Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER, gibi öğrenmeye başladilar ama ana ve babaları gibi bu dersi artık okumuyorlar. AXTARMACILIK Yüzyılımızın son çeyreğinde bilim ve teknolojideki hızlı gelişim her düzeydeki eğitim ve öğretim okullarının konular iziencesini değiştirmeyi gerekli kılmıştır. Öğretim yöntemleri yenileştirilmiştir. Okul kitapları yeni verilere göre yazılmıştır. İşte böyle bir kitaptan ilkokul 4. sınıfta okuyan kızımı matematik çalıştırırken bir soru beni düşünmeye zoriadı. Soru şuydu: 1, 2, 3, 4 rakamlannı her yaiaşta bir kez kuUanarak yazılabilecek bütün sayılan bulunuz ve bu sayıları küçük () işareti ile sıralayınız. (Matematik, tlkokul 4, Hüseyin Başaran, Osman Kjrbaş, S.Ahmet Kılıç, Tifduruk Matbaacıhk Sanayi A.Ş. Istanbul 1980, sayfa 21, soru: 13) Bu kitap Milli Eğitim Bakanbğı Eğitim Ve öğretim Kurulu karanyla 11 Temmuz 1980 günü ilkokullar için ders kitabı olarak kabul edilmiştir. O zaman durumu bir yazı ile kamuoyuna duyurmaya "durum"um engeldi. Şimdi de oğlumu matematik çalıştırırken yine bu soru ile karşılaştım. Kitaba baktım, 1981 yılında kızımın okuduğu kitabın aynı. Yani yazarlar aynı, sayfa aynı, soru numarası aynı.. Yalnız bu son kitap 1984 yüında Milli Eğitim Basımevi'nde İstanbul'da basılmış. Beşinci baskı olan bu kitaba, bu kez, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim ve Öğretim Kurulu 6.7.1984 gün ve 82 sayılı kararla ders kitabı olarak uygunluk vermiştir. Şimdi, önce kitabın yazarlanna soralım: Sizler bu soruyu ilkokul 4. sınıfla okuyan öğrencilerin çözebileceğini düşünerek mi kitaba koydunuz? Karşılığınız "Evet"se matematiği anlamadınız demektir, "Hayır"sa bu soruyu nereden aktardınız? Şimdi de, Bakanlığın en önemli uzmanlık kurulundakilere bir soru sorahm: Sizler böyle bir soruyu içeren kitabı ilkokul kitabı olur diye nasıl kabul ettiniz? İlkokul eğitim boyutuna sığmadığı için eğitim dışı olan bu durumun nedeni kitaplar yazılırken, özellikle, yabancı kitaplardan aktarma yapılması ve Eğitimöğretim Kurulunun doğal işlevini yapmayışıdır. Çünkü 1980'de olur diyenler yanıldı dersek, 1984'te olur diyenlere ne demeli? NEDEN EĞtTtM DIŞI Matematikte konular en kolayından, kolayına, zoruna ve en zoruna doğnı öğretilmeldir. Burada çocuğa, önce 1 rakamı ile kaç sayı yazabileceği sorulduktan sonra " 1 ve 2 rakamlannın yerleri değiştirilerek kaç sayı yazılabileceği" sorulmalıdır. En son olarak ilkokul 4. sınıf öğrencilerine 1, 2 ve 3 rakamları için bu soru sorulabilir (Sorunun yarutı 6 sayıdır: 123,213,312,231, 321, 132)1,2, 3,4 rakamlan için sorunun yanıtı 24 tarıe sayıdır. Jlkokul öğrencisi bu sayıları tümüyle bulamaz. Ya aynı kitabın gerek 1980 ve gerekse 1984 baskılarının 31. sayfasında yer alan 15. soruya ne demeli. 5, 6, 7, 8, 9 rakamlannı her yazışta bir kez kullanarak yazılabilecek bütün sayıları bulunuz ve bunları büyük () işareti ile sıralayınız. Sorunun tam çözümü için, içinde 120 tane 5, 6, 7, 8 ve 9 olan sayı bulacaksınız ve sonra bunları büyükten küçüğe doğru yazacaksınız. Bu mu olacak matematik? O halde " . . . yazılabilecek bütün sayılan" bulmayı istemek körpe beyinleri yormaktan ileri gidemez. Ancak "yazılabilecek sayılardan bazılarının bulunmasını" istemek ise matematik eğitimine ters düşer. Çünkü matematik, kesin yanıt ister. Burada H. POINCARE'nin şu sözünü anımsayalım: "Bir matematikçi sanmaz, ama bilir, inandırmaya çalışmaz çünkü kanıtlar, güveninizi istemez, belki dikkat etmenizi ister." Yukarıda eğitim dışı bulduğum ve kitap yazarlannm da bulacağına kesinlikle inandığım iki sorunun çözümii için matematikte yerdeğiştirme (permütasyon) kavramını öğrenmeye gerek vardır. SONVÇ Liselerde matematik öğretmenliği yaptığım sıralarda, en çok yakındığım, öğrenciyi matematikten soğutan durumlardı. Şimdi ise bir öğrenci babası olarak bu durumu yalnız ben değil, tüm öğrenci babaları ve anaları da yaşamaktadır. Gerçekte öğrencilerin matematik sorunlarmı çözerken, çekmekte olduklan ve çekebileceklerini oranladığımız güçlükleri göz önüne alarak davranmalıyız. Önemli olan, matematik sorunlarım çözmedeki temel düşünüşü, temel çözüm yöntemlerini Öğretmektir. Böylece öğrencilerin matematik derslerini daha kolay ve yogun bir ilgiyle öğrenmeleri sağlanmış olacaktır. Öğrencilerin matematik öğretimine başlarken ve bu öğretimi sürdürürken bu derse karşı bir yılgınlık duymalannı yaratan tüm çelişkileri izlence ve kitaplardan ayıklamalıyız. Matematiğin öğretim konulan ve sorunları öğrencinin düzeyine uygun bir içerikle belirlenmelidir. Öğretim yöntemleri yenileştirilmelidir. Bakanlık yetkilileri bugünlerde kitapları ayıklamaya başlamışken bunlan da dikkate almalıdır. 8 TEMMUZ 1985 Matematikte Aktarmacılık öğrencilerin matematik sorunlarım çözerken, çekmekte olduklan ve çekebileceklerini oranladığımız güçlükleri göz önüne alarak davranmalıyız. Önemli olan matematik sorunlarım çözmedeki temel düşünüşü, temel çözüm yöntemlerini öğretmektir. Böylece öğrencilerin matematik derslerini daha kolay ve yoğun bir ilgiyle öğrenmeleri sağlanmış olacaktır. CUMHURtYET ten OKURLARA. OKAY GONENSİN Yanhş Yol RAHMİ KUMAŞ Matematik öğretmeni ve Hukukçu Kitaplar yeniden yazdırken bu konuya eğilmek gereğini yduydum. • ' Bir ülkenin çağaşlaşmasında • eğitim ve öğretimin, eğitim ve 'öğretimde de matematiğin belir"leyici bir etkisi olduğu "aritmetik" bir gerçektir. Ünlü AJman matematikçisi GAUSS "bu gerçeği, "Matematik bilimlefin kraliçesi, aritmetik de mateıbatiğin kraliçesidir" özdeyişiyle vurgulamıştır. Bilindiği gibi, yalın bir yaklaşımla, aritmetik, fnatematiğin sayılardan sözaçan koludur. Matematik ise aritmetik, cebir, geometri gibi bilimlerin ortak adıdır. NEVVTON'a göre, "Cebir, genel nitelik taşı"yan bir aritmetiktir." Doğamn Ve ya$amın matematikle kendifiğinden ve sürekli içiçe olduğupu EFLATUN " T a n n sürekli geometri kullanır" sözleriyle anlatmıştır. ÇELİŞEN MATEMATİK •" Tüm bilimler gibi, belki de onlardan daha hızlı bir biçimde, matematik bilimi de gelişmekteifir. Evrende bilimlerin evriminin $bnu olmadığı gibi, matematik 'biliminin de bir gelişim sürekliİiği içinde olduğu bir gerçektir. "Bilim ve teknikte hızlı degiştneler olurken, yapma uydular uzayda dolaşırken, elbette matetnatik yerinde duramazdı. Gerçekte matematik, bilim ve tekniğin hızla deği$ip geü$mesine yardım etti. Radyo, televizyon, uçak, füze gibi araçlarm yapımında matematiğin işlevi büyüktur. Uzay çağının matematiği geleneksel matematik olamazdı. Yalnız ölçüsel özellik taşıyan kavramlarla günümüzün matematiği yetinemezdi. Bilim ve tekniğin gelişimi matematikte, yeni kavTamlan geliştirmeyi gerekli kdmıştı. Soyut matematik dizgelere (sistemlere) uygulama alanı bulunmu$tur. Matematikte çok önemli değişme ve gelişmeler olması, matematiğin ögretim konularında ve yönteminde değişikliğj gerçekkştirmişti. Çeşitli ülkelerde elde edilen sonuçlarla, matematik yeni bir aniayışa buründürülmüştiir. Matematiğin dili değiştirilerek yeni bir matematik oluşturulmuştur. Bu yeni matematik " m o d e r n " denilen matematiktir. Ingiliz matematikçisi GEORGE BOOL işaretli mantıgın, Alman matematikçisi GEORGE CANTOR da küme kavramından yola çıkarak çağda$ matematiğin temelini atmıştır." (Rahmi Kumaş, Yağmalar Ülkesi, 1976 Istanbul, sayfa: 206207) DEĞİŞEN İZLENCELER Ülkemizde, bilim ve teknikte oluşan değişiklikler, üniversitelerde YÖK düzeninden önce kolaylıkla yasama geçiriliyordu. Nitekim matematikte onaya çıkan çağcıl bulgular matematik lisansı eğitimi yapılan fakültelerde öğrencilere iletiliyordu. Hiç kuşkusuz bugün bu kolaylık yoktur. öğretim üyeleri ders izlencelerini yeni dunıma göre değil, YÖK düzencesine uydurmak zorundadırlar. Oysa bu gelişmeler orta ve ilköğretime de kolaylıkla yansıtıiamadı. Çünkü bu kurumlarda konular iziencesini (mflfredat programını) Milü Eğitim Bakanlığı yapmaktadır. Aynca ilk ve ortaöğretimde bilirnde evrensellik kazanan, bir baska anlatımla yerlesmiş kurallar okutulmaktadır. Bizde, orta öğıetimde, çağcıl fen bilimleri eğitim ve öğretimine ilk kez Ankara Fen Lisesi'nde baslandı. Buradan alınan sonuçlarla deneme liseleri açıldı ve sonunda tüm orta öğretim kurumları fen bilimleri dalında çağcıl eğitim düzenine sokuJdu. Böylece matematikteki yeni ve önemli gelişmeler üniversite düzeyinden, orta öğretim düzeyine yansıtılınca, ilkögretim de bu gelişmeden payını almış oldu. llkokullarda matematik izlencesi çağcıl matematik veriierine göre saptandı. Şimdi ilkokul çocuklan da "modern matematik'Me öğrenim görüyorlar. Bu demektir ki, ilkokul öğrencileri matematiği ağabeyleri, ablalan H EVET/HAYIR AKBAL s' OKURLARDAN Bu yurış başka yanş Istmbul'da herkes VeUefendi Hipodromu'nu bilir. Ne ümitlerle gidilir, nasıl dönüiür. VeüefendVde bir yıh askın bir suretUr, bir başka heyecan süriiyor. Merter'den girişte basıruzı Hipodromun sağına çevirirsenit, yeni yapumıs, 11 bloktan oluşan 264 dairelik bir mahaüe görürsünüz, Dıstan bakınca gayet sakin görünen bu mahalle, aslında için için kaynamaktadır. 16 Ağustos 1984 günü içinde oturanlarca işgal edilen bu dairtlerde herkes baska bir heyecan yaşamaktadır. İşgal ederüer yuvamıt diye bildikleri daireleri kaptırmama heyecanını duymaktadır. Açıkgöz bir müteahhit ftsmet Erdem) tarafmdan 264 daire 1000H askın kişiye satıbnıştır. Jbplu konut kooperatiflerinin bir çığ gibi büyüdüğü, çoğaldığı zamammızda bu olay tüm kötü düşünen kooperatifçilere örnektir! Teşkilatlandvma Genel Müdürlüğü nün denetlediği bu kooperatiflerde, her şey olup bittiye getirildikten sonra, teşkilatın haberi olmaktadır. Söz konusu bloklarda istifa edenlerin dışında, bir bilirkişice tespit edilen 781 kişi vardır. Bunlar 264 daireye sahip çıkmaktadır. tşgalciler, her şeye bitmiş gözü ile bakmaya basladıkları bir sırada. dısardan uğraşanlar, çahsanlar her kapıya başvurarak önce müteahhidi tutuklattuar, sonra kooperatif yöneticisi suç ortaklanna gıyabi tevkif karan çıkarttılar. Bir ayı askın süredir gıyabi tevkif kararlan obnasma rağmen, mahaüeye en yakm semt karakotunca nedense hiç yakalanan olmadı. Yakalanmayan bu kişiler, isi daha da azıtarak, yoldan geçmekte olan mağdur kişilere saldınp, dövmeye başladilar. Karşı tarafın her türlü baskısına rağmen dışardakilerin çabalan ise sürdürülüyor. 19751984 yıüan arası değerlerle piyasadan 1.5 milyara yakm para toplayıp, diledikleri gibi kuüananlar bugün elini kolunu sallayarak dolaşıyorlar. Vurgun peşinde olanlar kaçıyor, hak sahipleri kovahyor. Bu kovalamaca VeUefendi'de, ama bu yanş başka yanş. MAĞDURLAR ADINA ALÎBOLU Yazann Elinden Gelen... Ne söylenebilirse onu dile getirmelisiniz, diyor genç adam. Jtenn yüz yüze gelinecek, tarih denen bir yargıç var, zamanı gelince soracak, bu gerçekleri niye dile getirmediniz diye... Bir mektup. Birçok mektup. Acılar içindeki gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler... Böyle yazıyorlar işte. Daha çok, daha etkileyici, daha acı yazılar bekliyorlar bizden! Oğullar var, babalannı yitirmiş, ya da babalarını umutla bekleyen; ya da yitirdikleri yakınlannı korkunç bir hüzünle anan, soruşturan; nedenleri, niçinleri çözürnlemeye çalışan... Eşler var, kuşkular içinde çırpınan. Mahkumlar var, aylardır, yıllardır af bekleyen... Bir oğul da bana uzun bir mektupla seslenmiş. Bir yakınını yitirmiş. En yakınını... Kimse gerçekleri araştırmıyor, herkes susuyor, diyor. Bari yazarlar konuşsun, onların gazeteleri, köşe•1ert, kamuoyiarına ulaşmak olanaklan var, diyor. " Zamanı mı? Hiç değil! Ama, bu beklenen zaman ne zaman gelir? Kör acıdır onları böyle konuşturan, mektuplar yazdıran. Yalnız kaldığını duymanın tepkileridir. Ben de olsam öyle yapardım, diyedüşündüm bu tür mektuplan okurken... Bizleri bir çeşit karşı' çıkışa çağırıyorlar, ama bu nasıl olur; nasıl yaptlır düşünmeden... Once şunu belirtmeli, yazarlık başkaldırma işi, yolu değildir. Yazarlık, belirli bir yönde bilinçlendirmeyi sürdürmek, yaygınlaştırmaktır. Her bireyi kendi başına düşünür bir kişi yapabilmektir. Insanlan duyarlı kılmak, kafalannda aydıntıklar yaratmak... Zaman zaman hızlı, zaman zaman daha yayaş, ama hep olumlu yönde, aynı içtenlik ve dürüsilükle... Yanlışlıklar, yanılgılar birbirini izler. Yanyolda kınlıp düşenler, canlannı yitirenler olur. Geride kalanlar acılarını yüreklerir>e gömerter; bir gün gerçeklerin en gizlisinin bile ortaya çıkacağına inanarak, haklryla haksızın ayırt edileceğini bilerek beklerler. Yapacak başka şey yoktur bu süreçte... Etkileme gücüne sahip, büyük bir gazetede, özellikle 'Cumhuriyet'te yazıları yayımlanan bir yazar olmak, Türkiye'de her şeyden sorumlu tutulmaktır'. Kimi konulan yüz kez yinelesek de biri çıkar karşımıza 'niye o konuyu hiç yazmryorsunuz?' der! Başınız türlü dertlere girmiştir, yine de 'tarih önünde sorumlusunuz' diye çıkışanlar olur. Bizlere yazarlar, ama devletin üst yerlerindekilere niye yazmazlar ki! Yazanlar da vardır elbet, ama azdır. Bir türlü çekingenliği yenemezler, korkulan, kuşkuları... Oysa yetkililere, sorumlulara binlerce, on binlerce mektup gönderılse, boş bir emek olmazdı bu çaba... Ama yalnız yazarlara yazılır, 'aman bunları duyurun, bu size düşen görevdir, tarihsel sorumluluğunuzdur'... Kimi de, bu mektuplan şoyle bitirir, 'adımı saklayın, sonra başım derde girer, işimden gucümden olurum'... Savunulmasını istediğimiz bir şeyin, bir konunun, bir sorunun savunmasını önce kendimiz yapmalıyız. O konuyu madem ki en iyi biz biliyoruz, o konunun deşilmesi madem ki bizim yararımızadır, öyieyse ne yapıp edip savunmasını da üstleneceğiz. Ama toplumumuzda silahşör aramak garip bir alışkanlıktır. Bizim adımıza savaşım verecek başka biri olacaktır ille de! B J tür 'göreve çağırma' mektuplan; hele imzasız, hele 'aman benim adımı sakın yazma' diyenleri bir yana ayırıyorum. Sen yaz, biz arkandayız diyenleri çok gördüm, bir süre onlara inandım, sonra tek başıma kalakaldım. . Babasını, kardeşinı, eşini, oğlunu, kızını yitirmiş okuriann bizden beklediği çok daha başka... Onların acılanna saygım büyük. Yazdıkları mektuplar gerçekleri belirtiyor, hem de en korkunç gerçekleri biliyorum. Ama bir yazann elinden ne gelir? Bu tür acıları elden geldiğince belırtmekten başka... Bakın, Meclis var, muhalefet grupları var, Meclis dışında güçlü partiler var, etkili liderler var, Çankaya var, Anayasa Mahkernesi, Yargıtay, Danıştay var.. Babasını, oğlunu, kızını, kardeşini, eşini yrtiren, ya da onla. rın yıllardır kendi açısından haksız yere acılar çektiğini düşünen yurttaşlar, hele bana o acı mektubu yazan genç okur Ve onun gibiler iyi bilsinler, gerçekler günü gelir bir bir aydınlı5a çıkar. O genç de yazıyor ya: "Güneş hiçbir zaman balçıkla srvanmaz." Bu ne aymazlık Vaüdebağ, öğretmenlere hizmet veren bir hastanedir. Uıun yıllar bu amaçla işletilmiş olan Secati Pavyon da bu hastaneye bağudır. Ne ki, bu pavyon, 56 yüdır harap bir şeküde hizmetten uzak, bomboş durmaktadır. 10.6.1985'te göz için hastaneye gitmiştim. Gördüm ki, potiklinik koridoruna 1. kat tuvalet bağlantısmdan pis su damayor. 2S.6.1985'te diş için gittiğimde, pis su daha da çoğalmış olarak damlamayı siirdürüyordu. Bu kez bir önlem ahnmış: Su, yere yayümasın diye altına kova konulmuş! Necati Pavyon 'un hizmetten uzak tutuünasmdan, hastanenin bakımstzhğmdan kimler sorumludur? Doktorlar hastalan için çaba harcarlarken, yönetidler nelerle uğrasıyorlar? Bu savsaklamantn, bu kokuşmuşluğun bir bileni, sorumhısu yok mudur? MEHMETKUT EMEKLİ ÖĞRETMEN. KARTAL ükümet yetkHilerinin basına bakışlannın yanlışlığığmın giderek çok ciddi boyutlara ulaştığının örnekleri artık her gün görülmeye başlandı. Tamamen ceza amacı taşıdığında "muhalifimuvafığı", herkesin birleşt/ği kâğıt zammının sonuçta ülkeye, gelişmeye, herkese zarar verdiğini yöneticiler katında hiç kimsenin görememesinin talihsizliği bir yana basına Hişkin olarak her sarfedilen söz bir kez daha, toplumumuz adına umutlanmızı kırar oldu. İşte Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin'in dün Bursa'da yaptığı "basın" sohbeti: "Bazen gazeteci arkadaşlar gelir, sohbet ederiz. Fakat gazetelerin sayfalarını açarız, haberler hep noksandır Haberi bir türlü kaynağından alıp yazmazlar. Haber yazmak kolay. Mühim olan nokta, bunun doğru olması. Bazen bir haber ajansı bir şey söylüyor ve gazetelerde bir şey yayımlanıyor. Yanlış olan bu haber tekzip edilmedi diye, sanki doğruymuş, bir yetkili tarafmdan açıklanmış, ilan edilmiş gibi kabul ediliyor ve aynı yanlış tekrar ediliyor. Benim Maliye Bakanı olarak 2.5 saatlik basın toplantısında anlattığım şeyler, olduğu gibi yazılabilmefidir, yazmalıydınız. Yazılmadığı için, işte bu bana biraz garip geliyor. Basının görevi dogrusuyla, yanlışıyla olayı olduğu gibi kamuoyuna yansıtmak degil mi?.. Türkiye'nin Maliye Bakanı olarak 2.5 saat süren bir basın toplantısı yaptım. Yanlış anlaşılmaları önlemek için her şeyi etraflıca anlattım. Ve arada söylediklerime ne yazık ki, yalnızca iki gazetede kısa olarak yer verilebildi. Buna çok üzüldüm." İşte Maliye Bakanın/n söyledikleri, aynen Anadolu Ajansı bülteninde böyle yer alıyor. Şimdi bu sözleri, içtenlikle ve kişisel bir yakınma diye de ele alabiliriz. Elbetteki her Türk yurttaşı dilediği konuda dilediği gibi düşünmek ve "düşüncelerini kanunlar dairesinde" başkalartna aktarmakta özgürdür. Ancak Sayın Alptemoçin sade bir vatandaş değil, Türkîye Cumhuriyeti'nin Maliye ve Gümrük Bakanıdır ve bu sorumluluğu dolayısıyla, bastnı hem iyi bilmek hem de sağlıklı kararlar almakla yükümlüdür. Ancak Sayın Bakanın mütevazı üslubunun ardında yatan özlem çok açık seçiktir: "Sadece bizden alınan haberleri yayımlayan, bizim her söylediğimizi uzun uzun aktaran bir basın olsaydı ne güzel olurdu." Sayın Bakanın her cümlesinin yanlışlığı bir yana, ciddi ve ülkemizin geleceği adına asıl korkutucu olan arkadaki bu mantıktır. Evet, Türk basınının bugünkü genel görünümü içinde yer alan birçok uygulama bugün gazetecilik mesleği adına da, e hafif deyimiyle utanç vehcidk Ama Türk basını bu noktaya bir günde gelmedi, toplum olarak içinden geçtiğimiz çalkantılı dönem her kurumda olduğu gibi basında da çok kötü izler, miraslar sakatlıklar bıraktı, bu sakatlıklann onanmı elbette daha zaman alacaktır. Ama sapla samanı kanştırmaya devam eden, her başarısızlığın sorumluluğunu basında arayan ve her gece "kraliçenin sadık basını" düşleriyle uykuya dalan yöneticilerimiz oldukça, basınımızın tam sağlığına kavuşması epeyce güç olacaktır. HAFTAİIK H A K R DtRGtsl İSTANBUL'DA Görevlendirilmek uzere, • İyi İngilizce bilen • Yüksek öğrenimini tamamlamış • Askerliğıni yapmış (erkek adaylar için) BİLGİ İŞLEM PAZARLAMA MÜMESSİLİ Yukandaki nitelıklere ek olarak, • Bankakambiyo, ithalat deneyimi olan SOLDfl ANAHTAR KİMDE?. •• Demokratlk Soldakl son gelişmeler Diriesmeyi mi. catısmayı mı getirecek ? ATDIN G i m N CURKAW İDARİ İŞLER MEMURU ANKARA'DA Görevlendirilmek üzere, • İyi İngilizce bilen, • Yüksek öğrenimini tamamlamış • Askerliğini yapmış (erkek adaylar için) BİLGİ İŞLEM PAZARLAMA MÜMESSİLİ ve BİLGİ İŞLEM SİSTEM UZMANI • İngilizce bilen • Askerliğini yapmış • Elektronik ve mekanik bilgisi olan SUMMER WITH M0NIKA TAn: lagma; KMSM4N Harrtet Aaderesoı LareEkterg 1952 Isveç Yapımı 97 dakıka Merkez ve tam bayilerde • Gürkan'lı HP gücünü kanıtlamak istiyor. "bölme" • GÜRKAN: DSP'nin kuruluşunu hareketi olarak görmüyoruz. BİLGİ İŞLEM BAKIM ONARIM TEKNİK UZMANI olarak yetiştirilmek üzere elemanlar aranmaktadır. Hangi iş için olduğunu belirten yazılı başvurulann en geç 15 Temmuz 1985 Pazartesi akşamına kadar aşağıdaki adreslere yapılması rica olunur. (Bilgi İşlem Bakım Onarım Teknik Uzmanı adaylarının şahsen başvurması gerekmektedir). MODA SİNEMASI 3370128 Elvis Presley Naftası Aşk ve Kumar PaztÇaryC««af>»z: 1211.45 S P C 15.3021 • Şimdi sıra MDPde • ÜLKÜ SÖYLEMEZOĞLU: Kazamrsam "tek adam" havasına girmeyeceğim. • Refah Partisi'nin güç gosterisi • TEKDAL: Bütün düşünce kısıtlamalarımn kaldırılmasını istiyoruz. • BÜLENT ECEVİT: Türkiye'de demokratikleşmenin engelleri ve gerekleri. • SPORORHAN AYHAN: İki spor kanunu taslağınındüşündürdükleri • CİNSEL HAYAT/GÜNTER S: Aldatmak alışkanlık haline gelebilir. Mavi Hawai Geceleri IBM TÜRK ÜMİTED ŞİRKETİ Inomj Cad 96 1 Ayaspasa. Istanbul Tel 1430070 Cınnarı Cad.3 Kavaklıdere. Ankara Trt 278145 PjrtCarsCiHnaPaz: 15.3921 SalıPersC.tesi: 12.0018.45 TEKEL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 tspirto ve tspinolu lçkiler Müessesesi Müdürlüğü'nün ihtiyacı olan 100.000 adet plastik üzüm taşıma kasası işi iç piyasadan mevcut şartnamasine göre açık eksiltme yöntemi ile satın ahnacaktır. 2 Geçici Teminat: 5.100.000. TL'dir. 3 Ihalesi 2.8.1985 cuma günü saat 10.30'da Tekel Işletmeleri Genel Müdürlüğü Merkez binası 1. lhale Komisyonu'nda yapılacakür. 4 Bu işe ait şartnameler Tekel Işletraeleri Genel Müdürlüğü, Malzeme Grubu Müdürlüğü'nden 1.000. TL'si karşüığında temin edilebilir. 5 Ihaleye iştirak etmek isteyen finnalar yetki belgesi alabilmek için şartnamesinde isıenilen belgeleri 30.7.1985 tarihi akşamına kadar lspirto ve Ispirtolu lçkiler Müessesesi Müdürlüğü, Kalite Kontrol Müdürlüğü'ne vereceklerdir. 6 Istekliler en az üç ay süreli geçici teminat mektuplarını ve sartnamesinde ıstenilen diğer belgeleri ihale saatinde arulan kornisyona vermis olacaklardır. 7 Tekel 2886 sayılı kanun kapsamında olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakıa kısmen yapmakta veya dilediğine yapmakta serbesttir. S Postada doğacak gecikmeler ile telgraf ve teieksle yapılacak başvurular geçersizdir. llanen duyurulur. Basın: 20154 LİSE MEZUNLARI! ÇAUŞIN : ÜNİVERSİTE KAPILARINDA BİR YIL BOŞ BEKLEMEYİN. Zaman kaybetmeden BİLGİSAYAR ÖĞRENİN. TURİZM SUNAR HI.K ( l ' M \ KKSİVI1ARKKEI 10 (iün 9 GOMÖ/.t'l OtoİHJs Tarıı /'an.Nİvun CEŞME ALTINYUNUS 85000Y.P ALANYA ALAADDİN 4:100i), ALANYA ' İNCEKUM MOTKI. 8 0 000 11.111)74 Uİ1M22H ur T.C. Parhmenterler Ansiklopedisi'nin 4. fasikuiu bu sayıda İLAN tSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINDAN 19*4/990 Davacı Şekerbank TAŞ vekili Av. Tiraje Balkar tarafmdan davalılar Hur^it Çakmakçı, Mehmet Bir aJeyhıne açilan itirazın ıplali ve alacak davasında: Davalı Mehmet Bir Nusretefendi Sok. No: 68/14 Kadıköy İSTANBUL adresine gönderilen tebligatların bila teblig mahkeraemize iade edılmesi ve yeni adresinin tespitinin de raümkün olmaması uzerine dava dilekçesi adı geçene ilanen teblig edilmiş ve tayın edilmiş bulunan 24.6.1985 gtinlü duruşmada da davalının hazır bulunmaması nedeniyle aynı şekilde gıyap karannın da ilanen tebliğjoe ve duruşmanın 25.11.1985 saat 11 .OO'e bırakılmasına karar verilmiftir. Karar dairesinde muhatabın yukanda yazılı dunışma gününde bizzat mahkemede haar bulunr..ası veya kendisini kanunı bir vekil ile temsil ettirmesi, aksi takdirde yargjlamaya gıyabında devam olunarak sonuçlaodırılacağı ve hüküm verilecefi gıyap karannın tebliği yerine kaım olmak üzere İLAN olunur. 27.6.1985 Basın: 8819 İÜİÜÜ : 6eyiM . Mr.rıal Pa$3 Cad.. 14 B*yo#u $utm< : IsMUa C U . Vonca Han 87/7 KadtkSy Şub«»l : Anıyol. Ku*Mı CMOm. &3 ~el 527 55 25 527 49 03 522 2ı 06 Tel 149 7993 14981 06 144 K> 11 T« 338 08 42 3361160 DAKTİLO veya MUHASEBE KURLARINDA IŞINIZ HAZIR Eylüle kadar ESKİ FİYATLAR+YAZ İNDİRİMİ fırsatını kaçırmayın