23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ARALIK 1985 CUMHURİYET/U Kültürel faaliyet: Falanca düğün salonunda eğlence Burada kültürel ortam yok. Ancak üniversite yönetimi de buna kayıtsız. Üniversite dışında kültürel bir şeyler aradınız mı karşınıza kalitesiz tiyatro ve kalitesiz sinema gerçeği çıkıyor. Geçen yıl hükümet binası önünde ilan gördük, tiyatro ilanı. Devlet Tiyatrosu gelmiş. Okur okumaz çok heyecanJandık. Arkadaşlarla gişeye yanaşıp, üç bilet istedik. Gişedeki adam suratımıza bakıp güldü: 'Kardeşim bu çocuk tiyatrosu.^ Ne diyorlar? Sıvas'tan mezun bir öğrenci: Sosyoloji son sınıf öğrencisi Sinan Erdoğan anlatıyor 4 umhuriyet Üniversitesi öğrencilerinden dinleyeceğimiz eğitim, beslenme gibi sorunlara geçmeden önce aynı universitenin öğreneilerinden Sinan Erdoğan'ın anlattıklarına yer vermek istiyorum. Sinan yine böyle küçük bir Anadolu kentinde üniversite oğrencisi olmanın sancılarını dile getiriyor: "Burada kültürel ortam yok. Bunu büiyonız. Ancak üniversile yönetimi de buna kayıtsız. Üniversite dışında kültürel bir şe>ler aradınız mı karşınıza, kalitesiz tiyatro ve kalitesiz sinema gerçeği çıkıyor. Oysa öğrenci buna açlık duyuyor. Geçen yıl hükümet binası önünde ilan gördük, tiyatro ilanı. Devlet Tiyatrosu gelmiş. Okur okumaz çok heyecanlandık. Arkadaşlarla gişeye yanaşıp, üç bilet istedik. Gişedeki adam suratımıza bakıp güldü. "Kardeşim bu çocuk tiyatrosu" dedi. Anlayın dunımıımuzu. Üniversitede kültürel faaliyetlere ilişkin afiş gördunüz mü "falanca düğun salonunda eğlence"dir. Bu tür eğlenceler de olabilir, ama bizim açlığımız başka. Kantin yok. Kendi sınıflanmız dışındaki oğrencilerie lanışıp arkadaş olma zemioimiz bile yok. İşte bizim edindiğimiz üniversite kültürü. Ülke sorunlan, tartışmalar, kültürel etkinlikler bizim çok uzağımızda. Çünkü ögrencilerde de bir vurdumduyma/lık var. Diğer universitelerde de öğrenci )apısının farklı olduğunu pek düşünmüyorum. Her şe>den önce dersler çok yogun." Sinan, Sıvas'ın özgün koşullarıyla başlayıp, derslerin yoğunluğu gibi tüm üniversitelilerin yakındığı genel bir sorunla bitiriyordu konuşmasını. Sıvas'ta anlatmayı sürdüruyor öğrenciler: C Müfit İriz: Üniversitelinin beslenmesı felaket. Ben makarna ile ekmek yeneceğini üniversitede öğrendim. Aziz Okay Tabuk: Bir çok hoca eksiğimiz oldu. Bu bir gerçek. Var olan hocalanmız yeterli eğitimi verebilmek için çaba gösteriyorlar, ama bu çaba da herşeyi çözümlemiyor. Stajlar ve sınavlar aksadı. Eğer üniversite özerkliği olsaydı, her universitenin kendi koşuluna uygun bir sistem yaratılırdı. Cumhnr Erean: Yurtta 4. yılım. Geldiğimden bu yana aynı sorun. Yüzümüzü yıkamaya su yok. İçecek suyu bidonla şehirden taşıyoruz. Yurtta yemekhane yok. Yemekler çok yetersiz. Hem öğle, hem akşam aynı yemek. Öğretim üyesi Doe. Dr. Çivi: (Sosyoloji Bölümü Başkanı) Sosyolog değilim. Para ekononimisi doçentiyim. Öğretim üyesi açısından Türkiye'nin en fazla sayılı sosyoloji bölümü bu. Ama bu, görünürde bir avantaj. Çünkü üniversitemizin sosyal bilimleri kapsayan fakültesinde yalnızca sosyoloji bölümünde eğitim gerçekleşu. "YÖK'leşmiş öğrenci" tanınu: At gözlüklü,cetvel kafalı, gözünün önünden başka yeri göremeyen, dünyaya borunun içinden bakan ve deliğin karşısmda yalnızca dersyazısı gören, motamot, başka birşey düşünemeyen bir insan. GÖKHAN APAYDIN: Su problemimiz çok büyük. Şimdi yurt, kredi yurtlar kurumuna devroldu. Rektörlük iigilenmiyor. Kantin problemimiz var. Çalışma salonu tek olduğu için ders çalışma küçuk odalarda yapılıyor. Kız yurdu da böyle. Diğer yurtlardaki gibi bizim yurtlarda da sabah 10.00, öğleden sonra 15.00 arası yurda giriş yasak. Barınma sorunumuzu çözmek için prefabrik yurtlar yapıldı, ama kanalızasyonu tamamlanmadığından henuz açılmadı. Zaten yurtta kalanlara üvey evlat muamelesi yapılıyor. ANADOLU'DA ÜNİVERSİTELİ OLMAK SIVASTA ÖĞRENCİ YAŞAMI RÖPORTAJ NEYYtRE ÖZKAN Kızı bize de verin \Mazetemizde yazıyla ilgili anonslar başladığında Cerrahpafa Tıp Fakultesi'nde stajyer doktor olduğunu belirten İbrahim Tekin bizi arayarak anlatacakları olduğunu soylüyordu. Onu da dinledik. "Ptuar günüydü. Yurt binasmın arka taraflannda yeşillik yerler var. Bahardı. Oralarda bir kız arkadaşla bir erkek arkadaş dolaşıyorlar. Onlann yakınına üç kişinin gelip önlerini kestiğini gördük. Sonradan öğrendik ki, küfür falan etmişler. Biz yanlarına gittiğimizde itişip kakışıyorlardı. 'Ktzı bize de verin' gibi laflar ettiler. Ağız dalaşı oldu. Birisinin elinde sopa vardı. Ve aramızda kavga çıktL Içkiliydiler de. Boğuftuk uzun süre. Birinin suratı kan içinde kaidı, benim ayagım kınldı. Yine de onları alıp yurt binasına götürdük. Yüzlerini gözlerini temizledik. Çay ikram ettik. Ama giderlerken bize tehditler savurup, 'Sizi şehre indirmeyeceğiz' dedüer. Bir kere şehre indiğimde karşılaştım ve hemen kaçtım. Korkmuftum." 9 yıl tstanbul'da Calatasaray Lisesi'nde okuduktan sonra Sıvas'ta üniversiteye giden İbrahim Tekin, orada Anadolu'nun sıcaklığı, misafîrperverliği ile karşılaşacağını sandığını, ancak hayal kırıklığına uğradığtnı vurguluyordu. Bu hayal kırıklığı onun yeniden üniversite sınavlanna girmesine yol açmış. "Eğer", diyor, "Tıp fakültesini yeniden kazanmasaydım tıp eğitimini bırakacaktım." Türkiye'nin en fazla sayılı sosyoloji bölümü bu. Ama bu, görünürde bir avantaj. Çünkü üniversitemizin sosyal bilimleri kapsayan fakulfesinde yalnızca Sosyoloji Bolümu'nde eğitim gerçekleşti. Diğer bölümler henuz oğretime açılamamış dunımda." Doç. Dr. Çivi'nin verdiği bilgilerin üzerine yorum yapmaya gerek duymadan yine öğrencilere dönüp anlattıklannı dinlemeyi sürdürelim: ÖNCE KL YRLK, SO,\RA YEMEK kampus içinde tek kann doyurulacak yer okul ye'mekhanesi. Yemekler doyurmuyor, ama yine de az yemeğe dakikalarca kuyrukta bekleyerek ulaşılıyor. terJi eğitimi verebilmek için çaba gösteriyorlar, ama bu çaba da herşeyi çözümlemiyor. Geçen yıl büyük stajlanmız vardı. fkişer aylık stajları kadro yetersizliğı yüzünden birer ay aldık. Var olan hocalanmız sabah staj yaptırıp öğleden sonraları ortak teorik ders verdiler. Bu da şöyle sorunlar getirdi: Sabah dahiliye stajı yaparken öğleden sonra cerrahi dersi dinledik. Sınav zamanı daha da karıştı. Örneğin kadın doğum stajından çıkıp radyoloji sınavına girdik. Stajlar da sınavlar da aksadı. 10'dan fazla dersten bir yılda 40'tan fazla vize ve ders sayısı kadar da final olunca, 5060 sınava girmiş olduk. Eğer üniversite özerkliği olsaydt (beace bugun en önemli sorun btıdur) her universitenin kendi koşuluna uygun bir sistem yaratılırdı. YÖK, sistemi ortak hale getirdi; bilmem ne derece başarılı olunuyor. Bugün rektörluğe bağlı; 4 fakulte, enstitü, yuksekokullar, bölümler ve merkezlerden oluşan ve her fakülteye bağlı, aynca bölümleri kapsayan on bin dönümlük geniş bir alanda kurulu Cumhuriyet Üniversitesi'nde hiç öğrenime açılamamış bölumler mevcut. Cumhuriyet Üniversitesi'nde de işlerlik bulan eğitim sorununa iyi bir örnek oluşturacağı duşüncesiyle aynı universitenin Sosyoloji bilim dalı başkanı Doç. Dr. Halil Çivi'nin söylediklerifıe yer vermek istiyonım: Fen Edebiyat Fakültesi'ne bağlı Sosyoloji Bölümu'nun başkanı şöyle diyordu: "Sosyolog değilim. Para Ekonomisi doçentmm. Bu böiüme ilk öğrenci alındıgı 1982 yılından bu yana bölüm başkanlıgı yapıyorum. 146 Sosyoloji öğrencisi var. İlk mezunlar 1986 yılında verilecek. 3 doçent, 4 yardımcı doçent, 2 öğretim görevlisi ve kalanı araştırma görevlisi olmak üzere toplam 17 öğretim üyesi görev yapıyor bolumde. Öğretim üyesi açısından Yoklamada dersin 15 dakikası geçiyor ABDULLAH ŞALLIKAPA; Bizim böIümde 65 kişiyiz. Staj grupları 10'ar kişi. Bu yıl bizim universitenin tıp fakultesine 160 kişi alınmış. Eğer eğitimin gelişmesi buysa!.. Bir de şu sorunumuz var. Türk Dili, lnkılap Tarihi gibi dersler. Stajı bırakıp bunlara giriyoruz. Türk Dili'nden atılacak duruma gelen arkadaşlarımız oldu tıp fakültesinde. Bakın bir hocamızı da anlatayım bu arada. Giriyor derse, elindeki listeden adlan okuyor. Var olanları işaretliyor. Okuma bitince önce sınıfı sonra listedeki işaretli isimleri sayıyor. Toplamlar aynı ise listede isimlerimizin karşısına tek tek imza atıyoruz. İşte üniversitede yoklama. Böylece de dersin 15 dakikası geçiyor. Hiç anlamıyorum bunu. MÜFtT tRİZ: Biz borçlu oğrencileriz, kendi borcumuz 600 bin lira falan. 400 bin lira da harçIardan borçlamyoruz. Gelen zamlarla düşününce, iki yıl sonra mezun olduğumuzda bir buçuk milyona yakın borçlu üniversite mezunları olacağız. Bizler 3. sınıfta başladık borç borcuna girmeye. Yeni başlayanların durumu daha kötü. Bir de şunu belirteyim, üniversitelinin beslenmesi felaket. Ben makarna ile ekmek yeneceğini üniversitede öğrendim. Üniversitelinin sorunu denince soylenecek o kadar çok şey, dinleyecek o kadar çok örnek var ki. Ancak bu yazı dizisi bir Anadolu kenti üniversitesinden kesitler vermeyi amaçladığından şimdilerin üniversiteülerinin sorunlariçerisindekisıkışmışhğım yine Sıvas'ta yaşayan bir üniversitelinin tanımı ile vurgulayıp yazı dizimizi bitirmek istiyoruz. "YÖK'leşmiş öğrenciler var şimdi üniversitelerde" diyen öğrenci bu tanımlamasını şöyle açıyordu: "Bana göre yökleşmiş öğrenci, at gözlüklü, cetvd kafalı, dümduz bevinli. gözunün onünden başka yeri göremeyen, dünyaya bir borunun içinden bakan, deliğin karşısmda yalnızca ders yazısı gören, motamot, başka hiçbir şey düşünemeyen ot gibi bir insan." öğle akşam aynı yemek CUMHL'K ERCAN: Yurtta dördüncu yılım. Geldiğimden bu yana aynı sorun. Yüzümüzü yıkamaya su yok. İçecek suyu bidonla şehirden taşıyoruz. Yurtta yenıekhane yok. Okulda saat 17.00'de akşam yemeği yiyoruz. Yatana kadar bir öğürt daha gerekiyor. Yemckler<ç©k yetersir. Hem öğle hem akşam aynı yemek. Hafta sonları yiyecek ihtiyacımızı kendimiz karşılıyoruz. Bir şehre iniş iki bin lira en az. Hafta sonu yemek sorunumuza bir çözum istiyoruz. İki ay yerine, bir ay staj Eğitim sorununun oğretim görevlisieksiğind* ortaya çıktığını söyleyen bir öğrenci de şu örneği veriyor: AZtZ OKTAY TABUK: Birçok hoca eksiğimiz oldu, bu bir gerçek. Var olan hocalanmız ye Rektör anlatıyor: r Prof. Vkraan: Öğrenciliğimizde biz de 50 kişi aynı odada yatardık. Üniversitelerde yemek kalitesi daima düşük olmuştur. Eğer öğrenci 100 lira yerine 1200 lira vermeyi kabul ederse, her öğün başka başka ve güzel yemekler verelim. Daha iyi yemek veremiyoruz, çünkü bütçede yemek için para ayrılmıyor. Öğrenciler 'sular akmıyor'diyor. Biz sorumlu değiliz. Uyum sorununu biz de yaşadık « niversite yaşamına yabancı bir çevrede hepsi hepsi beş yıllık bir geçmişe sahip Cumhuriyet Üniversitesi'nde Rektör Muvaffak Akman'ın da söyleyecekleri olacağını düşündük. 24 Kasım 1974 tarihinde Üniversitelerarası Kurul tarafından kurucu rektör olarak seçilen Prof. Dr. Muvaffak Akman, YÖK'ün yayımlanma* sından sonra da 25.2.1982 tarihinden itibaren beş yıl süreyle aynı goreve atanmıştı. Kendisiyle rektörlük makamında yaptığımız kısa görüşmede bize şu bilgileri veriyordu: "Okulumuzun ideal kapasitesi 10 bin öğrenci olarak belirlenmiştir. Şimdilik 4400 öğrencimiz var. Şu anda 11 profesor, 30 doçent, 61 yardımcı doçent, 50 öğretim görevlisi, 202 araştırma gö • I Ş , , TEŞEKKUR I. Hariciye Klinik Şefi Operatör Dr. Eşim Gönen, uzun süredir çekmekte olduğu rahatsızlıktan S.S.K. istanbul hastahanesindegeçirdiği bir ameliyatla kurtulmuş bulunuyor. Başarılı ameliyatı gerçekleştiren Sayın İYORUM İÇİN. MÜŞTERİ TEMSİLCİLERİ Dene.ırr ı r'abarcı dn oılen . ngıhzce veva Fraosızcaı MÜŞTERİ TEMSİLCİSİ AOAYLARI Boğaz çı ODTU veya yur4 dsında eğılım gormuş ı d bıler REKLAM YAZARLARI Yabancı dıl bılen aıans deneyi'nl yaratıcılıkta sımr ARAŞTIRMACILAR Lısans ustu ogrenım gorr^^ş cok iyi Ingi zce bılen MUHASEBE YARDIMCILARI v .se Cjre" "' gcr'^uş b ıg sa^a' uvgulamasını bılen MOTOSİKLETÜ KURYE E^.lıyelı olan asker'iğmı yac"~ıs Istarbul u bıien Başvurulann <esıniık!e fo!ogra ı ozgeç"~ns ıccrer. nıek r VcDiınası ca olunur T j " 1 basvjrjar «esınlınle gızı tı.tulacak ve /anıtlanacakfır f| ^ revlisi eğitim kadromuzda görev vapmaktadır. Belirttiğiniz gibi oğrencilerin yurttan şikâyetleri var. Bu yıl kampuse baraka >urtlar eklendi. Bize gelip başvunıvorlar. Sular akmı>or di\orlar. Bir kere yurtlardan biz sorumlu değiliz. Ikincisi, gidip bakın hepsinin onünde çeşme var. Yurda giremeyen öğrenciler bana geliyor. Muamelesi tamamlanmadan tabii ki >urda alınmıyor öğrenci. Genel uyum sorununa getince, bepimiz yaşadık öğrencüiğimizde. 50 kişi aynı odada yatardık. Üniversitelerde >emek kalitesi de daima duşuk olmuştur. Eğer öğrenci 100 lira yerine 1200 lira vermeyi kabul ederse, her öğün başka başka ve güzel yemekter çıkaralım. Daha iyi yemek veremiyonız, çünkü bütçede yemek için para a>rılmıyor." Bu açıklamalarının ardından üniversitelerinde demokratik bir yönetim olduğunu vurgulayan Prof. Akman'a, bazı oğrencilerin de kampus için de cami olmamasını, namaz kılacak yerleri bulunmamasını bir sorun olarak getirdiklerini söylüyoruz.Aynj oğrencilerin "kampusta boş bulunan binalardan mescit olarak yararlanmak" istediklerini de belirterek yanuını bekliyoruz: "Duyuyorum. kampusun içinde, şehrin hali vakti yerinde olanları cami yaptıracakmış. Yapılsın. Bu onların bileceği bir iş. Öyle orda burda gizli gizli ibadet edeceklerine göz onünde olurlar. Ancak okulun binalannın bu amaçla kullandırüması mümkün değildir." Kısa göruşmenin sonunda Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muvaffak Akman, gülümsemeyle bastırdığı öfkeli sesiyle, "Sizgidin biraz da kampus yakınına açüacak olan »urtlar konusunu inceleyin" diyordu. Rektörün sozünü ettiği yurtlann, dini birtakım akımlar tarafından kullanılacağım ise Sıvas'ta roportajlar sırasında daha sonradan oğrenecektik... BITTİ CAZETECİLER CEMİYETİ SAİT FAİK HİKÂYE ARMAĞANI DARUŞŞAFAKA CEMtYETTNDEN Ve ekibine ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası göstermiş oldukları insancıl yaklaşımlarından ötürü minnet borcumuz sonsuzdur. Kendilerine şükranlarımızı sunmayı görev sayıyoruz... HAYRİ DAVAS Cenç Gazeteciler Eğitim semineri q. HAFTA 5 ARALIK 1985 Konu: Ekonomi Haberleri 4. OTURUM KONUŞMACILAR Alp Orçun Dünya Gazetesi Genel Ya>ın Muduru Ekonomik haberlerin sunuluşu Nec»li Doğru Hurriyet Gazetesi, Ekonomi Servisi Yonetmeni Türkiye'de ekonomi haberciliği Osman Ulagay Cumhuriyet Gazetesi, Ekonomi Servisi Şefi Ekonomi haberinin değerlendirilmcsi 1 1985 yılında basılıp yayınlanmış hikâye kitapları arasından seçilecek bir eserin yazanna, büyük yazar SAİT FAİK anısına 25.000 TL. ödül verilecektir. 2 Daha önce aynı armağanı kazanrruş yazarlar, beş yıl geçmedikçe yanşmaya katılamazlar. 3 Yanşmaya katılacak yazarlann, yapıtlanndan onar adedinin 29 Şubat 1986 günü saat 17.00'ye kadar Cemiyetimize teslim edilmesi gereklidir. 4 Sonuç Mayıs 1986 ayı içinde açıklanacakür. EK BtLGİ: 148 48 10 148 48 11 Bozkurtlar ailesi Jj DARUŞŞAFAKA CEMİYETİ İNSAN HAKLARI DOSYASI KARTALKAYA KARTAL OTEL "SICAK YUVANIT İNSAN" ERBİL TUŞALP FıyalL 770 TL. (KDV dahdl BİR AYDA 2. BASKI Tekin Yayınevi KahanN^ 16 KfRALIK DAİRE Ataköy'de kiralık lüks daire. 3 oda bir salon, denize nazır 4. kısım Es 203 Daire: 34 Tel: 155 05 71 (GUnduz) 332 24 82 (Gece) BASIN SARAYI BURHAN FELEK KONFERANS SALONU Her hafta perşembe saat 17.00'de YÜZME MWUZU DİSKO LÜKS OOAIAR ^^> SAUNA İMZA GÜNU CAHİT KÜLEBİ yarın Ankara Kitap Fuan'nda saat 1118 arası 'Şiir Her Zaman' ve "Bütün Şiirler' adlı yapıtlarını okurlarına imzalayacak. 1611074161822616122S13M1660 t Acıbadem'de kömür kaloriferli 3 oda 1 salon Tel: 333 59 36'dan ZEYNEP ANAR SATILIK DAİRE Yeni evli çift için Boğaz manzaralı kiralık daire aranıyor. 140 75 42 ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle