17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CLMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ce baskıların en eskisinin, dinsel baskının, insanlara giydirdiği kıbk, modern devietin baskısıyla çıkartılıyordu. Insanları böyle soymarun her zaman kalıcı sonurlar vermeyebileceği, gunümuz Turkiyesi'nde başörtüsıinün, toplumun her katmanından kadını yeniden bastırılmış ve ezik bir konuma doğru itmesinden de anlaşılıyor. Modern Türkiye kendi kunıluşuna kitleleri etkin (aktiO biçimde katmamış olmanın ceremesini ödüyor. Ceremeyi ödemek istemeyenler, bu yeni eğilimi de eskisi gibi zorla bastırma çabasında. Ama öte yandan, giyim özgürlüğü adına kadınlann örtünmesi talebine sahip çıkan liberal görüşler de kimin özgürlüğünü savunduklarını bir kez daha değerlendirmeliler: Kadının örtünmesinin, kadının özgürlüğünü mü sağladığı, yoksa erkeğin binlerce yıllık tahakkümünü mü pekiştirdiği sorusunun yanıtı pek de zor olmasa gerek. özgürlüğün tutarü taraftarlan, ancak özgürlüğün yolunu açacak güçleri müttefik belleyebilir. Bir baskıyı, bugün kendini özgürlük olarak sunan bir başka baskıyla ikame etmek, acı meyvelerini kısa zamanda verecek bir yaklaşundır. Aa meyvelerin bir örneğini görmek için Humeyni Iran'ma bakmak yeterli. Orada, çarşaf giyme "özgürlüğU"nün mollalar sayesinde nasıl çarşaf giyme zonınluğuna dönüştüğü kolayca görülebilir. SAKAL KIYIMI Çağdaş Türkiye'nin gelişiminde her zaman tartışmah bir yer tutmuş olan bu karmaşık sorun, son yıllarda devlet memurlannın kılıkkıyafetini ve görünüşünü düzenleyen bir yönetmeliğin uygulamaya sokulmasıyla yeni bir aşamaya vardı. (Gençlerin "geleneklerimize uygun" giydirilmesi için açılan kampanya da bu bağlamda anlamlı.) Kadınlan dinin baskısından kurtarma iddiasıyla çarşafı ve başörtüsanü yasaklayan siyasal otorite, ilginç bir şekilde, aynı kadınlarm (tüm dünyada son yirmi yılda giderek erkeklerle eşiüiğin simgelerinden biri haline gelen) pantolon giyme özgürlüğünü ortadan kaldırıyordu. [İşi mizahı boyutlara vardıran bir başka olay da, başörtüsü "özgürlüğünü" savunan dinci akımın çok güçlü biçimde temsil edildiği ANAP'ın Istanbul Belediye Başkanı'nın, yalanlanmayan bir habere göre, Belediye'ye giden kadın gazeteciler üzerinde pantolon giyme yasağı uygulama girişimiydi. (1)] Kısacası, giyim alanında özgürlük dört bir yanından kuşaulmıştı. Bu kuşatmaya en gürültülü biçimde katkı yapan kurumlardan biri de, özgürlüğün her biçimiyle kovulduğu üniversite oldu. öğrenciler fakülte kapüarmdan sakallı ya da başörtülü olduklan gerekçesiyle geri çevrilirken, öğretim üyeleri de birer kurbanlık gibi berber koJtuklanna oturuyordu. Kurbanlık olmaya kendiliğinden razı olmayanlara da bunu hatırlatacak birileri bulunurdu. Nitekim son günlerde ODTÜ Rektörlüğü, Mimarlık Fakültesi öğretim görevlilerinden Erhan Acar'ın sakalını kesemediği için üniversiteyle ilişiğini kesiyordu. (2) Bu kararın üniversite yönetiminin içinde bulunduğu durumun aa bir göstergesi olduğu açık. Yine de Rektörlüğün söz konusu öğretim görevlisine sakalını kestirememesi, mevzuatta bir boşluğa işaret ediyor. Eğer üniversite rektörü, tıpkı bir hapishane raüdürü gibi, yasaklanan sakalı fülen kestirme yetkisiyle donatılsaydı, Erhan Acar'la aylarca süren bir mücadeleye girmek zorunda kalmayacaktı. Bu da şunu gösteriyor: Baskı bir bütündür; özgürlüğe bir alanda yer bırakıhrsa, başka alanlardaki baskı da tökezler. A>nen özgürlüğün de bir bütün olduğu gibi. Bugünün Türkiyesi'nde kuşkusıız birçok demokratik, siyasal, sendikal hakkın yeniden kazanılması gündemdedir. Kuşkusuz bu haklar tüm öteki hakların temelidir, anasıdır. Ama bu yüzden bazı başka hakları ve özgürlükleri ikinci sımf görmek bu bütünselliği tanımamak demektir. Bu yüzden sakal konusunda duyarlı olmak gerek. Bu yüzden kadınlann kurtuluşu için verilen mücadeleyi "lüks" gibi görmemek gerek. Bu yüzden eşcinseller baskıya uğradığında gevrek gevrek gülmemek gerek. SONUÇ İnsanlık henüz toplumsal ve kişisel özgürlüğün çiçekleneceği ve yaşamın her alanına yayüacağı bir döneme aç. Uzun mücadeleler gerekiyor böyle bir dünyayı yaratabümek için. Bu mücadeleler sonunda, hiçbir bireyin ötekilerden üstün konumunu kanıtlamak için özel giysilere, ayncalıkh bir görünüme bürünmeye ihtiyaç duymayacağı bir çağ doğacak. O zaman anayasalara birçok yeni hakkın yanı sıra, bir yeni hak daha yazılacak: Insanlar görünümlerinde sonsuz özgürlüğe sahiptir, bu yüzden kimseye baskı yapılamaz, diye. Ne sakallar kesilebilecek, ne de kravatı olmadığı için erkekler, pantolon giydiği için kadınlar belirli kapılardan geri çevrilecek. Giysüer bir gökkuşağı gibi renkli ve çeşitli olacak. Başörtüsüne gelince: Kadınlar başlan üşüyünce örtünebilecekler. Bu dünyayı kazanmışken, hâlâ öteki dünyaya özlem duyanlar varsa, bunlar da kendilerini karanhğa gömmekte özgür olacaklar. Ama kimse bunu istemeyecek. (1) Nokta, 814 Ekim 1984, s. 53. (2) Cumhuriyet, 3 Şubat 1985, s. 6. 14 ŞUBA T 1985 İnsanlık henüz toplumsal ve kişisel özgürlüğün çiçekleneceği ve yaşamın her alanına yayılacağı bir döneme aç. Uzun mücadeleler gerekiyor böyle bir dünyayı yaratabümek için. Bu mücadeleler sonunda, hiçbir biçeym ötekilerden üstün konumunu kanıtlamak için özel giysi/ere, ayrıcahkıı bir görünüme bürünmeye ihtiyaç duymayacağı bir çağ doğacak. Sakal Üzerine... PENCERE Yaşadığımız Zaman... Elimde keskin bir bıçak vardı. Tabakta bir kırmızı elma, bir sarı portakal. Bıçağı vurdum elmaya. Şakkadak ayrıldı. Beyaz içi, siyah çekirdekleri çıktı ortaya, taze kokusu genzime ulaştı. Hoşuma gıtti. Yemeden bir yana koydum elmayı. Portakal aldım. Enlemesine kestim. Ne o? Don mu vurmuş? Başka bir şey mi olmuş? Çiçek balına benzer dolgunlukta bir dokuyla karşılaşacağımı sanırken, pörsümüş, kurumuş, kavrulmuş dilimlenn kesıtı benı düş kırıklığına uğrattı. Toplumların da meyvelere benzediğini anımsadım. Görünüşe aldanmayacaksın. • Geçenlerde bir arkadaşımla "lüküs" lokantalardan birine gittık; garsonlar koşustular; yer ayırtmamıştık; iki kişiydik; üzerinde "tutulmuştıir1' yazıst bulunan dört kişilik bir masanın yanına buyur ettiler. Çevreye bir göz attım. Görgüsüzlük, şatafat ve özentinin çırkinlığı kışılerden dekorasyona kadar her yana sinmiştı. Listeye bakınca anladım kı burada ne doğru dürüst yemek yenir, ne de dostça sohbet edilir. Haydan gelıp huya gidenlerin toplumunda gayrımeşru kazançları ışkembeye indırenlerın midelerine ve cüzdanlarına göre düzenlenmiş bir yerdeyız. Zaten ne getırdikleri yemek yemeğe benziyordu, ne önümüze koydukları kanşık salata ahım şahım bir şeydı. Ula'nın sokak ıçindeki aşçı dükkânında. Adana'nın kuytu köşesindeki kebapçısında yemek kültüru İstanbul'da mantar gıbı biten lüks lokantalara taş çıkartır. Gözüm yan masadaki "tutulmuştur" etiketinin üzerinde yazılı isme kaydı. Bu herif 1950'lerde Beyoğlu çirkefinde en aşağılık işleri yaparken fuhuş dünyasında arabulucularla zenginleşip eğlence âleminde "kral ve "beyefendi"lığe terfi etmiş biriydi. Ben o zamanlar Beyoğlu Savcılığı'nda staj yapan avukat adayı olarak kendisini tanıyordum. Lokantanın kokuşmuş havasından kurtulmak için kendimızi dışarıya attık; bir soluk aldık. • Geçenlerde Londra'da Scotland Yard'ın önce yakaladığı, sonra da salıverdiğı Oflu İsmail'i hapishaneden tanırım. Avluda volta atarken, koğuşta çay ıçerken dertlerıni döken Oflu, anılannı anlatır, dünya ve ahıret üzerıne çeşitlemeler yapar, sık sık yinelerdi: Abi, bu memleketin en iyi insanları hapishanelerdedir, sabıkalılardır. Eh, ben de mahpushaneden ve işkencehaneden geçtiğim için sesimi çıkarmazdım. Oflu ile yazgı birliği içindeydik Cezaevinde olması gerekenlerin dışarıdafink attıkları. buna karşılık nice saf kişının oltaya takılmış balık gibi dört duvar arasına düştüğü bir gerçektı. Bu gerçekten yola çıkarak bir genellemeye gitmek yanlıştı. Zaman çabuk geçiyor. Ondört yıl sonra bugün, bakıyorum ki çevremde herkes ya davalı. ya sabıkalı... ya içerde oğlu, kızı, amcası, dayısı, yeğeni var; ya da mahkemede dosyası... Çevremde derken kımse yanılmasın! Benim çevremde yalnız fikir adamı, işçı, sendıkacı. eylemcı, genç. sanat eri yok!.. işadamlarını ve yakınlarını da oldukça tanırım. Tanımasam bile gazetelerde okur izlerim Bankacıymış, ihracatçıymış, holding babasıymış, bankermiş, tüccarmış. falanmış, filanmış... Allah aşkına söyleyin. Hangisinin davası ya da sabıkası yok? Yolsuzluk, rüşvet, kaçakçılık söylentilerine bulaşmamış bir tek anlı şanlı holding babası ya da işadamı gösterin gösterebilirseniz... Bunlann dosyalarını kapatmak için uğraşıp duranlar az değil; ama dosyalar bir deve yükü... Öte yandan fikir adamları. aydınlar, sanatçılar, gazeteciler de kovuşturmalardan kurtulamıyor; gençler yıllardan beri dört duvar arasında döneniyorlar. Pekı, bu gidışin sonu ne olacak? Bir toplumun çürümesi ve kokuşması daha başka türlü nasıl vurgulanır? SUNGUR SAVRAN Eski 1. Ü. Iktisat Fakültesi öğretim üyesi 1789 Fransız devriminin nemen ertesinde çıkartılan yasalardan biri tek bir madde içeriyordu. "Bütün vatandaşlar sokağa istedikleri kılıkla çıkabilirler," aniamında bir maddeydi bu. Tarihin gördüğü en büyük sosyal devrimlerden birinin kılıkkıyafetle uğraşması kimilerine şaşırtıcı gelebilir. Oysa giyim, her toplumsal düzenin hiyerarşik ilişkilerinin günlük yaşamı doğrudan biçimlendiren temel bir ifadesidir. Fransız devrimi, katı kurallarla mertebelere aynlmış bir topluma karşı tüm insanlann özgilrlüğü ve eşitliği adına ayaklanan kitlelerin eseriydi. Soylulann penıklanndan kardinallerin cübbelerine, ayncalıkh mertebelerin giysileri yeni toplumun savunucuları için eski düzenin yaşayan simgeleri olmuştu. "Baldın çıplaklar", bu yasayla Paris sokaklarında peruklarla eşit haklara sahip oluyordu. Ama kitlelerin sokaklan fethiyle başlayan Fransız devrimi, kısa süre içinde, toplumdaki ayncalıklannı yitirmektense devleti elinde tutanlarla uzlaşmayı tercih eden bir sınıfça dizginlenmeye başlayacaktı. Büyük mali burjuvazi giderek baldın çıplaklardan uzaklaşıyor ve özgilrlüğü ancak özel mUlkiyetin ve ticaretin çıkarlanyla uyuştuğu ölçüde savunuyordu. Böylece, bütün insanlann özgürlüğü, eşitliği, kardesliği adına başlayan bir devrim birkaç yıl içinde zorbaca merkeziyetçi, işçi haklannı yasaklayan, tüm azınlık uluslar üzerinde Fransız baskısı kuran ve eski devlet ricaliyle uzlaşan yeni bir yapıya doğnı evriliyordu. Thermidor'un özgürlüğe getirdiği kısıtlamaların izlerine Fransa'da hâlâ raslanıyor. Bugün bile Fransa'da ana babalar çocuklarına devletin onayı olmadan istedikleri adı veremezler. Bröton veya Oksitan azınlıklann geleneksel adlan bir yana, bir Cerise (Kiraz) adı bile 20. yüzyüın son çeyreğinde bir Fransız ailesi ile nüfus daireleri arasında dava konusu olabilmektedir. Zaten burjuvazi, her gelişmiş kapitalist ülkede, dün soylu ve din adamı mertebelerine karşı verdiği mücadelede ortadan kaldırmaya çahştığı ayncalık simgelerini zamanla yeniden yerleştirmemiş midir? Evet, bugün herhangi bir Batı kentinde, türdeşleşmiş bir kitle tüketimi kültürünün ve insanları en geri konformist duygulanndan yakalayarak yönlendiren modanın etkisi altmda, toplumun her katmanından kişilerin birbirine tıpatıp benzeyen kılıkiarla dolaştığını görebilirsiniz. Ama bunu ayınmsız, ayrıcalıksız bir demokratik toplumun sokaktaki ifadesi olarak görmenin en azından görünüşe aldanmak olduğunu belirtmeye gerek var mı? Bay büyük burjuva "limuzin"inden ne zaman inmektedir ki, sokağın kalabalığına kanşsın? Zengin butiklerin "kreasyonu" imzalı eşarpiar, çantalar ve öbürleri, bayan büyük burjuvayı ötekilerden ayırmak için icat edilmemiş midir? Bunlar kimilerine bireylerin özgür tercihleri gibi gözükebilir, ama ya Fransa ve Ispanya'nın özgurluk adına savunulan özel Katolik okullannda, tngiltere'nin garip adlı "PubHc School"larında çocuklara giydirilen üniformalar, erkek öğrencilere zorla takünlan kravat? Ve smokinsiz veya kravatsız girilemeyen nice oteller, lokantalar, kulüpler, davetler? öyle görünüyor ki, gelişmiş kapitalizmde toplumsal hiyerarşinin yeniden üretimi için devletin baskısı her an gerekli değil. Sivil toplumun ilişkileri de baskı, dışlama ve hiyerarşiyi her gün yeniden üretebiliyor. BATIDAN DOGUYA... Fransa'da ve öteki Batı ülkelerinde burjuva devriminin özgürlükler üzerindeki etkileri bu kadar çelişikken, kapitalizme çok daha geç ve güç geçen Doğu toplumlannda sorunlar katmerleşiyor. Türkiye'de modern toplumsal ilişkilerin temellerinin atıldığı cumhuriyet dönemi, büyük kitlelerin öz faaiiyetleri ile katkıda bulunamadığı bir toplumsal çalkantırun sonucuydu. 20. ytlzyüın ilk çeyreğinde dünya tarihinin vardığı aşamanın sınırlamalanna Osmanü toplumunun özgün koşullan da katılınca, kapitalizmöncesi toplumsal Uişkilerin tasfıyesi kitlelerin katılmadığı bir süreçte, ancak kısmen gerçekleşebildi. Sürecin dışında kaldıkları için de köylüler ve işçiler kara çarşafı kendiliklerinden yırtamadılar. Yasayla çıkanldı çarşaf ve sank. Böyle EVET/HAYIR AKBAL TÜRKİYE HALK BANKASI Topluma Yararlı Olmak Suç mu? Ekin A.Ş.'nin öyküsünu hepiniz bıliyorsunuz. Kurulması düşünülen şirketin genel sekreteri Doç. Dr. Haluk Gerger açıklamayı yapıyor, diyor ki: "Bakanlık Türk Tıcaret Yasası'nın 271. maddesine uyulmadığı gerekçesiyle izin verilmıyor." Devlet Bakanı Bay Mesut Yılmaz Ekın'cilere ulaşan bir açıklamasında şöyle demiş: "Ana sözleşmenin 17. maddesinde şirketin kârının ortaklar arasında nasıl dağıtılacağma dair bir hüküm bulunmaktaysa da, ifade tarzından, söz konusu şirketin ortaklanndan ziyade topluma hitap ettiği, toplumun menfaatini düşün{JÜğiı anlaşılmaktadır.'' Bir anonim şırket niçm kurulur? Bir işletme niçin kurulur? Bir dükkân niçm açılır? Bir ışe niçın girilir? Bir kitap niçin yazılır? Bir gazete niçin çıkarılır? Seçımler niçin yapılır? Başbakan, Bakan, Milletvekili niçin olunur? Bu sorulann yanıtını Bay Yılmaz verebilse de anlasak, hepsınin amacının yalnızca 'kâr' sağlamak mı, yoksa yurda, ulusa yararlı hizmet etmek mi olduğu ya da olmadığını... Bir şirket elbette ki kâr sağlamaya çalışacak... Ama topluma yararlı olmayı istemek de suç mu? Yarar sağlamakla, kâr sağlamak bir aradadır. Yalnızca 'topluma hizmet etmek' \e o şirket ayakta kalamaz, bunu herkes bilir. Tüm çalışmalarını o şirketin işlerine veren ortaklar, kişıler nasıl geçınecekler, ne yeyip ne içecekler? Elbette gelir sağlamak başlıca amaçtır, topluma yararlı olmak da ikınci amaç... Ekin A.Ş., 'ortaklarından çok topluma hitap' ediyormuş, bu yüzden Bakanlıkça kurulmasına izin verılmiyormuş! Hani gazetelerde resimli bir yazı dizisi vardır: Dünyada bakın neler oluyor? diye... Ona benzer bir durum. Topluma hitap eden, yanı topluma yararlı olmayı ön plana alan bir şirketin kurulmasına izin vermemek hangi yasa maddesine dayanır? Şağduyu böyle bir tutumu doğru görür mü? Diyelim kı kırk kişi birleşip, B'ız para kazanmak için değilde halka, gençliğe hizmet etmek için bir şirket kuruyoruz, para kazanmaya gereksinim duymuyoruz, çünkü yeterli varltğa sahibiz' dıye ortaya çıksalar Ticaret Bakanlığı buna da izin vermeyecek mi? Hayır, ılle de para kazanacaksınız, yoksa şirket falan kurdurmayız mı diyecek? Ticaret Bakanlığından izin alarak kurulan her şirket gerekli kârı sağlıyor mu? İflas eden, batan, çıkmaza giren şirketler de pek çok. Bakanlık 'sız kâr etmediniz' diye onları suçlayacak mı? Hem Bakanlık ne karışır, bir şirket ortaklarının para kazanıp kazanmamalarına. Önemli olan yasalara uygun bir kuruluşun ortaya çıkmasıdır, işlemlerinde yasalara aykırı bir yan bulunmamasıdır. Genç bir politika adamı olan Mesut Yılmaz'\n bu denli garip bir yorum yapması beni şaşırttı. İşin içinde başka işler mi var ki Bay Bakan bu denli ters, yanlış bir söz söyleyerek durumu kurtarmaya çalışır? Aziz Nesin ve arkadaşlan ki ortaklann çoğu işsiz kalmış bilim ve kültür adamlarıdır, yaşamlarını kazanmak zorundadırlar elbette ki hem topluma hizmet etmeyi, hem de gereken kazancı sağlamayı düşünecekler. Şirket bu, adı üstünde Hayır Derneği değil ki! İlle de 'kâr edeceksiniz, yoksa izin vermeyiz' diye karşı koymak biraz gülünç kaçmıyor mu? Biliyoruz, 'ar yılı değil kâr yılı'... Ama 7câr'yanında topluma hizmet etmeyi düşünmek de, yurtseverce bir davranış değil mi? Ekin'ciler 'ortaklarından ziyade topluma hitap etmeyi' düşünüyorlarsa bunda yanlış, çirkin, yasa dışı bir şey var mı, olabilir mi? Böyle bir şirketin ortaklarını öncelikle kutlamak gerekmez mi? Bu tür, 'frâr'dan çok toplumun yararını düşünen şirketlerin çoğalmasını istemek bir Bakan'ın özlediği bir şey olmamalı mı? ÖNEMLİ GÜNLER Bu günlerde; Türkiye'nin seçkin Ayakkabı ve Yan Sanayi kutuluşlan malzeme, makına ve urettıklerı her çeşıt Ayakkabıyı halkımızın, ıç ve dış alımcıların ılgılertne sunacaklar. Bu günlerde; Türkiye ayakkabı sektörü 55 yıllık deney ve çalışmalannın ulaştığı çağdaş boyutu sergileyecek. 1314151617 Şubat 1985 önemli Bu günlerde; Dunyanın dört bir yanından davetlı alımcılar; ulke ekonomısıne katkı bılincınde ve dünya pazarianna açılmak amacında olan ayakkabı uretıcilerimızle bağlantılar yapacaklar. Bu onemlı günlere siz de davetlısiniz. günlerdir. SANAYİ FLJARI Etap Marmara Oteli 13 17 subat 1985 u TÜRKİVE UMUM AYAKKABiCtUR FEDERASVONU 2. AYAKKABI Ayakkabı önemlidir' SEVDACENAP AND MÜZÎK VAKFI YARIŞMA DUYURUSU 1 Vakfımız, 1985 yılında Türk gençlerine birlikte zevkle söyleyebilecekleri bir GENÇLİK ŞARKISI armağan etmek amacıyla şarkı yarışması dıizenlemiştir. 2 Yarışma tum Türk bestecilerine açıktır. Her bestecinin en çok iki şarkısı yarışmaya katılabilir. Şarkıların, daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış ve seslenderilmemiş olması şarttır. 3 Besieciler, kullanacakları şarkı metnine ilişkin her turlu telif hakkı sorumluluğunu üstlenmiş sayılacaklardır. 4 Şarkının ezgisi, lise çağındaki gençlerimizin rahatça söyleyebilecekleri bir ses genişliği içinde olacak, özgün bir Turk şarkısı niteliği taşıyacak ve belirgin her türlu taklitlerden uzak olacaktır. 5 Besteciler şarkılarını ya en az iki karma ses için düzenlenmiş biçimde ya da bir calgı (çalgılar kümesi) nın eşlik ettiği tek sesli bir şarkı biçiminde yarışmaya sunacaklardır. Ancak her iki durumda da ezgi, dort sesli karma koro için düzenlenebilecek bir çok seslilik yapısını içinde taşıyacaktır. 6 Şarkılar en geç 1 Nisan 1985 günu aşağıdaki Vakıf adresine elden ya da taahhütlu posta ile ulaştınlmış olacaktır. Postadaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır. Her şarkı, bestecisı tarafından yalnız bir simge ile isimlendirilecektir. Besteci ve söz yazarının kimliğine ilişkin bilgiler ayn ve aynı simgeyi taşıyan kapalı bir zarf içinde Vakıf adresine ulaştırılacaktır. 7 Yarışma için aşağıdaki ödüller konmuştur. Ancak Seçici Kurul her ödülü kullanma zorunda değildir: Birincilik Ödülü 250.000,TL. İjcincilik Ödülu 175.000,TL. Üçüncülük Ödülü 100.000.TL. Başan Ödülleri 50.000,TL. (4.den lO.ya kadar) Ayrıca Birincilik Ödülünü kazanan şarkının söz yazanna (ya da kanuni mirasçılarına) da 50.000,TL.lık bir söz yazarı ödulü verilecektir. Söz yazarı bestecinin kendisi ise, bu ödülü de besteci alacaktır. 8 Seçici Kurul, A.Adnan SAYGUN, Gürer AYKAL, Erdoğan OKYAY, Mahir DİNÇER'den oluşmaktadır. 9 Yarışma sonuçları 23 Nisan 1985 tarihinde açıklanacaktır. Birincilik Ödülünü kazanan şarkı, Vakıf ve Türkiye Flarmoni Derneğince 19 Mayıs 1985 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonunda düzenlenecek Ankara Liselerarası Koro Yanşması Final Konserinde ilk kez seslendirilecek ve dinleyicilerle birlikte söylenecektir. 10 Vakıf, ödül kazanan şarkıların bir kitapçıkta toplanıp basılması hakkına sahip olacaktır. 11 Gençlerimize ve bestecilerimize duyurulur. SEVDACENAP AND MLZİK VAKFI ATATÜRK BULVARI 239 KAVAKLIDERE/ANKARA TANIT1M H1ZMETLERİ A.Ş Tel 146 32 98 148 8 0 83 NUR TUZUN (KADEMOĞLU) ile Akay Ortopedı Alboy Ayakkabı San. Tic A.Ş. Arpacı Ayakkabı Bağı Kundura Levazım ve Tekstıl San. A.Ş ArsArpel Baka A Ş Balkim Kimyevi Yapıştırıcı Maddeler San. Tic. A.Ş. Cankurtaran Holdıng A.Ş Çuhadaroğlu Kimya San. Tic. A.Ş Densan Kımya Kauçuk San Tic. A Ş I I Ayakkabı Sanayi Fuannı gerçekleştıren Kurütuşlar: Kotex Giyim Sanayi Devran Ayakkabı San A.Ş. Merdal Bebe Ayakkabı ve Malzemeleri Derlleks Lıfli Rulo ve Levha San. A.Ş. Pazartama Ltd. Ştı Duran ökçe ve Agaç işleri San. Tic. A.Ş. Nevzat Kundura Duran Kundura ve Matbaa Makinaları Oklar ittıalat ve Tic Ltd. Şti. (Pfaff) San. Tic. Ltd. Ştı Pevsan PVC ve TR Granül San. Tic. A.Ş. EmhartTexon Rok Kundura San Tic. Koll Şti. Eser Makına Sanayi Sembol Kauçuk San. Tic A.Ş. Forkim Kımya San. Tic. A.Ş. TabanSan (TeverSan. A.Ş.) Hahfleks San Tic. A.Ş Yeşıl Kundura San. Tic. A.Ş. Karlaks Kauçuk San. Tic. A Ş. Zıvlan Ayakkabı S»n Tic A.Ş. Karmasan Makına Sanayı evlendiler. .'/.2.1985 Harbiye İSTANBUL EKREM TÜZÜN UÇAK SERVİSİ ANONİM ŞÎRKETİNDEN BİLDİRtLMİŞTİR PERSONEL TAŞITTIRILACAKTIR USAŞ personelinin Yeşilköy Havalimanı Kanarya arasında 3 vardiya halinde taşınması için kapalı zarf usulü ile 25 kişilik otobüs kiralanacaktır. llgilenecek özel ve tüzel kişiler tekliflerini Cumhuriyet Caddesi Kaya Apartmanı No: 349/4 Harbiye İstanbul adresindeki Levazım Müdürlüğü'ne en geç 1.3.1985 cuma günü saat 15.00'e kadar vermelerini, tamamlayıcı bilgileri aynı adresten alabilecekleri duyurulur. Şirketimiz 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi değildir. UÇAKSERVISI ANONİM ŞIRKET1 GENEL MÜDÜRLÜCÜ valıkonaAı cad PasaıB5 Tel 146 72 81 İLAN ÇAYCUMA ASLİYE HUKUK HÂKİMLtĞl Esas No: 1983/833 Davacı Dursun Guneş vekili av Cahit Girgin tarafından davaülar Ekrem Okumuş, Muzaffer Dedemen ve Zekeriya Kösek aleyhine aplnuş bulunan tazminat davasının yapılmakta olan duruşması sırasında: Davalılardan Ekrera Okumuş'un tebligata yarar adresinın tüm araştınnalara rağmen tespit edilemediğinden, bu nedenle adı geçen kışinin duruşmanın bırakıldığı 21.2.1985 tarih, saat 09.00'daki Çaycuma Adliye SaJonu'nda yapılacak duruşmaya haar bulunmanız veya kendisini bir vekflle tenısil ettirmesi, ettirmediği takdirde Uan yolu ile gtyap karan tebli| enirileceği hususu ilan olunur. 31.1.1985 Basın: 11734 ATİLLA DORSAY Son çıkan kitabı "SİNEMAYI SANAT YAPANLAR'• bugün saat 15.0019.00 arası Kadıköy Gençlik Kitabevi'nde imzalayacaktır. ROCKY Vücut Geliştirme ve Güzellik Salonu Bay ve bavanlara, uzmanlar gozetıminde vucut geiiştirme, kondisyon, zayıflama, boy uzatma, cımnastik ıçın çağdaş araç ve yonlenılerle. modern spor salonumuz ve saunamızda hizmet sunuyoruz Dereboyu Cad. BarbarosSineması Pasajı. Ortakoy. Tel: 160 12 06. üMfr ası Tel 146 72 81 Eski Isimler Eski Resimler Sergisi Levent Savkın BatikResim 13 Şutat1 Mart Ayfer Karamani 1S $4**t7 Mart istıklâı Caa Pasaöahçe yan. erkos Mnaz\ Yapıkuf Han: Kat 1 No 2734 Beyoikılstanbul Telelon 144 96 33 T Kİ£E KMMOTCAIJPM CP/OET PAŞA CAO 376 BEBEK 165 74 96 NURİ İYEM Resim Sergisi 16 Şubat8 Mart Gattti pızar futert 1U019JN a n » »oktıı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle