19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 HAZİRAN 1985 HABERLER CUMHURİYET/7 SJyasi iftarlarda polis tartışması tFTAR SONRASI GRUPTA POLtS KONUŞMALARI Yıldırım Akbnlut: Kapınm önünde iki asker bekliyor. Askerin ne işi var sokakta. Bu kanun bu nedenle çıkmalıdır ki, asker kışlasına dönsün. Necat Eldem: Polisin yetkilerini kullanmasında savcılığın onayını alması karışıklığa yol açar. Bu yetki mülki amirlere verilmeli. Turgut ö z a l : Bizim polise verdiğimiz yetkiler, sıkıyönetimde askerin elindeki yetkilerin 10'da biri bile değildir. Sıkıyönetimin kaldırılması durumunda ortaya çıkacak otorite boşluğunu doldurmak lazımdır. Polise güvenmemiz lazımdır. Bizim polisimiz iyidir. Nabi Sabuncu: Savcıların hepsi solcudur. Bu yetkiyi savcılara değil, mülki amirlere verelim. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Turgut Özal, "Polise güvenmeliyiz. Bizim polisimiz iyidir" deyince, polisin yetkilerini arttıran tasarıya karşı çıkan ANAP Grubu ikna oldu. ANAP Grubu'nun önceki akşam iftardan sonra yaptığı toplantısmda polisin yetkilerini artıran tasarı ele alındı. Tasan ile ilgili ilk sözü tçişleri Bakanı Yıldırun Akbulut aldı. Akbulut, polisin yetkilerinin arttınlmasından endişe duymanın yersiz olduğunu anlatarak, "İki asker elinde silahla sokakta dolaşıyor, askerin sokakta ne işi var? Bu kanun bu nedenle çıkmalıdır ki, asker luşjasuıa döoebilsin" dedi. Akbulut, polisin vatandaşla üişkilerinde eğitimin büyük önemi olduğunu vurgulayarak, polisin eğitimsiz olduğu gerekçesiyle yetkilerinin arttırümasına karşı çıkıldığını belirtti. Tasarının anayasaya uygun olduğunu vurgulayan bakan, şöyle konuştu: "Polis cahildir, eğitimsizdir diyebilirsiniz, ama 17 polis okulumuz ve bir akademimiz var. Polisin eğitimine önem veriyoruz. Bu tasan ile yetki verilen polis, elbette ki, eğitimsiz ve cahil olmayacaktır. Bu yetkileri her polisin kendi başına istediği gibi kullanması da söz konusu değildir. Aksi halde sizin dediğiniz gibi demokrasi tehlikeye düşer. Polis bu yetkiyi mülki amirinin izniyle kullanmalıdır. Çiinkii polis, mülki amire bağlıdır, savcdığa değil." Adalet Bakanı Necat Eldem de tasanrun komisyonda değiştirüdiğini belirterek, polisin mahalli zabıta görevi yaptığını, bu nedenle mülki amire bağlı görev yapması gerektiğini savundu. Başsavcüann adalet mekanizması içinde düşünülmesi gerektiğini anlatan bakan, polisin yetkilerinin kullanmasında savcılığın onayının aranmasının karışıklığa yol açacağını savundu. Bakanın mülki amirin izniyle polise yetki verilmesi yolunda tasarıda değişikliğe gidilmesini savunması üzerine baza ANAP milletvekillerinin, "kendisi eski vali oldugu için böyle istiyor" diye laf attıklan duyuldu. tçişleri Komisyonu Başkanı Necati Tunçsiper de tasanda iki önemli değişiklik yapıldığını anlattı. Gözaltı süresinin 48 saatten 24 saate indirildi DUYDIK/GORDIK YALÇI1% PEMISEH Ozal: Polisimiz iyidir ğini, polisin telefon dinleme ve mektuplan açma ve ev arama gibi yetkileri kullanmasının savcılık izniyle mümkün olabileceğini söyledi. BtZtM POLİSİMtZ tYÎDlR Kursüye gelen Başbakan Turgut özal, polise güven duymak gerektiğini vurgulayarak 12 Eylül döneminde polisin seve seve kanını akıttığını, şehit vererek yeraltı örgutlerinin ortaya çıkarılmasında büyük rol oynadığını söyledi. Zor koşullarda görev yapan polise gerekli yetkilerin verilmesi gerektiğini söyleyen Başbakan, "Bizim polisimiz iyidir" dedi. Özal, polisin jandarmadan daha fazla eğitimli olduğunu belirterek, polisin yetkilerini artıran tasarının Anayasaya uygunluğunu savundu ve tasan ile çok fazla değişiklik getirilmediğini söyledi. Ozal, şöyle konuştu: "12 Eylül sonrası otorite askerin elinde>di. Sıkıyönetimin çok büyük yetkileri vardı. Bizim polise verdiğimiz yetkiler bunun 10'da biri bile değildir. Sıkıyönetimin kaldırılması durumunda ortaya çıkacak otorite boşluğunu doldurmak lazımdır. Bunun için bu kanuna ihtiyaç vardır. Polisin eğitimi ve ekonomik durumunun duzeltilmesi konusunda hükumetimiz çalışmaktadır. Polisin eğitiminin ortaokuldan başlatılması yolunda önemli adınüar atdmıştır. Ayrıca polisin re'sen hürriyeti tahdit yetkisi yoktur. Bazı münferit olaylar olmuştur. Ama bu münferit olaylara göre polisi değerlendirmeyelim." Başbakanın konuşmasından sonra ANAP milletvekilleri oturduklan sıralardan kalkarak Içişleri Bakam Akbulut ile komisyon üyelerine çeşitli sorular yönelttiler. ANAP Samsun Milletvekili Berati Erdoğan polisin "cahil ve eğitimsiz olduğunu" vurgulayarak, "Biz bütün gücümüzle polisi eğitelim desek bile ancak 78 yılda sonuç alabiliriz," dedi. Erdoğan, dokunulmazlığı olan milletvekillerinin bile polisle çekişmeye girdiğini ve haklarını koruyamadıklannı anlattı. SAVCILAR SOLCUDUR Aydın Milletvekili Nabi Sabuncu ise, "Savcdann hepsi solcudur. Bu yetkiyi savcılara değil, mülki amire verelim" dedi. Başbakan Özal ise Sabuncu'nun sözleri üzerine, "Sevgili arkadaşım böyle konulara girmeyelim," yanıtını verince, Sabuncu yeniden söz istedi. Özal. Sabuncu'ya söz verilmesine karşı çıkınca Nabi Sabuncu, çantasmı toplayarak grup toplantısından avrıldı. ^^Vv^v.^w V \^\ Doğu'ya doğru... GENEL Yayın Müdürümüz, İsmail Gülgeç ile beni odasına çağırdığı ve "Hadi bakalım, bavulları toplamaya başlayın" dediği zaman, ne yalan söylemeli, aklımıza hemen Florida, Miami ve Havai kıyıları gelmedi.Bu saydıklarım daha sonra Genel Yayın Müdürümüzün "Siz otura otura sıkılmışsınızdır. Bu sefer epey uzaklara gidiyorsunuz" şeklındeki sözleri üzerine aklımıza geldi.. Hızlı gazeteci pozunda önce ben atıldım: "Uzak olsun farketmez.. Eğlenceye gitmıyoruzya.. işe gidiyoruz. Biraz sıkıntı çekeceğiz tabii.." "öyle.." dedi Genel Müdürümüz.. Fakat cümlesıni tamamlamasına fırsat vermeden Gülgeç lafı aldı: "Ne tarafa gidiyoruz, sen onu söyle.." "Doğuya." dedi Genel Yayın Müdürümüz... O an gözlerımin önünde bir dünya atlası belırdiğini anımsıyorum. Miami ve Havai'ye doğudan gidılebilir mi diye* düşündüğümü de.. Evet oluyor.. Şükürler olsun ki Christof Colomb'dan beri bunun yolu bulunmuş durumda.. Fakat genellikle "doğu" denince buralar akla gelmez.. ismaıl'le bakışıyoruz. Onun da aklından aynı şeyler geçiyor olmalı. Besbellı ki, bizi Uzakdoğu'ya yollamak istiyor.. Japonya, Hongkong, Bangkong gibi yerlere herhalde.. Tadımız biraz kaçmakla birlikte üstünde durmadık.. Çünkü iş işti.. Nasıl oisa eğlenceye gitmiyorduk. Benim ikinci cümlem: "Nereden başlıyoruz" oldu. Genel Yayın Müdürümüz kı ANAP'IN 1FTARI Poüs, artık sigarayı pakeuyle mi isteyecek? FARUK BİLDİRİCİ ANKARA Başbakan Turgut Özal, milletvekiilerine verdiği iftar yemeğitde HP Genel Başkanı Necdet Calp le sohbete dalınca ANAP grup toplantısını unuttu. ANAP'lı milletvekilleri ayağa kalkarak polis vazife ve selahiyetlerinin tartışılacağı grup toplantısma gitme vakti geldiğini işaret ettiler. Başbakan Turgut özal önceki akşam 200 kadar milletvekiline Devlet Konukevi'nde iftaryemeği verdi. Geri kalan mUletvekillerine de II haziranda ikinci bir yemek verilecek. Yemeğe ilk geienlerin arasında TBMM Başkanı Neemetttn Karaduman ve bazı bakanlar da vardı. özal'ın gelişi telsizden anons edilince konukevinin girişine kırmızı halı serildi. Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy, girerken bir gazetecinin jetön aradığını göriince, "Ne o, jeton mu anyorsunuz? Yoksa zam mı var?" diye espri yaptı. Zam sözünu duyan gazeteciier de "gerçekten zam var mı" diye sorunca Aiasoy, gülümsemekle yetindi. Olgunlaşma Enstitüsü'nün 40. kuruluşyıldöntimü nedeniyie düzenlenen iftar yemeğine de kattlan Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler özal'ın davetine geç geldi. Dinçerler, garsonlar tabağına çok az çorba koyunca, "benim ikinci iftanm olduğunu nereden anladılar ki?" dedi. Dinçerler'in gelişi ile birlikte HP Genel Başkan Yardımcıları Günseli Özkaya, Özer Gürbüz ve ANAP'lı milletvekilleri Temur Çınar, Süha Tanık 'ın oturduğu masada sohbetfutbol konusuna kaydı. Dinçerler, liglerde bir kereye özgü düşme olmamasını öneren ve ANAP'lı bazı milletvekillerince hazırlanan tasan ile futbola politika kanştırmak istendiğini belirterek bunu benimsemediğini söyledi. Futbolun gelişmesinin ölçüsünii de Dinçerler, "Cumhurbaşkanını maçlara getirecek kaUteye gebneliyiz" sözlerıyle açıkladı. Dinçerler, Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy'un Zonguldakspor'a "Duşerseniz benden yardtm bekUmeyin. Bir tokat da benden yersmiz" dediğini aktardı. Dinçerler, Atasoy'un bu tavnnı övdü. Tartışma konusu polis vazife ve selahiyetleri yasa tasansına kayınca, şu konuşmalar oldu: GÜNSELİ ÖZKA YA Fğitimi yetersiz polise bu kadar yetki verilirse polis bu yetkiyi taşıyamaz. Yoksa hiçbirimiz polise karşt değiliz. TtMUR ÇINAR O zaman polise bu yetkileri vermek için yıllarca bekleriz. Bence mesele insanda. tnsanlartmız neden jandarmaya daha iyi davranıyor? Bakın bir jandarma yolda durdurunca "ağabey bir sigara versene" diyor. Biz de "gariptir" diye veriyoruzÖZKA YA Işte şimdi polis birpakeı sigara isteyecek. Calp: Polis \asası'nın geçmemesi için tüm gücümüzle direneceğiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HP Genel Başkanı Necdet Calp, dün düzenlediği basın toplantısında polisin vazife ve selahiyetleri yasa tasarısımn Meclis'ten geçmemesi için "Tüm demokratik direnme haklannı kullanacaklanm" söyledi. Calp, tasannın teme! hak ve özgürlüklere ağır bir saldırı niteliği taşıdığını belirterek, "Bu tasan Türkiye'yi hukuk devleti olmaktan çıkanp. polis devleti haline getirmeyi öngörmektedir" dedi. HP Genel Başkanı, yasanın bu şekliyle çıkması halinde Cumhurbaşkanına başvuracaklarını, onaylandığı takdirde Anayasa Mahkemesi'ne gideceklerini açıkladı. Tasannın adli soruşturma yetkisinin savcılardan alınıp polis memuruna verildiğini ifade eden Calp, "Adli tarihimizde görulmemiş bir karakol adaleti konulacaktır. Enflasyonu aşağı çekmekte başan gösteremeyen iktidar, temel hak ve özgürlükleri aşağı çekerek, bu başarısızlıklarını gozlerden saklayacağını sanıyor. Hiçbir baskı ebediyen başanlı olmaya yetmemiştir. Bu sefer de yetmeyecektir" dedi. Jandarma mı polis mi? ÇINAR Polise yetki vermek gerek. Eski dönemde bir milletvekilini bir trafik polisi durdurmuş, milletvekili arabadan çıkıp, "oğtum get buraya" demiş, sonra Türkiye haritasını çıkarmış, "yer beğen" demiş. VEHBİ DÎNÇERLER Şimdi de politikacı dünya haritasmı çıkartp "yer beğen" diyecek. Efendim bence polis bir araçtır. Silah verilirken yabancı silah ısteniyor. Silah tüfek de olsa mitralyöz de olsa önemli olan hangi yönde kullanacağtnızdır. Havalandırmamn çalışmaması nedeniyie salon giderek daha sıcak hale geldi. Bunun üzerine Dinçerler Süha Tanık'a, "Ceketemizi çıkarsak ayıp mı olur"dedi. Tanık da, "hayır obnaz"deyince Dinçerler, "öyleyse hadi çıkar da görelim" dedi. Yanaklan kızaran Tanık ceketini çıkarmadı. Polis vazife ve selahiyetleri yasa tasarısımn görüşüleceği ANAP grup toplantısının başlama saati 21.30 olmasına karşın Necdet Calp 'le sohbete dalan Turgut özal'ın kalkmadığını gören milletvekilleri yerlerinde kıpırdanmaya başladılar. Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk yanındakilere "Başbakan kalkmadan obnaz. Ama unuttu galiba" diye konuştu. Sonunda ANAP'lı mılletvekıleri ve bakanların ayağakalkarak gerçekleştirdiklen "baskı" etkisini gösterdi ve özal da masadakilerle vedalaşarak kalktı. Polis nıenıuru beylik tabancasıyla soygun yaptı KONYA (THA) Konya' nın Karaman caddesindeki bir işyerine silah tehdidiyle giren polis memuru, kasada bulunan 150 bin lirayı dükkân sahibinden alarak kaçtı. Sanık daha sonra yakalandı. THA muhabirinin edindiği bilgiye göre, dun akşam iftar saatinde Karaman caddesindeki Suleyman Arzdar'a ait ticarethaneye gelen silahlı polis memuru Şerafettin Karaduman, dukkân sahibini lehdit ederek kasada bulunan 150 bin lirayı aldı. Alarma geçen Konya Emniyet Müdürlüğü Asayiş ekipleri, Karamau Emniyet Amirliğinde görevli soyguncu polis memurunu 50 dakikalık bir takipten sonra otogarda yakalaJı. Yetkililer poıis memurunun üzerinde soyganda kullandığı beylik tabancası ve silah tehdidiyle ele geçirdiği 150 bin lirayla vakalandığını belirttiler. Açıklama:"İlaç var, bilet yok 21.5.1985 tarihli gazetemizin "DuydukGördük" köşesinde çıkan "İlaç yok, bilet verelim" başlıklı haberde, adı geçen eczacı Melek Gürevin bir açıklama gönderdi. Açıklama şöyle: "Eczanemde hayati önem taşıyan bazı ilaçları bulundur saca, "Van'dan.." dedi ve durdu.. Biz de durduk.: "Van'dan... Van'dan.." Zihnimi kurcalıycrum. Çıkaramıyorum. İsmail'e baktım. O da bu ülkenin neresi olduğunu anlayamamış gibi.. Herhalde çok az bilinen bir yer olmalı.. Aslında Genel Yayın Müdürümüz haklı.. Japonya, Hongkong, Bangkong gibi ülkelerin yazıla yazıla cılkı çıktı.. Daha yeni, Başbakan'la birlikte bir sürü gazeteci bu ülkeleri dolaşmadı mı? Bizim daha az bilinen bir yerden başlamamız en akla yakın olanı.Ben bunları düşünürken, sözü yine İsmail aldı: "Nerede bu Van'dan.." Genel Yayın Müdürümüz kolunu odanın camından Kadıköy yönüne uzatarak: "İşte, dedi Van Gölü'nün kıyısında..." İsmail Gülgeç kıpkırmızı oldu.. Onun sonradan söylediğıne göre, ben daha değışik bir tepki göstererek sararmışım.. Uzatmayalım.. İsmail Gülgeç'te, hemen o saat başlayan "otobüse binememe hastahğı, bende dağ tepe gibi yerlere çıkamama şeklinde beliren "yükseklik korkusu" arazları görev aşkımızın ağır basması ile giderildi. Siz bu yazıyı okurken, biz TransOrient Turizm Şirketi'ne ait bir otobüsle Fransız turistler arasında, Fransızca konuşan rehberın açıklamalarını dinleyerek Doğu Anadolu yollarına koyulmuş olacağız. Dönüşte, Doğunun turist gözüyle görünümünü yazıp çizecegiz.. Not: Doğu yolculuğu nedeniyie "DuydukGördük sütununa 15 gün ara verilecektır. 9 mazken, tiyatro biletı bulundurduğumu yazdığınız ben eczacı MELEK GÜREVİN, aıanılan ilaçların eczanemde bulunduğunu, buna karşıhk tiyatro bileti bulunmadığını beyan eder, ailevi bir yakınlık nedeni ile eczane camına tiyatro panosu astığımı belirtirim. Melek Gürevin." Para içinde yüzmek ve parasızlıktan boğulmak GEÇENLERDE Yaşar Kemal ile Zülfü Livaneli, Gülhane Parkı'ndadolaşıyoriardı. Kendilerini tanıyan bir grup öğrenci tarafından yolları kesildi. Bir süre kitaplar, plaklar üzerinde konuşulduktan sonra öğrenciler, Livaneli'ye, plak ve kasetlerinin pahalılığından söz ettiler. Bir öğrenci, bestecinin son kasetine sekiz yüz lira ödediğini söyleyerek yakınınca, Livaneli, genç öğrenciye şu soruyu sordu: "Bu sekiz yüz liranın kaç lirası benim cebime girjyor, sanıyorsunuz?" öğrenci biraz düşündükten sonra soruyu, "Herhalde 300 lirası falan.." diye yanıtladı. Ardından Livaneli'nin verdiği rakama şaştı kaldı. Çünkü Livaneli'nin eline geçen para, öğrencinin tahmin ettiğinin otuzda biri, kasetin fiyatının ise 80'de biriydi. Kısacası 10 liraydı... Livaneli, aynı şekilde 1500 liraya satılan bir plaktan 100 lira kazanabiliyor, 1000 liralık konser biletinin, ancak yüzde onunu cebine koyabiliyordu. Bu yüzden "para içinde yüzdüğü" şeklındeki söylentilerin gerçekle uzaktan yakından ilgisi yoktu.. Zaten ünlü besteci, uzun zamandır çevresine bunu anlatmaya çalışıyordu. Belki para kazanma olanakları vardı, ama bu olanakları kullanmadığı için para içinde yüzmüyordu. Belki hafifçe parasızlıktan "boğuluyordu.." Livaneli'ye göre, müzik alanında para kazanmanın iki yolu vardı: 1 Reklam müziği yapmak. 2 Gazinolara çıkmak.. Fakat ünlü müzikçi, kendi görüşleri doğrultusunda bu iki para kazanma yöntemine de hayır demek zorundaydı. Örneğin izmır Fuan'ndaSO günlük bir program için önerilen 30 milyon lirayı birkaç gün önce hiç düşünmeden geri çevirmişti. ANKARA'nın tasına bak Mehmet Barlas diyor ki... GAZETECİ Mehmet Barlas, gazetesinden esirgedığı, Türk devletinin çağdaş yapısına ilişkin çarpıcı görüşlerini Türk Henkel'in müessese dergisinde "konuk yazar" olarak anlattı. Barlas, "Devlet Bile Hızlanırken" başlıklı yorumunda, özel sektöre örnek gösterdiği devleti överken ılginç göstergelere başvurdu. Barlas'ı dağıtımı sınırlı bu dergiden okumak fırsatını bulamayanlar için bazı aktarmalar yapıyoruz: Hazine bonolarına talebi arttırmak için çekici ve yoğun televizyon kampanyalan başlatılmıştır. Kaçakçılık suçu oluşturan bazı araçları, mesela video ve renkli televizyonu, bir cezalı bondrol harcı ödeyerek yasallaştırmak mümkün kılınmıştır. KİT'lere özel sektörden parlak yöneticiler transfer edilmekte, asıl meslekleri reklamcılık olan özel sektör fonksiyonerleri "danışman" kadrosu ile devlete ahnmaktadır. Sermayeyi büyüten, yeniliklerle daha verimli hale getiren sadece ve sadece insanlardır. Yöneticılere, yetki ve sorumlulukla birlikte maddi ödüller de verildıği takdirde bir işletmenin patronundan çok o işletmeye sahıp çıkan yönetici kadrolar oluşur. Hukuk Fakültesi'nde hukuksuzluk ANKARA Üniversıtesi Hukuk Fakültesi'nde başarısızlık nedeniyie kayıtları silinme durumuna düşen öğrenciler "hukuka aykırı" uygulamalardan yakın lyor. Öğrenciler Dekan Yardımcn sı Doçent Zeki Hafızoğullan ile yaptıkları görüşmede fınal sınavına girıp gıremeyecekleri sorusuna şu yanttı aldılar: Kaydı silinecek 1289 öğrenci var. Bunların durumu pazartesi günü belli olur. Pazartesi sabahı okula gelirsiniz. İmtihana girip giremeyeceğinizi öğrenirsiniz. Girebileceksiniz sat 9.00'da da imtihana girersiniz. Öğrenciler kendilerine daha önce sorduklarında da final SH navına girebileceklerinin söylendiğini savunuyorlar. Öğrenciler, girip giremeyecekleri belli olmayan bir sınava nasıl hazırlanabilirler acaba? MDPTVtV İFTARI Sunalp: Telefonları dinleyip de ne olacak? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MDP'nin önceki akşam Genel Başkan Turgut Sunalp tarafmdan mUletvekillerine verilen iftar yemeği neşeligeçtı Duğün çorbası, tereyağt, beyazpeynır, zeytin, salata, kuzu dolması, güllaç ve meyveden olusan yemekte bol bol sohbet edildi. Genel Başkan Turgut Sunalp, gazetecilerin polis vazife ve selahiyetleri ile ilguı yasa tasartsı hakkında görüşlerini istemesi üzerine, "Telefon dinleyip de ne yapacaksımz? GizU sakh isieri yapanktr telefonla mı konusurlar" dedi Sunalp, bu sorunun yetkiden çok "eğitim sorunu " olduğuna değindi ve bir anısını şöyle anîattu "Ben Rusya'da ataşemüiterken btrakm telefonları her odayı dintiyorUırdı. Biz de radyoyu sonuna kadar açarak konusuyor veya duş ve mushtklan açarak su sesinin yanında gerekeni yapıyorduk, Ohnazsa bahçede tur aayorduk. Yani demek istediğim, telefonu dinlemekle bir sorun halledilmez, Bunun yanlış olduğu kanısmdayım." Sunalp, daha sonra partisinin bu yasa tasansıyla ilgih gerekli çalışma yaptığını anlattı. tftar boyunca genel başkanın sağ yanında tstanbul Milletvekili tmren Aykut, sol yanında ise eski başbakanlardan Van Milletvekili Ferit Meien oturdu. Melen, başbakan ın yapacağı Çin gezisine gideceğini de belirterek, "Çin gezisine ben gideceğim, kurada ben çıktım. Sovyetler Birliğini, Kore'yi görmüştüm. Şimdi Çint de goreceğinu Çinle aramızda ne gibi ticari ve ekonomik isler olabittr orada göreceğİ7" diye konuştu. Bu arada siyasi partiler yasasının bürokrasiyi arttırdığından şikâyet edildi. Ferit Melen de TahirŞengüne dönerek, "Siz eskiDantşma Meclisı üyeasiniz, siyaseti bümeden siyasi partiler kanunu çıkartıyorsunuz. Şimdi ne oldu? Bir sürii lüzumsuz ve gereksiz bürokrasi hepimizin canını yakıyor" dedi Şengün de Melen'i doğruladı. İftar üstüne içilen kahvelerin ardından MDP'liler dağıldı. AlbanoR.Pover çifti IstanbuVda Napoli tstanbul Napoli turistik seferini yaparken dün akşam saat 21 sıralannda İstanbul limanma gelen Eugino C. adli İtalyan transatlantiğinin bin yolcusuyla birlikte ünlü sanatçılar Albano ve Romina Pover çifti de geldi. Istanbul'u çok sevdiklerini belirten ikili, daha sonra gittikleri Garden 74 adli gece klübünde, yaptıları açıklamada "yakında tüm Batı Avrupa'yı içeren bir turneye çıkacaklannı" bildirdiler. Beraberindeki bin turistle biriikte İstanbul Boğazı 'nda bir tur atan Eugino C. adli transatlantik bu akşam İstanbul'dan ayrılacak. (Fotoğraf: YALÇIN ÇAKIR) Özal'dan Papandreu'ya mesafeli kutlama mesajı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Turgut Özal, Yunan seçimlerini kazanması nedeniyie PASOK lideri Andreas Papandreu'yu dün kısa bir mesajla kutladı. Başbakan Özal'ın mesajında Papandreu'yu yeniden başbakanlığa gelmesi nedeniyie kutladığı ve iyi dileklerini ilettiği bildirildi. Sağlanan bilgilere göre. mesajında "Yeniden başbakanlığa atanmanızdan dolayı tebrik eder, en iyi dileklerimi iletirim" diyen Özal, TürkYunan ilişkilerine donuk herhangi bir beklenti ifade etmedi. Özal'ın mesajının bu haliyle "klasik" bir kutlama mesajı çerçevesiyle sınırlı kaldığı bıiduıidı. Özal, mesajını Papandreu'nun seçimleri kazanmasından dört gün sonra gönderdi. Özal'a yakın kaynaklar, Başbakanın masajını Papandreu'nun hükümeti resmen kurmasından sonraya ertelediğine de işaret ettiler. •• ANKARA (ANKA) Çimento fıyatlanna ortalama yüzde 15 oranında zam yapıldı. Bu sabahtan geçerli olmak tizere belirlenen yeni fiyatlara göre portland çimentonun ambalajlı ton fıyatı 18.600 liraya, dökme ton fıyatı 17.300 liraya yükseltilir Çimento da zamlandı MDP kongresi Sunalp ken, katkılı portland çimentonun ambalajlı ton fiyatı 18.400 lira, dökme ton fiyatı 17.100 lira olarak belirlendi. Bunun yanısıra, yüksek fırın portland çımentosunun ambalajlı ton fıyatı 18.100 liraya, dökme ton fiyatı 16.800 liraya çıkartıldı. Portland çimentosu klinkerinin dökme ton fiyatı ise 15 bin olarak saptandı. Yeni fiyatlara Katma Değer Vergisi ayrıca eklenecek. Çiır.ontonun illere gore satış fiyatı valiliklerce belirlenecek. Özetle hükümetin ve devletin sürekli yeniliğe ve dünyaya açıldığı bir dönemde iş dünyasının sahip ve yöneticileri de silkinmelidır Mehmet Barlas, yeni devlet tipini çizdiği ve azıcık da olsa, Özal iktidarına kur yaptığı yorumunun son paragrafında iş dünyasını şöyle uyarıyor. "Gelışmelere ayak uyduramayan geçen yüzyıl burjuvazisinin sanayi devrimi ertesinde proleterleştiğı unutulmamalıdır." İMZA GÜNÜ HALÛK ŞAHİN Bugün 15.0019.00'da Akademi Kitahevi'nde ANKARA, (a.a.) Milliyetçi Demokrasi Partisi Büyük Kongresi 1314 temmuz tarihlerinde Ankara'da Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu'nda yapılacak. Genel Merkezde oluşturulan Kongre Komitesi hazırhklarına başladı. MDP Genel Merkez yoneticıleri, kongreye katılacak delegelerin Genel Başkanlığa Turgut Sunalp'i yeniden seçecekleri görüşünde birleşiyorlar. tek aday ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Başbakan Turgut Özal ile dun "haftalık olağan gorüşmesini" yaptı. EvrenÖzal göruşmesi Cumhurbaşkanlığı Köşku'nde saat 10.00'da başladı \e yaklaşık 50 dakika sürdu. Özal, Köşkten ayrılırken kapıda durmayarak gazetecilere selam vererek geçti. EvrenOzal gorüştu TRT'nin telefonları "KÜLLİYEN YALAN" diye başladı sözlerine bir TRT'cı, Ülkü Kuranel'in röportajda söylediği telefon meselesı öyle değil. Bu TRT'cinin anlattığına gore, TRT Haber Dairesı Başkanı Ülkü Kuranel'ın bir magazin dergisine verdiği röportajda bütün muhabirlerin telefon konuşmalarını otomatikten yaptıkları ve işlenn hızlandığı yolundakı sözleri gerçeği yansıtmıyordu. Eskıden bütün telefonların otomatiğe açık olduğunu anlatan TRT'ci şöyle devam edivordu: •bonraiarı Ûlku Kuranel yurt dışında yapığı masraftarı unutmuş olacak ki masraf olmasın diye, PTT'ye bir yazı yazdı ve bütün telefonların otomatiğini kapattırdı. Şimdi direkt telefon yalnızca kendisinin ve yardımcılarının odasında var ve yalnızca bu kişiler direkt telefon konuşması yapabiliyorlar." POLONYA Madenler ve Enerji Bakanı Czeslavv Piotrowski, Başbakan Turgut Özal ı ziyaret etti. Ziyaret öncesinde yapılan konuşmaları gazeteciier de izlediler. Konuşmaların bitmesınden sonra gazeteciier dışarı çıkarken de not tutmaya devam ediyorlardı. Özal, konuk bakana dönerek, şöyle dedi: Bizde bastn çok iyi çalışır ve her şeye meraklıdır. Bak kapıda bile yazmaya devam ediyorlar. Böylece Özal, Tür:« basınını ilk kez övmüş oldu. Özal ilk kez basını övdü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle