Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER dernekte konferans vermiş olmak, iktidarm hoşuna gitmeyen ve bu nedenle cezalandınlması uygun görülen şahıslar için, 141142. maddelerin kapsamına giren bir suçu işlemiş olmak yeter sayılabilmiştir. Şimdi çeşitli uluslararası sorunlanmızın çözümünde kafasından ve dilinden yararlanmak için iktidarlarca zaman zaman yurt dışına gönderilen çok değerli bir düşünürümüz (Prof. Mümtaz Soysal), Türkiye'deki en iyi Anayasa kitabım yazdığı için, bu maddeler sayesinde yıllarca hapishaneyi onurlandırabilmişti. mezlikten gelebilmelerine olanak yoktur. Işte, maddeye bu ilkeler ışığında anlam vermek gerekeceğinden, "cebir unsuru var olmadan, düşüncelerin, insan haklarına saygılı demokratik bir sosyal hukuk devletinde cezalandırılmasına olanak buiunmadığı" göz önünde tutularak, maddeye ona göre anlam verilecektir. (Anayasa Mahkememizin 26.9.1965 günlü karan da, bu hususa çok değerli bir ışık tutmaktadır). Aynca 141142. maddelerin 1951'dedeğiştirUmesi sırasmda komisyonun getirdiği tasarıda yer alan cebir unsuru, genel kuruida maddelerden çıkarılırken; hükümet sözcüsünün, maddelerdeki formüüer içerisinde cebir unsurunun başka kelimelerle mevcut olduğunu ("ortadan kaldırmak", "devirmek", "topyekuii yok etmek", "tesis etmek" deyimlerinin zaten cebri ifade ettiğini) belirtmiş bulunduğunu da, unutmamak gerekir. Bu nedenle, bugün yürürlükte olan metne, daha o zaman bile " M A D D E D E YER ALAN BAŞKA DEYİMLER SONUCU cebir unsurunun zaten dolayh olarak konulmuş sayılacağı" yolundaki inanç ve düşünüşle oy verildiği, gözönünde tutulacaktır. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 30.5.1967 günlü karannda benimsenen görüş de bu yoldadır.) Büyük Türk Hâkimi Dr. Recai Seckin'in çok değerli bir incelemesinde belirttiği gibi, "Mahkemeler, yasalan uygularken, onları mümkün olduğu oranda anayasaya uygun düşen bir anlama kavuşturmak çabasını gösterip, yasa ile anayasa arasındaki zıtlığı gidermenin yolunu aramakla göreviidirler. Bundan ötürü inanıyoruz ki, gerek Yargıtayımız, gerek Askeri Yargıta>nmız, 141142. maddelere anayasanın ilkeleri ve Meclis görüşmelerinin ışığında, bu hükümlerin gerçek amacına, demokrasiye ve hukuk devletine uygun olan anlamı vermekte güçlük çekmeyecek; "cebire başvurulmasım doğrudan doğruya tahrik etmeyen düşüncelerin cezalandırılmasını" kesinkes reddedecektirf 17 ARALIK 1985 Yasa faükümieri değiştirilinceye kadar Demokrasi ve hürriyetler sistemine açıkça ters düşen, yarattığı kuşku, korku ve güvensizlik havası nedeniyle de hukuk devletini (kişi güvenliğini) dahi cidTürk'ün geri kalmışlıktan kurtulup, eski görkemli günlerine ulaşması di ölçüde tehdit eden ve zedele(yani hoş olmayan bir deyimle "kendisine gelmesi") için, hiç de yen bu yasa hükümleri, günün "titremesine" gerek yok. Tam aksine "asla TİTREMEDEN ve kuşku birinde bizde de kaldırılacak ya da esaslı ölçüde değiştirilecektir. duymadan, görüşlerini savunabilme olanağımn ona tanınması," Ama o zamana kadar bu madTürkiye'yi Atatürk'ün ilan ettiği hedefe, çağdaş uygarlık düzeyinin delerin toplumumuzda çok derin ÜSTUNE değilse bile, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşîırmak için yaralar açılmasına ve demokrayetecektir! simizi tahrip etmesine göz mü yumulacaktır? Kuşkusuz hayır! Mahkeme içtihatları, HUKUKUN YAŞAYAN SESİDİR; ve Dün, bu sütunlarda "Demok asında, "bu maddeler bu h.ali iie Adalet Bakanlanndan) Halil ÖzHem Atatürkçii olacaksınız, yasa maddelerine, bu içtihatlar rasilerde düşünee özgürlüğünü" Ingiltere'de kabul edilse idi, İn yörttk de, 23 Kasım 1951 günlü hem de o büyük devlet adamının can ve yeniden hayat verir. Çağve bizdeki dunımu yansıtmaya giliz Işci Partisi ki Marx'cı bile konuşmasında, "cebir unsuru (en takdir ettiği, "fikri hür, irfa daş hukuk biliminde kabul ediçahşmıştım. Bugünkü yazımda sayılmaz serbestçe faaliyette konulmazsa, bütün esasi teşeknı hür, vicdaru hür bir şaırim" len görüş o dur ki, yasa hükümise sadece 141142. maddeler kokülleri (ana kuruluşlan) yok etbulunamazdı" demişti. leri somut her olayda uygulandiyen büyük Türk ozanım örnek nusuna değinmekle yetineceğim. Şağın matematik kafası diye mek mümkündür. Cebir unsuru alarak) Türkiye Muallimler Bir madan önce. o hükümle güdülen bilinen eski Millet Partisi Başka buiunmadığı takdirde bu maddeliği üyelerine (daha 25 Ağustos amaon ne olduğu saptanacak; ve Daha doğnısu buna değinmek nı Osman Böliikbaşı, 23 Kasım ler, bugünkü mevzuata göre 1924 günü) "Sayın öğretmenler, sözcüklere, bu amaca göre anlam zonınluluğundayız: 1951 günlü konuşmasında, "eğer müthiş bir silah olarak kullanıhiçbir zaman hatırınızdan çık verilecektir. Hem de, yasakoyucebir unsurunu ortadan kaldıra labilir" demişti. Hiçbir demokraside benzerleri masın ki, Cumhuriyet sizden cu, "uygulanma döneminde o cak olursak, Prof. Faruk Erem'in bulunmayan bu maddelerdeki 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' amacı nasıl değerlendirecek Nitekim, geçen yıl içinde, korsuçlann oluşması için "cebir öğe dediği gibi, BU MADDENİN NESİLLER tSTER" diye haykı idiyse" yasa böyle "DlNAMtK kunç davalar açıldı ve açılmakŞÜMULÜNE GİRMEYEN si"nin bile aranmaması; o hünşına kulak ve gönül veren (ilko BİR AMAÇ ANLAYIŞI" içinde tadır. En insancıl, en ahlaksal, ya yorumlanacaktır. Görevinin bikümleri, özellikle sosyal adalet HtÇBÎR FİKÎR HAREKETf kul öğretmeninden üniversite da en demokratik görüşleri salincine ulaşmış yargıç, yasaları çi demokratik görüşleri (hatta Vfc CEREYANI DÜŞÜNÜLEprofesörüne kadar) birçok idea yorumlarken, hem "tarihi yasavunmak bile, komünistlik propasadece gerçek anlamı ile liberal MEZ" diyor; bu maddelerin if gandası sayılabilmiştir. "Fuhuş" list, yurtsever öğreticinin, sırf koyucunun, tasannın gerekçesinve hümanist görüşleri) açıklayan tiraları nasıl körüklemeyeceğine "uygarhğın, demokrasinin ve de ve görüşmelerde yansıyan ya da "idam cezası"na karşı çıkkişilerin başının üzerinde sürek değiniyor ve hele bu maddelerin Atatürk'ün bu emrine uyduğu mak, "Yurtta banş, dünyada iradesini" gözönünde bulunduli asılı duran bir Damokles Kılı güvenceden yoksun Askeri Mahbarış" ilkesini ilan eden Ataiçin;' eaküçük bir eylem ile da rarak, ona bir anlam vermeye çakeme'ce uygulanmasımn yaratacı haline getirmiştir. Bu maddetürk'ün ülkesinde barışı savunhi ilgileri buiunmadığı halde iş lışır; hem de çağın getirdiği toplerin son derece sünek (elâstikî) cığı büyük tehlikeye özellikle mak, ya da Atatürk'ün "tam balerinden atılmasım, hatta hapse lumsal gereksinmelere ve çağın parmak basıyordu. formülleri yüzünden, biraz olsun ğımsızhk ilkesini" askeri ya da atılmasını olağan sayacaksınız! ulaştığı düşünüş düzeyine uygun Bugün Avrupa Konseyi Türk sosyal nitelik taşıyan en masum ekonomik alanda somut ve tam Ve sonra da hâlâ büyük ozanımız düşecek biçimde "soyut yasakodüşüncelerin bile, şu ya da bu Delegasyonu Başkanı olan Prof. anlamı ile ulusal çıkarlar Tevfık Fikret'in deyimi ile "on yucunun olası (mefruz) iradesisavcı tarafmdan, kimi zaman da Fettai Çelikbaş da, 26 Kasım 1951 doğrultusunda savunmaya girişlar niçin semada, niçin ben çu ni saptayarak" yorumlamasını özellikle yargıçlık güvencesin günlü konuşmasında, cebir unmek bile, şu ya da bu kelime ya kurdayım?" sorusuna cevap ona göre düzeltir. Ceza hükümden yoksun hâkimlerden oluşan suru maddeye eklenmezse, "koda cümle, iktidardakilerin o an arayacaksınız.' lerine de, özellikle yasadan sonoperatifçiliğin, sendikacılığın, mahkemelerce suç haline daki görüşlerine tıpatıp uygun NELER •KOMÜNİSTLİK" ra kabul edilmiş anayasanın İLmeslek kuruluşlarımn dahi akıgetiriliverdiği" gerçeği, sadece düşmediği için birçok idealistin SAYILMADI Kİ... KELERİNE ve FELSEFESİNE sosyal demokrat yüzlerce bilim, betlerinin tehlikeye girebileceğive yurtseverin, en azından tutukTürk'ün geri kalmışlıktan kur ters düşmeyecek bir anlam verni; ve bugünkü kunılu düzenin, siyaset ve sanat adamı tarafından lanmasına ve mahkemelerde yılmek (onlan, anayasanın ilkeleri, sosval adalet vönünden uzun yıllarca sürünmesine neden ol tulup, eski görkemli günlerine dile getirilmiş ve sadece onların ruhu ve anaamaamn ışığında youlaşması (yani hoş olmayan bir lara sari değişikliklerine de imkân muştur. bedenlerinde büyük acılara nedeyimle "kendisine gelmesi") rumlamak) zorunluluğu vardır. verilmeyeceği için, toplumun taşden olmuş değildir. Bu gerçek, Şu halde, mahkemelerimiz, özeltnÖDİi gibi bir ulusal kahramadaha o maddelerin Millet Mec laşmasına (tahaccürüne) yol açı nın, Prof. Feyzioğhı ve Ferit Me için, hiç de "titremesine" gerek yok. Tam aksine "asla TİTRE likle sivil ve askeri yargıtaylarılacağım tekrarlayarak, bu taş kelisi'nde taıtışıldığı günlerde, sağlen gibi Marksizmin 'keskinkes MEDEN ve kuşku duymadan, mızın (1961 Anayasası'na kıyascılann dahi "komünizmi destek silmeye engel olunmak isteniyorkarşısında olan kişilerin bile Ku görüşlerini savunabilme olanağı la önemli bir geri adım olsa da) sa, demokratik düzenin korunleyebileceğini akıllanndan dahi 1982 Anayasası'nın dahi 2. madrucu Meclis'te oy verdikleri nın ona tanınması;' Türkiye'yi masına imkân vermek bakımıngeçiremeyecekleri kişilerce", en "MİLLİ DEVLET" ilkesini sa Atatürk'ün ilan ettiği hedefe, desinde Cumhuriyetin "insan dan, cebir unsurunun maddeye açık biçimde vurgulanmıştır. vunmuş olmak (yani o deyimi çajdaş uygarlık düzeyinin ÜS haklarına saygılı... demokratik ve konulması gerekir" diyordu. "milliyetçi devlet" ilkesine tercih TUNE değilse bile, çağdaş uy sosyal bir hukuk devleti" olduörneğin 12 Mart askeri döneğunun ilan edildiği gerçeğini göretmek), ya da zamanın Başbaka garlık düzeyine ulaştırmak için minin Başbakanı Prof. Nihat Komisyon Başkanı (eski Yaryetecektir! Erim, 26 Kasım 1951 günlü yagıtay Birinci Başkanı ve DP'nin nının dahi konferans verdiği bir Demokrasilerde Düşünee Cezalandırılamaz PENCERE Süpermen... Pazar günü herkes gibi ben de TV'nin karşısında koftuğa kaykıldıktan sonra "Süpermen"i izlemeye koyuldum. Kaç milyon kişiydik? Ne bileyim? Beş, on, on beş milyon kişiydik. Gerçi "Süpermen" birkaç yıl önce Türkiye'de çeşitli sinemalarda oynatılmış bir filmdi; ama görenler ikinci kez tadını çıkarmak, görmeyenler de fırsatı kaçırmamak için TV'nin çevresinde toplanmışlardı. Süpermen, yakışıklı, güçlü, akıllı, iyiliksever bir kahraman dı; adı üstünde, ınsanüstü bir yaratıktı. Çoluk çocuk, büyük küçük, kadın erkek bütün dünya tanırdı onu. Gezegenimizin, insanlığın, (ve en önemlisi) Amerika'nın iyiliği için çarpışırdı Süpermen; kötüleri yenilgiden yenilgiye uğratırdı. Sinema tekniğinin bütün olanaklannı yetkinlikle kullanan yoneticilerin elinde "Süpermen" biraz çocuksu da olsa "süper" bir film olup çıkmıştı. Zaten süperiere meraklı değil miydik? Günümüz dünyasının propagandaları ve reklamlan küçük kafalarımızı "süper"lerle doldurmamış mıydı? Süper video, süper televizyon, süper çamaşır suyu, süper bulaşık tozu, süper star, süper bakkaliye, süper gazete, süper çekiliş, süper çiklet, süper tuvalet kâğıdı... Süpermen, bir Amerikan çizgi romanıdır. 1929 bunalımı patlayınca, 1930'ların karanlık yıllarında açfar ve işsizlerden oluşan toplum katmanlarına çaresizliklerini hiç olmazsa gazete sayfalarında unutturacak bir çizgi roman gerekti. Süpermen böyle doğdu. İnsan çoğu zaman düşlerinde uçmaz mı? Süpermen uçuyordu, kötülerin cezasını veriyor, iyileri kurtanyor, toplum düzenin i bozmak isteyenlerin canına okuyordu. Batıda ve Doğuda, sıradan insanlar, doğaüstü iyilik meleklerine koşullanmışlardı. Doğu masallarında Alaeddin'in Lambası'ndan çıkan dev ile inançlann büyüsünde biçimlenen Hızır Aleyhisselâm ne çok sevilir!.. Süpermen Amerikan bireyciliğinin ekmeğine de tereyağı sürmüyor mu? Bir kurtarıcı elbet çıkacak; ister Mehdi diyelim adına, ister Süpermen; mutluluk dağıtacak; bunalım yıllarının işsizliğinde artan hırsızlığın, uğursuzluğun, banka soygunlannın, saJdmların yoğunluğunda çaresizlere iyimseriik aşılayacak. Geceleyin yalnız yatağında yorganına sarılan küçük adam, Süpermenleşip genç kızın koynuna girecek; genç kız rüyalarının prensini sırlan dökülmüş eski aynasında değil, gazetesindeki çizgi romanında arayacak ve bulacak. Süpermen, bir uyuşturucudur; ama, olağanüstü sayılmayacak bir düşgücünün, kurnaz bir becerinin ürünüdür; süperkapitalizmin Süpermen'i yaratması rastlantı sayılamaz. • İnsanoğlu, yeryüzünde karıncalar gibi kaynaşırken yıldızlara doğru kanat takıyor, galaksilerin ışıltılarında uçuşuyor, gezegenden gezegene köprüler kuruyor; bununla da yetinmeyerek "Yıldız Savaşlan" adı verilen boyutları belirsiz dünya savaşına hazırianıyor. Nedir bunun anlamı? Yeryüzündeki savaşlarla yıldız savaşlan arasında anlam ve gerekçe bakımından bir ayrım yoktur. Güney Afrika'daki siyahlarla beyazlar arasındaki kavganın nedeni derilerinin renginden mi doğuyor? Yok canım... "Biri yer, biri bakar, kıyamet bundan kopar" demişler atalarımız. Zenginlikle yoksulluk bunca uçurumlaşırsa, paylaşımla bölüşüm bunca kötüleşirse, yeryüzünde savaş sürecektir; ama, bu savaş ne ytldızlarda kazanılacaktır, ne de süpermenlerin yönetiminde bir dünya düzeninin sürmesine olanak vardır Savaş, yoksullann bataklığında. sefaletin çamurunda, açların topraklarında, ezilenlerin yurtlarında, sömürülenlerin ülkelerınde kazanılacak; ve savaşı halklar kazanacak, süpermenler değil. Prof. Dr. MUAMMER AKSOY HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD .. Türkiye Turing Kurumu'nun Emirgân'daki Beyazköşk'te bir süredir düzenlediği pazar sabaht oda müziği konserlerini bilmem izlediniz mi? Kirli havadan, itiş kakıştan ve koşuşmadan bunalmış İstanbul insanlarının hiç değil birkaç yüz kışisi çiçekler ve ağaçlar dünyasında müzikle doluyorlar. müzikle yaşıyorlar, müzikle bilinçlenip mutlu oluyorlar. Geçen ayın son pazar sabahı o mutlu insanlar arasında ben devardım. Değerli piyano ustamız Ergican Saydam'ın parmaklannda pırıl pırıl bir yoruma ulaşmış tuşlarda Bach'ı, Mozart'ı, Chopin'i yaşadım. Yaşıtlarımın Cumhuriyetin kuruluş yıllartnda müzik dünyası, sessiz filmlere eşlik eden piyanistlerin, ya da küçük orkestraların sunduğu çoksesli müzik ustalarından ezgiler doluydu. O günlerde ülkenin hiçbir yerinde konservatuvar yoktu. Ülkenin kültür başkenti İstanbul'da yaşayanlar için yücettici müziğin tek kaynağı, filmlere eşlik eden müzik emekçilerinin ezgileriydi. Bach'ı, Beethoven'i. Chopin'i, Puccini'yi böyle tanıdık ve benimsedik. Batı Almanya radyosu Türkçe yayınlan sorumlu müdürlüğünü yeni üstlenmiş bulunan yazar ve şair Yüksel Pazarkaya'yla soyleşirken bu gerçeği dile getirdim. Karagöz, meddah, tuluat tiyatrosuyla sınırlı küçük dünyamızı aydınlatmış çok sesli müzikle yakınlığımızı sağlamış eşsiz film müzikçılerını düşünürken altmış yıllık bir geçmişe uzandım. Federal Almanya Cumhuriyeti'nin I. dereceden "Liyakat Nişanı"nı almış olmam dolayısıyla, Pazarkaya'nın yönelttiği "Alman dili ve kültür dünyasıyla tanışmanızın başlangıcını anlatır mısınız?" sorusuna, hiç duraksamadan "müzik yoluyla.." diyö karşılık verdim. Sonra açıklama yaptım: "Orta Ticaret okulunda birinci yabancı dil Fransızcanın yanı sıra ikinci bir yabancı dil zorunluydu. Ben İngilizceyi seçmiştim. Nedeni vardı. Fransızca ve İngilizce yumuşak ve ezgi doluydu. Oysa Almanca, o yılların çocuk kulaklarına sert, katı, hatta biraz kaba gelıyordu. Yıllar sonra Alman dilinin güzelliğini keşfetmem de müzikle bağlantılıdır. Melek Sineması'mn (şimdi Emek Sineması), yarı boş salonunda izlediğim "Kadınlara inanmam!" Almanca filmin başrolünü o yılların büyük tenoru Richard Tauber oynuyordu. Tauber'in senfoni orkestrası çapında bir sesi vardır. Bambaşka bir Almanca konuşuyordu. Avusturyalı opera sanatçısı Richard Tauber'in sözle anlatılamayacak denli etkili sesi ve Almancası büyülemişti beni. Alman diline vurulmuştum. O yıl hemen Almanca öğrenmeye başladım. Haftada iki akşam Alman Lisesi kurslanna gidiyordum. Beş altı yıl sürdü.Oersleri ince şakalarla, günlük olaylarla, hatta şarkılar ve kır gezileriyle süslemesini bilen sevgili öğretmenim Alfred Strauch'ı anmadan gecemeyeceğim. O yıllarda Hitler'den kaçarak Türkiye'ye sığınmış Almanların uğrak yeri pasta ve bira evleri, Tünel başında Almanca yayınlar satan kitapçılar da Alman kültürüne yakınlaşmamı kolaylaştırıyordu." (Arkası 10. Sayfada) OKURLARDAN Avcılar İlkokulu'nda keyfi uygulama müdürü ile ilçemiz kaymakamı aynlan ödeneği yiyerek, yolumuz yapılmıs gösterilmiştir. 1979 yılında YSE Genel Müdürliiğü'nden '11 km. yolunuz yapılmıştır' diye tebrik geldL Şimdiye kadar gerekli makamlara başvurduğumuz halde bir netice alamadık. tlgililerden, yapılmayan yolumuzun en kısa zamanda yaptlmasım rica ederiz. HACl ATEŞ İLYAS KÖYÜ MUHTARI SUŞEHRİ / SIVAS devletin bu konuya ilgi göstermesini bekliyorum. MUZAFFER ÖZTEKİN ŞtRİNEVLER / İSTANBUL Karasuseverlere Karasulular adına şükranlanmı sunuyor ve kendUerini önümüzdeki sezon mutlaka Karasu'da bekliyorum. SELAHATTİN TATLI KARASU BELEDİYE BAŞKANI Müzikli Söyleşi. Avcılar Merkez tlkokulu'ndaki bazı uygulamalardan veliler olarak şikâyetçiyiz. Kayıt sırasında okul aile demeğine yapüacak yardımın öğreticinin kaydmda kolaylık sağlayacak bir unsur olarak gösterilmesi buna bir örnektir. Aynca öğrencinin sabahçı ya da öğlenci olması, çocuğun ailevi durumu göz önüne alınmadan yapılmaktadtr. Diğer bir fikâyetimizi de kayıt sırasında okulun yöresinde oturan öğrenciler mevcutken, daha uzak yörelerden öğrenci kaydedilmesi oluşturuyor. Bunda da ölçünün okula yapılan yardımlar olduğu görüşündeyiz. BİR GRUP VELI Karasu Belediye Başkanı'ndan teşekkür Psikiyatri hastalarının durumu Toplumumuzda yaklaşık olarak 500 bin hastanm bulunduğu kalabalık bir kesimi oluşturduklan halde hemen hemen hiçbir sosyal güvencesi bulunmayan bir kesimi oluşturmaktadır. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan gibi bazı hastanelerde ücretsiz yatabiliyorlar ama, sorun 15 veya 30 gün hastanede tedavi olmakla bitmiyor. Bir iki örnek verecek olursam daha iyi anlaşüacağını umuyorum. Başarılı ve çalışkan bir üniversite öğrencisi olduğum halde bu hastahğa yakalandıktan sonra, 4 yıldır tedavi olmama rağmen, hâlâ iyilesemedim. Maddi zorluklar ve yoksul olan aileme yük durumuna geldim. Aynca durumu iyi olan bir yakınun bu hastahğa yakalandıktan sonra işleri bozuldu ve çok kötü durumlara düstü. İki küçük çocuğu sağda solda çauşarak ekmek parası kazanmak zorunda kaldı. Bu durumdaki hastalara ve yakınlanna sesleniyorum. Hastalann yasal çerçeve içinde bir dernekte toplanmalannı ve Çocuk Kulübü sesleniyvr Dünya Çocuk Kitaplan Haftası nedeniyle Sinop'ta dünya çocuk kitaplan toplama kampanyası başlatmıs bulunmaktayız. Türkiyemizin 67 ilinde başlatmıs olduğumuz bu kitap toplama kampanyasında, elde edeceğimiz kitaplarla, demeğimiz Sinop Çocuk Kulübü adına bir Kütüphane açılacaktır. Amacımıza ulasabilmemiz için yardıma ihtiyacımız vardır. SİNOP ÇOCUK KULÜBÜ OKULLAR CADDESİ NO: 11 / SİNOP Yıllardır yolumuz yapılmadı Susehri'nin Gölova bucağma bağlı tlsay köyü sakinleriyiz. Köy yolumuz 1978 projesine alınmıs fakat zamanın YSE Gazetelerde, özellikle gazeteniz Cumhuriyet'te ilçemizle ilgili birçok yazılar çıktı. Karasuseverlerin bu içten duygularına en iyi dileklerimle teşekkür ederim. Karasu gerçekten turizme yönelik büyük potansiyele sahiptir. Sakarya tl Özel tdaresi ile yaptırdığımız 47 ünitelik ÖZSV tesislerinin açılışım yapan Sayın Turizm Bakanımız Mükerrem Taşçıoğlu işe el koymuş ve araştırmacüar Sayın Dr. Yük. Müh. Tuğrul Kanık ve Yük. Müh. Mimar Şevki Çivi beyefendileri Karasu 'ya göndererek oldukça detaylı bir rapor hazırlatmış bulunmaktadır. Yani bu işe Jiırizm Bakanımız resmen el koymuş bulunmaktadır. Belediye olarak bu yönde bir şeyler yapmak ve Karasu 'yu gerek tiği şekilde değerlendirmek için yoğun mesai veriyorsak da Turizm Bakanımızın konuya el atması bizleri mutlu eden bir dunımdur. Aynca başta Sayın Sakarya Valimiz Hayri Kozakçıoğlu, milletvekillerimiz, turizmin içinden gelmiş kaymakamımızla bu işi en iyi şekilde halletmek ve Karasuseverlerin gazetenizde belirttikleri gibi bir Karasuyu iç turizmin hizmetine sunmak başlıca amacımızdır. Uğraşımız bu yöndedir. Bu itibarla başta 1.12.1985 günlü gazetenizde bu konuda duygulannı belirten Sayın Mehmet Gökalp ve diğer İmam hatip Hsesinde camlar kâğıtla kaplı tnegöl ilçemizde bu öğretim yılı, imam hatip lisesine ek olarak kız bölümü açıldı. Ancak aynı liseye bağlı olmakla birlikte "kız bölümü" ayrı bir binada, liseden uzakta öğrenim görüyor. Kız öğrencilerin binasımn camları tamamen kâğıtla kapatıldı. Öğrenciler ders sırasında da başlarını kapatıyorlar. Beden eğitimi derslerini yürüten din bilgisi öğretmeni, bu derslerde kendi deyişi ile "fıkir cimnastiği" yapmaktadır. Bu arada aralık maaşımtzı almak istediğimizde, 390 lira paranın kesildiğini gördük. Nedenini sorduğumuzda "tel emri ile" henüz çıkmamış ancak çıkacak olan "Günümüz" adlı öğretmenlere yönelik bir derginin parası idi. Bizler birçok dergiyi nöbetleşe okurken, dergi daha çıkmadan ve isteyip istemediğimiz sorulmadan, karı koca öğretmenlerin her ikisinden de para kesildi. Hem de emirle. Gerçi bir kısmımız emrin yasal olmayacağını belirtip, para kestirmedik, ama birçok öğretmenin haberi olmadan kesildi. Bu gibi uygulamalann yapılmamasını ve bu konunun üzenne gidilmesini rica ederiz. İNEGÖL'DEN Bir öğretmen DİZGİ OPERATÖRÜ ve DAKTİLOGRAF Ajansımıza,Türkçe klavyeli elektronik dizgi sisteminde çalışacak, konusunda deneyimli dizgi elemanı, her türlü yazışmayı yürütebilecek çok seri daktilo kullanabilen, en az iki yıl deneyimli daktilograf alınacaktır. İlgilenenlerin, 148 48 47 numaralı telefondan randevu almalan rica olunur. P.A.R AJANS PAZARIA/.'A VE REKLAM HIZMETLER1 A Ş İktisat İzmir Şubesi yeni adresinde IkiiMt Banka« Genel MUdüıiOk Tel 172 7000 İktiMl Bankau Merkez Şubesi Erkan Sezer Tel 167 4186 iktisal Banka» Bahçekapı Şubesl Ozer Algan Tel 522 4809 iktisal Banka» Mecıdryeköy Şubesi Leoman Moray Tel 167 5983 iktisat Bankası Kadıköy Şubesi Aaa Turna Tei 33B 9838 iktisat Banka» Karaköy Şubesi Toluğ Sıyavuş Tel 145 7084 iktisat Bankan Bakırköy Şubesi Yaşar Debrelı. Tel 570 1680 İktisal Bankası Ankara Şubesi Unver Gultemır Te 33 08 70 iktisat Banka» izmir Şubesi Uner Okşar Tel 22 62 4 7 iktisal Bankası Bursa Şubesi Al Sedat Unal Tel 230 23 iktisat Banka» Adana Şubesi Halıt Ozsoy Tel 370 07 iktisat Bankası Mersin Şubesi Atılla Turkkal Tel 223 78 İktisat Banka» Gaziantep Şubesi Atılla Taşdelen Tel 247 18 iktisat Banka» Denizli Şubesi Eroi Ergın Tel 130 10 tktisat Banka» Iskendanm Şubesi Alı Hıkrr.e: Dağ Tel 128 44 HCnSAT BÜJSKASI İKTİSAT BAINKASI İzmir'de süratli, etkin ve profesyonel bankacılık adres değiştirdi. Müdür:Üneri Okşan Cumhuriyet Meydanı, Meydan Apt. No.11 Tel: 22 6247, 22 6248