22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER na katkı getirir miyiz? AET, bundan kuşku duyar. Hatta, bu konuda, kendisine "ayak bağı" olacağımızdan kaygı duyar. Bizim, Avrupa'nın bütünleşmesine, Avrupa dışı büyük ekonomilerin, Avrupa'yı uydulaştırma sulannı sızdırma yeri olarak geüşmemizden ürker. Onun için de bizi "dışlar." Biz, bu korkuürkme ve kaygıları, gene, AET ile tartışarak; bu tartışmada vanlacak konsensüsleri uygulayarak giderebiliriz. Bunun için de, gene bütün kuram ve kurumlan ile işletilen geleneksel Avrupa demokrasisi ile bütünleşmemiz gerekir. AVRUPA KONSEYt AÇISINDAN... Avrupa'nın kendisi ile bir bütünleşme ruhu vardır. Bu ruhtan gelen bir geleneksel ve klasik demokrasileşme tohumu ile, kendini oluşturmuştur bir ileri özgürlük dünyası olarak.. Fakat, aynı zamanda, adı geçen o klasik ve geleneksel tohum, geleceklerin "özgürlük, sosyallik" sentezini de vermeye başlamıştır. Şimdi de, bizim, bir özgürleşme, demokrasileşme sükinmesi yaparak, kendisi ile, gerçekten bütünleşme içine girmemizi beklemektedir. Fakat, bir yandan da, bizim gerçekten, anakarasal (kıtasal) yani çağdaş bir "özgürleşme, demokrasileşme"ye ictenlikle hevesimiz olup olmadığı konusunda, ikirciliklere düşmekten kendini alamamaktadır. Çünkü, böyle bir özgürleşme, demokrasileşme devinimlerine olan yeteneklerimizi bir türlü, kanalları içine oturtmadığımızı görmektedir. Avrupa, bundan yakınır. Hatta, acı duyar. Konseydeki olumlu destekleyicilerimiz cırpınmaktan, kırılıp dökülmektedir. Öyle ya, kendi Batılılığı içindeki Avrupa'dan geriye, ne kaldı ki, bir de, bizden yoksun kalsın? Doğuya ve Balkanlar'a uzanan kanatlan ile, bu Avnıpa, zaten küçülmüştü. Ege'ye uzanan yönünde de, demokrasileşen Avrupalılaşmaya uyumsuzluk gösterenler olmasından, konseyin Avnıpa'sı, ancak acı duyar. Yunan otoritaryanizminden ürkmüştü. Onar yıllık döngülü "olağanüstü dönemlerli" bir Türkiye'den de, neşe almaz. Bizim, Batı'da aranan o özgürleşme, sosyalleşme sentezi içinde kalacak olan Batılı demokrasileşme ile uyumlaşmamızı bir yandan ipotekli ekonomilerle, öte yandan, polisiye önlemlerle sağlamaya kalkışlanmızdan kuşku duyar. "Duyarsa, Türkiye'den, pekâlâ kopabilir"i, ne onlar, ne biz söyleye'uiliriz. Avrupa'mn, süperler karşısındaki cıkarı. kişilik kazanması, Türkiye ile, birbirlerini karşüıkh özümsemelerine de bağlıdır. Bizim, Bau'ya karşın Batüaşma, yani çağdaşlaşma gereksinmemiz, tarihimizin zorunlu buyruğudur (emperatifidir). Bu da, bir yandan, tek yaniı tutsakçı nitelikli paracı önlemleri asan, ama ciddi ve kapsamlı özverilere dayalı olan, oldukça da sert ekonomi politikalan ile AET'ciliği özümsemeye bağlıdır. Aynca, Antik Çağlar'dan gelen "özgürlük, hukuksalhk (hukuk devleti)" ilkelerini benimsemeye bağhdır. Sonra, XVIII'lerde oluşan "ulusal egemenlik kurumlaşmalan"na ulaşmaya bağlıdır. Ve en sonunda, ulusal egemenliğı. türlü siyasal dinamikler arasındaki "konsensüs"ler içinde belirlemede gören bir demokrasileşmeye yönelmeye bağhdır. "DEMOKRASt B A G L A M I " 16 HAZİRAN 1985 re, yani "otorite"ye dayalı, böyle bir otoritenin velayet ve vesayetini örgütleyen sınırlar içindeki bir demokrasi ile yetinin" diyenler de var. "Sosyoekonomik ve politik gereksinmelerinizin öğretisi de, liberalizm olmahdır" demektedir bunlar. "Otorite"ye, geçmiş açısmdan bakış, bizi ancak Orta Asya'ya götürür. Velayetçilik, vesayetçüik, gözetimcilik; gelişen ulusal egemenlik akımı karşısında, tarihin rafına kaldınlmıştır. Genel özgürlük, eşitlik, güvence ilkelerini; siyasal örgütlenme serbestliğini, siyasal dinamiklerin siyasaya katılmalarını ve başta belırttiğimiz iki eğilimi, konsensüslere ulaşürma yollarını içermeyen bir güdük liberalizm, ancak, monogopol tekelinden başka bir şeye yaramamıştır. Türkiye, insanı, aileyi, mesleği, sosyal katmanlan, ruhlan, zihinleri, düşünleri, şiddet ötesindeki tavırlan ile serbest kılan bir "demokrasi gerçeğinin liberalizmi"ni arar. Bu, başta belirttiğimiz iki akımı da, konsensüse götürme ortamıdır. Bu aynı zamanda, Türkiye'yi, IMFAETAvrupa Konseyi, müttefiklerimizle eşitlik diyaloğuna, verimli konsensüslere de ulaştıracak bir bağlamdır. Türkiye'yi bu bağlam içine yükseltemezsek, yeni partileri, Meclis dışındakilerin, Meclis içine girme zorlamalarını Meclis içindekilerin, kimi direnmelerini; dışardakilerin, anayasada, yasalarda, yönetim zdhniyetlerinde ileri sürdükleri istemlerini kavrayamayız, yani demokrasi gerçeğini, onun tek çıkar yol olduğunu anlayamayız. Peki, ne olacak? Bu durumdan korkulmaz mı? Yok canım, tarihsel kökeni olan gelişmeler hiç durmuş mudur ki?.. Avrupa ile Bütünleşme Avrupa'nın kendisiyle bir bütünleşme ruhu vardır. Bu ruhtan gelen bir geleneksel ve klasik demokrasileşme tohumu ile kendisini oluşturmuştur. Şimdi de bizim bir özgürleşmedemokrasileşme sükinmesi yaparak kendisiyle bütünleşme içine girmemizi istiyor. PENCERE Ayıp? ANAP'lı Atilla Sin, anlaşılan dilini tutamıyor; Meclis'te HP'Iİlere küfretmiş: " Ananızı avradınızı sinkaf ederim." HP'den Cüneyt Canver'le Barış Can bu sözlere gerekli yanıtı vermek istemişlerse de araya giren milletvekillerince durdurulmuşlar. Oturum Başkanı, Atilla Sin'den özür dilemesini istemiş; ANAP'lı özür dilemiş. Meclis'te son günler çatışmalı geçiyor. Milletvekilleri birbirlerine saldırıyoriar, bağırıp çağırıyorlar, itişip kakışıyorlar. Bu görünüm kimilerini aldatıyor. Kendilenni bir şey sanan molla kafalılar ağır aksak konuşuyortar: Efendim, parlamentonun saygınlığına gölge düşürülüyor. • ANAP yönetimi ülkeyi nasıl görmek istiyor? Kaçakçıları gözeten, istanbul'un tepelerini Arap şeyhlerine satan, ülke topraklarını serbest bölgeye dönüştürüp yabancı kumpanyalara acan, devleti şirket gibi yöneten, yakın holdinglere devlet olanaklarını saçan, yargılamadaki davalan etkilemek için sanıkları yargıçlardan önce suçlu ilan eden, polis devleti tasansını parlamentoya getiren ANAP'a karşı Meclis ne yapacaktı? Polis tasarısı tepki ve direnme görmeden parlamentodan geçseydi Meclis saygınlaşacak mıydı? ANAP yönetimi, elindeki ibrikle, üzerine ölü toprağı serpilmiş demokrasiyi sulamak istiyor... iken birdenbire ölü, üstündeki toprakları sağa sola savurarak ayağa kalkınca, ne yapacagını şaşırdı. Başbakan Turgut özal, son olayian tartışarak Meclis'te Halkçıları eleştırmiş; ciddiyete davet etmiş, ama düşünmeliyiz ki ülkeyi polis devletine dönüştürecek bir tasarıyı, tepki göstermeden, ses çıkarmadan, kuzu kuzu onaylayan bir parlamentoyu kimse ciddiye alamazdı. • Halkçı Parti'nin Aydın Güven Gürkan öncülüğünde yürüttüğü parlamento içi muhalefet ve engelleme, yapılması gerekli bir işti. Bu yüzden Meclis'te kavgalar oluyormuş, kimi milletvekilleri ağzını bozuyormuş, kimileri birbirıne giriyormuş... Bütün bunlann sorumu, ülkeyi polis devletine dönüştürecek tasanyı Meclis'e getirip "çoğunluk bendedir" mantığıyla her şeyi yapmak hakkını kendinde gören ANAP yonetimine düşer. "Olağanüstü koşullaf'da. seçimleri kazanan ANAP'ın, elde kalan son hukuk ve demokrasi kırıntılannı da silip süpürmek için seferberliğe geçmesi nedendir? Gazetelerin yazdıklanna bakılırsa ANAP üst yönetimi bir söylenti yayıyormuş: Asker böyle istiyor!' Haydi canım sen de... überal ekonomi kılıfına sarılmış yolsuzluklar seferberliği toplumu gün geçtikçe daha beter adaletsizlikler içine iterken "asker böyle istiyor" diye polis devleti kurmaya yönelenler, ülkeyi aba altından sopa göstererek yönetmek ıstiyorlar; kapalı kapılar ardında fıskos ederek korku üretmeye çabalıyorlar ve ayıp ediyorlar. • Meclis yaşamı kimi günlerde sertleşir, kimi günlerde yumuşar; arada sırada kavga veya gürültü de olur. Bunlar önemli şeyler değildir, dünyanın her yanında parlamento yaşamının cilveleridir. Önemli olan bir parlamentonun kuruluşu, yapısı, içeriği, işlevi ve yaptığı işlerdir. ANAP'lı Atilla Sin'in "ananızı avradınızı sinkaf ederim" küfrü tutanaklara geçmiş. Bu, onun ayıbıdır. Polis tasarısı parlamentodan geçerse bu hepimizın ayıbı olacaktır; çünkü Türk halkına demokratık rejımi layık görmeyen her yasa, hepimizin ayıbı sayılmalıdır. Prof. BAHRI SAVCI Çok kaba bir sınıflama ile şunu söylemek, yanlış olmaz: Sağ ve sol şiddet yanlılannın dışındaki bütün dünyada, şu iki eğilim belirginleşmiştir: a) Bireyin gücünü, kendi sorumluluğu altındaki kendi girişimciliğıni ve bu yol ile, kendi yazgjsını kendisinin belirlemesini tcmel alan görüş. b) Toplumda, korkudan (yoksulluktan, her tür tutsaklıktan, sağlıksızlıktan) eğitimsizlikten kurtulmuşluğun kökten sağlanması için, insanı, ailesi, toplum katı ve meslegiyle birlikte konıyan ve devinime olanakü kılan görüş... lşte, şimdilerde bu iki eğilim, birbirini kıracak bir diyalektik içinde olmaktan çok, birbirlerini bütünleyecek bir "konsensüs" ((uyuşma birleşik nzası) arama dönemine girmiştir. Ağırlık, şu ya da bu görüşte olabilir. Ama temel, bu ikiliğin bir konsensüse ulaşmasıdır. Bu durumda Türkiye, ne yapmaktadır, ne yapabilmeye olanaklıdır? SODEP, önce, "dar bile olsalar, 82'nin kabul ettiği özgürlük leri isteyelim ve işletmeye başlıyaüm" diyerek, durum irdelemelerini ve demokrasileşmenin önerilerini, Devlet Başkanının dikkatıne, Hükümet Baskanının kendisine sunmaktadır: Muhtıra ile.. DYP de, yeni başkanı ile, bütün kurum ve kurallan ile işle yen bir tam demokrasileşme kampanyasına girişmiştir. Tarihin yanıtı da şudur: Madem ki bir konsensüsler dönemi açünuştır, Türkiye de, bunun ortamı olan bir demokrasi yapar, ancak bunu yapar, bunu yapmaya da herkesten çok o zorunludur. Gerçekten, Türkiye'nin IMFAETAvrupa KonseyiBaş Müttefığimiz karşısındaki durumunun irdelenmesi, bu yargıyı doğrular. Dördü ile de sorunlanmız var. Dördü karşısında da, sıkı durmalıyız. Bunu da, ancak demokrasileşmeden gelen bir güç ile başarabiliriz. IMF AÇISEVA BAKALIM meldeki koşulu olan "free man" (özgür insan) yaratma koşulunu, katiyen düşünmez. Düşünmemek şöyle dursun, ondan, Türkiye'de korkar. Onunla, Türkiye'nin "uyanan Doğu"ya ulaşmasından; böylece, "uyanık Batınm eşit hak sahipliği" yerine gelmesinden ürker. Ashnda, IMF ile de, ekonomi politikalarında, bir konsensüse varmak zorundayız. IMF ile, bir konsensüs ilişkisi kurabilmek için de, her şeyden önce, bizim, bir çağdaş demokrasi olma ağırhğına erişmemiz gerekir. AET AÇISINDAN... Görülüyor ki, bizim ekonomide, "bağlı" bir durumumuz var: IMF reçetelerine bağlıbktır bu... öte yandan, bir Avnıpa kuruluşu olan AET Avrupa'nın, kendi usu, kendi teknolojisi, kendi birikimleri ve en önemlisi, kendi değerler kalıtı ile, kendi kalkınması için sağlam politikaları anyor ve olabildiğince, bulup uygulamaya uğraşıyor. Bu durumda, AET için bizim, bu bağlı durumumuzla, Avrupa'nın kendini kalkındırma politikası içinde, gerçekten etkin (faal) bir öğe olup olamayacağımız sorunu ortaya çıkar: Biz, böyle bağlı bir ekonomi ile Avrupa'nın kendini temelde, kendi usu, kendi bilgisi, kendi yaratıcı muhayyilesi (imgesi) kendi üretken bilimi, kendi teknoloji kendi örgütçülüğü kendi öncü ruhu ile, kendini kalkındırması IMF, bize çok "sert paracı" politikalarla, ancak borçlarını ödeyebilen; bütün kaynaklannı buraya yöneltmiş bulunan; bu nedenle, ekonomik büyümeyi küçülten, böylece ekonomik istikran, durgunluk içinde elde etmeye varan acı politikalar zorlar. Evet, o Türkiye'nin de "serbest pazarcı" olrnasıru ister. Buna, "free sociaty" (serbest tofn lum) olma der. Buraya, kendi kuranu gereğince, tam bir "free entreprise" (serbest girişim) ile vanlır. Gel gör ki, IMF, Türkiye icin, bunu tam öngörmez; tersine ancak "monogopolculüğün girişimciliği"ni öngörür. Asıl acısı da gene kurama göre, bu serbest girişimcilik ve serbest toplum sloganlannın te Ama "ne geregi var? Siz, 1000 yıllık tarihinizden sızan değerle EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL Bu Yol, Çıkmaz Genel ahlak ve edep kurallarına aykırı davrananlart polis yakalayıp karakola götürecek. Toplum düzeni bakımından tasvip edilmez tutumda gördüğü kımselerı fişleyebilecek. Dernekleri, kulüpleri, üyelerinden başkalart içeri giriyorsa kapatabilecek... Bunlar şimdiye kadar onaylanan bir kaç madde... Yazım yayımlanan dek ANAP iktidarının önerdiği yasa bütünüyle belki benimsenmiş olacak... Ne yapalım, 6 Kasım 1983 günü halkh mızın seçtiği, işbaşına getirdiği bir parti, Türk toplumunu böyle bir yaşantıya layık görüyor! Bir kez daha ders alınması gereken bir gerçek: Oylanmızı kirne vermeli, kime vermemeliyiz, bunu artık ögrenmeliyiz... Banker felâketini varatan bir tutumun işbaşına gelmesini istediniz mi, yeni acılara, felâketlere katlanmayı göze aldınız demektir! El ele tutuşup yürüyen, bir park kanepesinde başbaşa oturan, bir dinlenme köyünde, plajda birbiriyle fısıldaşan iki insan gören polis 'genel ahlak ve edep kurallarına aykırı' diye yakalarına yapışırsa hiç şaşmamalı! Ya da kısa etek giyen bir bayanı kolundan tutup karakola sürüklerse o görevliye madalya vermeli! Ama en büyük ödülü Bay Özal'a ve içişleri Bakanı'na, daha doğrusu tüm ANAP Meclis Grubuna vermek gerek... Demokrasi, özgürlük, Anayasal haklar getıreceği umulan bir partiyi iki yıl içinde en baskıcı bir yönetime dönüştürmek az başarı mı? İktidar her şeyi yapar! İktidarın gücü her şeyi yapmaya yeter! Menderes ne demişti 'Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz'. Bir de bunu deneseler ya! Türkiye toplumunu her gün biraz daha gerilere götüren, bunu başlıca hedef yapan ANAP gide gide o çizgiye de ulasacağa benzer! Atatürk Devrimi'nden ne kaldı? Kupkuru sözler kalabalığı... Meclis'te kıyamet kopuyor... Halkçı Parti milletvekilleri sonunda gerçeği gördüler. Büyük savaşım veriyorlar. 6 Kasım 1983'te 117 milletvekili çıkarmalarına yetecek kadar oyu boşuna vermedi ulus onlara! Türkiye'yi sürekli bir polis yönetimi altında tutacak bir yasanın önlenmesi için ellerinden geleni yapmaları başlıca görevleriydi... Ne var ki bu güzel çaba gerekli sonucu vermeyeceğe benzer. Bay Özal ıktidan 'sırrı devlet' diye diye Türkiye'yi bir polis devleti haline getirmeyi aklına koymuş! Meclis'ten bu yasa çıkar. Sonra? Cumhurbaşkanı onaylar mı? Anayasa Mahkemesi'ne başvurulursa ki HP elbette bu başvuruyu yapacaktır sonuç ne olur? Anayasal haklara, demokratik yaşama Dağlı Türk halkının gözleri Çankaya'ya ve Anayasa Mahkemesi'ne çevrilmiştir. Meclis'te demokrasi ve özgürlük savaşımı yapan Halkçı Parti'nin neden yalnız bırakıldığını da anlamak güçtür. MDP ile Bağımsızlar, Polis Yasa'sını istiyorlar mı? Bay Ozal hükümetinin yanında yer alıyortarsa bunu neden açıkça göstermiyorlar? Tarafsızlık, kişiliksizlik değil midir? Atatürk ne derdi "Ben bitaraf değil, bir tarafım". Türkiye1 nin sürekli bir polis denetimi altında yaşayıp yaşamaması gibi bir sorunla karşı karşıya bulunduğumuz bir sırada MDP ile Bağımsızların tutumu nedir? Bay Özal kendinı yasaların üstünde görmeye bakalım daha ne kadar devam edecek? Yabancı gazetelere demeç vererek adalet önündeki insanlan ağır sözlerle suçlayacak, iddianamelerde bile yer almayan savları ileri sürecek, bir şey demeyeceğiz, olur mu bu? Belki de yakında bir de yeni Basın Yasası hazırlatır, hükümet üyelerini eleştirmek, hele Başbakan için tatsız şeyler yazmak en büyük suç sayılır, o da olur bu gidişle... Nereye gidiyoruz? Bunu sormak herkesin hakkıdır. Bir yanda kendini yasadışı gören yönetim, öte yanda suskun bir toplum! Gidiş nereye, evet, hangi yöne? Bunu görenler, anlayanlar da vardır bu toplumda... Demokrasiden, insança, özgürce yaşamdan yana olan güçler, topluluklar, insanlar... İktidarın üstünde yürüdüğü yolun sonu tam bir çıkmazdır, bir uçurumdur. Bunu görmemek için gözlerin körleşmesi gerek... HAHAİIK HABER DERGİSİ ABONE OLAN HER OKURUNA ELEKTRONİK DİGİTAL CITIZEN MARKA SAAT HEDİYE EDİYOR DUYURU Sendihamız uenel Kurulu 67/Temmuz/1985 tarihlerinde saat 10.00 da aşağıdaki gündemi görüşüp karara bağlamak üzere Bavındır Sokah. P>o: 10 Ankara adresindekı TÜRKIŞ toplantı salonunda 0LAQAr>U5TÜ toplanacaktır. Çoğunluk sağlanamadığı takdırde ikınci toplantı vıne a>nı ver ve saatte 1314/Temmuz/1985 tarihlerinde yapılacaktır. 2821 sayılı jasanın ilgili maddesi uyannca duvurulur. TezlSOOP Iş Sendikası Oenel Yönetim Kurulu Yıllık abone ücreti olan 11.080 TL'yi Pamukbank Bakırköy Şubesi 2101939 nolu hesaba veya Türkiye Iş Bankası Levent Şubesi 3138 nolu hesaplardan birine yatırıp makbuzun aslını veya fotokopisini YANKI DERGİSİ ABONE SERVİSİ CevizlibağİSTANBUL adresine gönderiniz. Elektronik pilli digital CITIZEN saatlerinizi abone olduktan sonra YANKI burolanndan alabilirsiniz. QÜ P1DEM : 6 TEMMUZ 1985 CUMARTESI 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. Açılış ve Yoklama Başkatılık Divanı Seçimi Saygı Duruşu. Açış Konuşması. Zorunlu Organlara Ada> Tesbitı. Komisyonlann Seçimi, ai Tüzük Tadil Komisyonu. bı Tahmini Butçe Tadil r\omis)onu Sendikamıza iltihakların uörüşülmesı Yeni Açılacak Şubelerin Tesbitı. Komisyon Raporlarının Göruşülüp Karara bağlanması. Kurullann Ibrası. ISTEYENIN ADI. SOYAOI . ADRESI .. . . 7 TEMMUZ 1985 PAZAR 1 1. Seçımler, a) uenel Yönetim Kurulu Seçimi, b) Oenel Denetim Kurulu Seçimi c) uenel Disiplin Kurulu Seçimi, 12. Kapanış. "™? MEDICAL j ] ! | ; ÇAMDAITIN MOBİXYASI ÇAJ&TMIZIN MOBİLYASI... Çnmdan Mobilya, Modern mobilyayı AydııiLık görunümu, Zervkli kullanımı Evinize getiriyor... • Oturaıa odası • Yemek odası • Yatak odası Gençler için, Gençlik odası: • Çalışma masası • Yatak • Dolap • Avize ve Aksesuar • Özel siparişler "Sıcak görunüm, ZevMi kuUanun" TUZUK TADIL ILANI 6/4/1985 günü yapılan genel kurul toplantımızda kabul edilen tüzüğümüzun 20'nci maddesinin yeni şekli aşağıdaki gibidir. KÜÇÜKPAZAR G.S.K.D. YÖNETİM KURULU OLUŞU: (Yeni şekli) Madde 20 Derneğin yürutme organıdır. Her yıl üyeleri arasında, Genel Kurulca gizli oy ile seçilen 9 asil, 5 yedek üyeden oluşur. ö SYSTEMS Çok iyı İngılızce bılen Askerliğını yapmış Yurt dışında tıbbı cıhazlar konusunda eğıtıldıkten sonra Ankara ve Istanbul teknık servıslerınde gorevlendırılmek uzere Çekocözüm...Süper çö/ünı Seyahate engel durumu olmayan Tercihan bilgısayar ve mikroişlemlerle ilgili ış deneyımi bulunan BAŞBAYİLİK VERİLECEK Eskişehir'de gazete ve mecmua dağıtımı için başbayilik verilecektir. Talipülerin aşağıdaki telefonlara muracaat ederek bilgi almalan rica olunur. 522 35 68 528 50 12 527 28 36 Teknenizde Çeko Sılikon SARIYER SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Mahkememizin 984/522 esas, 984/998 karar sayılı ve 18.12.1984 tarihli ilamı ile Sarıyer, lstinye Degırmen Sokak, 6 cılt, 106 sayfa, 53 hanede kayıtlı Ali ile Ferhunde'den 1969'da olma Fikri Verel'e amcası Emirgân Muvakkithane Cad. No: 45'te oturan Mehmet Zeki Verel'in vasi tayin edildigi hususu hükura özeti yerine kaim olmak uzere ilan olunur. 22.5.1985 Basın: 7751 ÇAMDAN MOBİLYA SANAYİ Kayışdagı üaddesi, Hamdibe^ Dura^ı No: 121 Ziverbey, Kadücöy/İstanbu] Balmumcuda bulunan ıstanbul burosu ıçın lyi derecede İngılızce bılen En az 2 yıllık ış deneyımi olan ELEKTRONİK MÜHENDİSLERİ ve İLAN Suadiye'de süper lüx daire 244 m2 4 yatak odası, sömine, 2 banyo. Tel: 163 38 67 Adres: Suadive A>şe ÇaMiş Kitapçı Sokak. 10 Münover Apt. Anahtar kapıcıda Atilla Şoför Okulu Turkiye'de tek. Eğitim ve öğretimde tek. Uzman bayan kadrosuyla tek. Disiplin ve ciddiyetiyle tek.Ücrette çok ucuzluğuyla tek Fındıkzade/tst 5237911 aranıyor llgılenenlerın 1 Tenımuz dan once Istanbul da 172 38 70 Ankara da 33 31 71 numarah teletonlardan mulakat ıçın randevu almalan nca olunur SEKRETER MESİ Medıkal Sıstemler Tıcaret ve Sanayi A.Ş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle