareketçiSelâmetçi güçlerin istediği bir yola sokmak hesapian... Açık oynuyor Dinçerier, çok açık! Bir yıl önce Söğüt'te toplanan Osmanlı Sempozyumu'nda 'En büyük dayanağımız budur. Bu senteze sahip çıkmalıyız" diye konuşan bu kişi değil miydi? "TürKİslam Sentezinı haplmizin içinde yoğurmamız ve yayrulanmızı bu esasa göre yetiştkmernız gerekmektedir" dememiş miydi? Bir yıl sonra bu sözterıni gerçekleştirmeye kaJkıştı. Bu ağustos sıcağında, okullann açılmasına bir buçuk ay kala, bin dört yüz müfettiş, uzman ve ögretmeni toplayarak bu gizli amacı gerçekleşı:rmek yolunda değil mi şimdi? ilk kez bütün basın birleşti, Bay Dinçerler'in bu 'Kitap Vazma Seferbertiği'ne karşı çıktı. Tek bir savunanı yok! Başlıklar, yazılar, haberler hep aynı doğruttuda; boyle saçma, böyle yanlış iş olmaz! Ankara'da bin dört yüz insan sınıflara kapanmış 'kitap yazıyor'! O kitaptan bir sayfa kopar, öbüründen falanca yazıyı karala!.. Sanki ellerindeki kitaplarla böylesine oynamaya hakları varmış gibi! Bir de şu var, bu ders kitapları ne zaman yazılmış, basılmış? Pek çoğu 1980 öncesindeki dönemlerde, daha çok Demirel hükümetlerinin Milli Eğitim Bakanlan'nın jşbaşında oldukları günlerde!.. 197879 arası CHP iktidarı yeni bir ders kıtabı yayınlatmadı, belki buna vakit bulamadı. Kolay iş degikjir bir ülke eğitiminin ders kitaplannı bir anda değiştirmek, hele bir kaç ayda, bu işlerin uzmanı olmayan kişilerin eliyle... İlk ve orta okullarda okutulan Türkçe' kitapları 12 Eylül'den sonraki Ulusu Hükümeti döneminde hazırlatılmış, bastırılmıstı. Sayın Hasan Sağlam'ın bakanlığında... İlk kez çağdaş yazarlarımız, şairlerimiz bu kitaplara alınmıştı, Yaşar Kemal'den daha genç edebiyatçılara dek... Peki şimdi ne istiyor Bay Dinçerier? Neden bunca kitabı yenıden yazdırmaya kalkışıyor? Velilere yeni yeni gider kapıları açmak, kafaları karıştırmak mı amaç? Değil, Atatürk Cumhuriyeti'nin altmış yıldır okutulan tarih, coğrafya kitaplannı bir anda "millilestirmek" çabasının kaynağı nedir? Hem nasıı bir anlam taşryor 'milli tarih', 'milli coğrafya' deyimleri? Eğitim ve öğretimi ulusal bir içeriğe kavuşturan Atatürk değil miydi? Aitmış yıldır kuşaklar 'gayri milli' bir eğitımden mi geçti? Sonunda Halkçı Parti milletvekiileri de gerçeği gördüler. Neyse ki gördüler! 'Sol' muhalefet, tek bir sosyal demokrat partinin oluşturma çabalarıyle üstün bir güç kazanıyor. Yüzde otuzu aşan bir seçmene dayanan sol muhalefet Dinçerler'in ve Atatürk karşıtı bir tutum içindeki bütün kişilerin karşısına çıkarak etkinliğini kanıtlamak zorundadır. Bunca sessizlik, uyuşukluk yeter! Atatürkçü eğitim ve öğretimin kuralları, ilkeleri bellidir. Bay Dinçerler'in TürkTslam' Sentezi doğrultusundaki davranışları, çalışmalan genç kuşakları gerilik batağına sürüklemek amacını taşıyor. Bay Dinçerler'in perşembe günkü basın toplantısındaki sözleri kimseyi aldatamaz Türkislam' Sentezınden yana olan bir kişi 'Atatürk llkeleri'ni nasıl ağzına alabiliyor? Bu denii içtensizlik gorülmüş sey değildir? VEFAT Çok sevgili, can arkadaşımız, değerli ozan ABDÜLKADİR BULUPu bir trafik kazasında yitirdik. Acımız sonsuzdur. GELİŞİM YAYINLARI ÇALIŞANLARI NURAN SARISOY ile arkadaşımız ŞENOL KONUKÇU Evlendiler. Mutluluklar dileriz. 10.9.1985 SİNOP CUMHURİYET ÇALIŞANLARI DOĞUM Kızımız EYLEM'in kardeşi ETKİN'in doğumunu sevenlerimize müjdeleriz. BUYUKYAZARLARIN ÖZGÜN YAZl TARZIARI VARDIR HÜSNtYEADNAN GÜNDÜZ tSTANBUL İSTANBUL CROSS' SINCE Itiiyiiiııı GAZETESİ vablıeceğlnlz gazete İSTANBUL BAYRAM CAZETESI • Bayram gunlerl yurdumuzun her verlnde oku 1846 Tükenmez, Kurşun, Seleclip ve dolmakalcm size değişik seçenekler sağlar. Özgün yazı taıvınızı Cross'un zcngin veşitleri ile keijfedin. llân vererek yüksek tlrajından yararlanablleceğinte yegâne gazete, ofset baskıiı ISTANBUL BAYRAM CAZETESldlr. Adrci: Cozelecıler Cemıvelı CaJZaloğlıtISTA NBUL Te'l: 522 12 22X22 54 08526 80 46 dlr. Tel: 1403891 Ankdra Imtuı. Anq«l Tur /mir Irtibdl M TS Tur 1478174 I8*> 61 1 8 % 26 22 12 41 22hS2<» ALANYAIHLARAURGÜPGOREME Tarih Deniz Güneş EğlenceDoğa ENGLISH SPEAKING NANNY REQUIRED For a sevenyear old boy. Experience education essential and mother'shelp preferred. Excellent accommodalion facilities available if required. Salary will be commensurate with qualifîcaıions. Please call 1437295 or 1453156 during working hours or 3597381 in the evening for appoıntmenı. ELEMAN Bir yayın organının piyasa araştırmasında çalıştırılacak elemanlar aranmaktadır Askerligini yapmış olanlar tercih edilecektir. Goruşme için başvurma adresi: Türkocağı Cad. No. 39/41 CAĞALOĞLU BAYRAM DA (24Ağustos1 Eylül) 9gün8gece 1611074161822Bll,122«l |. KİRALIK DAİRE Tel: Saat 2123 arası 577 35 50
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle