20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 MART 1985 **** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/11 Kendi Gitti Ismi Kaldı... (Baştarafı 1. Sayfada) Türkiye'ye teminin fıilen işlemeye başlamasından bu yana daha bir yıl bile geçmemiştir; ama bugüne değin yapılan grevden çok kaybedilen grev oylaması vardır. (5) Hükümet, haJk sağlığı ve kamu güvenliği gerekçeleri ile grevleri erteleyebilmektedir. Ozal hükümeti, bu yetkisini kullanmaya başlamıştır bile. Üstelik yeni yasaya göre, erteleme süresinin bitiminden sonra grev hakkını yeniden kultanmak mümkün değildir. Uyuşmazlık, Yüksek Hakem Kurulu'na gitmektedir... Grev erteleme yetkisi bu sistemin alındığı Amerika'da da var; fakat bu ülkede yetki kullanılmadan önce gerekçe yargı denetiminden geçiyor. Ayrıca, bu yetki Amerika'da bunca zamandır yalnızca bir iki kez kullanılmış... (6) Bütün bu aşamalardan geçikjikten sonra, eğer greve gidilebilmişse, bu kez şu ortaya çıkmaktadır: Grev gözcülüğü diye bir kurum artık yok gibidir. İşyerinde hem grev devam eder hem de üretim artabilir... Kaçak işçi de çalıştınlabilir... (7) Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'nun "grev" tanımı çok açıktır. Kısaca, "İşvereni maddi zarar tehdidi ile uzlaşmaya zortamak" diye özetlenebilir. Bir Batı demokrasilerinde geçerli olan bu tanıma, bir de bizdeki yasal düzen ile uygulamalara bakınca Türkiye'de acaba ne ölçüde grev hakkından söz edilebilir... Bilemiyoruz. Galiba, kendi gitti ismi kaldı yadigâr... (Baştarafı 1. Sayfada) de gerçekleşmesi kabul edilerek Yunanistan'ın istediği bicimde iki ülkeye yapılacak yardımda 7/10 oranının aşağı yukarı korunmasî öngörülmüşoldu. Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yapılacak yardım miktan ise 15 milyon dolar olarak belirlendi. Temsilciler Meclisi Dış Ilişkiler Avrupa Alt Komitesi, Başkan Reagan'ın geçen yıl mayıs ayında Kıbns'taki iki yönetimin yeniden birleşmesi halinde Adaya sağlanmak üzere 250 milyon dolarlık bir barış ve yeniden inşa fonu kurulması önerisini 1985 yılı için geçerli olmak kaydıyla kabul etti. Komite üyeleri, bu yıl Yunanistan'a yapılacak askeri yardımın şımdiye kadar karşılaştıklan en büyük sorunu oluşturduğu görüşünde birleşti. Demokrat üye Robert Torricelli, "Sayın Papandreu, Avrupa'da kayda deger bir Sovyet tehdidinin bulunmadığına inanıyorsa, bu ölçüde askeri yardım yapılmasını haklı çıkaracak bir gerekçe bulmak güçtür" dedi. Torricelli, "Yunan hükümetiyle geleneksel ittifakımız, Yunan halkıyla derin dostlugumuz ve Yunan Başbakam'na karşı duyduğumuz hoşnutsuzlugun hızla buyumesi bir çelişki yarattı," dedi. Temsilciler Meclisi Alt Komitesinin onayladığı yardım miktan geçtiğimiz yıla oranla Türkiye'ye yardımın 12 milyon dolar arttırılması oluyor. Ancak Başkan Reagan'ın talep ettiğinin 49 milyon dolar altında. Buna karşılık Yunanistan'a verilecek yardım geçen yılkiyle aynı düzeyde tutuldu ve aynen kabul edildi. Nitelik bakımından ise arada önemli bir fark var. Yunanistan'ın aldığı 500 milyonun tamamı piyasadaki normal faiz oranlannın uygulanacağı kredilerden oluşuyor. Türkiye'ye ayrılan yardımın ise 215 milyon dolan bağış niteliğinde askeri yardım, 4 milyonu askeri eğitim programı için, 521 milyon dolan düşük faizli kredi, 150 milyon dolan da piyasa faizli kredi. Türkiye ve Yunanistan'a verilen yardımda gözetilen 10'a 7 oranı, Temsilciler Meclisi Alt Komitesi'nin karanyla yeniden korunmuş oldu. Reagan'ın bu oranı Türkiye lehine büyük farkla bozan önerisi değiştirilince, geçen yıl Yunanistan'ın lehine bulunan "küsürat farkı" bu defa Türkiye'nin lehine işledi ve orantı I0,34'e 7 oldu. ABD Temsilciler Meclisi Dış Ilişkiler Avrupa Alt Komitesi'nin Kıbrıs'ia ilgili aldığı karar, VVashington'daki diplomatik çevrelerde "üginç" karşılanıyor. Kararda ilginç olan taraf,250 milyon dolarlık yardım miktannın geçen yıl mayıs ayında Başkan Ronald Reagan tarafından önerilmiş olmasına karşılık, bu kez komitenin kendisi tarafından kabul edilmesi oldu. Söz konusu kararın diğer dıkkat çekici yönleri arasında, tartışılan bütçenin 1986 mali yılına ait olmasına rağmen, Kıbns'a yardımın 1985 mali yılı için geçerli olduğu hükmünün getirilmesi sayılıyor. Buna, yardımın "retrospective", yani geriye dönük olarak geçerli olması adı veriliyor. Böylece, Kıbrıs'a ABD yardımının 1985 yılında da geçerli olması hükmü, içinde bulunduğumuz yıl içinde ABD'nin Kıbrıs sorununun çözümü için ilgili taraflar üzerinde yoğun çabalara girişeceği anlamında yorumlanıyor. smav için lobi (Baştarafı 1. Sayfada) kişi ders yapıyoruz. Tabii yapılan sınavda da bu 300 kişiden 18*i başanlı olabiliyor. Bu bence başan sayılmamalıdır. Suçu ögrencide arayacaklanna biraz da ortaya koyduklan uygulamalarda, yönetmelikkrde arasınlar. Bizim fakültedeki İngilizce sınıfında 100 kişiden 80'i atılıyor. YÖK'ün yayımladığı rakamlann gerçekleri yansıttıgını sanmıyorum.." Metin Bozok, Ayşe Çaglar, İlyas Akyol, Songül Oner, iki kız, iki erkek... Erzurum'dan TBMM'ye, sonra da Ankara büromuza gelen dört öğrenciden biri söylüyor bunları.. Bir diğeri de şöyle konuşuyor: "İki ayn binamız var. Şehir içinde ve kampüste.. Sabah şehirdeki dersten çıkıp, kampüsteki derse yetişmek zonındavız. Çogu kez yetişemiyoruz. Öyle yemegi yok, Dinlenmek yok, dersi özümlemek için süre yok, yartş atı gibi.. Vizeler, ardından finaller, hemen ardından biıtünlemeler. Sonra yine vizeler, vizeler..." KAFA KAPASİTEMÎZ YOK "Bir milletvekili sizin kafa kapasiteniz yok" dedi. Bu sözlerin sahibi Ankara Üniversitesi öğrencisi.. Arkadaşıyla birlikte payına o gün gazete bürolarını dolaşmak düşmüş. onlar da konuşmaya katılıyorlar: Sedef Cihangir ve Leyla Kaya.. Leyla Kaya sürdürüyor: "On iki dersi verip bir dersten atılan ögrencinin kafa kapasitesi vardır herhalde. Çıkanlan ögrenci affından basansız öğrenciler yarararlandı. Eğer biz geçen yıl kalmış olsaydık, atılıp yeniden dönerek bu yıl atılmayan öğrenciler olacaktık. Geçen yıl tüm dersleri verdiğim için aftan da y ararlanamıyoruz..'' Anlatılanlardan çıkan sonuçlar şöyle: • YÖK Başkanı ile Milli Eğitim Bakanı'nın tutumları belli. • Ek smav hakkı yasa önerisi sahiplerinden ANAP'lı Mehmet Özdemir, ancak ANAP Meclis grubundan "yeşil ısık alabilirse" önerisinin TBMM Milli Eğitim Komisyonu gündemine girmesi için girişimde bulunabilecek. ANAP grubundan da bu renkte bir ışık gelmiyor. HP'li Cüneyt Canver ile Fikri Sağlar'ın yasa önerileri de TBMM Başkanhğından ilgili komisyona havale edilecek, orada görüşülecek.. Genel Kurula inerse ANAP'hlar da "evet" derse yasalaşacak. Bütün bunların hepsi gerçekleşse, ANAP Grup Başkanvekili Ercüment Konukman'ın deyişiyle "epey bir süre alacak.." Bu arada ikinci yarıyıl vizeleri de yapılmış olacak. Sorun geçici bir süre çözülecek, önümüzdeki ilk yarı yıl sonunda yeniden başlayacak. öğrenciler yine TBMM koridorlarını, gazete bürolarının kapılarını aşındıracak... Erzurumlu kız öğTenciler konuşma bitince kalacakları misafirhaneye gittiler... Erkekler ise "Biz garajda da yatarız" dediler... UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) HP Adana Milletvekili Nuri Korkmaz ve arkadaşlannca Ceza Yasası ile Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası ve Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Yasası'nın bazı maddelerini değiştirmek amacıyla verdikleri yasa önerisi, temelinde, insan onurunu en yüce değer sayan bir görüşe dayanıyor. HP Antalya Milletvekili Prof. Aydın Gürkan'ın da önceki gün TBMM kürsüsünde çoktandır özlemı çekilen bir konuşma ile savunduğu yasa önerisi, işkence için öngörülen yaptınmları arttırırken, usul yasalarmda değişiklik yapılarak, savunmanın suçlama ile başlamasını öngörüyor. Emekli Kurmay Albay Korkmaz ve arkadaşlannın yasa önerisinde işkence için 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. İşkence ölüm ile sonuçlanırsa, ceza 20 yıldan aşağı olmayacaktır. Öneride, işkence görenin kendisi ya da avukatının hükümet tabibine başvurusunu engelleyen yetkililerin 3 yıla kadar hapis cezası ile cazalandırılacakları da öngörülmektedir. Görüldüğü gibi, bu yerinde öneri bile mal varlığmı can variığından daha ağır yaptınmlarla koruyan ceza yasamızdaki adaletsizliği değiştirememektedir. İşkence yapmanın cezası, bu öneri ile 5 yıldan başlamaktadır: Sözgelişi, bir kimseden zorla 100 lira alana, günlük deyiş ile gasp edene verilecek en az ceza ise 10 yıl ağır hapistir. Korkmaz ve arkadaşlannın önerisinde yer alan, "Savunmanın suçlama ile başiamasi" ilkesi, usul yasalarmda öngördüğü değişikliklerie, avukatların sanıklarla her aşamada gorüşebılmeJerini sağlamayı amaçlamaktadır. Böyle bir değişiklik ve bu değişiklik uyarınca yapılacak uygulamalar, işkence savlannı kaynağında kurutmaya yarayacaktır. Bugünkü yasalar ve uygulamalarda, savunma ancak son soruşturma aşamasında başlamaktadır. Böyle olduğu için de sanık suçlama karşısında savunmasız kalmaktadır. Sanıklar, yargıç önüne çıkar çıkmaz, emniyetteki sorgularında işkence gördüklerini ileri sürerek, "hazırlık ifadelerinr reddetmektedirter. Kökleşmiş yargısa) kararlara göre de baskı altında alınan sorgu geçerli sayılmadtğı için bu ifadelere dayanarak verilen mahkumiyet kararlan da genellikle, askeri ya da sivil Yargıtay'ca bozulmaktadır. öyleyse böyle bir soruşturma yönteminde direnmenin ne yaran olmaktadır? Hiç... Yaran olmadığı gibi, bu gibi baskı yöntemleri hem sanıklara hem de devletin kendisine zarar vermektedir. Korkmaz ve arkadaşlannın bu yasa önerisi, parti ve düşünce aynmı gözetilmeksizin, TBMM içinde ve dışında, işkenceyt insanlık suçu sayan herkesçe desteklenmelidir. Bu işkence ayıbından kurtulmanın yoliarından biri savunmayı sorgu ile aynı anda başlatmak; bu değişikliklerie birlikte "adü zabıta" adıyla bir adli kolluk gücü oluşturmaktır. "insan onunf gibi kavramiarı eğer ucuz seçim malzerneleri yapmıyorsak, bu konunun üstüne, işte böyle gitmeliyiz. Kusura bakılmasın, sağcı kesim, kaçakçılık gibi akçalı suçlar nedeniyle hep işkence yapıldığını ileri sürer; bu uğurda bakanlar, başbakanlarca azledilir!.. Solcu kesim de oldum otası, icler acısı olayiara dayanarak, siyasal nitelikli suçlar nedeniyle işkenceden yakınır. Sağ ile sol bu konuda bir araya gelmezlerse, söyler misiniz, başka hangi konuda anlaşmaya varacaklardır? İşimize gelince hepimiz, "İşkence insanlık suçudur" diyoruz, iş işkenceyi önlemeye gelince, bin bir dereden su getirip, bu insanlık gdrevimizi açıkça kaytanyoruz. İşkence insanlık suçu ise, haydi buyunın, önleyin, işte yoJlan... GOZLEM nebilir. (1) 1982 Anayasası ile iş yasaları grev yasağının kapsamını bir hayli genişletmiştir. Bugün ülkemizde sendikalı işçinin neredeyse yana grev yasağı olan işyerlerinde çalışmaktadır. Grev hakkına sahip olmayan işçinin, toplu pazarlık hakkını nereye kadar kullanabileceğini takdir etmek ise herhalde pek güç değildir... (2) Toplu pazarfığın başlamasından, uyuşmazlık halinde grev uygulamasına kadar öngörülen yasal takvim hem çok uzun hem de karmaşıktır. Bir sürü kılı kırk yaran kural, grev hakkının kullanımını güçleştirmektedir. Posta gecikmesi yüzünden greve gidilemeyen işyerteri vardır. Kendi sorumluluğu dışında grev hakkını kullanamaz duruma düşen bir sendika, işyerindeki yetkisini de kaybedebilmiştir... Yine "postedakigecikme" yüzünden bir başkası "yasadışı grev" yaptığı gerekçesiyle mahkum olabilmtştir... (3) Bir işyerinde toplu pazarlık sürerken, işçi çıkarımı ve yeni ışçi alımı da yapılabilmektedir. Ve geçmişten farklı olarak, grev oylamasına yeni işçiler de katılabilmektedir. Sendika üyesi işçiler işten çıkarılırken, sendikasızlar işe alınabilmekte ve oylama "greve hayır" sonucunu verebilmektedir. Grev hakkının düştüğü işyerterinde uyuşmazlıklar dogrudan Yüksek Hakem Kurulu1 na gitmektedir. (4) Şunu ekleyelim: Yeni toplu pazarlık sis Işveren (Baştarafı I. Sayfada) ediyor. Grev sözcüleri Arif Çakın ile Sacit Ongun, işverenin tam kapasite ile çalışıldığını söylediğini belirterek "Yasalarda işçi alma yasağı var ama fabrikaya 10 işçi alındı. tçerde greve katılmayan 22 işçi de var. Ancak bu kadar kişiyle tam kapasite çalışamazlar" diyorlar. Grev gözcülerine göre, işveren yeni işçileri yasada yer alan hükümlü ve sakat çahştırma maddesine dayanarak almış. İşverenin grevdeki bazı işçilere fazla ücret ödeyeceğini önerip çalışmaları için girişimlerde bulunduğunu da ileri sürüyorlar. Grev gözcülerine göre greve 116 işçi başlamış. Daha sonra katılan 5 kişi ile bu 121'e ulaşmış. Aysan Muhasebe Müdürü AIi Aydınoğlu, grevin işverene yaradığını kaydederek, "Zaten ithalat nedeniyle üretimimiz bize fazla geliyordu. Bu yüzden işçi Çikarmak istiyorduk" diyor. 156 işçiden 96'sının greve katıldığını öne süren Aydınoğlu, lokavt kararı aldıklarını ancak uygulamaya gerek görmediklerini söylüyor. Tek vardiya ile gerekli üretimi yapabildiklerini kaydeden Ali Aydınoğlu, "İşveren dunımundakiler fazla zorlanırlarsa fabrikayı kapatıverirler. Çünkü zincir üretme konusu pek onlan ilgilendirmiyor" görüşünde. Aydınoğlu, şu değerlendirmeyi yapıyor: "Grevegittiler, bi» faydası oldu. Zaten ithalat serbest bırakıldıgından piyasada fazlaca zincir vardı. Üç vardiya caiışıyorduk. Bunlardan bir vardiyada çalışanlan yasal izin çıkınca çıkarmıştık. Şimdi çalışanlarla tam kapasiteye yakın üretim yapabiliyoruz". SENDİKA NE DİYOR ? Aysan'daki toplusözleşme görüşmelerini yürüten Türk Metal Sendikası lzmir Şube Başkanı İ. Hakkı Süren de işverenin bugüne dek herhangi bir girişimde bulunmadığına dikkat çekerek "Biz işçilerimizin hakkının verilmesi durumunda grevi kaldırabiiiriz. tlla ki grevi sürdüreceğiz iddiasında degiliz" diyor. Süren şöyle sürdürüyor: "Anlaşmazlık olunca 60 gün içinde greve gitmemiz zorunluydu. Bunun için de greve gittik. Aynca bu kanunlar hep işverene yarıyor. Ne girip çıkanı kontrol edebiliyoruz ne de çalışana karışabüiyoraz. " (Baştarafı 1. Sayfada) yor. Ancak Erçakır'a göre nedcn, "Grev karannı kabul etmeyen akbseiim sahibi işçiler" değil, "Yasal düzenlemenin işverenler lehinc grev hakkının kullanımıaa getirdigi kısıtlamalar." Erçakır'a göre fabrikanın gerçek işçilerinin tümü greve katılıyor. Greve katılmayan işverenin özel olanaklarla yanına çektiği ustabaşılar. Yanlarında da çırak statüsünde işçi olarak çahşan çocuklan çalışünyorlar. Çırak statüsünde çalışan çocuk işçiler aslında sendikanın yanında greve katılmak istemişler. Ancak itiraz üzerine sendika, Bakanlık'tan görüş istemiş. Çalışma ve Sosyal Gü Grev var, üretim nornıal venlik Bakanlığı, çırak statüsünde çalışan çocuk işçilerin greve katılamayacaklarını bildirmiş. Ağaçtş Başkanı da bu koşullarda yapılan bir grcvin nasıl bir sonuç verebileceği konusunda birşeyler söyleyemiyor. "Biz sadece işverenle gerçekten toplu sözteşme masasında anlaşamadıgımız için, grev hakkımızı kullanma geregine inandığımız için, yasadaki engelleri bile bUe greve gittik. Gitmek zorunda idik" diyor. Toplu sözleşme masasında işverenden yüzde 35 artı 7 bin 500 ve 2. yıl için yüzde 30 artı 5000 lira ücret artışı istediklerini, işverenin 1. yıl için ancak yüzde 30 artı 3000 ve 2. yıl yüzde 25 vermeyi kabul ettiğini anlatıyor. Özal: Çok sayıda Suudi Türkiye'de (Baştarafı 1. Sayfada) ğını bildirdi. Başbakan özal şöylededi: "özellikle bu iilke ile ilgili yayınlarda dikkatli bulunulması gerekir. Bunlarla ilişkilerde, memleketin yüksek menfaatini düşünunüz. İş sahalanna mani olacak şeylere girmememiz lazun. Bu yazılar çıkınca, annıyorlar. Bunlar alıngan insanlardır. Batılılar bu şeylere alışkındırlar. Onlarla ilgili bu tiir yayınlar olsa da aldırmazlar. Gene menfaaüeri neyse öyk hareket ederler. Suudi Arabistanlılar, onlardan farkhdır. Daha dikkatli, daha saygılı olmalıyız." Suudi Arabistanlı işadamlannın Türkiye'yi çok ciddi bir iş alanı olarak gördüğünü, ayrıca en zengininden orta hallisine kadar çok sayıda kişinin Türkiye'de ev ve arazi almak istediğini, Türkiye'yi "ikinci bir memleket gibi gördükkrini" belirten Özal, bu ülkeden ve genel olarak Ortadoğu'dan Türkiye'ye gelen turist sayısında iki üç kat artma olacağmı ve bu artışın Kapalıçarşı ile otellerdeki iş hacmini olumİu yönde etkileyeceğini söyledi. özal, "Bu gelişmelerin memleket bakımından çok faydalı olduguna inanıyorum. Milletin de benjm gibi düşündügü kanaatindeyim. Aynca mıiteahhiUerimiz, işçilerimiz ve işadamlanmız bakımından geniş imkânlar doğacaktır. Ciddi projeler hazırlamyor" dedi. Dört bin işçinin her ay Suudi Arabistan'a gittiğini, işsizlik sorununun çözümünde bunun yararlı bir olay olduğunu belirten özal, önümüzdeki aylarda Suudi Arabistan ile daha yoğun ve düzenli temaslar kurulacağını açıkladı. Suudi Arabistan Bayındırlık ve Iskân Bakanı'nın nisanda, Kral Fahd'ın ramazan sonrasında geleceğini sandığını söyleyen Ozal, "Burada evleri olursa, daha sık geliıier. Haberiniz olsun.. Şu evleri yaplıralım da, bir an evvel daha sık gelsinler" dedi. Özal, "Suudi Arabistan Kralı'nın böyle bir niyeti var mı?" sorusunu karşılarken de, "Prens Abdullah'a bir malikâne yaptıralım da, ondan sonra.." diye konuştu. HAREKETTEN ÖNCE özal, Türkiye'ye hareket etmeden önce Mekke'de ENKAKutlutaş firmaları tarafından gerçekleştirilen sosyal konut sitesini de ziyaret etti. Burada toplanan bin kadar Türk işçisine konuşma yapan özaJ, "Sizin sayenizde buradayız. Münasebetlerimizi daha da ileri hale getirip sağlamlaştıracak olan sizlersiniz" dedikten sonra, beraberindeki bakanları ve milletvekillerini tek tek işçilere tanıttı. Böyle grev (Baştarafı 1. Sayfada) Trakva'da Tarktaş v r Ay dın'da Aysan grevi için Türk Metal Sendikası Başkanı özbek, grevdeki işyerlerinde yeni alınan işçiler Ue üretimin sürdürüldüğünü, yasal yollardan bunu önleyemediklerini söyledi. Özbek, şöyle dedi: "Yasada grevci işçi yerine grev kıncı işçi çalıştıran işverene 30 bin lira para cezası var. Biz dısanda her ay 2 milyon lira grev parası veriyoruz. Bu yasalarla, bu zihniyetle artık greve çıkmak enayilikten başka birşey degildir. Grevin maksadı bir zoriamadır. Bu ortadan kaldınlınca grevin ne degeri var. Biz haybeye para ödiiyonız. Greve gittiğimiz üç işyerinde de durum bu." Mustafa özbek, bugüne kadar alınan grev kararlarının zaten çok azının uygulamaya konulduğunu da vurguladı. Toplu pazarlıktaki sendikalann en etkili aracı grevin kısıtlamalar nedeni ile işlevinin kalmadığını anlattı. Tüm sendikalann grev gücü kalmayınca, kamu ve özel sektörde işveren cephesinden gelen dayatmalara karsı mücadele etmek zorunda olduklannı söyledi. (Baştarafı 1. Sayfada) kanı Şevki Peker son gelişmelere değişik bir açıdan yaklaştı: "Dünya borsalannda son dönemde insanlar sürekli dolara bücum ediyor, buna karşılık alOn ahşılmadık biçimde deger kaybediyordu. Mesela altın son bir yılda dolar karşısmda yüzde 38 oranında ve rekor sayılan bir ölçüde değer kaybetti. Altın frene bastı Anayasa Mahkemesi (Baştarafı 1. Sayfada) toplantısında parti tüzüğunün 48 ve 52. maddelerinde bazı değişiklik yapıldığını belirtmişti. Başvuruda, yapılan değişiklikle MKYK ve Merkez Disiplin Kurulu üye sayılannın yapay olarak artınldığı, ihdas edilen yeni üyeliklere, kapatılmış Büyük Türkiye Partisi'nin kurucu ve yöneticilerinin getirildiği kaydedilmişti. Bu faaliyetin 2820 sayılı Siyasi Partiler yasası'nın 4/2 ve 90. maddelerine aykm görüldüğü belirtilen başvuruda, tüzük değişikliğindeki yasaya aykırılığın giderilmesi ve yasaya aykırı tüzük değişikliğine dayanılarak yapılan görevlendirmelerin geçersiz sayılması için partiye ihtarda buiunulması istenmişti. Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesi'ne daha sonra yaptığı başvuruda da, Büyük Türkiye Partisi'nin temelli kapatılmış parti olduğunu belirterek, bu partinin de anayasanın 96. maddesi kapsarruna girdiğı görüşünü getirmişti. Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bu konudaki ihtar istemine karşılık şu kararı verdi: "2820 sayıh Siyasi Partiler Kanunu'nun 16 ve 17. maddesine göre Merkez Karar ve Yönetim Kurulu ile Merkez Disiplin Kurulu üye sayılannın alt sınır Daha sonra yol üzerinde Peygamberin Uhud Savaşı'nı gerlan belirlenmiş olmasına rağmen çekleştirdiği yeri de ziyaret eden üst sınırlannın belirlenmesine geBaşbakan Özal ve beraberinderek görmemiştir. Bu hususun, sikileri getiren THY ucağı, daha yasi partilerin yetkileri ve takdir sonra Türkiye'ye hareket etti. haklan kapsamında tiizükk düzenlenmesi uygun bulunmuştur. PARA TOPLANDI Bu durum karşısında yapılan deBaşbakan özal'ın uçakta bir ğişikllklerin Siyasi Partiler Yasa basın toplantısı düzenleyerek Susı'nın 4. maddesinin 2. fıkrası ve udi Arabistan gezisini değerlen90. maddesi ne aykınlık oluştur dirmesinin yanı sıra, Türk işamadıgından, ihtar isteminin red damlan bu ülkede gördükleri yadine oybirliği ile karar verilmiş kın ilgiye teşekkür etmek üzere tir." aralarında 8 bin 700 dolar topAnayasa Mahkemesi kararın layarak üç Suudi gazetesine "teda, temelli kapatılan partilerle şekkür" ilanı vermeyi kararlaşBüyük Türkiye Partisi'nin, kap tırdılar ve aralannda uçakta pasamına girdikleri yasa hükümleri ra topladılar. konusundaki iddialann ve bu iddialarla getirilen ihtar isteminin de yerinde görülmediğini belirtti. Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Başsavcıhğı'nın DYP tüzüğunün "0 kongresi delegeteri" ile ilgili 20. maddesinin ve "Büyük kongrenin kuruluşu" ile ilgili 37. maddesinin Siyasi Partiler Kanunu'na aykın olduğu gerekçesiyle bu partiye ihtar verilmesine ilişkin istemi de sonuçlandırdı. Kararda, ihtar istemine konu olan maddelerin değiştirildiği ve bu değişikliklerin bir örneğinin Cumhuriyet Başsavcılığı'na yollandığı, sonuç olarak aykırılığı giderilen bu maddeler hakkında karar verilmesine yer olmadığı belirtildi. Dünya altın sarfiyatının ve alüna talebin azalması, tabii ki altın üreticisi ülkeleri ve üretilen albnlan İsviçre'den dünyaya pazariayan şirketleri zor durumda bıraktı ve bazı tedbirler almaya zorladı. İsviçre'deki altın pazarlayKtsı şirketlerin temsilcUeri, altına talebi arttırmanın yollarını aramak üzere dünyanın dört bir yanını dolaşmaya başladılar. İsviçreli altıncılar, bu çerçevede 15 gün kadar önce Türkiye'ye gelerek bizlerle görüştüler. Onlara göre dolar bankada değil de batkın kasalannda sakîandığı sürece altın kadar güvenli bir tasarruf aracı değildi, çünkü yırtılabilir, ıslanıp eriyebilir, yanabilir ve hatta tedavülden kalkabilirdi. Altının ise bu sakıncalan yoktuBiz 15 gün önce bu görüşmeleri yapbğımız için, bu bafta başlayan gelişmeleri sürpriz saymadık. Ohio'daki banka bunalımı franInk savası belli ki bahane olmuştur. Belki o olaylar fırsat bilinerek altın fıyatlan fıriatılmıştır. Ama şurası kesin ki bu karan alan tsviçreli alüncüar, hafta başında piyasadan büyük miktarda altın çekerek, yani altına beklenmedik ölçüde büytik bir talep yaratarak altın flyatlannın tıımanmasını sağlamışlardır. Ancak bana kalırsa biraz acek hareket edilmiş ve altın çok kısa sürede çok hızlı ürmandınldıgı için, yeniden düşmeye başlamıştır. " Hazîne Bonoiannı D^erlendîriyor kıymetier günun rayıcıne konusunda daha göre bono bedelinin etkin bir hizmet tamamı nakit olarak BOLUMU vermek üzere ödeniyor. Garanti Garanti Bankası Menkul KıymeÜer Bankası'nın etkin ve çabuk hizmetinden Bölümü'nü faaliyete geçirdi. şimdi de menkul kıymetler konusunda Garanti Bankası Menkul Kıymetler verimli bir şekilde yararlanmak için Böiümü, Garanti Bankası'nın Garanti Bankası şubelerine gelin. bütün şubelerinde Hazine Bonolan alım satım işlemleri yapıyor. Hazine Bonolannızı dilediginiz Garanti Bankası Garanti Bankası Menkul Kıymetler Böiümü Calısıyor G A R A O T Î BANKASI şubesine şimdi de menkul Garanti Bankası getirdiginizde, Beşiktaş 3 puanlık farkı (Baştarafı Sporda) başanlı olması mı? Futbolumuzun kurtuluşu burada mı? SÜMER Değil tabii. Ancak Türkiye'de sürekli başarısızlık, tek düzelik futbola karşı bir bıkkınlık doğurdu. Altyapı çalışmalan bile ya bırakıldı, ya laf olsun diye sürdürülüyor. Milli Takımın kısa sürede başanlı olması hevesleri arttıracaktır. Yani tavandaki başan, tabanı harekete geçirecektir. Buna şiddetle ihtiyacımız var. Federasyonda hareket hiç durmuyor. Mesela eğitim dairesinin başına Yılmaz Yücetürk getirildi. Kendisini tanıyor musunuz? SÜMER Tanıyorum. Daha önce de teklif yapılmış, ama gelmemişti. Geldiğine göre kendisine geniş olanaklar tanındığını, geniş yetkiler verildiğini sanıyorum. Eğer yanıltılmazsa bir şeyler yapabilir. Çünkü bizde verilen yetkiler bir süre sonra ya azaltılır, ya da toptan alınır. Federasyon allyapıya özendirmek için belirli süre iranslcri durdurmayı planlıyor. Bu karar bu noktada olumlu mu? SÜMER Üretime sevketmenin yolu transferi dondurmak degildir. Bu yanlış, ben bir fabrika kurmuşsam, ürettiğimi pazarlamalıyım. Kulüplerin şirketleşmesi konusu var. SÜMER Bakın bu kesinlikle olmaz. Bugün kanunlarımızın çerçevesi içinde kurulmuş şirketler bir futbol takımı kursa sorun çözülecek mi? Şirketleşme için kanun gerekli. Şirkete dönüştürülecek kulüplerin konumları normal şirketlerden farklı olur. Bu konuda kanun hazırlanırsa belki. • Nüfus cüzdanımı ve tapu senetlerimi kaybettim. Hükümsüzdür. İHSAN YAZICI • lETTpasomu kaybettim. Hükümsüzdür. A YTEN AMASKA YA • KADIKÖY yakasında telefonlu iyi gelirli devren muhasebe bürosu 576 24 69 GARANTİ BANKASI Garanti Bankası Menkul Kıymetler Böiümü İstiklâl Cad. 187 Galalasaray Islanbul Tel: 149 13 67 direkt 143 14 80/107 santral Bu ilan Sermaye Piyasası Kunılu'nun 14.3.1985 tarih ve B004145 sayılı izni ile yayınlanmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle