Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 5 MART 1985 Ecevîtler Ünîversite vermedi, ÖTjaVdan 4 konuda 4 açıklama Avrupa ALMAN BAŞBAKANI YEMEĞE ÇAĞIRDI malıkeme verdi gezisini VJeçen eylül ayında Almanya'ya gittim. Alman Ankara Üniversitesi Senatosu'nun profesör yapmadığı Nejat Kaymaz, Idare Mahkemesi'nin karanyla profesörlüğe yükseltildi. ANKARA, (Cumhuriyet Burosu) Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Nejat Kaynuız'ın profesörlüğe ytıkseltilmemesi yolundaki A.Ü. Senatosu kararı, Ankara 3 Nolu tdare Mahkemesi'nce iptal edildi. 1dare Mahkemesi kararında Nejat Kaymaz'ın, yasa ve tüzük gereğince profesörlüğe yükseltilmesi gerektiği halde, "soyut birtakım isnatlan içeren" valilik yazısı ile "birtakjm soruşturraacı ve komisyoD raportanna" dayamlarak alınan dava konusu kararda, "mevzuata uyariık bulunmadığı" belirtildi. Ankara Üniversitesi Rektörlüfü aleyhine açüan davada rektörlük, Doç, Dr. Nejat Kaymaz'ın yapılan güvenlik soruşturması sonunda, davacının özgeçmişi yüzünden profesörlüğe yükseltilmesinin sakmcalı olduğunu öne sürmuştü. 3 Nolu Idare Mahkemesi ise kararında, Nejat Kaymaz'ın özgeçmişi ile ilgili olarak yapılan araştırmalann üniversiteler, öğretim üyelerinin seçilmeleri ve profesörlüğe yükseltilmeleri hakkındaki tüzüğün 18'inci maddesinde yazdı prosedüre uymadığı belirtilerek, "Somut veriler yerine, soyut birtakım isnatlan içeren valilik vazılanyla dava konusu profesöriüğe atanmama işlemi arasında bir ilgi de ktırulamamıştır" göruşüne yer verildi. Doç. Dr. Nejat Kaymaz'ın avukatı Yahya Zabunoğlu, "Sakat olduğu yargı kararı ile saptanan" kararı alan üniversiteden müvekkilinin manevi ve maddi zararlarının tazminini isteyeceğini, aynca "haksz ışiemi" oluşturmakta katkısı olan Rektör Tank Somer ile dönemin DTCF Dekaıu Yaşar Yücel ve "flgisi olmadığı halde" soruşturmacı olarak rapor veren hukuk fakültesi öğretim üyesi Turgut Kaipsuz haklarında da dava açılacağını söyledi. POLİTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Ozdağlar konıisyonıı Ditaş Genel Müdürünü dinledi ANKARA, (Cumhuriyet Burosn) Ismail Ozdağlar hakkındaki "riişvet ve suiistimal" iddialarını inceleyen Sonışturma Komisyonu'nda dün Ditaş Genel Müdurü Turgay Beltan ile Yönetim Kuruiu üyeleri; Erdoğan \şcener, Ayyıldız Tuna ve fşletme Şefi Hakan Yoldal dinlenildi. Söz konusu kişilerin 11.00'de başlayan tanıküklan saat 18.00'de sona erdi. Komisyon, çaiışmalanıu bugün de sürdürecek. Yakiaşık 7.5 saat suren ıtade verme işlemi sırasında sanıklar tek, zaman zaman da birlikte dinlendiler. Komisyon Başkanı Mustafa Ugur Ener, DJTAŞ yetkililerinden genelde petrol taşımacılığı konusunda teknik bilgiler alındığını suyledi. Ener ifade alma işleminin büyük ihtimalle üç dört güne kadar tamamlanacağını belirterek, "Hızü bir tempoyla yürüttügiimıiz çalışmalann sonuna geldik sayılır" dedi. Başbakanı ile konuşup iki yemek yedik. Bir yakınlaşma meydana geldi. Dillerimiz ayn olmasına rağmen bir yakınlaşma oldu. Belki, Hannover Fuan'nı açmaya gideceğim. Şöyle dedi: KOHL (Almanya Başbakanı): Yine bir yemek yiyip bir iki saat görüşelim. ÖZAL: Sıra meselesi var,ben geldim,sizde gelin. Adamcağız haber gönderdi. KOHL: Biz birbirimizi taruyoruz, bu gibi ilişkilerde sıra gibi konuları düşünmek mümkün değil. Konuşmamızda çok büyük yarar vardır. Biz iki dostuz. ÖZAL: Gelir, görüşürüz. sürdüruyor Perdenin Ardmdaki Cüneyt Arcayürek'in anılarının beşinci cildi de çıktı. 'Dost, kardeş' belleyerek imzaladığı kitabında bir şiirimin bir dizesinden yararlanarak, '7977 nire, bugün nire' diyor, imzayı basıyor. Teşekkürlerimi sunarım. 'CüneytArcayürekAçıklıyor' adlı her kitabından bir şeyier öğreniriz, bir şeylerden haberimiz olur. Olaylar geçmışte geçse bile bugüne ışık tutar. İsmet Paşa'ya ait bir öykü anlatıyor, şöyle: "Cumhuriyet kurulduktan sonra bir gün, Atatürk'le çalışıyorduk. Yazdı, pencereler açıktı. Bir ara pencerelerdeki tül perde rüzgârta oynaşu. Atatürk de, ben de fırladık, tabancalanmızı çektik. Anlıyor musunuz?" Elbette Atatürk de, İnönü de gençliklerinde cuntalar, gizli örgütler içinde bulunmuşlardır. Her ikisi de daha çiçeği burnunda birer yüzbaşı iken İttihat ve Terakki içinde yer almak, için tabancaya, Kuran'a el basarak yemin etmişlerdir. İttihat ve Terakki ve onun genç subaylar üstünde egemenliği ayn bir serüvendir. Dönemin genç subaylarının aklında, batan bir imparatorluk ve onun kurtarılması vardır. Enver'in cepheden cepheye koşması akıl dışı bir atılımdır. Enver gibi düşünenler imparatorluğu kurtarayım derken batırmışlardır, haberleri yoktur. Savaş içinde, ülkenin askercil dalgalanmalarını Enver'e, ekonomik batağını da Kantariye şirketleri kurucusu Kara Kernal'e bırakan ittihat ve Terakki, neden ve niye battığını önderteri yurt dışına kaçtıklarında bile anlayamamıştır. Tarihte olaylar, üstüne mürekkep dökülmüş ak kâğıdın ikiye katlanmasındaki suretler gibi birbirine benzemez. Kudret sahipleri kiminle, hangi işin yapıldığının ayrımında değillerse kendileri çökerken, ülkeyi de batırırlar. Ulkeler birer coğrafyadır, üstünde yaşayanlar, kuyular açılır da dibine düşmezler. gene üstünde yaşarlar, ama bitmiş, tükenmiş, kudret sahipleri de soluğu yurt dışında alırlar. Enver de, Talat da, öteki arkadaşları da karlar eriyip, havalar açtıktan sonra yurda dönerek bir gün hesap vermeyi kurmuşlar. Ama ne zaman, ne olaylar, ne de arkalarında bıraktıkları düşmanlar buna fırsat tantmışlardır. Türkiye'de 1946 demokrasisinden sonra seçimle iktidara gelen partiler, seçimle gitmesinı bilemediklerinden, 1960'tan sonra yeniden askeri darbeler dönemi açılmıştır. Ötekileri saymayalım, eğer Demokrat Parti seçimle geldiği gibi, seçimle gttmesini başarsaydı, demokrasi hiçbir zaman yara almazdı. Çünkü demokrasılerde seçimle gelmenin karşıtı da seçimle gitmedir. 1957 seçimleri Demokrat Parti'ye seçimle geldiği yerden seçimle gitmesı gerektiğini göstermiştir. Ama parti liderleri hiçbir zaman seçimle gıtmeyı ıçlerine sindirememışlerdir. Adnan Menderes'in seçimle gitme korkusunu, "Allah o geceyi bir daha göstermesin!"sözleri simgelemiştir. O gece dediği, genel seçim sonuçlarının alındığı gecedir. Yapılan bir araştırmaya göre Cumhuriyet'in 60 yılı içinde siyasal partiler iki kez seçimle iktidardan uzaklaşmışlardır. Geri kalan uzaklaşmalar darbeyle olmuştur. Partilerin demokrasiyi kendileri için ve halkın yararma kullanamamalan sonucu 1960'tan sonra onar yıllık aralarla iki darbe daha olmuştur. Bunda suçu sistemde değil, siyasal partilerin yapısında, seçimle gitme alışkanhğı edinememesinde aramalıdır. Askeri darbelerin sık sık yapıldığı ülkelerde görüyoruz ki, demokrasi oturdukça, halk demokrasiye bağlandıkça askeri darbeler azalmakta, hatta böyle bir alışkanlıktan vaz geçilmektedir. Cüneyt Arcayürek'in kitabında darbeler konusuna değinilirken, ülkeyi parti liderlerinin demokratik sürece sokamadığı görülmektedir. Demokrasiyi salt polrtika yapılan bir arena sanmak, iktidar olmak için onu bir araç olarak kullanmak, liderlerin açıkgözlüğü olmuştur. Oysa iktidar olmaktan önce demokrasiyi korumak, demokrasiye arka çıkmak gerekir. Demokratik yaşam ancak demokrasi içinde olur. Rahşan Ecevit, "DSP'nin kuruluşunun mart ayında gerçekleşeceği anlamına gelen bir şey söylemediğini" açıkladı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit, Batı Avrupa ülkelerini kapsayan gezisini sürdürüyorlar. Bu arada Rahşan Ecevit bir açıklama yaparak, basında kendi adına bazı demeçler yayımlandığını ve bunların aslı olmadığını bildirdi. Rahşan Ecevit, DSP'nin mart ortalarında kurulacağı ve bu partide tüm demokratik kuruluşlann egemen olacağı yolundaki açıklamaların da yanlış olduğunu açıklayarak şöyle dedi: "DSP'nin kuruluşunun mart ayında gerçekleşeceği anlamına gelen herhangi bir şey soylemediğim gibi, kurulacak partide, kendisine demokratik diyen her kuruluşun egemen olması da söz konusu değildir." Rahşan Ecevit, açıklamasında, DSP'de kendisine demokratik diyen kuruluşlann değil, demokrasi kurallarının ve demokratik sol doğrultunun egemen olmasına özen gösterildiğini de bildirdi. Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Ecevit, Batı Avrupa ulkelerini kapsayan gezisini sürdüruyor. Edinilen bilgiye göre, Bülent Ecevit ve eşi, dün Danimarka'nın Kopenhag kentinde Sosyal Demokrat Parti yetkilileriyle görüşmelerde bulundu. Ecevitler, yann Avusturya Sosyalist Partisi'nin çağnhsı olarak Viyana'ya gidecekler, parti ve sendika çevreleriyle temaslarda bulunacaklar. EKONOMİK SORUNLARLA ASKERİ MÛDAHALELER U i k k a t ederseniz Türkiye'deki bütün askeri müdahalelerden bir iki yıl önce ekonomik meselelerde bir bozulma meydana geldiğini görürsünüz. İki konu arasında enteresan bir münasebet var. İstatistiki bir ilişki var. Sıkıntılar döviz darlığı ile başlıyor. Sonra bütün ekonomik sıkıntılar birbirini izliyor. 1958'de var. Sonra 60 darbesi. 1970 para operasyonu. Sonra 12 Mart. 1980'de 24 Ocak Kararlarını getiren ekonomik hadiseler var. Sonra 12 Eylül. Bu bir istatistiki çakışmadır. 1970 para operasyonunda ve 24 Ocak Kararlarında benim bulunmam bir tesadüftür, tesadüf. SOSYALİST PARTİYE YER VAR Ml? X arlamentoda kendinin solcu olduğunu söyleyen insanlar var. Parlamentodaki bazı insanlar eğer soldalarsa, bunu hüviyetleri ile de gösterirler. Hatırladığım kadarıyla Sayın Calp'in seçimlerde bir lafı vardır. "Anayasa'nın müsaade ettiği kadar soldayız" demişti. Bu durumda sosyalist bir partiye yer kalrmyor ki. Türkiye'de nasıl parti kurulacağı Anayasada belli değil mi? 1980 ÖNCESİ DE TAM DEMOKRATİK DEĞİL Uemokratik sisteme geçişin Önemli adımları atıldı. Ülke yönetiminde seçilmiş insanlar var artıİc. Üç senelik bir aradan sonra demokrasi geldi, derken ondan önceki dönemi demokratik görmek mümkün değil. O dönemde de çok problemler vardı. Demokrasinin içine düştüğü bir devre var daha önce. însanların hayatlarının önem ifade etmediği bir devre de var. Hakların korunmadığı, adaletin iyi çahşmadığı bir devre. O bakımdan, bugün Türkiye'de demokratik sistemin tam manası ile gerçekleşmesi için bir geçiş döneminden bahsediyoruz. Sultanahmet minarelerinde halatlı gösteri İstanbul Haber Servisi Fransız TV şirketi Tele Union tarafından gerçekleştirılen "Dünyanın "Dört Bir Köşeanden" ad lı bulmaca programının çekimlerinin bir bölümü Türkiye'de yapılacak. Yarışmanın ilk bölumü bugün Istanbul'da çekilecek. Fransız olan 3 yarışmacı bugün Sultanahmet Camii'nin minareleri arasında gerilen 2 halat üzerinden geçmeye çalışacak. Programın teknik organizasyonunu yapan Belçika Kültür Bakanlığı Dış Yayınlar Daire Başkanı Sabih Akay, yanşma sırasında bulmaca çekimini yapan helikopterin çevredeki tarihi güzellikleri de görüntüleyeceğini ve bunun Fransız TV'sinin 1. ve 2. kanallannda gösterileceğini söyledi. Boğaz'da Prens'e bir formül bulunur (Baştarafı 1. Sayfada) ğaz'da olsun, Istanbul'da olsun, başka yerlerde olsun, Türkiye'den yer almak isteyenler var. Bunların vaktiyle Türkiye'ye hiç gelmeyenler olduğuna dikkatinizi çekiyorum. Kıbrıs'ın Rum kesimi de dahil, Avrupa'nın başka ülkelerine giden insanlar şimdi ilk defa Türkiye'ye geliyorlar. Çok iyi hatırlıyorum. Bir Arap Prensi haremi ile birlikte Türkiye'ye gelmişti. Arkadaşlarınız uzaktan telefoto ile fotoğraflarırıı çektiler. Adam cekip Yunanistan'a gitti. Bu adamların Türkiye'ye gelmelerinde bir kötülük yok. Topraklar bizım aslında, neolacak. Oraya gelecek, bin metrekare ufak bir ev yapacak. Söylenildiği gibi saraylar filan yapmayacaklar. Konuşmuşsunuz, mimarlar guzel şeyler söylemi?. Boğaziçi Yasası'nın satıştan sonra değiştirilmesi hukuka uygun rau? ÖZAL Bu yerin satılması yasaldır. Ama Boğaziçi Yasası'nda Boğaz'da konut yapılmaz diye bir hüküm vardır. Ancak yapılacak olan konut değildir. Turistik tesis de yapılır. Yabancı devletin Veliahdı'na herhalde bir formul bulunur. Bu, hukuk devleti anlayışı ile ters değil. Bir devletin menfaatlerini duşünun. Yani biz bu adamı havaalanından alıyoruz. Yabancı konuklar köşküne götürüyoruz. Her gelene bu muameleyi mi yapıyoruz. Bir farklı muamele yapılıyor elbet. Şimdi, hukuk devletinde farklı muamele yapılır mı diyeceksiniz. O da insan, o da insan diyeceksiniz. Değil. O, bir devleti temsil ediyor. Bizimle irtibatı olan bir devleti temsil ediyor. Bu ilişkileri iyi tutmamız lazım. Hatta biz teklif etmişiz. "Gel İstanbul'dan bir yer al ki, arkandan başkalan da gelsin" diye. Ben bu konuyu, ille de bir hukuk devleti, ille de bağımsızhk problemi yapmak doğru değil diyorum. Dolann deger kazanması karşısında ekonomik hedeflerin tutmaması durumuna karşı ne gibi onlem alıyorsunuz? ÖZAL Dolann artışı neye tesir eder diye bakmak lazım. Tabiatıyla dışandan aldığımız mailara tesir eder. İhıacatımızı kolaylaştırır. Dışandan gelen malların yarısından fazlasını dolar bazında alıyoruz. Bunun içın dolann yukselmesi içeride fiyatların yükselmesine bir nevi sebep olabilir. Bu artış, en başta petrol sebebiyle olur. Enflasyon sebebini sadece ithal enflasyon diye düşünmemeli tabii. Içerideki bazı sebepler de buna yardımcı olabilir. Almanya'da da mark, dolara karşı değer kaybediyor ama onlar enfıasyon hızını aşağıda tutabiliyor. Onların olçum teknikleri ile bizim ölçüm tekniklerimiz farklı. ABD ile yapılan son tekstil anlaşması ihracatı nasıl etkileyecek? ÖZAL Biz Amerika'ya, Ekrem Hoca'nın hesabına gore 1 milyar dolann uzerinde ihracat yapacağız. Öteki ülkelerle bir sorun çıkmaz. Biz ihracatımın diversifiye ediyoruz. ABD gezinizden ne beklivorsunuz? Askeri yardım miktarının arttınlması için bir girişimde bulunacak mısınız? ÖZAL Bu gibi seyahatler hemen sonuç vermez. Biz gidip Silahlı Kuvvetler için şu kadar ilave imkân verin demek için gitmiyoruz. Hayır, bunu düşünmek mümkün değildir. Amerikalılar 1985 bütçesini ortaya çıkarmışlardır. Bu rakamlann kolay kolay değişmesi mümkün değil. Bunda realist olmak lazım. Temasların onemi şudur: Temaslar, memleketin yoneticilerini en ust seviyede tanımak için önemlidir. Daha sonra iki memleket arasındaki meseleleri çozerken bu tanışıklık içinde çare aramak için önemlidir. Ozetle Yataktan düşen bebek öldii Ümraniye'de Atatürk Mahallesi Can Sokak 'ta önceki gece 01 sıralarında yataktan düşen Ibrahim Erez (4) beyin kanamasından öldii. Bahçelievler Komik Hasan Efendi Sokak Gençler Apartmanı 4 Nolu dairede meydana gelen olayda ise Emine Muammer (67) banyodaki kalorifer borusuna kendini iple asarak intihar ettl Çin'le ekonomik UişkUer geliştirüiyvr ANKARA, (a.a.) Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Müşaviri, Başbakan Yardımcısı Zhang Jinfu, 23 kişilik bir heyetle birlikte Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Kaya Erdem'in resmi konuğu olarak bugün Ankara'ya gelecek. Türkiye Çin Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı da 67 mart tarihlerinde Ankara'da yapılacak. Toplantılarda Çin Halk Cumhuriyeti heyetine Zhang, Turk heyetine de Erdem başkanlık edecek. 3. dönemi gerçekleştirilecek toplantılarda iki ülkenin dış ticaretinin dengelenmesi ve ticarete konu mallann çeşitlendirilmesi uzerinde durulacak. Karma Ekonomik Komisyon toplantılannda iki ülkenin işadamları, ticari kuruluşlan ve bankaları arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve teknik işbirliğinin arttınlması konuları da ele alınacak. Adalar'da Gençlik Yılı Adalar Belediye Başkanlığt'na bağlı birimlerde çalıştınlmak üzere genel hizmetler kadrosuna 37, teknik hizmetler kadrosuna da 41 eleman almacağı bildirildi. Bu arada, Adalar Belediyesi aynca 1985 yılının Uluslararası Gençlik Yılı ilan edilmesi nedeniyle gençlik yılı programı düzenledL ANKARA'dan (Daştarafı 1. Sayfada) madı. Konuşmasmtn bir bölümimde Osmanlı imparatorluğu 'ndan söz ediyor, imparatorluğun yükselme nedenlerini sıralarken, "insanlara yukanya doğru yükselme şansı tanımış olmasım" gösteriyor ve ondan sonra bakın, Özal sözlerini nasıl sürdüruyor: "Osmanhlardan alınacak ibret dersleri vardır. Nasıl bir sistem kurmuş ki, 400 sene koskoca bir Avrupa 'nın karşısma, haçh zihniyeıinin karşısına çıkmış acele de etmiş ve başarıya ulaşmıştır. Serbest ekonomik sistem de budur. Partiyi kurmaya karar verdik. Buyrun, çadınmız geniştir, bufikre inananlar bizimle beraber olsun, dedik. Çünkü, Türkiye 'nin bu manada bir siyasi reforma ihtiyacı vardı. Bir daha eski kavga günlerine dönmemesiiçin.. (alkışlar). Her zaman meselenizi sopayla halledemezsiniz, sopanın da bir limiti vardır. Bir olur, iki olur, üç olur, dördüncüsü olmaması lazım. Onun için biz bu siyasi meseleyi, Türkiye 'nin birliğini meydana getirmeyi ta evvelden beri düşünerek milletimizin büyük desteği ve Allahtn yardımıyla bu noktaya geldik (alkışlar.)" Başbakan Sayın Öza/'ın önceki gün yaptığı konuşmanın teypten çözulmüş biçimi aynen böyle. Yukardaki paragrafı okuyunca, göruyorsunuz ki, özal'm "sopanın da limiti vardır" sozleri kendi partisinin içindeki gelişmelerle ilgili değil. Bu sözleri duyanlar, sandılar ki, Başbakan partisinin Izmir il kongresindeki sonuçlan görüp kongreyi fes YALÇINDOĞAN hetti, bu sözleri defesih kararına ilişkin söyledi. Hayır. Işte, banııan çozülmuş biçimi ortada. Özal' 'sopa'' konusunu partisıyle ilgili söylemiyor. Ne diyor: Türkiye 'nin 12 Eylül sonrasmda yeni bir siyasal oluşuma yoneldiği bir dönemde, "Eski kavga günlerine donülmemesi için siyasal reforma ihtiyaç duyduğunu'' belirtiyor ve ardından "Bir olur, iki olur, üç olur, dördüncusünun olmaması lazımdır" diyor. Kongre heyecanı içinde, hemen ardından İzmir'de seçimı kazanan bir grubun feshedilmesi tartışmalan sırasında söylenen bu sözler "ANAP'ın kendi içindeki nitelemeler"imiş gibi değerlendırıldi. Oysa, bandı dinleyıp çözdüğıinüzde, Özal'm bambaşka bir olguyu vurguladığı ortaya çıkıyor. Siyasal yaşamın eskı kavgaİardan uzak kalarak kendi doğrultusunda gelişme gostermesi gerektiğini belirtiyor. Turk siyasal yaşamında bundan sonra demokrasinin sergilenmesinde siyasal olgunluğun, bırbırıne karşılıklı tahammülün var olması gerektiğini söylemek istiyor. Bu gözlemine rağmen, kendısin in ' '•tahammül sının'' Izm ir 'de açıklık kazanıyor. Kendi iradesi dışındakı bir aday seçimi kazanınca, seçimi partinin en ust karar organı kanalıyla feshedebiliyor. Bir gün sonra benzer olaym Ankara 'da yaşanabileceği endişesıne kapılan ANAP'lılar "kendi istediklerini seçmek"yerine, "boş oy"kullanmayı tercih edıyorlar ve ıl başkanı kongreye katılan delegelerin sadece yüzde 49'u ile seçiliyor. Yüzde 51, yani çoğunluk Özal'a "tahammülünü boş oya" dönüştüruyor. Kongre gürültüleri arasında kaybolmaması gereken bir noktadır bu. Sadece Özal'ı vepartısini değil, hepimızi toptan ilgilendirir. Buna karşılık, yine kongre gurültuleri arasında kaybolan ve fakat bu kez sadece kendi partisını ilgilendiren şu sözler de yine Özal 'a ait: "Biz dört eğilimden oy aldık. Ama bu ANAP'ta dört eğilimin bulunduğu anlamına gelmez." 6 Kasım seçimlen öncesınde "dört eğilim" deyımi Sayın Özal'a aittır. Kendisı "dört siyasi eğilim "sözünu çokfazla kullandı, ancak son zamanlarda bunun tersini soylemeye başladı. ANAP'takı kadrolaşmaya ve devlet görevlerine baktığınızda, Raylara düşünce tren ezdi Yeşilköy Tren tstasyonu yakınlartnda dün saat 15 sıralarında Huseyin Güney (67) banliyö treni altında kalarak öldii. Istasyona 100 metre kala belirlenemeyen bir nedenle raylann üzerine düşen Güney, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldınhrken öldii. Üsküdar Müftüsü davası lSmartta tstanbul Haber Servisi Üsküdar Müftüsü Hasan AM Ünal'ı öldürmek şavıyla yargılanan 7 kişiyle ilgili olarak askeri savcı esas hakkındaki görüşünü 18 mart günü bildirecek. Üsküdar Müftüsü Hasan Ali Istanbul'da yaş ortalaması 9 olan sabıkalı üç yankesici yakalandı. Ünal'ın 5 Temmuz 1982 tarininAsayiş Şubesi dedektiflerince ya de öldürülmesi üzerine tutuklu kalanan Ipek Tanrısever, Eda sanıklar Ömer Arü, Abbas ÇeTannsever ve Hatice Ağan'ın son vik, Turgay Taş ile tutuksuz saolarak Şişli Rumeli Caddesi üze nıklar Nakşibendi tarikatı şeyhi rinde Diş doktoru Gülbahar Mahmut Ustaosmanoğlu, İmdal Muthı 'nun içinde 700 bin liralık Kaya, Abmet Özer ve Ahmet mücevheratı bulunan çantayı Vanlıoğlu hakkında TCY'nin 450/4 maddesi uyannca ölüm alarak kaçtıkları bildirildi. (a.a.) cezası istemiyle dava açılmıştı. Sanıklann fikir aynlığı nedeniyle Fatih Ismailağa camiinde toplanarak müftünün öldürülmesi doğrultusunda fetva verdikleri İstanbul Çocuk ve Tabiat Vakfı ileri sürülmuştü. na vergi muafiyeti tamndı. Ba1 Numarah Askeri Mahkeme kanlar Kuruiu 'nun Resmi Gaze dava hakkında daha önce görevte'de yaymlanan kararma göre, sizlik kararı vermiş ancak Askeri söz konusu Vakıf resmi senedi Yargıtay 1. Dairesi'nin bu karan ne ıtygun faaliyette bulunduğu bozması üzerine yargılama 30 dönemlerde vergi muafîyetinden Ekim 1984 tarihinde yeniden yararlanacak. (ANKA) başlamıştı. ı (Baştarafı 1. Sayfada) ' nusunda yeni bir fırsat tanıdığı; nı açıklamasında söyledi. Orly suikastı Ermeni davasının tüm cephelerde gerilemesine neden oldu. Korukörune terörist eylem, sadece üç Ermeni'nin hüküm giymesine değil, duruşmalarda geniş şekilde temsil edilen Türkiye'nin kendi tarihi bakış açısını sergilemesine de yaradı." Le Matin yazarı Frederiq Puquin kendine kurban yaratarak ASALA'nın da bu duruşmadan kârlı çıkmış olabileceğini de belirtiyor. Liberation Gazetesinde ASALA'nın kendine simgesel bir kurban bulduğu varsayımı geniş şekilde vurgulandı. Bu gazetede ASALA'nın bu sonuçtan memnun olduğu öne surülerek şöyle deniyor: "ASALA umduğunu elde etti. Bir ömurboyu hapis, içinde bulunduğu koşullarda bu örgüt için bulunmaz fırsattır. Tapılacak kahramanı olmayan ASALA, nihayet bu aradığını buldu. İç bölünmelerden sonra zayıf düşen Gizli Ermeni Ordusu militanlannın saflannı sıklaştırmak için malzeme ele geçirdi." Le Quotidien de Paris, verilen ağır cezaların Ermeni terorizmi tarihinde yeni bir unsur olduğunu belirterek, Fransız Karşı Casusluk Örgutu DST tarafından ASALA'nın siyasi lideri olarak gösterilen Roobik Avenesyan'nın beraat ettirilmesini örnek göstererek. "Şimdiye kadar Fransa'da Ermeni terorizmi cok hafif tepkiler göniyordu" diye yazdı. Fransız Komünist Partisi yayın organı L'Humanite gazetesi, kararı hiçbir yorum yapmadan \ermekle birlikte, "Olaym asli faili olarak yargüanan" Varujan Garbicyan'ın "suça iştirak"tan hukum giydiği noktasını vurguluyor. GAZETE BAŞLIKLARI Dünkü Fransız gazetelerinde Orly davasmın kararına ilişkin yazılar şu başlıklar ile verildi: Le Figaro Orly Suikastı: İbret olması için verilen bir karar Le Matin Garbicyan'a ömurboyu hapis Liberation Ermeniler: ASALA kahramamna sahip çıkıyor Le Quotidien de Paris Orly'deki Ermeniler: Katillerin kefaretini yardımcıları ödedi. L'Humanite Üç Ermeni'ye ağır cezalar. Ermeni ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL "Ek gösterge diye bir şey" SORL: 33 yıl hizmet üzerinden emekli oldum. Halen aylığımı 1. derecenin 1. kademesinden almaktayım. 2898 sayıh bir yasa çıktı. Bu yasa ile her derece ve kademe için tespit edilen gösterge rakamlanna, emekli kesenegine ek göstergelerin her (50) rakamı için (35) puan eklenerek emekli a; lığının bu toplam gösterge sayısı üzerinden hesaplanması ongorülmuş iken, şahsıma ek gösterge diye bir şey uygulanmamaktadır. Emekli olduğumda görevun idari hizmetler sınıfında idi ve calıstığım zaman bana ayda 300 lira iş riski zammı ödeniyordu. Ek göstergem bu idi. Şimdi 33 yıl hizmet karsılıgı 1. derecenin 1. kademesinden aldığun ayhk 43.773 + 12.500 yakacak: 56.273 liradır. Bizler 2898 sayılı yasadan yararlanamayacak mıyız? Aidığım aylık doğru mudur? M.E. ISTANBUL YiMIT: 1 Ocak 1984'te yürürluğe giren 2898 sayılı yasa ile "Emekli Aylığı Bağlanmasma Esas Aylık Gösterge fablosu" yeniden duzenlenmiştir. Bu değişiklik bir yıl geçerli olmuş ve gösterge tablosu yerini 1 Ocak 1985'ten geçerli olarak 657 sayıh Devlet Memurlan Yasası'ndaki "Ayhk Gösterge Tablosu"na bırakmıştır. Yasa 1984 yılı için, ek göstergelerin her 50 sayısının emekli ayhklanna 35 olarak yansımasını da ongörmüştur. "1.1.1985 tarihinden itibaren, emekli, dul ve yetim aylıklarımn bağlanmasma iştirakçilerin derece ve kademelerinin Devlet Memurlan Kanunu'ndaki göstergeleri (varsa ek göstergeleri de aynen eklenmek suretiyle) esas" tutularak ayhk bağlanması kuralı getiril.iştir. Yasanın yurürlük tarihi olan "1.1. ı>o , .arihinden itibaren uygulanacak bu tablo ve her derece ve kademede bulunanlara uygulanacak ek gösterge uygulaması, bu tarihten önce emekli olanlarla, ölenlerin; emekli, adi malul, vazife malulü, dul ve yetim ayhklanna" aynen '"yansıtüacaktır!' Çahştığımz zaman size ayda 300 puan üzerinden ödenen iş riski zammı, ek gösterge olmayıp, yan ödeme niteliğindedir. 1. derece 1. kademe ek göstergesiz 33 yıl hizmetin karşılığı olarak ödenen emekli aylığı, sıze ödenen tutar olan 43.773 TL'dir. (1.220 1. dereceden 1. kademe gösterge sayısı x 46 katsayı: 56.120 emekli ayhğına esas x % 78 33 yıl hizmetin ayhk bağlama oranı: 43.773 TL. emekli aylığı + 12.500 TL. sosyal yardım zammı: 56.273 TL. toplam). 9 ynşlarında 3 ynnkesici Akdeniz (Baştarafı 1. Sayfada) yann açılacak. Batı bölgelerinde hava sıcaklığının artmasına karşılık geceleri don olayları devam ediyor. Bursa ovasında 2 milyon şeftali ağacının tomurcuklan dondan yanarak, 10 milyar lira dolayında zarar meydana geldi. Bursa Ziraat Odası Başkanı Muhittin Kocaefe, uretici borçlarının enelenmesini isterken, Bursa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Yılmaz Kornosor, "afet" olarak nitelediği don olaylan nedeniyle bu yıl şeftali uretiminin yok düzeyine ineceğini söyledi. Bursa merkez ve köylerinde şeftalinin yani sıra incir, armut ve erik ağaçları da buyük zarar gördü. V'alova'daki çiçek seralarında da 1 milyar liralık zarar meydana geldi. Kar yağışından seraların yıkılması ve don olayları sonucu, çiçek üretimi hemen hemen durdu. TEŞEKKUR 25 Şubat 1985 tarihinde aramızdan ayrılan çok değerli varhğımız gerçekten Çocuk Mıkfi'na vergi muafiyeti olmadığını" gözlüyorsunuz. Bu yanıyla Sayın Özal hakhdır. ANAP'takı "dördüncü eğilim", yani sosyal demokrat eğilim hiçbir biçimde yoktur. Başlangıçta var olanlar da güçlerini yitirmiştir. Bu açıdan, ANAP'ın siyasal yelpazede artık "sağm ortasma" oturmak ısteği rahatlıkla söylenebilir. Ne var ki, "dört eğilim" deyıminden artık Sayın Özal'ın kendisinin de rahatsız olması ilginçtır. Çünkü, bu eğilimlerden bırısıni "dışlamak", diğerini "kucaklamak" zorunda kalacak. Birini ve diğerini, deyimlerini bılerek kullanıyoruz, çünku ANAP'ta artık "sadece iki eğilimin yarışı'' hız kazanmış görünüvor. "dört eğilimin HATİCE NESİME ÇEVAROĞLU'nun cenazesine katılan, çelenk gönderen, Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunan, mektup, telefon, telgrafla veya evimize gelerek unutulmaz acımızı paylaşan tüm akraba, dost ve arkadaşlanmıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. AtLESt A. KADİR İÇEV... Akademi Edebiyat Ödulleri'nı kurarak titiz başkanlığında, beş >ıldan ben ömek bir sanatsal dürustlükle yoneten, değerli duşün \e sanat adamı. buyük ozan arkadaşımız, kardeşimiz A. K^DİR'i yitirmenin onulmaz acısım, başta saygıdeğer ailesi olmak üzere, yakınları, dostlanyla böluşür, butun sevenlerıne başsağlığj ve sabırlar dileriz. AKADEMt KİTABEVİ