23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 NÎSAN 1985 # Muhabirimizin gözaltına alınması kınandı HABERLERİN DEVAMI CUMHVRİYET/ll WASHINGTON'dan (Baştarafı I. Sayfada) olmayan'' dolayısıyta ' 'gerçek'' tepki, erken seçim kararına bizim Dışişleri Bakanhğı'nın pek sevinmediğt. Bize göre Başkan Reagan ile görüşmeden sonra ticari konulann dışında Özal'ın en önemli görüşmesi dün ABD Savunma Bakam Weinberger ile buluşmasıydı. Yine ticari konuların dışında kalmak üzere, özal'ın yemeklerde, sohbetlerde ve karşılıklı görüşmelerde, Türkiye'nin siyasal konumu ile savunma sorunlarına ilişkin Amerika'daki bakış açıstnı şu noktalarda özetlemek mümkün: • Amerika'mn askeri yardımı, Türkiye'yi tembelleştiriyor. Bu nedenle bazı Amerikan firmalan askeri açıdan güçlü ve yeni tek YALÇtN DOfiAN nolojiyi Türkıye'ye getirmeye hazır göriinüyor. • Amerikan yönetimi ilk kez ileri teknolojiye dayanan askeri yardımdan yana bir tavır içine giriyor. Bugüne dek verdiği askeri malzeme çoğunlukla kullanılmıs ve modası geçmişken, Amerika şimdiki günün teknolojisine uygun askeri araç ve gereç vermekten yana. • Amerikan yönetimi Lübnan 'da Amerika'mn darbe yediğini, Lubnan'ın "Yenibir Vietnam basansızkğı" olduğunu kendi kendine yüksek sesle kabul ettirmeye çalışıyor. Suriye 'nin silahlanmasından endişe ediyor. Suriye'yi "Ortadoğu'nun Kübası" olarak niteliyor. Hatta Suriye'nin ozellikle İsrail'e karşı teknolojide denge tutturduğunu vurguluyor. Suriye'nin ABD tarafından "Ortadoğu'nun Kübası" biçiminde değerlendirilmesi, Türkiye 'ye bakış açısında yeni bir boyut getiriyor. • Lübnan'daki başarısızlık, Suriye'deki silahlanma, Washington'a ilk kez, Türkiye'ye "Yunanistan anlasmazlığı dışında bakmak gerektiği" duşüncesini aşılıyor. Yunanistan ile sorunlar olabilir ve vardır, ancak Türkiye'yi değerlendirirken "Yunanistan ile olan sorunlann dışında düşünmek gerektiği" yargısı yerleşiyor. Dolayısıyla yukandaki tezleri alt alta topladığımzda WashingtonAnkara ilişkilerinde ABD'nin "Birbaşka Türkive". görmek istediği noktasına uzanaoıtıyorsunuz. Kurtböke: Hükümetj UGUR MUMCU GOZLEM olayın üzerinde nassasiyetle durtnah İstanbul Haber Servisi Gazetemiz muhabirlerinden Asiye Uysal'ın lTÜ'de görev yaparken 4 saat sureyle gozaltmda tutulması üzerine bir açıklama yapan TGS Genel Başkanı Oktay Kurtböke, "Özal hükümetinin olaym özerinde hassasiyeUe duracagını umut ediyoruz," dedi. Konuya iüşkin olarak dün bir açıklama yapan TGS Genel Başkanı Kurtböke şöyle dedi: "Arkadaşımızı gözaltında tutanların kimin ve neyin emniyetini, neye dayanarak koruduklan dogrusu biiyük merak konusudur. Bu kişiler herhalde kendilerini her tiirtii kanunun dışında ya da üstünde sanıyor olmalılar. Basın özguriüguniin ve buna baglı olarak kamunun haber alma hakkımn kutsalltğına inanan herkesin bu olayı en az biz gazeteciler kadar nefretle tel'in edeceğinden kuşkumuz yoklur." Ahnan basını: ÖzaVuı gezisi çok olumlu Haber Merkezi Başbakan Turgut Özal'ın ABD ziyareti ABD ve Batı Alman basını, radyo ve TV'leri tarafından "çok olumlu" olarak değerlendirildi. Hatta Amerika'mn Sesi Radyosu, "Gelişmiş birçok iilke bfle Özal'dan ders alabilir" biçiminde bir yorum yayımladı. Amerika'mn Sesi Radyosu (VOA) şöyle bir değerlendirme yaptı: "Türk ekonomisi gelişmekte olan dünya için bir örnek haline geldi. Başbakan Özal'dan gelişmiş birçok ülke bile ders alabüir. Başkan Reagan, Başbakan Özal'ı önemli bir müttefik ve ivi bir dost olarak agırladı". Batı Alman Dasım, rauyo ve TV'si, Başbakan özal'ın ABD zjyaretine geniş yer verdi. Yüksek tirajlı, "Frankfurter Allgemeioe Zeitung" gazetesi ReaganÖzal görüşmesiyle ilgili olarak yayımladığı haberi şöyle yorumladı: "Reagan, Özal'ı acak bir Ugiyle karşıladı". Gazete, Türkiye'ye askeri yardımm arttınlması amacıyla Reagan'm agırlığını koyduğunu da haberinde belirtti."Die Welt" ve "Frankfurter Rundschau" gazeteleri de ÖzalReagan görüşmesinin olumlu geçtiğini yazıyorlar. Alman radyo ve TV'leri de Özal'ın ABD ziyareti sırasında Yunanistan'a bir kez daha "zeytin dalı" uzattığını bildirdiler. Hessen Radyosu, Özal'ın Yunanistan'la "yazılı anlaşma yapmaya bazır olduğunu" belirttiğini bildirirken, Alman TV'si, OzalReagan görüşmesinde Yunanistan sorununun da ele alındığını haber veriyor. WEİNBERGER'LE GÖRÜŞTÜ Başbakan Turgut Özal, dün ABD Savunma Bakanı Caspar Weinberger'le görüştü. özal, Pentagon'a gelişinde askeri törenle karşılandı. Özal ve Weinberger, tören kıtasmı denetlediler. Törende ntilli marşlar çalınırken, 19 pare top atışı yapıldı. (Fotoğraf: AP/a.a.) Radyo îstasyonu için ABD ısrarlı Görüşmede, son önemli nokta Türkiye ile Amerika arasında gerçekleştirilmesi düşünulen ortak savunma yatırımları oldu. Belirlenen ilkeye göre, çeşitli askeri araç, gereç, silah ve diğer malzeme ihtiyacı, hukumetler tarafından sağlanacak. Bu malzemelerin üretimi Türk ve Amerikan özel firmalarının ortak yatırımıyla gerçekleşecek. ECEVİT VE DEMİREL'İN BAŞARI ŞANSLARI Başbakan Ozal, gezisinin son günunde dün ABD'li gazetecilerle Amerikan Basın Merkezi'nde öğle yemegi yedi, bu arada çeşitli soruları yanıtladı. Bir gazetecinin "Anayasada degişiklik yapılarak Ecevit ve Demirel'in yeniden politik hayata dönmesi sağlanabilir mi? Onlara af getirilebilir mi? Mesela 5 yıl sonra gibi.." sorusuna Başbakan Özal şu karşılığı verdi: "Hele bir beş yıl bekleyelim. Görelim bakalım neler olur. Af bir anayasa meselesidir. Anayasa değişikliği o kadar kolay değildir. Ama ben asıl şunu söylemek isterim. Size garanti veririm ki, onlann artık politikada herhangi bir başarı kazanma şansı yoktur. Biz başanlı olduk. Halk bizim başanmızı kabul etti ve genel seçimlerden sonra yapılan belediye seçimlerinde de genel seçimlere girmeyen bütün partiler katıldığı halde, yine de bize güvenini gösterdi." özal, bir diğer soru üzerine de Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le "çok iyi geçindiklerini" söyledi. SHULTZ'LN SÖZLERİ Başbakan Turgut Özal, önceki akşam geç saatlerde ABD Dışişleri Bakanı George Shultz ile bir araya geldi. Shultz, görüşmede Özal'ın Yunanistan'a yaptığı son anlaşma çağrısını "büjük memnuniyetle karşıladıklarım" belirterek, Ankara'nın izlediği Yunanistan ve Kıbrıs politikasını desteklediklerini yineledi. Daha sonra Türkiye'ye yapılacak yardım ile Ermeni sorununa değinen ABD Dışişleri Bakanı'nın şöyle konuştuğu belirlendi: "Bizim kongre ile bazı problemlerimiz olmasına ve kongrede Türkiye'ye karşı belli tepkiler olmasına rağmen yönetim olarak biz gerek yardım konusunda gerekse Ermeni mesetesinde eümizden geleni y apmay a Ç«lışacağız. Yardımın kongreden. yönetimin önerdigi miktarda geçmesi için çaba göstereceğimizi tekrarlamak isterim. Koagrede bir başka duyarlı oJduğunuz konunun Ermenileıie ilgili karar tasarısında dügümlendiğini biliyorum. Bazı Ermeni kökenli senatörlerin 24 nisanı Ermeni günü ilan etmek istemeleri ve bu konuda kongreden karar çıkarma girişimleri, yönetim taraftndan engellenmeye çahşüacaktır." ÖzalShultz görüşmesinde, Başbakan Özal'ın konuyu ticari alana kaydırdığı öğrenildi. Türkiye'nin Amerika'ya ihraç ettiği tekstil ve demir çelik üriinlerine miktar kısıtlaması getirdiğinden söz eden Başbakan özal, "bu konunun çözülmesini" istedi. Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Shultz'un "Tekstil sorununu çözmek için teknik bir heyetin oluşturulduğunu" söyledi ve "Ancak demir çelik ürünleri için şu anda yapacağımız çok fâzla birşey yok" biçiminde konuştuğu bildirildi. Türkiye, Amerika'ya geçen yıl bin ton demir çelik ürunü ihraç etmiş, bu yıl ihracat miktarı 43 bin tona çıkmıştı. Amerikan kurallanna göre herhangi bir üründe bir yıldan diğerine ihracat artışı yuzde 30'u geçtiği takdirde, Amerika o ürünün o ülkeden gelen ihracat miktannı kısıtlıyor. Türkiye'nin demir çelik ürünle43 bin tona çıkmış olması, söz konusu yüzde 30 arüşın çok üzerinde olmasından dolayı Amerika, Türkiye'den demir çelik ithalatına kısıtlama getiriyor. Benzer durum tekstil ürünlerinde de söz konusu. Ancak Amerika konunun teknik düzeyde ele alınmasına karar verdi. tki gün sonra Hazine ve Dış Ticaret Müsteşan Ekrem Pakdemirli'nin Washington'a gelerek, teknik düzeyde görüşmeleri yürütmesi bekleniyor. Amerikalılar, görüşmelerin sadece tekstil ile sınırlı kalacağını, demir çelik için "şu anda yapılacak birşey olmadıgım" tekrar tekrar vurguluyorlar. Başbakan Özal'ın Amerika gezisi bugün sona eriyor. Resmi heyet bugün yerel saatle öğle sıralannda Washington'dan ayrıhyor. Amerika ile Türkiye arasındaki saat farkından dolayı, Özal ve beraberindekilerin yann sabah Ankara'ya ulaşması bekleniyor. Yurt dışında çalışanlar, günde 1 dolara emeklilik Hakkı kazanacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yurt dışında bulunan 18 yaşmı doldurmuş Türk vatandaşlannın oradaki çalışma sürelerini belgelemeleri halinde, sosyal güvenlik kurumlarına borçlanabilmelerini öngoren yasa tasansı TBMM Sağlık ve Sosyal lşler Komisyonu'nda kabul edildi. Tasanya göre, yurt dışına cıkmadan önce Emekli Sandığı veya BağKur'a tabi hiçbir işte çalışmamış olanlar, SSK'ya yazılı olarak başvuracaklar. Yurt dışında çalışmış olan vatandaşlarımız, eşlerini de yanlannda götürmüşlerse, kesin dönüşten sonra eşi istediği takdirde BağKur'a borçlanarak BağKur sigortalısı olacak. Bunların dışındaki vatandaşlar kesin dönüşlerinde prim kesenek ve karşılık ödedigi sosyal güvenlik kuruluşuna borçlanacak. Yasa kapsamına girenlerin çalıştıklan tüm süreleri değil, emekli aylığı bağlatabilmek için gerekli süreleri borçlanabilecekleri öngörülen tasanya göre, borçlanma yurt dışında çalışılan her gün için bir dolar üzerinden yapılacak. Hesaplanan gün kadar dolar karşılığı döviz miktan, Merkez Bankası veya yetkili bankalara çapraz kur hesabıyla ödenecek. 2147 sayılı yasadan yararlanaıayıp, bu yasadan yararlanmak isteyen ve daha önce kesin dönüş yapmış olanlar, borçlannı dolar olarak değil, Türk Lirası olarak ödeyecekler. Bu yasadan yararlanıp Emekli Sandığı'na borclananların hizmet süreleri terfilerinden sayılacak. Türkiye nükleer mayınlarm kaldırılmasına karşı çıktı LONDRA, (AP) NATO içindeki Türk, Alman ve halyan komutanların, NATO'nun kısa adı ADM olan nükleer kara mayınlannın sayılarının düşürülmesi tasarısına kesinlikle karşı çıktıkları bildiriliyor. Londra'da yayımlanan haftahk savunma dergisi "Jane's Defence Weekly"nin haberine göre NATO Nükleer Planlama Grubu'nun Lüksemburg'daki son toplantısındaçok gizli olarak ele alman ADM'lerin yerlerinden sökülmesi plaru Türk, Alman ve Italyan askeri komutanlar tarafından "Bir Sovyet saldınsı durumunda bunlar çok etkili olacak ve caydıncı görev yapacaktır" gerekçesiyle kabul edilmiyor. Jane's'in haberine göre plan, NATO savunma bakanlannın iki yıl önce aldıkları bir karara dayaruyor. Bu karar, Batı Avrupa'daki taktik nükleer silahların sayılarının 1988 yılı sonuna kadar 6.000'den 4.600'a düşürülmesini öngürüyordu. Yakın zamana kadar nükleer kara mayınları NATO'nun savunması için "çok önemli" olarak niteleniyordu. NATO Başkomutanı General Bernard Rogers'in, ekim aynda yapılacak NATO nükleer planlama grubu toplantısından önce üye ülkelerin hükümetlerine nükleer kara mayınlarımn dunımu konusunda fikir danışacağı ve aldığı sonucu gmp toplantısına getireceği Batılı kaynaklar tarafından belirtiliyor. Kara mayınlarının kaldırılması fikri ilk kez General Rogers tarafından ortaya atılmıştı. (Baştarafı 1. Sayfada) ni, VVashingıon siyası cevrelerinde Yunanistan'la var olan gerginliğe bağlandı. Buna karşı ABD, daha önce Reagan'la göruşme sırasında dile getirilen Turkiye'de bir radyo istasyonu kurulmasına yönelik isteğini tekrarladı. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle, Başbakan Özal'a dünkü göÖzetlediğimiz bu noktalardan sonra yeniden Türk Yunan soru rüşmede, "Yunanistan'la sizin aranızda var olan 7'ye karşı 10 nuna dönersek, en üst düzeyde yardıra oranımn sizin lehinize şu sonuçlan saptamak mümkün: artmasını hep istiyorsunuz. İşte, • Türk ve Yunan askeri güç Turkiye'de kurmak isıedigimiz leri ozellikle Ege'de yan yana radyo istasyonuna izin verirseseyrediyor. Durum zaman zaniz, yaklaşık 100150 milvon doman ciddi gerginliklere uzanılarlık bir yatınm yapacağız ve bu yor. Hatta zaman zaman çatışek yatınm yoluyla 7'ye karşı 10 ma tehlikeleri bile görülüyor. dengesi sizin lehinize gelişme • Herhangi bir çatışmadan göstermiş olacak" biçiminde koşimdilik söz edilemez. Buna rağnuştu. Başbakan özal, ABD'nin men Amerikalılar şöyle diyor: en yüksek düzeyde öne sürduğü "Biz Atina'yı ciddi biçimde bu ikinci ısrar karşısında, "Şu uyardık. Ege'deki herhangi bir anda bir şey söyleyemeyecegim. çatışmadan siz sorumlusunuz diArna heyetler halinde oturulup yerek, kendilerine tavrtmızı açık konuşulabilir" karşılığını verdi. ça belli ettik. Hatta, Atina'ya Görüşmede Amerika, TurkiAkdeniz'deki 6. Filo'nun varlıye'de var olan üs lerinde görevğuu bir kez daha hatırlatmaktan li hava kuvvetlerini takviye etkendimizi ahkoyamadık." Bu mek istediğini belirtti. Bu takviciddi uyanlardan sonra Ankarayenin tümüyle teknik nedenlerAtina Washington nasıl bir yöden kaynaklandığını öne süren rüngeye oturuyor açıkça belli olABD Savunma Bakam'na, Başmuyor mu? bakan Özal, "konunun TiirkAmerika'daki gelişmiş askeri ABDOrtak Savunma Konseyi'nteknoloji bugun ilginç boyutlade ele alınabileceğini" bildirdi. ra uzanmış durumda. Amerika'Turk limanlarında ve tersanemn herhangi bir yerinde kurullerinde 6. Filo'ya ait gemilerin muş olan savunma istasyonunbakım ve onanmının gerçekleşeda sürekli çalışan araçlar, örnebileceği, burada yapılan ihaleleğin Paris'te parkta oturan bir rin Türkiye'ye kolaylık sağlanaadamın elindeki gazetesini bile bilmesi için Amerikan yönetimiokuyor. Yani parkta oturan adanin "anlayışlı" davranmasını ismın gazetesini okuduğunu sapteyen özal'ın bu konuyu açmatamak değil, doğrudan doğruya sına Amerika bir ek daha yaptı. gazetede neler yazdığım, önünAmerikalılar 6. Filo gemilerinin deki araçtan okuması mümkün. yanında ABD uçaklannın da Dolayısıyla ABD, Atina'mn her Türk havaalanlannda bakım ve davramşım inceden inceye izlionanmının yapılmasını istediler. yor. Böylesine bir teknolojiden Özal, bu öneriy ikabul etti. Aydolayı da kendine güveniyor. rıca 6. Filo gemilerine Türk limanlarında yakıt ikmali için koİşte bu güveni şimdi Özal'a laylıksağlanacak. aşılamaya çalışıyor. (Baştarafı I. Sayfada)ğunu duyurduktan sonra Muhterem Sarı Bedri Bey kardeşimizle yaptığı rö(X>rtajı yayımlıyor. Pekşen'in Arap ortaklığı konusunda sorduğu soruyu Muhterem Sarı Bedri Bey kardeşimiz şöyle yanıtlıyor: Suha İ.İslam, benim talebemin öz dayısının oğludur... Gördünüz mü yakınlığı? Arap, "Talebesinin öz dayısının oğlu" olunca akan sular duruyor. Talebesinin öz yerine üvey dayısının oğlu olsa belki durup düşünecek. Ama adam özbeöz "talebesinin öz dayısının oğlu"... Ne yapsın Dalan'cık? Hemen ortak olmuş.. Dalan, Pekşen'e Suudlu ortağı için bakın ne diyor: Suudidir, ama kökeni Türktür... Babası Türkçeyi senden iyi konuşur... Dalan'ın "Telebesinin öz dayısının babası" Türkçeyi bizim Yalçın Pekşen'den iyi konuşuyormuş. Belki belediye başkanlığını da Muhterem Sarı Bedri Bey kardeşimizden iyi yapar, ne bileyim ben? Muhterem Sarı Bedri Bey kardeşimizin "iş bitirici üslup" ile verdiği yanrtlara şöyle bir göz atalım: "DALANŞirkette payım da çok düşük. O kadar düşuk ki, isterseniz size verebilirim". PEK$ENKonu bu değil... DALANRahatlıkla verebilirim ve şirketin içine girer, ne dumenler döndüğünü ortak olarak daha rahat öğrenirsiniz... PEKŞENBiz ne döndüğünü öğrendik zaten"... Muhterem Sarı Bedri Bey kardeşimizin devlet adamı ciddiyeti ile yaptığı bu "iş bitirici" konuşma, şu bölüm ile son bulmaktadır; okuyalım: Margareth Thatcher'a yedi dakika ayınyor bu adam, benimle iki saat oturdu. Daha bırakmıyordu, ben kalktım... Dalan'ın "Bu adam"dediği Suudi Arabistan Veliahtıdır. Herhalde veliaht hazretleri, "demir lady"ye yedi dakika ayırıp, Muhterem Sarı Bedri Bey kardeşimize tam iki saatini verirken, bu "muhabbeti' değerli kardeşimizin mavi gözlerinin hatırı için göstermiyor. Adam da iş bitirici. Arsa kapatacak.. İki saat 120 dakika eder. 120'yi 7'ye bölersek, 17 küsur çıkar. Demek ki, veliaht hazretleri, Muhterem Sarı Bedri Bey kardeşimizi, Tharcher'dan tam 17 kat fazla sevmektedir! Muhterem Sarı Bedri Bey kardeşimiz, "Sevda Tepesi" satış işleri ile niçin bu kadar yakından ilgilendiğini şöyle açıkhyor: Suudi Prensi bir veliaht ve benim de çok yakınım, iyi tanıdığım bir insan olduğu için menfaatinin zail olmaması için nezaret ettim... Maşallah ki ne maşallah!.. Muhterem Sarı Bedri Bey Kardeşimizin "Anakent" Belediye Başkanı olarak Istanbulluların "menfaatlehnin zail olmasına" çalışması gerekirken, Suudi Veliahtı'na "siyanet meleği" kesiliyor... Muhterem Sarı Bedri Bey kardeşimiz, "Altınboynuz" şirketi dışında bir de otelcilik işi ile uğraşıyor. Süzer Turizm adlı bir şirketin de ortakları arasında bulunan Belediye Başkanı, Taksim'de yapılması planlanan bir lüks otel işi ile de yakından ilgilidir. Eski Belediye Başkanı Tırtıl Paşa'nın zamanında ımar planı değiştirilerek yeşil saha olmaktan çıkarılan Taksim'deki arazi üzerine, muhterem kardeşimizin de katkıları ile bir otel yaptırılacaktır. Bir belediye, İstanbul'un en güzel yerindeki bir yeşil alanı nasıl birdenbıre üzerine otel yapılacak bir arsaya dönüştürür? Anıtlar Yüksek Kurulu, nasıl da hemen izın verir? Bunlara kusura bakmaytn benim aklım, oldum olası ermez... 12 Mart'ın İstanbul sıkıyönetim yargıçlanndan Taylan Erimer de bu şirkette yöneticidir. Bu konuları ona mı sorsak, ne yapsak? Başbakan'ın kardeşi ve iktidar partisinin İstanbul İl Başkanı, Suudlu işadamlarının ortaklandır. İzmir İl Başkanı da Araplarla ortak işlere girmiştir. ANAP Genel Başkan Yardımcısı "üç hilalli" Arap Bankası'nın paydaşlarındandır. İstanbul Belediye Başkanı da Arapların ortağıdır. Bütün endişemiz, bu muhterem kardeşlerimizin, bu gülsuyu kokulu ortaklık ilişkileri içinde, "memleketin yüksek menfaatleri" ile "kişisel çıkarlarım" karıştırmalarıdır. Bu işlere kızıp "Ne Arabın yüzü, ne Şam'ın şekeri" diyecek halleri yok ya! Vergi rekortmeni kim? (Baştarafı 1. Sayfada) olduğu bildirildi. öte yandan İstanbul Defterdar Yardımcısı Kemal Civelek, 1984 yıh "kazanç ve iratlanyla bunlann beyanlan" hakkında şu açıklamayı yaptı: 1) 1984 yılında elde edilen gelir, kazanç ve iratlar Mart 1985 ayı sonuna kadar beyan edilmiştir. Herhangi bir muhik ve mücbir sebeple, geçmiş yıl kazançlannı beyan edememiş olanlarla, kazanç ve iratlarını beyan etmiş olmakla beraber, unutma, yanılma veya sonradan öğrenme suretiyle tespit edilen ek gelir ve ek kazanç unsurlannın ek siirede beyan ve bildirimi mümkündür. 2) Vergi kanunlanna göre ek süre 15 Nisan 1985 tarihinde sona ermekledir. Ek sürede beyanda bulunacak mükelleflerin bahsedilen tarihe kadar normal veya ek be\anlarını vergi idarelerine bizzat vermeleri veya posta ile tahakkuk eden verginin birinci taksidini ödemeleri icap etmektedir. 3) Ek sürede beyanda bulunan mükellefler adına miikellerıyet şekillerine göre cüzi miktarda ceza uygulanacaktır. 4) 1984 yılında tahsil ettikleri mesken kirası 360 bin lirayı aşanlann başkaca gelir ve kazançlan olmasa bile gayrimenkul sermaye iradı olarak beyanname vermeleri gerekmektedir. 5) Vergi kanunlannın sağladığı bu imkândan vergi mükelleflerinin yararlanacağı ve bu imkânı en iyi şekilde değerlendirecegi tahmin edilmektedir. En fazla gelır vergısı ödeyen mükellefler il il belli olmaya başladı. Cumhuriyet muhabirlerinin bjldirdiğine göre, çeşitli illerin gelir vergisi rekortmenleri şunlar: Samsun 99 milyon ilra ile Yılmaz Ulusoy. Erzunım 18 milyon lira ile müteahhit Vehbi özden. Trabzon 94.2 milyon lira ile işadamı Saffet Ulusoy. Van11 milyon lira ile akaryakıt bayii Enver Tali Saraçoğlu. Ağn.7.7 milyon lira ile müteahhit A. Baki özdemir. Kars 7.9 milyon lira ile halı tüccan Necmetün Lacin. Muş 3.5 milyon lira ile akaryakıt bayii Ihsan Buyüközer. Erzincan15 milyon lira ile müteahhit M. Kemal özdemir. Mersin İlk 6 sırayı vapur acenteferi aldı. Henri Atat, 139 milyon lira ile Mersin vergi rekortmeni oldu. Eskişehir Eti BLsküvi Fabrikası sahibi FiruzKanatlı 56 milyon üra ile rekortmen. UşakANAP 11 Başkanı, fabrikatör Nihat Dulgeroğlu, 272 milyon lira. Kırşehir Ibrahim Işık, hırdavatçı 5 milyon lira. Ebe Emine Karahan Hükümet Tabibi Olcay Sayan Şırnak'ta pıısu: 5 şehit (Baştarafı 1. Sayfada) nel çevre sağlıgı programının bir bölümü olarak, beraberine ilçenin doktor ve ebesini de almak suretiyle, 3 Nisan 1985 günü Kızılsu nahiyesine bağlı Kırkkuyu köyüne gitmiştir. b) Kaymakam başkanlığında sabahleyin köye giden bu heyet, gün boyunca köylüleri toplayarak, onlan sağlık hizmetleri konusunda aydınlatmıştır. Hasta vatandaslanmızın muayene ve tedavüerini yapmış, köylü vatandaslanmızın ve koyun diğer hizmetlerle ilgili ihtiyaçlan konusunda göriışmelerde bulunmuştur. c) Yol ve mevsim şartlarının imkânsızlığına rağmen, köylerdeki vatandaşlanmıza hizmet getirme gibi ulvi amaçlarla köye giden ve köydeki çalışmalarını tamamlayan bu heyet, koyden ilçe merkezine dönüşlerinde yolun sarp bir kesiminde, saat 13.30 civannda otomatik silahlı üç bölücü eşkiya tarafından pusuya düşürülmüştür. d) Kaymakam ve yanındaki heyetin içinde bulunduğu görev aracının otomatik silahla taranması sonucu İlçe Kaymakamı Halil Uymaz yaralanmış, araçta bulunan Hükümet Tabibi Olcay Şayan, Ebe Emine Karahan, Polis Memuru Mehmet İşler. şoför Ali Batmaz ve bölgede görevli tlçe Jandarma Bolük Komutanı Üsteğmen Mehmet Esin şehit olmuşlardır. e) Olaya adli makamlarca el konmuş olup, olay faillerinin tespit ve yakalanması için bolgede gerekli tüm tertip ve tedbirler alınmış, aramalar surdurulmektedir. f) Bu araçtan evvel bölgeden geçen güvenlik kuvvetlerine mensup vazifelilerin bulunduğu araca ateş açmayan ve kasten insani amaçlarla vazife şuuru içinde bölgede faaliyetlerini sürdüren bu sivil kişileri öldüren bu caniler, halk düşmanlan, mutlaka cezalarını goreceklerdir. g) Gözü donmüş caniler tarafından açüan ateş sonucu hayatlarını kaybeden şehitlerimize rahmel, geride kalan ailelerine, yakın dost ve mesai arkadaşlanna başsaglığı dileriz." EVRENİN MESAJI Cumhurbaşkanı Kenan Evren, yayımladığı mesajda saldınyı kınayarak şunları söyledi: "Şırnak ilçesi köyierinde uyguladıklan sağlık hizmeüerinden dönerken, insanlıktan yoksun üç bölücü eşkıyanın menfur silahlı saldınları sonunda hükümet tabibi, ilçe jandarma boluk komutanı. polis memuru, ebe \e araç şoforünün şehit olmalanndan ve Kaymakam Halil L'ymaz'ın yaralanmasından milletçe derin acı duyduk. Hangi amaçlarla ve nerede şartlandırüdıkları bizce çok iyi bilinen eşkıyaların ve yandaşlanmn, bu gibi hareketlerin geçmiş örneklerinde görülduğü üzere devletimizin gücü karşısında ezilip yok edileceği muhakkaktır. Doğu Anadolu bolgesinin bu kesiminde zaman zaman güvenlik kuvvetlerinin eşkıyaya karşı sürdürdükleri mücadeleyi devlet teroru safsatası ile ideolojilerine malzeme olarak kullanmayı alışkanlık haline getiren ve gerçekleri saplıran iç ve dış odaklann vicdanlan biraz olsun >ızlar, başları da öne egilir. Suçluların en kısa zamanda yakalanacakları ve hak ettikleri cezaya çarptınlacaklan inancıyla insan sağlığına hizmet gibi kutsal bir görev uğruna şehil duşen Hükümet Tabibi Olcay Sayan. İjçe Jandarma Bölük Komuianı Üsteğmen Mehmet Esin. Polis Memuru Mehmet İşler, Ebe Emine Karahan ve Şoför Ali Batman'a Tann'dan rahmel dilerken. ailelerine \e yakınlanna içten taziyetlerimi sunar. ula\du yaralanan Şırnak Kaymakamı'nın da bir an once sağlığına kjvuşmasını lemvnni ederim." SATRANÇ ~ NEVZAT SUER (Baştarafı 4. Sayfada) g4 Af4 16 Ae2 Axe2 17 Vxe2 b5xc4 18 b3xc4 Kb8 19 oo Ve7 20 Ve3 Kb4 21 Fd3 Vf6 22 Kfeı Kfb8 13 Ffı b6 24 Ad2 Vf4 25 Vxf4 e5xf4 26 Af3 Kb2 27 eS Kc2 28 e6 f7xe6 29 Ad4 Kd2 30 d5xe6 Fe8 31 Af3 K8b2 32 Axd2 Kxd2 33 Kbı Şf6 34 e7 Ae6 35 Kb8 Şxe7 36 Kxe8 +, Terk. Pirç; Nihal Sunar (Gambit Satranç Merkezi Bayan) Yüksel Yascıoğlu (NETAŞ/B) Takım B 3, İSD 1943): 1 e4 d6 2 d4 A16 3 Ad2 g6 4 Agf3 Fg7 5 e5 d6xe5 6 d4xe5 Ag4 7 Ve2 Ac6 8 Ac4 Fe6 9 Ff4 Fxc4 10 Vxc4 Agxe5 11 Vb3 Axf3+ 12 Vxf3 oo 13 Fd3 Fxb2 14 Kbı Fc3 + 15 Fd2 Fxd2+ 16 Şxd2 Kb8 17 Ktaeı e6 18 Ke4 Vg5 + 19 Şdı Ae5 20 Vh3 Axd3 21 c2xd3 Kfd8 22 Kıb4 Vd5 23 d4 Vxe4 24 Vc3 Kd7 25 f3 Vd5 26 Vd2 c5 27 Terk. SicUya; GARILAKİS SOYLU (FIDE Bölge 5, Kavala/Yunanistan): 1 e4 c5 2 Af3 d6 3 d4 c5xd4 4 Axd4 Af6 5 Ac3 a6 6 Fe3 e6 7 g4 b5 8 g5 Afd7 9 a3 Fb7 10 f4 Ac6 11 f5 Axd4 12 Vxd4 Ae5 13 ooo e6xf5 14 Fe2 Fe7 15 h4 Kc8 16 Kh2 f5xe4 17 Axe4 Vc7 18 c3 Fxe4 19 Vxe4 oo ?fl Ff4 Kfe8 21 Fxe5 d6xe5 22 3 g6 23 Fc2 Ked8 24 Kfı Vc4 » Khf2 Va2 26 Vxe5 Fxa3 27 Fbı Vb3 28 b2xa3 Vxa3 + 29 Şc2 b4 30 Kd2 Ke8 31 Vxe8 + Kxe8 32 Kf3 Kc8 33 Şdı Kxc3 34 Kd8 + Şg7 35 Fd3 Kcı + 36 Şe2 Vb2+ 37 Şe3 Ve5+ 38 Şf2 Veı+ 39 Şg2 Vhı + 40 Şf4 Vxh4+ 41 Şe3 Vxg5+ 42 Şe2 Vxd8 43 Terk (2.04 dk 2.29 dk). Amerika Türkiye'ye gelir mi? (Baştarafı 1. Sayfada) VVashington'da Atilla Karaosmanoğlu'nu, işte bu soruyu sormak için arayıp bubnuştuk. Karaosmanoğlu, Dünya Bankası'nın Pasifık ile ilgili dairesini başanyla yöneten Türk olması dolayısıyla kuşkusuz bu soruyu yanıtlayabilecek en yetkin uzmanlar arasındaydı. Ama Karaosmanoğlu her zamanki titizliğiyle "Amerika neden Türkiye'ye gelmiyor?" sorusunu yanıtlamak istemedi. İşte bu yüzden "Amerika neden Türkiye'ye gelmiyor" sorusu yerine "Amerika neden Pasifik havzasına gidiyor" sorusunu yanıtlamayı tercih etmişti. "Amerika'nn yalınmlannın Pasifik havzasına yönelmesinin başlıca nedeni, bu ülkelerin komplekssiz ekonomilere sahip olması. Acaba birisi bizi bir köşede sıkıştınp dövebilir mi diye düşünmeleri. Doğu Asya'nın bu ekonomik açıklığı, Amerikalı yatırımcıya çok cazip geliyor. Ekonomik açıklık Doğu Asya ülkelerini iki açıdan etkilemesine etkilemiş: 1 Teknoloji transferini kolaylaşdrmış. 2 Açıklıkları dolayısıyla dünya ekonomisinin krizinden etkilenip süratle krizi atlatmak careleri aramışlar. Kapalı ekonomilere sahip olan ulkeler ise krizden etkilenmedikleri için gelişme sabit kalmış. Dogu Asya, bugünkü gelişme hızııu ekonomistlerinin başansına değil, şartlann yarattığı bileşimlere borçlu. Nitekim Japonya'dan sonra en çok gelişen ülkeler Çin ve Kuzey Kore. Çok sağlıkh ve istikrarlı bir kalkınma hızına sahipler. Kalkınma hızlannı da borç alarak yarun kalmış yatınmlan tamamiamak yerine tasarruflanyla gerçekleştirmişler. Bugünkü hızlan da 7.6'ya ulaşmış.' Japonya yaparsa biz de yaparız' mottosundan hareket eden Koreliler, kriz başladığında büyük borç yükünün altında olmalanna karşın, birçok ülkenin aksine krize girmeden ekonomilerini uyumlu hale getirdiler. Bazı ulkeler ise borç alarak yapısal uyum sağladılar." Oysa 1980'ierde durum değişmişti. Karaosmanoğlu'na göre dünya fiyatlarında artma olmadığmdan, borç alarak uyum sağlama yöntemi giderek etkisini yitirmiş, yeni uyum önlemlerine ihtiyaç duyulmaya başlanmıştı. Karaosmanoğlu, bu önlemleri şöyle sıralıyordu: * Yatınm önceliklerinin gözden geçirilmesi, • Ekonomilerin subjektif kontrol politikalarından objektif kontrol polükalanna zorlanması. * Gerçekçi faiz oranlan uygulamasına geçilmesi. * İhracat kalemlerinin değişen piyasa koşullanna uydurulması. Karaosmanoğlu, sıraladığı önlemlerin Filipinler hariç tüm Pasifik havzası ülkelerinde başarıyla uygulandığını belirtiyor. Filipinler'i ise şöyle anlatıyordu: "Doğu Asya'da ciddi ekonomik kriz ile ugraşan tek ülke Filipinler. Bunun nedeni de krizi, borçlanma yoluyla atlatmaya çalışmalanydı. Bir yandan dış borçlanma diğer yandan himayecilikle yerii sanayii geliştirmeye çabalamalanmn yarattığı ekonomik kriz, siyasete yansıyınca yabancı bankalar rezervlerini çekmekte tereddüt etmedi ve kriz büyüdü. Oysa benzer dış ekonomik şartlaria karşüaşmalanna karşın Endonezya, Tayland ve Malezya sorunlannı ya kontrol altına almış ya da hafif atlatmışlardı. Eskisine oranla yavaşlama olmasına karşın dünya ekonomileri içerisinde kalkınmanın yegâne mevcut olduğu ulkeler de bunlar oldu. Süratle ledbir alabilme \e dış ekonomik gelişmelere cevap verebilme yeteneklerini kanıtlamış olmaları nedeniyle Amerika, Pasifik havzasını dünyanın gelişme kutbu olarak gormeye başJadı. Bu kanının yaygınlaşması da elbette ki Amerika'mn endüstri ilişkilerini ve poliıikalannı tayin eden özel ve kamu kuruluşlannın bu bölgeye ilgi duymasına neden oluyordu. Pasifik havzasındaki bir başka cazip faktör de gıda açısından kendine yeterlilik hedefi göz onünde tutularak tanmsal üretimde patlama kaydedilmesiydi.. Böytece, örneğin, petrol fiyatlan düşse açıklannı üretim fazlası pirinç ile kapayabiliyorlardı. Lastik ihraç edemiyorlarsa gümüş ihraç etmeye başlıyorlar, bunu da esnek ekonomileri sayesinde yapabiliyorlardı." Karaosmanoğlu, her şeyi pembe göstermeye çalışmıyordu. Nitekim söz konusu ülkelerdeki siyasi baskıları, toplusözleşme koşullannı çok yakından biliyordu. Ancak Pasifik havzası ekonomilerinin başarıiannı, değişen dünya koşullanna cevap arayabilmek potansiyeli ve bunu uygulayabilme enerjisine sahip olmalanna bağlamaktan da kaçınıyordu. ŞARLO Philippe Sotıpault 200 Lıra. Cağdas Yayınları Turkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu / Istantml Mümtaz Zeytinoğlu 200 Lıra, Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu / İstanbul ULUSAL SANAYİ YAR1>: KARAOSNANOCILL1 VE ALLENDE'NİM BAKAM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle