22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART 1985 HABERLER CUMHURİYET/7 | Orgütleri feshedilen ilçe başkanlan görevden aynhnıyor Izmîr ANAP'ta îşler arapsaçı İZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) ANAP îzmir il örgütü dün de çok hareketli bir gün yaşadı. Kongrenin iptali ile, seçildiği il başkanhğı da elinden alınan Şükrü Okurer dun parti binasına gelerek çalışmalannı sürdürürken "Mazbatamı alarak göreve başlayacağım. Mazbatamı aimarian kimse beni görevden alamaz" dedi. MerK&d ılçe ve Karşıyaka üçe başkanlan kendilerine görevden ahndıklarına ilişkin bir tebligat yapılmadığını belirtirken, Bornova îlçe Başkanı Suat Erkoç saat 20.00'de kararı bildiren telgrafı aldığını açıkladı. ANAP Merkez Ilçe Başkanlığı'ndan alınan Şükrii Kayabaşı, "Akşama dek partideydim. Herhalde yann (bugiin) sabah partide karar bize ulaşmış olur. Artık partiden aynimak İazım. Demokrasi olmayan yerde bizim işimiz yok" dedi. Karşıyaka Ilçe Başkanı Muhlis Özsoydan da henuz kendisine kararın tebliğ edilmedığine değinerek, "Karar geiince cevap yazacagım. Aynntılı gerekçe isteyecegim. Dava da açacağım. Kazanırsak şereflmizle gene istifa ederiz. Mahkemeden yiiıütmeyi durdurma karan alabiliriz. Mahkemeyi kazansam bile bu görevi bırakacağım ama şerefimle" diye konuştu. Oün akşam kararın kendisine tebliğ edildiğini söyleyen Bornova ilçe başkanı Suat Erkoç ise karara saygılı olduğunu belirtti ve "MKYK'ya ve genel başkana saygıtayız. Fakat olaylar çok yanlış aktanlmtş, tam tersi aktanlmış. Hayıriı olsun. Yanlış aktaranlann cezalandınlması lazım. Yann (bugiin) Yönetim Kunılu'nu toplayacagız, karar defterini imzâlayıp AtiUa Yurtçu'ya teslim edeccğiz." dedi. ANAP Merkez Ilçe Belediye Meclisi dün yaptığı toplantıda Belediye Başkanı Süha Baykal'ı kongre sırasındaki davranışları nedeniyle "kınama" kararı aldı. Grupta alınan bir başka kararla da Baykal hakkında verilecek "gensoru" ile is makineleri alımındaki usulsüzlük iddialannın soruşturulması kararlaştırıldı. Îzmir Merkez Ilçe Belediye Meclisi ANAP grubu, dün Büytik Şehir Belediyesi binasında yaklaşık 2 saat süren bir toplantı yaptı. Ulus Uzbek toplantı sonunda yaptığı açıklamada, cak tebligatı beklerken, gelen bazı telgraflar heyecan yarattı. Şükrü Kayabaşı "civciv çıkacak. kuş çıkacak" bağınşları arasında zarflan açarken gazeteciler bol bol fotoğraf çektiler. Ancak, açılan zarftan "ilk istifa" çıktı. Şukrü Kayabaşı, "Ellihan Güllüer adlı partilinin istifa" ettiğini belirterek, "tşte, istifalar başladı" dedi. "Kongrede seçilen, Ankara'da >itiren" Şükrü Okurer parti binasında dolaşırken, tebriklerle, "geçmis olsun" dileklerini aynı anda kabul ediyordu. Okurer hukuken kongrenin iptalinin mümkün olmadığma değinerek şöyle konuştu: "Demokrasi Türkiye'de her zaman vardır, ama tzmir'de başlar. Ankara'da bunun yansımasını gördük. tzmir'de bir Don Kişot çıktı, Ankara'da çıkmadı. Ama sonuç yine ortada. Genel Başkammızı kunnaylan yanıltıyorlar. Yann (bugün) roazbatayı alacağım. Ancak ondan sonra beni görevden alabilirler. Bana geçmiş olsun diye değil, tebrik telgraflan geliyor. Şükrii Okurer bir semboldür. Önemli olan parti içi demokrasidir." YURTÇU: PAKDEMİRLt tLE BALIK TUTARDIK Başbakan Ozal tarafından fesh edilen ilçe yönetimleri ile il yönetim kurulunu yeniden oluşturmakla görevlendirilen Atilla Yurtçu partide beklenirken Yurtçu, listesinde yer alan Avukat Ramiz Sevinç'in bürosunda bazı açıklamalar yaptı. Atilla Yurtçu burada il yönetim kurulunda Ramiz Sevinç, Sevinç Fisek, Ercan Ulut'un bulunmasının kesinleştiğini belirterek, ilçe başkanlanna tebligat yapıldıktan sonra partiye gideceğini açıkladı. Yurtçu kendisi yeni yönetim kurulunu oluşturuncaya dek bugünkü yönetim kumlunun görev başında kalacağına değinerek, "Ben bu sabah resmen göreve başladım. Yönetim kurullannı oluştururken acele etmeyeceğim, zamanım var" dedi. Yurtçu, Şükrü Okurer'in mazbatasını alacağı anımsatılınca da, "Genel merkezin bilecegi iştir. Alırsa konuşuruz" karşılığını verdi. Atilla Yurtçu Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Ekrem Pakdemirli ile yakın ilişkileri konusunda yöneltilen sorulan da "Kesinlikle ortaklıgımız yok, geçmişte de olmadı. Pakdemirli üniversitede profesör iken, arkadaştık. Çeşme'de beraber balık avlamaya çıkardık. Bu yakınlık dışında hiçbir ilişkimiz yok. Diger söylentiler spekülatiftir" diye yanıtladı. SUHA BAYKAL'I DÜŞLHME GtRtŞtMLERİ Dün öğleye dek boş kalan ANAP İl Başkanhğı lcoîfığuna kimin oturacağı beklenirken, öğleden sonra partiye gelen son Jl Başkanı Mustafa Göksoy yeniden koltuğuna oturdu. Göksoy, Atilla Yurtçu'nun oluşturacağı yeni il yönetim kurulunda da yer alacağım belirterek, "Bu işler Suha Baykal'ın başının altından çıktı. Suha Baykal siyasi provakatördür" dedi. Parti içinde il ve ilçe yönetimlerinin fesh edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kargaşa sürerken, bazı partililer de bu durumdan yararlanıp Suha Baykal'ı düşurme girişimlerini hızlandırdılar. Dün Atilla Yurtçu parti binasına gelmezken, bazı partililer Yurtçu'nun bugün ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler ile birlikte parti binasına geleceğini, ilçe başkanlanna tebligatın da bu sırada yapılacağını söylediler. Bu arada, görevden alınan Merkez İlçe Başkanı Kayabaşı, Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem üe telefon konuşmaları yaptı, Kayabaşı, "İzmir'e Kaya Erdem gelseydi, sonuç böyle olraazdı" dedi Dl\mK/GÖRDİK YALÇIH PEMtŞEH YÖK'ün tüp çocuğu YÖK uygulamaları nedeniyle azalan öğretim üyelerinin yerleri dolduruluyor. Ama nasıl? "Taze" birfakülteden, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden örnek vermek istiyoruz bugün... Dicle Üniversitesi'nin Hukuk Fakültesi'ne öğrenciler "YÖK1 ün tüp çocuğu" adını takmışlar. Bu tanımlamanın nedeni normalbir çocuğa benzememesi. Örneğin daha öğrenim yapacak doğru dürüst bir binası bile yokken okulun bodrumunda alel acele hizmete sokulan mescide 300 bin liralık halı alınması gibi.. Bunlar yakın geçmişte kalan olaylar. Gelelim tüp çocuğun günümüzdeki oyunlarına... Fakültede Atatürk llkeleri dersinı eski bir imam olan araştırma görevlisi vermektedir. Aslında bu zatın imam olması hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü konusunda bilgili, yeterli ve değerli olduğuna hiç kuşku yoktur. Ancak ders saatleri boyunca Abdülhamit'i anlatmaktan, Captan Cousteau'nun nasıl Müslüman olduğunu açıklamaktan ve Atlas Okyanusu ile Akdeniz arasındaki manevi perdenin ne menem bir şey olduğunu öğretmeye çalışmaktan Atatürk ilkelerini anlatmaya zaman bulamamaktadır. Aynı şekilde Hukuk Tarihi derslerine de İlahiyat Fakültesi mezunu olan ve sonradan hukuk okuyan bir araştırma görevlisi girmektedir. Bu zat da hukuk tarihi konuları içinde sadece şeriat hukukunu sevmekte ve bundan başka bir konu anlatmamaktadır. Hukuk Fakültesi'nin ders kitabı yerine de İlahiyat Fakültesi'nin ders kitabı olan Islam Hukukunu okutmaktadır zaten.. Hal böyle olunca öğrenciler sınavlaraa günümüz olaylannı şeriat kurallarına göre çözmeye çalışmakta, "müste'men, zimmi, haddi kazf, muhzan, tazir" gibi çoktan mezara gömülmüş hukuk terimleriyle yetişerek geleceğın hukukçusu olmaya hazırlanmaktadırlar... Ne diyelim hayırlısı olsun... Amin... BEYSUN GOKCIN Cennetlik erkekler "yaşadı" BÜYÜK Piyale Paşa Camii İmam Hatibi AN Rıza Demircan, "Insanları erkekli ve dışili olarak yaratan Allah'a hamdolsun" diye başlıyor kitabına. Kitabın adı "Islama Göre Cinsel Hayat".. Önsözde verilen bilgilere göre Demircan, 10 yıl kadar önce bu kitabı yazmaya karar vermiş ve bu maksatla malzemelerinı toplayıp biriktirmiş. Sonunda ortaya iki ciltlik toplamı 700 sayfa, hedıyesi (iki cilt için) 2000 lira olan eser ortaya çıkmış.. Kuran ve sünnette cinsel hayatı düzenleyen dini kuralları açıklayan kitabın cennetle ilgili bölümleri ilgimizi çekti. "Cennet kadınları ve taaddüdi zevcat" bölümünde şunlar yazılıyor: "Cennetliklerin en alt derecesine yetmiş iki kadın verilecektir. Dünyada kadınlarla erkeklerin sayısı birbirine eşit gibi olduğuna göre, bu durum cennette de taaddüdi zevcat olacağını gösterir. Dünyada iki, üç veya daha fazla erkekle evlenmiş kadınların yanı sıra kocaları da cennete giderlerse, o kadınlara seçim hakkı verilecektir. Onlar da dünyadaki ahlakı en güzel olan eşi sececektir." "Cennetliklerden her birinın 'diğer eşlerinden farklı' iki eşı olacaktır. Bunların bacaklarının iliği etlerinin altından görünür. Cennette bekâr kişi olmayacaktır." "Cennetlik erkekler, cennete vücutları kılsız, yüzlerı sakalsız ve gözleri sürmeli olarak girecektir." "Dünya hayatında genç ve yaşlı olarak ölüp de cennete giren cennetlikler, otuz üç yaşına döndürülecektir. Bu yaşın sınırlarını ebediyen aşamayacaklardır. Cehennemlıkler de böyledir." Kitabın en sonunda Ali Rıza Demircan, 13 Rebiulevvel 1405(6Arahk 1984) tarihi atmadan önce de cennette cinsel yaşam konusunda şunları yazıyor: "Cennet kadınları ve erkekleri ileri derecede bir cinsel hayat yaşayabilecek bütün özelliklere sahip kılınmışlar ve gerekli çevre şartları ve güzelliklerine erdirilmişlerdir. Demircan, bu konuda bazı sayılar bile veriyor: "Mümin, birgünde 100 bakire ile cinsi münasebette bulunacaktır. Cennetlikler, kadınları ile cinsi münasebette bulunduklan zaman. onlar yine bakire olacaklardır. Cennetliklerin en alt derecelisinin seksen beş bın hizmetçisi ve yetmiş iki hanımı olacaktır." Peki bu kadar kadınla cen Yurtçu (özal'ın atadığı tl Başkanı): Ben bu sabah resmen göreve başladım. Yönetim kurullarım oluştururken acele etmeyeceğim, zamanım var. "Grubnmuz, Süha Baykal'ı, kongre seçimlerinde Genel Başkana karşı taraf tuttugu için kınama karan aldı" dedi. 24 kişilik Anavatan Partisi Merkez Ilçe Belediye Meclis Grubu'nun toplantısında, Süha Baykal hakkında gensoru verilmesi için, Meclis toplantısına gidilmesinin de kararlaştınldığını belirten Ulus Uzbek şöyle dedi: "Belediye Meclisi'nin toplantıya çağnlması için gerekli imza toplanmıştır. Genel Merkezin alacagı kararlar doğrultusunda hareket edilecektir. Dilekçemizi sayın Başkana ileteceğiz. 3 gün içinde cevap alınamazsa Bölge İdare Mabkemesi'ne başvurularak, yasal çerçeve içerisinde Medisin toplanması sağlanacakür." Gensorunun iş makineleri alımı olayında usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle verileceğini de belirten Ulus Uzbek, "Neden tl Kongresi öncesinde böyle bir yola başvurulmadı" şeklindeki soruya ise şu cevabı verdi: "Bu konuda daha önce parti Okurer (İl kongresini kazandı, görevden alındı): Mazbatamı almadan beni görevden alamazlar. Îzmir'de bir Don Kişot çıktı, Ankara'da çıkmadı. Ama sonuç yine meydanda. zarar gönnesin diye gensoru verilmedi. Ama Ü Kongresi bardagı taşıran son damla oldu. Böyle bir usulsuzlüğün olup olmadığı hakkında da daha önce ispata davet etmiştik. Varsa takipcisiyiz demiştik hatıriarsanız." Öte yandan, makamında yapılan toplantı ile bir ilgısinin olmadığını söyleyen Burhan Özfatura, "Burada toplanmalan doğaldır. Hepsi sonuçta benim Meclisimin iiyeleridir. Baykal'ın Meclisi diye bir şey yoktur" dedi. özfatura, iş makineleri usulsüzlüğü ile ilgisi olduğunu belirttiği Şükrü Okurer'in kongrede adayhğını koymasını istemiyordu. "Henüz usulsüzlükle ilgili olarak aklanmayan Okurer'in tl Başkanı olması düşünülemez. Ben zaten Okurer'in tl Başkanı olması halinde D Yönetimi Ue çalışamayacagımı da belirttim" şeklinde konuştu. ANAP'IA DÜN NELER OLDU? Dün sabahın erken saatlerinde ANAP Izmir il binasında son Kayabaşx (Görevden alınan Merkez tlçe Başkanı): Bize gözdağı vermeselerdi, Ankara'da kan gövdeyi götürürdü. Boş oyların sayısı çok yüksek. Ankara'da seçilen İl Başkanı meşru değildir. derece hareketli ve yoğun bir gün başladı. Bazı partililerle birlikte önce merkez ilçe başkanlığından alınan Şükrii Kayabaşı geldi, koltuğuna oturdu. İl başkanhğı koltuğuna Şükrü Okurer mi, yoksa Atilla Yurtçu mu oturacak diye beklenirken, bazı partililer, "Yan yana iki koltuk koyaru. birine seçilen başkan oturur, birine Başbakan Özal'ın başkanı" diye espri yaptılar. Şükrü Kayabaşı henüz kendisine bir tebligat yapılmadığını belirterek, "Bize gözdağı vermeselerdi, Ankara'da kan govdeyi götürürdü. Mutlaka liste çıkardı. Yine boş oylann yüksekliği ortada. Ankara'daki II Başkanı meşru degil. Artık herhalde bizleri partiden ihraç ederler. Aynca millelvekilleri îzmir orgütünü yalnız bıraktı. Bir daha seçilebileceklerini zannetmiyorum. Kaya Bey'i (Kaya Erdem) bile buradan bir daha sokmamalan İazım" dedi. tLK tSTtFA Gazetecilerle partililer yapıla i Stiha Baykal: ÖzaPı yanılttılar CELAL BAŞLANGIÇ tZMİR ANAP Îzmir örgütündeki olaylardan sorumlu tutulan Merkez İlçe Belediye Başkanı Süha Baykal, "MusUfa Taşar'ın hatalannın kefaretini bana ödetmeye çahşıyorlar" dedi. Başbakana rağmen aday çıkmasından sorumlu tutularak parti Disiplin Kuruluna verilmesi için hazırlık yapılan ve özal'ın "Bunlardan sorumlu olan sensin" dediği Baykal, il başkanhğı seçimlerine kanşmadığını belirterek, "Başbakanın yanıltıldığını" söyledi. "Olay adam" Baykal'a, "Cumhuriyet" muhabirinin sorduğu sorular ve yanıtlar şöyle: Parti disiplinine aykın davranmak ve tzmir Ü Kongresinde Başbakan ÖzaJ'a karşı aday göstermekle suçlanıyorsunuz... BAYKAL Bu büyük bir haksızhktır. İl başkanlığı seçimi için yapılan kulislere katılmadım. Ben zaten belediye başkanlarının örgüt seçimlerinden uzak tutulmasından yanaydun. Bu nedenle de ilçe başkanlan Ankara'ya giderken ben onlara katılmadım. Bu kadar olayların dışında kalmama rağmen suçlanmam haksızhktır. Sizin suçlanmanızın kaynağı nedir? BAYKAL Mustafa Taşar'm hatalannın kefaretini bana BAYKAL Bir insanın aday olmasına nasıl mani olursunuz, tabanca mı çekseydim? Kongrelıisteyi Taşar hazırladı. Kongrede de yaptığım konuşmada da zayaptığı konuşma delegelehn ten bunu dile getirdim. Başbakanımızın demokrasiye saygılı oltepkisini çekti. Ancak faturayı duğunu söyledim. İlçe başkanlabana çıkarmak istiyorlar. rı ve örgüt tarafından önerilen Beni Özfatura mı atadı ki, kişiler yönetim kuruluna alınsaydı, hiç de böyle bir sonuç çıkmagörevden alsın. Ben buraya yacaktı ortaya. Ancak ilçe başmilletin oylarıyla geldim. kanlarının desteklediği kişi olan Okurer, yönetim kurulu listesiOkurer'in aday olmaması için ne alınmayınca il başkanhğına tabanca mı çekseydim? aday oldu. Bu olaylar listenin yapıhşındaki aksaklıktan kaynaklanmaktadır. ödetmek istiyorlar. sanlar. Eğer bunların önerileri, 13 belediye meclis üyesinin Nasıl? başında göz önüne alınsaydı bu hakkınızda önerge vermek üzeBAYKAL Gerek listenin sonuç ortaya çıkmazdı. re hazırlık yaptığı ve meclisi olahazırlanışında, gerekse de bunun Başbakan Özal'ın da size ğanüstü toplanUya çağırarak Ankara'ya sunuluşunda çalış"güvensizlik" karan çıkarmaya malan yönlendiren Sayın Taşar ' karşı oldugu söyleniyor... çalıştıkian söyleniyor. Bunun dı. Ben bunun dışında kaldım. BAYKAL Ortada bir tahüzerine de Anakent Belediye Daha sonra kongrede öylesi bir rik var. Başbakan özal'ın herke Başkanı Özfatura "Güvensizlik konuşma yaparak delegelerin si dinlemesi gerekli. Kendisine karan çıkarsa Baykal'ı görevden tepkisini çeken de Taşar'dı. An yanlış bilgi verildiğine inanıyoalırım" demiş. Nasıl değeriendicak faturayı bana çıkartmak is rum. Eğer doğru bilgi verilirse, riyorsunuz? tiyorlar. Seçimler böyle olmama Başbakan Özal'ın en doğru deBAYKAL Beni o mu atadı lıydı. ğerlendirmeyi yapacağına inanıki, o görevden alsın. Ben bura Sizce ne yapılabilirdi? yorum. Ancak bu yanhs bilgilenya milletin oylanyla geldim. O BAYKAL Gerek Karşıya dirme ve Başbakanı yanıltma yüdaha önceki yasa ile mümkünka, gerek Bornova, gerekse de zünden bana olan sevgisinde bir dü. Yeni yasa tek dereceli seçiMerkez İlçe Başkanlan pırıl pı azalma gördüm. mi öngördüğu için böyle bir şerıl çocuklar. Bunlann ANAP' Başbakan Özal'ın adayına yin gerçekleşmesi yasal değildir. lılığından kimse şüphe edemez. karşı Okurer'i sizin karşı aday Hem 13 değil, 16 delegenin imBunlar partinin kuruluş aşama olarak çıkardığınız öne süriilzası gerekli meclisin olağanüstü sından bu yana uğraş veren in dü... toplantı yapması için. "OLAY ADAM"DAN netlikler başa çıkabilecek midir? Kitapta onun da yanıtı var: "Evet, çıkabilecektir. Zira ona 'cennetlik erkeğe1 yüz erkek kuvveti verilecektir".. Cennette başka neler olacak? Ali Rıza Demircan, başka işlerden de söz ediyor, ama yukarda yazılanlara bakılırsa, cennetlik erkeklerin başka işe ayıracak zamanları kalmayacak gibi.. Rüsvet bandındaki "dil" hatası ÖZDAĞLAR rüşvet olayının tek kanıtı ses bandları. Ama bu bandları dinleyıp daktiloya çekenler bazı küçük hatalar yapmışlar. Bu yüzden başta "teypli hafiye" Adnan Kahveci olmak üzere komisyon üyeleri epey üzgünler. Örneğin ses bandında "dillere düştük efendim" diye bir laf geçiyor. Bu lafa bakıp, iş bitiren büyüklerimızin "uzak görüşlüğüne" hayran olmamak elde değil. Komisyon, bandları yeniden dinledi. Konuşmalar bu kez daha özenle ve dikkatle daktiloya çekildi. Banttaki seslerden tarafların makam odasının yanında oldukları anlaşılıyordu Ozdağlar, Uğur Mengenecioğlu ile makam odasının yanındaki özel odada görüşmüştü. Ancak bu odaya girerken küçük bir "teknik hata" olmuştu. Anahtar kilidin yuvasında dönmüyordu. Özel Kalem Müdürü, Bakan'm ve kapının imdadına yetişmiş ve anahtarla birlikte kapının tokmağını çevirmeyi akıl etmişti. Bu arada geri plandaki ses, Özel Kalem Mudürünün sesi ıdi: "Dili düşmüş efendim" diyordu. İlk metinleri yazan sekreterler bu sözü kendilerince yorumlayıp "Dillere düştJk" yapmışlardı. Tercüman refikimiz de aynı sözü sekiz sütuna yaymıştı. Aslında sekreterler de refikimiz de işin özüne bakılırsa haklı idiler. ANKARA'nın tasına bak Şıvgın'dan al haberi Turgut Özal ANAP Genel Merkezi'ne geleceği zamanlar partide adeta seferberlik ilan edilir. Kapılar tutulur, zıyaretçiler dışan çıkarılır, Genel Sekreter Mustafa Taşar ile Genel Başkan Yardımcıları Halil Şıvgın ile Mehmet Keçeciler her zaman Başbakanı kapıda karşılarlar. Son Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısı öncesi de üç ANAP yöneticisi, Başbakan'ın yola çıktığı haberi Genel Merkeze ulaşır ulaşmaz eksi 16 derecelik soğuğa rağ BAŞBAKAN DYP: Gidiş ya faşizme, ya komünizme Genel Başkan Yardımcısı Kocayusufpaşaoğlu rejimin selameti için hükümetin çekilerek erken seçime gidilmesinin şart olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ANAP hükümeti ve Başbakan Turgut Özal'a DYP'den sert tepkiler geldi. DYP, memleketin hızla ya faşizme ya da komünist rejime doğru gittiğini belirterek, rejimin selameti için hükümetin çekilerek bir erken seçimin yapılmasını istedi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Nazif Kocayusufpaşaoğlu, dün genel merkezde yaptığı basın toplantısında hukümete, başbakana, TRT'ye çatarak, erken seçim için TBMM'yi göreve çağırdı. Kocayusufpaşaoğlu, hükümetin devleti aşiret gibi görerek yonettiğini, işlerin "inşallah ve maşallah'Ma yürütüldüğunu, Başbakan Özal'ın "yalancı", Başbakan Yardımcısı Erdem'in "küstah", bürokratların "figüran". TRT'nin ise "borazan" olduğunu ileri surdü. DYP Genel Başkan Yardımcısı, Turkiye'de çarpık rejimin en tipik ve açık örneğinin TRT'nin iktidar partisine yaptığı borazanhk olduğunu, TRT'nin hükumet borazanlığına TRT Genel Müdürü'nun kişisel tutumu nedeniyle yanıt verilemediğini kaydederek, TRT Genel Müdürünün "Ben sağcıyım, niye bana bu kadar yükleniyorsunuz?" sözlerini anımsattı ve "Bu sozler de suçtur. Kimse kendine menkul sıfatlar yüklemesin. Toskay 'ın hürriyetçi demokratik sag ile hiçbir ilişkisi yoktur" dedi. Kocayusufpaşaoğlu, devleti aşiret gibi yoneten hükümetin bürokratları figüran gibi kullandığını ileri sürerek, "Hükumet, icraatlan ile sislemli biçimde sosyal yapıyı parçalamak istiyorsa bunu açıklasın. Ben fakirin fukaranın, esnafın, köylünün düşmanıyım; milyarderlerin, yolsuzluklann, rüşvetçilerin, hayali ihracatçı, hırsızlann partisiyim desin ya da beceriksiziigini, bilgisizligini, ehliyetsizliğini kabul edip hükümeti bıraksın, çekilsin" biçiminde konuştu. Siyasi serbestliğin olmadığı yerde ekonomik serbestliğin de olamayacağıru, bu gidişin ülkeyi ya faşist ya da komünist rejime götureceğini kaydeden Kocayusufpaşaoğlu, bürokratik işlemler azaltılıyor diye pasaport, ehliyet işlemlerinin kısaldığını anımsatarak, "Bundan kaç kişi yaraıianıyor. TV, pasaport, ehliyet kann doyurmuyor. Ekmek kaç lira, peynir zeytin kaç lira olmuş, tüpgaz kaç liraya çıkmış?" diye sordu. Hükümetin geçen yıl enflasyon oranını yüzde 25 olarak ilan ettiği halde bunun yüzde 52 olarak gerçekleşmesi uzerine Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem'in, "Biz enflasyonun yüzde SO'lerde kalacağını biliyorduk" sözlerine dikkat çekerek, "Erdem'in küstahlıgına bakın da görün" dedi. Hazine Dış Ticaret Müsteşarı Pakdemirli'nın, "Dolar bizi soyuyor, dua etmek İazım. tnşallah dolar yükselmez. Inşallahtan başka çare yok" sözlerine de değinerek, "Bunu bildikleri halde tedbir alanuyorlar. tnşallah, maşallahla devlet yönetilmez. Laubali, tutarsız, gayri samimi hükümet çekilip işi ehline bırakmalıdır. Rejimin selameti için erken seçim şarttır. Ülke bszla uçuruma sürüklenmektedir. Bu gidiş böyle sürmez, bu yönetime millet dur diyor, bunu sağır sultan bildiği halde çarpık rejim bütün müesseseleriyle kulaklannı tıkamaktadır. Milletin sağduyusuna başta TBMM olmak üzere tüm müesseselerin kulak vereceği inancını hâlâ taşıyoruz." Basın toplantısında 28 subaî tarihli Cumhuriyet Gazetesi'ni gösteren DYP Genel Başkan Yardımcısı şöyle devam etti: "TV'de Başbakan, Ozdağlar ola\ı konusunda kimseye emir vennediğini söyledi. Cumhuriyet Gazetesi'nde Adnan Kahveci'nin (Bana Özal Emir verdi) sözleri var. Birisi yalan söylüyor. Basit gibi gözüken bu olay aslında devlet yönetimi ile aşiret yönetimi arasındaki farkı gösteriyor. Başbakan yalan söylemez, devlet yalan söylemez. Başbakan TV'de halkın gözierinin içine baka baka nasıl yalan söyler?" Kocayusufpaşaoğlu, Cumhuriyet muhabirinin "Başbakan için bir elektrik mühendisinden bu kadar ekonomist çıkar dediniz, ama Sayın Özal'ı aynı anlayışı taşıdığınu hükumet döneminde hem DPT'nin, hem de bürokrasinin başına getirdiniz, ekonomik döneminde hep kararları uyguladınız" sorusuna, "Hayır o bir memurdu. 24 Ocak Kararları ve planlamayı hükumet yapardı. Şimdiki gibi aşiret yönetimi değil, devlet yönetimi vardı. Memuriar karar alıp Bakanlar Kurulu'na imzalatmazdı" yanıtını verdi. Cumhuriyet muhabirinin ANAP içindeki gelişmeler ve fanatik sağ gruplardan sıkıntı duyan liberaller konusundaki gorüşunü sorması üzerine ise, "Bir kovanda 4 cins an varsa orada bal olmaz. Ama balın dışında her şey olur. Biz ANAP'ın içişlerine karışmayız. Liberaller kendi yollannı kendileri hulsunlar" dedi. men paltolarını bile giymeden kapıya fırladılar. Kar yağışı altındaki bekleyişe gazeteciler de katıldı ve parti yöneticileri ile gazeteciler aras/nda soğuklar üzerine bir sohbet başladı. Bir gazeteci Genel Sekreter Gazıantep Milletvekili Mustafa Taşar'a. "İstanbul'a kurtlar inmiş, Antep'e de kurt indi mi?" diye sorunca, Şıvgın atıldı: "Efendim Antep'e kurt ınmesi normal. Bunun bir haber değeri yok. Ama İstanbul'a kurt ınerse o zaman iş değişir." Enerjik müfettiş aranıyor ESKİ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cemal Büyükbaş kömür dışalımında ihale kaybeden firma temsilcisini Türkiye Kömür Işletmeleri (TKİ) yetkilileriyle buluşturarak firmayla TKİ'nin arasını bulmaya çalışmıştı. Konu gazetemizde birkaç kez resmi raporlara dayanılarak işlendi. Bunun üzerine yeni Enerji ve Tabii Kaynaklari Bakanı "Tapucu Sudi", konuyla ilgili bir sorumuz uzerine Meclis kulısinde "İnceletiyorum, konu teftiş heyetinde, on gün içinde sonucu öğreneceksiniz" karşılığını verdi. Bu konuşma üzerine 22 gün geçti. Birkaç gün önce "Tapucu Sudı Neşe Bey" maden tasansıyla ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıdan sonra gazeteciler çeşitlı sorular yöneitirken bir gazeteci de "TKI'dekı soruşturma neoldu" diye sordu. Sudi Bey,"Teftiş heyetinde, inceleniyor" yanıtını verdi. Koskoca Enerji Bakanlığında acaba enerjık bir müfettiş yok mu ki, on günde bitecek soruşturma bir aydır uzuyor? ankara balı İhsaniye... YÖK Başkanı Prot Doğramacı. sanatçılara akademik unvanlar verilmesini savunmuş, savunurken de Sovyetler Biriiği'nde konservatuvar yöneticilerine "rektör" dendiğini de eklemeyi unutmamış. Orası Sovyetler, Rektör'e yalnızca rektör denmez "yo/daş rektör" de denilebilir. Bizde bu iş yeni olduğuna göre YÖK kanalıyla profesör olan sanatçılann statüleri için yeni bir ad bulmak gerekir: "İhsaniye" u.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle