25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Kime uygıdayucaklarını kendileri de Sahıbı: Cumhyri>el Maıbaacılık ve üa/eıeulık Turk Anonını Şırkeıi adıııa Nadir Nadi. 0 üencl Ya\in Mudurır liasan Cemal. Mucssesc Mudııru: Kmine L^aklıgil. 'iJ.'i Işlerı Muduru. <)ka\ Conensin. 0 Habcr Mcrke/ı Mu durır \akın Baver, Sayfa Du/enı Yonelmenı Mi <Vcar. 0 Temsıkıler. ANKARA: Valçınl>oğaB.IZMIR Hikmel Çninkava. ADANA Mehmel Mercan. TAKVİM 5 NISAN 1985 İmsak: 4.06 Güneş: 5.35 Servıi Şeflerı: Isianbul Haberlen Reha Oz. L)ı> Haberlcr: Lrgun Bakı. Ekonomi: O v man l laga>. Kulıur Avdın Kmeç. Maga/ın. Yalçın Pek>en. Spor Danıjmanı: Abdülkadir NiMTİman. l)u/cilnie: Refik Durtaş. Araştırma: Şahin Alpa>, lySendıka !^ıknın kelenci. 0 koordınalor Ahmel KoruKan, 0 Malı bicr: hrol Krkul. llan. Ziya Krgene. Halkla llışkılcr: Gulderen Ko$ar. Idare Huvejin (.urcr. l>!eıme: Sadun Sonme/. İkindi: 16.48 Akşam: 18.39 Yatsı: 20.01 Basjn \e Yavatv C umhuriyrt Maıbaacılık veGazetecılık T.AŞ. Turk Ocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu Islanbu!, PK: 246lslanbul, Tel 526 10 00 (9 hat). Telex: 22246 0 Burolur Ankara: Ziya üokalp Bulvarı Inkılap Sokak No. 19/4 Tel: 33 11 4147, Telex: 42344 0 İımir. Halıt Ziya Bulvarı No: 64/3, Tel: 25 47 0913 123OTelex: 52359 0 Adana: Çakmak Cad No: 134 Kaı 3, Tel: 1455019731 Telex: 62155. Oğle: 12.12 şaşırddar YOK'ün ek süre'si butmacaya döndü 1. YÖK'ün 29 mart tarihli genelgesi: "Yasada yer alan ek süre hükmü, bütün sınıflar için uygulanır." 2. Ege Üniversitesi Rektörü Sermet Akgün, atılma durumundaki bütün öğrencilerin "bu haktan" yararlanacağmı söyledi. 3. Akgün bir açıklama daha yaptı: "Konuyu YÖK'e yeniden sordum, bir yanlış anlama olduğunu söylediler. " 4. YÖK, ajanslara açıklama gönderdi: "Bir yanlış anlama var. Ek süre yalnızca son sınıfta okuyanlara. " Haber Merkezi 29 mart tarihinde bütün üniversitelere genelge gondererek yasada öngorülen " 6 yıllık ögrenim hakkı"nın "bütün sınıflarda geçerli olduğunu" bildiren YÖK, dün bir açıklama ile "yanlış anlama olduğunu" şöyle duyurdu: " 2 yıllık ek ögrenim süresi, yalnızca son sınıfta okuyan öğrencilere tanınır." Söz • konusu genelge ve "açıklama" özellikle lzmir'deki üniversitelerde büyük karışıklıklara yol açtı. Olaylar üç aşamada şöyle gelişti: 1 YÖK, 29 Mart 1985 tarihinde Türkiye'deki bütün üniversitelere bir genelge gönderdi. İhsan Doğramacı imzasını taşıyan genelgede özetle şöyle deniliyordu: "2547 sayılı kanunun 44/a maddesi uyarınca, bu konuda öngörülen normal egitim ögretim sürelerine ilaveten, önlisans düzeyinde eğitim öğretim yapılan kurumlarda bir yıl, dört veya daha uzun süreli lisans düzeyinde egitim yapan kurumlarda iki yd ek süre tanınır, hükmü her sınıfta uygulanabilecek. Bu süreler sonunda, en çok üç dersten başanlı olamayanlara bu derslerden de başanlı olabilmelerini sağlamak amacıyla iki yanyıl ek süre tanınacak." YÖK'ün bu genelgesi Ege bölgesinde yayımlanan Yeni Asır gazetesinin dünkü sayısmda haberleştirilerek yer aldı. Gazeteye göre "ögrenciler kurtulmuştu" ve "atılaniar ökullanna geri dönebileceklerd i . " Bu haberin üzerine Ege Üniversitesi Rektörü Sermet Akgün'ü arayan Cumhuriyet muhabiri Asuman Avar'a Rektör Akgun, "kayıtlannı iki yıldır yenilemeyen öğrencilerin dışında bu haktan tüm öğrencilerin yararlanarak ogrenimlerine devam edeceğini" söyluyordu. 2 Saat 11.00 sulannda Cumhuriyet Ege Bürosu'nu telefonla arayan Ege Üniversitesi Rektörü Sermet Akgun, Cumhuriyet muhabirine, "Konuyu YÖK'ten tekrar doğnılatma geregini duydum. Genelgede yer alan ve ek sürenin her sınıfta uygulanabileceğini belirten labirin yanlış kaleme alındıgı bildirildi. Bu durumda, yanlışı düzeltmek için yeni bir genelge gonderilecek ve ek süre uygulanmayacak" diyordu. Cumhuriyet muhabirinin aynı konuda görüşüne başvurduğu Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Yiğitbaşı ise "Genelge yanlış anlaşılmış" diyordu. "Genelgedeki konu yasada da var. Sanıyorum genelge yalnızca bu konuya bir açıklık getirmek üzere gönderildi." 3 Bu arada Cumhuriyet Ankara Bürosu muhabirlerinden L'mil Aslanbay da söz konusu genelgeyle ıigili kanşıklığı öğrenmek üzere YÖK yetkililerini arıyordu. Cumhuriyet muhabirı, yurt dışında bulunan lhsan Doğramacı ile görüşemiyor, YÖK Genel Sekreteri Uygur Tazebay'a konuyu soruyordu. Tazebay, genelgede bir yanlış anlaşılma olduğunu belirtiyor, " 6 yüın bütün sınıflara uygulanması söz konusu değil" diyordu. Bu gorüşmenin yapılmasından bir süre sonra Anadolu Ajansı, YÖK tarafından yapılan bir açıklamayı abonelerine yayıyordu. a.a.'nm iç haberler bülteninin konuyla ilgili 63 numaralı haberinde yer aldığı kadarıyla açıklama aynen şöyleydi: "2547 sayılı YÖK Kanunu'nun 44. maddesi uyannca, 'Bu konuda öngorülen normal eğitim ve öğretim sürelerine ilaveten önlisans düzeyinde eğitim öğretim yapan kurumlarda bir yıl, dört ve daha uzun süreli lisans düzeyinde eğitim ve öğretim yapan kurumlarda iki yıl ek sure tanınır. Bu sureler sonunda, en çok üç dersten başanlı olamayanlara bu derslerde de başanlı olabilmelerini sağlamak amacıyla iki yarı yıl süre tanınır' hükmü mezun olmak üzere olan öğrenciye uygulanır. Yani ögrencinin takip ettiği eğitim ve ögrenim programındaki kanun ve yönetmeliklere uygun olmak suretiyle, toplam derslerden en çok herhangi üç tanesi hariç, diğerlerinden başanlı olan ögrenciler bu kanundan yararlanabilirler." Haberi geçen a.a.'ya göre YÖK yetkilileri, kanunun 44. maddesini bazı çevrelerin af niteliğinde yeni bir ek süre olarak nitelediği yorumunda bulunuyorlardı. Büyükelçi / Dışişleri Genel Sekreteri / Dışişleri Bakanı / CENTO Genel Sekreteri / Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreıen / Milli Savunma Bakanı / Milletvekili 6 Ü Haluk Bajâilken Anlatıyor Cüneyt Arcayürek'in Röportajı kendi kendine sorar: "Acaba, o mu haklıydı, Mehmet mi, ben m\'. " m u h a t a r a l ı ! " (Muhataralı: Korkulu, tehlikeli) Kanımca İsmet Paşa da çok haklı olarak bu karara varıyordu. Ben keçe külahlar arasında olmama rağmen bu 'yapılsın' diyordum. Bizim daha 'tuhaf' fikirlerimiz vardı: Biz, Adaya 'resmi bir kuvvetin' çıkanlmasını değil, mesela, Dunkerk çıkarmasının tersi örneğiyle hareket edilrnesini istiyorduk." (Bağışlayuı, anlayamadım, nasıl yapacaktık bu gayri resmi' çıkarmayı?) "O zaman Kıbns'ta fazla kuvvet yoktu. Yunan kuvvetleri filan gelmemişti. 'Gayri nizami' bir sızma... Ama bu bizim devlet anlayışında yok!.." (Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Adaya gitmesi değil de?....) "Gonüllü olur, bilmem ne olur. Bir gece yola çıkıp, şuraya bin kişi, buraya iki bin, beş bin kişi... Benzeri bir hareket!.. 'Gayri nizami' diye bir şey yok. İsmet Paşa'nın kafası böyle şeyi katiyyen kabul etmezdi. Böyle bir şeyi düşünmek dahi istemezdi." J\.daya BM gücii gelmiş, bir şey yapamamış. Saldırılar öldürmeler sürüyor. Türk toplumu perişan. Sorunun Türk askehni gondererek çözülmesine karar vermiştik. Müdahale kararı alındı. Her şey hazırdı, yalnız Ismet Paşa iki büyük devleti aynı anda karşısına almak istemiyordu. TRT ikinci kanal için ihale ANKARA, (a.a.) TRT Genel Müdürlüğü 'nce bir süredir çalışmaları sürdürülen TV 2. kanal yayınları için yeni bir adım daha atıldı. Kurum, ikir ci kanal UHF, TV verici ista* yonun komple teçhizatmın alımı amacıyla uluslararası ihale açtı. Sistemi kurmak isteyen fırmaiar, bu konuda hazırlayacakları tekliflerini en geç 31 Mayıs 1985 gününe kadar TRT Genel Müdürlüğüne verecekler. "Johnson Mektubu" blöftü (Önemli günlerdi. Kıbns sorunu giderek tırmanıyordu. Rumlar "Kanlt Noel" diye nitelenen baskınları duzenlemişler, jetler Lefkoşe üzerinde uçmuş, baskınlar durmuştu. Ne var ki, EOKA tedhiş örgütünün başındaki Grivas, bir süre sonra gene kanlı eylemlere başladı. Türk jetlerinin Ada üzerinde uçmasma Batıdan tepki gelmedi. Belki ben yanıhyorum, o sırada Hava Kuvvetleri, Adada askeri bütün bölgeleri bombalamak istiyordu, Komutan Tansel'in isteği buydu galiba?) "Mubakkak, muhakkak" diye onayladı Bayülken, sonra eklid: "Bu, Johnson mektubundan sonra oldu" dedi. "Grivas durmadı, eylemlerini sürdurdü. Haziran 1964'te hükümet, Adaya müdahale kararı aldı. Kanlı Noel'den sonra olaylar sürünce, artık bir çıkarma yapma zorunluğu doğmuştu. Adama uçakların uçması vız geliyordu. Ocak 1964'te Londra Konferansf ndan sonra Güvenlik Konseyi'nde bir karar alındı. Sözüm ona BM Gücü kuruldu. Genel Sekreter UThant döneminde alınan bu kararda, 'Kıbns hükümeti' deyimi kullanıhyordu. Oysa o hükümet, bir anayasa hükümeti olabilirdi, UThant'ın bu deyim üzerinde direnmemesi en büyük zafiyetiydi. tki toplumda hükümetler ayn düşünce, Kıbns Rum tarafının hükümet olarak gösterilmesi yanlıştı. Türk tarafı ise bu duruma göre 'asi' oluyordu. Fakat gerçek tersineydi. NATO 36 yaşında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) NA TO'nun kuruluşunun 36. yıldönümü dün törenlerle kutlandı. Kuzey Atlantik Assamblesi TBMM Grubu ile TürkAtlantik Antlaşması Derneği'nin dün Mecliste ortaklaşa düzenledikleri toplantıda açış konuşmasını yapan ANAP Ankara Milletvekili Ogan Soysal, "Aradan geçen 36 yılda A vrupa 'nın banş ve istikrar içinde buhınması, bu teşkilut sayesinde mümkün obnuştur" dedi. Amerika, çıkartmayı biliyordu (Bir dakika. Erkin 'in bana o yıüarda anlattığma göre, çıkarma yapacağımızı Amerika'ya bildirmisiz Çıkarmadan önce Amerika bitiyor durumumuzu öyleyse.) "Evet!" (Daha ötesi, Feridun Cemal Bey, İsmet Paşa'ya 'Amerika'ya çıkarmayı önceden nasıl haber veririz, engeller sonra' demis. Paşa'nın, ABD Büyükelçisini çağırıp 'çıkarma kararımızı ' büdirmesi istemine karşı çıkmış. Paşa direnince, Erkin de Büyükelçi Raymond Hare'ı çağırıp hükümetin kararını bildirmiş. Hare, 'bir süre izin' istemiş, elçiliğe gitmiş, kısa süre sonra dönmüş, elinde Johnson mektubu. Bunlan bana Feridun Cemal Bey anlatmıştı. Bunu nasıl açıkbyorsunuz?) "ABD gibi bir devlete, fsmet Paşa durumun bildirilmesini uygun görüyor. Neden? tki devlet birden 'karşı çıkarsa' armada geri dönebilir." rektif verir, ya da direktifsiz gelir. Büyük ihtimalle bu mektup 'direktifsiz' geldi. Yani Başkan Johnson, Türkiye'ye böyle mektup yazın demeden geldi. Johnson'a 'bunlan durduralım' demişlerdir. Bizim değerlendirmemiz böyle oldu ve benim kafamdaki yargı da budur." (Tuhaf!.. Bir Başkan, böyle önemli bir mektubu okumadan gönderiyor, gonderilecek mektubun çerçevesinî çizmiyor, bir 'muttefiki' tehdit ediyor, "ABD silahlarını kullanamazsın, Sovyetler sana saldırırsa yalnız kalırsın " diyor. Tuhaf değil mi?) "Ama tabü yanılabilirim" diye sürdurdü Bayülken. (Mektup geldi, İsmet Paşa'ya verildi, tepkisi ne oldu?) "Yanında değildim. Fakat bu mektup büyük 'kızgınlık' yarattı. Feridun Cemal Bey, fevkalâde kızgındı. İşte bu anlarda 'ince yorum' ortaya çıkıyor. Çıkarma kuvveti hazır... (Erkin, ABD'ye bildirmeseydik, bu mektup gelmezdi demedi mi?) 'Hatırlamıyorum, çok kızgındı. Ve, biz oturduk, kapandık Vaize Şenlikoğlu yargılandı tstanbul Haber Servisi "Gençliğin imanını nasıl çaldılar" adlı kitabı nedeniyle DGM'de hakkında dava açılan vaize Emine Şenlikoğlu'nun yargılanmasma dun de devam edildi. Siyah çarşafın altında yalnızca ayakkabıları gözuken sanık Şenlikoğlu'nun avukatı bilirkişi raporunu okumadığı için mehil istedi. Mahkeme bu isteği kabul ederek duruşmayı 3 mayısa erteledi. Ermeni anıtı Franscfda yine seçim malzemesi oldu SABETAY VAROL PARİS Sağcı Cumhuriyet tçüı Birlik Partisi " R P R " lideri ve Paris Belediye Başkanı Jaeques Chirac'ın kentin modern yerleşim merkezlerinden Defense Meydanı'na "soykınm"da öldüğü öne sürülen Ermenilerin anısına anıt dikilmesi kararını Ermeni örgütlerin yıllar süren çalışmalanndan sonra verdiği öğrenildi. Anıtın bizzat Chirac tarafından 1986 ilkbaharında yapılacak parlamento seçimlerinden önce açılacağı sanıhyor. Sağ güçlerin 1988 için 3 cumhurbaşkam adayından biri olan Jacques Chirac'ın Ermeni Anıtı'nı Ermenilerin "soykırım" günü olarak ortaya attıkları 24 nisanda açıp açmayacağı ise henüz kesinlik kazanmadı. Defense Alanı'nda dikilmesi düşünülen anıtla ilgili çalışmalar şimdiye kadar büyük gizlilik içinde sürdürüldü. Bu gizliliğin Türkiye'den gelecek tepki karşısında RPR Başkam'nın anı f için yıllardır beklenen izni vermemesi olasılığına yol açmamak için olduğu sanıhyor. Öte yandan önümuzdeki yıl yapılacak meclis seçimleri öncesinde Ermeni oylarını çekmeye çalışan sağ partilela birlikte çalışmalar büyük gizlilik içinde yurütülürken, iktidardaki Sosyalist Parti'ye yakın bazı Ermenilerin el altından parti yöneticilerini haberdar ettikleri ve benzer ödünler koparmaya çalıştıkları iktidara yakın kaynaklardan öğrenildi. Bu arada Montpellier kentinin sosyalist belediye başkanının da bu yıl içinde bir Ermeni anıtı açacağı da ifade edildi. 13 nisandaki ANAP büyük kongresine Chirac'ı davet etmek ve ANAP ile RPR arasında iyi ilişkiler kurmak üzere Paris Belediye Başkanı'nı geçen ay ziyaret eden TBMM Dışişleri Komisyonu Sözcüsü ve ANAP Istanbul Milletvekili Bülent Akarcalı, söz konusu görüşmenin çıkışında Ermeni anıtı ile ilgili sorumuzu konudan haberdar olmadığı biçiminde yanıtlamıştı. Ancak Akarcalı'nın Chirac'la olan görüşmesinde açılacak anıtın söz konusu edildiği sanıhyor. Bu araaa Chiracın Fransa'da sağ partiler iktidara geldiği takdirde, Türkiye'ye daha yakın bir politika izleyeceklerini, Ermenilerle ilgili politikanın ise daha çok "seçimsel" olduğu biçiminde ikrarlarda bulunduğu da dolaşan söylentiler arasında. Chirac'ın başkanı bulunduğu RPR'nin önde gelen politikacılanndan ve olası bir sağ hükümette bakan olmasma kesin gözüyle bakılan Antony Belediye Başkanı Patrick Deveciyan, birkaç gün önce anıtla ilgili sorumuzu "böyle bir gelişmeden habersiz olduğu, gerçek olsa ilk haberdar olacak kişinin kendisi olduğu" biçiminde sekreteri aracıhğıyla yanıtlamıştı. Soner Nayır'a yataklıktan 24 mart günü yargılanan MNA Lideri Ara Toranyan'ın duruşması sırasında Chirac'ın 24 nisanda Ermeni anıtı açacağı söylentileri hakkmda soru yönelttiğimiz Ermeniier de böyle bir gelişmeden haberleri olmadığını söylemişlerdi. Bu arada soz konusu anıtın Ermeniier arasında Alphonse Daudet'in "Değirmenimden Mektuplar" hikâyelerinden birinin kahramanına atfen "L'Arlesienne" olarak adlandınldığım da öğrenmiş olduk. Daudet'in hikâyesindeki Arlesli kız, sevgiüsi tarafından yıllarca beklendiği halde bir türlü yanaşmaz. Chirac'tan beklenen anıt da Arlesli kız gibi yıllardan beri beklenmektedir. SEÇİM HESAPLARI Fransız sağının bir kesimi Chirac örneğinde olduğu gibi Ermeni oylarının peşine düşerken, aşın sağa yaklaşan diğer bir kesim ise Ermeni Fransız sağ işbirliğini ideolojik temellere oturtmaya çalışıyor. Chirac'ın yakını RPR'li Patrick Deveciyan'ın 10 yıl kadar önce Fransız aşırı sağ gençlik liderlerinden olduğu, buna bir kanıt olarak hatırlatılıyor. İsmet Paşa'nın tepkisi (Ama söylendi bu öneri herhalde İnönü 'ye?) "İstemez, istemez!.. Duymazdı bile böyle şeyleri. Yıllarca Aşık Veysel anılıyor ANKARA, (THA) Ünlü halk ozanı Âşık Veysel'i anmak üzere Ankara 'da "Dostlar Seni Unutur mu?"adlı bir gece düzenlendi. Ozanın kendi izniyle kurulmuş olan Âşık Veysel Kültür Derneği tarafından düzenlenen gece, yarın saat 20.00'de An Sineması'nda yapılacak. Chirac Anıtın babası rin amt işinin kendilerine secimde yarar sağlayacağına inandıkları için fırsatı değerlendirdiklerine kesin gözüyle bakılıyor. Ermeni soykırımı günü kabul edilen 24 nisanda "soykınmın" 70. yılını kutlamaya hazırlanan Fransa'daki Ermeniier, Parlamento seçimlerini en iyi biçimde değerlendirmek istiyorlar. Bu nedenle, Ermeni örgütlerin Fransa'daki tüm siyasi partileri Ermenilerin gözüne girme yarışına sokmaya uğraştıklanna dair kuvvetli belirtiler var. Chirac'ın anıt açma kararıy «f ohnson'un mektubunun yazılışmda Rum etkisini bi< de duyduk. Zaten ABD Başkanı kalkıp mektup yazmaz. Bizde de öyledir, Hariciye'den gelir. Ya Hariciye direktif verir, ya da direktifsiz gelir. Büyük bir ihtimalle bu mektup "direktifsiz" geldi. Noel'den sonra, ocak, şubat, mart, nisan, mayıs... Olaylar sürüyordu. Zulüm, baskı, kanlı olaylar o denli tırmanmıştı ki, hükümet çıkarma kararı aldı. Her şey hazırdı. Johnson mektubu geldi." (Türk siyasetinde dönüm noktası. O günleri anımsıyoruz. Donanma, Mersin 'de toplanmıs, asker yığınağı yapılmış. Gemilere bindirümiş. Her yerde savaş hazırlığı. Oldu, olacak! Herkes ayakta. Basın, tümüyle hükümeti destekliyor. Sabahhyoruz bürolarda. Sonra, her şey birdenbire oldu. Çıkarmadan vazgeçtiğimiz duyuldu. Kamuoyunda tepki. 'Amerika'nın çıkarmayı engellediği'ni belirleyen mınltılar. Fakat gerçek neydi, alınan karardan nasıl vazgeçilmisti, hazırlıklar tamamdı, ne oldu da 'Johnson mektubu' geldi? Kararımızı, yoksa garantör devletlere mi bildirmiştik?) "Garanti hakkımızı zaten kullanmış durumdaydık" dedi Bayülken. "Adada sözümona Turk, Yunan ve İngilizlerden kurulu üçlü bir kuvvet vardı. Palavra! BM Gücü gelmiş, bir şey yapamamış. Saldırılar, öldürmeler süruyor. Türk toplumu perişan. Sorunun, Türk askerini göndererek çözülmesine karar vermiştik. Müdahale kararı alındı, her şey hazırdı, yalnız sanırım İsmet Paşa'nın çok önemji bazı düşünceleri vardı. Şöyle: İki buyük devleti 'aynı zamanda' karşımıza almak doğru değildi. Tabii, bu çok önemli. Mesela, 1956'da Süveyş olayında arada ne gibi başka oyunlar dönmüş olursa olsun görünüşte, başarılamadı. İngilizlerle Fransızlar geri döndüler. îngiliz Başbakanı Eden, düştü. ABD ile Sovyetler, Güvenlik Konseyi'nde 'müştereken' îngiliz ve Fransızlara "Mısır'dan çekilin" dediler. İsmet Paşa, fevkalâde deneyimli bir devlet adamı. Kendisiyle 'muayyen konularda' anlaşamamış olabilirsiniz, fakat onun büyük deneyimi nedeniyle insan Kıtrs görmeyene ehliyet yok DİRETMEYE RAĞMEN Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin, Kıbns'a yapılacak çıkartmamn ABD'ye haber verilmemesi için çok diretmiş, ama tnönü'ye dinletememişti. O günlerde bir toplantı öncesinde Feridun Cemal Erkin, Haluk Bayülken veBüyükelçi NuriEren bir arada (Fotoğraf: BAYÜLKEN'İN ARŞİVİ) (Yani İsmet Paşa, Sovyetler'in karşı çıkacağını hesaplayarak ABD'yiyanına almak istiyor, ne çare, Johnson mektubu geliyor.) "Bakın, Johnson mektubu bir 'yorum' meselesi. O zaman da, sonra da benim naçiz yargım bunun bir 'blöf mektubu' olduğudur. Ben de hâkim olan düşunce bu. Biz, Kıbrıs'ta o kadar sıkıntılı vaziyetteyiz ki, saldırıya, hakarete, kıyıma uğrayan biziz, aç bırakılan, sürülen bizim toplumumuz. Nasıl olur da bir 'müttefik devlet' bu gerçeklere karşı 'ötekiyle' beraber olup, 'Sen oraya gitme' diye engellemeyi ciddi olarak uygulamaya koyabilirdi. İnsan inanamıyor. Çünkü, o zaman Türkiye'nin o devletle bütün ilişkileri gözden geçirilirdi." (Siz, askeri harekât yapılsaydı, 'muttefik olan devlet' silah gücünü kullanıp çıkarmayı durduramazdı diyorsunuz.) "Kullanamazdı!.. O zaman İsmet Paşa'nın söylediği söz yerini bulurdu, 'Yeni bir dünya kurulur, Türkiye yerini bu dunyada alırdı.' Olurdu, yapılırdı bu!.. Ama bu, devlet hayatında bir nevi 'kumar' demektir. İsmet Paşa, devlet hayatında kumar oynamaz. Çünkü, Kıbns sorunu büyük bir savaş değil, ama denizaşırı bir hareket!.. Kabul etmek gerekir ki, çıkarma ile ilgili araçlarımız istenilen düzeyde değildi. Muhakkak ki, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerine düşen görevı yapar, fakat araçları arzu edilen seviyede olmadığı zaman bu, sonra baktığım zaman, Türkiye Cumhuriyeti'nin Silahlı Kuvvetleri, bir harekâtta mutlaka tam başarı sağlamalıdır. Bu fikre katılmamaya imkân yok. Haa, bir de şu iddia: İsmet Paşa, ABD'ye haber vermiş de, nasılsa ABD engeller diye düşünmüş. Buna katiyyen inanmıyorum. ABD'ye anlattığım duşünceyle ve samimiyetle bildirdi." (Başka söylentiler de vardı ortaükta. Hare'dan gelen bilgiden sonra, Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nda Rum yanlısı diplomatlarca bu mektup alelacele hazırlanıp gönderilmiş diye yaygın söylentilerin aslı ne4ir?) "Alelacele yazılmış, şu ya da bu... Bir müttefikten bir müttefike yazılmayacak mektuptu. Mektuptaki en büyük tehdit, "Çıkarmadan dolayı Sovyetler Birliği bir hareket yapacak olursa, ben muttefik olarak 'vecibelerimi' yerine getirmekte 'itizar' ederim, seni yalnız bırakma durumunda kalırım" gibi fevkalâde 'vahim' bir tehdit." (Yasizin 'blöf yorumunuz?) " O zaman bizim değerlendirmemiz, hatta bugün de benim değerlendirmem bu mektubun 'blöP olduğu idi. Ama dediğim gibi bu kararı verecek insan, devletin başkanıydı, hükümetti. Yerinde olsam İsmet Paşa'dan başka karar verebilir miydim, bilemiyonım. Ama genel sekreter olarak daha atılgandım! Mektubun yazılışmda Rum etkisini biz de duyduk. Zaten ABD Başkanı, kalkıp mektup yazmaz. Bizde de oyledir, hariciyeden gelir. Ya hariciyeye diodaya. Misliyle bir cevap hazırlandı. İsmet Paşa gordü, düzeltmeler yaptı tabü. Bir paragraf yapıştırmıştık, Başbakan bunu çıkardı metinden." (Neydi bu 'yapıştırılan' paragraf?) "ABD, o sıralar Vietnam'da savaşıyor, 'Gelsin, muttenklerim bana yardım etsin' diyordu. Biz de böyle bir şeye yanaşmıyorduk. 'Sen müttefiklerinden böyle yardımlar isterken, müttefikine bunu nasıl yaparsın?' özetinde bir sert paragraftı. İsmet Paşa bunu çok ağır bulmuş, cevaptan bunu çıkardı." (Johnson mektubu, Türkiye'de sürekli konuşuldu. Ancak 1966 'ya doğru içeriği ortaya çıktı ve Türkiye'nin içinde yer alacağı bir 'yeni dünya' kurulmadı, ama Türk kamuoyunda ABD'ye duyulan 'o vazgeçılmez sevgi' eriyip yitmeğe başladı. Amerika bu oluşmayı anladı mı?) Bayülken, "...Johnson mektubundan bir süre sonra İsmet Paşa'ya ABD'den 'resmi çağn' geldi.. Johnson'un gönderdiği özel bir uçakla İsmet İnönü ve beraberindeki 'ünlü Kıbns takımı' Amerika Birleşik Devletleri'ne gittik.." dedi. (Johnson 'la görüşmeye...) "Evet, bizden çok, İsmet Paşa'nın Johnson"la yapacağı görüşme için." Ses alma aygıtını kapattık, Bayülken, "Amerika serüveni varın" dedi. ANKARA (a.a.) Türklş tarafından düzenlenen "tüketicinin korunması" konferansı dun Ankara'da başladı. Konferansda konuşan Sanayi ve Ticareı Bakanı Cahit Aral. tüketicinin fıyat ve kalite a< sından korunmasının gerek,. olduğunu belirtti. Tüketicinin korunması FBI Başhanı: ASALA en tehlikeli terör örgütü WASHINGTON, (a.a.) Fe deral Soruşturma Bürosu (FBI) Başkaru VVilliam \Vebster, Ermeni Gizli Kurtuluş Ordusu ASALA'mn, dünyamn en tehlikeli terör örgütlerinden biri olduğunu söyledi. Webster bu açıklamayı, FBI bütçesini görüşmekte olan ABD Senatosu Adalet Komisyonu'nda yaptı. FBI'nın, terörist Ermeni grupların ABD'de faaliyet göstermelerinin önüne büyuk ölçüde geçtiğini bildiren Webster, şöyle konuştu: "Geçtiğimiz dönemlerde Los Angeles ve Philadelphia'da bombalı saldın girişimlerini onceden haber almış ve teröristleri, amaçlannı gerçekleşüremeden yakalamıştık. Bunlar, son derece tehlikeli kişilerdir. Bunu biliyoruz ve bu örgütlerin faaliyetlerini çok y^kından izliyoruz." Toplantıda söz alan Senatöı Jeremiah Denton ise, son zamanlarda, ABD'de yaşayan Türkler ve Turk asıllı Amerikalıların sık sık tehdit edıldiklerine dikkati çekti. Senatör Denton, Ermeni teröristlerin tehditlerinin böylece anık ABD vatandaşlarına da yöneltilmeye başlandığına işaret etti. Bu arada, Amerikan Turk Demekleri Birliği "ATAA" da kongreye bir mektup gondererek, Ermenilerle ilgili tasarılann kabul edilmesi halinde bunun terorizmi teşvik eden nitelikte bir davranış olacağmı hatırlattı. Milli Eğitime bağış ANKARA, (ANKA) Karayolları Trafik Yasası'ndadeğişiklik yapan kanun hükmünde kararname Resmi Gazete 'de de yayımlandı. 8 Haziran 1985 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanacak olan yasa hukümleri uyarınca, şoför ve sürücu belgesi alacaklara, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan izin alınarak açılan kursları bitirme zorunluluğu getirildi. ANKARA, (ANKA) Milli Eğitim Bakanlığı Vakfı'na Ocak 1985'ten bu yana 87 milyon 753 bin 673 lira para bağışında bulunuldu. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, para bağışmın 100 bin 795 Iirası çeşitli il ve ilçelerdeki ilk, ona ve lise dengi okul öğrencilerince yapıldı. Vatandaşa rehber kitap Darwin teorisi, MiUet MeclisVnde tartışudı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Darvvin'in evrim teorisiyle ilgili olarak hazırlanan rapor Mecliste tartışmalara neden oldu. Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler, Darwin teorisi'ne karşı çıkmadıklarını belirterek, "Hem evrim kuralı, hem de yaradılış teorisinin birlikte okutulmasını istediklerini" sövledi. Gündem dışı konuşan HP'li Turgut Sözer, raporun yüz kızartıcı olduğunu ve bunun hesabını Meclisin, Bakandan sorması gerektiğini belirtti. Sözer, "Bakanın hatası nasıl bağışlanacak. Artık çağdaş dunyada bu teori tartışılmıyor. Türkiye'yi ortaçağ Ujkesi ilan ederseniz, o bileceğiniz iş" dedi. ANKAR.4, (ANKA) Hükümetin bürokrasiyle mucadele anlayışı çerçevesinde idare ile ilişkilerde vatandaşa yardımcı olacak ve yol gösterecek bir "Rehber Kitap" hazırlanıyor. Öte yandan memur adaylarının ve memurlann kendilerinı ilgilendiren temel konularda bilgi edinmelerini sağlamak amacıyla bir de "Devlet " '"• murlan El Kitabı'' yayımlu ANKARA, (ANKA) Yargıtay 9. Hukuk Dairesı, değişik kurumlarda geçen hizmetlerin birleştirilmesı suretiyle yaşlılık aylığının bağlanması istenilen durumlarda askerlik süresinin de göz önune alınması gerektiğini kararlaştırdı. Yaşlılık aylıgı SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle