16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
K CVMHURÎYET/8 HABERLER 6 ARALIK 1985 .Sangöl LisesVnde soruşturma baskı getirdi 'Dayakçı' öğretmen görevde, öğrenci disiplînde Din, Kültür ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Osman Kocatürk, öğrencilerine "Hepiniz yalancısınız, sahtekârsmız" diyerek baskı altında tutuyor. Dayak yiyen Günsel Öncü ve arkadaşları Fatnıa Yanık ile Muhsin ''Karataş okul disiplin kuruluna verildiler. • İZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) Sangöl Lisesi "Din, Kültür ve Ahlak Bilgisi" öğretmeni . Osman Kocalürk'un. oğrencisi Günsel Öncü'yu . dovmesiyle başlayan, Öğretmenler Gunu'nden bir gün once kutlanan "hadisli" öğretmenler gecesiyle ; sürer. olavlarla ilgili sorusturmalar, beraberinde baskn ı gtdrdi. "Dayakçı" öğretmen Osman Kocaturk, derslere girmeyi sürdurup ve öğrencilerini, "Hepiniz yalancısınız, sahtekârsmız" biçiminde baskı altında tutarken, dayak yiyen öğrenci Günsel Öncu ve arkadaşları Fatma Yanık ıle Muhsin Karataş. okul disiplin kuruluna verildiler. r MUŞERREF HEKİMOĞLU ANKARA...ANKA Konservatuvar Olayı... mıifettişîerin gelmesinin ve soruşturmayı başlatmalarının ardından, Sangöl Lısesf nın huzursuz gunlerı başladı. Mufettişlerin, ıfadelerine başvurduğu oğrencilerin ola>ları doğrular biçimde ifade vermeleri, bu oğrencilerden bazılannın disiplin kuruluna yollanmalarına neden oldu. Öğrenciler, adlarının açıklanmasını isıemeyerek şunları anlattılar: "Osman Kocatürk, yine derslere giriyor. Bize, 'Siz sahtekârsmız, jalancısınız' di>e bağımor. Okulda huzursuz ve zor gunler geçiriyoruz. Osman Lslu ve Ba>ram Vıldırım adlı öğretmenler de Sangöl olaylarını soruşturmak için Manisa'dan bize. baskı yapıyorlar. Dersin huzurunu bozmak suçuyla Günsel Öncü ve Fatma \amık ile Muhsin Karataş adlı arkadaşları okul disiplin kuruluna verdiler. Disiplin kurulunda öğrenci arkadaşlar sıkıştmlıp. yalancılıkla suçlanmışlar." Sangöl Lisesı'nde oğretmenlik \apan ve şartlar nedeniyle adının açıklanmasını ıstemeyen bir öğretmen de olayları doğrulavarak, "Olaylan yaralanlar, işlerini çok iyi yürütüyorlar. Gerçek bir soruşturmada her şevi anlalabilirim" derken, bir öğrenci velısı ıse şoyle konuştu: "Sangöl olavlarının ardında soruşturma açıhvor dediler. Sonra değişen ne oldu? Istiklâl Marşı'na çocuğunu doktora goturdugu için geç kalan öğretmen surgüne giderken, İlçe Milli Eğitim Müduru görevini surduruyor. Öğrencisini doven öğretmen, derslere girip çıkıyor. l sfelik oğrencileri baskı altında tutuyor. Somşturmanın açıldığı günlerde Sangöl Belediye Başkanı ANAP'lı Osman Vılmaz, apar topar Ankara'ya gitti. Ben şahsen, soruşturmanın sonucundan ümitli değilim." "Dayakçı" öğretmen Osman Kocatürk tarafından dövülen 6 edebiyat oğrencisi Günse! Öncu, bu aşamada konuşmaktan çekindiğini belirtirken, annesi Suzan Öncu, 27 yıllık öğretmen eşi olduğunu, eşinin 5 yıl önce Demirciler'in Gumeler köyune sürgün gittiğini ve ancak ayda bir goruşebildiklerini anımsattıktan sonra şunları söyledi: "Eşim hiç yoktan yere sürgüne gönderildi. Çocukların okulu var, ben oralara gidemedim. Sarıgöl'de çocuklarımı okutmaya çabalıyordum. Kızım hem dayak yedi, hem baskı gorüyor, hem de disiplin kuruluna verildi. Daha önce oğlumun da basına birçok haller geldi okulda. Olaylara neden olanlara hiçbir şey olmuyor, olaylara karşı olanlar soruşturmaya ve baskıya uğruyor. Bu nasıl iştir? İçime fenalıklar geliyor, haslalandım, kime başvuracağımı şaşırdım kaldım." Kopya çeken öğrenci yakalanınca intihar etti Cç gün okuldan uzaklaştırma cezası verilen lise oğrencisi intihar etti. Okulunda yapüan törende, okul müdürü, öğrencilere arkadaşları için üç Kulhuvallahi bir Elham okuttu. ASİYE UYSAL Fen dersi yazılısında kopya çekerken yaİcalanması üzerine okuldan uç gunlük uzaklaştırma cezası verilen Ali Cambazoğlu adlı 14 yaşındaki lise birinci sınıf oğrencisi, dersten çıkanlarak evine gönderildikten iki saat sonra, kendisini Paşabahçe kıyısın1 daki bir incir ağacına asarak intihar etti. önceki gün saat 16.00 sıralannda meydana gelen olaya el koyan Beykoz Cumhuriyet Savcı Yardımcüanndan Azmi Ulu, intihar eden öğrencinin ardında "Ölüm Fennam" başlıklı bir mektup bıraktığıru, intihar nedeninin okuldaki ders durumuyla ilgüi olduğunu söyledi. intihar eden öğrencinin öğrenim gördüğü Anadoluhisarı Ticaret Lisesi'nde dün "dini tören" yapıldı. Okul müdürü Recep Engin, öğrencilere yaptığı konuşmada Ali Cambazoğlu'nun "günah işledigini" söyledi. Tüm oğrencilerin, içlerinden "üç Kulhuvallahi bir Elham" suresini okumalannı isteyen müdür Eogin, "Arvatını ekliyor. Ağacın altına okul cantasını ve "Ölüm Fermanı" başlıkb mektubunu bıraktıktan sonra intihar ediyor. Mektubunda adlarını vererek öğretmenlerine sitem eden, oynadığı Çubuklu Yıldız Futbol Takımı arkadaşlarına ve okul arkadasiarına sevgi ve selamlannı gönderen, en çok, ardından annesinin uzülmesi nedeniyle üzüleceğini belirten Ali'yi bulduklarında çok geç oluyor ve Türk eğitim sistemi bir kurban daha vermiş oluyordu. OKUL MÜDÜRÜ VE GÜNAH 1973 yılında Ordu, Mesudiye'nin Mahmudiye köyünden Istanbul'a gelen, ev hanımı Hanifi Çamoglu, Istinye Tersanesi'nde işçi Kemal Çamoglu'nun oğulları, Mustafa ve Hatice'nin kardeşleri olan, Paşabahçe, Karagöz Sırtı, Aydın Sokakta 62 numarah küçücük gecekonduda oturan Ali için, dun okuiunda 'ANNEM ÜZÜLMESİN' Anadoluhisarı Ticaret Lisesi oğrencisi Ali Cambazoğlu dersleri kötiiye giden bir öğrenciydi. Tarih dersinden 'bir' almtş, fen bilgisi dersinde de kopya çekerken yakalandığı için 3 gün okuldan uzaklaştırma cezası verilmişti. 14 yaşındaki lise "dini tören" yapıldı. Torende konuşan okul müdürü Engin, birincismıf oğrencisi, 3gunlük cezanm dolmasım beklerken, gitti bir incir ağacına kendisiniastı. Geride braktığı 3 sayfahk "CHüm Fermanı" özetle "Bu olay hepimizi yaktı. başlıklı mektubunda 'Annem üzüleceği için üzuleceğim' diyordu... (Foıoğraflar: CUMHURtYET) Ama bir gerçek var, Allahın veraldıktan sonra bir de fen dersi sı günlük okuldan uzaklaştırma ce digi canı kul alamaz. Günah kadaşınıza intihar etmenin gü sına göre, 29 kasım cuma günü navı olunca kopya hazırlıyor. zası verildiğini söyleyerek, Ali' isleriz" dedi ve devam etti: "Zanah olduğunu hatırlatamadık. yapılan fen bilgisi sınavında Ali man gelecek dövecegiz, zaman Mudürünün, hazırladığı kopya nin sınıftan çıkmasını istiyor. Onun için üç Kulhuvallahi bir Cambazoğlu, kopya kâğıdı ile kâğıdının tam bir amatör işi olBundan sonrasını Ali'yi kısa gelecek seveceğiz, disiplin cezaElham okuyonız. Aynı şekilde yakalandı. Okul Müdürü Recep sı vereceğiz. Bu, size yılgınlık veduğunu söylediği Ali, ifadesin süre görenlerden ve belgelerden bir şey olursa unutrnayın, bunu Engin'in anlattıklarına göre sırecekse şimdiden... Lütfen bu de fen konularını anlamadığını öğreniyoruz. Okuldan çıktıktan ruf öğretmeni, durumu dilekçeyda okumayız. Çünkü size hatırçatı altında yapmayın." ve zayıf almaktan korktuğu için sonra bir süre şaşkın ve üzgün le okul yönetimine bildirdi. Salı lattık, bilgi verdik" dedi. kopya çekmeye kalkıştığını söy başıboş dolaşan öğrenci, bir süMudur Engin, "Ali'yi dövdüYakınlarının, arkadaşlannın, günü de Ali'nin ifadesi alındı. lüyor. Engin'in, "Hırsızlık bu'', re sonra evinin yakınındaki Te ğünüz söyleniyor. Bu doğru okul yöneticisinin ve yetkilüerin Engin'in tam ifadesiyle Ali, ses"Rezil" gibi sözlerinden sonra kel Rakı Fabrikası'nın yanında, mu?" sorusuna da, "Bundan iki verdiği bilgilere göre, intihar ola siz, içine kapanık, bluğ çağı busınıfına dönüyor. Öğretmeni Burunbahçe mevkii denilen de yıl önceye kadar kopya çeken yı şöyle gelişti: Sıra arkadaşı nalırnlarını yaşayan ve paralel kendisine çarşamba, perşembe niz kıyısındaki boş alana geliyor. çocuklan odama çeker, iki tokat Ogün'ün öğretmenlerinin çağ olarak dersleri kötüye giden bir (dün) ve cumayı kapsayan üç Burda oturup üç sayfahk bir atardım. Disiplin cezası versek rısı üzerine yarım kalan anlatı öğrenci. Tarih dersinden "bir" mektup yazıyor. Yoldan görül yıl sonunda öğretmenler kurulumeyeri bu yerde, kıyıdaki tekne na giremiy orlar. Ama bir veli belerden naylon kalın bir halat bu ni bakanlığa kadar şikâyet etti. luyor ve halatı incir ağacına beş Okula müfettiş geldi. Canım altı kez dolayıp bir o kadar da yandı. İki yıldır disiplin kurulladüğüm atıyor. Yetmeyince kra nnı işletiyorum" yanıtmı verdi. MEED'in iddiası: LONDRA, (a.a.) tngiltere, Federal Almanya ile İtalya'nın ortaklaşa urettikleri Tornado savaş uçaklanndan 40 adedinin Türkiye'ye satılması konusunda 3 ülke mali kuruluşlannın temaslar yaptığı vefinansmankaynaklan arasında Konya'da kurulması düşünülen NATO üssünün de yer aldığı bildirildi. Londra'da yayımlanan ve ekonomik haberleri ile tanman Middle East Economic Digest (MEED) dergisine gore, NATO, müttefık topraklannda bir hava üssünü genişletip modernleştirmek için 500 miİyon dolar harcamayı planladı. Dergi, pilotlann alçak uçuş eğitimleri için Konya'nın ve Kanada'daki Goose Bay üssünün aday seçildiğini ve projenin Konya'ya uygulanması halinde, Tornado finansmanı için önemli bir katkı sağlayacağını öne sürdü. NATO kaynaklanna göre, kanada üssü, seyrek nüfuslu 100 bin kilometrekarelik bir alan içinde, ancak gerekli altyapının Kanada'da kurulması Konya'ya göre daha guç. Avrupalı NATO müttefikleri de ussün Konya'da kurulmasını istiyorlar. Middle East, Türkiye'ye yapılacak Tornado satışı proje değerinin 1 milyar 150 milyon ile 1. milyar 530 milyon dolar arasında değiştiğini, finansmanın 3 üretici ülke tarafından karşılanacağıru yazıyor. Plan uyannca finansman, ulkelerin, üretici firma Panavia'daki paylan oranında karşılanacak. Panavia'da İngiltere ve Federal Alrnanya'nın ayn ayrı yüzde 42.5, İtalya'nın yuzde 15 payı var. Uçak montajında Federal Alman MBB ve Italyan Aeritalia şirketleri işbir,. liği yapacak. Federal Almanya'nın, NATO üs projesi için Konya'nın seçilmesine çalıştığını kaydeden Middle East'te şu hususlara yer veriliyor: "Son yıllarda Yunanistan'ın izlediği NATO'dan ayn politikayı gözönüne alan Federal Almanya, Türkiye'nin NATO ve AET'ye daha sıkı bağlanmasını istiyor." Türkiye, Tbrnadoları alıp Konya •• •• •• ussunıı finanse edecek VACANCY FOR ENGLISH SPEAKING PERSONNEL English speaking personnel wanted for our Head Office Departments. Required qualifications for these posts: • Below 30 years of age • Having fulfilled Military Service for male candidates • Minimum High School education (University graduates will be preferred). Candidates should personally apply vvithin working hours to the Personnel Department with a letter enclosing their Curriculum Vitae and a recent photograph latest by December 20th, 1985. ANKARA'dan YALÇIN DOGAN (Baştarafi I. Sayfada) lardan böylesine soyutlayan bir "ANAP'ın nasıl bir parti partinin "başartlı" olduğunu olduğu" tartışması, ANAP'm dı söylemek çok guç. Se var ki, şından çok, kendi içinden kay bunca beceriksizliğe rağmen, naklamyor. "Biz siyasal yelpaze SHP'nin puanı hergeçen gun arnin neresindeyiz" diye soru yö tıyor. ÇunkU, Özal'ın puanları neltenlerin başında ANAP mil azalıyor. letvekilleri ve yöneticileri geliyor, SHP'YÎ SİLKELEMEK diğer partiler değil. Böyle bir soANAP'm çeşitli nedenlerle ru sormak ihtiyacı da "kimlik SHP'yi karşısına alması, işte bu arayışınm" bir sonucu olarak or"kimlik arayışınm"'' son zamantaya çıkıyor. larda, partinin kendi içindeki tarEski bilinen eğilimlerin parti tışmalann "had safhaya" utaşiçindeki tartışmalan biryana, ge mış bulunmasından ileri geliyor. nel başkan olarak Özal'ı asıl si ANAPşimdi SHP'yi silkeleyerek nirlendiren "Biz sağda bir kendini güçlendirmeye çalışıyor. partiyiz" sözleri oluyor. Özal'ın Bu yonde de herfırsatı değerlenkendisi her zaman "sağdayız ya dirmeyi amaçlıyor. Bunun son da şuradayız" demekten kaçın bir örneğini SHP'den istifa eden dığı halde, orneğin Meclis'teki bir milletvekilinin verdiği önerGrup Başkan Vekılleri ya da ge oluşturuyor, önümüzdeki Merkez Karar ve Yönetim Kuru günlerde Meclis'in Adalet ve lu üyeleri "flfr sağdayız "diyor. Anayasa Komisyonlarınm ortak Başka partiler "Biz soldayız ya yapacaklan bir toplantıda ele alıda sağdayız " dediğinde, ilk tep nacak önerge, SHP milletvekilki özal'dan geliyor ve "Bu dav lerinin birleşme sonrasında milranışlar ülkeyt yeniden cepheles letvekilliklerinin düşüriılmesine tirir, onun için böyle sözîeryan ilişkin. Bizim yapıığımız yoklahstır" karşılığını veriyor. Ama, maya göre, ANAP'lılar bu ortak hemen yanındaki arkadaşları "Biz toplantıda "birleşme sonrasında sağdayız'' yolunda açıklamalar SHP'lilerin miUenekilliği düşer" da bulunduğunda da, bu kez yolunda oy kullanacaklar. Kosanki kamuoyuna sesleniyormuş mısyonda çoğunlukta bulundukizlenimi vererek, kendi partilile larmdan dolayı da, konu Mecrine dönüyor ve "biz kimsenin lis'in genel kuruluna getirilecek. devamı değiliz " diyor Yani, SHP'yi bir de bu işle Olay, gerçekte ANAP'taki meşgul edecekler. SHP milletve"ideolojik kimlik arayısındm " ve killeri bir de bu nedenle tedirginbu arayışın yarattığı bunalımdan liğe itilmek istenecek. SHP'nin kaynaklanıyor. tşte, bu bunahm bir de bu yolla yıpratılması denedeniyle de ozeilikle son aylar nenecek. SHP "Bizim milletveda güçlendiği her halinden belli kiUiğimiz geçerliydi, değildi" diolan SHP'yeyüklenme politikası ye bağırmaya başladığında, Özal kendi partisi içindeki "kimlik gundeme geliyor. arayışını" herhalde bir süre için SHP'NtN GÜÇLENMESÎ... de olsa ertelemış olacak ve belki SHP'nın guçlenmesi kendisi biraz da ra'natlayacak. Hesabı nin başarısı değil. ANAP'ın ba bu. • şarısızlığı ve halkta yarattığı bez Oysa, Özal'ın bu tur hesaplaginlik, SHP'ye yarıyor. Yoksa, ra dayanarak SHP ile mucadele SHP'den kaynaklanan herhangi etmeye, görünüşte hiç de ihtiyabaşanya henüz tanık olmadık. cı yok. Çünku, kendisinin yine Baksanıza, Şebinkarahisar'da herfırsatta verdiği görüntu, "ikkendi ilçe başkanlarına işkence tidannın gucü". Hatta, böyle bir yapılıyor, daha SHP yönetimi güç gösterisi için zaman zaman kendine gelip de, bu konuda ne olmadık motiflerı ışlemiyor mu? bir açıklamada bulunabildi, ne "Yabancı işadamlannın kendide olayın boyutları hakkmda ka siyle üç dakika görüşebümek için muoyunu herhangi bir biçimde sıra beklediklerini" Anadolu geparti olarak aydınlatabüdi. Eğer zilerinde anlatmıyor mu? MaGenel Başkan Aydın Gürkan dem, böylesine "guçlü" bir ikti"biitçegörüşmesi" için hazırla dar, yeni yeni filizlenmeye başnıyorsa, partınin tum kesimlerinlayan bir muhalefet karşısında o de bir başka konuda eğiüm ya da zaman neden telaşa kapılıyor? gorıiş edinmek mümkun değil! Eğer, Genel Başkan Gürkan, or Hem hukuku, hem de demakraneğin "dış politika için'" hazırla tik kuralları zorluyor? ANAP kendinden kaynaklanıyorsa, partide bunun dışındaki herhangi bir olaya tepki al nan "kimlik bunalımım" kendiliğinden aşamayacak kadar guçmak yine mümkün değil! suz. Bu tür manevralarla vurguKendi içine böylesine kapalı ve lanan niteliğini biraz daha netleştek bir olayın kendini diğer olay lirmiş oluyor. Bırkaç kez yazdım sanırım, ınsanların yaşamında yıldızların parladığı saatler var. Mutluluğun resmini çizersiniz o saatlerde, kalbiniz umutla çarpar; her şeye sevgiyle, güvenle bakarsınız yeniden. Kimi dönem çok kişisel, çok bireysel yaşanır bu saatler, kimi zaman ortak bir sevinçle parlar yıldızlar. Geçen akşam devlet konser salonunda, konservatuvar orkestrasını dinlerken böyle bir mutluluk duydum, genç öğrencilerin coşkusuyla çarptı yüreğim. Yalnız benim mi? Hiçbir konserde görülmemiş bir kalabalık, analar babalar, öğrenciler, öğretmenler, her kuşaktan müzikseverler güzel bir olayın sevincini çok değışik duygularla paylaştı o akşam. Genç orkestra, önce Ferit Tüzün'ü çaldı, sonra Çaykovski: nin Piyano Konçertosu'nu, ikinci bölümde de Stravinski'nin "Ateş Dansı"n\.. Solist Gülsin Onay, orkestrayı Gürer Aykal yönetiyor. Öğrenci ve öğretmen ılişkisinın çok güzel bir ürünü bu konser. Genç çalgıcılar Gürer Aykal'a bakıyorlar gülümseyerek, Gürer Aykal da elinde yeşeren orkestrayı gözlerıyle okşuyor konser boyunca. Ancak bu güzel konser yalnız bir müzik olayı değil bence. Bir konservatuvar olayı... O olayı baştan sona yaşadım ben de. Önce konservatuvarın Hacettepe Üniversitesi'ne bağlanması, tepkiler, eleştiriler, önleme çabaları, ama olay gerçekleşti, sonra yeni binasına taşındı. Hayli eskimış, aşınmış bir yönetimle geçen yıllar, kuruluş döneminin coşkusunu yitirmış kadrolar, sevgisiz, ilgisiz, yeteneksiz ellerde kullanılamaz duruma gelen çalgılaria hayli umutsuz bir tablo vardı karşımızda. Çağdaş değil çağdışı bir sanat kuruluşu... Taze kanın gücünü bu olayda çok yakından izledim. Genç bir müdür, Ersin Onay görevine sevgi ve saygı içinde, başka bir soluk getirdi bu eski kuruluşa. Çağdaş bir yaklaşımla güzel bir rüzgâr estırdi, güçlüklerden yılmadı, tersine o güçlükleri aşmaya karar verdi ve de aştı.. Eski çalgılar yenilendi, boş kadrolar doldu, Macaristan'dan keman öğretmenleri, Sovyetler Bırliği'nden bale öğretmenleri, şan öğretmenleri, Ingiltere1 den tıyatro yöneticileriyle konservatuvar güzel bir düzeye kavuşuyor hızla... Güzel bir rüzgâr esince herkesin soluğu başka bir boyuta varır değil mi? O konser gecesinin başarısı burdan kaynaklanıyor işte.. Gülsin Onay'ın o konsere katılması kuşkusuz güzel bir olay, genç orkestrayı Gürer Aykal'ın yönetmesı de güzel bir olay. Ama değerlı piyanıstimiz de, yöneticimiz de olayın bir parçası. Bütünü ortak bir çaba oluşturuyor. Tüm öğretmenlerin soluğu var bu orkestrada, konservatuvara bakış açısı değişmeseydi böyle bir konser dinleyemezdik.. Bu konseri umut vericı bir olay diye düşünüyorum ben. Demek böyle orkestralar kurulabiliyor. Her alanda alaturkalığın doruğuna varılan bir dönemde böyle bir orkestranın kurulabilmesı, arabesk müziğin avukatlanna en güzel yanıt değil mi? Kimse alınmasın, konservatuvar orkestrası Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'ndan daha güzel bir düzeyde... Konserden sonra aşağıda genç öğrencilerin öğretmenleriyle söyleşisini izledim. Çok güzel bir diyalog var aralarında. Güzel ürünler, güzel bir ürünle oluşuyor her zaman. Bu konservatuar olayı çok kapsamlı yaşanabilir hiç kuşkusuz, her dalda böyle çağdaş orkestralar kurulabilir, elbet çağdaş bir yaklaşımla... * * * Mustafa Pilevneli'ri\n sergısinde kış ortasında bahan yaşadım geçen gün. Mavi yolculuklara daldım, başkentin kirli havasını aşıp temiz bir soluk aldım. Önce Bodrum kıyılan, sonra çocukluk yıllarımın Fenerbahçesi, Kalamış Koyu, günün her saatinde değişen şiirsel güzelliği gördüm yeniden. O kıyalarda beton yığınları yükseliyor şimdi, ama Pilevnelı onları görmüyor, doğal güzelliği vurguluyor. Bir tabloda, mavi bir aşk öyküsü var, Galata Kulesi'nden Kız Kulesi'ne sevdalı bir bakış. Kız Kulesi bir dünya güzelı, Boğaz'ın mavi sularında. Galata Kulesi o güzelliği seyrederek parlıyor, ama karar vermek güç, hangı kule daha güzel, daha sevdalı, kım kimin dünya güzeli, deli dfvanesl? Bir ressamın olağanüstü bir gucü var kimi zaman, zamanı durduruyor, ölen, kaybolan bir güzelliği yaşatıyor resimleriyie. Oysa kimi eller doğayı da, bir kentın güzel çizgılerinı de öldurüyor durmadan... Bu hafta bir de Abidin Dino'nun ellerini seyrettik, Urart Galerisi'nde gümüş yontularda konuşan ellerin bırikımıni.. Değerli sanatçının ılk yontu sergısı bu, oysa yontu çalışmaları hayli eski, 1942'lerde başlıyor, kımilerı neden gümüş, diye takıldı, bronz yontuları daha çok yakıştırdılar Dıno'ya. Oysa neden altın değil, diye de sorulabilir. Altın, gümüş ya da bronz, Dıno'dan bir selam bu yontular. İlk yontu sergisini Türkiye'de açıyor. istanbul ve Ankara'da aynı zamanda. Dino, Parıs'de oturur, ama Türkiye'de yaşar, İstanbul'un, Ankara'nın göbeğinde çarpar kalbi. Bu küçük yontularda da o kalp çarptntısı var. O gümüş figürlerı seyre doyamadım, Anadolu uygarlıklarından bir uzantı gördüm panltılarında. O uygarlıkları kuran ellerden bir uzantı. Topraklanmızdakı tüm uygarlıkları o eller üretiyor Daha ne güzel ürünler verecek kimbilir... • • * Yıldız Kenter"\r\ "Ben Anadolu" adlı oyunu İngilizce oynayacağını yazdım bu köşede. Oynadı. Yabancı diplomatlar ne du şündü bilmem, ama Türk seyirciler dünyaya bir selam diye nıteliyor bu oyunu. Dış politikada sıcak günler yaşanırken hayli anlamlı bir selam. Anlayan beri gelsin!.. Yıldız Kenter, değışik kişilerle Anadolu uygarlıklannın öyküsünü anlatıyor, tarıhın kadın yazarlarını canlandırıyor. Oyunun yazarı Gungör Dilmen çok ilginç saptamalar yapıyor o değişık kadınlarla. Çağdışı eylemlere ödün verenler de bir mesaj aiabiHr bu oyundan. Geç saatlerde simit, salep, şarap ve küçük börekler sunuldu konuklara. Anadolu uygarlıklanndan başka bir selam. Biraz da damak zevki. Bir zevki de bir kadın eliyle tattı konuklar. o kadın Nil Turagay, Devlet Konukevi'nin genç yöneticisi. Geleneksel Türk mutfağınm özelliklerini en güzel biçimde sunuyor her zaman. Bir kadın elinin güzel üretkenliğini sergiliyor. Bu da bir tür sanat olayı bence, arabesk muzıkle lahmacun ya da pizza modası yaygınlaşırken öz mutfağımızı korumak da belli bir kültür ve birikim istiyor. Acı ama gerçek. başkentimizde güzel olaylan sanatçılanmızla yaşıyoruz çoğu kez, yıldızları onlar parlatıyor. Kimi politikacılar çağdaş düzeye ancak cenaze törenlennde ulaştıkça bu kaçmılmaz bir olay. . TEŞEKKÜR Ankara'da geçirdiğim kazada her zaman olduğu gibi, yakın ilgisini esirgemeyen SSK Dışkapı Hastanesi Başdoktoru Sayın TURKIYE GARANTÎ EANKASI A.S Alfc*. ERDOĞAN YÜCE'ye Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği Şefi Sayın Genel Müdürlük Personel Müdürlüi :ü Istiklâl Cad. Mıhçıoğlu Han BEYOGLU/İSTANBUL Dr. KEMALETTİN ARDIÇOĞLU'na yardımcısı Sayın KARTALKAYA KARTAL OTEL *SICAK YUVANir ISTANBUL KÖMÜR PAZARLAMA Külü az, Cürufsuz Dr. FETTAH FİLİZ'e Narkozitör Sayın Dr. FERRAN POYRAZ'a ve ilk müdahaleyi yapan SSK Yenişehir Dispanseri Hariciye bölumünden Sayın Op. Dr. Yıldırım Ka^ankaya ile başta Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu çalışanları olmak üzere ilgi yarışına çıkan bütün basın mensubu arkadaşlarıma ve tum sevenlerime teşekkürlerimle, merhaba... YÜZMEHAVUZUDİSKO LÜKSOOAIAR , ^ ^V> SAUNA Narnafta aonu 1 Mfi ıını p a n s t j ^ n ^ f l l TORSAB \ &nK+ 12 000TL*KDV «OtaMb MrvMmis «wt« 161107416182261612281 3361660 IUOI ortur Cazip ödeme koşullarıyla KALORİFER VE SANAYİ KÖMÜRLERİ 147 04 50 140 68 32 FİKRET OTYAM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle